20 Nisan 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

20 Nisan 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Biraz evvel, kaç gündür hasta yat - yatağımda kâbuslu bir uykudan bir sabaha gözlerimi açtım. tek, daha fazla sızlıyarak kanamağa başladı. Benim için ânanılır şey mi bu e£?.. bu hiç beklemediğim göçüş? matem?.. Amcam (*) ölmüş hal. On üç yıldır Adanaya gitti gideli yü - ünü görmediğim, göremediğim am - Cam, böyle, ansızın, bir kalp sektesile, Ölüp gitmiş hat. Daha dün, yirmi gün €vvel yolladığı son mektubunu garip ir hisle daha okumuştum. -Zavalh Yüksek ruhlu ihtiyar!.. hâlâ ailesinden, Ailemizden, çoculdarıntilan, kendisin - den ve benden bahsediyordu ve üstelik İstikbalden.. Hey gidi. hangi istikbal?.. arızi İçine düştüğü toprağın m? Ah, niçin, niçin cevabımı geciktir * © işim? Kim bilir belki ona son daki - kalarında tath bir hatıra daha yollamış © Olurum. Çünkü o da beni çok sever - di. Bu günahı kendime bir türlü affe - dem'yeceğim. Ne hazin! Bu yazımda bir mezara #ğiliyor, çocukluğumdanberi en çok Bevdiğim, en çok saydığım, en çok iyi - Kimi gördüğüm bir büyüğümün ölü - Müne ağlıyorum. Halbuki dün kendi kenkilme: - Bu haftaki makalemi yapın Yazarım, demişim, bahardan, bahar Şairlerinden, Adadan ve denizden bah- derek... Hangi bahar? Hangi deniz? O bahar Şündi içimde zskkum kesildi ve deniz Sanki içimde çalkanan ve bir türlü sel halinde gözlerimden boşanamıyan bir Gözyaşı gölü oklu. © Fakat ben gene kabilbe bahardan ve Şiirden bahsedeyim. * Kajkıyorum. Etajerden rastgele bir kaç kitap, bir kaç Divan alıyorum. Şu Öşeye sıkışmış olan kırmızı cik ne - hayali geçiyor. Bir de bir zesim.. Şai- tin ölmeden evvelki bir vesmi.. Altın - Onu da sevmişim. Galatasaray Wse- 8inde talebe iken müdürümüzdü e bi im... Bir gece koğuşta uyandığım za - İçimiz, dün akşam aldığım acı habe - SİN açtığı yara, birden, daha genişliye - “ix” Ha. Rebab-ı Şikeste imiş!, Bir ân) şen Bözlerimin önünden Tevfik Fikretin| mısraları: IZEDEBİYAT 21|4#$PORS Ölüm ve şair Yazan: Halit Fahri Ozansoy j i *| | i i i i Tevfik Fikret den de kalan - eğer kalırsa - sadece bir)| taraf atletleri belki de Bursanın şim - hatıradır! Elim ttriyerek, rastgele, ka bir sayfasını âçiyorum. Kitapların da, insanlar gibi, elleri, parmakları kalbleri ve istekleri mi ver, nedir? Şu çıkan şiire bakın hele; «Büyük ikrami- ye kazanan bir gazete muharriri lisa - nından!» Bu serlevha bile, bu andaki duygularımla ne acı bir istihza! Şiirin ilk musraıı hatadamıyorsanız yaza - yım, işte: Şimdi artık hayatı anlıyorum. Ya ölümü?. Gittikçe buna'dım. Öyle Ki bir çocuk gibi hırçınım. Biraz da bir çocuk saf) lağı var içimde.. Fala bakar gibi kitabı bir başka yerinden ayırıyorum. Bu son. fakat ne hazin tesadüf! İlk gözüme ili- mıstalar «Kocaman saate» nin son Hen çınlayışın bir acı, bir sadme-i meş'um; | Yalnız biri, son darbe teselli, o da! mâdum; Bin inateme bir sür, o da peyveste memata, Mân, koridorun camından ekseden #0) Bu cevap yeter. Robabın telleri artık Sur. havagazı ışığında onun çehresini! titremesin. Onu gene kırmızı marokeni Son defa görmüştüm Hafif aydınlıkta | içinde sessiz köşesine bsrakmalıyım. drofiden seçtiğim bu sevimli yüz, ya-| Fikretle az konuştuk, fakat sonunda öz Mumda yatan arkadaşımın yatağına U-| konuştuk ve iyi anlaştık. Zaten saatin Yatımıştı. Buktım, bir baba şefkatile,| o gmüühiş san çınlayışı anilırken sus - #es5izo0, onun omuzundan sarkmış o-|mak bile bir ibadet sayılmaz mı? yn yukarıya çekiyordu. Ne & i Tiren Sonra, bir gölge gibi, ayak- Sıra şu bir kaç Divana geldi, z ucuna basarak uzaklaşmıştı. Bu > i ira bü anda amcam ölüm acısı ile |: Yunus Ernre'den gu beyti okudum: Şıyör ve kalbimde iki © OBİ bağının çözülmez Siyor, sikişiyor ve boğazıma, beni kaç Bün“üir harap eden anjinden daha di - eni, bir pençe batar gibi oluyar... Yunus Emre de bu hasretle zâri, AAcap mihman oluptur aşk elinden, Koca üşik! belli, çok ağlamişsın. Galatasaray atletleri Bursaya gidiyorlar Bursada âtletizmin oyayılmasında bellibaşlı rol oynıyan Galatasaray ât - Jetleri bu hafta Atatürk stadında Bur- salı atletlerle büyük bir müsabaka ya- pacaklardır. Her vesile ile Bursa stadında müsa - baka yapan Galatasaray atletleri ora- da yapacakları karşılaşma ile İstanbul- la Bursa arasında an'ane halini alan bir işi bu defa da bir vazife gibi yapmış olacaklardır. Atletizm Federasyonunun şehirler arasında yapılan temaslaru verdiği e - hemmiyetle yakinen alâkadar olan bu temas en yakın bir zamanda bütün şe- hirlerimiz arasında başladığı zaman atletizmin inkişafı gayesine daha ko- İay yaklaşılmış olacaktır. Galatasaray, Acar Spor kulübü ara - sındaki müsabakalarının dördüncüsü olan bu karşılaşma iki kulübün genc aletlerini yanyana dizecek ve yarışın son hattına kadar mücadele eden iki diye kadar görmediği bir heyecanı ya- kitabın baş- şatacaklır. Bugüne kadar yapılan bu müsabakalarda Semihi, Enveri, Naili- yi ve Polatı gören Bursalı atletler bu defa kendileri gibi genc atletleri kar- .şılarında bulacaklardır. Galatasarayın bu genc kadrosu onlar, müsavi şart - Jarla yarış yapmak imkânını da vermiş olacaktır, Galatasaray atletleri on iki kişilik bir kadro ile 23 nisan günü Bursaya hareket edecekler, iki kulübün atlet - J j cumartesi günü müsabâ- r. Tesbit edilen prog - , 200, 400, BOO, 1500 rlâ uzun, yüksek atlama, d atma ie 400x800, de Balkan bayrak ya - ışı yapılacaktır, Galatasaray klübü İzmire gidiyor Mili! küme maçları için biri Doğan- spor, diğeri Üçokig iki maç yapacak o- Jan Galatasaray birinci futbol takımı bugünkü posta ile İzmire hareket e - decektir. Galatasaray takımı çarşamba günü İzmirde bulunacak, bu suretle maçtan evvel orada bir de antrenman yapmak fırsatı bulacaktır. Galatasaray takımına futbol şubesi kaplanı Muslihiddin riyaset edecek, Peşteden gelen antrenör Zabo da ta - Ikımla beraber gidecektir. İ Galatasaray takımı Avni, Satid, Re- şad, Lütfi, Refik, Metin, Necdet, Eş - fak, Şev Süleyman, Bülend, Ha - şim, Danyal, Hayrullah, Ekrem, Salim- den mürekkebdir. Amerikada müvaffakiyet gösteren İt igan Üniversitesinde tahsilde bu- lunan sporcularımızdan Melek Siret üniversiteler arasında yapılan eskrim şampiyonasında büyük bir muvaffak! yet göstermek suretile en kuvvetli ta- kible finale kalmıştır. Sporcumuzu tebrik ederiz, Ha'kevi yeni Şild ve lik maçları Mi; ei i * Ne sayfalarını karıştırıyorum. e . bir tezat acılığile ilk okuduğum hsralar Dudaklarında yeşil, taze, nazh bir yaprak Gelir sükünla konarsın yavaşça pen- cereme; — Dildatelarımla o beric-i ümidi ben ka- parak, Samim-i ruhuma saklar, derim &i; s<İncirme!» yı Du yeşil taze, nazlı bir akla gelen ümit ve satdeti bile in meklen korkan şairi, Bu mısraları görken ölümü hiç düşündün müydü? bar hediyesini sonra nerede sek - ii 1? Hangi sonsuz karanlıkta?.. Bak © bahar hatıraları da baharın ken - > Siki geçiyor. Biz de geçiyoruz. Biz- |) Adana Ticaret Odası buşkâtibi Ali EU- kaygan ilam Drk lğındaa İni “ei Kolordu ahzı asker relsiiğinde ve en üuyt ük Ordu daltesi relsliğinde bulun - diy Aşk elinden kalbine çak ateşli oklar : z saplanmış!.. Fakat senin de hasrelini| terlip etiyer dindirdiğin diyar, en sonunda o kor -| Eminönü Halkevinden' Evimiz ta - kunç, o siyah uçrum olmadı mı? Ara-| rafından yeni tertib edilecek Tik ve şild dığın, yandığın, tutuştuğun tatlı, yu -| maçlarile yeni faaliyet programı hak- muşak aydınlığı orada olsun buklun| kında görüşmek Üzere spor kulübleri- mu? Bukdunsa ne mutlu sanal, Biz, yin 20/4/9537 tarihine tessdüf eden sa- çok fazla etten, çok fazla kemik ve si - nirden yaratılmış basit faniler, mad » denin esaretinden kolayca kurtulamı » yoruz ki senin endiğin mertebeye ere- Tim, yaşarken göz yaşllarımızı ruhumu zun yatasına merhem, özlüklen son - ra da bir nur dalgası Kılalım.. Fakat amcam belki sana çok yakındır, Yu - nus! Çünkü o da ellisinden sonra ta - savvufla sükün arıyanlardandı. Babam gibi, o da senin eğildiğin mihraba « ğilmiş, oradan ebedi ve mutlek güzel kğ, iyiliği seçmeğe çalışmondu. İkisi de senin gibi, senin duygumla şiirler ya- zarlardı. Ben onların yaptığını yapa - miıyor, onların yazdığını yazamıyorum. Sadece ağlıyorum. Bu göz şimdi şu dakikada boşantdı gi day,,, , yaktile Balkan harbine kadar Filibeli den. Evet, demek ii yalrız ağlıyabili- Büyük Harp esnasında daj yorum, Fakat düşünüyarum ki biç ağlı yamıyanlar da var. Kalbleri taş kesil » Tekaiit ediktikten sonra Adanaya gi- | İŞ, wbrapları taş kesilmiş olanlar da var. O halde, söyle bana Yunus, ağla - lı günü saat 18 de behemehal murah - haslarını göndermeleri rieş olunur. mean mek ta, ağlıyabilmek te az çak bir sır- ra ermek midir? Astık öteki Divanları okumak iste - mem, Okuyamıyacağım. Yalnız bir Jâh- İ ze için 'babart anan ve bana bir damla İ teselli sunacak olan bir misra, bir beyik «İokuyabilsem... Owu da ancak. ilk elimi atışta, Naffi'nin Divanında bulabildim. * min önünde, ilk nazarda, en derin his ve düşünceden işlenmiş bir san'at inci- si gibi şu beyit parıldıyor: Ârayışı bahar iledir gülşenin dahi, Ey gonca inbisatın o demdir senin dahi. Halid Fahri Ozansoy Yazan Miği Eğer bugün maazallah «artist» ol saydım, utancımdan insan içine çıka” mazdim. Artist sıfatı bana, iftiraya uğ- ramış bir namuskâr insan bileğindeki kelepçe kadar giran gelirdi. Çünkü bugün artist sıfatı, ağır, pa” halı bir taç gibi «dehâp nın irtifama yaklaşan başlara geçirilmiyor. Kaldırım yosmaları arasında, çok kullanılmış sah te kolyeler gibi elden ele dolaşıp duru" yor: mayı san'at haline getiren hatuna «ar- tist» diyoruz. Çiftetelli ile sarhoş avutmayı san'at edinen yosmaya «artist» vesikası veri- yoruz. Kadife bir kumaş parçası üstüne gül resmi yapmak, «artist» sıfatını kazan- mıya kâfi, Pantolona ütü, surata ustura, saça tarak, pabuca boya vurdurmamak, ve ipe sapa gelmez kelâmları, vecize yu” murtlayan bir filozof edasile sıralamak artistliktir. Eline yayı alan çocuk, mızrabı alan kadın, kıraat kitabını atıp, kaleme sarı lan hayalperest kız veya âşık delikan- İı, ve zili kapan pullu köçek artist'tir. Ve biz, uartist» e karşılık kullandı - ğımız «san'atkâr» sıfatının, her «san at» i «kâr» vesilesi edinen açık gözlere verildiğini sanırız. Bundandır ki bugün ben, bu bakım- dan bedbaht olan hakiki san'atkârlar arasına karışsaydım, utancımdan insan içine çıkamazdım. Kendimi tatlı bir hülyaya kaptıra - tak, sahibsiz bir orta malı halinde ka- panın üstünde kalan artist sıfatının, iptizalden kurtarıldığını ve sade ona lâyık olanların inhisarına sokulduğu - nu farzediyorum. Fakat bugünkü şartlar içinde bu muhal faraziye tahakkuk ettiği takdir- de bile, artist olmaktan haz duyamaz dım. Çünkü bugün, hakiki bir san'at- kâr olmanın bana kazandırabileceği mazhariyetleri hesaplamak, içimde hiç bir imreniş uyandırmıyor. En az dokuz on defa ölüp dirilecek- sin. Fakat uğraşa didişe çıkaracağın bu! şayialar sana Atina'dan uzağa gitmi - yen bir şöhret kazandıracak. Ve bu basit şöhreti devam ettirmek için bile ,iki haftada bir ortadan kay- bolacaksın, hizmetcilerine pırlantala - rını çaldırıp gazetelere ve çalgılı otel lerde ayna, kadeh, tabak, bardak kırıp dillere düşeceksin! Dört muharrir iş arıyor : 4 ARTİST OLSAYDIM «Arp ın «san'at» manasına geldiğini öğrendik ya? Barlarda, hovarda avla” Sayfa 7 Gene tiyatroya desturla, rejisör hu zuruna abdestle, ve sahneye besmeley le girecek değil misin? Yoklama sırası bekliyen eytam ve eramil gibi belediye bütçesi gözetlemi- yecek msn? Ah dilediğim gibi bir artist olabil « seydim? Sahnede dilenci rolüne çı * kacağıma, dilenci makyajı yapar, mer hamet şakilerine bir kuruş kaptırmaz* dım. Tiyatroda dolandırıcı rolüne çi * kacağıma hayatta çıkar, borçtan kurtu Vurdum. Proje çizip daire daire gezeceğime, banknot çizip diyar diyar dolaşırdım. Güzelim sesimle, fakir sarhoşları zengin enayileri ayartırdım. Hülâsa, hünerlerimi, nankör bir sahnede israf edeceğime, hayat sahne- sinde istismar ederdim. Yani, sahne artisti değil, hayat ar tisti olurdum! Fakat olamıyorum. Çünkü bu hu susta ben de, bizim hakiki san'atkâr larımızdan daha kabiliyetli değilim. Maamafih siz, tasavvura (çalıştı ğim bahtiyar artist tipinin yalnız gene hiç bir gün tahakkuk edemi; © lan rüyamda yaşadığını sanmayın! Ve eğer bu artistlerin bir çok nevi lerini görmek istiyorsanız, gözleriniz! tiyatro sahnesinden o hayat sahnesine çevirin! Hayatta her rolün maddi manevi makyajını, sırlarını o kavranılmaz bir meharetle beceren o bu artistlerin ya nında, en usta sahne artistleri, biçare hased suyu değil, gözünden methamet| birer çırak gibi kalıyorlar. Şöhtetin böylesi, insanin ai yaşı akıtıyor! Naci Sadullah Ankara Belediyesinin Akarlarında İcar müddeti... Ankaru belediyesi yeni hâlde malik ol - duğu dükkânları icara vermişti, İcar müddeti önümüzdeki hazirının başında bitecek ve tabli yenilenmeleri için usulü dairesinde arttırma açılacaktır. Bu mü - nanebetle slâkadarlarından aldığımız bir mektupta deniliyor ki: — «Bu dükkânlarda oturanlar oralar - da yerleşmiş, müşleri edinmiş, belediye- nin de memnuniyetini karanmış insan- iardir. Şimdi yeni arttırma münasebetile zörar verici bir rekabet karşısında kala - bilirler. Müktesep haklarının korunması lârumdir. Faxla bir şey istemiyoruz. Ev - kaf idaresinde öledenberi müfeamil olam usulün tatbik edilmesi kâfidir. * Bu adam benim alacağımı neden vermiyor? Ankarada Kurşunlucami civarında otu- ran Bay Mehmet bize bir mektup yolla - mış, kenarına da resmini iliştirmiş, di - filân adamda yedi senedenberi üç yöz li- lira param yatıyor. Bu müddet zarfında kendisinden motâlipte bulunmadım, pa- ra İstiyerek kendisini sıkmadım. Bir iyi- liktir, yabana atilmiş sayılmaz dedim, Fa- kat onun da bende küçük bir nesnesi var Onu «lâbilmek için yapmadığı yok. Bu doğru mu? * Doğru değil amma, bu borçlunun Adim ve nihayet iki arkadaş arasındaki bu hu- Busi vazifeli biz gazetede nasıl yazarız? * Tarsusta askeri müteksitlerden (Al » şah Kiper) € — Kanunen ve nezaketen mümkün de- Eildir. Mektubunuzu aynen basamayız. Fa- kat hakkımızda gösterdiğiniz teveccüh » ten dolayı size teşekkür ederiz.

Bu sayıdan diğer sayfalar: