SON POSTA “ Son Posta ,, nın tefrikası : 3 151 numaralı şehit b v (E.rtugrul faciasına karışan aşk macerası) f(azan : A. R. Yeldirme ve başörtüsü Suadın hayatında mühim bir tahavvül yapmıştı Di :|Mustafa efendiyi karşılamıya çı — Bu ne dayı.. a.. anladım.. anla * ı.ıılm kısmın hülâsas p bir kız |K fotoğraf makinesi, ço Hadi bakalım.. o da senin. su adamı aldatı -| Hacer hanım, az kalsın korkudan uymak düşüp bayılacaktı. Çünkü Suad; avazı çıktığı kadar bir çığlık kopardıktan son- ra; dayısının boynuna atılmıştı. B l Ayol, k | uk amma ıdur | yor tik et-! bu kız, sahi çocuk. boyu Adayı dört * Ne çate?.. Âdete, e oN ve oturdan) anlamı Mesini beğe yarak, h Hatbuki b Ye yüzba; an baba Bi kızıniı yor. Küçü Yapar. derek izım. Diye mırıldanmıştı di Merdivenleri, ikişer üçer — atlıyan hoşlanı : Suad, kapıya koşmuş.. cici da Diye lediği & yaramazlığ Mustafa efen . dayısına karşı bes- çılgın buselerle gös- dinin boynuna atılmıştı. Mustafa efen- dinin uzun ve siyah kaplı bahriye kılıc e |bac Az kalan, iki- | te si birden yere yuv ti aklarına dolaşmıştı rmiye başla m, dur.. yavaş.. € dirme, Bunlar, im bir mdekileri | ü | ve başörtüsü in haya nda oldukca müh husule getirmişti. Fakat o - sçarak- b lecektn #kın ruhu, bir türlü kayıt altına ÇÖÇT T BNT D tişti. Mahalle çocuklarından; | Abdullah çavuşa ve balıkcı Lâz Şabana kadar, eski dost ve âşinalarile alâkası- ni ke | H,— neler bi odullah — çavuşin — Hayrola.. ne oldu? — Beni Kaçır DE kaçırıyorlar araya | babası girdi | ar mı?.. Kim kaçırıy mı?.. Kim kaç memişti, gün annesine karşı türlü baha- yor; şöylece etrafı dolaşı - — Etkekten kaçırıyor — Kâğınır ayun bana yaklaştı Hacer hanım da söze karıştı. — Aman ağabey yordu. Lâkin artık eskisi gibi her ta - Mektebin merimner taş-| a.. maaşllah, bak., artık Hacer ; Hilmi lanımı, rafa girip çıkamıyordu... Efendi, ileri gideme: jborazan kovuşuna, büy sinir buhranları içinde bıra - k"'"k yukarı kata — çık At? kararını kızına bil, yet : - Suat!.. Artık bu kararı kabul et- mek lâzım... Hadi bakalım. in de, Annenle ü Suat, £ ğına hasret çekiyordu. Bu mermer| yüz verme şu ar- tütüyordu. n n efendini: | Sahile indiği y l ökürpofihleri |. ndiği zaman, boynunu bü - ker Uunı! ki, kti, orada du kenarı Aşağıya un uzun tâ gemisine ba - an mercan terlikleri ö- barış. e gezinen beyaz elbis li neferleri gördükce, ağzı sulanıyor - sabasını çok severdi. Şimdiye İdu B ”. onun hiç bir sözüne muhalefet ' aatsizlik göstermemist bu #eler, inat etti: — Dünyada barışmam, baba.. Diye cevap verdi. Çünkü; annesinin nbire onun hürriyetini tahdit et-| Mesi, fena halde gücüne gitmişti." — Yoooo, he . benim kızıma arsız deme... Hele biraz daha geçsin., bak 0.. ne hanım, ne kadın Öyle değil mi, Suad?.. Al şu paketleri.. |yavaş.. kırılacak şeyler var. |du... Dedi... Paketleri, Suade verdi. Kı-! lıcını gıkarıp kapının arkasındaki port mantoya asarken, Hilmi efendi de gel-! * di: Babası, şimdi ona kucak kucak ki -| & i. Fakat, tab taşıyordu. Annesi de, artık ufak | olacak... Fakat Suad, tâlim borusunu du- yar duymaz, kitapları bir tarafa atıyor; birde, gücü bırakıyor; üst kata koşuyor »', Buradan mektebin tâlimhanesi gö -| rünüyordu. Suad, burada tâlime çıkan telebeyi görünce, kendinden geçiyor * du. — İşiniz var, Mustafa beyt Daha' kâyetler başladı. Me. rık İogilizlerden, sükünet ve soğukkan- | ği öğrenmiş olan Hilmi Efendi, sö- îu UzZatmıyarak aşağıya indi. Bir ta - 'aftan, karısı Hacer Hanımın; diğer| faraftan da kizı Suadin, — sinirlerin'n Yatışmasını bekliyecekti Hacer Hanım; — altkattaki Pencerenin önüne başına bir çatkı çat-| Miş, oturuyor; Yordu lsükık(a_ Zıpzıp öyn Bürültülü sesleri geliyo kapının önünde $ ğer bugün evde Suadın sesi sedası, kesilince, annesi ? seşleniyordu: ılrp beraber, alt kattaki odaya ti aBa | di... Şimdi Suad. her şeyi ei odada, aklı, fikri; elindeki paketlerin i-| çinde idi. — Dayıl. Kızım yorsun?.. Suaanat.. Açayım mi, bunları?.. Patladın mı?.. Ne olu - ölkeli öfkeli söyleni - Seüd. hakl” yan çocukların, . Üstkat pen- teresinden, Suadın çocuklarla konuş - tuğu işitiliyordu: — Ulan Ömer!.. bilyâlarımı.. zavallı Yotsun? — Suat abla.. ben onları yuttum. — Nasıl yuttun. Ben buradan görü Yorum. Senin cam kafa, çizgiden iki Parmak geride idi. Ver Hakkının bilyâ- larını. |du | ben, dayıma — Sana ne, anne.. İ — Ne var, anne?.. — Kız, acı'acı bir şey kokuyor. O- caktaki etin suyuna baktın mı?.. — Ben yukardayım, anne, O zaman Hacer hanım, kıyametleri söylüyorum. Hemşiret.. — Birak Allahaşkına n neş'esini kırma |Çocı — Zaten, hep siz sebeb oluyorsu - A hep siz şımartıyorsunuz. Bu sözler birbirine karışirken, Suad paketi açtı. Ayrı ayrı kâğıtlar içine sa- rılmış olan şeyleri çıkarırken, söylen- | miye başladı: — Al gözüm, seyir edelim., zârif bir tesim çerçevesi. — Onu, babana ver kızım, — Buyurun, baba efendi.. bizim da- bir haykı- |Y beyin hediyesi. I — Canım ne zahmet).. Mustafa bey, mukabele etti: — Efendim.. bizim geminin maran- İ gazu yapmış da. — Bravol., Hakikaten çok şık, çok zarif.. bu kadar sert ağacı, bu derece |maharetle o)'mükv Şimdi, | — Bu ne dayı.. hâ.. bu ne dayı?.. | Versene çocuğun za ne ağlatıp duru- İkoparıyor: — Eyvahlar olsun, a dostlar.. et, ça- |tır çatır yandı... Kız, yukarda, ne halt Varıyorsun?.. Eğer sen adam olursan, sokaktaki köpekler de adam olur. Diye, bar bar bağırıyordu. Suad, bilhassa matrak tâlimini pek çok seviyordu. Bu tâlim başlar başla - İmaz, o da babasının ucu topuzlu bas- tonunu dibinden kavrıyor. Od.ımıı oör tasında duruyor. Uzaktan işitilen ku - manda sesine uyarak: — Bir.. iki.. üç.. dört... Diye, bastonun topuzlu ucunu, ha- vada savuruyordu. Bir gün, bu topuz ortadaki asma lâmbaya isabet etmiş; koca lâmıba şişesi, bin parça olmuştu. Şangırtıyı işiten Hacer hanım, mer- diven başına koşmuş; acı bir feryadla Ağlatma çocuğu. Aşağı iner - gayetle tem, vallahi yuvanı yaparım Hilmi efendi, k: | | bu hâkimâne| Emirlerini işittikce gülümsiyordu | Birdenbire Suadın, çılgı Tişla merdiven başına koştuğu duyul - TMuştu. Sund | — Kız, Ayşe. koş, aç kapıyı.. da-| Yım geliyor. Day ıcığım.. Bim. ah dayıcı - Diye bağırıyor; sür'atle merdiven- leri iniyordu. Suad, orta ka abasına sesleniyordu. — Baba.. dare lâmbası. — Ne © kızım?.. — A.. ağabey, niye zahmet ettin? — Dayımdan da kaçacak miyım?..| — Canim, zahmeti — Hayır, kızım. Dayıdan kaçılmaz.|Dün,, Beyoğluna çıkmıştım. Bonmareİne. a durmuştu — O, Avrupadan yeni gelmiş bir i ba onu da annene ver, sormuştu! — Ne oldu, Suad?... — Asma lâmbanın şişesi kırıldı, an- ne olacak.. — Kız, asma lâmbanın şişesi nasıl — Dayıcığım.. dayıcığım.. ah benim * taşlıktaki büyük gemi modeli, gözünde | ya tefek ev işlerine alıştırmıya çalışıyor -| ic Fzalı kru Suad, ancak kendine gelebiliyor -? Deniz ve denizcl!!& Büyük harp gemisinin denizcilikte mevkii Cumhurıyef devrinde donanma Mevcutlara ilâve olarak yeni sipariş edılen gemilerle, Yavuz başta olmak üzere, donanmamız tam bir kül teşkil etmektedir “azanı Mütekalt bir deniz zabiti Büyük harp gemileri nden bir kaçı bir arada «ve mecmualarındı eni harp & ığuna dair bir haber çık- ştık. Bu mı.n:ıJ.*hP de lar mıdır bilmem? Cumhuriyet dev i gemile nde ise bir takım edildiğini öğ- übeler ve iddia sonra gene büyük rinin tezgâha - (35,000) ritnotlar koymasına bakı! â büyük harp gemisini nin en lr rından idarei mah Mehmet Raşit (Paşa) b donanmanın ardan akviye edilme: kendisind bi cihan harbi bunu bir kat daha ana çıkardı. Meselâ Aboukir, ve Hogue ismindeki üç keuv zörün bir anda U 9 Alman denizaltısı tarafından batırılmasına ve gerek Ça - nakkalede ve gerekse diğer denizlerde i geçen harp ge nin ve (5000) den fazla tüccar gemi nsi silâha kurban gitmiş f ol kılırsa Yavuzu korumak için mevcuda ilâve olarak dört muhrip sipariş edilmesi ve kendi denizaltla - TImızın zorlu düşmanı olarak düşman muhriplerini kovalamak için de iki dlırılmasını bir eski deniz k alkışlamamak nankörlük bi |diği g mey Cressy abına ve memleketin cına en uygun bir donanma İn - şaatı programı yapar. Halbuki padişah evvelce Hamidiye ile Mecidiyeyi 1s - marlamayı tasarlamış. Lâyihayı takdi me memür olan başmabeyinci padişa- rak lâyihayı «Sevke geri vermiş, ve: imiz iki muhafa- *Ör siparişini ferman buyur muşlardır» diyerek paşanın bir kaç ge ce ı'ı kusunu k1c'ı1mxvı ıl onanma Sipariş edilen gemilerin cümlesini bir anda şanlı Türk bayrağı altı | görmek arzu eder ve her halde he den evvel iki sını gönülden isterim. (Devamı 15 inci sayfada) böyle d,,f.n—l.dın— Donnnn—a Gux»a bu su maları lâzımdır. * Balıkesir Şehir Sineması opera * törü Niyazi Çetli Bu memur hakkındaki tinizi P. T. T. Umum Müdüriüğüne bildiriniz ve vaziyetten bizi de ha- ve ediniz. Okuyucularımızın Sorgularına Cevaplarım Okuyucularımızdan Arif'e: 1 — Çöp ve tenvirat paralarını mal sahibleri vermek mecburiyetin: dedir, Ev sahibi vermediği takdirde alâkadar memur kirayı haczedebilir. Fakat mücir ile müstecir arasında - kı mukaveleye başka bir madde k: mak da mümkündür. 2 — Bir gay menkul ancak bir sene müddi kapalı kaldığı takdirde belediye re- || simleri alımmaz. * Sirkecide Turan Akbaşoğlu'na: halefet hava dolayısile va - emiyen arazi tahrir heye' kanlara çalıştıl tlerinin tarn berdar ettiğinizi il * Emirgâünda F. Köksoy'a: — İstanbulda telgraf mektebi yok tur, / memurlar staj gördük * Besiktaşla F M de maden bu'duk, Ancak e meselesi için net Hilmi efendi, sükünetle cevab ve -|şeye uğradım. Bunlar gözüme çarptı. ritken, Hacer hanım kendisini tuta -|Pek boşuma gitti. İki tane aldım. Biri: |kırılır?.. Mamış; gülmiye başlamıştı. Kardeşi ni eve.. birini de size. (Arkası var) âza da intihab a m haricinde addederek sak - »vazife gi