T —— S --< — v çi İttihad ve Terakkide on sene | öe e " Gaşer Si Si ILHlkâye Sahipsiz mektuplar.. Yazan: Peride Celâl zen garib heyecanlar kaynaşıyordu. Gizli bir mateme uğramış gibi sessiz, tenha evimde sıkılıyordum. Benimle konuşmasını bilmiyen kocamdan ür » küyordum. Zannediyordum ki etra « fımda elle tutulacak kadar belli ve ya- kın demir bir çember var ve bu çem - ber beni içine almış insafsızca bir taz- yikle sıkıyor, sıkıyor.. işte bugünlerin birinde aklıma çocukca bir şey geldi! Mektublar yazmak.. bunlar tanımadı- ğim, yüzünü hiç görmediğim meçhul bir insana, bir erkeğe hitab ediyordu. Fakat ben sanki o hayatta, hem de be- nim çok yakınımda imiş gibi hareket ediyordum. Kocamdan işitmediğim sözleri, görmediğim coşkun hareketle- ri hep ondan görmüş oluyordum ve bana mevcudiyeti ile gizli bir korku, İN0 ve TERAKKİ DEVRİNDE FİKİR HAREKETLERİ z. : Yazan: Eski Tanin Başmuharriri Muhittin Birgen — “Ya Gökalp ortaya yeni yeni n"ıziğl’îyeler çıkarıyor ve fikirlerini lttihatçılar beğeniyorlardı fikirlerini ekseriya manzum bir tarzda ifade ediyor, içtimat sahalarda ş h“Ye:' elerindeki düşüncelerini hep bu basit manzumelerile anlatıyordu çe İth,, M Hayat'd aki inkılâb : mamlıyarak Ziyanın ruhunu şâd ede - Ve cektir. Ziyanın köy için istediği ziraf t y 6 Tetakkî. tanzimatı B yıkış o kadar sendika, Fransada mevcud olan bir ne- Kırk yaşlarında, solgun benizli, kendi halinde bir kadındı. Daima sade giyinir, yüzüne bir damla boya sür - mezdi, Onun fazla konuştuğunu, neş'”- elendiğini hiç görmemiştim. Halbuki bence mes'ud olmaması için bir sebeb yoktu. Sıkıntı çekmeden yaşıyacak ka- dar parası olduğunu ve senelerdenberi yalnız başına, her türlü gürültüden u - zak, akrabası, yakınları da pek az ol - duğu için ölüm, hastalık gibi hiç bir felâketle sarsılmadan yaşadığını bisi yordum. Fakat onun yüzünde her za - man için öyle mağmum bir ifade ve bakışlarında hayata karşı lâkayd, acı öyle bir mana vardı ki!, Çok zaman i - çimde garip bir şüphe uyanarak kendi kendime sormuştum: «ÂAcaba nesi var!'» Bir gün dayanamadım. Bunu kendi- sine de sordum. Dudaklarından belir - | | HAŞ 'W K n A Rpaz üŞ : çekingenlikten başka bir şey ilham ıtılâbım'îî: tanzm.ıa_t de: vi ;oybkooperatıfıdır. Cumhuriyet dev- siz bir tebessüm geldi geçti. Evvelâ hiç | etmiyen kocama söyliyemediğim şey « Ve Tar kı v işler gENA SA .îha'da yapılmış olan şeyler| 4 benim zannettiğim gibi hayatında |leri bu mektublarda 0 meçhul erkeğe eleri dea kinin bundan henüz tecrübe devresindedir. Zaten | onu böyle mağmum edecek gizli bir şey | söylüyor, içimi bütün taze, kapalı kak Ü, Sürültüye gidi- bunları çabuk yapmak ne kolay, ne de| olmadığını tahmin etmek istedi. Fakat | mış sevgisi ve iştiyakı ile ona açıyor* g ığ Ş Iıı y & fikri yerine mümkündür. Esasen Ziyanın iktısat fi-| israrım karşısında nihayet inad etmek-|dum. Bu hiç kimseye gönderilmiyerek , z KTi YVerine vazile kirleri umumi fikirler mâhiyetinde kal-| ten vazgeçerek yüzüme uzun uzun bak | gittikce biriken mektublar bazan beni, %' ün için «ÂAh « mıştır. Teşkilâtta zirat sendika tipine | tı: «Bir gün gel de anlatayîm_,ı dedi. |bile okurken ağlatacak kadar hazin, zmm“'“lde: olan meyli Dürkavm'ın tesirinden ileri| Gittim. Perdeleri yarım inik, loş bir | gönlü sevgiye, okşanmıya mühtaç geng .."". gelir. Dürka . ynğ sabadark ti odada karşılıklı oturduk. Heyecanlı| bir kadının feryadları ile inliyor, ba «- Yardır, cleğil-dix K9N TERESİ olduğu belli idi. Gözleri zaman zaman | zan karşısındaki meçhul erkeğe_en İi ği Üeme, i < dalıyor, durmadan dudaklarını ısıra -| ce, en güzel kelimelerle içini dökerek, Vardırı — Ziya, lttihat ve Terakkiye verdiği | rak oturduğu koltuğun yanlarını sı -|ona olan derin, yüksek sevgisini an * kültür sistemi fikirlerinde, dil mese -| kıyordu. 4 latıyordu. v İ Saum, lesinde de şöyle düşündü: Tam karşımda onun arkasına düşen Günler uzundu. İşim yoktu ve hu 9nun : Ş N yağlı boya, büyük bir tablo vardı. Be-| mektublar benim için iyi bir eğlence Si Ziya Gökalpın tesis ettiği Yeni Mec-| Güzel dil türkce bize, yaz dekolte bir elbise giymiş ve kuca-| oluyordu. Geceleri yanımda yatan ka- a M muada çalışanlardan Fuad Köprülü| Başka dil gece bize, Bına bir yığın çiçek almış genç bir ka- |cam uyuduğu zaman zannediyordum Hat Ha B İstanbul konuşması, d österivordu. Resme tanımak is -|ki onun vücudundan ikinci bir insan biz «Köy» ünü de görmek lâzımdır: En sâf, en ince bize, Haa aA 3eeei et | aöğ Fakat bu erkek k Varız, ü vÜR, Süslü vEE bie V yalmaa , * ter gilîli bîktıgımı görünce yavaşca iİÇ? zeğıîçîğ bîrîber gülün 0;1"a 1ço b_e:; İlarız, eei HON e : ni çekerek: 8 gül öylemesini, Çiftlik değil, yoktür beyi, ağası... Uydurma söz yapmayız, —ç Şimdi anlatmıya — başlıyacağım | sevmesini, heyecanlanmasını biliyor « Yapma yola sapmayız, Türkceleşmiş türkcedir, Eski köke sapmayız. * Açık sözle kalmalı, Fikre ışık salmalı, rılarına kadar be« ni meşgul eder, hayalen onunla u- züun aşk saatleri ! Her köylünün var bir çifti, tarlası, ; Öz evinde o hem bey, hem ağadır... .oemiy'et demektir_ ................................................... “ıllqk leki _hakkmı bu şeyleri o resme bakarak dinlersen da- ha iyi etmiş olur- sun, dedi. Çün - kü o zaman işte övle genç bir ka- | Yarınki nushamızdı : Lâkin, ey Türk, bu mes'ud köy bitiyor! Mültezimin, faizcinin, tüccarın İ | /W .. .. .. dâb esaslarını yi | FttSesinde... Diyor: «Beni kurtarını) — | , AD dmdım. Gülme - |Gülsümün tecellisi| eesirirdim, gün - ; ,““zifen K y Bu üç İşi senden çabuk istiyor: 'Türkcesini sini, sevinmesini | - düz kendı_ kendi- İi “hlrüz. anzüme-| ÇKaldır âşâr usulünü, aç banka, he Ve sevmiesini bi * Yazan: F. Bercmen me kaldığım za- Hü%w Yap her semtte bir zirai sendika'» ——— | — Yvrrrrue et len genç bir ka - ni F man 1bu meçhul İA sestir; KöLA x v “- p dındım.. sevgilime uzun Hıı.,':k'“i" TUPİ' ak I(anunları soîî Eîlîğîı?şhîâk;îî l;:n?nud: I: Ondan ilk defa böyle sözler işitti -| mektuplar yazardım. Öyle mektuplar kumandan, D DU lğıu Hat 'kuvvetlendiıildi. ğim için hayretle yüzüne baktım. Son- ki içinde bir yığın hayal ve yalandan Bugünlerde hazırlandığından bahse- ! dilen toprak kanunu, şimdiye kadar bu sahada yapılmış olan şeyleri ta - başka bir şey yok. Fakat bunları oku « yacak bir yabancı muhakkak ki ha * kikt birer aşk mektupları oldukların « dan şüphe etmiyecekti. Çünkü bu mek ra bakışlarımı resme çevirdim Tablo- daki kadın pembe dudaklarında hul - yalı bir çocuk tebessümü ile gülümsi- yordu. Resimdeki beyaz yüzde parlı- Nitekim mevzu bugün de ehemmiyet- le işlenmektedir. Ziya o zaman yalnız bir istikamet ve bir takım prensipler BASLRRLI İ ' Aödirm, n G(Hak!ı.ımh) Ü . !v:ıd“ğu ferdin ta - Bi p hattâ muhalifi « ç h bi ç stlep Ş çok memle- Üilm“ faşistler mü- - ha].]a:ı' temiyet büyü- Yerine vazife - Ü Te Hatta Eh demokratikl f tde hi K uj FErd 9 <€ bile ferd, hak *' Ohü vEildir; vazifenin “?xyeh ferd-da da ezmiştir. “ist olarak, va- :Yoı-_ Büyük İn- in ü fe"diyetci ve T ve inzibatı al- , Stimaf akide, eclı-”l'l “'nyamn her ök Veti Te Küvvet ol e vr İYeye ilk so- l—“ı b.e erhalde bun- Ş .q.n ltt ir tti $ey yap- Mti : Sam tarihte Se - '“'i:” B süretle, hak * Szife sahibi si- Ihâl.lk- ıu Bir sofu dilile %Ve'her ikî*ial_l]üku biı:—W Üin Siya ) ni de cemi- Ü ç üpe' çöYlece, İttihat fıkırleri“i dahi Üz e fi deh?ğlad.. Hâlik aa Teğin li p Cöre dı"i' mücerred ! Hî' Fak:g'ş'-’-n yalnız — Üğ w .t.' bu görüş SAFÜN '““lı'n Yüktü ki evel- B %% iliy, Ve tgök» € T Paf e KN SİSİ onu «ge- İ hüyata bağ. *:?:"“tik düşün- h Bekiy kinin inkı- y 'ığ% Vermek yo- ' &r & İçin Ziyanın Allahın yarattığı tabii ve saf çocuk gıdaları Y ud TaN n aa DEPOSdu ISTANBUL — Pirinç, yulaf, mercimek, day, irmik, patates, çavdar, türlü, badem. HASAN Özlü buğ- mısır, arpa, Unlarile çocuklarınızı besleyiniz ve büyü- tünüz. Vitamini ve kalorisi bol o- lan bu özlü unlarından istedikle - rini ve sevdiklerini bıktırmıya- rak değiştire değiştire — yediriniz. Çabuk büyürler, çabuk diş çıkarır- lar. Hasan markasına dikkat. Başka marka verirlerse almayınız ve al- danmayınız. Bütün — eczaneler ve bakkallarda bulunur. Hasan deposu, İstanbul, Ankara, Beyoğ- lu, Beşiktaş, Eskişehir. göstermişti. Ziyaya göre cemiyette kadının rolü Kadın bahsinde Ziya, ilk defa ola - rak sarih ve — müsbet — fikirler söyledi. (Arkası var) Bugünkü Program 31 - İkincikânun - 937 1STANBUL Öğle neşriyatı: 12.30: Plâkla Türk musikisi, 1250 Hava- dis, 13.05: Muhtelif plâk neşriyatı. | — Akşam mneşriyatı: 18,30: Ambasadörden nakil: Variyete mü- ziği, 19,30: Konferans: Selim Sırrı Tarcan. (90; Müzeyyen ve arkadaşları tarafından Türk _tmusikısi ve halk şarkıları. 20,30: Bay Ömer Rıza tarafındın Arapça hayadis. 20,45: Bel- (ma ve arkadaşları tarafından Türk musiki- 'si ve halk Şarkıları, saat âyarı, 21,15: Orkes- 'bra, 22,10: Ajans ve borsa haberleri. 22,30: Plâkla sololar, öpera ve öperet parcaları. Yyarınki Program 1 Şubat 1937 İSTANBUL Öğle neşriyatı: 12.30: Plâkla Türk musikisi. 1250; Hava- dis. 1305 Muhtelif plâk neşriyatı, Akşam neşriyatı: 18.30: Plâkla dan& musikisi, 19.30: Çocuk- lara masal: İ. Galib Arcan, 20: Rıfat ve arka- daşları tarafından Türk musikisi ve halk şar- kıları, 20.30: Bay Ömer Rıza tarafından A - !rapça havadis. 2045: Bafiye ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve haık şarkıları, saat âyarı. 21.15: Şehir Tiyatrosu drtam kıs- ımı tarafından bir temsll. 22.10: Ajans ve bor- | SA haberleri, 22.30: Plâkla sololar, Üpera ve ea $ | OP T Cİ DAT RADYO!: yan büyük siyah bebekli gözlerin şim- di karşımda duran, yaştan ziyade iç - ten içe devam eden bir ıztırabın ince çizgilerle sardığı solgun yüze aid ol - duğunu anlamak epey müşküldü. O daklarından aşağı doğru inen iki çiz- giyi daha derinleştiren bir tebessümle güldü ve anlatmıya başladı:_ — Şimdi o resme baktığım zaman ben de aynen senin gibi hayret içinde kendi kendime soruyorum: «Acaba bu ben miydim?» Geçen seneler © beyaz üzü öyle solgun bir renge boyadı, gönle damla damla sinen ıztırablar 0- rasını öyle bir matemle kararttı kil. Bunlar geçmiş şeyler çocuğum, geç- miş ve unutulmuş şeyler.. fakat ma - demki o kadar istedin, israr ettin sana anlatacağım. Zararsız sanılan küçük bir hatanın bazan *bir insan hayatını nasıl yakıp, yıktığını anlıyacaksın. Karşındaki resimden daha çok evvel zamanlarda, tam on yedi yaşında iken beni evlendirdiler. Kocam sert bakışlı, k az konuşan, insana hürmet ve say- gıdan başka bir şey ilham etmeyen çok durgun bir adamdı. İlk gece beni kolla- rına aldığı zaman yüzüme gülümsemi- ye çalışarak bakan keskin bakışlı göz- lerinden korktuğumu, titrediğimi çok ivi bilirim. O geceden sonra bu korku biraz hafiflemekle beraber tamamile geçmedi. Ondan bir çocuk gibi çekinir- dim. Karşısında küçük bir kusuru - |mun çıkmasından heyecanlar iç_iqde ürpererek korkacak kadar kendisine hürmetim vardı. Onu seviyor muy - dum? Bunu hiç düşünmemiştim. O be- ni seviyor muydu? Sevdiğini bir has- talığım esnasında anladım. _I_Bas_ Pcum- da yüzü sapsarı, gözleri gozlerıt_nden ayrılmadan iyi olmamı beklemiş ve hic hir yere kımıldamamıştı. Yıllar geçti. On yedi yaşındaki ür - kek, görgüsüz genç kız daha serpildi, olgunlastı ve su resimde sördüğün genç kadın meydana geldi. Yirmi besş ya - /şında idim, İçimde havyat, neş'e ve isim lvermedîğim, arada sırada yüreğimi e- n g da bu hayretimi farketmiş gibi du -| tuplar aynı zamanda o kadar içten ge- len bir heyecanla yazılmışlardı. Yal « nız emin ol ki onları yazarken bir baş- ka erkek tipi düşünmiyecek kadar saf ve temiz kalmıştım. Daima hayalimde canlanan erkek bir sisin arkasına sak- lanmakla beraber gene de onda koca- ma benzer bir çok taraflar bulmak mümkündü. Yalnız dediğim gibi o ko- nuşmasını, gülmesini ve genç, ateşli bir kadını sevmesini biliyordu. Sustu, Benim gözlerim karşımdaki tabloda gülümsiyen kucağı çiçekli geng kadına takılmıştı. Sonra birderibire dal gınlıktan kurtularak ona döndüm, yüs zü şimdi daha sarı görünüyor, gözleri ağlıyacakmış gibi sulanıyordu, devam etmesini istemekten âdeta çekindim. Fakat o gizli bir şey söyliyecekmiş gi bi başını bana doğru uzatarak: — Bir gün kocamı odasında ölü bul: dular, dedi, şakağında bir kurşun ya« rası vardı. . Hayretle yerimde doğrulduğumu gö- rünce sesi titriyerek devam etti: — Kimse onun neden öldüğünü an- lıyamamıştı, ortada ne bir emare, ne bir sebeb vardı. Fakat silâh sesini işi terek en evvel odaya bgfi girdiğim için her şeyi biliyordum.*“Çünkü tekallüs ederek yumulmuş avucunda bir deste , |mektubu kendi elimle almıştım. Bu , mektuplar benim meçhul bir kimseyea , yazdığım o uzun. aşk mektupları idi, | Fakat kocam onların satırlarında gize li bir sürü yalanı, sahibsiz olduklarını Xe eğer isterse kendisi bütün o güzel hitablara sahip çıkabileceğini tabil ama lıyamamış, kendisini öldürmüştü. O sözünü bitirince odada derin bir süküş oldu. Şimdi bana pencerelerden süzülen ziya daha sönük, etraf daha loğ görünüyor ve duvardaki tabloda be « yaz elbiseli, gözleri ateşli, pembe dt dakları mes'ud bir tebessümle aralıli genç kadın gülümserken karşımda sol gun yanaklarına dökülen iri damla « larla, zavallı vaktinden evvel ihtiyar« lamış başka bir kadın ağlıyordu.