2 Ocak 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

b Bi Te AA LI TT LHT AA * SON POSTA —_-' YY C YEN K O Pa — e B "l..'ı_.-:'- - . | Şark Demir_yolları Devlet eline geçerken Yazan: Muhittin Birgen —a T ürkiyeyi Avrupaya bağlamakta t olan Şark demiryolları da Devlet Demiryolları arasına karıştı ve bu suretle bir aralık Örientbah Geselse - a haft, sonra da Ühemins de fer Örien - teaux isimlerini taşımış olan evvelâ “ bir inşa, sonra da bir işletme şirketi B _tan'h oldu. * Bu demiryolu, Türkiyeyi Tanzimat usülünde Avrupahllaştırmak — istiyen - Tanzimatçıların eseridir. Bunların piri olan Âli Paşa, sadrâzamlığı esnasında “İstanbulu Viyanaya bir demiryolu ile ;bağlamak istemişti. Bu işi zamanın 'nafia nazırına havale etti, o da bu hat- tı inşa edecek bir şirket aramıya baş -| ladı. Evvelâ bir Belçika şirketi bu işi üzerine aldı; 6 zaman Avrupada ser -| maye bugünkü gibi bol olmadıktan maada, irat kabiliyeti şüpheli olan — böyle bir hattin inşasına gelinciye ka- J İ , dar Avrupada daha pek çok girişilecek kârlı inşa teşebbüsleri bulunduğu için bu Belçikâ şirketi işin içinden çıka- madı. O zaman ikinci bir şirket işi ü- zerine aldı ve hükümetle anlaşarak, — beher kilometre başına 14000 frank garanti şartile hattın inşasına teşeb - büs etti. Fakat, hattın inşasına baş - landıktan sonra işe Avusturya » Macar sermayedarları alâkadar oldular ve imtiyaz sahibi olan şirkete kilometre başına 8000 frank kadar bir para ve - rerek demiryolunu ellerine aldılar. - Ondan sonra demiryolu da inşa edil - meğe başladı. Bu demiryolu münhanileri ile meş- - hurdur. Bizim kilometre garantisi ile yapılan bütün hatlarımız gibi, bu hat- tı inşa eden şirket te münhani üstüne — münhani yaparak bu hattı uzatmıştır. Zamanin bu gibi işlerle alay eden ru-| —© hu, «bu hattın her münhanisi, hisse « işe darlara Avrupanın güzel bir köşesin- - de güzel bir villâ hediye ediyor!» diye eğlenirdi. Hat, ona bir villâ, ötekine bir villâ hediye ederek uzadı gitti. İstanbuldan Filibeye, Sofyaya ve gene İstanbuldan Selâniğe, Mitroviçaya doğru inşaat - ilerledi. * Fakat; bü hat başlarken talihsiz baş- | Tadığı gibi biterken de talihsiz bitti. K e , — İnşaatın yarı yolu henüz geçmiş ol- (duğu bir zamanda Rusya ile aramızda — 1876-1877 harbi çıktı ve bu harp bizim v Avrupî k_ıt'asındaki siyasi hudutları - — Muzi kâmilen değiştirdi. Ha F y Bunun üzerine bu hattın bünyesi de değişmek lâzım geldi ve değişti. Esa - sen hattın inşasını üzerine almış olan sermayedarların da kuvvetleri daral - mış olduğundan hatta Fransız serma - yesi de karıştı ve yavaş yavaş iş Fran- s1Z sermayesine intikal etti. Hattın in - -- Şası daha bitmeden evvel parçalanması 'î*- ; devrı gelmişti ve biz Balkanlardan çe- ;hki!—kçe de bu hattın gerek kendisi, ge- — Tek işletmecisi değişmeğe başladı. Niha | yet Balkan muharebesinden sonra bi- zim elimizde kalan kısmı büsbütün küçülmüş olan hattın işletmesi de şim- -di elimize geçmiş bulunuyor. Hattın inşasına lâzım olan sermaye bir istik - raz şeklinde ve tertip tertip ortaya çı- karılmış bulunduğu için hattın ken - disi devletin malı idi. Ancak, işletme — işi bir Fransız şirketinin elinde bulu - — Nüyordu, biz de şimdi, gerek bu işlet- k î müteharrik materyelleri, - Me imtiyazını ve gerek hat üzerinde - bulunan bütün müteharrik ve gayri yirmi sene vâde ile, altı milyon Türk lirası mu- v — - kabilinde satın almış bulunuyoruz. Bu demiryolu son zamanlarda ga - — yet berbat bir halde işliyordu. Altmış t /— seneden fazla bir zamandanberi şark ile garp arasındaki münakale müna - | sebetlerinin belkemiği vazifesini gör- müş olan hattın berbat bir haldeki iş- | letmesi Türkiyenin çok aleyhinde idi. | « | " v - VĞÇT "—.',_v_ Di N '*"', |- Bir kere manen büyük fenalığı var- dı: 'lîürkiyeyi harice bağlıyan bu hat |— Üzerinde Yugoslavya ve Bulgaristanı — geçerek İstanbula gelen yabancılar bi- — zim hududu geçince fena bir hattın bütün çirkinliklerini görürlerdi: Sağ - a Ia:m bir temel üzerinde oturmıyan hat| T b 4 l a T L d - —- Palllr T - ğ çe KA Ça Resı'nili Makale: A Bazı adamlar serveti ve muvalfa- kıyeti talihten beklerler. Muayyen bir zamanda gelip çatacağına inanır- Talih hakikaten mevcuttur. Bazan ve hiç beklenmediği yerde gelip ça- tar, bazan da hiç görünmez. her birimizin elindedir. Çalışınız, öğ reniniz, talih mutlaka gelir, tembelb- SÖZ Holanda görülmemiş Bir düğüne - Hazırlanıyor 7 İkincikânun Holandalıların milli bayram günleri olarak kabul edilecek- tir. Bunun sebebi şudur: O gün, Ho- landa veliahtı Prenses Culyana, Al- man prensi ile evlenecektir. Bundan ötürüş; o gün bütün Holanda ülkesin- de başka bir düğün yapılması mene- dilmiştir, Yalnız Prenses Cülyanın, kendisile ayni senede, ayni günde doğduğu bir köylü kız arkadaşı var- dir. Cülyana bu kız arkadaşile çok se- vişir, mektuplaşır. Ayni mektepte o- kumuşlardır. İsmi de Cülyana olan bu köylü kızı saraya — izinsiz girebilir ve prensesin yanına girip çıkabilen bir in- sandır. İşte bu köylü kızı da, prenses- le beraber ayni günde sevgilisile evle- necektir. Bu suretle iki Cülyanalar, yalnız biri prenses, öbürü köylü, aynı günde gönül tahtına oturacaklardır. Bu çifte düğünler için Holanda fev- kalâde hazırlanmaktadır. Resimde gö- irülen değirmen, 7 kânunusani için ka- 'natlarını süslemiştir. Holandanın bü- tün değirmenleri, fenerlerle süslene- cektir. üzerinde yalpa yapan vagonlar, sür'at- sizlik, daima eksik olmıyan taahhüs - ler ve ilh.. hattın maddi zararına gelin ce, o da son senelerde çok fazla göze batmakta olan tarife pahalılığı idi. Pa- halılık bu şekilde oldukça bu hattiın hizmet ettiği saha dahilindeki halk k- fısadiyatının inkişafına imkân olamaz- dı. * Bütün bu sebeplerden dolayı de - miryolunun devlet eline geçmesinden dolayı en geniş şekilde memnun olma- liyiz: Bir taraftan garp ile Türkive a - rasındaki münakale münasebetleri ar- tık ecnebi bir köprü üzerinden geçmi- yecek ve sonra da demiryolunun ge - c ARAS | HERGÜN . BİR FİKRA | Kaleminden kan damlıyor Kendinde büyük bir istidat se - zen genç şairin şiirlerini okuyan Muhiddin Birgen: — Bu gencin, dedi, kaleminden kan damlıyor. Bu söz bizi şaşırttı: — Ne diyorsun üstat? — Kaleminden kan damlıyor, dedim, yaptığı edebiyat ecinayetinin kanı damlıyor. a * Dünyanın En marifetli Köpeği Breyv, resim- de —gördüğünüz köpeğin ismidir. İngilterede, yük: sek sosyeteye mensup bir Lor- dun yanından as« lâ ayırmadığı bir * hayvandır. Lord, | Canterburg sahil- lerinde, Stour neh rinin bir ucunda, bulunan büyük bir —müessesenin direktörüdür. Ca zete meraklısı ©- lan Jlord, işinin fazlalığından sa» bah gazetelerini vaktile okuyamaz, an- cak öğle paydoslarında yemeğini yer- ken, onlara şöyle bir göz gezdirebi- lir. Breyv, öğleye doğru, efendisinin yanından kaybolur, nehri yüzerek ge- çer, direktörün gazetecisinden, gaze- tesini alır, ve tekrar nehri yüzerek, müesseseye gelir, ve tam müdür ye- meğe oturacağı sirada, gazete ağzında olduğu halde yemek salanunun kapı- sında görünür.. UÇ Japonyalılar da ayrı ırka mensup imişler Geçenlerde Japonlarla Almanların bir anlaşma yaptıklarını bütün gazete ler yazmışlardı. japonyada bulunan bir Alman bu dostluk münasebetile bir eser yazarak japonların da tıpkı Al -« manlar gibi ayni irka mensup olduk- larını ve japonların da âri olduklarını isbat etmeğe kalkmıştır. rek hattı ve gerek malzemesi ıslah e- dilip hat bir şeye benzedikten maada tarifeler de ucuzlıyacaktır. Ali Çetin Kayaya bu yılbaşı hediyesinden dola- yı derinden teşekkürler ederiz. Muhittin Birgen lik ederseniz talih hiç görünmez. V4 INDA İngiltere Krahı Armasını kendi Elile yaptı Yeni İngiltere Kralı Majeste altıncı Corc, ağabeysi gibi her işini kendisi gören bir kraldır. Usulden olduğu ü- zere, bir krallık arması seçmesi icap et- miş, bir çok ressamların özene bezene hazırladıkları arma nümunelerinden hiç birini beğenmiyerek, bizzat, kendi- sinin çizdiği ve yukarıda resmini gör- düğünüz armayı, krallık arması olarak kabul ettiğini bildirmiştir. Kartdövizitin men'şei nedir? Yılbaşının bizde de tes'it edilen günler arasına girmesi, her sene ba- şında bir çok kimselerin birbirlerine üyeni yılınızı —kutlularım» cümlesini havi kart dö vizitleri göndermelerine sebep oldu. Bu sebeple bir ecnebi ga- zetesinden kart dö vizitin menşei hak- kında şu malümatı naklediyoruz : Kart dö vizit 2000 senelik bir icat- tır. Fransada 14 üncü Lüi zamanında kullanılmağa başlanmıştı. Bu üzerine | isim yazılan ve bulunmıyan şahsın e- vinin anahtar deliğine sokulan alelâde | bir kâğıt parçası idi. On beşinci Lüi zamanında kâğıtlara isimler matbu o- larak yazıldı. 1750 yılında armalar da tabedilmeğe başlandı. Ve bu suretle kart dö vizit kullanma usulü bütün dünyaya yayıldı. En sağlam kalpli millet Japonyada yapılan sıhhi bir istatis- olan milletin Japon milleti olduğu an- laşılmıştır. Japonyada kalb hastalığına uğra- yanlar ancak 100,000 de yedi nisbe- tinde imiş. Ondan sonra İngiltere geli- yormuş, orada da 100,000 de sekiz i- miş İtalyada nisbet 13,5 kadar çıkıyor- muş. r İSTER İNAN İSTER İNANMA! Dün akşam İstanbulun oldukça tanınmış simalarının bir çoğunun toplandığı bir mahfelde yılbaşı gecesini iç- lerinden en eğlenceli ve en akıllıca geçirenin kim ol - duğu noktası üzerinde konuşuluyordu. Bir tanesi: — Ben! diye iddia etti, sordular. Şöyle anlattı: — Beyoğlu semtinde ne kadar lokanta, bar, dansing varsa hepsine de istisnasız surette birer defa uğradım, her birinden bir köşeye çekilerek gözlerimle birisini a- rıyormuşum gibi beşer dakika düurdum, sonra hiç bir şey yeyip içmeden çıkıp diğerine gittim. Bu suretle gi- dip gelme 17,5 kuruşluk tramvay ücreti ile İstanbulun bütün eğlencelerine iştirak etmiş oldum. İSTER İNAN İSTER İNANMA! ni Ç İnLeR?ğ * b z Sözün Kısası Yalnız biz mi öğrenelim? k İsmet Hulüsi N iz gazeteciler için de bir mek tep açılacak. Biz de mektebe git |dip alaylı olmaktan kurtulacağız.. Madem ki mektep açılacak. Maderil ki bu mektebe gitmiye hepimiz icball edileceğiz. Biz de hep beraber gidel ve öğreteceklerini öğreniriz. j Buna diyeceğim yok. Fakat bu mele tepten daha lüzumlu bir şey var. Gazetenin ne olduğunu öğretmek.. Gazetecinin gazetecilik bilgisi aZ mı? Olabilir.. Fakat gazetecinin temas sa geldiği insanların çoğunun da ga * zete ve gazeteci hakkında bilgisi, ga * zetecinin gazetecilik hakkındaki bil gisinden daha çok az. ! Lâalettayin bir muhabir, her hangi bir suali sormak için bir yere müra * caat ediyor; müracaat ettiği yerde G £ yerin büyüğü vardır. Alelekser bu bü yük gazeteciyi yanına almıyor. Kapıs sında bir çok zaman beklettikten son« Ta yanına almış olsa bile gazetecinini sorduğu ve sormakta haklı olduğu sua: le bir cevap vermiyor; çünkü neden? Gazeteciyi bilmiyor. Karşısına — goleri bu tek kişinin neyi temsil ettiğini taka dir edemiyor. Bir gazete bütün bir millet demek « tir. Çünkü bütün bir milletin hissiyas tına tercüman olan gazetedir. Gazete« ci suali kendi hesabına sormaz. Bütün bir millet hesabına sorar. Gazeteciyi kapısında bekleten, ka « bul etmiyen büyük kişi acaba bütün bir milleti kapısında beklettiğini, bü « tün bir millete cevap vermediğini bi « liyor mu? Her halde hayır.. Bilse böyle yapamaz.. Biz gazeteciler mektebe gideriz. Bil« mediklerimiz varsa onları Ööğreniriz. Fakat gazeteyi ve gazeteciyi bilmiyene lerin de gazeteyi, gazefeciyi öğrenme« lerini istemek hakkımız değil midir? İsmet Hulüsi e ç Biliyor musunuz ? | — Aslı bir Alman olan Mısırlı pa- — şa kimdir? ! 2 — Lehistan kralları içinde en çol£ — kullanılan ve geçen isim hangisidir? 3 — Morava nehri nerededir ve u « — zunluğu ne kadardır? (Cevabları yarın) * (Dünkü suallerin cevabları) 1 — Nubar paşa 1825 de İzmirde doğmuş bir Ermenidir. Bilâhara Mısı- ra gitmiş, Mısırın sayılı devlet adamla- rı sırasına geçmiştir. 1899 da ölmüş « 2 — Korfu adası İyonyen adaların « — dandır. 123000 nüfusu vardır, şarab ve — meyva yetişir. | 3 — Luton şehri İngilterededir. Bed- — ford dükaliği dahilindedir. ŞAİ Bir muziplik Fransızların meşhur komedi mu- harriri Labiş'i herkes severdi... Labiş davetlileri güldürmek için kendisinin çağrıldığı ziyafetlere bir türlü git- mek istemezdi. Bir yılbaşında, sonradan görme bir aile kendisini yılbaşını kendi evlerinde — geçirmek üzere davet ettiler. Labiş ev- tiğe nazaran dünyada kalbi en ıağlam*r"ıî gitmek istemedi. O kadar ısrar et- — tiler ki nihayet muvafakat etmeğe mecbur oldu, fakat ders vermek istedi. ; Vakti merhundan bir saat sonra davete icabet etti, sofrada oturmuşlar Labiş'i bekliyorlar- — dı. Ev sahibesi, muharrire serzeniş — yaptı: ! — Üstadım dedi, gözlerimiz yolları ida kaldı, neredeydiniz?... ' Labiş hiç istifini bozmadı: — Bir saattir kapının önünde içeri — gireyim mi, girmeyeyim mi diye te- reddüt edip duruyordum dedi. Kapının — önünde uğursuz bir Çinli dilenci ile karşılaştım. Onu hangi kapının önün- de görsem, muhakkak davetlilerden biri öldü... c onlara da iyi bir — N ğ b '._u_ ' 4 bütün * misafirler —

Bu sayıdan diğer sayfalar: