« P ee Ç di Dü Ce — g e ea Te gaü AAA 7Z-DELiİi Yazan: Naci Sadullah Eğer Mazhar Osmana sorarsanız, si- > bir solukta on bin delilik çeşidi sa - ır. Bütün delilik çeşitlerini öğrenmi- * kalkışırsanız, deli olursunuz, Detinin akıllısı da vardır, akılsızı da. deplisi de vardır, edepsizi de. Rapor- ısu da vandır, raporsuzu da. Salgını 3 vardır, uslusu da. Üç lokma ekmek bulamayıp deli - »nler de mevcutlur, üç şişe şampan - ı devirip delirenler de.. Akılları başlarında olup deli görü- enler de çoktur, dört yüz dirhem di - ane olup ta akılları başlarında geçi - enler de. Ve bana sorarsapız, delilerin en kor- iluları, bu iki ide mensup olan - rdır. Akılları başlarında olup ta deli gö - deliye gösterilen müsama - ayla akıllıya gösterilen emniyete sa- ip yaşamanın yolunu bulmuş tehli - eli açıkgözlerdir. Bir timarhane do- ısu deliyi, koca bir terazinin bir ke- da delilerden inenl fesine, akılları başları r tekini de öteki kefi elilerle dolu kefenin, r, sun'i cinnetlerinin hudutsuz eti içinde, hepimizi imrendirecek ıdar sonsuz bir hürriyete sahip ya - rlar, Cinnet , silâh ır. Bu kalın maskelerini y u sağlam kalkanların: — kır ı müthiş silâhlarını parçal nsan şekline girmiş edep: rçıplak olmü$ halini görür Biz, insanın fazla ssuvuna da edeli» di Tarihi bu bakımdı ınların maskeleri, kalkanla« n gözden geçirir - niz, Deli Petrolarile, Deli Fuat Pa - arile, Deli İbrahimlerile © sahifeler ze, uçsuz bucaksız bir timarhat şirdi çıktı» defteri gibi görünür. Deli sıfalını, böyle parlak bir rütbe ibi de vermiş olmam idır. ki, bazı çıkgöz akıllılar, alınlarına edeli» dam- vurup dolaşırlar. Kendilerine so - anız, takındıkları edeli» sıfatı ön- zekâvetlerinin, cesarellerinin, fe- tlerinin âlemi olarak mürassa bir işan gibi tevcih edilmiştir. i iftiharla taşıdıkları «deli» s: bir can kurtaran gibi kullanmı Ben deveyir “CÖNÜL İŞLERİ' Okuyucularıma Cevaplarım Ankaradan B.'D. imzasi oir mektup, bir de fotoğraf alı . Ba- sâa müracaat eden okuyucuları resimlerini gazeteye basmak âde - tim değil, kaidem hüviyetlerini bile saklamak, bana tevdi edilen sırrı çimde —gömmektir. — Binaen: h esmi bir kenara attım. Sor nale cevap vereyim: Bir erkek ile ailesinin haberi ol - madan iki yıldanberi sevişmekte o- 'an bir genç kız, annesi ve babası tu safından bir başkasına nişanlanır, su başk. le 'evlendiri zitte kendisinin de m lemektir. s) la- bu hâdi- nÜZÜ is - | kurnaz Devekuşundan z,| yoktur. ce, eben kuşum» cevabını yapıştıran hiç farkları Bir suç işleyince, deliliklerini, mes'u- liyetten kurtarıcı bir kalkan gibi kui - Her hangi bir safdeli tuzaklarına düşürmek niyetini güttükleri zaman, deli sıfatını zekâlarının, ferasetlerinin, çesaretlerinin delili gibi gösterirler. Bir gün onlardan birini, yüksek mevki sahibi bir zatla kolkola gördüm. “|Eğer henüz iki dakika evvel tanıştık - rını bilmeseydim, ense tokat güreşen #eklı başında delinin |âübali eda!larına aldanacak, ve onları iki içli dışlı ahhap zannedecektim. Bellivdi ki, yüksek mevki sahibi zat, koluna kulp olan deliye uymamak için olanca tahammülünü seferber ediyor- u. Fakat akıllı deli, yüksek mevk! sa - hibi muhatabının cesurane müsama - sından, o kadarcık mt de - etti sanırsınız? Kim demiş? Ben, ayni akılh deli üç gün sonra, o mevki sahibi zat'a ——— sile mektup yazan okuyucuma: Üç ay gibi nisbeten kısa bir za - man içinde ne çabuk tanıştınız, ne çabuk anlaştınız ve ne çabuk bozuş- tunuz? Pek anlıyamadım, — «Bidayette bana karşı sam'mi davranıyordu, sonraları soğuk bu - a başladır diyorsunuz. ÜND Samimiyeti nasıl gösterdi bilmi - yorum. Fakat bir hayli münasebet - ten sonra rabıitanın evlenme yolu na dökülmediğini -gördüğü zaman soğuk bulunduysa kendisini haklı görmelisiniz. * Kıztaşında Bayan Aliyeye: Kıskançlıkta yüzde doksan & tesirini arıyabilirsiniz. Fakat g k t «mü'kiyete < hiddete» atfet - TEYZE SON POSTA Y7 Etem çavüş bugün de çok coşkun. İhtiyar maden kurdu, çok heyecanlı olduğu zamanlar yaptığı gibi, bugün gene sağ elile sağ yanağını tokatlıya tokatlıya konuşuyor. — Arkadaş! diyor. Bir madende gö - çük Kazası oldu. Direk bağları kırıldı olan bir biçareyi dolandırırken gör -| ve direğin sırtında taşıdığı taş ve kîı - düm. Ona: mür yığınları çöktü; yolları tıkadı. Ve. — Gözlerinle gördün! diyordu. O -| Göçü, art başında da İnsan knîgıl nunla içtiğimiz su ayrı gitmez. Bir|mı., K anlar Öölü ise mesele yok! Gö- söylediğimi iki etmesine imkân mı| çüğü temizleyip cesedini almak _çn_k İlk görüştüğümüz gün ballederim | kol: Çünkü, insan o zaman göçü- l ğü açmak için çalışacakların hayatını Ayni akıllı deliyi, başka bir gün, ge-| emniyete alıp rahat rahat ça G ne mevki sahibi bir zatın yakasına sa-|len zaten nasil olsa öldü, Ya göçüğün rılmış gördüm, Mevki sahibi zat, mu- | öte başında veya altında kalanlar can- hatabını bir tokatta haklıyabilecek ka- |lı ise... Onların «Alın beni!» diye ba dâr triyarı. Fakat yumruklarını değil,| fırmalarına can dayanıyor mu ki? dişlerini sikıyor. Başka ne yapabilir| Ben, kırk beş yıllık fhaden işçiliğim- ki? Deliye uyup ta kendisine deli mi| de yüzlerce göçük kazası gördüm. dedirisin? — Yüzlerce adamı göçükten kurtardım. Ben ayni deliye, bir kaç gün sonra Sırası gelince anlatacağım ken * kalabalık bir mecliste — rastlıyorum. | dim de yirmi dört saat Bgöçi kte kal - Gözlerimin önünde geçen hâdiseyı, a-| dim. Onun için göçükte kalanın da, tak bir kahraman edasile anlatıyor. kalamı kurtarmağa çalışanın da o an - Yani cinnetine bağışlanan küstahlı -| daki korkularını, heyecanlarını ve #mın hikâyesini anlatarak, deli sıfa -| duygularını çok iyi bilirim. tının kendisine medeni cesarı ğün öte başında hapis kalan a- mi olarak verildiğini isbata yelteniyor. | dam ölüm korkusile boyuna bağırır, va yenin işini! Onun hayatı, bu karakleristik mi- | inilder. Sen bu tarafta tırnaklarınla sallerin bir çok çe; ril kazıp bir an evvel, ya toprak ta: del; sıfatına bağışlanan küs -| altı ışan veya bir boşluğa kahramanlık — destanı| üÜzünüp atı veya ölümü bekliyen © hiç bir hareketin -| adamın yanına varmak için çalışırsın. den, hiç bir den, hiç bir suçun -| Telâştan ve heyecandan insanın eli a- mes'ul değildir. | olur, şaşkına dönersin. üğer biz, kem: fiyetle edel'» 5:-. Böyle bir taziyette en çıkar yol, hem fatını verdiğimiz açıkgöz akıllılara, bu ' göçükte kalanın ve hem de onu kur - sıfatla birlikte ve hiç farkına varma - tarmı ışanların selâmeti namına | dan bağışladığımız imtiyazların hu -| soğ gı elden birakmamaktır. | dutsuzluğunu bilsek, duyacağımız. deh-| Amma gelin de siz onu maden ocağın- | şet akıllarımızın olanca tahtaların:' da o şartlar altında tecrübe edin ba-| | kalım. | bu| Şimdi İş Bankasının işlettiği 63 nu-ı ağa 0 zaman Rombaki ocağı | şuurumla boğmak mecburiyetini du -| Rum » adenci. O sıralar gencim, şimdi | yuyorum, Çünkü neşredeceğim zergin | Selik ocağında maden başçavuşu olan listeyi görmenin dehşeti içinde, bu ha um Muharrem gibi... Zağlı ve tav- reketimi, delice bir cesaret saymanız zamanım ve çakı gibi bir kazmacı dan, ve beni de aklı başında deliler sı- | ! im. Ocak içinde tehlike ne çe- rasıma sokmanızdan korküyorum. kilde, nereden ve nasıl gelir bilinmez | 8. İki, Vâkıa, insan hayatı için her yer| | ledir amma> İş ocakta daha başka | oluyor. Bilmem hangi bacadan küt! diye te- peden koca bir taş kopmuş. İstinat Ai - reklerini kırmış ve koca alâmet inmiş in. İş bununla bitse iyi. Altında da İceza mahkemesine sevkedilmiştir. Ha« | üç aK 'san oğlu Ramazan ve Kerim oğlu Ali| — İki tonluk koskoca kaya parca - ismini taşıyan bu iki suçlunun müdde-| çının altında kalan üç kişi ne olur? Humumilikçe hazırlık — tahkikatı ikmal| — Ürperiyorsunuz değil mi? Manzara- in! düşünmek bile kâfi. Müsterih olun, Üç 4 anın altında. F Karamanda iki hirsız tululdu Karaman (Hususi) — Uzun müd- Hetdenberi Karaman ve havalisinde | hırsızlık yapan iki kişi tutularak sulh | 4<4 Ledilmiştir. Elde edilen malümala nazaran bu İbelidlnk ao biz. ae marlda & eve ğe rerek muhtelif eşya çalmışlardır. ki bu muazzam Yer altında 45 sel“. Toprak altında kalma? feci,kalanı kurtarmal F AA A Göçüğün öte başında hapis kalan adam ölüm korkus'yle ğırır. Sen bu tarafta tırnaklarınla toprağı kazıp bir an et rak altında sıkışan veya bir boşlu ğa büzülüp hayatı veya *” — —- liyen adamın yanına varmak için çalışırsın. Telâştan ve Ü insanın eli ayağı tutmaz olur, şaşkına döner$i', Yazan : A. Naim -|tına bizim «Fırça» dedi üçü de şimdilik sağ ve salim duruyor B en Ö t lar. Kırılan direk bağlari vesile olmuş; iki tonluk yığılan direk parçalarınA Üğ reklerin bir ucu tabandâı varda. Duvarla taban çok dar bir müsellesin İ mele sıkışmış. Birinin kâ” nün bacak arasına, diğe! kinin koltuk altına kısıllf Ocağın mühendisi Si Karadağlı Nikolâki, &! ) kalabalık toplanmiğı bir ses çıkıyor. Dayanaı tü d6 ÖĞ reklerden vurarak nğıtlll' mak lâzım. Taşın altınâ sadece anlaşılmaz boğul tiler duyuluyor. Belli kİ yor ve taşın altına sıkış$f koruyan boşluk yavaş yor. j — Ha uşaklar gayret! B larım!! Ha vardık ha! Ha B Bağıra, çağıra fırça VÜĞ biraz kaldırdık. Her tar#* T kıya aldıktan sonra yüzü ne sürüne taşın altında” larını, kollarını birbiri İlk elime geçen ayağa İl maz bağırdım: — Asılın! n Bir bisa, hep beraber ? birinciyi dışarı aldık. Bil amma, kırık, çıkık falan künü de asıla asıla kül rın ikisi de on üç, on çocuklardı. Ustaları hâldl da yatıyordu. Yüzü koy rüne tekrar sokuldum. İl larından geçirdim, — Bisa! — Ha bir bisa daha! İnekân yok gelmiyor. mez bir türlü. Allah hiç unutmam. Taşın al! tamircinin adı «Koca $ — Sırlındakileri yırt ban taş bastırıyor, seni Dedik. Kotca Şaban Cüf daracık yerde sırtındaki ta yırta anadan doğma taşın altında... Size şaka gelir. İnsall tahammüllü bir şey. Bel” bütün kuvvetimizle asıli? ca Şabanı yerinden bile ruz. Bir daha, bir dahâ asıldık. «Ya kopar veyâ diyorduk. Nihayet kurtardık Zavallmın sırt ve arkâ Öğ i lmuş, eti KP