12 Sayfa Tazelenen bir güreş dedikodusu Dinarlı İstanbula geldi, rakibine cevap veriyor Dinarlı Mehmedin sözlerinden bir kaç cümle: “Şimdi Tekirdağlıda burada, ben d e buradayım. Yani nihayet Haleple arşın bir araya geldi. Ondan güreş gününü tayin etmesini üren Di ge 7 iki dike duları bir "det e Dinarlı in burada bu ve bu kapanmış de- dikodunun müş | körüklemek bekliyorum,, Dinarlı Mehmedin yeni bir resmi rada aleyhinde &i birer birer cevap isterse İ di, Ne onun sik m var. İstanbulda güreşecek ğına da kiran girmedi Bil -| mem daha ne düşünüyor? Maamsfih! ben, meydana çil kmamak için icat edil medik bahane bi rakmadığını hesapla » meyda ! gi mekte tereddüt nmeyi bu kadar uzat TU ven bir defa daha ve açıkça tekrarlamak istiyorum: — Ben serbest güreşçiyim. Ve pro- onelim. Halbuki bizde serbest gü- e baca itibarla, geçinebi. iie İk Yok, eğer gene ya Zim yok. Kk artık herkes onun da kat'i bükmü ver teremiyecektir. laşırız. ve benim hakkım K SON POSTA Tarihten sayfalar (Baştarafı 8 inci sayfada) şüphesiz kral on altıncı Lül ile birlik te idam edilen Mari Antuanetin Avus- turya krallık hanedânından olmasıy » dı. Bir gün Avusturya bi ap Raşit Efendinin 'ümanı yanına AN ", ans zların belâsını an efen- m başlarından kokarda | & letidir. Bizde bu gibi al bar olunmaz. Dost devleti; biliriz. Başla terlerse giyerler ve takarlar, Başlarına ler, niçin giydiniz? dej yenin işi değildir. Kend yoruyorsunuz! Cumhuriyetin İstanbula gönderdiği elçi Türkiye hükümelince diğer dev - letlerden çekinilerek resmen tanınma- dı. Fakat kendisine güler y rildi ve Galatada bir ev tutular lice müzakerelere başlandı, Türklerin Fransızlarâ karşı saymakla bitmez. On duklarını söylerler. Fakat Köp Fazıl Ahmet Paşanın Fransız elçi üzüne karşı dediği gibi manlarımüızla berabâr iii. N- nin sene sonra Med taarruz etli, Turan Can Misir Sıhhi Bahisler (Baştarafı 8 inci sayfada) rı kocadır dadır, Ka Tam 100 ş arı bulmuş- | ko anın sırları ı yeri) — Sır olâcak bir şey *İ Her köylü ne yerse biz de onları i| gara lımız halde kendi sini ne e otur Buğu Sirkeci İstasyon otelinde, ne de arada sırada uğra yerlerde bulamadık. Otelinden sövleni si dün h ziyarete söyliyerek çıkmış, ve bu sabaha kadar dönmemiş. Onu aramaya bugün de devam ede- iğine göre kendi Üsküdarda bir ahbabını | Hattâ ben fazlaca mikdarda rakı ve içerim... Görüyorsunuz ya Sapa- İ “Şimdi ey okuyucu, pirincin taşını sen ayıklar. ayı itiyaş edindiği| ölı Hüseyi nin, Dinarlı Meh - cevsp, b ru A- rapsaçma d i den halledecektir, kanaatindeyiz. -l -İdelerinde -İtanda eski Zaptiye İ| binasının ahır kısmi: “İmüşi -İyorlar. Önü alin bir aci Dört afacan mezarcılık oynıyacağız diye 8 kundaktaki aeşleşlerişi diri diri gömü Dün iki aylık bir g>cuğun, gene çö- ckluk yüzünden ö- lüniyle oheticelen- ramak kâlan bir hâdise ol- ur ve hâdise bü mahalle hal. yecana kap- Anlat lum: Dün okşam ü- dört rad- Yereba- zeri saat üşen arsada üç ört yaşlarında dört çocuğun bir çukur kazarak okundakta Hâdisenin geçtiği yer mini sarılan bir yavruyu gömdükler! ve üze) Küçük mezarcılar, mini rine bir mezar kapar gibi toprak at ık-| rinin bu oyundan öleceği | ları mahalle çocukları tarafından görül) larına getirmiyerek, > ür. Çukura gömülmekte olan yavrunun acı âcı feryadını duyan ve hâdiseyi gö- k-İren çocuklar köşuşarak Alemdar Polis st| merkezine girmiş! r ve: — Bir çocuğu, arsada dirl diri gömü- diye haber vermişlerdir. Bunun üzerine polisler, tehalükle hâ işmişler ve gömülmekte dır. Bunu ya- alanmış ve tahki- Mezarcılık oynuyorlarmış âdisenin içyüzü şudur: Alemdarda, eski zaptiye binasınm #akbule adında fa ktadır. Kadının ko Makbulenin üç çocu ık Hikmet, 4 yaşında Ke- Cemile, Makbule, dün vi çocuklar, Hüsniye ve kar- deşi ile birleşi i Yaramaz çocukların akıllarına, me- *İ zarcılık oynamak gelmiştir. Bunun üze rine kundakta mışıl mışıl uyuyan Hik- meti almışlar, arsaya götürmüşlerdir. İspanya neden bu hale düştü? (Baş tarafı 3 üncü sayfada) Parlâmantarizmi tercih etmişti, Bu sebeple, birtakım elebaşıları ta- ani sevk ve idare olunan halkın önüne geçileme- meclisi dağıta- yoktu ve böy- ve yavruyu çukura Kö hayet, yukarıda yazdı görülmüş, yavrucak çük mezarcilar yakal canlar, korkularından şı dökmüşlerdir. rir Kullanılan bei ömrü kl yalnız YOL RAD ile fırçalana” pa ve e “Son Fosta,, nın Edebi Tefrikası: 27 Bazan ona öyle kizgin ve bana o ka- dar müşfik, sevgi dolu gözlerle bakı- yor ki.. İçini çekerek: sustu. İki genç kadın bir müddet sessiz scasiz alçalan güne- Şin serptiği ışıklar altında yıkanan Fe- ner kıyılarını seyrettiler, Bir aralık Seza yüzünde bir nefes i, Ürpererek döndü. Bu küçük . Başını göğsüne sokmıya çalı- şarak ateş böcekleri gibi parlıyan göz- leri ile yüzüne bakıyordu. Genç ka - dın gülümseyerek onun kıvırcık buk- lelerini okşamak için elini uzattı. Ve o) sirada başını çeviren Feride onun bu hareketini görerek hafifce şaşırdı. Se-| zanın bu EE kızı çok sevdiği gün çüğe eğilirken gözlerinde parlıyan şef- katten hemen anlaşılıyordu. o Feride: «Bu kız gittikce anlaşılmıyacak haller alıyor!» diye, düşündü. Artık Sirn Ni. badın hayatında gizli bir şeyler geçmiş olduğunu yakın bir ihtimal olarak ka- bul ediyordu ve bu küçük kızın bu ma- cerada daha nasil bir Tol aldığını pek tahmin etmediği halde Sezanın ona gös terdiği şefkat Ferideyi şaşırtıyordu. Ü- Yazan: Perlde Celâl çü de karşılıklı sustular. Seza göğsün- deki küçük başı ağir ağır okşamakla meşguldü ve Feride gizli gizli onu sü- züyordu. Bir müddet sonra saatine baktı. Yavaşca: — AL, Vakit ne çabuk geçti. Akşam oluyor gitmeliyim, diye, mırıldandı. Seza — Artık yediyi kırk var, onunla gi- dersin, dedi Tam o sırada birdenbire evin kapı- sı aralandı, Emine başını uzatarak ha- ber verdi: — Beyefendi ile Selim bey geliyor İar.. Feride duyduğu merakı giz! miyen heyecanlı bir hareketle olduğu yerde doğruldu. Seza yavaşca Ayşeyi kollarından bıraktı. Sonra arkadaşına dönerek «Şimdi göreceksin» demek is- ter gibi baktı. Evin kapısı gene açıl - miş, iki erkek eşikte ogörünmüşlerdi Sırrı Nihad ince uzun boyu ile önde yü- rüyordu. Selim Naci duduklarında yap- ma fazla nâzik bir tebessümle ağır a- gır, şen, onu tâkib etti. Onlar yakla - şiuca Seza kocasina Ferideyi işaret et- ti: «Sabahleyin bahsettiğim arkada - şım Feride Şefik.» Biraz durakladık - tan sonra Sırrı Nihadı göstererek mı - rıldandı: «Kocam» ve hemen, acül bir tavırla dönüp, Selim Naciyi de ona ta- nitti. İki erkek Eminenin içerden ge - trdiği iskemlelere yerleşirlerken Sırrı Nihad Ferideye döndü : — Tabit bu gece misafirimizsiniz i hanımefendi, dedi, Seza sizden o ka - dar hararetle bahseder ki artık onun e linden kolay kolay kurtulamıyacağınızı sanıyorum, Feride gülümsiyerek cevab verdi: — Beni bu seferlik affedeceksiniz beyefendi. Şefiğin haberi olmadığı için İkalamıyacağım. İrişallâh başka sefere iŞefikle beraber gelir, kalırız. Sırrı Nihad hürmetle eğildi: — İsrar edemiyeceğim. Nasıl ister- seniz. Benim için beyefendi ile tanış - mak'da ayrı bir şeref olacak; Hepsi resmi bir hava içinde konuş- başlamışlardı. Feride çok az ka- lacaklarını, kocası işini bitirir bitirmez imya İzmite döneceklerini söylüyor ve bü- yük bir dikkatle Sırrı Nihad: süzüyor- du. Genç kadın farkında değildi. Fa - kat bu derin bakışlı, şakakları kırlaş - mış adama yavaş yavaş ısınıyor, ona Sezaya yaptıkları için duyduğu gin git- tikce hafifliyordu. Ayşe onlar konu » şurken içeri girmişti. Biraz sonra siç - nyarak gene bahçeye çıktı, Doğru Sır. rı Nihadın yanına gelip doktorun diz- lerini ellerini dayıyarak büyük bir a - dam gibi onları dinlemeye başladı. O zaman Sırrı Nihadın söz söylerken da- hp dalıp çocuğun yüzü deyi Sezanın söylediklerine biraz daha inandırdı. Fakat biraz sonra daha garib bir hayrete düştü. Sırrı Nihad Selimle| konuşan Sezaya bakışlarını çevirdiği | zaman dudaklarında öyle tatlı, yu - muşak bir tebessüm kıvrılıyordu ki.. bu şâyânı hayrettil. Feride biraz da Selim Naci ile meşgul oldu. Genç a - dam, Sezaya kotrasının sakatlandığını anlatıyordu. Feride onun gözlerinde anladığı şeylerden çok başka şeyler düşünen bir hal sezdi. Onu zaten gö - rür görmez beğenmişti. Yüzü Sırrı Ni- had gibi kapalı, derin manalı bir yüz değildi, Eaket gülümsedikca esmer yü: zü, tatlı bir ışıkla aydınlanan parlak dişleri pek hoştu. Sonra gözlerinde öy- le bir çocukca sâfiyet vardı ki sanki içinin temizliğini göz bebeklerine ver- mişti. Sırrı Nihattan biraz daha kisa boylu idi Ondan beş altı yaş küçük ol- duğu da belli idi. Feride onu dikkatle bir tetkikten sonra her şeyi anladı. Mu- hakkak ki Selim Naci bir çılgın gibi Sezayı seviyordu. Feride ona kızmak istedi. Fakat bu elinden gelmedi. Çün- kü Selim Naci öyle bir insandı ki bunu bir fenalık olsun diye imkânı yok ya- pamazdı. Bilmeden, istemeden Sezaya| nin derinliğini, Sırı N bağlandığı belli idi. Hem de ne derin -İbakışlarındaki müşfik İ kıvılcımla yanan ŞöZEİ du. Feride vapura yeri yerinden kalktığı zamâ” çini Sezaya anlatmak np vak bir arzu duydu fakat nız makyajını üzelteek Sİ W diği zaman eareder ken dar garib bir dakikada yarak üzüldüğü bir re «Keşki Selim Neci ile « za, dedin ve arkadaşını" kildiğini görünce «Ya””. tam ideal bir koca alacak” ui? Selim Naci ile cvlense İl cağıni Sezaya ayak üst d ta ettiğini anlıyordu. Fab ki Selim Naci Sezayi! Sli bilecek bir adamdı. ri kalbli idi, dürüseü. Dü sevdiği halde Sırrı Nihi genç kadına bir şeY doktorun sırrını kendi vi lamasından belli idi. Baf? sa çok şeyler yapabilir. Sırrı Nihattan büsbütü mak için hemen faali" Halbuki o bunların bi$ yordu. Sade Sezaya U# ve etti, Feride vapurda uzu” yordu. Feride bu bei b ie den bağlanmıştı! Bunu kendisi değil, |tırınca Selim Naci dah”, fakat, genç kadına bakarken, garib bir