<a D Yefeaş gae —— giT EME e —— Hergün Kazaların önüne Geçmek için Yazan: Muhittin Birgen Slâ ipliği elindeki çıkırı! ken Mahatma Gandiye, bir gün, tayyarelerin, olomob: t sön zaman la elde ettikleri büyük sür'atlerden l'xhxal yorlarmış. Ona anlatmışlar ki bu sür'atler sayesinde insanlar, zaman- dan şu k_ı iar ve bu kadar tasarruf e - diyorlar. Gandi düşünceye dalmış. Ni sördukları zaman, çin düşündüğünü demiş: — Acaba insanlar, tasarruf ettikleri bu zamanlarda ne yapacaklar? Ne zaman otomobilin vol: çip İslanbul şehri içinde dol sam, uzaktan otomobilin geldiğini gö- Tür görmez önünden koşa koşa karşıya Lı—u—n[mı— düf ettikçe, Gandinin bu sözlerini hatırlarım: Acaba, bu — bir telâş ile, bu koşma ile kazanı acak beş saniye içinde bu insan ne yapacak? Dalgınlık, telâ: , biraz da aoto- mobil husüsu, öyle zamanlar oluyor ki İstanbul sokaklarında dolaşan insan - ları intihar meraklısı zannctmek kabil- dir. Tramvay durmadan inmek, tram- vay koşarken atlamak, sağına ve solu- Na bakmadan caddeyi karşıdan karşıya geçmek, bu yalnız İstanbul sokakların- da görülen bir şeydir. nyanın en kalabalık bir şehrinde gözümü kırpma- dan otomobil sevkedebilirim. İstanbul- da, her zaman halecan içindeyim. * Geçende feci bir tramvay kazası ol- du. Bir askerin hayatı gitti ve beş ço - cuklu bir vatman da, bilmiverek işle « diği bir suçtan do 1 Hangisine acırsınız? reddüt, bir lin, durmak için yapacağı te bir saniyelik bir sinir hareketi manın Üzerine gelen Hrmarmna mü zası bir otamobil gibi de mobil, bilhassa yava: duğu yerde çivilenmiş gibi Fakat, bir tramvay için bu kabil de - ğildir. Otomobil bir kazadan, ekseriy manevra ile kaçabilir, Tramvay İse, iki çizgi üzerinden yürür, Tramvay için kazadan manevra ile kurlulmıya imkân yoktur. Bu, vatmanlar için çok tahfif edici, kazaya uğrıyanlar için de az ö- zür veren bir sebeptir; tramvayın çiz - gisini gören, sağına ve soluna bakma - sını mutlaka hatırlamalıdır. Ben ne zaman bir vatmana baksam acırım: İstanbul sokaklarında tramvay götüren bu insan, her dakika dikkat ve heyecan içindedir. İslanbul halkını, her gün, bir taraftan öbür tarafa taşı- yan bu insanlar, biraz da fedaiye ben- zerler: Ekseriya, yaya yürüyenlerin sebep oldukları kazalardan cezasız kur- tulsalar bile gene her dakika , heyecan ve endişe içinde yaşarlar. Onların se - ferleri dakika ile sayılıdır. Şehrin mü- nakale ihtiyacı böyle ister. Hareket noktasile vüsul noklası arasındaki me- safeyi vatman Muayyen bir zamı yapmahdır. Yapma ceza vorir: J h gitse bir türlü, yavaş gitse bir tür buna bir de şehir halkının dikkatsizli- ğini, sinirlbiliğini ilâve ederseniz, vat - mana acımamak kabil değildir. e Sehir içinde tramvayın hareketi, o - tomobilin hareketi az, çok nizam al - tındadır. Vatmanlar ve şoförler, arada bir ceza verirler. Yahut bir kazadan dolayı mes'ul olurlar. Neticede mes'ul olmasalar bile, istenilmiyerek işlenmiş bir suçtan dolayı aylarca mahkemelere ğîdlp Bgelmek te bir nevi ceza değil mi- lir? Buna mukabil, yaya yürüyen hiç bir nizama tâbi değildir; yahut, tâbi de ol- sa, sözde kalan bir nizam ve tabiiyettir. İstanbul halkını, sokaklarda yürümek nizamına mutlaka alıştırmak lâzımdır. Hiç olmazsa, en çok kazaya sebep olan yerlerde, halkın karşıdan karşıya geç mesini, kaldırımdan yürümesini, çizgi- ler içinde nizam altına almalıdır. Hat- tâ, polise ayak üstünde ceza tahsil et mek hakkını vermek - bile Jâzımdır. Köprü başlarında dörtyol ağızlarında, (Devamı 8 inci sayfada) zaman, o durabilir. | î Resimli Makale: | | işv 'Jır Şışmanlıga karşı || Son günlerde Amerikada yeni bir| sigorta usulü ortaya çıkmıştır. Şiş- mânlar kendilerini yağların istilâsına | karşı vücutlarını sigorta dirler. Bu sigortanın şekli şöyledir: Si« gorta edilmesini isteyen kimse için muayyen bir ağırlık tesbit edilmekte- dir. Bu sikleti tecayüz eden kimse si- gorta primi almaktadır. Sigorta bedeli de hayli yüsektir. Sigorta şirketi ken- disini sigorta ettiren kimseyi, mücsse- senâi doktorunun nezareti altına vaz- ettirmekte ve kendisine perhiz yeme- ği yedirmekle beraber yaptırmaktadır. Fakat buna rağmen şişmanlayan kimselerden artık ümit olmadıiğı ve onların ıslâh edilemiyecekleri anlağıl- dığı için, primleri de kendilerine verik- mektedir. İnsanın beş çocuğu olması felaketmiş! Âmerikadaki beşizlerin macerasıni sağır sultan bile duydu. Fakir bir ana baba yavrularının — yüzünden zengin oldular. Fakat bu beş yavru ve servet aileye saadet getirmedi. Beşizlerin annesi şikâyet ediyor, ve üyormuş ki: «Biz artık efkârı umu- miyenin malı olduk, bir kadının aradı- ettirmekte jimnastik de | birinde ınsanın kendisi bulunur, diğerinde ise ği saadeti bulamıyorum. Benden başka dan bahsederek : mişti. Bu mütaleası da biraz farkla mişti. Dostumuz bir müddet sonra tekrar matbaamıza uğradı. Canı sıkılmışa benziyordu. Sorduk : — Dün akşam bir evim yandı, sigortalı da değildi. Fa- İSTER İNAN İSTER İNANMA! Ç — — Artık eski zamanlarda ahşap evler muş çlan sigorta ücretlerinin değiştirilmesi zamanı gel miştir. Ahşap evlerden alınan binde 20 ücret © kadar çoktur ki birçokları evini sigorta etlirememe! SON POSTA — —— Muhatabinızın kiymetini, ebemmiyetini, ağırlığı yaptığı — lamak ister: HER GÜN Bi HERGÜN BİR FIKRA | el Hıuııııı korkusu Kel Hasan para işinde çok açık - gözdü. Meteliğinin zayi olmasından ödü patlardı. Komik Fahri bir kere Kel Hasan makyajile sahneye çıkmıştı. Bumu Kel Hasana haber verdiler, Kel Ha- san Tiyatroya gidip Fahriyi gördü. Hakikaten kendisine — benzemişti. Derhal kendi tiyatrasuma kaştu. Bir kâğıda bir mühür bastı. Ve üzerine şu yazıyı yazdır «İşbu mührü ibraz etmeden gi - şeden para almıya gelecek komik Hasan Efendi her kim olursa olsun kendisine beş para bile verilmiye « cektir.» * a Ansten Chamberlain'in |Gayri meşru evlâdı Geçenlerde - ö- lümüönü — haber verdiğimiz Sir A- usten Chamberla- in İngiliz siyaset âleminin — parlak yıldızlarından bi- riydi. -Chamber- lain bütün siyast adamların ve par- 1 â mentocuların aksine, gayet az konuşurdu. 1936 yılında, Almanlar Ren havza> sını işgal ettikten sonra, bir çok kim- seler onun fikrini almak ve bu mese- le hakkında ne düşündüğünü — öğren- mek istemişlerdi. O, üzerinde çalıştığı ve kendi eser- lerinden biri olan — Lokarno'nun Ab manlar tarafından yırtılmasını bir tür- lü hazmedemezdi. Fransız siyasilerinden biri: — Fransa Lokarno'nun anası ise siz de babası idiniz demiş. Chamberlain şu cevabı vermiştir: — Anlaylan aramızda nikâh yek- muş ki, evlıdımı herkesin olan ğıma tek bir kız çocuğum olsa da bol bol bağrıma basabilseydim daha mes'- ut olurdum.» İSTER İNAN İSTER İNANMA! Yakın dostlarımızdan bir zat geçenlerde matbasmıza | kat Tazla mütcessir değilim, dedi. uğramış, itfaiyenin gittikçe tekemmül etmekte olmasın- | — Sebep ? | üzerine konül- | r. de. bu sütunlara geç. meseleyi de arsanın eski evden daha fazla para ettiğine inanıyoruz, | fakat ey öküyucu sen : ği yapanın ehemmiyetidir. (söz ARASINDA ) — Bu evi gözden çıkarmıştım. Senelerden beri istiyordum, fakat bir türlü müşteri bulamıyordum. Ya * nınca arsasına hemen talip çıktı. Ve benim yanmadan n ettiğim fiyatından fazla fiyat tahmin edildi KA Şaşmıyan ölçü.. W aplığı işi gözönüne getiriniz, Yeni bir moda talaştan şapka bırelmi A Bayanlar modalar icat etmek için ne yapacaklarını şaşırıyorlar. Şu res- mini gördüğünüz bayanın şapkası, ne kumaştan, ne kadifeden, ne de hasır- dandır. Bu şapka, marangozların ren- delerinden hasıl olan - talaşlardan ya- pilmıştır. Bayanlar bu sıkıştırılmış ve istenen şekle girmiş olan talaştan mamul şap- kalardan fevkalâde memnundurlar. — Şapkalar evvelâ fevkalâde ha fif, sonra yağmurda bozulmuyor, sa- lisen, yaz günü başı çok serin tutuyor, nihayet talaş harareti nakletmiyor di- yorlarmış: Hazer denizinde fok balığı avı 1936 — yılı — içinde Hazerde 10.612 fok balığı avlanmış ve deriler | hariç, 2 bin kental kıymetli madde stok edilmiştir. Fok balığının yağı, raşidizme karşı lüzumlu vitamin cihe- tinden çok zengin — olduğu için tıbda ziyadesile istimal olunmaktadır. 1937 de bu avcilık yeni bir inkişaf hamlesi gösterecektir. Zira, Apşeron yarım a- dasında mevcut üsten başka Orugça adasında da yeni bir üs kurulacaktır. satmak Sözün Kısası Bugüne u_ı/gîın_— Bir masal İsmet Hulüsi v aktin birinde Aksarayda Horhor çeşmesi civarında Eda Hanım isminde kadın otururmuş. Bir Eda Hanımın aklına esmiş, pence açmış : — A dostlar, yangın var yetişin! Diye nârayı basmış. Konu komşu ev K en fırlamışlar. Mahalle tulumba- sına haber Tu'ıurr'oıı gelmiş, Komşular . Fakat ne yan gin var, ne gece yi ıktan sonra: E: nımın, herkm âşa vermek için gin Var! diye b.ıg'rdıgını Ertesi gece olmuş. Bir gece evv &ibi gene Eda Hanım : — Yangın var ! Nârasını basmış. Bu sefer de koşüş« Muşlar ama, koşuşanlar bir gece evvel. kinin onda biri kadarmış Daha ertesi gece Eda Hanım mangalı devirmiş.. Yangın çıkmış, Telâşla pen- cereyi açıp: — Yangın var, yetişin! e avazı çıktığı kadar bağırmış. Fakat o bağıra dursun, duyanlar yer» lerinden kıpırdamamışlar. — Gene aklına esti bağırıyor. Demişler. Eda Hanımın evi de cayır cayır yanmış. Bu masalı yazıp bitirmiştim. — Onlar ermiş muradına, biz çıka« him tahtaboşuna! diyecektim ama; ben bunu demeye vakit kalmadan sokaktan koşa koşa geçen müvezziin sesini duye dum: — Harp arifesindeyiz. İkinci ta Bu, Babıâdlide hortlayan Eda Hanı « mın sesi idi. İsmet Hulüst Biliyor musunuz ? Silâ büyük Hun mparator * rübesini kim, hangi 3 — Ankarada Büyük Mill hüküme! şek killer heyeti hangi da ilk toplanlılarını yap! (Cevapları Yarın, * Dünkü Suallerin Cevapları: | — Alangova eski Türk mitolojisi: göre Türklerin meşhur iki kumandan” larından ikisinin anasıdır. Bu kadın dul kaldığı zaman gökten her gece nur iner, bu nur bir delikanlı haline gele * rek Alangova ile beraber sabahlarmış. Bu yüzden Alangova hamile kalmış, ikiz çocuk doğurmuş, Türkler de bü nurun ündiğini, bir delikanlı haline ge diğini gördükleri için Alangovayı bit kahraman olarak tanımışlardır. 2 — Türkiyede 21 türlü ekmek çı « kar. 3 — Bizde ilk maarif nezareti 1857 de kurulmuştur, eee ar ee nenin mammar ae aa aa. Bu resim sizin mi? Son Posta okuyucuları, arasında bir eğlence tertip etti: Hergün şehrin bir semtinde kalabae hk bir halk kitlesini gösteren bir fo- toğraf çektiriyoruz. Bu fotoğrafı 6 nct noter B. Gi içinden tek bir simayı ayırmaklayız. Dikkat ediniz: Bu seçilen sima belki sizi, belki bir dostunuzu, belkı uzaktafi yakından bir tanıdığınızı gö iyor. Mesele basit: Seçilen resmin sahib. idâ* remize müracaat ettiği zaman kendisi* ne üç liralık bir hediye takdim edile- cektir. Yukarıda gördüğünüz fotoğraf pazar günü Taksim stadındaki maç” larda çekilmiştir. Çehresi “çizgi da* hiline alınmış olan ve bunur büyütül müş şekli ayrıca gösteriler Bay matbaamıza —müracaat ederse - he* diyesi derhal takdim — edilecek * tir. Bundan evvel neşrettiğimiz foatoğ' raflarda *kendilerini tanıyan okuyucu” larımız matbaamıza müracaat ede! hediyelerini almaktadırlar. * DİKKAT: Bu sütunda resimleri Çi” kan okuyucularımız, hediyelerini haffa içinde almalıdırlar. Aksi haldt haklarını kaybedeceklerdir. Bu mü det İstanbul haricindeki okuyucular” miz için on beş gündür. 5 ip Bingöle göstermekte, ”