SON POSTA ŞEHİR HABERLERİ Eğitmen Kursları Hem acıyor, hem de bir türlü cezâ Çekmemesine razı olamıyor “Davamdan büsbütün vaz geçmem ama, Ü gün hapsedileceğine birgün hapsedilmesi - için hâkime müracaat ederim.,, Köy mürebbileri kursları 12/ — — Ağliye koridorunda aranizda hiçliilen kadın, hüngür hüngür ağladı aylık iki devreye ayrılıyor |bir konuşma geçmedi mi? |başladı. Davacısına dönerek: Kültür Bakanlığı geçen sene köy öği — Konuşma mı? Konuşma geçtil — Ben, diyordu, size fena bir binez Mekteplerin bayram tatili dün sona | İstanbula gelmişlerdi. Eskişehirde Cibette! Fakat, bundan ne çıkâr? Yal-|demedim kil Yanlış işitmiş olucakti ermiştir. Bu itibarla hafta tatilini İs -| —İkinci tren saat 14 ü 55 geçe hare- bir çavuş kursu açmıştı. Bu kurstan|T!Z onunla değil, daha başkalarile de nız! p tanbulda 'geçirmek üzere - gelenler de|ket etmiştir. Bu trene yataklı vagon |iyi randıman alındığı için Bakanlık bu konuştum ben, herkesin herkesle ko-| Bunun üzerine, dayacısı, acır $i anbulda geçirmel u UĞ Kİ p Yalnız birinci, ikinci|sene de Edirne, Erzincan, Kars, Eski- Pu$tuğu gibi! Hele adliye koridorla -|oldu. Etraftakilerin: «Canım, bir 8f dün bulundukları yerlere dönmüşler-| konulmamıştır. Yalnız birinci, € . SŞ T SEUNMRE di . veli ça İve üçüncü Tüevki yoleakarını götür « İşebir. 'İemit wilüyetlerinde ayni mahi- İnmda nsan burada © kadar çok kişiye zuhal ver de davandan vazgeçivel ı.Ba SRiŞEE tne e 4a Di yette birer kurs açmıya karar vermiş- Tastgeliyar ki! Kırk yıl evvel görüp te|hapiste yatmasın kadıncağızl» de e ĞN Te hrnldn, K Tma TPE İğir kırk yıldanberi görmediği bir canci -İce, mütereddit bakındı; fakat — soni Kre mabek çoğaltmıştır. Bilhassa hava-|mıştır. Bu trende iki üçüncü mevki va| — Hazırlanan programa göre kurs Iki / ğ6t ahbab, bir de - bakiyoröunuz, ki|gene çetinleşti: B Haai Düti de tğa [ 4 devreye ayrılmıştır. İlk devre üç aydır. | Farşınıza çıkıveriyor: «A a, amas.| — Davamdan büsbütün vazgeç; n Bunu müteakip talebe köylere dağıla Demşire, sen nerelerdeydin? Bak bele,İama üç gün hapis edileceğine bir la seyahat edenlerin fazla olmasına â-| nde dağ dağa kavuşmaz, ama insan inswe Bayramda İstanbula gelenler döndüler Dün bu yolcuları götürmek için Haydarpaşadan Ankaraya birbiri ardısıra dört tren kaldırıldı ! İretmeni yetiştirmek için Cü tren yirmi dakika son çeytek geçe kaldırıl gönü ile yataklı vagonlar vardı, Her zamanki ekspres olan son tren İhapsedilmesi ve bir lira yerine ü mil olmuştur. | Dün bu münasebetle gelenleri gö-| türmek üzere Ankaraya dört yolcu tre | ni kaldırılmıştır. | İlk tren, saat İd ü yirmi geçe Hay- darpaşa garından Ankaraya mütevec- cihen hareket etmiştir. Bu trende mün hasıren harbiye talebeleri vardı. Ayni talebe bir hafta evvel de hususi trenle Kültür işleri: Mektepler bugün açıldı Bayram münasebetile bir haftaden- beri tatil bulunan bütün mektepler bu- gün açılarak derslere başlanmıştır. Muallimlerin yıllık maaşları İstanbul ilkmektepleri muallimleri ma- aşı yekânu 937 mali yılında 1,349,172 Hra tutmuştur. 937 mali senesi bütçe- sinde buna 9,360 lira ilâve olunmak- tadır. Bu fazlalık, yeniden açılacak şu- be ve mektepler muallimlerinin dokuz aylık maaşları karşılığıdır. Şehir işleri: Takip bürosu kuruluyor Belediyede işlerin günü gününe ve muntazam şekilde çıkmasını — temin| için takip bürosu teşkili tekarrür et -| miştir. Bu büro ilk olarak fen işleri da iresinde tatbik olunacaktır. İş sahipleri kâğıtlarını büroya bırakarak — mumara alacaklardır Büro, işi takip edecek, iş sahipleri kâğıtlarını kalemden kaleme, dajreden daireye götürmiyeceklerdir. İşlerinin ne safhada olduğunu — takip| bürosundan kolaylıkla anlayacaklardır. Bu suretle bazı mühim işlerde de, her ne şekilde olursa olsun, kâğıt kaybol Masının önüne gpeçilecektir. Karaya oturan Basra vapuru kurtarıldiI Evvelki gün İstanbulu ve Marma- Tayı basan sis yüzünden Basra vapuru karaya oturmuştur. Basra vapuru, sa- at 16.20 de Köprüden Adalara hareket etmiştir. Vapur Burgazdan Heybeliye gelirken yolunu kaybetmiş, Heybi Mimarların kongresi dün ÖL ; de muayyen saatinde hareket etmi, Mutat saatlerde kalkan trenlerle gi- den yolcuları teşyie gelenler pek çoktu. havanın güzel olmasını da bahane e- den bu teşyiciler, Haydarpaşa — garını baştan başa doldurmuştu. Denebilir ki gar bu zamana kadar merasim günle- rinden gayri — böyle — kalabalık sa- atler yaşamamıştır. Poliste : Kaçak koyun keserken yakalandı Karagümrük civarında oturan et ka çakçılığı ile maruf Mustafa, — Saray içinde bir evin bahçesinde kaçak ko- yun keserken cürmü meşhut halinde yakalanmıştır. Koyun musadere edil- miş, Mustafanın hakkında kanuni ta- kibata başlanmıştır. Çocuk kavgası Karagümrükte Kocadede sokağın - da oynayan çocuklardan Hasan arka- daşlarına attığı taş yüzünden Sabahat adındaki bir kızı alnından yaralamış - tır. Çocuk yakalanmıştır. Otomobil ve Tramvay kazaları Şoför Sabrini idaresindoki 1530 nu maralı otomabil Tophaneden — geçer ken o civarda oturan Hayrullah adın. da birine çarparak başından yaralan - masına sebebiyet vermiştir. Hayrullah hastaneye kaldırılmış, şoför yakalan - 'miştir. Bir tramvay kazası 24 numaralı tramvay arabasının vat manı Halil arabasını Kadıköy cadde - sinden geçirirken Modada oturan Hi- ristoya çarpmıştır. Hiristo başından tehlikeli surette yaralı olduğundan has taneye kaldırılmıştır. Hâdise etrafında u_l_ı_h_k_:uıpılınıkııdır. v plâjı burnundaki ceki değirmen yerin. de karaya oturmuştur. Vapurun ka - raya oturması, yolcular arasında telâş uyandırmıştır. — Yolcular, kayıklarla plâjın iskelesine çıkarılmıştır. Basra vapuru, Akayın diğer vapurları tara-| fından çekilerek karadan kurtarılmış ve yüzdürülmüştür. Vapurun tekne - sinde bir hasar yoktur. yapıldı Kongrede bulunan mi marlar hep bir arada İstanbul Mimarlar Birliği kongresi dün saat 17 de Alay köşkünde yapıl mıştır. İlk olarak birliğin yıllık faaliyetleri hakkındaki rapor okunmuş, ra- por üzerinde münakaşalar yapılmış, bilâhara Türk mimalarının meslekt ihtiyaçları ve müstakbel mimarlık kanunu üzerinde alâkadarlar nezdinde teşebbüste bulunulması temenmi edilmiştir. Bundan başka diğer temenni- ler de zikredildikten sonra idare heyetine Zeki Sayar, Faruk Çeçen, Ada- man, Seyfi Arkan, Sezai Erguç, Adnan Yazıcı, Arif Hikmet Holtay, Müfet- tişliğe de Samih Kaynak seçilmişlerdir. İcak ve orada köylü ile ziraat i çalışarak ona yol gösterecek ve bu ça- lışma devresi altı ay sürecektir. Bun-| dan sonra öğretmen namzetleri tekrar | kurslarına avdet edecekler ve hayattan almış oldukları tecrübelerle bir üç ay daha kursa devam ettikten sonra bitir me imtihanını vererek mezun olacak- lardır. Kursu bitirenlere mürebbi ma- nasına Eğitmen denecektir. Bunlar köylünün yalnız muallimi değil her hu susta mürebbisi ve mürşidi olacaklar, bilhassa ziraat işlerinde ona rehberlik edeceklerdir. Bu iş için Tarım Bakanlığıle Kültür Bakanlığı birlikte hareket etmektedir. | Üvey babasını dava eden kız Eski kansıraüfı'ir ederken | kızını da lâfa karıştıran —| suçlu mahküm oldu Karısile araları uzun zamandanberi | açık olan Osman adında biri Karagüm rük civarındaki karısının evine gitmiş, kapının önüne gelince bağırıp çağır -| mıya, elindeki keseri de havada salla- | mıya başlamıştır. Söylediği sözlerden mütceesir olan Osmanın üvey kızı Kıy met eski babasının aleyhine dava ika- me etmiştir. Dün Üçüncü asliye ceza mahkeme sinde duruşmaları yapıldığı sırada hâ kim Kıymete: #— Kızım bu adam sana uzun müd det bakmış, senin üzerinde az çok eme &i var. Gel sizi barıştıralım.» demiş - ti. Kiymet ise; #— Ben evli bir kadınım, Bu adam |bana karşı çok fena sözler sarfetti. Ko cam Bu sözleri duyarsa beni evden ko- var. Davamdan vazgeçmiyorum. Ce- zalandırılmasını isterim.» dedi, Duruşma sonunda Osman öç gün hapse ve bir lira nakdi ceza ile yüz ku |ruş mahkeme masrafını ödemiye mah küm oldu. N a Zorlu bir bekçi | Aksaray civarında bekçilik yapan Bekitin duruşması dün — Sultanahmet ikinci sulh ceza mahkemesinde bitiri) miştir. Hâdise şudur: Bekir, aylık bekçi ücretlerini bir çok evlerden muntazam süretle tahsil etii. ği halde © civarda oturan Emineden bu parayı bir türlü alamamaktadır. Bu nun üzerine bir gün Eminenin kapısı- | ni çalarak: «— İki senadenberi bu evden bekçi mıyorum. Yeter artık, ve demiştir, Kapıdan görünen Emine bekçiyi tes kin etmiye çalışmışsa da muvaffak ola mamıştır. Bekçi daha fazla ileri gitmiş ve kapıyı zorlamıya bağırıp çağırmıya başlamıştır, Duruşma sonunda bekçinin suçu sabit olmuş ve bir ay hapse mahküm edilmiştir. | Halkevihin konferansdarı Eminönü Halkevinden: Evimizde tertip edi- len Felsefl ve içtimal konferansların doku - zuncusu bügünkü Pasartesi — günü sant (17,90) da Edebiyat Faküllesi Pedagoji Ensti tüsü bocalarından Felsefe doktoru Mümtaz Turhan tarafından verilecektir projeksiyon- #iyonla gösterilecektir. Davetive yoktur. Hor- kes girebilir. kavuşur, sözü ne de doğru sözmüş!» filan derken, birdenbire -bir başkası daha.., — Karşınıza çıkınca, onunla şu veya bu sebebten dolayı kavga ederek, o arada boş bulunup ağzınızdan kötü bir çift söz kaçırıyorsunuz, öyle mi? —A ÇA, haşal Kat'iyen kabul et - mem | — Davacımız öyle iddia ediyor. Şa- hitler dinledik, onlar da teyit ediyor- lar iddiasını? — Haşal Benim bu kadıncağızla bir vazgeçtim yok, ki kendisine sövmüş olayım! — Peki, sövmediğiniz halde o neden ci ve bilhassa şahitler neden «söv- ittik» dediler? — Bu kadıncağız, sözlerimi yanlış anlamış, şahitlerde yanlış işitmişler, hir! Koridor, işte bakın,kapıdan gö- gibi, o gün de böylece kala - O gün böyle her kafadan bir ri 8 balıktı İşes çıkıyor, herkes birbirile konuşuyor du. Bu arada kimin ne söylediği iyice anlaşılmıyordu kil Ahmet, Mehmet oluyordu, Hadiye, Şadiyel Ağızdan çıkan her lâkırdı böyle değişmiş akse- ordu kulağal Ben...... — Netice itibarile, siz sövmediniz!. Peki, müdafaanızı da dinledik, şimdi... Temyize gidip gelen davanın duruş- masında, Hâkim, böyle 'der dümez, kadın yerinden fırladı: — Şimdi söz benim, tabit! — Durun, siz demin davanızı uzun uzadıya anlattınız ve «bütün söyliye- ceklerim işte bu kadar» dediniz! — Evet, öyle dedimdi, ama © son - radan tekrar lâkırdı söylediğine göre,.. — Son söz, dava edilenindir! — Yok, müsaade ediniz, ben.. — Evvelki söylediklerinizi mi söy- liyeceksiniz, yoksa başka bir söz mü ilâve edeceksiniz? — Yok, evvelce ne söyledimse bir daha söyliyeceğim. O benden sonra ledi, mademki ... — Son söz, dava edilenindir. Hem bir söylenileni, bir dâha tekrata lüzüm yoktur! Davacı kadın, bu izaha ve müteakip ihtarlara bir türlü kulak asmıyor, bo- ip duruyordu. Himun B < &. davacı Yyuna aö zerine, hâkim kadının dışarı çıkmasını bildirdi: — Çıkınız dışarıya, orada bekleyi: iz| — Ama, ben,.. Mübaşir, davacının dışanıya çıkma- sına yol açtı. Dava edilen, bu sırada hâkime; — Bakın, gördünüz mü, diyordu, o böyle aşırı gidiyor, işte! Halbuki ben... Hâkim Selâhattin Demirelli, icabinı düşündü; Cevriyenin davasından de- layı Fahriyenin üç gün hapsedilmesine ve bir lira para cezası ödemesine karar verdi, — Şimdi, çağırm davacıyı! Ve dava edilenle, tekrar salona $0- kulan davacıya kararı anlattı. İki kadından biri, memnun bir ta- vırla selâm vererek, diğeri biraz şaşıre mıiş bir halde, koridora doğru yürüdü- 1. Ve orada...... Orada, cezalandırılmasına karar ve- ğ ödemesi için müracaat ederim hâkirdl Fazla para verirse, hapiste az yatarl Sultanahmet ikinci sulh ceza haki ri koridorunda duranların hemen hef bu söze kahkâhalarla güldüler. İçle rinde bir erkek, şöyle dedi: — Sen, ne diyorsun, kuzum?? Hâ kim sçenin keyfine göre kararı değift rir mi hiç! — A a, öyleyse ben de gidip ağzı! bile açmam! Bu çetinleşmeye öfkelenen ılıJ yaşlı kadın, birden toparlandı. Orad uzaklaşırken, dönüp şöyle söyledi: — Ben, kararı gene temyiz edeyifi| sen ettiğinle kal o zaman! Zorlu bir yumurcak On dört yaşında ldris, Bakırköşd bir meydanlıkta bir kaç komşu çocü İğunun çelik çomak oynadıklarını göf müş. Dayanamamış, «ben de oynıyf| yım!» demiş. Öteki çocuklar, «Olmafi sen bizden büyüksün!» demişler. ris de «Yağ? Madem ki öyle;'ben de ze oyun oynattırmam, oyununuzu zar » diye aralarına doğru yürümüf Kavga başgöstermiş. Bir çocuk t katlandığını söyliyerek, polise ko.:J ve iddiaya göre, İdris polise de gelmiş, yumruk savurmuş. Bunun üzerine yakalanmış tahkika * ta başlanmıştır. fat etmiştir. Merhumun cenazesi Nişantaşında 5 numaralı a 'dek dan kaldırılarak aile makberesine nedilmiştir. Arkadaşımıza ve ıd!: ailesi efradına taziyetlerimizi beyalt deriz, dram kısmındâ oyun yoktur. Fransız üyatrosi Operet kısmındâ akşam saat 20.80 DELİ DOLU 23937 Salı günü akşamı saat Zi Ü Naşit tırafından KILIBIKLAR Delidolu OP%/ Bu akşam &aol 27 de |7 meşbur tendr Tomakasla Kırk Yılda Bir perde — arelırında Tomakos turahından * Türkçe va Rumca şarkılar Salı Azâkda Kırk Yılda Bir Yeni veşriyat Genç Romancılarımız ve merleri — Vö met Behçet Yazar bu isimle yazdıdı -l" 1908 den 1037 ye kadar kâleme almall eserleri ve bu eserlerin muharrirlerini, #t Uf romatıların tetkikderini yapmış, Nil Fd den irnslle güzel parçalar alarak bir DT p toloji meydana gelirmeye uğraşmıstir. İi gözden geçirmeye değer bir emek Mi düz7 Ayrıca, tahlili bir surette — kendisli bahsedeceğiz.