31 Ocak 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

8 Sayfa L SESAN POSTAK Kız kardeşinin evini soyan tüccar çocuğu (Baş tarafı 1 inci sayfada) hur pamuk tüccarı Tevfiğin oğludur. Babasının sağlığında Kabataş lisesin - de iptidai derecede tahsil görebilmiş o- lan Talât zaten haylaz bir çocuktu. Babasının oldukça mühim servetine güveniyor, okumağa bir türlü yanaş - miıyordu. Talât, Tevfiğin yegâne ev - lâdı değildi. Bir ağabeysi, bir de kız kardeşi vardı. Birgün Talâtın babasile annesi Haç- ça gitmeğe karar verdiler. Ve beraber- ce yola çıktılar. Büyük bir felâket haberi! Haç yolcularının artık dönme za - manları yaklaştığı sırada İstanbulda kalan evlâdları büyük bir felâket ha - beri aldılar. Gelen telgrafta Hacı Tev- fiğin Arafatta iken başına güneş çarp- tığı ve ani oarak vefat eylediği bildi - riliyordu. Bu felâket haberi karşısında pek bü- yük bir kedere duçar ölan aâile efradı hiç olmazsa annelerinin salimen dön-| Mmesini beklerken Mısırdan çekilen bir diğer telgraf annelerinin de kocasının acısına dayanamıyarak Şap denizinde hacı gemisinde gelirken çıldırarak ve- fat ettiğini haber veriyordu. Talât miras ves!i! Bu birbirini kovalıyan iki büyük fe- lâket Talâtı hiç sarsmadı. Gene yaşın- da mirasa konup kendi hissesine ta - mam 25,000 lira nakdi servet düştü - ğünü gören Talât ilk ağızda: — Tahsil edeceğim. diye Paris yo - lunü tuttü. Talâtın tabiatini pek iyi bilen kar - deşleri onu bu fikirden caydırmak için bütün gayretlerini sarfettilerse de Ta- Jâtı niyetinden cavdıramadılar. Talât bir sabah Marsilyaya hareket etti. Paristeki sefahet hayatı Dünyanın en büyük eğlence merke- zi olan Paris bu iradesiz #enc miras - yediyi bir anda şaşirttı. Talâtın Paris- teki hayatı muazzam bir sefaheı diye tarif ve tavsif edilebilir. Pariste en pahalı lokantalardan, en kötü batakhanelere kadar düşen Ta - lâtın hem âsabını, hem ahlâkını, hem de seciyesini berbad etti. Artık tamamile #ayritabil bir adam olmuüş bulunan Talât nihayet aklına e- serek tekrar İstanbula döndü. İstanbulda otomobilcilik Eski baba dostlarının tazyiklerine, ısrarlarına, yalvarışlarına dayanamı - yan Talât nihayet İstanbulda bir iş tutmağa karar verdi. Birkaç taksi otomobili bir de garaj aldı. İlk zamanlarda işi iyi gidiyor, mükemmelen kazanıyordu. Fakat hayatını bu şekilde namuskâ- rane kazanmak ta Talâtı çabuk bıktır- dı Kendisini tekrar sefahate kaptırdl — Otomobilleri, garajı az vakitte rakı, kadın ve kumarla tüketti. Artık tama- mile meteliksiz kalan Talât bu seferde ağabeysi ve ablasına yanaştı, her gün onlardan kopardığı paralarla serseri bir hayat geçirmeğe başladı. Talât ağabeysini bıçaklıyor Fakat Talâtın bu kadar parasını bi - tirdikten sonra da adam olamıyacağını anlıyan ağabeysi, bir gün gene para istemek için yazıhanesine gelen kar - deşine: * — Kardeşim, sana artık para ile yar- dım edemem. Çünkü hem adam olmu- yorsun, hem de ahlâkın gittikçe bözü- luyor. Eğer benden bir yardım bekliyor - san, seni bir işe yerleştireyim. Oradâ namusunla ve alınterinle ekmeğini çı- kar. dedi. Çalışmağı Bir türlü kabul etmiyen Talât bu haklı cevab üzerine hiç sesini çıkarmadı, hatta ağabeysinin teklifini kabul eder göründü. Ağabeysi yazıha- neden çıkarken Talâta da beraber gel- mesini söyledi. Bunun üzerine ayağa kalkarak Talât kapıda ağabeysine yol verir gibi yaraparak geriye kaldı ve içi bir an bile titremeden kocaman sal- dırmasını ağabeysinin sırtına sapladı. Çok ağır ve çok tehlikeli bir yara alan ağabey hastaneye, Talât ta ha - pisaneye götürülmüştü. Ağabeysi iyi oldu. Talât ta hapisaneden mahkümi - yet müddetini bitirip çiktı. Fakat artık ailesinin karşısına çıkacak, onlardan en küçük bir yardım bekliyecek vaziyet - te değildi. Birkaç zaman serseri serseri şurada bürada dolaşan, sabahçı kahvelerinde sürünen Talât nihayet bu sefaletten kurtulmak için gene kötü bir plân kur- du. İşte hâdise hikâyenin burasında baş- hıyor. Talâtin ablası Maçkada Güzel - yuva apartımanında üçüncü katta o - turmaktadır. Geçen gece bu apartıma- na arka taraftan bir gölge yaklaşmış, sü borülarına ve hbalkoanlara tırmana tırmana üçüncü kata çıkmış, pencere- yi açarak eve girmiş, ve büyük bir so- #ukkanlılıkla 360 Jira kıymetinde bir gerdanlık ve muhtelif kıymetli eşya a- şırarak savuşmuştur. Hırsızın izi üzerinde Ertesi gün hırsızlığın vukuunu an - lıyan Talâtın ablâsı, karakola giderek haber vermiştir. Polis vaziyeti biraz derinleştirmiş ve Talâtım bu işi yapa- bileceğine kani olarak onu aramağa başlamıştır. Nihayet dün bütün havatında ser * serilikten ve çalışmadan yaşamaktan başka bir işe yaramıyan Talâtı, Çar - şriçinde ablasının evinden aşırdığı eş- yaları satmak isterken yakalamıştır. “ Son Posta ,, nın Suriye mektupları (Baştarafı 1 inci sayfada) aleyhtarlık, Suriyede büyük bir ekse- riyetin beslediği Türk dostluğuna ter - cüman olamaz. Cenevrede Türkiye ile Fransa arasında itilâf hasıl olduğu hakkındaki ilk haberler buraya dün akşam geç vakit geldi. Bu sabahki ga- zeteler yalnız bu havadisi olduğu gibi vyermekle iktifa ettiler. Havadisi verir- ken gazetelerin kullandıkları serlevha- lar, hemen hemen hep aynidir: «San - cak üzerinde Suriyenin hakimiyet hak- kı bakidir» diyorlar, Fakat, bu hakimi- yet hakkının neden ibaret olduğunu tetkik etmiyorlar. Bununla beraber, bugün, yarın bu gazetelerde protesto- lar göreceğiz; zira şimdiden müstemle- | kecilerin bilhassa tutmağa ehemmiyet verdikleri bir kısım genclerden mü - rekkeb küçük bir zümrenin nümayiş - ler yapacağından bahsedilmektedir. Gazetelerde Türkiye — aleyhindeki neşriyat devam ediyor. Meselâ Ramiz | zetesi olacağını anlıyabileceğiniz Li - sanülhal gazetesi bir İngiliz gazete - cisine atfen bütün bu Sancak mesele- | sinin Almanya ve İtalya parmağile meydana çıkarılmış olduğunu söyle - mektedir. Bu gazeteye göre, beynel - milel vaziyetteki bulanıklıktan istifa - de etmek istiyen Almanya, Ankarada- ki sefareti vasıtasile Türk hükümeti ve Sancağı almak üzere her vasıtadan ve matbuattan da istifade ederek teş - vikat ve tahrikâtta bulunmuş ve me - tılmasına sebeb olmuşmuş. Almanya - nım en çok ehemmiyet verdiği şey, İs - kenderun İimanına Türkiyenin hâkim olmasıymış. Bu suretle, Alman deniz - altıları bu limanı kendilerine bir isti - nad noktası yapacaklarmış. Âlmanya bu işler hakkında İtalya ile de konuş- muş ve bunların arasında Türkiyeyi Sartcağı alması için teşvik ve tahrik & dilmesi kararlaştırılmış. Bu ahval de Fransayı Sancak.meselesile bir dere - ceye kadar daha ehemimiyetle meşgul olmağa sevketmiş. Bu kabil Türkiye 'aleyhtari neşriyat arasında El'eyyam gazetesinin de bir Marifetini gösterebilirim: «Türkiye ve harb» ve «Tevessü siyaseti» unvanile yazdığı bir yazıda: «Gazi, Suriyeye ta- arruz fikrinde midir?» diye sorduktan sonra 1929 da Türkiyeyi ziyaret ve Hle temas etmiş olan bir Fransız mu- harririnin sözlerine atfen, Türkiye Cumhuriyetinin bugünkü hududlarile iktifa etmiyerek her zuhur edecek fır- saftan istifade ile eski Osmanlı İmpa- ratorluğunu diriltmeğe çalışacağı ka - naatine vâsıl olmuş bulundugundan bahsediyor. * eT A Bura gazetelermm neştiyatı hakkın - selenin şiddetli bir şekilde meydana a-t (Baştarafı T inci sayfada) huriyet meydanında taoplamılacak, Ha- ytay zaferi kutlulanacaktır. 2 — Toplantıya üç koldan iştirak e- | dilecektir. Beyoğlu mıntakası halkı sa- at en.üçte, Taksim Cumhuriyet mey - danında toplanacak, Şehir bandosunun Htihakile Beyazıd meydanına gidecek- tir. 3 — İkinci kolu Kadıköy, Üsküdar ve lar ve diğer vapurlarla gelecek halk teşkil eder. Bu kafilenin önünde Üs - |küdar Halkevinin bandosu bulunduğu halde köprüden doğruca Beyazıda gi- decektir. 4 — Üçüncü kol saat on üç buçuk - ta Fatih parkında toplanacak, saat 14 te önlerinde bando olduğu halde kafi- le Beyazıda hareket edecektir. 5 — lkkhehk»r Beyazıd meydanında & — Söy)aeneeek nutuklar oparlör - lerle meydanın her tarafına verilece - ğinden halkın Beyazıd meydanında bu- Tandukları yerlerden söylevleri dinle- 7 — Nutuklar söylendikten sonra Beyazıd meydanmdan hareket edile - rek Sulfanahmed meydanına gelinecek ve miting orada biteceğinden toplan - mış olan halk dağılacaktır. 8 — Miting tertib ve idare heyeti ve diğer teşekküller Cumhuriyet abidesi- 'ne çelenk koyacaklardır. Aşağıda isimleri yazılı zevat nutuk söyliyecektir: Eminönü Halkevi Başkanı Agâh Sırrı Levent, Üniversite namına Do- çent Yavuz, İffet Halim, Faik Ahmet, Tıb Fakültesinden. Mustafa Öztürk, Edebiyat, Tarih, Arkeoloji talebesin- den Bahadır Alkım, Dr. Salim Ahmet. Miting bittikten sonra Miting idare hey'eti, Ünivajrsite, Parti, Belediye, Halkevleri namına Eminönü Halkevi, Baro, Spor Kurumu İstanbul Bölgesi, Esnaf Cemiyetleri mümessiller:, Cum- rımı okurken siz de hayret edersiniz. İskenderun körfezinde Alman deniz - altıları için üs yapmak fikrile 1921 mu- îahedesînin tafbikmı istemek arasında ne Mmünasebet bulunduğunu hiç kimse başta Atatürk olduğu halde Türk rica-|anlamaz amma bura gazeteleri bunu yazarlar. Bunun gibi, şimdiye kadar her vesile ile Türkiyenin yalnız Türk hu- dudları içinde sulhtan başka bir şey -düşünmediğini ilân etmiş olan Türki- yeye ve Atatürke genişleme emelleri atfetmek te manasızlığın manasızlığı olmakla beraber, bura gazeteleri onu da yazarlar. Fakat, Türkiye efkâri U - mumiyesi bu hallere bakarak kızma - malt, bilâkis acımalıdır. “Sot Fosta,, nın Edehi Tefrikası : 37 ; — Beni teselli edemiyecek bir insan varsa, o da sizsiniz Seza hanım, dedi. WÇünkü.. Devam edecekti. Hemen ne söyliye- ceğini anlıyarak sözünü kestim: — Siz bugün bilmece gibi konuşu- yorsunuz Selim bey.: kocamın iyi bir dostunu teselli edebilmek benim için en büyük bir zevktir. — Ah bu dostluk.. Diye mırıldandı ve acı acı güldü. Sesimi çıkaramadım. Fakat tam o sı- rada kapı çalınınca derin bir nefes al - dım, Onunla yalnız kalmaktan kurtul- muştum. Gelen Sırrı Nihaddı. O geldikten sonra Selim Naci az oturdu ve ellerimi- zi asabi bir telâşla sıkarak gitti. Ben de başımın ağrısını bahane ederek odama çıktım. En garibi beni bu kadar müsşkül meykilere soktuğu halde Selim Naciye kızmak bir türlü elimden gelmiyordu. «Bu içimdeki derd çok başka Seza ha - nım,) derken öyle meyus, perişan bir hali vardı ki.! 7 O gece yemeğe inmedim. Emine ile aşağı, Sırrı Nihada hemen uyumak is- *ediğimi haber verdim. Biraz sonra ikapim vuruldu. Ve açılınca baktım. E- Peride Celâl Yazan: şikte Sırrı Nihad. Benim bir hareket yapmama meydan bırakmadan hemen içeri girdi. Karyolamda — uzanmıştım. Kımıldamamamı işaret ederek kapıyı kapayıp, geldi, ayak ucuma oturdu. Yüzümü derin derin tetkik etmesinden bu baş ağrısının aşağı inmemek için bir bahane olduğunu, anladım ki sez - miş. Fakat bunu açığa vurmadı. Yalnız ateşime bakmak istediğini. söyliyerek elimi avuçlarına alırken: — Sen eve pek kapanıyorsun Seza, dedi. Bu böyle olmaz ki yavrum. Hem ben bu hafta içinde verilecek bir balo için bilet aldım.. seninle gideceğiz.. Ellerimi onun avuçlarından kurta - rip, kalkıp oturmak istedim. Fakat o bu hareketimi baloya gitmek için bir itiraz zannetti. Yavaşca beni omuzla- rımdan gene yatağıma iterek, devam etti: — Sakın, gitmem filân demeye kalk- ma, Seza, dinlemem. Hem bu balo, mevsimin en iyi eğlencelerinden biri o- lacak, Yalnız doktorlara mahsus. Da- vetliler hep seçme, kibar insanlar. Üzerime doğru eğilmişti ve gözle « | İkeskin hatlı da size işte iki nümune. Bu yazdıkla - Hafif kırlaşmış şakaklatı baş ucum- daki ışığın altında parlıyor, uzunca, yüzünde ince dudakları garip bir tebessümle aralanıyordu. Hiç bir zaman birbirimize bu kadar yakın olmamıştık. Hayretle yüzüne bakıyor - düum. Omuzlarımdaki kalları belirsiz Bir hareketle yerlerini değiştirmiş, be- lime doğru inmişti. Ve sıcak nefesi yü- zümü yakıyordu. Bir türlü kımıldaya- mıyordum. Uyuşmuş gibi idim. Bir çok şeyler kafama bücüm ediyordu. Bir zamanlar bu adam bana ne ıztırab- lar çektirmişti? Sen, babam hattâ Se- lim Naci bile Sırrı Nihad için benim da- ima istenmiyen, zorla bir saçak altın- da oturulan bir kadın olduğumu bili - yordunuz ve bana actıyordunuz. Fakat işte bu adam onunla birleşmemizin ü - zerinden bir yıl geçmeden derin bir uy kudan uyanır gibi eski haşin tavırların- dan silkiniyor ve bana yaklaşmak isti- yordu. Bu sefer ben galibtim. Bunla- ri düşünmek, o sırada ona duyduğum bütün kinleti, hiddeti sürükleyip gö - türdü. Gayri ihtiyari gülümsiyerek gözlerimi kapadım. Ve bir anda Sırrı Nihadın belimdeki kolları beni sıkı bir kemend gibi sardı. Dudaklarının tema- sını saçlarımda hissettim. Hemen ak - lımdan şimşek gibi bir şey çaktı. «Ya. Sırrı Nihadın bendenm sakladığı şeyler ne olacak? Hani ben onun içini dök - mesini bekliyecek ve hiç bir zaman o- nunla anlaşmıyacaktım.» Silkinir gibi krimin içine bakıyordu. lbîı' hareket yaptım. Gözlerimi açtım.iL Fakat artık vakit geçmişti. Nihayet ben de bir kadındım. Hem de bir za - manlar kalbi bu adam için alev alev yanmiş zavallı bir kadın. Bütün ira - dena elimden gitti. Sırrı Nihadın dudak- ları birer ateş parçası gibi derimi ya - karak yüzümde gözümde dolaşıyor, uğulduyordu: — Gözlerini, gözlerini benden esir- geme Seza.. onlar için öldüğümü gör- miyor musun? İşte o böylece kocam oldu. Herhalde önümde yeni bir devir a- çılıyor. Nihayet bir zamanlar irişilmez bir şey gibi kollarımı açtığım adamın sevgisini şimdi kazanmış bulunuyo - rum. İçimde yanan alevin aksini şim- di kazanmış görür gibiyim . ve artık hiç bir şey düşünmek istemiyorum. Fakat bu elde mi? Kimbilir kocamla böyle anlaşmamız seni ne kadar memnun etmiştir. Amma ne dersen de birbirlerine içlerini bü - tün çıplaklığı ile açmamış karı kocalar bana tam mânasi ile mes'ut olamazlar gibi geliyor. Sırrı Nihat mazisini sak- bhyarak en büyük bir hata yaptığının farkında değil. Bu karanlık perdenin ardını göfrmedikten sonra ona tam bir samimiyetle yaklaşmak imkânı var mı- Her kollarımı boynuna dolayışım- da, en yakın zamanlarda düşündü - ğüm tek bir şey olacak. (Arkası var) heyecandan titriyen sesi kulaklarımda || Hatay kurtuluş içinde çalkan ll'ıurıyet abıdesm& ldır Haber aldi£ büsler Miting ” dıköyünde 018" cihen kopl'“d Boğaziçinden donanmış hususi vapur - |önü hir sevinç i nanmıştır. İzmit (. zın muvaf bir sevinç ve i tır. Bütün 199 nin bulund nında top kazandıği bü sözlerle anlatıl? varolsun mıştır. esnaf temiyt! suz bir hey yorlar. Miting * tav Mili HataY dare he_yeü Mili Hat için sayın * cumhurıye' buçukta tansever * vinci küt sükünunü | ve herh luğa kapiP /— edecekler * melelere hükümet muztar bildi Bir esk İle şe suratına K di! Fakat âZ mek, eskicir lattı. Meğer: * ceblerini afe” madığını aN7 ğinde biğî;e : ri dönerk€ti .. — İşlE edhi tir bu işte- di, babasınif açık eskiti, © t.îm 4000 lirâ Ben ayrif boğaz eski€lı kiki sırrım! dı — Biz . esinde geçl : îaya aldık! 3””; 10 liraya Yoksa, * rağbet olsâ | di!».. la beraber» üü nutuklar Soyyü el _% İ

Bu sayıdan diğer sayfalar: