Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
ğ N , B - * E — saatin içinde biri kız, — mak üzere ikiz çocuk doğurmuştur. 70 ” Bu vaziyet — mahküm olduğunu, -: çocuklarm yaşamalarına imkân olma- v digı için daha müsait bir yer tayinini —lııtemış, Vekâletten gelen emir üzerine — tütün kaçakçısı ve ikiz çocuk anası o- lemekten çekiniyor — müş ve bu hissin devamı yüzünden — onun evine kadar giderek her şeyi açık- — ça söylemesini istemiştim. Fakat al - — dığım cevap ne saçma bir genç kız hul- Yurun İıer tarafmdan Ataturke_ şükran telgrafları gönderildi (Baştarafı 11 inci sayfada) Mitinge iştirak edenler büyük bir se vinçle ve göğüsleri inşirah içinde as - falt, kolordu, Halkevi yollarını taki - ben dağılmışlardır. Miting münasebetile büyüklerimize tazim telgrafları da çekilmiştir. Edirnede Edirne, (Hususi) — General Fah - 'reddin, Kâzım Dirik olduğu halde on binlerce halk Edirne Halkevi önünde Hatay zaferini kutlulamıştır. Hatipler ateşli nutuklar söylemişlerdir. Büyük - lere tazim telgrafları çekilmiştir. Eskişehirde Eskişehir, (Hususi) — Hatay zaferi- ni Eskişehir çoşkun tezahüratla kutlu- lamıştır. Vali ve birçok hatipler bu za ferin ehemmiyetini tebarüz ettirmişler dir. Büyüklere tazim telgrafları çekil - miştir. İneboluda İnebolu (Hususi) — Hatayın. istiklâ line kavuşmasını İnebolu büyük teza- hüratla kutlulamaktadır. Binlerce halk Halkevi önünde toplanmış ve oradan bando ile Cümhuriyet — meydanı- na gidilmiştir. Öğretmen Mehmet Fer gani bir söylev vererek bu zaferin mâ nasını anlatmıştır. Bunu müteakıp büyüklere tazim tel grafları çekilmiştir. Taşköprüde Taşköprü, 31 (Hususi) — Hatayin is — tikldli münasebetile yapılan mitinge kalabalık bir halk kitlesi iştirak etmiş Ve bu sevınçlı günü, candan kutlula- mıştır. Büyüklerimize minnet Ve şük- ran telyazıları çekilmiştir. Lüleburgazda Lülebürgaz, 3! (Hususi) — Halk Ha tay zaferini sevinçle küutluladı ve bü- | yüklerimize tebrik telgrafları çekildi. Havzada Havza, 31 (Hususi) — Bugün Hatay zaferini kutlulamak için büyük bir mi- ting tertip edilmiş, büyüklerimize ta- zim telgrafları çekilmiştir. İki metre kara rağmen Hakâri, 31 (Hususi) — Havanın mu halefetine ve şehirde iki metre kar bu lunmasına rağmen civar köylerden ge- len binlerce halkın iştirakiyle Hatay za feri büyük bir sevinçle kutlulanmış, ya pilan mitingte hararetli nutuklar söy- lenmiştir. Bitliste . Bitlis, 31 (Hususi) — Hatay bay- ramı muazzam tezahüratla kutlulan- mış; büyüklerimize şükran telleri gön- derilmiştir. Menemenci oğlu geldi Cenevrede Hatayın istiklâli etrafın- da cereyan eden müzakerelerde bulu- nan murahhas heyetimizden Hariciye kâtibi umumisi Numan Rifat Menemen- ci oğlu bu sabahki ekespresle şehrimi- ze gelmiştir. Menemencioğlu : — Netice malüm demiştir. Bu akşam Ankaraya gideceğim. Dış İşleri Baka- nımız gelince sizinle uzun uzadıya ko- nuşacaktır. Haplshanede ikiz Çocuk doğuran Bir kadın (Baştarafı 1 inci sayfada) Ayşe isminde bir kadının evvelki ge- ce birdenbire sancısı tutmuş, bir kaç biri erkek al- karşısında müddelumumiliği derhal Adliye Ve- kâletine baş vurmuş, kadının ikiz do- - ğurduğunu ve tütün kaçakçılığından hapishanede bu lan Ayşe köyüne gönderilmiştir. - Gürbüz ve sağlam iki yavruya sa- hip olan Ayşenin geri kalan cezasının : vaffı istenilmesi düşünülmektedir. şehrimiz | Ankara ekspresi Dün 14 saat geç geldi (Baş tarafı 1 inci sayfada) 'İbirdenbire erittiğinden taşan sular Es- | kişehirde Beylikahır ve Alpköy arasın- daki demiryolunun 2 kilometrelik bir kısmını kapamış ve hasara uğratmış- tır. Sular demiryolunun toprak ve ça kıllarını götürmüş ve hat 80 santimet re çökmüştür. Eskişehirden amele ve mühendisler bir trenle harap olan kısma gitmşiler- dir. Yolun tamiri 15 saat sürmüştür. Ankaradan gelen tren Sarıköyde İstan buldan giden tren Eskişehirde bekle - meğe mecbur olmuştur. İntgiltere Kralının hemsiresi Dük dö Vindsoru Ziyarete gidiyor _ Londra 31 (A.A.) — Kralın hem- şiresi Prenses ile Kont Of Harewood perşembe veya cuma günü Enzes- feld'e hareket ederek Vindsor Dükünü ziyaret edeceklerdir. B *“w-l_ "ğ, . Bır Gemıyet me_s_egsı: Sıhhat ve İçtimat Muavenet Vekâletinin dileklerimize cevabı Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekâletinden: Gazetenizin 20/1/1937 tarih ve 2325 sayılı nüshasındaki açık mektubunuzu okudum. Umumi Hıfzıssıhha Kanununun 57 nci mad desinde zikredilen sari hastalıklarla 64 üncü maddesi mucibince ihbarı mecburi olduğu Vekâletçe neşir ve ilân edilen hastalıkların hastanelerde tedavisi sirasında hasta sahip- lerinin ve çocuk velilerinin talep ve arzuları asla nazarı itibare alınmaz, bu hastalıkların tedavisi için hastaneye yatırılan hastalar ik- tisabı âfiyet edinceye ve muhitleri için zarar- sız hale gelinceye kadar hastaneden çıka - rılmasına müsaade edilmez, Bunun haricinde kalan hastalıklarla yatı- rılmış olan çocuk hastalar üzerinde velileri- nin, vâsilerinin vilâyet hakları bâkidir. Esasen hastanelerin salâhiyetli döktorla - riının fenni ve tıbbi vasayasına rağmen has- tasını çıkarmak iİsteyen hasta çocuk vasile- rine pek az tesadüf edilir. Böyle nâdiren vu- kua gelecek hâdiseler için yeni hükümler |koymağa lüzum görülmediği gibi medeni ka- nunumuzun 5 iİnci faslında izah edildiği vec- hile baba ve anaya ait vilâyet haklarını tah- dit edecek şekilde ve binnetice onu tadil ede- cek mahiyette hastane tabiplerine vilâyet hakkı vermek mümkün değildir. Bu cevabimizin ilk çıkacak nüshanızın ay- nı süökanında neşrini dilerim. İ Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekili Dr. R. Saydam Son Posta — Sıhhat ve İçtimat Mu- avenet Vekâletinin verdiği bu cevab, bugünkü kanunlarımızın çerçevesi i- çinde gayet doğru ve haklıdır. Esasen, biz bu Mmeseleyi Sıhhiye Vekilimizin dikkatine arzederken doğrudan doğ - ruya kendisine hitab etmemizden mak sad, kanunsuz bir muameleden şikâ- yet, yahud yolsuz bir iş için yapılmış olduğunu iddia etmek değil, belki de mühim bir cemiyet meselesi üzerine dikkati celbeylemek idi. Bir insanım kendi kendisine ve bir çocuğun da veli ve vasiye aidiyeti bir taraftan bir hu- *| kuk meselesi ise diğer taraftan da bir cemiyet meselesidir. Bu bakımdan a- .'caba kanunlarımızın ruhu üzerinde bir tâdile ihtiyaç yok mudur? İşte, biz - bahsin bir felsefe meselesine daya - nacağını itiraf etmekle beraber - bu nokta üzerine dikkati uyandırmak ve aynı zamanda bu gibi bir tağum hâdi- selerden bir tanesinin de nümunesini vermek maksadile hareket etmiştik. <e gel — b . a < “ yam G Sıhhi bahisler: * MÇ3 - İ n . BSüt meselesi (Baştarafı 6 ıncı sayfada) mevcud 67000 mikrop, yalnız sütle geçinenlerde 2500 adedine inmiş oldu- ğu görülmüştür. Bu sebeble süt bar - saklardaki mikropları imha ediyor da- hi denilebilir. Süt en mükemmel bir müdrirdir. Bir çok vak'alarda idrarı arttırmak için verdiğimiz ilâçları sütle içirmeği ter - cih ederiz. O zaman mebzul mikdarda tebevvül temin edilir. Süt meselesi konuşulurken en evvel mevzuu bahsolan inektir. İnsan sütü- ne en yakın merkeb sütüdür. Fakat bu sütün tedariki çok müşküldür. Keçi sütü de böyledir. İneklerin Holanda, İskandinavya, Flâman, İsviçre, Fran - sız Kırim inekleri en meşhurlarıdır. Bunların sütleri gerek kazein ve ge - rekse tereyağı itibarile çok zengindir. Aynı cinsten olan ineklerde birinde tereyağı mebzul olur, diğerinde kaze- in daha fazla bulunabilir. Tecrübeli köylüler ve mandra sahipleri bunu bil- dikleri için karıştırmak mecburiyetir ni hissederler. İneklerin süt verme meselesinde yaşlarının tesiri büyük - tür. Umumiyetle en mükemmel süt verme devri hayvanın beş altı yaşla - rında olduğu Zzamanlardır. Muayyen tams tevirlerinde hayvanlarda u - müumi in'ikâsat tevlid edeceğinden o günlerde sütleri kesilir, uzün yürü - yüşlerden sonra hayvan dinlenmeden alınan sütler de sıhhat noktai nazarın- dan zararlıdır. Bunlardan maada ineklerde en zi - yade nazarı dikkate alınacak şey has - talık meselesidir. Bir ineğin sütünün tehlikesizce sarf ve istihlâk edilmesi için her şeyden evvel hayvanın sıh - hatinin tam olması lâzımdır. Bütün süt veren ineklerin baytarlar tarafın- dan gayet muntazam ve ciddi surette kontrol edilmesi şarttır. Ahır ve mandıraların sıhhi şeraiti: Bu çok mühim bir meseledir. Bu hu - susta doğrusu model olacak memle - ketler şimal memleketlerinden Dani- marka, Holanda, İsveç ve Norveçtır Bir ahırın duvar, tavan ve zemini gay- ri kabili nüfuz ve her tarafı kolayca yıkanacak bir şekilde inşa edilmelidir. Zemin çimentolu beton, duvarlar ya- ri yarıya gene böyle olmalıdır. Hayvanların yemlik yerleri gene be ton olacaktır. Ahır içinde tahta namı- na hiç bir şey sokulmıyacaktır. Tava- nın ortasında açılır kapanır camlık va- sıtasile hava ve ziya temin edilecek - tir. Derecei hararet âzâmi yirmi dere- ce olacaktır. Günde iki defa her tarafiı yıkanacağı gibi bilhassa süt sağmaz - dan evvel gene hortumla her tarafa bol su verilecektir. Böyle yapılmıya - —— ——— —— — “S*n I'csia., nın Edebi Tefrikası: 38 — Bu kadar yakın — olduğum “—bu adam bana ne kadar uzak yarab - — biml. Benden bir çok şeylerini saklı - yacak, gizliyecek kadar yabancı ve u- zak!.» İşte bu his sevgimin ölümüne açılan bir yol olmasın korkuyorum. Evvelce evlenmeden evvel © beni seviyor, durgun, garip bir adam söy- diye, yasına kapıldığımı ağır bir taş gibi ka- — fama vurdu. Sonra bozulan nişanım. — Âlemin diline düşen haysiyetim yü - | zünden onun harekete gelmesi ve ba- —bamın israrı ile âlemi kandırmak için — yalan bir birleşme yaptık ve ben onun- —a bulunduğum müddetçe hayatında — benden gizli, saklı köşeler bulunduğu- — na daha iyice inandım. Sonra Ayşenin — hayatımıza karışması. O gelmeden gvvel ve o geldikten sonra Sırrı Niha- |— dın yavaş yavaş değişmiye baslamrsı, "İıu zannımı kuvvetlendirdi. Biliyor - “sun ki Ayşeyi bir zamanlar onun ço- cuğu sanmış hastaneye bile sormuş - KYKT Ka BömümT Zi 'i znlr el ha G T —. A Vi * v . M ge- düşün- Perlde Colâi Yazan: tüum. Aldığım cevap içimdeki şüphe - leri biraz hafifletfi. Tahminimi boşa çı- kardı. O zamanlar zaten her şeyden bir mâna çıkarıyordum. Hattâ sana yaz - madığım küçük bir hâdise daha ol - muş, Sırrı Nihat ağır, başında durması lâzım gelen bir hastası olduğunu tele- fonda söyliyerek bir gece eva gelme- mişti. Ertesi akşam da çok solgun ha- | rap bir halde geldi ve hemen odasına' kapandı. Ben bunu uykusuzluğuna bir türlü veremedim. Nihayet hastane- ye bir yabancı gibi telefon ederek Sirrı Nihadın evvelisi akşam orada olup ol- madığını sordum. Orada imiş.. o za « man anladim ki ben şüphelermekten | hastalara dönmüşüm. Hattâ sen gel - diğin zaman benimle eğlenmekten kor- karak bu vak'ayı anlatmadım. Belki bütün o şüphelerim saçma ve haksızdı. Fakat... Gene bu bahsi artık geçe- lim. Şimdi hâlâ böyle şeylerden bah - settizim için kim bilir bana ne kadar | kazve-swn. Heakbkın.da-var, Bütün bun- ları bi yana atıp mes 'ut olmiya çalı 3 işalım. Yqun okçam l:ılnyı cıdecegız. Sir-| ; Nihad elbisemle pek meşgul oldu. Bazı ufak tefekler için çarşıya bile be- nimle geldi. Elbisemi kalınca bir em- primeden yapıyorum. Siyah üzerine mercan rengi krizantemler.. ben bunu biraz göze çarpan bir renk olduğu için «köy gelinleri gibi pek allı morlu ol - muyor mu?» diye, almıyacaktım. Fa- kat doktor: — Fena mı Seza, dedi. Karanfil dudaklı, âteşin bakışlı köy gelinlerine benzemek. istemez misin? Sonra gülümsiyerek: — Şakayı bırak ama, dedi. Bu elbise sana müthiş gidecek, muhakkak ala - hm. Bu muhavere alacağım elbiseliğin önünde geçiyor ve iki satıcı kız gü - lümsiyerek bizi dinliyorlardı. Ona ya- vaşca: — Köy gelinlerini pek — methettin, dedim. Biraz daha devam etseydin kis- kanacaktım. O ne tâbirler öyle «ka - ranfil dudaklı, âteşin bakışlı köy ge - İmleriy.. Gözlerimin içine bakarak gülümse - di. — Hiç üzülme karıcığım dedi. Se - nin gözlerin.. Devam edecekti. Kolundan tutarak biraz ötemizde duran kızları işaret et- tim.. Sustu. Cözlerimden her zeman övl- ataşli bı——.'!—»'dîyor kil.. Netuhaf- estkidan de Yaz | * J h el n Ö K aP | Paf AAA 3 l YA D Ve olur ki bu en fena şeydir ve bir laylaşır. her tarafının fırçalarla temizlenmesi icab eder. Gerek . mandıralarda van veremli olduğu halde uzun yıl * en büyük tehlike de buradadır. İneklerin sık sık verem olmaları ge- belik, doğüm ve fazla süt vermelerinin ile beraber umumiyetle mahsur ha - larının neticesidir. Köylerde ve inek ahırlarında hay - vanlar üzerinde yapılan (Tüberkülin) çok ineklerin veremli oIduklan anla- şılmıştir. Fransız doktorlarından Nokad bu gizli veremli olduklarını tesbit etmiş- tir. (Arkası var) Bulgar - Yugoslav _aıılaşmısı ve Balkan birliği (Baş tarafı 3 üncü sayfada) rilmesi vesilesini hazırlıyacağından şüphe edilemez. * İngiliz başvekili M. Baldvin, İngil - ye hitaben bir bu beyannamesinde, bu silâhlanmanın, cek bir vasıta olduğunu kaydettikten sonra demek istiyor ki bir çok silâh yaptırmakla refah ve sükünet temin et- mek iddiasında bulunmuyoruz. Fakat icap ettiği kadar. silâha sahip olduğu - muz takdirdedir ki memleketimizin sulh davasına yardım edebileceğini ve bu yardımı yaparken icap eden hür - met ve dikkati üzerine çekebileceğine kani bulunuyoruz. İngiliz başvekili M. Baldvinin bu sözleri, bize: «Hazır ol cenge eğer ister isen sulhü selâh» mısrainiın kiymetinden hiç bir şey kaybetmemiş olduğunu bir defa daha cak olursa hayvanların vücudları, me-'hatırlatmış oluyor. — Selim Ragıp ti .Şimdi de kulağıma fısıldadığı şeyler daima gözlerimin üzerinde toplanan güzel aşk kelimeleri. Bütün bunlar çok hoş ama onuün kulağıma - söylemediği tek bir şey var Ferideciğim. Eskiden gözlerime garib garib bakarak sonra da bucak bucak kaçtığı halde - şimdi| gösterdiği bu ateşli muhabbetin sebe- bi?. Muhakkak satırlarin arasında bu şüphe kırıntılarına tesadüf etmen seni pek kızdırıyor. Dur bahsi değiştirelim. Biliyor musun ki geçen gün ne keşfet- tim.. benim küçük kızda bana benzi - yen bir şey. bunu doktorla beraber bulduk.. Ayşenin gözleri gözlerime öyle benziyor ki! Siyah, biraz çekikce parlak gözleri var bücürün, benim göz- lerim gibi. Bunu ilk defa geçen gün gördüm ve doktora söyledim. Uzun u- zun güldük. Doktor bir zaman kızımı- zın başını göğsünden ayırmadı.. görü- yorsun ki, benim artık bir de hakiki kızım var. İşte gözlerimiz bile benzi- yor.. Babacığımı çok göreceğim geldi Fe- ride. Sen onun biraz rahatsız olduğu- Du yazmıştın. Halbuki sonradan ken- yim kızım. Baol bol ava çıkıyorüm.» di- yor. Önumuzdekı yazı çiftlikte geçir - meye, doktorla karar verdik. Babamı dönüşte bereber alacağım. Zaten artık orun gelmek istememesine hiç bir se- brh kalmedi. Bu üzün aytılıktan sonra (oğu yeniden yanı basşımda görmek e- göz!e_rime bakarak bana ümid vermiş -| vime beni döna kuvetli bağlıyacak. Sa-|- - bi hH WrA n D NC eh - ı H ti N Hi Ve 5T Ka PÜ G — E GAŞ a F disinden aldığım mektupta «çok iyi-| adetimin eksik tarafları zaten babam- dan ayrı geçen günlerdir artık. Zannediyorum ki elbisem çok güzel oldu Feride. Sırrı Nihad eski yap- tıklarını unutturmak ister gibi benimle fazla alâkadar. Dün de bir bilezikle bir yüzük almış. Elbiseme uygun bulup beğenmiş. Benim de pek hoşuma gitti. Parlak kristallerin altında pırıl pırıl merçcan rengi krizantemler çok güzel, elbiseme de pek uyacak, Selim Naci o gündenberi hiç görün- medi., Doktor onun kendisine de uğ - ramadığından şikâyet ediyor. Geçen sa- bah tramvayda tesadüf etmişler. Ko - cam; «Balaya gelecek misin» diye, sar- muş. Gelmiyeceğini söylemiş. Selim Nacinin benden mi, yoksa «ah bu dost luk» diye açıkca şikâyet ettiği kocam - dan mı kaçtığı belli değil. Ona kızmı- yorum, acıyorum. Bu haline benim is- temeden sebeb olmam büsbütün üzün- tü oluyor. Fakat baloya gelmiyeceğine biraz da memnun oldum. Sırrı Nihadın halinden aramızdaki yeni değişikliğin 'farkında olacak. Belki de elinde olmı- yarak kocamın sezeceği garib hareket- lerde bulunmıya kalkacaktı. Bu, iki arkadaşın bozuşmasını, hem de benim yüzümden, hiç istemiyorum. Gelmeyi- şi daha iyi oldu. En iyisi Selim Naci ile çok seyrek karşılaşmak. | - Gözlerinden hasretle öperim. Artık “Göbür mektubumda benden 'Dol bol bala havadiıı bekle Seza meleri bin bir türlü pislikle swanmı'_m hastalıkların bu pislikle intikali ko * — Mandiranin - temizliğindet |maada günde iki defa hayvanların dâ tatbik edilen en sıhhi şeraite ve gerekse hayvanla* rın temizliklerine son derece riayet e“ | dilmesine rağmen maalesef gene inek” lerde veremin çokluğu ile beraber şâ> yânı dikkat olan nakto şüudur ki hay- lar kendisinde hiç bir hastalık yokmüş — gibi zâhiren gayet tabil görünürler ki tevlid ettiği yorgunluk ve düşkünlük valı ve sıhhi olmıyan yerlerde yaşama — tecrübelerinde sıhhatte zannedilen bir hayvanların yüzde 50-80 — nisbetinde — terenin silâhlanmasınâ verdiği son sür'ati izah et - Hazır ol mek için mu - cenge... hafazakâr parti - beyanname neşretti. İhtiyar başvekil, — varılmak istenilen gayeyi temin ede - ER |