v Ş e ğ î , g bi der Postacının Ha çantasındai SON POSTA mektuplar Aşk mektupları, alacak mektubu, tehdit mektubu, şairin şiiri.. dedikodu yapan kadın mektupları Postacının — zarfı tıklım Uklim dolüy- du. Ve postarı yola çıkmıştı.. Çantanın — içinde bir kıpırdanma ol « du. İnce bir ses ba- dit ote Je bi- — Hey sen kır. * kafa —(utuyorsun * Kendine gel... — Ne yapazaksın bana, korkutazaksin beni?. — Sen de kim ©- Tayorsun? — Ben gidezeyim buradan. Beni gön- derenin sevgilisin - de. — Ha anlaşıldı. Sen Aganigi mektu- tubusun! — Ben Ask mek- tubu.. — Ne yurültu, ne patirdu bu. Parala riniz aldılar mu, piyasada kelepir mal mi var? — Sus be bezirgân ne kafa tutuyor- sun. Alimallah şimdi... — Susdum bire yok benden başka laf. — Ha şöyle.. — Öyle peki, ama sen kim oleyor- sun? — Ben adlı sanlı Topik Ahmedin düş manına gönderdiği mektubum. Hani yök mu ya! Bana ne yazdı bilsen.. Kar nına doldururum.. dedi. — Baylar çok rica ederim. Bir parça susunuz. Bu gürültü içinde ne yapacı- |* ğimi şaşırıyorum. Esasen karanlık bir yerdeyiz. Fazla izdiham var. Sıhhatı umumiyeye muhaliftir. Tıp namıma protesto ediyorum. — Vallahi hakkınız var.. Ben de öy- |: le fena sıkıştım ki.. Esasen gönlümde hep sıkıntı var, Of bilmezsiniz ne fe- na vaziyetteyim.. Ah bir kere beni o- küusalar, hüngür hüngür ağlarsınız.. Bir zavalb gencin bütün kalbine tercüman oldum. — Kendisine açık hava tavsiye ede- rim, Unutabilir.. — Affedersiniz, sizinle tanışmıyor - dum, — OT, işi gücü hep para.. — Para, dedi de aklıma geldi. Aca- ba bendeki para duruyor mu? — Ayol o nasıl laf yanında ben va- rım.. Sendeki parayı mı çalacağım.. Eh li beni âyaline gönderiyor. Ondan baş- ka birşey düşünmüyorum. — Sana birşey diyen var mı? — Yok hani yancığazındayım, üzeri- me ahnıyordum doğrusu.. — Alındı bir kerpeten, Çivile çekilip bir divardan Dan Dan Dan Etti,bekçisi Davulun Savulun. — Savulun, alacaklinin beterinin be- teri varmiş. Yaman adam yeliyor uze- rinize. . — Ben yaman değilim Yavan değilim.. Zaman değilim. — Zatı âlileri ne olduğunuzu bir ke- re 'söylemek lütfunda bulunsanız.. , — Ben bir fütürist şairin şair arka- daşına gönderdiği sondan dört evvelki ,Satırım. — Eyer dört sonraki de burdayse ha limiz yaman. e Postacı durur. — Acaba sıra kimde.. — EylL Ben gidiyorum be kalan'a- — Ben doktorun bir dostuna yazdığı : mektubum. — Müşerref oldum. — Tabibi hâzik, bir nebze de abdi kemterlerile meşgul olsanız, bir nice zamandan beru bir derdi deva nâpezir ile esiri firaşım... — Zavallı yencin “kalbine terceman olan biri vardi ne oldu. Bunun soyle- dini bana etrcuma etsin. — Ne garip şey, tercüman dememin mânasını — Ne oldun, ben para yistemiye yi- diyorsam, senden de para yisteyecek — Aman Monşer.. Ne kadar mem- nunum... O kaba adam gitti deminden | beri ağzımı açamıyordum. — Ben de öyle. Kalbimin figanını mı dinleyeyim, yoksa o kaba adamım konuşmalarını mı? — Sizinle tanışabilir miyim maşeri — Beh ' bir zavallı kadının tahassü- satıyım.. — Çok müteessir ettiniz.. Ben de bir kadını ziyarete gidiyorum. — Bir kadını mı? — Evet Hat sosyeteden belki tanır- - — e CÖNÜL İŞLERİ C Okuyucularımın “Müşküllerine Cevaplarım Topkapıda — (İztırap) — imzasıla mektup yazan kız okuyucuma; Eğer söylediğin gibi bu genci ha- kikaten seviyorsan, onun ileride ek- mek parasına muhtaç bir serseri ol- masını istemiyorsan kendisini mek- tep kitapları ile başbaşa bırakmalı - sın. Lisenin onuncu sınıfında bulu- — fan bir çocuğa bir gönül yarası a - şılamak, düpedüz bir cinayet dadın mı kızım? öT Ü Ortaköyde Bay (Melek) e: aüsedalğ 4 Mesele basit: Bu vaziyet devam edecek olursa her ikiniz de fena bir yola adım atmış olursunuz. * Ankarada Bayan (İffet) e: İnsan doğuşundan hasis veya do- ğusundan cömerttir. Sonradan de - ğişenlerin bulunduğunu söylerler. Çok nadir olacak ki ben hayatımda bir nümünesine tesadüf ettiğimi ha- tırlamıyorum. Rivayet mühim olabilir. Fakat merak etmiye lüzum yok. İddianın döğrü olup olmadığını anlamak güğ değildir. Her halde nişanlanmadan evvel adamın Vaziyetini biraz daha tetkik ediniz. — TEYZE | - |ei hicriyeye göre mahı hal, cemaziyel .-.vel değil, şevvaldir. a ve sakine bilcümle evidda ve ehib- sınız. Bayan Neclâ Kületti.. — Tanırım. Ama kendisini bitmem ! pek sevmem.. — Doğrusu ben de öyle. Hat sosye- teden ama biraz tuhaf. — A vallahi bu lâkırdıya ben de ka- rışırım. Sözün doğrusu bu Nec!â tuha- fiın tuhafı bir kadın.. Kendini beğenmi şin biri.. Herkesi çekiştriiyor, Sanki ,bir şey olsa, cemaziyelevvelini bilirim. | — Bayan kızım; bir sehiv olacak, se- — Tendcan:m gonca dehanım, benim | pazlı sultanım.. Evvelâ mahsus selâm ile hatır nazi- kânelerini sival ederim. Oltarafta sa- baya ferade ferade selâmlar ile sübya- jnın gözlerini pus ederim. — A terbiyesize de bakın, beni oku- ” İda kalmamış olsaydı daha ziyade büyü — Ne olmuş okuyarsam. Ben oku - rum ya, okumak öğrendim, okuyorum. Sen de okumak bilseydin, beni okur- dun! — Ayben okumak bilmiyor mu - yuüm? ı — Biliyorsun ha! — Bilirim zahir.. Ben nasıl yazıldım, beni kim yazdı bilir misin? — Kim yazdı? — Çok büyük adam. Yenicamide bi- ri var, Hem de şıkır şıkır yazan ma- kinesile yazdı. Bir adam geldi, ona pa- ra vedi, o da beni yazdı. — Çok şükür ferahladık. Şu pembe zarfıma acıdım.. Buruüştü. Şimdi bu halde gideceğim yere nâsıl gideyim? | Hem beni bekleyen küçük bayan mani kürlü tırnaklarile beni tuttuğu zaman ayıp olmaz mı? A gelmişiz.. Ay bu postacı da ne kaba adam, ne sert ya- kalıyor. Sayemde de epey kazanır doAf rusu. Bu küçük bayana bayıldım. Bah- | İkincikânun 2 (| Antakya ve İskenderun | İskenderun bir asır evvel Türkler tarafından kurulmuştur Antakya eski bir Türk şehridir. Fransız işgalindenberi şehir gerilemiş vaziyettedir. Bir çok gyerli san 'atlar sönmüştür. -2- T! Payastan Hınzır burnuna kadar kör- fez kıyılar ılık bir iklime maliktir. Yaz lar çok sıcak geçer. Yeryer portakal bahçeleri göze çarpar. Suriyeden Ana- doluya giden tarihi Amanoslar üzerin- den gelerek bu sahillerden :.ı:th.:u sebaple kıyı boyunca birçok Ki belerine rastgelinir. Kadim devirlerde Antakya ve Selukya'nın ifa ettiği ka- pılık vazifesi son devirlerde bu kıyıla- (ra intikal etmiş, böylece buraların &- hemmiyeti de son derece artmıştır. Yel ken gemileriyle nakliyat yapıldığı za- manlarda Payas, vapurlarla münaka - lât başladıktan sonra İskenderun mın- fakanın en büyük limanı olmuştur. Cenup rüzgârlarına karşı kapalı olan İskenderun limanı yalmız bu mıntaka nın değil, cenubi Anadolunun biricik Himanıdır. Buraya Akdenizin Trabzonu . Yarımadanın karaya bitiş- yerde bulunan İskenderun limanı fi vaziyet bakrmından Triyeste ve coğr | Cenovayı hatırlatır. İskenderun yeni bir şehirdir. İskenderun 12,000 nüfuslu küçük bir gehir halini almıştır. Bir asır evveline | gelinceye kadar burada şehir denecek bir şey yoktu. Abbasiler zamanında ve |Osmanlılar devrinde burada bazı tesi- sat vücuda getirilmek istenmişse de bir türlü şehir kurulamamıştır. Yakın vak te kadar Payas buraya rekabet etmiş- tir. 1840 dan itibaren vapur münaka- Jâtı buranın inkişafına yardım etti. Ci- han harbinden evvel elli sene içinde buranın ihracatı 20 misli arttı. 59 kilo- metrelik bir hatla Bağdad demiryoluna bağlandı. Hülâsa İskenderun geçen a- sırda Türklerin kurduğu yeni bir şe- irdir. İskenderun Türkiye hudutları dışın yecekti. Burası yalnız bu mıntakanın Ve Halebin değil ayni zamanda Mardin Diyarbekir, Urfa, Antep, Maraş havali- sinin de tebii iskelesidir. Burada mü- kemmel bir liman inşa edildiği takdir- de Hinterlandın daha genişliyeceği şüp hesizdir. Hiç bir zaman Türkiye için Mersin İskenderunun yerini tutamaz, İskenderun kıyıları karşı sahiller gi- bi Türklerle meskündur. Bütün şehirler gibi İskenderunda da ticaret maksadiyle gelip yerleşmiş Türkten gayri unsurlar vardır. Bunun- Ja beraber nüfusun üçte ikisinden zi- yadesi Türktür. Üçte birini de ecnebi- ler, Rumlar, Ermeniler ve Aleviler teş kil eder. Sancak merkezi olmak dolayı- sile yabancı idarenin memurları da bu radâdir. Sahil boyu yazın çok sıcak olduğu için ekseri köyler yamaçlardadır. Şi- malde eski Beşoluk nahiyesi köy'eri hep Türktür. Merkezi Sarıbey olan Beş şişsiz hiç kamdan döndürmez. Mektuplar yerleine verilmiştl Yal - nız zarfta iki mektup kalmıştı. — AÂffedersiniz biz kaldık m? — Herhalde öyle olacak, gideceği -|. miz yer bulunmadı. — Sizi tamıyabilir miyim? — Ayşenin Nihada yazdığı mektup, -- Ya siz ?.. — Necatinin Fatmaya yazdığı nıek-' tup. — Nasıl söyliyeyim, Ben aşk mek- | tubuyum. — Ben de öyke.. — Ah bilmezler ki.. — Ah bilmezler ki.. — İçinizdekileri söylesenız,. — Söyliyeyim, «Benim sevgilim.. Bu gece seninle beraber hulu;ınık' isterim. Başbaşa vakit geçiririz. — Ben de söyliyeyim.. A al ayni şey.. Postacının avağı burkulur, çanta sar sÜür veiki Zarf biribirleme vaklaşır - İ 235 O Mizahçı | T y miştir. Sincan, Sarıseki, Güzelli köyle- ri, İskenderunun şimalinde Karaağaç, Hanum, tenuba düşer. 40 asırlık Türk şehri. Cenupta Kızıldağ eteğindeki Arsuz eski bir merkezdir. Etrafındaki düzlük ler üzerinde iyi bakılmış bahçeler, bos tanlar uzanır. Şark ve — cenubundaki sırtJar çam ormanlarile örtülüdür. Bu- rası da 40 asırlık bir Türk ilidir. Son zaman'arda buraya yerleştirilmiş erme ni muhacirleriyle, bahçelerde amelelik eden Alevilere bakarak mıntakanın Türklüğünde şüpheye düşmemeli, ci - var yerli köyler baştan başa Türktür. , Amanos dağları: İskenderun kıyılarının gerisinde hu- duttan Âsi ağzına kadar vâsati 1000 - 1500 metre yüksekliğinde dağlık bir kı sım uzanır. Anadolu içlerine kadar so- kulan bu dağlara eski coğrafyacılar Amanas adını vermişlerdir. Toroslarla (*) İlk yazı 30 Kânunucvvel Çar- gamta günü çıkşiytr — İskenderim limanından bir görünü Ayni zamanda fakat ayrı bir kavis Hi linde vücude gelmiş bir iltiva sils: (e /dir. Şimali şarkiden cenubu garbi; gdoğru uzanır. Şark ciheti daha sc devirlerde yarıntı ve çöküntüye uğl paştır. Her iki tarafı dik yamaşla! jner. Bu dağların bir hususiyeti mir madenlerini ihtiva etmesidi:. Bil Kasmı Türkiye hududu dahilinde bı |nan bu madenlerde demir nisbeti yül gek ve kükürt mikdarı az olup hec t 'lü demir sanayiine elverişli bulucu$ anlaşılmıştır. Âsi ırmağı mansabına kadar ucani bu dağlar Anadolu için çok ehemi 1 olan bir ârızadır. Bu dağları aş. « yük ve tarihi cadde Bilandan »x eçel 670 metre yüksekte olan Bilân y2cid nin şimalinde * &n kısma Elmadağ cenubdaki parçaya da Kızıldağ denir. Elmadağı: Payas çayı ile Bilân geçidi ar: Amanoslar hem daralır ve hem İçalır. İskenderünun şarkında E.mradi İğı 1835 metreye kadar yükseldiğ ndefl bu kısım bu dağın adiyle anılmax.adife (Çam ve meşeliklerle örtülü bu dağlı gok sulak ve münbit yerlerdir. Her “rafta güzel yaylalar göze çarpar. Ttakanın bu adlarından da anlaşıldı. 'üzere burası baştan başa Türk köyle 'riyle doludur. Garp cihetindeki köylel 'İskenderun merkezine, Şark cihetind |ki küyler de Hacılar nahiyesiyle K han kazasına bağlıdır. Cenupta Bilân caddesi üzerinde B 'lân yaylası, İskenderun körfezine zar Souksu ve Nergislik yaylala:: p meşhurdur, Buralarda güzel oteller (dır. Yazın Halep, İskenderun ve Lüzi kiyeden birçok ziyaretçi gelir. Bilâl çok eski bir Türk kasabasıdır. Evelei kaza merkezi idi. Şimdi köy oları< idü İre edilmektedir. Burada - sakin ol Rum ve Ermeniler bile Türkçede> bi 'ka dil bilmezler. | Amanosların cenup kısmına Ar: ve yahut Kızıldağ silsilesi denir. Bilârt İoluk nahiyesi son zamanlarda |âğvedil| geçidinden Âsi ırmağı ağzına kadar V |zanan bu dağların tepelerini serpantill ve billüri şistler, garp taraflarını 16 'beşir tabakaları şark yamaçlarını da osen kalkerleri örter. Bu dağlar mı örtüsü bakımından çok zengindir. » şe, çam sedr ormanları - ve çalıl:klaf her tarafı örter. Denize bakan yi | lar çok yağmur alır. Burada Kızıldağ tepeleri arasında Atik yaylası sulariyle meşhurdur. Yazın buralara pek çok 7i yaretçi gelir. ğ İskenderun kıyılariyle, Elmadağı v€ Kızıldağ havalisi idareten İskenderufi merkez mutasarrıflığına bağlıdır. Frafi sız membaları burada 15,000 i İsken” derunda olmak üzere 22,000 nüfus gü terirler. Hakikatte buranın seki bu yekünun iki mislidir. Senelerden b ri Fransız mandası altında bulunan Sü riyede henüz nüfus sayımı yap ğından hakikf mikdarı öğrenmek Kızıldağı ile Antakya dağları ara * (Devamı 8 inci sayfada) )