21 Ocak 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 13

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON POSTA | — x İRBİN Z Onuncu kısım İttihad ve Terakkide on sene No, 15 ——i engini diye kime derlerdi ? Faşıdıkları îu.:ı?“ hakika ktibq t oldu. Bu y &rakkinin doğ Ü Yoktur. Bütün i v kur I z Teim ee ulan bir içinde bunları ya - dir. Bu da ©- İStemeyisinden Ş muvaffak O- ö ğ Hal’b. Yyarat- tütükledi, ÇÖYT tabitlik llr[ıhn Böotürdü. Bir tlere rağmen BT 0 -""in k öş sulistimalleri- %lh “Yvetli vasıta w “::m u“ıd“îu yerde ni- : _>i#leri Çok azdır. İs « h :lt::lu de ıit&nPul heyeti ' h“den geç;lî_llg'ı.ı sırada / dâha . *iNiŞ İnsanların Ü “S“kleri & ehemmiyet 1 'W!Iı D Yaptıkları fe- âz e j _m%“t kâd:l“rd“- Sonraları k“ht;ol nin eline ge- bu Sem Tüda,.. Bunun v | ce » ÇA için harbin gü .. me:::umk anaforlar ve Ça lq.;[ı', boş bulârak y_“lsuzhlklara ge- Üi Öt&;:a'eânin etra - ! u| üh'h“u e_ berilcîne Vva- * okll in., S*çinip dalavere h,;şw&rdan bazıl &Vazımd arını Yân bu hımla E—kserıyet- D M yeler mey- i ""., î! 'Bngînler ÇI- k * ı İııl hanun .. g Ti öıîîı.lh'_ oldu. Haî qx;:'_;;tle hir ilerini kıyas edi n Ha rdu, m yanlış hü- '” n B Ukî Bolu eti ı;ihde Vazife Ssa- ü ) ' : h 4 Bi t ve Terakki h__qfdıl_t_larmı değil, M md“Ç“nd. üklerini bile h & edilirdi, Leva- M&kl t%lhlıl Paşa ile merke- 'W TMuha *Yeti merkezi- SI M“e'â. “ama da bundan 'B dığ'ille _z_a—man teva - *i EOİ.'Ü' SEkiz bin ." Stanbul İle ” yianbul ce - _ ;::;Vah irlikte sığır ; tün ma €vretmiş - Myaa ETlazı p Gadüf ettiği '—]âç. denecek pa- Vi 'nden ilk ser- | Ve resmi .Tel'akki' doğ—ru_ | Karaso şıdıkları sıfatları ötekine berikine karşı hülül ve nüfuz vasıtası olarak kullandılar, işlerini becerdiler. Hayatı iyi anlamış olanlar öğrenmişlerdir ki çok parayı ekseriya lâyık oİanLar de - ğil, lâyık olmıyanlar kazanırlar. Haki- katen para kazanmıya lâyık olan iyi insanlar, para kazanmaktan utandık - ları için ya hiç kazanamazlar, yahud saf kuvvetleri ve biraz da şansları ile kazansalar bile bu kazancı ellerinde tutmıyarak iyilik maksadile öteye be- diye dağıtırlar. Ötekiler ise utanmak- sızın kazandıkları paraya korkunç bir hırs ile yapışırlar. İttihat ve Terakki - nin yıkılmasını tâkib eden ikinci ayda aç kalmış olduğunu bildiğim iyi bir it- tihatcıya yardım için Karaso'ya mü - racaat ettiğim zaman, o tarihte benim dahi yapabileceğim basit bir yardım - dan daha fazlasını koparamamış oldu- ğumu çok iyi hatırlarım! Halbuki bu adam parayı sırf ittihatcılık sıfatını kâh Almana, kâh Türke, kâh Yahudiye sa- tarak kazanmıştı ! Harbin ahlâka tesiri Bununla beraber bütün bu hâdise - ler, dünya kurulalıdanberi her siyasi muhitte muhtelif nisbetlerde görüle gelmiş olan şeylerdendi. O zamanlar bu derece dedikoduyu mücib olması - nın sebebi etrafa saçtığı sefaletler ve Kadınların ve güzellerin ve gençlerin hayati istekleridir. Sabit, açık, orta ve koyu renkleri vardır. Ruj 60, Allık 35 kuruştur. Hasan deposu: İstanbul, Ankara, sıfatları ötekine berikine karşı hülîıl ve nüfuz vasıtası olarak kullandılar ve işlerini becerdiler. bu arada yer yer göze çarpan facialar - dı. Bir yandan bu facialar göze çarpar- ken öte taraftan bir takım insanların harb sayesinde zengin olmalarının da göze batmaması kabil değildi. Battı; uğraştılar; fakat, muvaffak olamadı - lar. Hiç mi muvaffak olamadılar? Zan- netmiyorum. Cihan Harbi öyle bir de- virdir ki onun ateş dalgası içine girmiş olan memleketlerin hiç biri bu iktısadi musibetlerden kurtulamadı. Bir taraf- tan en yüksek vatanperverlik derecesi- ne kadar çıkan hislerin yanı başında, cephenin dört adım gerisinde en kor - kunç kazanç hırslarının da hayata sal- dırışlarını gördük. Harb zengini de - nilen ahlâk düşkünü mahlük, her ta- rafta kendisini gösteren ve vatan kar- deşlerinin leşleri ile şişmanlıyan bir ca- navar oldu ve onu her tarafta gördük. Harbe en salâbetli ahlâk ile giren Al- manya, harbden bütün ahlâkiyatı çö- zülmüş olarak çıktı. O devri, vaktinin bütün gerginliği ile yaşamış ve her ta- rafı dolaşmış, görmüş, anlamış bir a- dam olarak söyleyebilirim ki Cihan Harbi esnasında iktısadi fenalıkların en azı gene bizde görülmüştür. Türkiye - de demokratik devlet teşkilâtının kon- trol kuvvetleri bulunmamasına, bütün harbin, zıp çıktı bir diktatörün idaresi altında cereyan etmiş olmasına ve ni- hayet bu askeri otoritenin kumandası altında hattâ devlet nüfuzunun bile ser best işliyememesine rağmen - fenalık nisbeti gene hafif kalmıiştır. Asıl ittihatçılar fakirdiler Bunun bir sebebi bizde iktısadi ha- reket ölçülerinin küçüklüğü ise bir se- bebi de milli ahlâkın nisbeten daha kuvvetli ve ordu siyaset hâkimlerinin daha sağlam bir ahlâk ve ideal sahibi olmalarıdır. İttihatcılığın, eksik olmı - yan idealist ruhu, sessiz ve sadasız fe- nalıkla o kadar mütemadi surette mü- cadele etti ki bu sayede Türkler arasın- da ve siyasi muhit içinde harb zengi- ni diye gördüğümüz unsur nihayet beş on kişiye münhasır kaldı. Bilhassa bu İttihat ve Terakki hareketinin asıl hamlesini yapmış olan insanların hep- si de fakir olarak girdikleri harbten ge- ne fakir olarak çıktılar. Bu, Türkiyenin yükselme ve kurtulma tarihi için şeref verecek bir hâdisedir. 4 Denilebilir ki: «Harb esnasında ha- yatı o kadar tazyik eden ve bugünden yarına yükselip giden. fiatlar arasında mütemadiyen ceblerini dolduran sınıf beş on kişi ile hesab edilebilir mi? El- bet daha başkaları, bir çokları da var- dı.» Bu söz doğrudur; fakat bunları yapanlar, harb esnasında az veya çok nisbette zengin olanlar daha ziyade harb spekülâsyonunu yapmış olan ve hemen yüzde doksanı Yahudi, Rum ve Ermeniden ibaret bulunan tüccarlar - dır. Bilhassa bunlarin İstanbulda yaşı- yan kısmı harb esnasında çok para ka- zandılar. Fakat, bunlardan dolayı İtti- hat ve Terakki mes'ul değildir. O bun- larla da mücadeleye çalıştı. İşlerin bir kısmını olsun Bunların elinden alıp Türklere vermeğe ve onları da bir kontrol ve inzibat altına almıya gayret etti. Asıl hayatı tazyik eden bu un - surdur. Şimdi her sene yaz mevsimi ge lip de eskiden yalnız Türklerle dolu o- lan yazlıklar harb zamanında tüy - lenen bu spekülâsyon unsuru tara - fından istilâ edildiği zaman görüyoruz ki bunların büyük bir kısmı o devirde kazandıkları paralar sayesinde adam Beyoğlu, Beşiktaş, Eskişehir. olmuş insanlardır, (Arkası var) < —- —e Sayfa İ5 r Hikâye İ KAÇAK Yazan: Rosny Jeune — Uçtu elimden kaçıyor.. Ama bu sefer muhakkak kıstıracağım. İhtiyar Lebatut, karısının ölümün - den, ve onu yalnız bırakarak giden çocuklarından sonra, işte böyle kendi kendine konuşur olmuştu. Köyün orman bekçisiydi. İki oğlu askerlikte kalmışlardı; diğer iki oğlu da köyde reçinecilikle uğraşıyorlardı. Köydeki bu iki oğlu, babalarına karşı hürmette kusur etmezlerdi. Her pazar, mutlaka onu ziyaret ederler, gönlünü alırlardı. İhtiyar yemek pişir- mesini, evini temiz tutmasını ve tüfek- lerini iyi kullanmasını bilirdi. Bay - ramlarda, evine gelen torunlarına ve gelinlerine, güzel yemekler ikram e - der, güzel şaraplar çıkarırdı. Onun bütün vakti ormanda geçiyor- du. Geceleri her tarafı dolaşır gözet - lerdi. Ormanda avlanmak yasaktı. Fa- kat bu yasak ihtiyar için mevzuubahs değildi; kaçak avcılar her zaman onu düşünürlerdi.. Oysa, bu avcıların silâ- hını almaz. Yalnız onları korkuturdu. O, kurnaz ve yakalanmıyan kaçak - lara kızardı. * A İhtiyar bekçi, artık herkesin silâh Çeviren: Faik Bercmen galttı. Kendisine ihtiyarlayıp kuvvet « ten düştü, vazifesini yapamıyor dedirt- mek istemiyordu. Bir gün, hakkında vilâyete şikâyet ettiler. Âmiri onu ça « girarak azarlayınca bekçi: — Şikâyet edenleri görmek istiyo « rum. Ben onların haklarından gelirim dedi. — Fakat haksızsın Lebatut baba.. — Belki haksızım amma, şimdiya kadar bu kaçak avcı gibisine rastlama- dım. — Hadi bakalım. Şu işi yakında bi « tir.. Herifi yakala da mesele hallolsun! * Ertesi gece, yeni avcı gene peydah- lanmıştı. İhtiyar, hemen tüfeğine bir kartuş doldurarak, kulübesinden dışa- rı fırladı. Ortalık çok karanlıktı. Bekçi sessiz adımlarla ilerliyor, ve arasıra durarak etrafı dinliyordu. Bir aralık gürültü işitti. Yavaşça oraya doğru yollandı. Karanlığın içinde iler« liyen birisi vardı. İhtiyar kendi kendi- ne: — Bu sefer yakaladım artık.. mırıldandı. Karanlığa alışık gözleri, hemen göl- genin yerini tayin etti. Ses çıkarmadan diye sesini du. tanıyor Çoktandır kulağı o seslere alışmıştı. Fakat bugünlerde, or - manda yeni bir silâh sesi peyda olmuştu. Hem de Yarınki nushamızdı : Doktorun intikamı Çeviren: F. Varal yürüdü ve bir - den herifin üze- rine atıldı. Fa »« kat çabuk dav « ranan avcı, onun elinden kurtula - rak kaçmağa haş- layınca, — ihtiyar çok yakından a - Ş tilıyordu. İhtiyar iki gecedir. bu yeni silâh sahibinin peşinden koşarak: — Dur, yoksa yakarım hal!l. diye ba - ğırdıysa da fayda etmemişti. ; Arkasından kurşun sıkmak istemi - yordu. Çünkü âmirleri, böyle vukuat- tan kaçınmasını tenbih etmişlerdi. Bir gece, etrafı gözetlerken yakının- da bir gölge görür gibi oldu.. Hemen gölgenin peşinden koştu. Bu adamı ta- nımak, bilmek istiyordu. Fakat biraz ilerleyince karşısına, hayvanlarına ot toplıyan oğluyla gelini çıktı. İhtiyar o vakit oğluna dönerek: — Buradan kimse geçti mi? diye sor- du. — Hayır babacığım.. Yalnız Bisbote- yi gördüm. Çit için dal kesiyordu. İhtiyar homurdandı: — Onu mutlaka yakalıyacağım; bir köpek gibi tepeliyeceğim.. ve düz meşgul ediyordu. Tarassudu ço - Bu yeni silâh sesi, ihtiyarı gece gün- bağırdı: — Dur, yoksa yakarım ha! Bekçinin elinden tüfeği düşmüştü. Tabancasını çekerek gölgenin üzerine boşalttı. Silâh sesinden sonra bir inilti ve yere düşen bir cismin çıkardığı tok bir gürültü duyuldu. — Oh olsun, hak ettin kerata!. İhtiyar söylenrek, elinde elektrik fes neri, adamın yanına doğru gitti.. Avea yere sırtüstü düşmüş ve ellerile yü - zünü kapamişt. Bekçi kalbi dinledi; kalb durmuştu. O vakit: — Felâket! dedi.. Şimdi bunu ne yap: malı? Sonra kendisini bu kadar üzen avcı- nın kim olduğunu öğrenmek üzere, a- damın ellerini yüzünden çekti. O vakit, ihtiyar adam birden sen * deledi. Bir hıçkırık sanki onu boğmak istiyordu. Elile bir ağaca tutundu. Ka_r- şısında, kendisine donuk ölü gözlerie bakan kaçak avcı, onun büyük oğlu Röy idi. İstanbul Beşinci İcra memurluğundan: da olup inli üç evrilmesine sokağı ve Raşit rak bir avlu bir ması icra edilecektir. takdirde en lacak Aarttırma şartnamesi ile ) hane bahçesi, solu tiryaki sokağı önü 12 Nou toprak avlu, bir oda, bir helâ. 14 No.lu bir oda, 16 No-lu top « rak bir avlu bir oda toprak bir mutfak üzerinde bir sofa, bir oda. No. 2 EOP# oda, bahçede helâ, umumi bahçede kuyu ve meyva agacı vardır. Umum mesahası 647,50 m2 dir. Bundan 164 m2 bina ve 40 m2 2 No. odadır. Yukarda evsafı yazılı ahşap gayri menkul tapudaki kayıt üzerine açık arttırmaya vazedilmiş olduğundan 11 - 3-937 tarihine müsadif Perşembe günü saat 14 ten 16 ya kadar dairede birinci arttır- Arttırma bedeli kıymeti muhammenenin 0 75 ni bulduğu takdirde müşterisi üzerinde bırakılacaktır. Aksi son arttıranın taahhüdü tırma İ5 gün müddetle temdit edilerek 26/3/937 tarihine mü- sadif Cuma günü 'saat 14ten 16ya kadar keza dairemizde yapıla- cak ikinci açık arttırmasında arttırma bedeli kıymeti muhammenenin 96 75 ni bulmadığı takdirde satış 2280 No.lu kanun ahkâmına tevfikışn geri bırakılır. Satış peşindir. Arttırmaya iştirâk etmek isteyenlerin kıymeti muhammenenin * 7,5 nisbetinde pey akçesi veya milli bir bankanın teminat mektubunu hâmil bulunmaları lâzımdır. Hakları Tapu sicilli ile sabit olmıyan ipotekli alacaklarda diğer alâkadaranın ve irtifak hakkı sahiplerinin bu haklarını ve hususile faiz ve masa- rife dair olan iddialarını evrakı müsbiteleri ile birlikte ilân tarihinden itibaren nihayet 20 gün zarfında birlikte dairemize bildirmeleri iâzımdır. Aksi takdirde hakları Tapu sicilli ile sabit olmıyanlar satış bedelinin paylaşmasından hariç kalırlar. Müterakim vergi, tenviriye, tanzifiye den ve dellâliyeden mütevellit Belediye rüsumu ve Vakıf icaresi be- deli müzayededen tenzil olunur. Ve 20 senelik vakıf icaresi tavizi de müşteriye aittir. Daha fazla malümat almak isteyenler 20 / 1 /937 tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık bulunduru- 936/688 No.lu dosyaya müracaatla l mezkür dosyada mevcut vesaiki görebilecekleri ilân olunur. (384) Fatma, Şefika, Emine, Raife, Fatma Şadiye, Ali Rizanın tasarrufların- Emniyet Sandığına 1 inci derecede ipotekli olan ve tamamına ye- ehlivukuf tarafından 975 lira kıymet takdir- olunan ç karar verilen Mevlevihanekapısı Aydın Kethüda mahallesi « nin keresteci Tiryaki sokağında eski 4 yeni 12. 14. 16. 2 sayılı sağı koru Şöhret hane ve bahçesi, Mehmet ve Firbal hane ve paraya bahçesi, arkası Keresteci sokağile çevrilmiştir, baki kalmak Üüzere art- n de5 pp er -

Bu sayıdan diğer sayfalar: