8 Sayfa Dört muharrir iş arıyor : DOKTOR ULSAYDIM Yazan | Öetükatir. Emis » Ben ezelden beri doktor olmak için yaratılmış bir ada - maıhı. Fakat bugün doktor. olamadımsa bunu sırf bir tesa * düfe hamletmek mecburiyetin deyim. Trbbiye mek tebine gireceğim sı- rada şiddetli bir nev rasteni geçirmem bu kıymetli mesleğe in tisabıma mâni oldu. Onun için ben, şim- di kendimi ©o mes- leğin — hülyalarına terkederek doktor ol saydım ne yapmak istediğimi tahlil et- mek arzusundayım; peşinen söyliye - yim ki aşağıda yazacağım bazı müta - Tealarımı bclki sert bulacaksınız; fakat bunu benim seciyemdeki huüşunete at- fediniz, Şimdi kendimi doktor olmuş tasav - vur ediyorum, Davetle: ve ziyafet - lerde Tiayetin Şşahıstan fazla kür- ke va zahire okluğu gibi ben de ilk iş olarak piyasanınm en güzel bir a- parlımanında bir muayenehane kira - lardım. Bunun kübik olması, döikkati calip bulunması itibarile Gaha ziyade şayanı arzudur. Apartıman kübik ol- duk gn sonra eşyaların da kübik olma- Bir ı.ıkm ve iddlaya göre doktorla - Fın ilmi ve tıbbi terakkileri muntaza - man takip etmesi muvaflakiyetin te ; meltaşı imiş! Fakat aksiye bakın ki ben bunu yapama: boğazıma di İnsan vücudu knc.ar koyun, sığır, ku- çünk[ı müthiş surette Zu gibi yen hayvanların vücut teş- tihlerini bildiğim nisbette enginar, ma- rul, turp; a, hiyar, mavdanoz, db- mates, patlıcan ve biber gibi zerzevat- ların da nebati teşrihlerine vâkıfım. Canın boğazdan geçtiği hikmeti ise, bü- tün hayatımda en m r amildir. Bi- naenaleh boğazıma düşkünlüğüm dola- yısile akşam ve sabah yemeklerinde vü cudumu derin bir rehavet kaplar.. Bun- dan Golayıdır ki ben, ilmi tetkik ve te- tebbülerimi ekseriya bol yemeğin ver- diği rehavet arasında, uyku ve rüya içinde yaparım. Beni herkes, bütün muq(er"ır.m, en büyük doktor bildikleri için çok müf - tehirim, Muayenehanemin bir arı ko- vanından farkı yoktur. Çok kereler, bu kadar müşterimden - hepsi paralı olmasına rağmen - müştekiyim. Çün - kü vaktim, bu kadar hastayı muaye - neye kâfi değilldir. Onun için eğer dok- tor olsaydım, ilk işim bir kronometre saat almak, antrede bekliyen hastala - rın adedile mesaj sa! arasında bir tenasüp kurmak - olacaktır. ÖO zâaman şahsi kanaatim şu olacaktır ki şu kub- be altınıda nasıl söylenmedik bir yoksa, hastalıklar da aşağı yukarı hep birbirinin aynidir. Verem, frengi, tifo, | kuşpalazı, kolera, kızil, kızamık, u - yuz... Bunları zincirleyişime şaşmayı « nız. Hepsi hastahk değil mi?.. Siz ona bakınız. Eğer ben doöktor olsaydım, | * mademki saydığım bu kadar müte - nevvi hastalıkların hepsi insan vücu -| dunu bizar eden birer marazdır, ve ma- demki benim adım, doktor ve san'atım | doktorlüktur? Hastamı, kabine kabine dolaştırmamak, onu bir sürü fuzuli mü- tehassıs doktora vizite vermek mecbu- | riyetinde bırakmamak için bütün bu hastalıkların tedavisini kendi ihtısasım dahilinde addeder ve bu suretle hem insani, hem de iktısadi bir vazifeyi tevhid ederek memlekete ve çemiyete her iki cihetten faydalı olurdum. Esşa- sen Şhiisas denilen şeye pek aklım er - mediğinden maada bunu biraz da işin lüksü addedenlerdenim, Mesclâ hastath verem mi? İşte ilâcı: Bol Büneş, bol gi- da... Frengi mi?.. Meşhur şırınga,. U - yuz mu?.. Onun merhemi de herkesçe malüm,.. O halde ihtısas ve İhttsasın manası?.. nim zayıf tarafım da paradır. 'Tevekkeli para canın yongasıdır de - memişler, Hayır, para canın yongası değil, belki tam manasile anun temel diregidir. Eğer doktor olsaydım; şahsan hastalarımı meccanen muayene etmek fikrini fuzuli bir gayretkeşlik, abes h'!’ gösteriş telâkki eder, bunu mesleki bir bata olarak addedeceğim için bundan fevkatâde çekinirdim. Çünkü bir adam hasta olsa bile - ölmediğine ve yaşa « dığına nazaran - doktor vizitesini ve - rebilecek mevkide demektir. Bununla beraber ben eğer doktor ol- saydım, çok hisli ve içli bir sdam ol - duğum için haştalarımdan fazla para istlemekten çok ziyade içtinap eder - dim. Doktor olduğum kadar iktısadiyat meraklısı bulunacağım ve hele ticaret odaşının arasıra neşrettiği hayat en h:uuı)an"n hakkında davranacaklım, Keni lar için ileride artırıp a K henüz tayin edememekle beraber şim- dilik beşle on lira arasında bir vizite- yi kâfi bulurdum. İş sadece bu kadar değil... Eğer ben döktor olsaydım, cemiyete faydalı ol- mak Üzere işimi daha ziyade tevsi e- derdim. Meselâ... Hususi bir hastaneo açmağı çok isterdim. Şu şartla ki bir vakitler meşhur olan İkikapılı eczane Bgibi... gibi... Hastanemi biri giriş, diğeri çıkış kapısı olmak üzere iki kapılı yapardım. Giriş kapısı hastalarıma, bilhassa hastanemin arka kör sokakta, çıkış ka- pısını da hastahanemde ölenlere tahsis ederdim. Çünkü hastanemin vasfı fa - rikı, hastanın sadece oraya girmesidir. Çıkması değil, Ve halkta şu kanaati hâ- sıl edendim ki bu hastaneden her şey çı- kar; ı':ık-ıı ölü çıkmaz. —— kmaz. e.—'abıma bun - çlrıd İsmet İnönünü rşilamıya - hazırlanırken (“lşîanh 2 inci sayfada) Kibi imkânlarını bulmuşsa bunu, sırf İ 1 Paktı sayesinde temin etmiştir. Brlknn paktının temeltaşı Türkiyedir. Onun kuvvetli tesir ve —nhı_hhaler( ol- maksızın Balkan Paktı olamaz ve işin alt tarafı da gelemez. Türkiyenin coğ- | rafi vaziyel bakılırsa onun Balkan- |lardaki vaziyeti, kendisine Balkan memleketi ismini vermeğe kâli gelmi- İyecek derecede basit olduğu görülür. | Fakat, onun vaz!yetindeki hususİyetler ve haiz olduğu kuvvet te, diğer tazaf- tan kendisine Balkanların “en mühim unsuru olmak sıfatını vermişlir. Bal- kanları bir araya toplayan kuvvet, o- |uf kuvvetidir.» İşte, Yugoslavya, Balkan siyasetini, bu siyaset içindeki kendi mevkilni böy le görüyor. O, bugünkü vaziyetten çok memnundur. Bu,memnün edici ve- ziyetin temininde, kendisi ile hudut &- lâkası bulunmamasına rağmen, Türki- yenin oynadığı rolün ehemmiyetini çok iyi takdir ettikleri için de Yugoslav- ar, Türk döstluğuna büyük bir kıy- met veriyorlar. * * © kadar kıiymet veriyorlar ki, bura-| ya geldiğimiz günden beri, muhitimiz- de daimi surette gördüğü şeyler- ri de Yugoslavya dilleri atasın- Yalnız bir nokta... Bunu itiraf etti - ğim için beni mushaze etmeyiniz. Her- kesin zayıf bir tarafı olduğu gibi be - e kelimeleri bulup çıkarmâk söfrada bir gazetecinin bu- )uo çıkardg: bu kelımelnn «Şappoy, SON POSTA İngiltere lik şampiyonası ile kral kupası maçları Mancestr - Arsenel maçın- da 70 bin seyirci bulundu İngiltere lâk şampiyonasının otuz do kuzuncu haftası maçlarile Kral kupa- sının dömclinal oyunları büyük heye- canlar doğuran maçlarla geçmiştir. Kral kupası dömifinali Sanderlard 2 Millwsl 1 Hattaynı (1-1) Stad (Haderafild) Seyirci Hamlât 62813 5.40 İngiliz Tiram 5.265 İagiliz liram Bir Mayısta Wembley stadısda - yapılacek Kral kupanı finahı Prestan — Sanderland aramında olacaktır. Manester City Arsenal 2 o İngiltere lik maçlarının gn şayanı dikkat olan bu maçı 70,000 seyirci ö- nünde yapılmıştır. Kral kupası şampi- yonu Arsenal haftalardan beri önüne gelen takımları yene yene başta gitti- ği halde bu maçla 2 - O gibi bir netice ile mağlüp olmuştur. İlk devre | - O bitmiş, ikinci devre- nin 68 inci dakikasında, sol açığın çok kolay bir şeiklde ortaladığı topu yaka layan Mancster merkez — muhacimi kuvvetli bir şütle ikinci defa Arsenal kalesine sokarak oyunu 2 - O vaziyete Betirmişt Bu maç İngiliz futholü del olarak kaydedilmektedir. Maç Mançster sahasında oynanmış- n bir mo- Manester bir maç naksan oynadığı ha'de bir puvan ileri fırlamış ve likte en başa geçmiştir. Manesterin dört, Ar senalin henüz üç maçı kalmıştır. Charlton A, Hnudersficld 1 o Likte on altıncı olan Haclersfield en başta bulunan Charlton ile yaptığı ma iyetle kazandığı pü vanla tekrar Arwnal He ayni puvana yükselmiştir. Bu maçta 24_000 kişi bu- lunmuş'tur. Seicster Aston Villa 1 o İkinci likte en mühim vaziyette olan bu takımların maçında 41,000 kişi bu- JJunmuştur. Bütün oayün müddetince be rabere giden maç son dakikada bir gol yiyen Aston Villanın mağlübiyetile bitimiştir. İskoçya - İngiltere milli maçı İki memleket arasındaki senelik mil (ü maç bu ayın on yedisinde Glaskovda yapı'lacaktır, Bu müsabaka İngilizlerin bu mevsim yapacakları son milli maçtır. Güneş İzmire hareket eti Milli küme maçlarının beşinel turu oyunları için iki maç yapacak olan Gü- neş fakımı dün akşam Bandırma yolile Zzmire gitmiştir. Ankarada milli küme maçları Arkara, 14 (Hususi) — Bu hafta bu- taş, Ankarügücü, pazara Gençlerbirliği karşıtaşa- dökerken öleden bir gazeteci bağındı: — Yahu, bırak artık! dedi; bu gidişle bize dil kalmıyacak! Ben de dedim ki: — Biraz daha gayret edelim de şu iki dilden bir dil yapıp daha rahat konu- şalım! Gülüştük, Onlar bu müşahededen memnundular. Geçmiş tarihin bu yadi güzları, burada şimdi acı hâtıralarla değil, tatlı duygularla hatırlanıyor. O kadar tetlı ki gazetecinin biri bugün, bunlardan bahsederken şöyle söyledi: — Osmanlı imparatarluğunun yapa- madığı Balkan ittihadını, Balkanlıların milli devletleri pekâlâ yapabilirler. | Her Laraftan buna doğru çalışmamız lâ zım! Balkanlılar, müttehit bir Balkan- lar devleti vücude getirerek Avrupa devletleri #tihadına misal vermelidir- ler, Bu fikir, bugün için ham bir fikir dir. Fakat, zaman yürüyor ve hayat ta istiyor... Muhittin Birgen Bü Hen yük Hâmidin cenaze alayına ait intibalar Cenazeyi takip eden Cumhurresi Ata türkün yaveri, Hariciye siyasi müste" şarı Numan Menemen cioğlu ve generaller Atatürkün Hâmidin cenazesine gönderdiği çelenk Dün büyük ölüye hürmetle kütüphane» ler kapalı kepenklerine böyle bir kâğıt yapışlırmıştı Büyük ölü ebedi istirahat gâhma tevdi edilirker