Kendini müdafaa ediyordu: — Ben otomobilimle bu adama çarp tığım zaman 60 kilometre gilmiyor « dum. Yirmi kilometre de gitmiyordum. Hükim sözünü kesti; — Kâfi, dedi, nerede ise ya duruyor- düum. Yahut ta geri geti gidiyordum, diyeceksin! * Tehlikesiz — Babanız hangi hastalıktan ölmüş- tüt. — Bilmiyorum. Fakat herhalde tehli | Kadın — Sana kahve mi yapayım, Çay mı? keli bir hastalık değildi: Kocası — Biraz evvel yaptığın çay» — —??777 — Hastalandığı zaman doktor böyle yap! söylemişti. Çalmayınız Şişman adam kü- Çük Çocuğa sordu: — Bay Alinin o furduğu apartımanı | iYor musun? — Biliyorum bay/ i M Oraya götüre - Yim. I Ba kahve yap, eğer kahveyse çay İ | | » Yedinci katına ka İ Şişman adam, zi- Çalacaktı. Çocuk i oldu: hı Ş Zili çalmayı - — Kocam birdenbire, yangın var, giyin, dedi. — Ne yaptın, şaşırdın mı? — Pembe elbise mi giyeyim, ma- vi elbise mi giyeyinı. Bir türlü karar veremedim. — Niye? yan.. —Evde — kimse Fök. Biz merdiveni Sikarken bay Ali a- Şağı iniyordu. bettim. Konserve — Misafirlerimiz kimler?. — Bayah Ayşe, Bayan Naciye, Bay Hüsamettin, — Öyleyse biraz konserve alıp gele- yim, — Niye taze sebze almıyorsun? — Misafirlerimizin en genci kırk beşlik.. Taze sebze alırsam.. Onlarla a- lay ediyormuşuz gibi oluruz. ıuıışârocok Erkek, bir mafazaya girdi: — Bana bir çift kadın eldiveni verir misiniz? — Kaç numara olsun? Kaç numara olursa olsun, karım, eline uygun gelse de gene getirip de- ğiştirecek uldgkmn sonra! — Size bir otomobil tutsam ba - Yan, — Acele işim var, geç kalmaktan korkarım. . Mesuttum faka Yâşh kadın anlattı: Dinleyen yaşlı kadın acaba ne söy- 'lı;ğ Tramvay kalabalıktı. Cenç bir a- ledi: Yanımda duruyordu. Bir aralık ele — — Mes'utsun, demek! ti Uzattı. Elimi tuttu. Elimi sıktı. en mes'ultum. S eeanerenseneeareenesecene ea NARAEcEELEEMA Fakat sonra birden bire bedbaht olu- Deniz kızı tutmaya gitmi: Çok kaldı. iğü zaman yanağında bir dudak boyası izi vardı. Karısı sordu: — Bay nerede idiler! — Biliyorsun, balık tutmaya gitmiş tim. — Balık tutmak isterken, oltana bir deniz kızı geldi galiba! * Söylemez Anne kızına dert yandı: — Bu senin kocan da artık fazla ge- liyor. Benim için ötede beride: ecadı karı» diyormuş. — Kocamın tım. — Niye ? O bildiklerini ötede beride söylemez de bunu söylediğine şaş - Ge ; a b * w :Şu::ı — Bana yüzmek öğretir mmem Genç kız söyledi: — Seninle iki kırlangıç gibi olalım. Kendi yuvamızı kendimiz yapalım, — Güzel söylüyorsun ama ben öte- men ki! Gen, $ erkek — Ben yüzmek bilmi- Yorum ki, gel Ge ç .!"îk"'—Oılclubenınıöi— — Sizinle evlenmek istiyorum ba- — Fakat ben bütün servelimi kay- — Ne echemmiyeti yar bayan.. Sö- zümü geri alırım. ilrdoıbın bod;iht oluverdim ';' Karısına manto almıya gidiyor lür. — Sana öyle mi dedi? — Hayır, karımla barışmıya gidi - yorum, dedi. Sustur Bay şarkı söylü- yordu. Hizmetçi ba- yanın odasında idi.. Bayana baktı: — Bay şarkı söy- lüyor. Dedi. Bayan gül- dü: — Git sustur. Hizmetçi tered- düt sunt diyebili - ya s rim? — Susun demiye- ceksin. Şu terzini hesabını gösterece! sin.. ÖO hemen susu- verir. — Ojğtumu mâhayet bir bankaya verebildim. a — Senede yüzde kaç faiz a'acak - sın? verdim. aZ — Ayrıldığın için n -—i parmağımdan aşırdığı izean üNLN AAA LeREE LA ee DAĞ * — Ekmeğin üzerine hem peynir, hem tereyağ, hem de reçel mi koyu- yorsun? — Tasarruf olsun diye anne... Her üçüne —bir — dilim tiyor. ekmek ye- — Ben nasıl ba -| Sayfa V Kâğıt buhranı bütün -dünya gazeteciliğini endişe ile düşündürüyor! arttırdı. sonra gazeteciliği * * X İtalya yeni gazete neşrini mennetti, Fransa gazete fiatlarım * 25 İngiltere gazete krallarından Lord Rathermere altı ay büsbütün tehlike, Geçen hafta İstanbulda kâğıl buhra- nından bahsedilmişti. Bu gidişle kitap bazışının duracağı söylenmişti. Sonra mesele unutuldu. Fakat bu Bc-_fsi_ıîiğc bakarak “buhranın geçmiş - olduğunu sanır . Bilâkis şiddetini gittikçe |aritırarak devam etmektedir. Esasen dert mahalli değ:l, beynel - tesirleri de bütün nektedir. bir neticesi olarak İtal kâğıt bu cihanda | mileldi |ya hüküm İtalyada mevcut stokunu eksiltmemeyi düşünmüş, maksatla da memleketle y te ve mecmua tesisini İtalyan matbuatına göre Bay Musolini mevcut gazete ve mecmualara bir nevi inhisar n kararm mahzur- larını düşünmemiş değildir, yainız kar- şılaşılan zaruret o kadar kat'idir ki bu mahzura şimdilik çaresiz katlanıla - yüzüğümü on! caklır. Fransız gazeteleri müşkül vaziyette.. Kâğat buhranının Fransadaki tesini - ne gelince: Orada kâğıt fiatı birdenbire bir misli arttığı için gazete ve mec - mualar evvelâ açık vermiye başlamış - lar, sonra bu açığa ilânihave karşı ko- yamıyacaklarını düşügerek fiatlarını dörtte bi nisbetinde rmışlardır. Fakat bir çoklarında bu fial arttırılışı vaziyeti düzeltmiye kâfi gelmemiştir. İngiltere vaziyeli tetkik ediyor Kâğıt buhranı İngilterede de günün meselesi halini almış ve orada ilk te- *[sı:inı kitap basışı üzerinde pgöstermiş- tir. Zira İngiliz gazeteleri ilâ n bakı - .mmdzın dünyanın en pahalı ve gin gazete ir, nihayetsiz (hti çesine de maliktirler. Bunun'la beraber a da telâş başlamıştı: Söyledik- leri şunlardır: , , — İhtiyat akçesine baş vurmak su- retile şimdilik buhrana karşı koymak mümkündür. Fakat bu vaziyet'n böyle devam edemiyeceği de şüphesizdir. Dünyanın en büyük mecmunlarından Pransızca İllustrasyonun kâğık deposu. Zira kâğıt Natı bu miktarda dahi kab mıyacak, daha ziyade artacaktır. Bu « günkü tahmin 1938 senesinin ilk nıs « fında odun hamurunun tonda 30 şilin artacağı ve bu fiat yükselişinin 1938 senesi sonlarına doğru daha artacağı merkezindedir. Lord Rothermerç'in bir makalesi Meşhur İngiliz gazetecisi kâğıt buh- ranı hakkında yazdığı bir makalede da- ha ziyade bedbin davranmakta ve bir kaç aya kadar bütün Avrupa ve Ame- -Ürika gazetelerinin fiatlarımı yüzde 50 nisbetinde arttırmak zaruretinde ka - lacaklarını söylemektedir. Buhranın ö- nüne geçebilecek tek bir çare mev - cuttur, o da dünyanın silâhlanma işine nihayet vermesi, yahu: bu işi bir an evvel bitirmesidir. Zira kâğıt fiatının artmasına sebep olan şey kâğıt ima - Hinde kullanılan setlülor maddesinin ayni zamanda barut imalinde de kul- lanılmakta olmasıdır. Bizdeki vaziyet.. Bizdeki vaziyete gelince: Kâğıt buh- ranı çıkmadan önce gazelelerde kul - lanılan adi kâğıdın tonilâtosu 8 İngiliz lirasınaydı, bugün fiat 16,5 İngiliz li -« rasını bulmuştur, buna rağmen kâğıt fabrikaları gelecek yıl içın sipariş al « mamakta, gelecek yıl fiatin 20 İngiliz lirasını ağını söylemektedirler. İlâve edelim ki bütün dünyayı telâ- şa veren kâğıt buhranının bizdeki tesi- ri daha fazladır, çünkü oralarda kâğit- “İtan gümrük alınmazken bizde üstelik “|bir de gümrük resmi vardır. Bereket versin hükümet geçen'erde vaziyetin nezaketini düşünerek bu gümrük res- mini gazeteler için bir miktar hafiflet- miştir ve ümüt ediyoruz k:, fiatın o va- kitten sonra da arttığını ve mütema « diyen artmakta olduğunu görerek güm- rük resmini büsbütün kaldıracaktır. Topkapıda Mezarlık Ağaçları Kesiliyor 'Topkapı dışında İlyasmade mahallesin - de oturan Bay İ, Çilesiz diyor iu: «Mezarlıklar ntzamnamesi mezarlıkla - rin düvarla çevrümesini ve içinde bulu- nâan pebatata dokunulmamasını emreder. Ayrıca ağaç kesilmesi de yasaktır. «Halbuki Topkapı dışındaki mezarlık - larda kesilen servi, para Ile satılan ot pek çoktur. Küçük bir tahkik meydana çıka - rabilir. Belediyenin gözüne arzediyorum. Ilgın malmüdürü Bay Salt Vefik Muş- tuya: — Samimti duygu ve heyecanlarınız ye- rindedir. Teveceühlerinize teşekkür ede riz. * Lüleburgazda M. M. O. ya: Vaziyet üzerine Kültür — Bakanlığının alâkası celbedilmiştir, merak etmeyiniz. * Ankarada: Sırrı (Balantekin) e: Oazete şilr basmak âdetinde olmadığı için bu yazıdan İstifade etinek maalesef mümkün değil. * Değirmisaz Htasyonunda Bay Ali Öz- kana: Mesele alâkadarlar tarafından ince- lenecektir. Hakkırı hiç bir zaman kaybolm muyacağınzdan şüphe edilmemelidir.