a Yenı bir iktısadi buhran Tehlikesi var mıdır? — Yazan: Muhittin Birgen ünya borsalarına dair son gelen haberler ve borsa mahafilinin mütaleaları, oa beş günden beri Avrupa ve Amerikayı sarsan boörsa fırtınasının durdüğüunü gösteriyor. Fırtınanın kesafet merkezi ve .hattâ koptuğu yer Londra borsası idi. En az mukavemet gösteren saha Fransa oldu; ençok mukavemet gös- teren mıntaka da Amerika idi. İngiliz hükümetinin etrafa verdiği teminat, fır- tınanın durmasını temin etti. Fakat, aca- ba bu, kat'i bir duruş mudur? Fırtına, geçlek bir bora halinde savurup geçmiş ve hava kat'i surette düzelmiş midir? Yoksa, yeni bir sağanak tehlikesi var mı- dır? Ü Bizim gibi, bu işlerin, kesafet merkez- lerinden uzak yaşayanlar için, gelecek ih- timalleri kestirmek kolay değildir; biz, daha ziyade hâdiselerin arkasından git- meğe mecburuz. Fakat, söylemek müm- kündür ki fırtına bu kadarla geçmiş sa- yılamaz. * İktısadi buhranlar, ekseriya borsa buh- ranlarile başlarlar. Son iki hafta içinde gördüğümüz tehlikeli ve korkunç hare- ket, arkasında iktısadi bir fenalık sakla- nan bir hastalık hâdisesinin alâmeti mi- dir? Şu dakikada dünya iktısadiyatına bakı- hırsa, bu cihetten hiç bir tehlike yok gibi görünür, Bütün toprak mahsulleri yük- selmiş, bütün iptidaf madde fiyatları art- mış, fabrika mahsülleri pahalanmıştır. Dünyanın ziral istihsal nisbeti, 929 dan evvelki seviyeye bazı yerlerde yaklaş- miş, bazı yerlerde varmış, bazı yerlerde de hattâ bu dereceyi geçmiştir. Son tes- bit edilmiş olan Ronjonktur rakamları, birçok yerlerde fabrikaların 12 ve hattâ en sekiz aylık mahsullerinin daha şim- diden satılmış bulunduğunu gösteriyor. Bütün bunlar, dünyada çalışmanın, mah- sulün ve ayni zamanda ıstihlâkin artmış olduğunun gayet sağlam alâmetleridir. Bu hal, son borsa fırtınasının arkasın- da iktısadi bir buhran gizlenmekte ol- duğu fikrinde bulunanlara hak verir ma- hiyette değildir. Fakat iş böyle olmakla beraber, şu bor- sa buhranı nedir? Durup dururken hiç beklenilmediği bir zamanda bu iş nere- den çıktı? Bir taraftan yukarıdaki iyi alâmetlere bakarak müsterih görünen a- lâkadarlar, öte taraftan da bu hâdiseye ! bakarak endişeye düşüyorlar. * Borsacılar çok hassastırlar. Sade haz- Bas değil, bunları biribirlerine bağlayan bir sürü bağlar sayesinde birçok işlerin, herkesçe malüm olmıyan gizli hareket- lerine de vâkıf bulunurlar. Acaba gel- mokte olan siyas'i bir buhrandan mı ko- ku aldılar? Acaba, iktısadi bir buhran ! geleceğine dair bildikleri bazı şeyler mi var? 929 buhranı, günün birinde Nev- york borsasında patlayıveren bir fırtına ile başlamış Ve sağanak sağanağı takip| ederek evvelâ Amerikayı, sonra da dün- yayı yangın yerine çevirmişti. Bu defa- ki buhranın da Londra veya Paristen çık- ması ihtimalinden bahsedenler saon za- manlarda çok olmuştu. Acaba, bunların bu bedbin görüşleri tahakkuk edecek mııtsöıe: Bütün bu fena sualler karşısında ka- Tar vermekten âciz olan kafalarda gün- den güne yerleşen bir hakikat var ki o da şudur: Dünya, beynelmile) normal bir rejime dönmeğe mecburdur. Bu normal ve serbest mübadele rejimi, belki eski- sinin ayni olmıyabilir; belki paranın ye- ni karakteri, yeni ıslahat: iktiza ettire- cek, meselâ beynelmilel bir para vücu- de getirilmesini İcap ettirecek bir mahi- yet almış olabilir. Fakat, her ne olursa olsun, normal rejime, serbest mübadele | rejimine dönmek elzem ve zaruridir. Bu cihet temin edilmediği takdirde bu defa- ki mali fırtına, iktisadi sahada akisleri yapmadan geçip gitmiş dahi olsa, ırh-: sından ikinci bir sarsıntı gelecek ve dün- ya yeniden ve daha korkunç bir buhrana || zısında diyor düşecektir. Bu son noktada beynelmilel bir fikir ittifakı vardır. Muhittin Birgen Almanyada otomobillerin fasılasız gelip geçtikleri işlek caddelerde bir kaldırımdan ötekine geçebilmek için muay- yen noktalarda durup polisin işaretini Polis bu işareti bekliyenlerin sayısı onu bulmadıkça ver - mez. Fakat bir tek çocuk, bir tek hasta Tüseferi durdurur. Gözyaşlarına Dayanamıyan Merhametli haydut Bundan bir müddet evvel Kalifor- niyada, zengin bir fabrikatörün beş yaşındaki oğlu çalınmıştı. Pabrikatör işi zabıtaya haber vererek — evlâdının yatına mal olâcak bir maceraya alıl- maktansa fidyei necat talep eden mek- tubu beklemeyi ve parayı vere: Jdâdını kurtarmayı düşündü çıkarmadı. Aksi gibi de haydutla hiç bir mektup gelmedi. Nihayet on birinci gün kapı birden- bire vuruldu, meçhul bir el çocuğu içeri itti. Çocuğun elinde bir mektup vardı. Sevinçten göz yaşları döken baba ve a- na derhal mektubu yırttılar ve şu sa- tırları okudular: «Çocuk o kadar ağlıyor, (anne, ba- ba),. diye o kadar sızlıyordu ki, niha - yet dayanamadım, aç kalmağı tercih e“ derek evlâdınızı geri getirdim.» Çingeneler ari ırka mı mensup imişler? Fransız gazotelerinin yazdıklarına neler aleyhine bir cereyan peyda Ol -İsı çok güç bir eser olacaktır. Fil muş, bunların ari ırka mensup — olma- dıkları cihetle memleketten çıkarılma-|metre, bacakların ları istenmiştir. " | kuvve' i|yüz kilo sikletinde Ceymis beklemek şarttır. için bile bütün seye — Pakika medeni bir SOZ ARASIN TER GUN BİR FIKRA | Ötekiler inkâr etmi || Dalgınlığiyle meşhur âlüm sokaktan |fevine döndüğü zaman bastonsuz oldu ğunun farkına vardı. Evden çıkarken bastonu elinde idi. Üç mağazaya nğra- miş, evee dönmüştü. Herhalde basto- nunu bu üç mağazadan birinde unut- muş olacaktı. Tekrar sokağa çıktı. Ma gazalardan birine girdi. ’ — Ben sizin mağazaya, biraz evvel de gelmiştim. — Evet! — Bastonumu acaba mağazanızda ms unuttum? — Hayır! İkinci defa girdiği mağazada da ay- ni suali sordu. Gene ayni cevabı aldı. Üçüncü defa girdiği mağazada: — Evet , dediler, bastonunuzu bu- rada unutmuşsunuz.. Buyurun! Dalgın âlim düşündü: — Ne namuslu insanlar, ötekiler gi- bi inkâr edip, bastonunuz burada de- gil, demediler. " D Dünyanın en Kuvvetli adamı Amerikan gazeteleri dünya adamı olarak 1,94 boyunda ve |minde bir adamdan bahsediyorlar, Ceymis Vardar güreşmemekte, boks yapmamakta | Bununla beraber 30 kilomtere sür'atle giden bir otomobili durdurabiliyormuş, bir mandan'ın boy- nuzlarından tutarak hayvanı ters ça viriyor, ve iki elinde mandayı havaya kaldırıyormuş. 100 imetre boyunda bir heykel Hâlen Moskovada inşa edi!mekte o- lJan Sovyetler sarayı, malüm — olduğu üzere, Lenin'in 100 metre — irtlifamnda yapılacak muazzam bir heykeli ile ka- ide teşkil eyliyecektir. akika yalnız heykelin başının uzunluğu 14 kalınlığı 8 metre ve uzanmış olan elin işaret parmağının Ankara belediyesi bütün nakil vasıtalarında içeriye sa- kat, yaşlı, yahut ta kucağında çocuk taşıyan anne girdikçe |Nef'i, ne Nedim, ne de bunlardan mir ön sırada oturanların sıra ile yer vermelerini emretti. Fil - |Jahhar şiir ve cdeb üstadları hakk!f adam için çocuğa, kadına, sakata, hasta- ya hürmet ve yardım etmek en iptidaf vazifelerden biridir. | Gığına göre «Fuzuli» nin, Fuad Kö gaa Beş sene müddetle Konuşmamıya Karar veren çocuk İ Bunun Üzerine tarihte ilk defa olarak |uzunluğu ise takriben 4 metre olacak- tetkikat yapılmış ve çingenelerin ariltır. ırka Almanlardan daha yakın olduk - Heykelin ne gibi bir madenden ya- ları, kanlarının hiç karışmamış bulun- | pılacağı daha hâlâ kararlaştırılmış ve duğu anlaşılmıştır. Çingenelerin asıl|tesbit edilmiş değildir; maamafih külf menşei — Hindistanmış ve Hinz gx ileri-|tutmıyan çelikten yapılması pek muh- ne mensup imişler. temeldir. d Romanyanın küçük Gerekon kasa- basında çok garip bir hâdise olmuştur. On beş yaşında bir kız akşam yeme- ğin! müteakıp yatak odasına çekilip yatmış.. biraz sonra ailesi Bzın oda - sında büyük bir gürültü — duymuşlar, derhal kızın odasına — çıkmışlar, içeri irince, kızı yatağının üzerinde dimdik kta bulmuşlar: — Ne oldu? diye sormuşlarsa da hiç bir cevap alamamışlar. Nihayet kız eline bir kâğı: kalem al- mış ve şu satırları yazmış: «Rüyamda biy azize tesadüf ettim. Aziz beş sene müddetle sustuğum ve| hiç lâkırdı etmediğim takdirde cenne- te gideceğimi bildirdi, ben de şimdi ar- tık sizinle beş sene müddetle konuşa- miyacağım.» Uzun boylu kadınlar niçin| vüstür? daha iyi danöz olurlar ? Londranın büyük - tiy: Lenin'i ayakta ve bir eli ileri doğru'birisinin direktörü gazetelere verdiği uzatılmış vaziyette gösterecek olan bu| bir ilâanda dansöz aramakta olduğunu| fa 1513 Almanyada son zamanlarda çinge-|heykel, büyüklüğü itibarile, yapılma- | bildirmiş, bu ilânda dansözlerin 1.70|co Nunezde Balboa bulmuştur. santim boyları olması lâzım geldiğini ve 1,82 boyluları tercih edeceğini söy- kildir. Bunların isimleri ledikten sonra, uzun boyluları niçin| nork, Formentra, İviça, Kabrerâ. tercih ettiğini şöyle izah etmiştir: «Uzun boylular bütün hareketlerini daha iyi yapmaktadırlar. Onlar kolay şişmanlamazlar. Vücutları ekseriya da- ha muntazamdır. Kısa boylular, acayip sıçrayişlarile oyunları berbat ederler.|rilmişti. Cenaze vapurdan lîııgiıiıı kadınları dansözlerin en iyileri- dir.» İŞTER İNAN İSTER İNANMA! 2 Mayıs 1937 tarihli Cumhuriyet gazetesi Şehremini | anlattı. Halkevinde yapılan Müsahip zade gecesi hakkındaki ya- hastalığı dolayısile iSTER Halbuki o gece Şehremini Halkevi Başkanı, refikasının Doktor Zühtü Tinel'in toplantıya ge- || — Doktor Zühtü Tinel Müsahip zadenin operetlerini |lemediğini ve özür dilediğini haber vermişti. İNAN İSTER İNANMA! kında, Ermeni yurddaşlarımızdan mufassal bir eser yazmış. Çok 22087 olduğunu işittiğim Ermeni diline alesef vukufum ve hattâ âşinalığım YÜ hakkında edineceğim fikir, o dili bilef” biyat sahasında ötedenberi gösterme e te olduğumuz alâkasızlık, vefasızlık vt kader bilmezliği acı acı 9 izan bu vakıanın edebiyat âlemimite” ne gibi bir aksülâmel uyandıracağ trolarından | Dünkü Suatlerin Cevaplanı: Sözün Kısası Fuzuli için Ermenice eser E. Talu c smanlı ve Türk eı*lq.—lıi.)"“"mı ölmez şatri, Büyük Fuzuli hâf biri tur, Onun için bu eserin edebi chd lerin bana söyliyeceklerinden ibaret B” hır, Benim için merakı mücib cihet, bik vesile ile, eslâfimıza karşı, bilhassa € izümüze vü ” Bugüne kadar ne Fuzuli, ne Baki, 1? derin bir tetebbü ve bilgi mahsulü €eser ortaya çıkmıştır? Hatırımda lü'nün bir mükaddemesi, Nedim'in ©© Halil Nihad'ın bir girizgâhı ile neşf0 ” lunmuş divanlarından başka bu yula tertib edilmiş ciddi bir kitab yoktul. Son zamanlarda, son iki neslin lerine tahsis olunmuş bir seri monü Tafi'nin mürettibleri, teşebbüsleri * pekâlâ eski zamanlarda, Fuzuli, N€ dim, Nef'i devirlerine irca edebilıf”î di. Fakat öyle görünüyor ki bu mü“ü şebbisler, ya bu esatizei eslâf: her tüf kıymet ve ehemmiyetlen âri D ler, veyahud ki zaman bunlar: nla maz diye bu işe girişmemişierdi Her iki takdirde de, başarmak İ$? dikleri eser noksandır. Türk edebi tının kaynağı, zannedildiği gibi ya& vakitlere değil, çok eski devirlere yanır. Ve o kaynağa doğru gerilıd"’_ de, onun pek kiymetli olduğu anla$i hr. a Buna en büyük delil, o edebiyâ başkalarında uyandırdığı alâkadır. menice «Fuzüli» adlı eser, içit 'Türk irine, Türk dâhisine gösterilen takt ve hürmetin güzel ve mânidar bir ? cellisidir. < Bu tecelliyi Bağdad'lı Türk şaif di ırkdaşlarından beklerdi. Fakat madı.. Buna karşılık bir çoklarımız ? zuli'ye ta'n etmeğe kadar vardık. çeni di o, yetim mezarından başını kalâğü, yüzümüze karşı, dudaklarından af İecek olan, eminim ki şu lüyemü! radan ibaret kalır: ol'ld «Bana ta'n eyleyen gâlil, seni £OTÜ,, utanmaz W" F ER —— Biliyor musunuz ? 1 — Cebelüttarık boğazının derinliği ne kadardır? 2 — Meşhur Moğol hükümdari mürlenk hangi yılda nerede doğm' Kaç yaşında ölmüştür? 3 — Yıldırım Beyazıt hangi mııh'"'- de ve hangi yılda Timürlenge esif “ e di (Cevapları yarıt) ii y DA 1 — Bahrimuhiti Kebir yolunu i*v, de İspanyol oemwlarlnd” 2 — Balear âdaları 6 adadan NM” B jeradır. nı — İrlândanın eski ismi Erindir Kaçakcılık yapan ce“";a Marsilya Jimanına bir cena2€ a vinçle ali ağır indirildizRihtıma konuldu- © sırada münasebetsiz biymu3y' muru tabutu açarak içini göl di. Kendisine (yapma, etme) Dinlemedi Tabutun kapağın! gözleri hayretle açıldı, tabutu? den, kaçak ipekli, altın ve sigart mışti. Gümrük memuru: (Vıv'Y:::/ helendim, çünkü, cenazeyi ya gelenlerin arasında bir çek yoktu ve hiç birinin kedeti Ü€ değildi) demiştir. Süe