1 Mart 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 4

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

H L ŞEHİR HABERLERİ Bayramda gelenler İstanbula döndüler Dün bu yolcuları götürmek için Haydarpaşadan Ankaraya birbiri ardısıra dört tren kaldırıldı Mekteplerin bayram tatili dün sona| ermiştir. Bu itibarla hafta tatilini İs - tanbulda geçirmek üzere gelenler de| dün bulurdukları yerlare dönmüşler- dir. Bayram tatilinin bir hafta sürmesi İs tanbula gelenleri her zamankinden bir kaç misli çoğaltmıştır. Bilhassa hava- nin bu günlerde iyi gitmesi de İstanbu la seyahat edenlerin fazla olmasına â- mil olmuştur. Dün bu münasebetle gelenleri gö- türmek üzere Ankaraya dört yolcu tre ni kaldırılmıştır. İlk tren, saat 14 ü yirmi geçe Hay- darpaşa garından Ankaraya mütevec- cihen hareket etmiştir. Bu trende mün hasıren harbiye talebeleri vardı. Ayni talebe bir hafta evvel de hususi trenle 'konulmamıştır. Yalnız birinci, İstanbula gelmişlerdi. İkinci tren saat 14 ü 55 geçe hare- ket etmiştir. Bu trene yataklı vagon ikinci ve üçüncü mevki yolcularını götür - müştür. Üçüncü tren yirmi dakika son ra yani on beşi çeyrek geçe kaldırıl - mıştır. Bu trende iki üçüncü mevki va gönü ile yataklı vagonlar vardı. Her zamanki ekspres olan son tren de muayyen saatinde hareket etmiştir. Mutat saatlerde kalkan trenlerle gi- den yolcuları teşyie gelenler pek çoktu. den bu teşyiciler, Haydarpaşa garını |baştan başa doldurmuştu. Denebilir ki gar bu zamana kadar merasim günle- rinden gayri — böyle — kalabalık — sa- atler yaşamamıştır. —EEH * © - GONM DATSEN Kültür işleri: Mektepler bugün açıldı Bayram münasebetile bir haftaden- beri tatil bulunan bütün mektepler bu- gün açılarak derslere başlanmıştır. Muallimlerin yıllık maaşları İstanbul ilkmektepleri muallimleri ma- aşı yekünu 937 mali yılında 1,349,172 Hra tutmuştur. 937 mali senesi bütçe- sinde buna 9,360 lira ilâve olunmak- tadır. Bu fazlalık, yeniden açılacak şu- be ve mektepler muallimlerinin dokuz aylık maaşları karşılığıdır. Şehir işleri: Takip bürosu kuruluyor Belediyede işlerin günü gününe ve muntazam şekilde çıkmasını — temin için takip bürosu teşkili tekarrür et - miştir. Bu büro ilk olarak fen işleri da iresinde tatbik olunacaktır. İş sahipleri kâğıtlarını büroya bırakarak numara alacaklardır Büro, işi takip edecek, iş sahipleri kâğıtlarını kalemden kaleme, daireden daireye götürmiyeceklerdir. İşlerinin ne safhada olduğunu takip bürosundan kolaylıkla anlayacaklardır. Bu suretle bazı mühim işlerde de, her ne şcküde olursa olsun. kâğıt ka,ybo]- masının önüne geçilecektir. Karaya oturan Basra vapuru kurtarıldi Evvelki gün İstanbulu. ve Marma- rayı basan sis yüzünden Basra vapuru karaya oturmuştur. Basra vapuru, sa- at 16,20 de Köprüden Adalara hareket etmiştir. Vapur Burgazdan Heybeliye gelirken yolunu kaybetmiş, Heybeli Poliste : Kaçak koyun keserken yakalandı Karagümrük civarında oturan et ka çakçılığı ile maruf Mustafa, — Saray içinde bir evin bahçesinde kaçak ko- yun keserken cürmü meşhut halinde yakalanmıştır. Koyun musadere edil- miş, Mustafanın hakkında kanuni ta- kibata başlanmıştır. Çocuk kavgası Karagümrükte Kocadede sokağın - da oynayan çocuklardan Hasan arka- daşlarına attığı taş yüzünden Sabahat adırdaki bir kızı alnından yaralamış - tır. Çocuk yakalanmıştır. Ötomobil ve Tramvay kazaları Şoför Sabrini idaresindeki 1530 nu maralı otomabil Tophaneden geçer ken o civarda oturan Hayrullah adın- da birine çarparak başından yaralan - masına sebebiyet vermiştir. Hayrullah hastaneye kaldırılmış, şoför yakalan - 'mıştır. Bir tramvay kazası 24 numaralı tramvay arabasının vat manı Halil arabasını Kadıköy cadde - sinden geçirirken Modada oturan Hi- ristoya çarpmıştır. Hiıristo başından tehlikeli surette yaralı olduğundan has taneye kaldırılmıştır. Hâdise etrafında tahkikat yapılmaktadır. plâjı burnundaki eski değirmen yerin- de karaya oturmuştur. Vapurun ka - raya oturması, yolcular arasında telâş uyandırmıştır. — Yolcular, kayıklarla plâjiın iskelesine çıkarılmıştır. Basra vapuru, Akayın diğer vapurları tara- fından çekilerek karadan kurtarılmış ve yüzdürülmüştür, Vapurun tekne - sinde bir hasar yoktur. ün yapıldı Kongrede bulunan mi marlar hep bir arada İstanbul Mimarlar Birliği kongresi dün saat 17 de Alay köşkünde yapıl- mıştır. İlk olarak birliğin yıllık faaliyetleri hakkındaki rapor okunmuş, Ta- por üzerinde münakaşalar yapılmış, bilâhara Türk mimalarının meslekt ihtiyaçları ve müstakbel mimarlık kanunu üzerinde alâkadarlar nezdinde teşebbüste bulunulması temenini edilmiştir. Bundan başka diğer temenni- ler de zikredildikten sonra idare heyetine Zeki Sayar, Faruk Çeçen, Ada- man, Seyfi Arkan, Sezai Erguç, Adnan Yazıcı, Arif Hikmet Holtay, Müfet- tişliğe de Samih Kaynak seçilmişlerdir. havanın: güzel olmasını da bahane e-! — .—.— Eğitmen Kursları Köy mürebbileri kursları 12 aylık iki devreye ayrılıyor Kültür Bakanlığı geçen sene köy öğ retmeni yetiştirmek için — Eskişehirde bir çavuş kursu açmıştı. Bu kurstan iyi randıman alındığı için Bakanlık bu sene de Edirne, Erzincan, Kars, Eski- şehir, İzmit vilâyetlerinde ayni mahi- yette birer kurs açmıya karar vermiş- tir. Hazırlanan programa göre kurs İki devreye ayrılmıştır. İlk devre üç aydır. Bunu müteakip talebe köylere dağıla cak ve orada köylü ile ziraat işlerinde çalışarak ona yol gösterecek ve bu ça- lışma devresi altı ay sürecektir. Bun- dan sonra öğretmen namzetleri tekrar kurslarına avdet edecekler ve hayattan almış oldukları tecrübelerle bir üç ay daha kursa devam ettikten sonra bitir me imtihanını vererek mezun olacak- lardır. Kursu bitirenlere mürebbi ma- nasına Eğitmen denecektir. Bunlar köylünün yalnız muallimi değil her hu susta mürebbisi ve mürşidi olacaklar, bilhassa ziraat işlerinde ona rehberlik edeceklerdir. Bu iş için Tarım Bakanliğıle Kültür Bakanlığı birlikte hareket etmektedir. Üvey babasını dava eden kız Eski karısına küfür ederken kızını da lâfa karıştıran suçlu mahküm oldu Karısile araları uzun zamandanberi açık olan Osman adında biri Karagüm rük civarındaki karısının evine gitmiş, kapının önüne gelince bağırip çağır - mıya, elindeki keseri de havada salla- mıya başlamıştır. Söylediği sözlerden müteessir olan Osmanın üvey kızı Kıy met eski babasının aleyhine dava ika- me etmiştir, Dün Üçüncü asliye ceza mahkeme sinde duruşmaları yapıldığı sırada hâ kim Klymete: t— Kızım bu adam sana uzun müd det bakmış, senin üzerinde az çok eme ği var. Gel sizi barıştıralım,» demiş - ti. Kıymet ise: t— Ben evli bir kadınım, Bu adam bana karşı çok fena sözler sarfetti. Ko cam bu sözleri duyarsa beni evden ko- var. Davamdan vazgeçmiyorum, Ce- zalandırılmasını isterim.» dedi, Duruşma sonunda Osman üç gün hapse ve bir lira nakdi ceza ile yüz ku ruş mahkeme masrafını ödemiye mah küm oldu. Zorlu bir bekçi Aksaray civarında bekçilik Yapan Bekifin duruşması dün — Sultanahmet ikinci sulh ceza mahkemesinde bitiril miştir. Hâdise şudur: Bekir, aylık bekçi ücretlerini bir çok evlerden muntazam surette tahsil etti- gi halde o civarda oturan Emineden bu parayı bir târlü alamamaktadır. Bu nun üzerine bir gün Eminenin kapısı- nı çalarak: «— İki senedenberi bu evden bekçi parasını alamıyorum. Yeter artık, ve- rin paramı...» demiştir. Kapıdan görünen Emine bekçiyi tes kin setmiye çalışmışsa da muvaffak ola mamıştır. Bekçi daha fazla ileri gitmiş ve kapıyı zorlamıya bağırıp çağırmıya başlamıştır. Duruşma sonunda bekçinin süçü sabit olmuş ve bir ay hapse mahküm edilmiştir. Halkevit ıi konferansları Eminönü Halkevinden: Evimizde tertip edi- len Felsefi ve içtimal konferansların doku - züncusu buğgünkü Pazartesi günü saat (17,380) da Edebiyat Fakültesi Pedagoji Ensti tüsü hocalarından Felsefe doktoru Mümtaz Turhan tarafından verilecektir,projekslyon- siyonla gösterilecektir. Davetive yoktur. Her- kes girebilir., çekmemesine Hem acıyor, hem de birtürlü cezd razı olamıyor gün hapsedileceğine “Davamdan büsbütün vaz geçmem ama, Ül için hâkime müracaat ederim.,, birgün hapsedilmesi — Adliye koridorunda aranızda hiç bir konuşma geçmedi mi? — Konuşma mı? Konuşma geçti elbette! Fakat, bundan ne çıkâr? Yal- İnız onunla değil, daha başkalarile de konuştum ben, herkesin herkesle ko- nuştuğu gibi! Hele adliye koridorla - İrında! İnsan burada o kadar çok kişiye 'Yastgeliyor ki! Kırk yıl evvel görüp te |kırk yıldanberi görmediği bir canci - |ğer ahbab, bir de bakıyorsunuz, ki ğkarşmıza çıkıveriyor: «ÂA a, amar, |hemşire, sen nerelerdeydin? Bak hele, dağ dağa kavüşmaz, ama insatı insana kavuşur, sözü ne de doğru sözmüşl» filan derken, birdenbire bir başkası daha.:. — Karşınıza çıkınca, onunla şu veya bu sebebten dolayı kavga ederek, o arada boş bulunup ağzınızdan kötü bir çift söz kaçırıyorsunuz, öyle mi? —A a, haşal Kat'iyen kabul et - mem | — Davacınız öyle iddia ediyor. Şa- |hitler dinledik, onlar da teyit ediyor- İlar iddiasmı? — Haşa! Benim bu kadıncağızla bir vazgeçtim yok, ki kendisine sövmüş olayım ! — Peki, sövmediğiniz halde o neden davacı ve bilhassa şahitler neden «söv- dü, işittikn dediler? — Bu kadıncağız, sözlerimi yanlış anlamış, şahitlerde yanlış işitmişler, zahir! Koridor, işte bakın,kapıdan gö- ründüğü gibi, o gün de böylece kala - balıktı. O gün böyle her kafadan bir ses çıkıyor, herkes birbirile konuşuyor- du. Bu arada kimin ne söylediği iyice anlaşılmıyordu kil Ahmet, Mehmet oluyordu, Hadiye, Şadiyel — Ağızdan içıkan her lâkırdı böyle değişmiş akse- diyordu kulağal Ben...... — Netice itibarile, siz sövmedinizl, Peki, müdafaanızı da dinledik, şimdi... Temyize gidip gelen davanın duruş- masında, Hâkim, böyle der demez, kadın yerinden fırladı: — Şimdi söz benim, tabii! — Durun, siz demin davanızı uzun uzadıya anlattınız ve «bütün söyliye- ceklerim işte bu kadar» dediniz! — Evet, öyle dedimdi, ama o son - radan tekrar lâkırdı söylediğine göre.., — Söon söz, dava edilenindir! — Yok, müsaade ediniz, ben.. — Evvelki söylediklerinizi mi söy- liyeceksiniz, yoksa başka bir söz mü ilâve edeceksiniz? — Yok, evvelce ne söyledimse bir daha söyliyeceğim. O benden söyledi, mademki ... — Söon söz, dava edilenindir. Hem bir söylenileni, bir daha tekrara lüzüum yoktur! Davacı kadın, bu izaha ve müteakip ihtarlara bir türlü kulak asmıyor, bo- yuna söylenip duruyordu. Bunun ü - İzerine, hâkim kadının dışarı çıkmasını 'bildirdi: — Çıkınız dışarıya, orada bekleyi- niz! davacı sonra — Ama, ben.... Mübaşir, davacının dışarıya çıkma- sina yol açtı. Dava edilen, bu sirada hâkime: — Bakın, gördünüz mü, diyordu, o böyle aşırı gidiyor, işte! Halbuki ben... Hâkim Selâhattin Demirelli, icabını düşündü; Cevriyenin davasından do- İayı Fahriyenin üç gün hapsedilmesine ve bir lira para cezası ödemesine karar verdi. — Şimdi, çağırm davacıyı! Ve dava edilenle, tekrar salona so- kulan davacıya kararı anlattı. İki kadından biri, memnun bir ta- vırla selâm vererek, diğeri biraz şaşır- mış bir halde, koridora doğru yürüdü- ler. Ve orada...... Orada, cezalandırılmasına karar ve- uzaklaşırken, dönüp şöyle söyledi: rilen kadın, hüngür hüngür ağlamaf'| başladı. Davacısına dönerek: | — Ben, diyordu, 'size fena bir Ş demedim ki! Yanlış işitmiş olacaksi ' nız| | Bunun üzerine, davacısı, acır gib oldu. Etraftakilerin: «Canım, bir af | zuhal ver de davandan vazgc':çîîı“':'IL hapiste yatmasın kadıncağız!» dt’ıyurW ce, mütereddit bakındı; fakat — sonfü gene çetinleşti: — Davamdan büsbütün vazgeçm ama üç gün hapis edileceğine bir C"'ıt hapsedilmesi ve bir lira yerine üç İf ödemesi için müracaat ederim hâkim’[ Fazla para verirse, hapiste az yatar! Sultanahmet ikinci sulh ceza haky& ri koridorunda duranların hemen he bu söze kahkâhalarla güldüler. İçle rinde bir erkek, şöyle dedi: — Sen, ne diyorsun, kuzum?? Hâ' kim senin keyfine göre kararı deği rir mi hiç! * — A a, öyleyse ben de gidip a.ğzllJ bile açmam! ; Bu çetinleşmeye öfkelenen gö | yaşlı kadın, birden toparlandı, Oradefi — Ben, kararı gene temyiz edcyiHL sen ettiğinle kal o zaman! Zorlu bir yumurcak On dört yaşında İdris, Bakırköyd bir meydanlıkta bir kaç komşu çoct ğunun çelik çomak oynadıklarını göf müş. Dayanamamış, «ben de oynıy? yım!» demiş. Öteki çocuklar, «OlmaZı sen bizden büyüksünl» demişler. ris de «Yaâ? Madem ki öyle, ben dcd ze oyun oynattırmam, oyununuzu zar » diye aralarına doğru yürümüf' Kavga başgöstermiş. Bir çocuk t#” katlandığını söyliyerek, polise lıoşm"' ve iddiaya göre, İdris polise de ka!îı gelmiş, yumruk savurmuş. Bunun üzerine yakalanmış tahkika * ta başlanmıştır. ÖLÜM Eski — gazeteci arkndaşhınmmd” Bay Ramizin babası Bay İbrahim V? fat etmiştir. Merhumun cenazesi Ü# Nişantaşında 5 numaralı a m; dan kaldırılarak aile makberesine d nedilmiştir. Arkadaşımıza ve kedd: ailesi efradına taziyetlerimizi beyall deriz. B z Şehir T'iyatrosü Kstonbul Betediyesi Tepebaşı &hil'“"llîl'“" dram kısmındâ m"l"llnm | oyun yoktur. "'m akşam saat 20.30 ı V DELİ DOLU 2-3-937 Salı günü akşamı saat Zİ de Naşit tarafından KILIBIKLAR ve ayrıca Delidolu operetîj pT Fransız tiyatros! Öperet kısmındâ be A O l D0 O YO AM eee dir e lüir D Kadıiköy Süreyyada (YU OP[İÜ' Halk Operati Bu akşam saat 2? de meşhur" tenör Tomakoasla Kırk Yılda Bir perde - aralırında Tomakes luırahıdan Türkçe va Rumca şarkılar Salı Azakda Kırk Yılda Bir yi BĞ HÖ —'/ leni İveşriyat T aei çandf Genç Romancılarımız ve eserleri — met Behçet Yazar bu isimle yazdığı es€ 1908 den 1937 ye kadar kaleme aliına'nn yt eserleri ve bu eserlerin muharrirlerini, F pi* lif romanların tetkiklerini yapmış, hikâY git den sırasile güzel parçalar alarak bir nt EİÖ toloji meydana gelirmeye uğraşmıştir- ut gözden geçirmeye değer bir emek mü dür? Ayrıca, tahlili bir surette ken bahsedeceğiz.

Bu sayıdan diğer sayfalar: