Yarihten sapfalar: Fransa Cumhuriyetini tanıyan ilk devlet Türkiye olmuştur *« * * Kvrupa Kraiları Fransız ihtilâlini boğmak için korkunç tir harbe başlamışlardı. Halbuki Türkiye bttaraf kalmıştı. O sıralarda Acusturya - Elçisi İstanbaldaki Fransızların ihtilâl rozetleri taklıklarından şikâyet etmiş, fakat Reisül- külttap şöyle cevap vermişli: “Başlarına üzüm küfesi giyseler niçin giydiniz demek Devleti Aliyenin vazifesi değildir.. Yazan : Turan Can Meşhur bir tarihçi Fransa büyük ihlilâli tarihine şö; <1789 yıl lunya orman irken bir kaç ki Şinin bir tabulu götürdüğünü gi et bir şeydi ve onun ârkasında götürenlerden baska kimse klü, Kral sordu: — Buü tabuş kimindir? Filânın... — Ne zaman öldü? — Bu sabah... — Neden öldü? — Açlıktan... İşte açlıktan ölen bu adam bizzat Fransadan başkası değildi.» “ Kısa bir zaman sonra, 17 haziran 1789 da Pariste milli meclis toplanmış ve milletin yaralarına bir çare bulma - Ba çalışmıştı. Fakat kral on âaltıncı Lüt bunu hoş görmedi ve millet meclisini dağıtmak istedi. İhtilâl koptu ve 14 temmuz 1789 da ihtilâlciler krallığın meşhur hapishanesi Bastili zaptettiler. Kral bir müddet Pariste oturtuldu. Fa-| metleri dahil olmuşlardı. Cevdet ta - kat uslu durmadı. Orduya gitmek ve| rihinc göre Fas sulta: onun başında olarak Paris üzerine yü-| tâbi olduğu halde: rümek istedi. Bunun için kraliçe ile hiyanetle krallarını ahi Taalânın ve hüküm »- raba içinde Paristen k. larından ve rende bir köprü başındaki Höbet mi salis hazretlerinin Fran- kralı tamdı. Halk ayaklandı Ve kralı|sa zorbaları tarafından elçi kabul et - bsettiler, Kral ec -| memesinden ben dahi Avruy küm- ilerden imdat Prusya ve A-|dar iane edeceğim. vusturyalılar harp açtılar. Fakat ih - rdim lâfta kal - tilâlci ordu Valmide bir zafer kazane dı ve bu harbe iştirak eden meşhur Al- man şairi Göte: — Dünyada yeni bir devir başlıyor! Diye haykırdı. Hâlâ kralın şahsını mukaddes bilen Fransada büyük bir kin dalgası esti. Ohna: — Vatan haini! Dediler ve Malerp, Tronşe, dö Sez gibi meşhur devlet adamlarının mü - dafaalarına rağmen millet meclisi ta - rafından 334 vreye karşı 387 rey ile idama mahküm edildi. 21 kânunusani 1793 de kraliçe Mari Antuanetle bir - İikte kiyotine çıktı ve başını mütkiş satırın altına koydu. Cellâdın eli bir ipi çekti ve satır iki defa aşağı indi. İki baş kanlı bir sepetin içine düşlü ve iki Rövde başsız olarak bir çöp arabasına atıldı. O zamana kadar: — Fransada neler oluyor? Bunun s0- nu nereye varacak? diye merakla ve| tereddütle bekliyen Avrupada sanki bir bomba patladı. Birinci maddesinde: «İnsanlar hür ve hakları itibarile müsavi doğarlar ve öylece yaşarlar. İç- timaf farklar ve im! lar ancak u - mumun menfaali üzerine istinat ede - bilir!» Diyen meşhur «hukuku beşer be - yannamesi» ni bütün dünya halkı he -| yecanla karşılamıştı. Bundan krallar da heyecana düşmü di, fakat biri - nin heyecanı sevinçten, diğerinin he - yecanı korku ve kinden doğuyordu. Avrupadaki bütün hükümdarlar şöy-| le düşündüler: | e getirerek h lbuki Türkiye bitaraf Bitaraf kalanlar aras marka, İsviçre, Venedik hükümetleri de vardı amma Fransa cumhuriyetini tanımak işinde Türkiye gene birine almıştır. (Cevdet) tarihinde o zaman İstan - bulda geçen hâdiseler uzun uzun ya zılmaktadır. Bunları kısaltarak v diki dilimize göre çevirerek — aşa yazıyoruz: 'Türkiye kendi kara suları içinde iki tarafın gemilerinin harbetmeleri Ya - sak olduğunu bütün sahillere bildir - di. Ayni zamanda bünu muharip dev letlerin İstanbuldaki elçilerine de yaz- dı. O sırada İstanbulda oturan Fransız- lar arasında da cumhuriyet ve ihtilâ| fikri pek çabuk yayıldı. Beyaz, mavi, kırmızı renkte ihtilâl rozetleri takan- lar gittikçe çoğaldı. Avrupanın ker ta- kalmıştı İsveç, Dani « halde İstanbulda kimse yasak etmiyor- du. İstanbuldaki Fransız elçisi Şuvazi krallık taraflarıydı. Buna rağmen se - farethanede öturuyordu. İstanbuldak! Fransızlar bir gün toplandılar ve kr: cı sefiri sefarethaneden kovarak cüm- |huriyet hükümeti namına başkasını koydular. Ondan sonra da pazar gün- leri sefarethanede toplanarak milli â- er yabmağa, konferanslar vermi - ve basladılar. Bu hal İngiliz, Avustur- n canlarını sıkıyordu. İk ını Babığliye gön - — Fransızlar sefarethanede toplanıp hürriyet alâmeti olan bir sırık dikerek maskaralıklar — yapıyorlar. Bunlatı terbiye etmek Türkiyenin bor- cudur. Diyorlardı. Bizimkiler onlara şu cevabhı veriyor- lardı: — Türkiye devleti Türkiyede bu - lunan bütün PFransa'ıları Fransız mil- leti bilür ve cümlesinin ticarete dair işlerine müşaade eder. * , Bumnların arasında Avusturya elçi: Bu harbe İnsiltere, Holânda, İspan- hepsinden baskındı. Bunun sebebi hiç ya, Sardonya, Napoli, Toskana hükü -| (Devamı 12 ir.ci sayfada) cektir. Ve bu korkü İle silâha sarıldılar. Fransız ihtilâlini boğmak, orada kral- lığı yeniden kurmak için , aralarında birtestil Avrupada korkunç bir harp başla - mışti. ve Cenevizi) rafında bunları takmak yasak olduğu | li | Sıhhi Bahisler | Hayatın tabit uzunluğu 100 sene imiş ** * Fakat yüz sene yaşamak için yapılması lâzım gelen şeylere gelince burada fikirler değişiyor, herkes başka türlü söylüyor Muhtelif memleketlerde yapılmış o- lan en son tahriri nüfuslardan anlaşıl- dığına göre : 536 kadma karşı ancak 530 erkek 50 iyaşına varmaktadır, 459 kadına karşı ancak 439 erkek 60 yaşına varmaktadır. 110 kadına karşı ancak 95 erkek 80 yaşına varmakladır. Daha fazla yaşayan kadınların ni beti seneden seneye arttığından y şına eren iki kadına karşı ancak bir kek düşmektedir. Muntazam surette ga zele okuyanlar yüz yaşına varmış ka- dınlardan sik sik bahsedildiğini elbet hatırlarlar... «İhtiyarlık, hayatın en mes'ut devresi» Tamüssıhha olarak ihtiyarlamış olan |lara sorulursa muhakkak ki <ihtiyarlı- İğın en mes'ut devre olduğu cevabı alır İnacaktır. | 90 yaşına ermiş İtalyan asilzadele - Tinden Lüuici Karmaro demektedir ki: — Hayatın en güzel yaşı muhakkak ki 90 dır. Bunu yaşayanlar bilir!.. Üres de şu sözleri söylemektedir: , — Gençlik baş şeydir. Gençlik çağı budalalık çağıdır. O yaşlarda hiç bir şe yin tadı bilinmez...» Hayatın tabli uzunluğu yüz sene midir 7 Fransiz doktorlarından- Guğniot ve |Fiourens'in dediklerine bakılırsa haya Dun tabii uzunluğu yüz senedir. rın bazı şartları vardır. Yüz sene ya- şamak mler herhalde şehir gü fülerinden uzak Bulunmalı, az fakat öz yemeli, sulistimallerde bulunmamalı - *|dırlar. Çok yaşamak ve iyi yaşamak için muhtelif nasihatler Doğrusunu si ek icap ederse çok avsiyeler biribir İlerini hiç tutmamaktadır. Kimi perhizi ,kimi bol yemeyi, kimi banyoyu, kimi hiç yıkanmamağı tavsiye eder,.. Herkesin birleştiği bir tek nokta var dır: O da daima neşeli ve temiz kalpli j a ermiş olan Jan Molny na- gonda bir Fransız demiştir ki:; — 120 yaşıma geldim... Bir defa bile hiddet eseri gösterdiğimi hatırlayamı y idim!» Fransız doktorlarından Gu&niot'nun vardığı gün Paris 'Tıp Aka ne büyük bir müsamere tertip etmiştir. O gün kendisine alenen Şşu suali sormuşlardır: Çok yaşamanın sırrı nedir? Doktor Guğniot şu cevabı vermiştir: — Hiç bir şeyi sulistimal eylememe- - Nefes almağı bilmeli... Muntazam yapmalı... yonlar ve masajlar yapmalı... Rahat rahat uyu- Uyumayı bilmeli... Dalma ve şeye karşi mütebessim bulunmalı... Dertleri kendine ortak etmemeli!'» Madam Dö Genlis'in süt banyoları ve Gandinin günde beş kaşık zeytinyağı... Fransız tarihinde yer almış olan Ma- dam Dö Genlis 86 yaşında ölmüş. O yaşa geldiği halde bu kadında zerre ka dar ihtiyarlık eserleri görülmemiş.. Da ima zinde kalmış... Her gün bir saat müddetle banyo yaparmış... Haftada bir gün de muhakkak eşek sütü ile bBan İyo edermiş. Bu kadının eşek sütü ile |banyo yapması zamanında pek büyük ,dedikodulara yol açmıştı... Gene Fransız tarihinde yer almış ©- lan kadınlardan Diane de Ppltlers alt- mmış yaşında iken henüz otuz sekizinde bulunan bir Kralı kendisine âşık eyle- MiİŞ... Diane de Poitiers altmış yaşında ol- masına rağmen şayanı hayret derecede genç gözükürmüş... Genç gözükürmü demek doğru değil... Tam mâna: İgenç kalmış... Gençliğini, zindeliğ; 'taravetini nası) muhafaza eylemiş blil İyor müsmmüz? Her sabah buzlu su ile ——— — — — -| zandan evvelki ha || Meşhur Fransız muharriri Moris Bar | Fakat bu iddiada bulunan doktorla- | ; İktısadi Bahisler: i ———MML—E—.——— — Müjde, buhran bil'k, dünyadan kalkıy!, * *« » 936 dan 937 senesine geçerken iktısat işlerini gâd_’ leketlerin pek çoğu kend.lerinin buhrandan evv! ne geldiklerini gördüler ve söylediler. Bizde de I'M olduğunda şüphe yoktur. Fakat biz dahili iktısat tahavvüller yapmakta olan memle ketler arasında b bizde buhran henüz zail olmuştur, di: y Sekiz senedenberi dünyayı kasıp ka-| iptidai maddeler tiMİR vuran, her tarafta başka bir fenalık sini mucip oldu. h yapan ve milletleri bir takım usul ve| mahsullerinin fiatlâf V nizamlarla birbirlerinden ayırıp — her; gıyı hut yükse y memleketin etrafına gümrük mânia v i larından tü rlü di çevirten buhran kalkıp gidiyor: » de! 936 dan 937 genesine geçerken ik - ! işlerini gözden geçiren memle tlerie pek çoğu, kendilerinin bul et derecesine ge diklerini gördüler ve söylediler. Bun- dan böyle bir çok memleketlerde ar - ıhk «buhrans sözü, bir müddet için söylenmiyecek, kriz kelimesini insan » |lar bir müddet için unutacaklar. Bu Wmu_klryı ilk defa Türk okuyucularına ben veriyorum. Eğer müjdeme muka- bil bir şey vermeleri lâzımsa kendile- | rinden bir şey isterim: Benimle bera - buhran toprak iye ü bir fiat düşüşü 'ç” onların fiatlarınılı ai ım# zevaline sebep obüf’ 929 da dünya idi. Bu stoklar tiatlili, onra da sanayi p rini mucip nlmllı?“L da artık stok kall mul her şey, am"'?ir diliyor. İşsizlere St ğğit maddesi, bu sutet artıp yürüyor. Buhranın geçişi dür. * Buhran mılı memleketlerin kalk? fettikleri gayret f sirleri vardır. Paralâf gl lere iş vermek İ$İP #ij yapıldı, mahsul hi tahdidat konuldu, FU | yılması mümkün ü Pbirlere baş vuruldu ik nalıklardır: Habeş! buühranı ve beyn üj - , buhranı so - ve yeniden kalkınma ş memleketlerin en bü - te de işsiz İ randan — evvelki r efahs devri denilen devir- deki miktara ve hattâ daha aza inmiş- tir. Amerikâ cumhurrı parlâmento- ya verdiği yeni bütçeyi sade açıksız değil, hattâ fazla varidat ile kapatı - | diyor ki: Bütçenin böyle oluşu- | nelmila kendilerine devletin yar -| yaacı yaptı izlerin lmış olmasıdır. yn ttedir. Şimal memleketlerinde, Belçikada, | mıya ve fabr Holanda da, Danimarkada, İsveç ve| Her memlekette, istef Jardâ İj :.' Norveçte hep işler yoluna girmiş, ha- | milyarlar ]ıaruk?w yat norma) şeklini almıştır. Hattâ, Av- | hazırlanmak ihtiy& ından en Çok zarar gör -| öyle bir uyandırma |rnüş memleketleri olan merkezi mem- | yaptı ki işte bugün, yi leketleri bile milli iktisat bilânçolarını | zail olmuştur. Bat P g 936 da büyük bir salâh ile kapatmış - | rip Alm.ınyacl.ııl" ğ lardır. Bu memleketlerin hepsinde | kamları çok iyi ir b |konjonktür rakamları, buhrandan ev- | içtimaf ve siyasi ı;ılll iy velki hadleri bulmuş, bir çoklarında | te olan Fransada gint | daha iyi nisbetlere bile girmiştir. lerinden bahsedildiğ” l Demek ki bir çok — memleketlerde | ran bütün dünya' buhran geçmiş, yeni bir refah devri | mekte hata yoktur. — başlamıştır. z bazı memleketler- : *'*B’ de, Almanya gibi, Rusya gibi, dahilen| — Biz ne haldeyiz? büyük bir içtimai ve f sarsıntı ge- | gitmekte o]dugıwd"ı bi çirmiş olan yerlerde henüz buhran e -| kat, biz dahili ikü;:ıw serleri vardır. İtalyayı da kendi içine | bir tahavvül yapm” çi alan bu kategoriye mensup devletler- | ketlerden olduğ“"'d de henüz buhranın yenilmemiş olma « | ran zail olmuştur. sınm yegâne sebebi, bu memleketler- | beraber toprak ”t'l' de iktısadi işlerin yeni bir kalıba dö-| meğe başlaması bî_ıa— külmesi için uğraşılmakta olmasıdır. vücuda ge!îf_îny Bunlardan, inkilâbı en derin sahalara | tisecektir. Eğer lk”’ kadar uzatmak istiyen Rusyada buh -| daha müsmir bif ran daha devam edecek, diğerlerinde | ittihazı lâzım geltli gel ise, bu gidi yavaş yavaş tamamen | de alacak olursak kaybolacaktır. denbire inkişaf . * Bu tedi in 4 Geçenlerde, bizde de bir takım mad- | selesi vardır. Şek&ftli delerin fiatlarının yükselmesi etrafın- | petrol, bez, kum“’ıg a daki pahalılık şikâyetlerinden bahse - | denin esaslı sul.eı &, derken bunda şikâyet edilecek bir şey | hülâsa edilmek olmadığını söylüyor ve hattâ bu hâ - | programı ne kadâf diseden memnun olmak lâzım geldi - | lirse, buhran bizde? ğini de ilâve ediyordum, Hakikaten,936 | zail olacaktır. senesinin son günleri bütün dünyada| Biz de bunlari ? umumi! surette toprak mahsulleri ve |rupanın buhı ' duş yapmak, sonra da usta ellerle ma- | kitapta temiz ve saf Ş sajlar yaptırmak... na tabiatlere gaİ. A Yemek olarak ta yalnız «soğuk etler» | bat eylemiş ve yermiş... O da pek az mikdarda... göstermiş... Gene Luici Kornarodan bahsedece -| — Saf ve az gidâ huf ğiz: Bu İtalyan, otuz beş yaşına gelin- | şimdiye kadar iştlfr ceye kadar her türlü sefahate, suiisti- | erişebilen olmuam! MNM mallere dalmış... Otuz beş yaşını biti-| , Gandi yemek © / rir bitirmez: beş kaşık zeytil — Artık yaşama tarzımı değiştirece- | de buna bir iki ğim.., demiş ve sözünü tutmuş... ediyor. O yaştan sonra sırf sebze, yemiş, yu-| — Bundan da az! elik murta ile beslenmiş... Yüz sene Üigi Bu sayede 83 yaşında mükemmel bir| Karı koca 100 P surette ala biner, dağları bayırları dö-| mak her kula l'l“îı ; laşırmış... tir, değil mi?, .â 86 yaşında bir kitap neşreylemiş. Bu (Devamt car