19 Şubat 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

19 Şubat 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

dr ö VN GA BU # X b S$ğAâtvatıli: LA. | Türkiyenin tek caddeli modern şehri Zonguldakta - bele Zonguldak (Hususi) Zangu'dak, tek caddeli bir şehirdir. Nüfus tah tinde Türkiyen kalabalık nü Şehirleri arası gelen Zongulda; tek caddel Barip görünü, Zo i ı bahtiyar k ndan her se! kını, şeh nkişafa mazhar n biridir. Bu rtari hü - Buna rağmen, Zonguldağın 1 deli oluşu mantığa uygun gelmiyebilir. Zonguldağa tek caddeli şehir deyi - Şim,, şehrin beledi le bakım ir tek caddeye ik oluşundan Tüdür. Bu tek cadde, ekseriya belediye Teisinin bizzat nezaret ettiği tanzilat €kipleri tarafından sik sık sulanır, süp- Tülür ve temizlenir. Çünkü bu cadde, #ehrin ana caddesidir. Buna mukabil şehrin diğer bütün Sokakları ve Zonguldağın bânisi, kö - Mür kâşifi Uzunmehmet caddesi, yaz, kış, bakımsız, belediye hududu içinde Olduğu halde belediy in uğrama - ğ tleci halindedir. ası tek caddel! olu- şuna mukabil, Zonguldak vilâyeti, yal- ları en çok ve en bakıma mazhar olan bir vilâyettir. Çünkü vali Halit Aksoy her manasile yolcu ve tmarcı bir idare adamıdır. Ha! böyle iken Zonguldak belediyesinin, vÇâyetin umran plâ - Dından örnek alamayışını insan kafas: biraz güç hazmediyor. Fırtınanın kasabadaki tahribatı Bu yıl kış çok kararsız ve ittiratsız geçmektedir. Bilhassa, sonbahar baş - langıcından itibaren bozulan — deniz, Üstüste üç gün sakin bir hal almamış - fır. Bu yüzden açık ağızlardaki tahmi: 1ât çok müşkülâta uğramış, umumi kö- Mür tahmilâtı geçen seneye nazaran a- Zalmıştır. Sık sık kabaran denizin hırçınlıkları Badece kömür tahmilâtına Mmüessir ol - Mamış, ayni zamanda tahmilât iskele - leri, oluklar da hasara uğramıştır. Bun- n başka bazı vapurlar ve motürler de denizin bu seneki vefasızlığına uğ- Tiyan kurbanlar arasındadır. ÜUmumi meclis toplantısı Zonguldak umumi meelisi açılış me- Tasiminden sonra mutat toplantılarını Japmaktadır. Vali, açılış nutkunda ge- fen bir yıla alt muhtelif idare şubele -| Tinin faaliyetini hülâsa etmiştir, Vilâ - Yetin geçen yıl içindeki faaliyetler ara- Sıinda bilhassa köy yolları ve kültür i- leri daha ziyade göze çarpmaktadır. İy yollarının başarılması bakımın - dan kazalar arasında Bartın, ön plân- da gelmektedir. Umumi meelisin ilk toptantısmdan #0nra, seçilen muhtelif encümen'er işe aşlamışlardır. Encümenlerde bü yılın bütçesile be- Taber, vilâyet Parti kongres'nden ge - dilekler de tetkik edilmektedir. Umumi meclise yapılan - tekliflerin n mühimmi, Zonguldakta bir stadvom Şasıdır. «15» bin liraya malolacak 0- aN bu stadyomla çalışkan valimiz Ha- t Aksoy, gençliğe mükemmel spor ası hediye edacektir. Hayvan hırsızlığı ile mücadele H_ilde köylünün büyük dertlerinden Ti de hayvan hırsızlığıdır. Samanlık ç a, sapan kovma ne kadar muzir. Beri birer hareket ise, hayvan hir - bi e caddele Fırtına da sahilde biraz tahribat yaptı. Umumi Meclis 15 bin lira sarfile bir Stadğyom vapılması işini görüştü ”| bir içtimal derttir. |kazasında hayvan hırsızlığı fazlaca art- ışu belki size bir hayli| mühmel bırakıyor. sızlığı bunların hepsinden ileri gelen Son zamanldarda vilâyetim Devrek mıştı. Fakat bu kazadaki kuvvetlerinin enerjik fal. hırsızlığı! ökündi Geniş bir tarama ne rilen kırk hırsiz Miştir. Hırsı kanunf delil anmaktadır. Çocuk Esirgeme faaliyeti cemiyeti, inc ait jandarma cemiyetin geçen Bu para - ve bu âve olunmuştur. yılın bütçe Geçen yıl 348 çocuğa 3797 liralık si- cak gıda miştir. Bundan başka 315 çocuğa önlüğü, 193 çocu- ğa ayakkabı ve çorap dağıtılmış, 85 kat iç çamaşırı, 5 bluz ve pantalan pılmıştır. Ayrıca yedi muhtaç aileye de süt yardımı olarak beşer lira mua - venet edilmiştir. Cemiyetin bu yıl bütçesi 4570 dır. Bu bütçeyi dışarıdan yapılacak yardımlarla genişletmek imkânları el- de edilirse cemiyet bu yıl geçen sene - lerden daha müsbet ve verimli netice- ler alacaktır Şimdiden 237 fakir çocu- ğa sıcak gıda verilmektedir. Ve gene şimdiden 193 çocuk * Cemiyetin ulaşmak gi iy n ve onun için de iyi çal: cemiyet reisi mektupçu Hilmi Uluğ' takdirle anmak bir kadirşinaslık bor - cudur, Halkevinde edebiyat gecesi Zi lak Halkevi bir edebiyat ge - cesi y ştır. Halkevinin ilk edebiyat gecesinin mevzuu Abdülhak Hâmit ol- muştur. Bilhassa son yılla kında iyi ve kötü bir çok şeyler zılmış ve söylenmiş olan şaire ay bu gece, hayli alâka uyandırmış ve ol- dukça da kalabalık toplamıştır. Hâmit hakkında evvelâ, Halkevi rei- si bir kaç söz söylemiş ve sözü bura - daki Etibank direktörü «Musmmer Tarhan» a bırakmıştır. ammer Tarhan, Hâmit hakkında vâkıfane bir konferans vermiş, bu kon- feransa Hâmidin şiirlerinden parçalar da eklemiş ve bu parçalar: çok güzel “|Bir kapıyı takırdatmadan açtım. Uzun | görmedinizse muhakkak muhakkak vse- “Burası _İstanbul radyosu!,, Sayfa ! 7 “Şehir tiyatrosu san'atkârları şimdi (üç saat) operetinin birinci perdesini temsil edecekler ,, (“ Son Posta ,, nın temsilde hazır bulunan mizah muharriri anlatıyor ) K k Merdivenin ilk basamağına: — Pat, Diye bastım. İki sarken ayağ bir: i basamağına ba- ğimı ayar ettim. En hafif Bile işitilmedi. Çünkü birinci basa - mağa ba m zaman merdivenin ke- narına asılmış, içi elektrikli bir levha gözüme ilişmişti. «Mikröfon açıktır. Yavaş basınız, kapıları takırdatmayınız.» | boylu, sarı bıyıklı, yakışıklı bir genç beni kı ladı, Bu genci siz de tanır - sınız. Yüzünü görmedinizse, gazeteler- de resmini görmüşsünüzdür, resmini sini işitmişsinizdir. Hani radyoda: — Alo, alo, burası İstanbul radyı muhterem dinleyiciler... en sonra muhterem ecekleri şeyi an € o, adını duymüşsunuzdur: Cemil, Mes'ut Cemil beni selâm | nasıl selâmladı. yaptı. iz. Hayır. Reverans yap - r başına götürüp dos! L a götürüp selâmla mana vardı. Hem: Merhaba, hoş geldin! iki zemine ve zamana uY ir konuşma tarzile. Sesimi hafiflettim, hafiflettim. Âdeta nefes alıp verir gibi — Ben geldim Mes'ut, şam buradayım, dedim, bu Ç İnşat etmiş Müammer Tarhandan sanra, orta mektep müdürü Hâlis Erginer de Hâ- midin eserlerinden üç beğenilmiş par- çalarını muvaffakıyetle okumuştur. Bir eczacının hamiyeti Genç bir eczacımız Türkiyedeki mes- lekdaşlarını hamiyet yarışına çağdır - maktadır. Cemal İbrahim adındaki bu genç şimdiye kadar bin liradan fazla değer tutan ecza, sıkhhi malzeme mualeceyi meccanen Halkevine ver - miş ve bu ilâçlar, Halkevi içtimat yar- dım kolu tarafından Zonguldak hava- lisindeki muhtaç köylüye dağıtılmıştır. Eczacı bütün meslekdaşlarının mad- di yardımı oldukça Halkevi içtimat yar dım kolunun müessir bir şekilde çalı- şacağını ileri sürmekte ve bütün mes- lekdaşlarını muhtaç köylüye yardıma çağırmaktadır. Musiki hakkında hir eser Musiki san'atkârlarımızdan Sadi Ya- ver, Anadolu köylerindeki halk çarkı - — Haş geldin gir içe İçeri girdim. Şu içeriyi de bit anla - tayım: Koskoca bir salon, bu salona bitişik bir salon daha var. Sonra iki oda.. Da- ha sonra sağda solda bir alay kapılar O kapıları mı merak ediyorsunuz, Ben de merak ettim amma, — Kapıları takırdatma! İhtarından korktuğum için teker te- ker açıp bakamadım. Güzel bir ses salon içindeki dan aksediyordu. Yerdeki tüy ayaklarımın ucile basa basa salon - ları üzerine yaptığı tetkil ser halinde neşredecel Ayni zamanda değerli bir musiki folklorcusu olan Sadi Yaver, son yaz - dığı «Zafranbolu düğünleri» isimli & serindeki hâalk şarkılarını da — bizzat piâğa okuyacak ve notaya a'dığ. - bu şarkıları gene bizzat çalacaktır. * kİ| ça bir İstanbul radyosunun mikrofonu başına toplanan san'atkârlar Vedia Rıza gözlüğü gözünde mikrofon karşısına geçmiş çarkı söylüyordu. O na sazlarile iştirak eden iki bayla bi bayan da yanyana dizilmiş sandalye - lere oturmuşlardı. Salon içindeki salonda başka bir şey 'oktu. Şimdi tekrar büyük salona dö - |neyim. Tabit gene ayaklarımın ucuna basa basa.. Bu salonda bir yazıhane var. Yazıhanenin arkasına bir, önüne de iki, yani ceman üç koltuk konul - muş. Üçü de meşgul. Birinde Hazım eturuyor, birinde Bedia, birinde de Feriha, Tanımadınız m: bunları? Nasıl tanımazsınız. Şehir tiyatrosunun Be - diası, Ferihası, Hazımı tanınmamış in- sanlar mı? Yanlarına gidiyorum, Selâmlaşıyo - ruz. Nasıl selâmlaştığımız — malüm. Biraz evvel Mes'ut Cemille selâmlaştı- ğimız tarzda. Onh, rahat bir nefes alıyorum. Rahat- öksürüyorum. Çünkü Mes'ut Cemil tavana asılı zile bastı ve mikro - fon kapandı. Artık konuşmıya da, ba- ğırmıya da izin var. İzin var. Var amma, bu izin bir iki dakikalık. Tekrar mikrofon açıldı. Şehir tiyatrosu san'atkâr - tinin birinci perde sini temsil edeceklerdir. Bu sözü mikrofona söyl en Mes'ut mikrofonun önünden çekildi. Meşhur aktör Behzat mikrofonun önünde.. Vi Rıza karşımda duruyor. Sırtına bindeki Meftun Beyden iğ- idığı vestonu giymiş. Üç Saatın lifi Ekrem Reşit yanıbaşında; bir az sinirli gibi... Bu akşam o, hem müel'if; hem de re- ce iş görüyor. Cemal Reşide ba çökmüş. Ne orum, İnsan le bu kadar rahat oturamaz. — Eş mana caz. Emin Beliği mikrofonda. cevap veri Behza! ta ani arap musikisi lahi. Arap musiki maval mavala başlıyor. — Fevkalâde. Bu, fefkalâde, sözü Hazımı kahka - hayla güldürecek amma, elini ağzına çabuk kapıyor. Hem öyle kapıyı kahkahasının onda bir bölüğünü ağzının yanından kaçırmıyor. Hiç birini gözden kaybetmek istem m. Fakat o kadar dağımnık vazi, oturmuş. mda birisi var. Reşit Ba- | can, — Ne o Reşit? — Sana bakıyorum.. | — Bana bakmak kolay iş, fakat be- nki güç, hepinize birden bakmak is- tiyorum da. Şaziye geçiyor. — Ne o bayan.. - — Mikrofona. — Ne demek, yani ben mi mikrofone geleceğim? — Kendinize güveniyorsanız buy « run. — Aaah, biz de bu işin işçisiyiz am- ma, Parlan şantan cinsinden değil! Mikrofonun önünde şimdi iki kişp var. Emin Beliğ ve Hazım. — Tergünan. — Terecümen. Biri sağa bakıyor, öteki sola. Tercü- man olan Vasfi Rıza karşılarında gü - lümseyip anlara bakıyar. — Ey beni bırakın be? — Beni bırakın! Diyor. Fakat onu tutan yok ki bırak: Bın. Hazım bağırıyor: — Menim çimendüferlerim BSeraylarım vardı. Emi'n Beliğ makamla cevap veriyor: — Ena fi askar, biyut ve hadaik. — Menim arslanlarım, kaplanlarır vardı. vardı, Ena fi cemele ve gergedan. Sıra Bediada: — Alazak — papus, amma ben seni seviyor. içük Ferih mikrofona yaklaşmak miyor, rından yakalayıp kaldırı: alazak - fistan Anne al bana kestane. Annesi Şaziye, oralı değll, kestane değil ya, kabakçekirdeği bile alacağı benzemiyor. Ferih Melekten şikâyetçi anmnma Me etten anlamıyor gibi . a da, mikrofona sokuldu. Feri ha şarkı söylüyor. Güzel söylüyor, din- Liyoruz... Amma güzel şarkı söyliyen - lerden Meleği de, Reşit Akif. de böyle dinlemiştik Cemal Reşit uzakta durmuş, müziğ ve sesi idare ediyor. Burası İstanbul radyosu, ut Cemil mikrofonun önünde.. sfonik temsilin bittiğinini bütün a habor veriyor. Üç Saat ope - in birinci perdesi üç çeyrek de - vam etti. Üç çeyrekte de ben bunları gördüm ve bunları işittim. Ticaret ve Borçlar Kanunu komisyonu Ticaret ve borçlar kanununda yapı “|lacak tadilâtı tesbit ile meşgul olan ke |misyon bugün tekrar Ticaret Odasın da toplanacaktır. Komisyon 32 maddelik bir tadilâ raporu hazırlamıştır. Bu rapor bayram ertesi Ankaraya gönderilecektir. Bun- İdan sonra yapılacak toplantıda verile- cek kararlağdan Adliye Vekâleti günt gününe haberdar edilecektir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: