13 Ocak 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

2 Sayfa SON POSTA c — f z V .. N Hergün Fransadaki siyaset Muhtekirleri Yazan: Muhtittin Birgen aa (Baştarafı 1 inci sayfada) Fakat, işlerin bu kadar gergin bir | safhaya girmesinden dolayı mes'ul o- lanlar da münhasıran Fransız müstem- lekecileridir. O Fransız müstemlekeci- leri, ki Fransız matbuatının büyük bir kısmı da tıpkı bizim gösterdiğimiz se- beplerden dolayı kendilerinden şikâyet ediyorlar. Filhakika, bu müstemlekeciler bir türlü açiık; dürüst ve samimi konüuş- mayı sevmezler. Tunüusta, Cezayirde, Fasta, Şarki Avrupada, Çin Hindista- nında kullandıkları «tavşana kaç, ta- ziya tutl» siyaselini hâlâ Avrupada da kullanabilecekerini zannederler. AL manyada Sosyal Demokratlara «kaç!» Hitlere «tut!» diye diye Versay mua- hedesini paçavra haline getirenler on- lardır. Akdenizde İmlya_x-a «kaç!», İn- giltereye «tut!» diye diye şimdi, İspan- ya meselesinde İtalya ile Almanyayı el ele yürümeğe sevketmiş olanlar da ge- ne onlardır. Fransanın dünya siyase- tini bütün milletlerin karşısında küçük düşürmek için hiç bir şeyde kusur et- miyen bu entrika, uzatma, sinir öldür- me, sabrı boğma siyasetini tenkit edin- ce de «Türk matbuatı da pek şiddetli neşriyat yapıyorlar!» diye şikâyet eder ler, Türk matbuatı, aklı başında olan büyük bir kısım Fransız matbuatından lazla ne söyliyor ki? * Hakikaten, profesyonel müstemleke- cilerin maskeli siyasetleri Fransa için de Avrupa için de çekilmez bir gaile şeklini almıştır. İşleri güçleri Fransız efkârı umumiyesini tahriktir. Tahrik için de ellerinde bir umacı vardır: Al- manya ve Hitler! Sancak meselesinde Türkiye Türkün hakkını mı istiyor? He men umacıya müracaat ederler: «İşte Türkler, Almanlarla beraber oluyor- lar ve şu gaileli zamanımızda biz dost- larına böyle muamele ediyorlar!» diye feryada başlarlar. Filhakika, Sancak Türklerine vermeği taahhüt ettikleri hürriyeti vermemek için on beş sene- den beri her türlü oyunu yapan müs- temlekeci dostlarımıza gaile çıkarmak istemiş olsak belki de yerden göğe ka: dar haklıyız ama, biz sulh ve müsala- met unsuru olmaya karar vermişiz ve hakkımızı sülh yoöliyle almaya koadir olduğumuza emin bulunduğumuz 'nüd detçe ne silâha, ne de hattâ siyasi eniri kaya müracaat etmiyerek hedelimize doğru, açıkça ve dümdüz yürümeği tercih ederiz. Biz bu yolda, dümdüz yürüyerek, hak ve adaletten başka birşey istemiye rek dürüstçe Fransaya müracaat ettik. Bizce bu kadar ehezumiyeti olan bir meseleyi sükünla, güler yüzlülükle, dostluk sözlerile karşılayıp işi medre- seye düşürüp zamanın uyuşturucu ve unutturucu tesirine terketmek ve bizi Mmüzmin bir hastalığı taşıyıp gitmeğe alıştırmak istediler, Bugün hâlâ da onu yapmak fikrindedirler. İşte bunların başlıra — neşriyat — vasıtaları olan «Temps» gazetesinin bu meseleye tah- sis ettiği gayet yumuşak ve riyakâr ifa deli bir başmakalenin son fıkrası: «Paris ile Ankara arasında 1921 an- laşmasının muhtariyet - ki zaten biz, ancak istiklâl bahsini hariç tutan bir muhtariyet üzerinde konuşabiliriz. - esasları üzerinde bir prensip anlaşması teessüs ettiği takdirde mesele halledil- miş bulunacak ve tekrar konseyin kar şısına çıkıldığı zaman meselenin esası- nı müzakereye lüzum kalmıyacaktır.» Hep ayni şey! Oyalamak, üyuştur- mak, sinirleri yıpratmak ve enerjiyi öl- dürmek siyaseti! * Biz biliyoruz ki hükümetimiz, bu maskeli, iki yüzlü oyuncuların bütün taktiklerini çok iyi tanır. Fransanın bu | günkü Halk Cephesi hükümetinin ar- kasına gizlenerek mütemadiyen onları fitilleyen, gazetelerile Fransız efkârını tahrik eden, her ne tarafa dönerlerse yüzlerine başka türlü bir maske takan bu beynelmilel siyaset muhtekirleri bu sefer de ellerinden geleni vapacaklar- dır. Fakat, mademki Halk Cephesiniti de düşmaânları bunlardır, Fransız mil- : letin: de #afletten hatava, hatadan gaf- lete sevkeden kuüvvet budür, ve niha- 1 Resinli Maekale: KA Terakki ölçüsü.. Bi l VĞ Ü YA KS Ü x Eski zamanlarda bir memleketin terakkisinin derecesini anlamak için kadınlarına bakmak kâfidir, derler- di, bu cümleyi bir atalar sözü sayar- lardı. 20 inci asır terakkinin derecesini ölçmek için, el ile tutulabilecek, göz- le görülebilecek daha maddi bir ölçü buldu. —— ——— —— — - AA Bugün bir memleketin müterakki olup olmadığını anlamak için o mem lekette tüten fabrika bacalarının, ba sılan kitapların sayısına bakınız, al- danmazsınız. de (söz INDA | Dünyada mevcut Elmas yekünu 50 ton tutuyor Elmas payitahtı olan Anverste pırlantalara kıymet takdiri Bütün dünyadaki elmasları bir a- raya getirseler acaba kaç kilo tutar tahmin eder misiniz? Bu hesabı meşhur — bir kuyumcu yapmış ve dünyada mevcut elmasların 50 ton sikletinde olduğunu tesbit et- miş. Buna mukabil elmas madenlerin- de çalışan amelelerin miktarı yarım milyon, toptan elmas ticareti tüccarların adedi on bin, ve küçük ku- yumcuların da miktarı yüz bin imiş. Bu suretle 50 bin kilo ağırlığındaki el- mastan dünyada 610 bin kişi geçinebi- liyormuş. Dünyada kaç tane yamyam var ? İnsan eti yiyenlerin hayli azalmış olduğu zannolunurken İngiliz âlimle- rinden meşhur Amers Vil dünyada kaç tane yamyam mevcut olduğunu merak etmiş, ve bütün dünyayı dola- şarak tetkikat yapmıştır. Amers Vil dünyada bir yamyam olduğunu söylemiştir. yet, mademki Türkiye, işini bilir ve Atatürk, arkasındaki milletin fedakâr- lığından emindir, Türkiye bu defa bu unsuru mutlaka mağlüp edecektir. Muhittin Birgen milyon yapan | ARAS | HERGÜN - BİR FIKAA | Dirilen ölü Ahmet Mithat Efendi merhum Tercümanı Hakikate yazdığı roman ları günü gününe yazar bırakırmış. Bir gün verdiği bir yazıda roman kahramanını öldürmüş. Ramanın bu kısmı gazetede çıkınca gazetenin sa hibi Mehmet Cevdet Beyin etekleri tutuşmuş; doğru Ahmet Mithat E- fendiye koşmuş: — Aman Efendi, demiş, ne yaptı- nız? Bu roman yüzünden gazetenin satışı bir misli artmıştı. Siz roma- nın kahramanını öldürdünüz. De - mek oluyor ki Tromanı bitiriyorsu- nuz, — Evet! — Satış gene düşecek, — Ahmet Mithat Efendi düşünmüş: — Sen git, demiş, ben çaresini bu Ertesi günü çıkan tefrika şöyle başlıyormuş: «Ey kariler, gerçi dünkü tefrika- mızda mezburenin öldüğünü yaz- mışsak ta, mezbure hakikaten öl- müş değil, ölü taklidi yaparak yere uzanmıştı. Birdenbire ayağa kalktı, vesaire... vesaire... * 56 yaşında 69 çocuğu Olan kadın — zti Yunan gazetelerinde — yazıldığına göre, Avusturyalı Madam Bernard Sa- inberg 56 yaşında olduğu halde 69 ço- cuk doğurmuştur. Madam Sainberg hiç bir defa tek bir çocuk doğurmamıştır, dört defa dörder, yedi defa üçer ve on defa da ikişer çocuk doğurmuştur. Madam Sainberg ölmüştür, kocasi bunun- üzerine tekrar evlenmiştir. Bu gün 77 yaşında olan bu adam hâlâ sa- Bal ayı Seyahati için en iyi Yer neresidir? Liverpolda evlenen bir çift, mede- niyetin” gürültüsünden — patırdısından bıkarak, bal aylarını Kanadanın gar- bında, ınüncemit havalide geçirmeğe karar vermişler ve muazzam Karinti- ya Transatlantiğile, 7000 millik bir se- yahate çıkmışlardır. Kendilerini uğurlıyanlara damad: — Biz birbirimizi o kadar hararet- le seviyoruz ki yanıp kavrulmamak i- çin ancak kutup istikametlerine git- mekliğimiz lâzımgeldi! demiştir. Dişler arasına sıkışan fotoğraf makinesi Panama hükümet zabıtası, geçen - lerde Panama kanalının memnuü olan mıntakasında Japonya hesabına ca - susluk eden Braun isminde bir İngi- lizi yakalamıştır. Braun memnu mıntakanın fotograf larını almakta ve Japönyaya satmak - ta imiş. Bu casusun, kullandığı fo - toğraf ağzında ve dişlerinin arasında İmiş. Braun her defa ağzını açıp kapa- dıkça resim alırmış. Canavarlığın bukadarı olur mu? Graç şehrinde Hirç isminde 43 ya- şında bir adam 63 yaşındaki anasını öldürmüş, ve kadının başını gövde- sinden ayırdıktan sonra, ocağa atarak karşısında pipo içmeğe başlamış. Yaptığı bu cinayeti karısı polise haber vermiş. İşin güzel tarafı da şu: Hirç bu cinayeti karısını fazla sevdiği için işlemişmiş. Bir gün anası karısı i- çin: — Senin karın seni mişmiş!... sevmiyor de- pasağlamdır. Ve yeni karısından da üç defada dokuz çocuğu olmuştur. aaaum $ kaç çuval vermiştir. Şevket bu çuvallarla giderken onun hal ve tavrın- dan şüphelenen bekçi arkasından «durl» kırmış, Şevket çuvallarını yere atarak kaçmağa başla- İSTER İSTER İNAN İSTER İNANMA! Dün müddeiumumiliğe garip bir hâdise gelmiştir: Şevket isminde fakir ve perişan kıyafetli bir adam Karagümrükte Şevkiye isminde bir kadının evi önün- de dolaşmakta ve kendini kardan ve soğuktan koru- mağa çalışmakta iken onun bu halini gören Şevkete acıyarak kendisini muhafaza etmesi lamıştır. kedilmiştir. Şevkiye için bir diye hay- rilmiştir. mıştır. Bekçi de arkasından koşmuş ve Şevketi yaka- Şevket hiırsiz zannedilerek müddeiumumiliğe sev- Müddeiumumi Hikmet Sonel hâdisenin tahkikatını yapmıştır. Şevket işin içyüzünü müddelumumiye an- latmış ve derhal Şevkiye celbedilerek keyfiyet — sorul- muştur. Şevkiyenin verdiği cevap . üzerine masum olduğu anlaşılarak çuvallarile İNAN İSTER İNANMA! İ Sevketin berabar salıve- r_ .. —.. | Sözün — Sahi mi? — ğ — Vallahi! — — Dışarda kâr yağıy* a — Sahi mi? ğ — Vallahi!.. B ııııııııııııııııııııııı — Dün bize Naciye B j e — Sahi mi? — Vallahi!.. . — Greta Garbo'nun H yacakmış. AazZ — Sahi mi? w — Vallahi!.. ; üü ....................... h: yi _İ Ber] — Yeni bir şapka alü ÖB m — Sahi mi? OBümet — Vallahi! AA bir — Çebcünc.02010000P0üREEAUİ - . :. : ğ mî Lisana girmiş hiç bif ai Rnekte leyhinde bulunmam.. 180 İ — Sahi mi? tetç il Sualile: “ | «B — Vallahi. ş aı: . Cevabı yok mu? Işte B bi cevabının bir an evvel “iğe D"'! atılmasını — istiyorum. T giğ. '5 ellerim olsa her elimi bi GŞ k aC ı.l şan Öönüne tutacağım VE: — ! — Sahi mi? .. lbd nin «sa» sı ağzındanl * zını tıkıyacağım. Muhatâ aynı tarzda: " — Vallahi.. : Diye cevab vermesint ” rakmıyacağım, j Kİ * Kelimelerin şekilleri ? zılış tarzları mı güç? YOSŞE limelerle iltibas mı HW Bunların hiç biri değil, TT” fade ettikleri mana, ve ' tında gizlenmiş olan €© hem çok fena! — Sahi mi? 4 Sualini soran şunu "'f' — Sen daima yaları sSÖ)ÜĞEE sansın, yani yalancı diye A sakın bu da yalan olmasi — Vallahi! n ; Cevabını veren de bu Üğğfltişi etmiş oluyor.. Tti — Vallahi!, 4 Demekle: A 1 — Şimdiye kadar S0X7ğE hepsinin yalan olduğunU (Ş rim, fakat bu sefer söy* değildir. B Diyerek karşısındakini © şıyor. ; * Her halde yalancılıklâ mek fena bir şey, ve bu H — Aldım, kabul ettim! / Diye benimsemek dahâ * Dil alışkanlığı, deyip Kendimizi yalan söylemt” — Sahi mi? g Sualine mârüz kalmamii lım. Bu daha iyi değil mi* | Dil alışkanlığını ortayâ * dise ortadan kalksın ve W de basit şey için: — Vallahi;, biltâhi, tallf lerle karşımızdakini İF yalım! Biliyor müusu — Milli Müdafaa Ve& Özalp hangi yılda, nered& ? 2 — Mondrös mütarek&” Gaziantep, Urfa, Marâş, ı V 'isini ilk olarak kîmlÖİ bu yerler bilâhare kimi” altına girmiştir? ! 3 — Umumi harbin soP"E devletlerle, hangi - tarib isimleri taşıyan sulhlar ' * J Dünkü Suallerin ö | — Sevilde hükümet * ların ilk kralı birinci £ : den 1042 ye kadar “Oğlu ikinci Abad babi” geçmiş, 1069 da-onun B7 | çüncü Abad da 1095 e kaf” 'mi - i , F beğ İ 2 — Babülmendep böB” gll İnizi ile Kırmızı denize 99 4Di !önünde Perim adası vard ' 3 — Hoörace trajediS' ğ | Fransız tiyatro muharriri mıştir j Hİ B İ #

Bu sayıdan diğer sayfalar: