15 Nisan 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

kadını: Gloria Svanson VA A Kırk yaşına yaklaştığını söylemekten çekinmiyen san'atkâr nihayet yeniden film çevirmiye başlıyor Sinema yıldızla - n Gloria Svan şiona Holivutta «Ho Vütüun en namuslu m_dmh sıfatı veril - İki buçuk sene - beri film çevir- Miş olan bu san- yeniden stüd- YOya dönmüştür. Gloria — Svanson 'k sözlü, düşündü- ğ'_'mü apaçık söyler lu. san'atkârdır. Ya andan hiç hoşlan - Maz, Otuz aydan beri kendisine film çevir tilmediğini; tam 39 Yaşında olduğunu , ÜYük kızının Üni- ver&iteye gitme ça- bulunduğunu SÖöylemek cesaretini Böstermiştir. _BaŞka yıldızlar gi bl_ he yaşını gizle - ir, ne de efali- hi! Gloria Svanson lema âleminde ka me kademe yük - selmiştir.Sessiz sine Ma zamanında en azla beğenilen ar - tistlerden biri idi. Meşhur Mack Sen het komedilerinden başlayarak De Mil- le'in dramlarına kadar yükselmiştir. | Sesli film onun şevkini kırmamıştır. Sesli film için şöyle demiştir: — «Ben hiç birşeyden feragat eyle- | Mem, Herşeyi tam yapmak. isterim. Vaktiyle Holivutta sinema yıldızları - Din çocukları olmamalı, kaidesi vaze - dilmişti. Ben bu kaidenin 'haricine çık tlîm ve çocuğum bulunduğunu herkese Söyledim. Esasen on beş yaşından be- Ti hep anne olmak isterdim!..» Gloria uzun zaman Herbert Marşal İle sevişti... Bu sevişme sona erdi... Bu sevişme onun hayatında yeni bir Çığır açtı denebilir. O vakit en fazla Ücret alan san'atkâr o idi. O bir müd- 5 Glorya Svanson det duraklamak lâzım geldiğini takdir etti ve otuz ay müddetle, bir kenâra çekildi. Şimdi sözü kendisine bırakıyoruz: — &«(Çok olmuyor. Bir stüdyoda iki sahne arasında istirahat etmekte idim. Karşımda bulunan saate bakıp durü - yordum. Bizler zamanı üçe taksim ede VPİZ . Mazi, Hal., İstikbal. Saatin saniyelerini gösteren akrebi «hal» namında bir şey bulunmadığını bana ihtar eyledi!.. Herşey ya maziye veya istikbale tâbidir... Birçok insanlar gibi ben de «hal» için yaşadım durdum. Fakat yerinde saydığımı farkettim. Çünkü «hale de- nilen şey Mmevcut değildi... İnsan «is- tikbali» nazarı itibara alarak yaşamalı ve sahiyeleri bile saymalı... Hayat hakkında fikir yürütmenin kolay olduğunu pekâlâ biliyorum. Fa- kat geçirdiğimiz tecrübeler daima bi-, ribirinden farklıdır... «Adam sende!.. Hayatta hep fena tec rübelerde bulundum artık emniyetim tükendi» desem kusurda bulunmuş o- lurum. Bir insan yanlışlıklarından da- ima istifade temin edebilir... Aşklarıma gelince: z Şuna kani oldum ki: Birisine tâbi mi siniz? O halde muhakkak onun dunun- dasınız... Zayıf olduğumu biliyorum. Hissiyar tıma tâbi bulunmaktayım. Biz aktörler, tabil bir ömür sürmüyoruz... Lüzumundan -çok fazla hassasiyete malikiz... Dünyada en çok arzu ettiğim şey kalp ve fikir düzenliğidir... İstirahate çekildiğim müddet zarfın- da iylecee düşündüm ve şu kanaate var- dim : Mutlaka herkes böylece bir müddet inzivaya çekilmelidir. Bunun çok bü- yük faydası vardır. * . « « . . Dalkârıı eski resimlerinden biri A Vaktiyle seneden seneye daha fazla — SON POSTA çılgın bir hayat se- verdim. — Kendimi düşünmeğe vakit bi le bulamazdım... O hayata bile malik de ğildim... Belki de kurmuş olduğum yu vaları bu halim mah vetti!... Bir aktris istediği şeyi yapmağa hiç va kit bulamaz. Seyahatlerin dai - ma fikirlere küşayiş bahşeylediğini dü - şündüm, AÂyni nok- tada, ayni mahalde uzun Mmüddet kal - mak doğru bir şey değildir. Çok zaman ayni memlekette, ayni şe hirde kalmak hayat ta yerinde saymak - tır,.. Bu takdinde in san inkişaftan mah- rum kalır... Öğrenmek istedi - ğim neler vardı!... Çok genç iken dai - ma «neden böyle ?» diye sorardım. İnsan yaşlandığı vakit her şeyi öğren miş ise bu büyük bir varlıktır... Haki ki ve uzun müddet süren bir varlıktır.. Biz evvelemirde kendimizi bilmeği öğ- renmeliyiz. Bu çok mühim bir nokta- dır. Çünkü kendi kendimizi lâyikiyle bilmezsek kimseyi bilmemiş oluruz...» Bu güzel yıldız pek yakında yeniden film çevirmeğe başlayacaktır. Perestişkârları çevirecek — olduğu filmleri sabırsızlıkla beklemektedirler. Hayatta şimdi ne arzu eylediği ken- disine sorulmuş. Şu güzel cevabı ver- miş: — Dilediğim Şey: Saadet ve sükün- dur. Hayatta en kıymetli şeyler: çu - cuklar; çalışma Zevki ve fikir sükünu- dur. Bundan gayrısı hiçtir!.,.» vakitleri hususi bir | Sayfa 9 — ——— ——— Ankaranın İlk Beynelmilel Sergisi Kömür sergisi 23 Nisanda merasimle açılıyor Sergi genç Türkiyeyi medeni memleketlere tanıtmağa Ankara (Hususi) — Ankaranın ilk beynelmilel sergisi olan kömür ve kömür yakan vasıtalar sergisi 23 ni - sanda büyük merasimle açılacaktir. A- çılış tarihinin 26 marttan 23 nisana kalmasının sebebi, sergiye iştirak ede- cek ecnebi firmalarım geniş ölçüde ha- zırlanmak istemeleri ve kömürle işli - yecek vasıtaları getirecek vapurların denizlerdeki fırtmadan dolayı mezkür güne kadar gelmelerine müâni olaca - ğını Ekonomi Bakanllığına bildirerek açılış tarihinin daha bir müddet uzatıl- masını istemeleridir. Ekonomi Bakan - lığı bu isteği yerine getirmiş, diğer ta - raftan da sergi hazırlıklarının bu alâka nisbetinde genişletilmesi mümkün ol muş, ilâvesi lâzım paviyonlar inşa o - lunmüştur. Serginin bir ay geç açıl - masından istifade eden Ekonomi Ba - kanlığı, sergide yalnız kömür ve kömür yakan vasıtaları teşhir etmek hududu- nu aşarak, genç Türkiyeyi medeni memleketlere tanıtmaya yarıyacak şe - kilde çalışmıya başlamıştır. Sergi yur - dun her tarafından binlerce vatandaşı menkeze toplarken diğer taraftan da memleket haricinden yeni Türkiyeyi gönmek istiyen büyük bir kalabalığın; gösterilen gidiş geliş kolavlıkları do - layısile akın etlmesine imkân verecek- tir. Güzel bir tesadüf: Senginin açılacağı 23 nisan ayni za- manda milli hâkimiyet ve çocuk bay - ramımıza tesadüf etmektedir. İşin en cazip tarafı sergi dolayısile Ankarada toplanacak olan yabancı dostlarımız, büyük bir günün yıldönümünü ve bir de cumhuriyetin şen ve mes'ut çocuk- larının bayram tezahürlerini görmüş olacaklardır. Serginin açık bulunduğu 23 nisandan 23 mayıs tarihleri arasın- San'atkârın eski resimlerinden biri da futbol maçları yapılacak, yeni statta yenli takımlarımızdan başka bir de ec- nebi teması yapılacaktır. Bunun için İtalyadan bir takımın getirilmesi dü - şünülmektedir. Sengi binasının son ha- zırlıkları bitmek üzeredir, Sergi binasının dahili vaziyeti: Setgi binasının büyük kapısından ilk önce geniş ve güzel bir salona giriliyor. Duvarda Türk millet ve tarihinin var- hik remzi olan Atatürkün güzel bir heykeli.. Buranın «Şeref Salonu» ol - duğunu söylemiye Tüzum yok... Hey - kelin altında biri kız diğeri erkek iki küçük Türk yavrusu büyük Şefe min - net ve şükran çelenkleri uzatmaktadır. Bu salonun duvarları sergiye iştirak e- 'den devletferin arma ve firmalarile do- lu... Devletlerin ammaları alfabe sıra - sile sıralanmış... Bu salonun en hoş ve güzel kısmı; dört iri yarı madencinin sıntına yerleştirilmiş Olan Eti mangalı- nın bulunduğu köşe... Büunun mânası büyük, bulunduğumuz asrın medeni - yetini kuran bugünkü insarları imren- direcek kadar bir medeniyetin sahiple- ri olan ecdadımız Etilerin; ilk maden kömürünü yaktıkları bu mangal ser- giyi seyre gelecek yerlli ve bilhassa ya- bancılara Atatürk Türkiyesinin kömü- re verdiği önem ve değeri görecekler ve işte; bundan sonradır ki kömür dava - mızın manasını anlayacaklardır. Çünkü yarıyacak bir şekilde hazırlanmıştır biz en çok kömür sarfına hak kazan « mış bir mülletiz. Herkes bilir ki top « rakllarımızın altı kömür depolarile dor | ludur, | Biz Türkler kömürü yer yüzünde ilk olarak kullananların evlâtlarıyız. Na « sı! ki Berlin olimpiyatlarında, olimpi- yatların kurucusu Yunanlılar olimpi * yat ateşini memleketlerinde yaktırdı « lar. Berlin stadının en yüksek yerinde bu meş'aleyi günlerce yaktırdılarsa, serginin açılış gününde, yanacak olan Bti mangalı da bir ay sönmeden yana- caktır. Şeref salonunu geçtikten sonra bü- yük bir salon sizi karşılıyor, işte bu en büyük salon; burada derhal üç tablo gözümüze çarpıyonr, bu tablolar üç Tür- kiyeyi canlandırıyor; birisi İmparator- İuğu gösteriyor, o zaman pek - tabil memleketin servetleri ecnebi serma- yedarların elinde.. Buü devirde Türk kömürü; sütü yabancılara 'akan bir ineğe benziyor.. İkinci tabio, plân ve kalkınma devrinde olan Türkiyeyi can- landırıyor... Bu devirde biçare ağaçlar katiller elinden kurtulmuş, memleketi heyecanı sarmış... Ve nihayet kömür - lerimizin istihsaline başlanmış, fabri - kaların inşasına başlanmış ki bu devir cumhuriyetle başlamıştır. Üçüncü tablo mes'ut ve müstahsil Türkiyeyi canlandırıyor ve bu tabloya göğüs kabararak baklilabilinir, çünkü burada tam cumhuriyet Türkiyesinin eserleri görünüyor.... Tüten fabrika ba- caları, ağ gibi demiryolları, işliyen ma- denler, traktörler ve nakil vasıtaları... Bütün bu saydıklarım milli kömürle faaliyette bulunmaktadır. İnsan bu tah- lo karşısında yapılan işlerin azametin- den gözleri yaşarıyor. Selim Tezcan Petrol meselesi: (Baştarafı 7 inci sayfada) İngiltere de büyük benzin depoları yapa rak buralarda, İngiliz hava ve karâ kuvvetlerini en aşağı iki sene idare e- decek kadar benzin idhar eylemişler- dir. Bu depolar, İngilterenin pek muh- telif yerlerinde tesis edilmiş olup tay- yare hücumlarına karşı muhafazasını temin için hepsi de yer altında yapıl- mışlardır. İngilizlerin şimdiden göster- dikleri bu ihtiyatkârlık, petrol maden- lerine malik olmiyan diğer milletler ve memleketler için de bir nümune ve rehber olmalıdır. Eskiden harbin can damarı olarak para gösterilirdi. Şimdi ise harbin ye- gâne can damarı petrol ve ondan çı * karilan benzinden ibarettir. Çünkü benzin ile para tedarik edilebilir, fa - kat bir harp halinde, yollar kapandığı vakit, dünyanın altınını saçsanız, şize kimse bir katre benzin vermez. * ** Şişli Halkevinde konser ve konferans Şişli Halkevinden: Nisanın 16 ıncı Cuma günü akşamı saat 21 de Huikevimizde mu- harrir M. Turhan Tan taralından (Cinci ho- tâ) mevzuunda bir könferans verilecek ve bestegâr Bimen Şen ve arkadaşları tarafın- dan da Türk musikisinden seçkin parçalar çalınacaktır. Herkes gelebilir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: