1 Mart 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

1 Mart 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

v ilr İ W — * P Tükin ğ ge S e aü Ü Si ı âz hrfrı S TU ee 6 Sayfa | Ziraat Bahisleri: Memlekette bir Hintyağı fabrikası kuruluyor Bu suretle köylümüz yeni bir kazanç yolu bulacak ve tayyarelerimizin motörleri için kullanılan yağ temin edilmiş olacak Gazetelerde sizin de gözünüze iliş- miş olsa gerektir: Memleketimizde bir hindyağı fabrikası açmak için yapılan teklifi, İktisad Vekâleti iyi karşılamış ve izin vermiş.. Demek olur ki müte - şebbisler fabrikanin bacalarını tüttü- rünce Türk tarımmanlarına da yeni bir iş çıkacaktır. Çünkü bu fabrika ken - disine gereken iptidai maddeyi elbette bu yurdun topraklarından arıyacak - tır. Köylümüzün çok iyi bildiği hindya- ğL yeryüzünde gittikçe üzerine düşü- len birşey olmaktadır. Buna sebeb o - nun yalnız tababetteki hizmeti değil, Büyük Harbden sonra tayyare molör- lerinin yağlanmasında da kuHanılma- ğa başlanmış olmasıdır. Tayyarecili - ğin son yıllar zarfında aldığı hızı dü - şünürseniz onun yanısıra, hindyağı - nin da nasıl değerlendiğini takdir e - dersiniz. Hindyağının yurdumuzda çı- karılmağa başlanması bu itibarla hem iktısadiyatımıza Ve ziraatimize bir ka- zanç olacak, hem milli müdafaamıza hizmet edecektir. Hindyağı ayrıca bo- yacılıkta, sun'i kauçuk imalinde, sa - bunculukta da kullanılıyor. Hindyağı, türkçede (Gerşercez) de - nilen ve fen dilinde (Recinus Commi- nus) diye anılan bir nebatın tohumla- rından çıkarılır. Soğuk yerlerden zi - yade sıcak yerlerin bir nebatı olan bu Genercez, en çok Hindistanda ve İtal- yada yetiştirilmektedir. Bizde Antaj - ya taraflarında yabani bir halde bu - lunuyor. Bursa - İzmit havalisinde gösterişinden ötürü bir süs nebatı o - larak dikildiğini de gördüm. Dilimli yaprakları, yeşilli kırmızılı görünüşi- le ve alabildiğine serpilip büyümesile cidden güzeldir. Sıcak yerlerde bir a- Baç kadar büyüdüğü olursa da bizde iki metroyu geçmez. Bir sap üzerin - deki çiçekleri dökülünce, onların ye - rinde kozalak birer kılıf içinde, fasul- ye büyüklüğündeki tohumları yetişir. Bu tohumlar esmer beyaz üzerine le - keli bir renktedir. Biçimlerile, büyü - müş hayvan kenelerine o kadar ben - zerler ki bu yüzden ona (Genercez) denilmiş olduğunu sanıyorum. Maa - mafih bu adını çokluğumuz bilmez, O- nu daha ziyade aktarların verdiği ad- la bilirler . (Habibü Selâtin) denilen tohumlar işte bu hindyağı çıkarılan tohumlardır. Ben tarımman arkadaşlarıma elbet- te ki güzel türkçe adıni öğüdlerim. (Genercez) in ötedenberi bizde ye - tiştirilmesi düşünülüyordu. Hatta Ye- Şilköy Tohum Islah Enstitüsü bunun üzerinde çalışmış ve bizde kemalinin iki ay kadar geçe kaldığını görerek şimdilik züraatinin dAktısadi olmıuyaca- |: Bını ileri sürmüştü. Bittabi mahsulü içeride işlemek mevzuu bahsolunca ve bir taraftan da erken yetiştirilmesi i - çin fenni ıslahına devam olundukça mesele yoktur. İzmit, Bursa, Ege ve bilhassa An - falya en iyi yetişeceği yerlerimizdir. Hafif fakat kuvvetli toprakları seyver. |: Dondan çok korkar. Bir yarım veya bir kilo Çünkü çok seyrek ekilir. En iyi olan dekar yere ekim usulü bir - bir buçuk metro ara- |. lıkla ocak ocak ekilmesidir. Yılı uyuplı ta güzel yetişir, iyi çapalanırsa tarlayı ormana çevirir. Yetişmesi beş altı ay sürer. Kemale gelince taneleri taşıyan Üst kısımları kesilerek harman yerine taşınır. Kuruyup ta kozalaklar açılınca döğülerek taneleri alınır. Bu taneler 76 43 - 56 gibi dehşetli miktarda yağı ihtiva eder. Geri kalan küspesi Reci- nin ismindeki bir zehir dolayısile hay-| vanlara verilemez. (Tuzlü su ve bazı tedbirlerle bu zehirin alındığını bazı müellifler yazıyorlar.) Bir dekar yer- den 1500 kiloya kadar Genercez alı- nabilir, Yurdumuzda sanayi inkişaf ettikçe, yeni yeni nebatlarla köylümüzün ka- zancı da inkişaf etmektedir. Bu da ha- yırlı olsun. Çiftçi - Tarımman — Ziraat hususunda öğrenmek istedik- lerinizi bize yazınız size cevab vere - yim, T. Antepte — bahalılık Gaziantep (Hususi) — Burada ha- yat pahalıdır. Bazı maddeler İstanbul- dan daha yüksek Hiatla satılmaktadır. Oturulabilecek bir ev asgari on iki on beş lira kira ile tutulabilmektedir. Mevcut evler de kullanışlı değildir. Hep eski tarzda yapılmış, az odalı bi- nalardır. Etin kilosu elli kuruştur. Ekmek fi- atları da yüksektir. Birinci nevi ek- meğin kilosu on kuruşu bile tecavüz etmektedir. Yerli halk evlerinde ekmek pişiriyor. İkinci ve üçüncü neviler 6-7 kuruşa veriliyor Lokantalarda etli yemeklerin tabağı on iki kuruştur. İtalyan harp gemileri Giritte Atina 28 (Hususi) — Hanyadan bil- dirildiğine göre İtalyan donanmasına mensup Premida kruvazörile Pesseo torpido muhribi Mora limanına gelmiş lerdir. (GÖNÜL İSLERİ!! Kendilerini mes'ut Sananları ikaz Etmeyiniz Şöyle bir mektup aldım: Bir tatil gününde Boğaziçine git- Mmiştim. Aklıma Fırıldak gazinosü - na kadar çıkmak geldi. Kimse yok - tu, fakat bir köşeyi dönerken gö - züme bir kadınla erkek ilişti, kadı- Ni tanımıyorum, fakat erkek çok sevdiğim bir arkadaşımın zevcidir. Büyük bir teeessüre düştüm. Arka- daşım sevildiğini saniy, mes'uttur, halbuki fena bir şekilde aldatılmak- tadır. Kendisine söyliyecektim, son dakikada tereddüde düştüm, size danışıyorum, ne dersiniz? * Bu okuyucum gördüğünü kendi - sine saklamakla çok iyi bir hareket- te bulunmuştur. İnsanın kendisini Mmes'ut görmesi, mes'ut sanması da bir saadettir. Fransız muharrirlerin- den birinin Voile du bonheur adını taşıyan bir piyesi vardır, galiba «Saadet perdesi» ismi altında dili - mize de çevrilmis#ir, bilmem misiniz? Anlaiayîn: inmiş, fakat çoluk çocuğunun ara - sında gene mes'ut bir hayat yasa - maktadır. Bu zat bir gün memle - kete ecnebi bir doktorun geldiğini işitir. Gizlice adamı çağırtır, bir ameliyat yaptırtır, şimdi gözle - rinin üstünde #yah bir perde var - dır, bu perdeyi 40 gün sonra aça - caktır. Günleri sabırsızlıkla saymı - ya başlar. Nihayet 40 ıncı gün gelir, perdeyi çıkarır, ne görse beğenirsi - niz? En aziz dostu ile zevcesi kucak kucağa.» Piyesin sonu iyice hatırım- da kalmadı, amma galiba adam tek- Tar doktoru çağırtır: saadet perdesi imiş! kat bazı ahvalde görmemek, bilme- mek, aldatıcı bir saadet içinde ya - şamak ta saadettir. kaçırmıyasın. bılir «Çinde bir adam gözlerine perde gizli — Beni gene kör yap, der, körlük * Bu kadar ileriye gitmiyelim, fa - Kızım, dikkat et; ağzından bir şey TEYZE tohum elverir. |: Muhit ve insanlar Burası ÂAksaray: Bir işim düşmüş gitmiştim, Evleri yarı çökmüş bir sokaktan ge- çiyordum, Bir kapı açıldı, saçları ok- sijenli su ile sarıya boyanmış bir genç kız kapıdan göründü; incelmiş bir ses- le: — Helo isi.. Diye bağırdı. O anda karşıki evde bir pencere kalktı: Birinci «N» yi dört elif miktarı u- zatan bir ses: — Neeesrin Helo! Diye cevap verdi. Penceredekine baktim. Saçı başı dağınık bir kızdı: — Ben daha makyajımı yapmadım. — Ben bir Holivut başı gördüm. Bugün kuvafürüm öyle olacak. — Ben de manikürüme çok itina ede- ceğim. Tırnaklarımı lâme yapacağım. — Me depeş Tuva — Helo acele edeceğim.. Merak ettim, beş on dakika oralarda dolaştım. Karşılıklı iki kapı birden açıldı. Saçları oksijenli genç kız bir yandan, biraz evvej saçı başı dağınık gördü- ğüm genç kız öbür yandan sokağa çık- tılar. — Bonjur canım.. — Bonjur canım.. Birinin kuvafürü hakikaten pek de- ğişikti. Fakat hiç de çirkin değil, gü- zel. Ötekinin tırnakları altın yaldıza batmış gibiydi. Ve biraz evvel gördü- ğüm dağınık saçları, en usta berberin elinden çıkmış kadar muntazamdı. y Büurası Şişli: Bir işim düşmüş gitmiştim, Munta- zam apartımanlar arasından yürüyor- dum.. Bir kapı açıldı. Saçları munta- zam faranmış boyasız bir genç kız ka- pıdan göründü: — Fatma! Diye bağırdı. O anda karşıki apar- tımandan pürüzsüz bir ses: — Leman! Diye cevap verdi. — Hazır mısın? — Hazırım. Biraz sonra her iki kapıdan birer genç kız sokağa çıktilar. Sade giyin- mişlerdi. Ve yüzlerinde sade bir tuva- let vardı. Düşündüm ve kendi kendime: — Züppeliği, dedim, muhitlerde de- ğil, insanlarda aramalıyız! VÜYG SN Kadıntödedi Iruvakar tayyör Yakasında astrakan ürk vardır. Kol lar, omuzlara doğru geniştir. Bilekler de darlaşıyor. Astrakan yakanın arka- sı dik, önü bele kadar düz bir şekilde uzanmaktadır. Jüp dar, düz, ceketin e- tekleri hafif kloştur. Lik maçları dün bitti.. oldu. Güneş ve Beşiktaş Fener İstanbul üçüncü geldi şampiyonu ikinci, G. S. maçının birinci bir heyecan İlk iki oyun çok zevksiz oldu. Güneş İ. Spor devresi ise tam içinde geçti Lik maçlarının son oyunları dün güzel olması yüzünden stadyoma bü- olarak Galatasaray ile Eyüp karşılştı- lar. Galatasaraylılarr hemen hâkimiyeti alarak oyunun ilk dakikalarında Haşi- min ayağile ilk golü kazandılar. Biraz sonra gene Haşim Galatasarayın ikin- ci golünü yaptıktan sonra oyun tek ka ,le halinde zevksiz bir şekilde devam et- meğe başladı. çüncü Şevket dördüncü golleri yaptı- lar. Birinci devre bu süretle sifır dört bitti. İkinci devre başladığı zaman Gala- tasaray takımında bir isteksizlik var dı. Bu süretle ©- yun da Zevksiz o- luyordu. Eyüplüler fazla gol yememek için so) açıklarını hafa alarak dört haf oynuyorlardı. Bu devrede de Haşim beşinci ve Reşad da penaltıdan altıncı golu yaparak oyundan galip çıktılar, Fenerbahçe - Topkapı Günün ikinci oyunu — Fenerbahçe ile Topkapı arasında idi. Fenerbahçe- nin Topkapıya bir gol rekoru yapca- ği ümiş ediliyordu. Fakat bu tahminler boşa çıktı. . Oyuna Fenerliler başladılar. Hâki- miyeti ele alan Fenerliler Esat vasıta- sile ilk göollerini yaptılar. Bu golden sonra Fenerbahçelilere de bir durgun- luk ârız oldü. G, Saray &6 Eylip o kinci golü biraz sonra Ali Rıza üçüncü gölü yaptı. Bu göllerden sonra Topka- pılılar açılmış ve Fenerbahçe kalesine tehlikeli akınlar yapmağa başlamıştır. Birinci devre bu suretle sıfır üç Fe- herbahçenin lehine bitmiştir. İkinci devrede oyun mütevazin bir şekilde cereyan et ıF. Bahçe 3 | miş Topkapılılar daha canlı oyna- | Terkapı O ; mağa — başlamış- lardır. Mehmet Reşad ile Angelidisin fena oynamaları ve Esat ile Ali Rıza- Min çok 'şahst oynamaları yüzünden Fener başka gol çıkaramamıştır. Oyu- khun bu devresi çok cansız ve zevksiz olmuş ve Fenerbahçe birinci devrede Yaplığı üç golle galip gelmiştir. tanbulspor - Güneş Sıra günün'*ton maçı olan Güneş ile İstanbul karşılaşmasına geldi. Oyuna İstanbulsporlular başlamış, fakat Güneş müdafaasından geri dö- hen top İstanbulspor kalesi önüne ka- dar gelmiştir. İstanbulsporlular gayet hesaplı oynuyorlar, gol yememek için ,daha ziyade müdafaada kalmayı tercih ediyorlardı, Oyun gitgide çok zevkli ve heye- İcanlı olmuştur. Oyun başlayalı çok ol- Taksim stadyomunda yapıldı. Havanın | — yük seyirci kalabalığı toplanmıştı. İlk j Biraz sonra - Haşim ü-| Devrenin ortalarına doğru Esat i-| z z eli Fenerbahçe muhacimleri Topkapı kalesi önünde Güneş - İstanbulspor maçından heyecanlı bir görünüş mamıştı, Sağdan gelen bir pas ile Gü- neş sol açığı Melih Güneşin ilk golünü kaydetmeğe muvaffak oldu. Bu gölden sonra İstanbulspörlular açıldılar. Ve Güneş kalesini sıkıştır- mağa başladılar fakat bir netice ala- mıyarak devreyi bir sıfır mağlüp bitir- diler, İkinci devre başlar başlamaz İstan- bulsporlular bü- Güneş 2 | yük bir enerji ile İ. Spor 1| Güneş — kalesini ! : sardılar. Arka “ar“ kaya yapılan bu akınlardan bir tane- sinde kalenin önündeki kargaşalıktan istifade eden İstanbulspor sağ açığıi Nevzat beraberlik golünü atmağa mu- vaffak oldu. Oyun — bilhassa bu gol- den sonra çok heyecanlanmış, İstanbul sporlular bü beraberliği bozmak için çok uğraşmışlarsa da buna muvaffak olamıyarak kalecilerinin bir hatası ile bir gol yemişlerdir. Ve oyunun da son dakikaları bir kör dövüşü halinde Güneşin iki bir ga" Jlibiyetile bitmiştir. Alâettin Şahinbaş Dünkü maçlarla bü sene tek devre” li olmak üzere tertip edilmiş olan İ5“ tanbul futbol şampiyonası müsabaka” Jarı da bitmiş oldu. Bu suretle İstanbu"” lun futbol şampiyonu ile Milli küme” ye ayrılan dört takım da meydana çık“ tı. (Devamı l1 inci sayfada)

Bu sayıdan diğer sayfalar: