1 Nisan 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 11

1 Nisan 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Son günlerin hâdiseleri münasebetile Umumi Harp Gazete idarehanelerinde nasıl patlatılır? Vak'a bir gazete idarehanesinde ge- İtalya, Almanya, Fransa, Japonya, ger.. Sovyet Rusya, Amerika, İngiltere bir- Neşriyat müdürü sinirli sinirli do « birlerine ilânı harp ettiler. laşır: Daha altına 48 puntuyla 3 satır: — Ajans telgrafları geldi mi? İspanya tamamile çiğnenmiş bir va- — Geldi. ziyettedir. Fransa şimdiden mağlüp sayılabi Hitlerin orduları Parise doğru il orlar. — Aman üstat ne yapıyorsun? — Hiç gazeteyi hazırladım. — Bu havadislerin hiç biri doğru değil. Yarın ne deriz? — Bundan kolay bir şey mi Dünkü sayımızda bir nisan yapmı: deriz., Gazete makineye verilir. Biraz son- yi koluna alan müvezzi so - kaklarda bağırır: — Umumi harp ilân edildi, yâzıyor.. Sokakta müvezzlin sesini duyenlar gülümşserler: — Gene kuru sıkı; satış düştü galiba! — Çocuğum buraya gel — Yazıyor. - 7— Dur istemiyorum. - “Yalnız. şunu Öğreneyim, bir nisan şakasını sen mi yapıyorsun, yoks, gazete m! yapıyor?. Onu öğrenmek istiyorum da, — Ne var, ne yok? — Hiç İskandinavyada bir tavşan vurulmuş. Cebelüttarıkta... — Mesele mühim, Cebelütlarıkta ne olmuş? — Bir kadın ikiz çocuk doğurmuş. — Ben de Cebelüttarık denince bir gEvy zannetmiştim. İspanyadan bir ha- ber yok mu? — Var. — Bombardımanlar devam — ediyi mu? “— Bulkik dürmüüş.” — İlalyanm vaziyeti? — İtalyanın vaziyeti ayni. — Yani fivrupayı tehdit etmiyor mu? — Vallahi şu ân siz hepimizi tehdit ediyorsunuz amma, onun öyle bir şey yaptığı yok. — Böyle güzetecilik mi olur. Hava - dis bünlara mi derler? SON POSTA DEDİKODU Janet Makdonald geliyor Yaşlı erkekler arasında? — İstanbula Janet Makdonald ismin. de biri gelecekmiş. — Bilirim. Eskiden Janeti yoktu. Makdonalddı. Siyaset adamıdır. Ja - netini sonzadan almış. * Yaşlı kadınlar arasmda: — Ayol baberin var mı, Janet Mak - donaki adlı sinema karısı İstanbula gelecekmiş. — Benim gençliğimde olsaydı.. Ce - saret edip te gelemezdi. Yanyana dur. saydık, ben onu gölgede bırakırdım. * Orta yaşlı erkekler arasında: Janet Makdonald gelecekmiş.. — Aman karım duymasın, beni bu- gühnlerde evden dışarı çıkarmaz. * . Orta yaşlı kadmlar arasında: — Aman kamşu hani şu bir kere Mo- ris Şövalyeyle oynıyan sesi güzel kız yok mu? Adı neydi? Şey; Janet Mak - donald, o İstanbula gelecekmiş.. — Gelsin, gelisin de göreyim de sa - çını başını yolayım. O sinemada oyna- dığı zaman kocam tam üç gece eve gel- memiş, onu seyre gitmişti. * Yeni evli erkek karısma söyledi: — Karıcığım, balayı seyahatine çık- madığımız için hiç üzülme. Bal ayını tanbulda geçirmek modaların en ye- ir, Bak Janet Makdonald bile bal ayi seyahatinde İstanbula uğruyor. v Genç kızlar arasında: — Janet Makdonaldın resmini ay . nanın yanına koydum; aynanın karşı » sın&. geçtii âzülmnü —onun yaplım. — Bari benzedi mi? — Benzemez olur mu, bizim hizmet- çi bile görür görmez. Aman küçük ba- yan siz tıpkt sinema kadınına benze - Taişsiniz, dedi. Janet Makdonaldın geldiği gün bu la sokağa çıkarım. Herkes be- ni görünce Janet Makdonaldı gördük - lerin! sanacaklar, ** etmek için tam üç saat makyaj| >Sayfa 11 İnhisarlar idaresinde bir tetkik: -İçki sofralarında şarap — rakının yerini alıyor — Alâkadarlar: “ Fakat şarap içmenin de kendine mahsus bir ilıı_ıî vırc!ır » diyorlar mizine — A İnhisar idaresinin Tekirdağında tesis ettiği asri kav Şimdi bir çok akşamcılar, birbirle -| mıyacaktır. rine; Bimdan anlaşılır ki içtikleri içkileri — Şurada iki kadeh rakı-atalım! de |kötü bulanlara muhatap - olanlar, bu müyorlar : noktaları nazarı itihara almadan hü - Şimdi bir çok keyif ehilleri eköşei|küm verirlerse mutlaka yanılırlar. meyhane» ye yerleşince garsona bir| Çünkü az evvel de sö: dubile rakı ismarlamıyorlar. Ve şimdi/ ağız hiç bir zaman bir bir çok «mey» sofralarında ak renkli! rifesini görem mra unutmayın ki, bıihayat» tahtı elâğal» renkli şaraba| bizde bir çok seler, şarap içmesini terkediyor. bilmiyorlar, K Güldüm: j — Bunu öğrenmek için de mektebe — Ükseliyorlar. gilmek mi lâzım? 3 Dün inhisarların salâhiyettar bir a-| — Hayır... O kadar değil. Bizim, dâlk : mirile başka bir mevzuda konuşurken, | ma tekrarladığımız tavsiyelere bir neb, —& bu hayırlı değişikliği hatırladım ve| ze dikkat etmek kâfi.. 4 düşündüklerimi söyledikten sonra ona:| — Nedir o tavsiyeler? — Acaba neden? dedim... Rakıların| — Gayet basit: Hangi şarapların me bozulmasından mı? Pahalı olmasından | zaman ve nasıl içileceklerini öğren w mı? Yoksa şarabın düzelmesinden mj? | mc Ucuzlamasından mı? — Bunu öğrenmenin yolu? Muhatabim, mütemadiyen Mmeşgul| — Biz, şarap alanlara, birer tane — Bulunduğu bu mevzuda konüşmiya | matbu tarife verdiriyoruz. Bunu öğ « - başlamak için çok düşünmedi: rel 1 o tarifeleri okumak kâfi,, —& — Rakılar ne pahalıdır, ne de bo *| Kulağımıza gelen bazı şikâyetlerden * zulmuştur. Bilâkis piyasodakı inhisar öğreniyoruz. ki bir çok kimseler 0 ba- rakıları iyi bir flatla satılmakta Bulu-| sit izahatı bile okumak zahmetinden nuyor. Nefasetlerine de hiç diyecek | kaçınıyorlar. yoktur, Bu jitibarla şarap sarfiyatımızın Meşelâ: Biz bir «misket» şarabı çı « 'artmasındaki sebepleri büsbütün baş -| karıyoruz. Bir nevi tatlı şarap olam ka noktalarda aramak lâzımdır. Şarap| misketin alkol derecesi on altıdır. Bu — fiatlarının ucuzlatıımış bulunması bit. | tibarla biraz seriçe bir likör sayıla tabi ilk akla gelen sebeplerdendir. Biz| bilir. şarap fiatlarım 1936 yılının teşrinisa -| - Bu şarabın yemeklerden sonra meya amcılarımız; ehli keyifleri- miz «Bel Mustafar lıktâan, «ÜÖmer nisinde indirdik, — Ne yapalım üstat, uyduracakr de- iz ya. Radyonun başına geçer, — Radyodan ne haber? — Bir şey yak. — Şu İspanyayı uç? İsparıya açılır, pat küt, pat küt bir ta- kun sesler gelir. — Mükemmi rası Madrid dej; sesleri.. — Ne münasebet bunlar parazit. — Parazit sensin! Kapı açılır, idare memuru içeri gi - ver: — Ne o, gene idarı — Hayır bayım, yerecektim. — Ne kadar? Düştü mü gene? — Bilâkis fırladı, dün tam 150,000 gazete satılmış. — 150,000 mi? Şi Ki — Öyle, bugün beş bine çıkar - malıyız. Havadis isterim. Öyle hava - dis isterim ki şişebilsin, harp - olsun, dünya karışsın, yüz binlerce, yok mil yonlarca insan harbe girsin, demek dün 150,000 di öyle mi? — Evet, — Mâdemki öyledir, bütün muhar- rirlere birer maaş ikramiye verin: İdare memuru güler: — Nasıl da anladınız. — Neyi? — Bir nisan yaptığımı.. Siz de, mu- harrirlere birer maaş ikramiye demek- le benim yaptığıma karşılık bir nisan yapıyorsunuz. ğ — 150,000 gazete satıldı demen bir nisan mıydı? — Bir ftisandı ya! — Vah vah... Yok,yok, mükemmel artık havadise filân lüzunu yok. Ga - zeteyi bazırlıyorum. En büyük yazıyla bir manşet koyuyorum. «Umumi Harp Başiadı> Altına 60 puntuyla dört satır - yazı: Fevkalâde güzel. Bu- mi? Bu sesler de tap Gece bekçisi Caddede yürüyordum, birden ona rastladım. Feşine düştüm, bemen yürüdüm adım adım., Görünüşü çok hoştu, boyu biraz uzundu. Vücudu pek mükemmel, hem de pek pek mevzundu. Kıvır kıvır saçları bir gece kadar siyah, Özenmiş, bezenmiş te yaratmış anu Allah.. Beyazdı, güzeldi, hostu sevimli ydi yüzü. “Yok denirdi bu yüzün bir tek olsun pürüzü Yanma gittim; dedim. «Ne olur sunay bir an, Söyliyeceğim sözü dinleyin kuzum bayan!'» Dinledi; dedim onu: «İsterim sizi almak;» Sizinle ümrümece hep her an beraber kalmak.. Dedi: «Bu olur, ben de bekârını; söyleyinizn «Gidip bahama hemen, bunu şüyle deyiniz:m Kızını güördüm, sevdim. Artık benim her gecem;ze Hiç göz kırpmadan geçer tâ tâ sabaha kadar hemaa Babam bir fabrikxum sahibi bulun onu..» «Size şimdi ben tarif edeceğim yolunu.» © tarif etti yolu; yollandım babasına; Önümü ilikledim, ben girdim odasına. Dedim: «Bayım kızmı sevdim, şimdi her gecem; Hiç göz kırpmadan geçer YA sabaha kadar hem..» Memnun oldu babası; dedi, «Pekâlâ bayım; «Bugün de sizin gibi birini aramaktayım.» «Mademki gece asla uyuyamıyorsunuz...» «Yarından itibaren fabrikay ya buyrunuz;» #«Bir gece bekçisine benim ilitiyacım va: «Sizin gibi birisi bu işe iyi yapar.» * * 1935 yılmın teşrinisani ayı zarfın - daki,şarap satışımız ön yedi bin litre iken fiatlarm indirildiği- teşrinisani 936 ayı esnasındaki şarap sarfiyatımız tam 60 bin Ltreyi bulmuştu. Kânunu - evvel 936 sarfiyali ise 92,000 Hitredir. — Yüzde kırk nisbetinde... Yani he- men hemen yarıya... Hem şimdi eskiden, seyyar esklcilere nihayet yüz len şarap şişelerini biz « boyuna göre . on, on beş Ve yirmi ku- ruştan geri alryoruz. Tabildir ki şarap sarfiyalının çoğal - 'İmasındaki sebepler sade bunlar değil- dir Bir keye yapılan Mütedladi pro - pagandalar sayesinde halk şaraba alış- mağa başlamış bulünmaktadır. Bu yüz. dendir ki, dereceleri düşük olan hafif içkiler derecesi yüksek olan - kuvvetli içkilere tercih edilmektedir. Sonra şaraplarımız en müşkülpesent kimseleri bile tatmin edebilecek kadar mükemmeldir. Dâha üç beş sene evvel Avrupadan şarap ithal ederken bugün ihracata başlarmş bulunuyoruz. Meselâ, Dani - markaya bir hayli şarap sattık. Onlar ile ticarf münasebetlerimiz müsaitleş- tirilirse, daha bir hayli de satacağız. İsveçe ise şarap ve vermut ihraç et - mekteyiz!. İçki değişir. Neşesiz olmak, rahatsız bulunmak, uykusuz ve yorgun olmak en nefis iç- kilerden hoşlanmamak için kâfi se - beplerdir. Bunu anlıyabilmek için çok basit bir tecrübeye girişmek kâfidir: Neşeli bir adama iki kadeh rakı içirin, gözleri hazla parlıyacaklır. Fakat ayni adamı bir de neşesiz saatinde yakalayın, gene ayni içkiden iki kadeh daha içirin, ne. şeli zamanında beğendiği içkiyi kötü. Jemek için icat edilmedik kusur birak - tadı, içenin vaziyeline göre — Şarap fiatları ne nisbette tndiril- | va ile içilmesi lâzımdır. Yani yoa: - mizi yerken içeceğinizi içeceksiniz. g ğ iden ve yemekten sonra da neşenizi cifâlamak için, misket şarabından niha- yet iki kadeh âlacaksmız! t Halbuki bir çok kimseler bunu bil « miyorlar. Misket şarabımı' içki softa « sının ortasına Oturtup bardak -bardak içiyorlar. Ondan sonra da mideleri bos İzulunca kabahati bize buluyorlar. — En çok sarfedilen şarap misket — şarabı mıdir? a — Hayıtr... Vâkıa misket şarabı çolk — sarfedilmiş ve elimizde tükenmiz bü » — Tunuyor. Fakat Türkiyede -eti çok içi « — len şarap Dömisek beyaz şaraptır. Vâk — kıa bu şaraptan şikâyet edenler de yök değil. Fakat bizce kabahat gene müş « tekilerde! Çünkü bir şişe şarap alıyor- lar. Kapağını âaçıp iki kadeh içtikten sanra dolaba koyuyorlar. Aradan olk beş gün geçiyor. Gelen misafirlere © — kapağı on beş gün açık kalmış şişeden — şarap ikram ediyorlar. Vakıa şarabın eskisi makbuldür. Fas Kat şarabın makbule geçmesi için ha va almadan eskimesi lâzımdır. Kapağı — açılmış şişede beklenilen şarabin es e — kisi makbul değil, sirke olur. Bu itibarla kapağı açılmış şişeleri günlerce, hattâ haftalarca bekletip te içenler kabahati bizde değil, kendilö. yinde aramalıdırlar!.. Muhatabıma sonuncu bir sual daha - sardum: —İçki satışı Türkiyenin nerelerin « — de daha yüksektir? a - İstanbulda, Arikarada ve İzmir « — de... Fakat bu yükseklik bittabi bizim — diğer şehirlerimize nisbetendir. Yoksa, Avrupa memleketlerine nisbeten biz — ! çok az içki içiyoruz. »d Meselâ Fransada adam başına de 16 litre içki düşer, Halbuk: bizde * © , bir senede bif adamın jne düşen — » çkinin miktarı 0,028 Jitredir. Yan? biz £ Finlândiyadan sonra dünyanın en azd içki içen milletiyiz!. * ü Naci Sadullah —

Bu sayıdan diğer sayfalar: