* Rekor kıran bir film Yıllarca evvel Mari Rikford'un ve Dolores del Rio'nun Yaptığı Ramona filmi üçüncü defa olarak çevriliyor. Ramona rolünü bu. defa dünyanın en güzel gözlü yıldızı Loretta Yung yapıyor 1916 senesinde meşhur san' r Ma :YZPIkrunı tarafından sessiz olarak, ve 8 senesinde güzel Meksikalı y 'olores del Rio tarafından sesli olarak :Hılm_ş olan Ramona filmi dokuz se- © Sonra, yani 936 senesinin ortasında tnerikanın en büyük film kumpanya ’ü'ıııdın biri olan (yirminci asır » e $8) tarafından en son terak Te «yüzde yüz» renkli olarak fil Miştir. Ğ “ilmin baş rolü bu defa «dünyanın " güzel gözlü» yıldızı Loretta Yung ta Tafından yapılmıştır. ü Erkek baş rolü ise Don Ameche tara k"daı_ı yapılmıştır. Don Ameche Ameti Küh sinemasının en çok muvaffak olan Jön prömiyesidir. Çok yakışıklı ve ca- a yakın olan bu san'atkâr herkes ta: Tafından beğenilmektedir. Ramona rolü güzel yıldız Loretta H“"lğ_ için biçilmiş kaftan olmuştur. iNtli kabile reisi rolünde ise Don A- Meche büyük bir muvaffakıyet göster din çevrilişinde mevzuun esasını Ramona filminde baş rolü yapan Don Ameche teşkil eden Helen HuntJackson'un ro Manina tamamiyle riayet edilmiştir. *Kırmızı derili» Hintliler rolleri için kl'u“ bu kabileler efradından sanat - ârlar seçilmiştir. Filmin mevzuunu anlatmadan evvel Müzik kısmı hakkında biraz malümat anın müzik kısmını kompozi fred Nevman tertip eylemiştir. için meşhur «Şili» li şantöz Del po angaje edilmiştir. in mevzuuna gelince, © da şu - dür: Mor&no çiftliği sahibesi Senora Mo- Tenodur. Kibar, mağrur bir kadın olan Senora Moreno çiftliği büyük bir disip lin jle idare etmektedir. Oğlu Filip annesine hayvanların Pilmak zamanının geldiğini ihbi [îu arada kırpıctlar da gelmişlerdir. Fi- lip Ramonayi sarar. Papası karşılamıya Kittiği kendisine söylenince kızar. Az Sonra Ramona papas ile birlikte gelir. Kırpıcıların reisleri Aleksandr dahi o- Tadadır. Aleksandır'ın son defa geldiğinden be Ti Ramona bü; ş. değişmi: Alek sandr ona karşı alüka göstermeğe böüş- larsa da kızın evin kızı olduğunu an- lar, Halbuki Ramona Senora Moreno nun Kızı değildir. Moreno kızın Hintli bir kız olduğunu ve evlâtlık olarak alın dığını söyler. Oğlu Filipin kıza kafşı olan aşkına gelince, aradaki ırk farkı dolayısile bu Na rıza gösteremyieceğini bildirir. Güönün birinde Aleksandr ile Filip &i yarışı tertip ederler. Yarış esnasın- Yeniden çevrilmekte olan Ramona filminde ' SON POSTA Loretta Yung ve Don Ameche da Filip duşer. Aleksandr hemen şeh: re gidip doktoru getirir. Aleksandrın sa yesinde Filip iyi olur. Aleksandr git- mek üzere hazırlanırken Ramona kal- masını söyler. Sevişmeğe başlarlar ve evlenmeğe karar verirler. Senora Mo rono bunu da kabul etmez ve kızı ma- nastıra kapatacağını söyler. Bunun üzerine kız iki at tedarik ede- yek Aleksandrin arazisine giderler ve orada evlenirler... Bir müddet sonra bir çocukları dün- yaya gelir. Çift mesut bir hayat sür - 'mektedir. Fakat günün birinde beyaz- Moris Şövalyenin en Moris Şövalye ile Mari Glori “Neş'e ile» filminin güzel bir — sahnesinde Meşhur Fransız san'atkârı Moris Şö- valye son zamanlarda bir hayli didik- lenmeğe başlandı... Sağdan soldan ten kitler başgöstermişt tarzının artık pek sökmediğini anlaya! Moriş halkın teveccühünü eylemek için «yüzde yüz» Fransız bir 5e i evirmeğe karat verdi <a |ribirlerini kat'iyyen yadırgamamışlar - evirmeğe karar verdi ve çevirdi " / p. Lalade mühteşem dekorlar i - Meşhür rejisör Louis Verneuil-| < g. çevrilmiş olan bu filmin gerek T $ in idaresi altında çevirdiği filmin ismi | muhavereleri, gerek müziği çok kuv nuğmta oldü.ve kalenin bir kaç ay da-|!dü bile! «Neşe ile...> dir. | ulaştırdı. Bu * Amerikan sanat n | Tece muvaffak olmasında mühim bir â- gene elde lar vesika aramağa kalkarlar. Bu yüz- deno buraları terkeylemek mecburiye- tinde kalırlar... Mahrumiyetler yüzünden çocuk hastalanır, Aleksandr doktor aramağa giderse de doktor gelmek istemez. ÂAv- dette Aleksandr öldürülür. Kimsesiz kalan Ramona çiftliğe av * det eder. - Fakat Senora Moreno öl- müştür, Yerine oğlu Filip geçmiştir. Ramonanın zevci de öldüğünden artık birlikte yaşamalarına hiç bir mâni kal mamıştır. Bundan sonra mesut günler geçirmeğe başlarlar. Moris Şövalye bu film sayesinde es- ki taraftarlarını yeniden şevke, neşeye de Moris gayet tabit bir rol yapmıştır. Esasen filmin son de- mil güzel yıldız Mary Glorydir, İlk de- fa birlikte film çevirmektedirler ve bi vetlidir. Tarihten sayfalar Türklerle Yıldırım Beyazıd mağrur Fransız zaferler kazanmak 1393 senesiydi. Niğbolu kalesini kapısından, kefene bürünmüş olan i adam çıkıyordu. Bunlar kaleyi kuşa -| ka tan Türk ordusu kumandanı Ali Paşa- nın çadırına doğru ilerlediler. Onun ö * nünde diz çöktüler ve: — İşte diri diti kefene büründük. Ö- lümü göze aldık. Fakat siz bizi affev niz! Diyerek yalvardılar. Bu iki adamdan birisi hayatları bağışlanarak Filibeye rildiler. Kralın oğlu daha sonra mi man oldu ve Samsuna vali tayin edil - di. Macar kralı Sigm:qrm.d telâşa düşt Zira 'Türkler, Tunanun - cenubunda! bütün yer Çok geçmeden ranmak gerekti Aklınca Türklerin bu ilerleyişleri! sıra ona gelecekti. Da önlemiye karar verdi. Yıldırım Beya - zıda bir sefaret heyeti gönderdi. z e dırım bu elçileri Bursadaki sarayını divanhanesinde kabul etti. Buranın di varları mişti. Macar elçisi kralından aldığı emre yarak padişahı selâmladıktan sonra: tin düzeltilmesini istiyor! Dedi. Yıldırım Beyazıt tahtının Üzerinde doğruldu. Yüzünde alaylı bir gülüm: seziliyordu. Birer hançeri andıran dlarını elçinin gözlerine dikti, du- Ş varlarda asılı silâhları göstererek şun- | ke ları söyledi: — Git, kralına söyle ki Bulgaristanı da diğer memleketler gibi şu silâhla - rın verdiği hakla aldım. * Macar kralı bu sert cevap üzerine harbe karar verdi. Fakat tek başına bir şey yapamıyacağını bilâyordu. Yalnız komşularına değil, en uzak Avrupa hü- kümdarlarına bile elçiler gönderdi. Hı- Türklere karşı lik namına büyük ordu kurmağa başladı. İlk iş larak Eflak prensi ve Türklere vergi veren Mirçeyi ayarttı. Onunla birlikte 'Tunaâya doğru sarktı. Lâkin karısının ölümünü bahane ederek geri çekildi. Ertesi yıl büyük bir ordu toplan mışti. Kardinaller, piskoposlar, en mı hbur Alman, Fransız, Venedik, Rodı gövalyeleri bu orduya Bgirmişlerdi. Bun lar arasında Fransa kralı altıncı Şarl dayısı ve henüz yirmi iki yaşında olup kahramanlığile meşhur olan Kont dö Never korkusuz Jan kumandasında an bin Fransız şövalyesi en başta geliyor- lardı: — Türkleri Avrupadan atacağız ve Hattâ bu iş için yalnız kendilerinin bile ye - teceğini söylüyorlardı. Çünkü Türk kı- heman keskinliğini, Türk askerinin yi- Bizansa varacağız! diyorlardı. ni henüz görmemişlerdi. Bit İstanbulu kuşatmakta olan Yıldırım Beyazıt hemen Edirneye döndü. Onun müttefik ordu tarafın - dan kuşatılmış olan Niğbolu kalesinin mümkün olduğu kadar çok dayanma - arkada bırakıp ilerliyemezlerdi. O vakte ka - bütün arzu: sıydı. Müttefikler Niğboluyu dar da bütün hazırlıklar biterdi. Evrenos beyi keşif için gönderdi. Fa- kat bu kumandan kaleye sokulamadı. Bunun üzerine Yıldırım Beyazıt atı na bindi. Bir gece Niğbolu kalesi ya - kınındaki bir tepeden kaleye - doği haykırdı: — Bre Doğa...n!.. Kale kumandanı Doğan Bey bn sesi hemen tanıdı. Aralarında kısa bir ko « * | yanabileceği anlaşı!dı. Karakol gezen şövalyeler sesin ge! arasında ilk çarpışma ken şunları söyledi: «Bir daha bana karşı silâh çekmiyeceğine dair etti - ğin yemini sana geri veriyorum. Eğer şerefli bir adamsan silâhını pek ça- buk eline alarak daha büyük kuvvetlerle karşıma çık ve bana daha büyük Ti almiş bulunuyorla rdı. baştan başa silâhlarla süslen - — Bulgar prensinin memleketini ne hakla zaptettiniz? Haşmetli kralım siz- den bunu soruyor ve bu haksız hareke- Sayfa & - Fransızlar kumandanı Kont dö Never'i azad eder- için fırsat ver!İn in|diği tarafa saldı ki|ta uçar gibi giden beyaz bir at ey göremediler. Onu da madı , diğeri de gençti. Yaşlı olanı Bulgar kralı şiş - man, genç olanı da onun oğluydu. Kale teslim alındı ve kralla oğl ! şen bir günde etrafa Jerden bir kaçı rakıldı ve ü.| Türklerin k ki r şısındaki ovaya yayılış V» Kont dö Never hemen kralın yanına kot ni| — Bu harpte en şerefli yeri ister m! Dedi, Kral ona Türkleri oldukça yakından bilen bir adam gibi nasihat ett Jerin önde gelenleri ve zayıf kuvvetlerdir. Asıl ko yaman kuvvet geride olan Yen ve Sipahilerdir. an u- w Fransızlar israr ediyorlardı Z süvarilerinin Türk piş- tar koll oni sbütün çileden çıkardı dar ki Türklerden aldıkları esirleri kı- hçtan geçirdiler, Fransızlar dediklerini kabul ettirdi- ler. Bunların bepsi de zırhlı süxarilerdi. Muntazam bir saf halinde hücum eder- de eriler de bozuldular ve ma plaron bin şehit va F rek Sipahiler ü ları da yararak gerisine Fransızların atları bile zırhlı olduğu için, ne kılıç, ne de topuz fayda v yordu. Fransız ordusundaki tecri mandanlar atların dinlenmesi kit verilmesini, Macar atlılar gelmesini bekliyerek safların düz. mesini söylediler, Fakat zafer *İçılgın bir hale gelmiş olan şö: eş | kimseyi dinlemiyorlardı. Türk 0s |sunun geri kalan kısmını da mek ve zaferin bütün şerefini rine saklamak istiyorlardı. Yıldırım Beyazıt işin fena £ görüyordu. Fakat ustalıklı bir 1r ra yapıyordu. Sipahilerin ken nin bulunduğu tepeye doğru çekilmeler emrini verdi. Fransızlar hâlâ kovalı: yorlardı. Fakat küçük bir dağın tepe « sine kadar geldikleri sırada ansızın karşılarında pırıl pırıl parlıyan ve bir ölüm ormanını andıran kırk bin mız * rak gördüler. Seçilmiş askerlerin mun- tazam safları arasında beyaz atına bin- miş olan Yıldırım Beyazıt ta görünü- yordu. Fransızları büyük bir korku aldı. Ye- şil ve sonsuz sanılan bir çayın şarken ansızın bir uçurum: gibiydiler. i> ©- n Mağrur ve cesur Fransız şöv: ri şimdi kaçıyorlardı. Lâkin b ce yarıp geçtikleri Türk Sipal da kendilerini toplamışlar, Fra tın dönüş yolunu kesmişlerdi. | içlerinden yüzlercesi Türl TÜ | kılıç, topuz ve baltaları altında yere iyordu. Türklerin çoğu atlarından , kılıçlarını - Fransız a şürüyorlar, sonra zırhların aralık'a ni sokarak şövalye'eri dürüyorlardı. (Devamı 15 inci sayfada) |