"10 Sayfa ESnn Pnsıa,. nın lafrıkısı 52 İKİNCİ bir adam tarafından, şifresile gizli Cemil, Kazak alayı - kumandanı| Marki Gaorçakofun ziyaretinden av - det ederken, şatogun asma köprüsüne yakın bir yerde, sık ağaçlar arasından, | köylü kıyafetinde bir adam fırlımıı:,! elindeki mektubu Cemile uzatmış: —| — Yarın.. bu vakit.. burada... C. vap bekliyorum. Dedikten sonra, gene armanın sık ağaçları arasında koşmıya başlamıştı. Cemil, birdenbire — şaşırmıştı. Bir müddet, bu adamın arkasından, baka kalmıştı...Sonra; bunun bir desise ol- masi ihtimalini de düşünerek; üze - rinde hiç bir yazı olmıyan kalın zarfı açmıştı. Ve açar açmaz da, derin bir hayretle sarsılmış: — Olur şey değil, Diye mırıldanmıştı. Mektup, bir Türkün elinden çıktı - ğına hiç şüphe edilemiyecek kadar iş- Jek bir yazı ile yazılmıştı. Altında (B. Ş.) harflerinden ibaret bir imza; bu imzanın üzerinde de, husust bir şekilde konulmuş olan üç noktadan ibaret bir şifre vardı. Cemil derhal mektubu pantalonunun arka cebine sokmuş; atını mahmuzla- mıştı... Şatonun büyük kapısı önün- de atından atlamış, hayvanı bir bahçı - yan yamağına verip ahıra gönderdik- | ten sonra, sür'atle dairesine çıkmış; | odasına kapanmış; mektubu okumi - ya başlamıştı. Mektupta, — şu satırlar | vardı: gÂziz kardeşim; Sarıkamış harbinde esir olduğunu duyduktan sonra, aylardanberi uğra - şa uğraşa, izini güçlükle bulabildik. Sana bu mektubu veren (Akmes - cit) li (Ali Can Bey), hususi bir va - zife ve talimat ile oraya gönderilmiş - tir. Birbirinize muavenet ediniz. - Ben ve bütün arkadaşlar, gözlerin- den öperiz.» Cemil; bu satırları okurken sevin - cinden çıldıracak hale geldi. Mektu - bun; sahte ve bir casusluk eseri olma- # ihtimaline mebni kâğıdı, evirdi, çe- virdi. Dikkatle muayene etti: — Hayır!. Bizimkilerden... kilâtı mahsusanın bu şifresini, müm- kün değil bir yabancı bilemez. Hem de; yazı, tamamile doktorun — yazısı. Elli yazının içinde olsa, onun yazısı - nt derhal tanırım... Ah Yarabbi.. bu geceyi nasıl geçirmeli. Yarına kadar, meraktan çatlıyacağım. Aklına, birdenbire Maşa ldi. Mektubu, para cüzdanının iç gözüne dikkatle sakladıktan sonra, Maşanın odasına geçti. Masa; Cemili görür görmez, yata- ğından kalkmak istedi. Fakat Cemil, ellerile onun omuzlarına dayanarak — tekrar yatağına yatırırken: “ — Hayır, Maşa.. kımıldanmıyacak- .'İn. Dedi. Maşanın vücudu, ateşler içinde idi. Duru beyaz yanakları, al al hârelen - Mişti, Cemil, endişeli bir tavırla, sözünpe devam etti: — Söyle bakalım, nasılsın?.. — Fena değilim. " — Amma, senin çok ateşin — var. Şato kâhyasma haber vereyim. Bir doktor getirteyim. Z Maşa, birdenbire telâş etti. Âdeta, yalvarır gibi cevap verdi: » ın kenarını yukarıya doğ- k sana daha iyi yakışa - cak sanırım. Ve Nermin, mes'ut gözlerle ayraya eskisi bııcııux zaman artık kendisini K "l"]'— n bulmuyor, yözünde sevim- lar keşfediyordu. Çirkin kız, sev- C gi ve ıaıaıiı:(le güzelleşmişti. Teş »| sun. İ SON POSTA KISIM — Cemil hiç beklemediği bir zamanda, esrarengiz teşkilâtı mahsusanın bir emir aldı A.R. — Rica ederim, — Niçin?.. — Hiç iyi bir şey olmaz. — Canım; bir doktorun gelip gör- mesi, hiç iyi bir şey olmaz mı?.. Maşa, daha endişeli bir tavırla, ce- |vap verdi. “ Son Posta,, nın zabıta roıııın'ı 4B /DÖRT ile YED ARASINDA Yazan : Hugh Austin . İngilizceden çeviren : Hasnun Uğşaklıgil Sıra genç kızı dinlemeye geldı bere yormwe Madmazel Patton hem biran evvel isticvap edilmesini. istiyor, hem de polis ile karşılaşmaktan korkuyordu | Hendriks şefinin kendisine göster- mek istediği şeyi görmek için başını — Emin olunuz ki, olmaz... Ah, siz| Faldırdı. bilmezsiniz. Olabilir ki doktor, istira- hate lüzum gösterir. — İyi ya, Maşa.. sen de gider isti-| rahat edersin, ı" — Evet, amma., o zaman buraya| bir başka hizmetçi getirilir. — E.. ne çıkar, yavrum?.. O hiz « metçi gelir. Bir kaç gün kalır. Bu müddet zarfında sen istirahat edersin. İyileşirsin. Ondan sonra, tekrar gelir- sin. Maşa, gittikçe artan bir endişe ile muhalefet gösterdi: — Hayır.. hayır... Rica ederim, bu| fikirden vaz geçin. Ben, tahmin etti « ğiniz kadar rahatsız değilim. Görecek- siniz. Yarın sabaha kadar, hiç bir şe -| yim kalmıyacak. Hattâ, şimdi kalkıp akşam yemeğinizi hazırlıyacağım. Cemil, elini Maşanın alnında gez dirdi. Bu ipek gibi parlak ve yumu - şak derinin altındaki gizli ateş, Ce - milin kalbine derin bir ıztırap ve tees- sür verdi. — Maşa.. yavrum!.. Şayet, istira - hat zamanlarında parasız kalmaktan korkuyorsan; ben sana muavenet e - derim. Demek mecburiyetini hissetti... Bu | teklif karşısında, Maşa büsbütün si - nirlendi: — Rica ederim.. çok rica ederim.. bu mesele üzerinde daha fazla etmeyiniz... İstemiyorum. Buraya, be- nim yerime bir başka hizmetçinin gel- mesini istemiyorum. Bana, yarına ka- dar müsaade edin. Göreceksiniz ki, hiç bir şeyim kalmıyacak. Cemil, derin bir ketumiyetle hisle- rini saklamıya çalışan bu hassas kızı, | daha fazla üzmek istemedi, | — Pekâlâ, Maşa.. istediğin gibi ol-| .. Fakat, sen de benim sözümü dinliyeceksin. Vereceğim ilâçları ala - caksın. Ben izin vermedikçe de, yata- ğından kalkmıyacaksın. Söz — veriyor musun? — Teşekkür ederim. (Arkası var) ısrar Cir Doktorun Günlük AU Notlarından — (*) Yeni doğan çocuklar Ve kiloları cuğun tartısına ve tabiatine dikkat et- mek kâfidir. Küçük çocuk ana ve baba- larına, aşağıdaki listeyi takip etmelerini tavziye ederiz. Ru cetvel tabil vasati bir levhadır. Çocuk doğumda 3250 gram olmalıdır. Bir aylıktan itibaren şöyle devam etme- lldir: 1 aylık — 3750 gram 2 aylık — 4600 gram 3 aylık — 6250 gram 4 aylık — 5950 gram 5 aylık — 6530 gram 6 aşlık — 7100 gram 7 aylık — 7600 gram 8 aylık — 8000 gram 9 aylık — 8380 eram 10 aylık — 8680 gram 11 aylık — 8060 gram 12 aylık — 9260 gram ——— (*) Bu nmotları kesip saklayımız, ya - hut bir albüme yapıştırıp — kolleksiyan yapınız. Sıkıntı zamanınızda bu notlar bir doktor gibi imdadınıza yetişebilir. Yenl dağan çocuklara verilen gadanın E! kâfi gelip gelmediğini anlamak için ço- || Çıvuş artık kendini tutabilecek hal- de değildi. Bir kaç dakikadanberi bir de mide bulantısı hissetmiye başlamış- Acaba bu, sıcaktan mı, yemekten mi, yoksa şu kesik burunlu cesşetten mi ileriye geliyordu?. Kendi kendini tatmin etmek isti - yormuş gibi alçak sesle: — Biz bunun gibi daha neleri gör- müşüzdür, diye söylendi. Kent cevap verdi; — Belki. Fakat böyle seri halinde yekdiğerine bağlı üç cinayeti bir arada laslâ görmemişizdir. Hendriks topuklarının üzerinde dö- nerek sahanlığa çıktı, yavaş fakat kat'i adımlarla Langın duş yapmış olduğu banyo dairesine doğru yürüdü ve ka- _İpıımı açarak içeri girdikten sonra ar- kasından kapadı. Bir kaç dakika sonra yüzünü elleri- ni soğuk su ile yıkadı ve havluyu ısla- tarak uzun müddet boğazının üzerinde tuttu ve nihayet aynaya baktı, kalın parmaklarım terden islak hale gelen İsaçları üzerinde tarak gibi kullandı ve londan sonra da yüzü gene solgun ol - İduğu halde Pattonun odasına gitmek üzere dişarıya çıktı,, Ağır adımları sahanlığın döşemesi ü- zerinde akisler yapıyordu. Yürürken aşağıki holden yukarıya doğru bir ko- nuşma sesleri yükseldiğini işitti. Çayır biçki makinesinin töf töfünü de duydu. Boş kalan midesi sancı yapıyordu. Fakat bu sancı deminki bulantıya e- bette müraccahtı. Odaya girerken: — Biraz iyileştim, diye söylendi. Fakat dikkat etti ki oda boştu. Ha- yır boş değildi. Pattonun cesedi gene oradaydı. Yalnız teğmen — yoktu. Ça- vuş şefinin genç kızı isticvap etmek üzere alt kata inmiş olduğunu anladı. 'e o zaman holde beklemiye karar ve- yerek merdivene doğru yürüdü, duş cihazının hiç kesilmiyen su — şıkırtısı sinirlerini bozuyordu. P g <ü “Boş oda ( Sant 6, dakikm $8 - #aat 7, dakika 2 ) Madmazel Patton kendisini bu bi- tip tükenmek bilmiyen beklemiye ne- den icbar ettiklerini düşünüyordu. Doktorun ona: — Bir istievaba karşı koyacak ka - |dar kuvvet hissedip etmediğini, sor - duuu zamandanberi dakikalar, belki de ıuuıkln geçmişti. Bir defa bu sual o - İnun canını sıkmıştı. Vâkiâ — doktor |Vingrat iyi ve nazik bir adamdı, am- ma neden ısrar ediyordu? Genç kızın söylediği «evet» kelimesi ile neden ik-! tifa etmemisti; Neden: — Emin misiniz? sormuştu? — Yorulmaz mısmız? diye üstüste Kayseri lisesinde düğünü, ümitlerinin öldüğünü, her şe- yin öldüğünü bilerek bu sönmüş ocak karşısında yapayalnız kalmak elbet te tahammül edilir şey değildi. * Birden genç kız polis teğmeninin karşısında olduğunu gördü. Niçin bu kaday çabuk gelmişti? Kendisini biraz yalnız, biraz rahat bı- rakamazlar mı idi? Bu odada, çayır biçki makinesinin yekmesak aesi ile pekâlâ başbaşa kalabilirdi elbet. Peki, sonra da bu polis# âmiri neden ona değişmiş gibi görünüyordu? Ha - linde bir başkalık var gibi idi. Bir defa gözlerinin kenarları içine çökmüştü, kır saçları balkonda konuştukları za- mana nazaran daha ağarmıştı; yüzü de muhakkak daha sarıydı. Polis müfettişi o zaman ona korku vermişti. Şimdi bunun sebebini / 1lı -| duruyordu. yamıyordu. Polis olmuş veya olma - Geçen Bilmecemizde Kazananlar (Dünkü nüshadan kalan kısım) DİŞ MACUNU T! Bursa Umurbey mahallesi Çeşme sokak 3 de Yıldız, Vefa lisesi 245 Ta- rık Erman, Ankara hususi Bizim mek- tep 371 Necati Türkeri, İstanbul böl- ge san'at mektebi ihzari 1/C den 442 Halit, İstanbul bölge Endüstri mekte- bi 416 da Z. Sonceley, İzmir Faikpaşa mahallesi Karakuyu caddesi 17 de Ze- kâvet, İstanbul Gelenbevi orta mek - tep 352 K, Turna oğlu. DİŞ FIRÇASI Kadıköy Mektep sokak 24 de Cevat kızı Nebahat, İstanbul erkek lisesi 494 Ruknettin, İstanbul bölge endüstri o- kulu 416 Z. Sonceley, Samatya 43 ün- cü iİlk mektep 4 de 173 Müfide Hüs - nü, Arnavutköy birinci cadde 90 da Şake, PARA ÇANTASI Alayköşkü caddesinde Tevfik kızı Türkân Doğan oğlu, İstanbul erkek li- sesinde Ercümend Celâl, Fatih Sarı - güzel caddesi 20 de Bodia, İstanbul er- kek lisesi F/3 de 723 Mehmet, Vefa er- kek lisesi A/2 de 445 Cemil. MÜREKKEPLİ KALEM İstanbul kız orta okulunda A/! de 325 Mürüvvet, İstanbul lisesi 830 Yıl- maz, Çemberlitaş Peykhane sokaxk 23 de Mehmet Tuncer, Kabataş erkek li - sesinde C/| de 1537 Zafer, İstanbul erkek lisesi 1/E den 864 Nejat Özdağ. BOYA KALEMİ Zile İstiklâl mektebinde 164 Na - hit, İzmit demiryolu şapkacı Hâmit va- sıtasile Nocdet; Beyoğlu Seniye apar- tımanda Attilâ Can, Ankara Necati - bey ilk mektep D/5 de 782 İbrahim, İstanbul erkek lisesinde 828 Kemal, KİTAP* İzmit piyade alatı 3 üncü tabur ka - mutanı oğlu Orhan, Üniversite edebi - yat fakültesi son sınıf talebesinden , Mithat Cemal, Ankara Cebeci İlte - kin mektebi 5 den 185 Fahir, İstanbul 5 inci ilk mektep 4 de Ratip Tahir, Bt- yemez Sultansuyu sokak 7 de Kemal, 1 de 1149 Cabir, Kumkapı orta okulda 2/3 de 504 İr - Madem ki genç kız «evet» demiş -| fan, Mersin Yoğurt pazarı kahveci ti, bu cevabı kâfi bulmalı idi. Genç kız doktorun yüzüne karşı bağırmamak için kendisini zor tut - muştu. Fakat artık yetişir diye düşü- nüyordu. Ne soracaklarsa sormalılar, ;aonn kendisini rahat bırakmalılardı. Fakat her halde yalnız kalacak de- gildi. İbtiyar hizmetçi kadını neden Mehmet vasıtasile Enver, İstanbul mu- sevi lisesi 384 Jak Papu, İstanbul er - kek lisesi 728 Lütfullah, KART Vefa erkek lisesi A/4 580 Kemal, Konya Mecidiye hanı altında terzi Se- yit oğlu Bekir, Nuruosmaniye Übeyt sokak 4 Nihat, Sivas posta kutusu 4 Şerife, Denizli emniyet dairesi kısmı savmışlardı? İşte pekâlâ onunla ko -| adlide polis Ali oğlu Haydar Kozak, nuşuyordu, birlikte anlıyorlardı. Böyle yalnız kalmak, babasının öl- Ankara Hacıdağan mahallesi İbadu) - lah caddesi 49-51 Salâhaddin, Arna - miş, onun da bütün diğer insanlardar" ne farkı vardı? Fakat bu da ne? İşte genç kız tekrar korkmıya başlamıştı. Fakat bu defa b korkunun hangi ee bepten ileri geldiğini pek iyi biliyor- du. Polis müfettişinin halinde, tav < rında, hattâ sesinde bir sabersızlık. kuvvetli bir sabırsızlık vardı. Genç kız ondan korkuyordu. Az kalsın titre - miye başlıyacaktı. Polis şefi: — Madmazel Patton odanıza gir * dikten sonra babanızı bir defa daha gördünüz mü? Diye sordu. Polis şefi o kadar yorgun görünü * yordu ki, genç kız onun bir sandalye- ye ilişmesini temenni ediyordu. Fakat o, oturmuyordu. Genç kızın önünde, genç kız ile ocşğın arasında ayakta (Arkası var) vulköy Sekbanlar sokak 24 de Adnan, 54 üncü Hik mektep 4/B den 315 Mah: met, Foça nüfus memuru Galip kızi , Jn.ı Kilis Kemaliye ilk mektep 3 detl 827 Necdet, Hayriye lisesi 10 dan 437 Mehmet Sayreç, Küçük Ayasofya Şe- hit Mehmetpaşa yokuşu 25 de Fehmi Baysal, Bandırma orta mektep 32 de C. Umut, Elâziz Taşmağaza sokak 42 de T. Şendil, Sivas erkek den 184 Sami Olgun, Ankara İsmet Paşa mahallesi Zafer cad. Selâimi so * kak 98 Ali, Maraş orta mektep 2/A dan 55 Mehmet Deligönül, Konya PuraklI | mahallesi 27 de Semahat, Gerede A * ) nadolu oteli müsteciri Tevfik oğlu İs- p lisesi 3/B JiMt İ y mail Akartünk, Kayseri İstanbul cad * İkç desi 47 de Kirkor, Çorlu orta mektep 6© Hamdi Aytaç, Konya maliye tahsil şubesi memuru Sait kızı Muazzez, Es- kişehir Ülkü ilk mektebi karşısı 7 de Süveyda, Ankara Gazi lisesi 2/B den |h 1105 Muammer, İstanbul Rüstempaşl mMahallesi İpçiler 13715 de Şerif Ay” demir, Ankara Yenihayat mektebi |: 2/B den 318 Ayşe Yen, Kabataş lisesi | 3/A dan Nevzat, Ziya Gök Alp 1/5 den Aliye Kızkaç, Balıkesir 6 Eylâl okulu İ 5 de Bedri Güneş, Yeşilköy ilk mek * || tepte 42 Sabahat, Lüleburgaz 2 de 448 Hüseyin İhsan, Kadıköy Yeldeğirmeni Kırkahve sokak 16 da Necmettin, Bos” tancı Fırmlı sokak 9 da Ankara elektrik şirketl — santralındt Salt, Ankara Yenihayat mektebi 617 Yaşar, İzmir Kemeraltı Hacı Sadullal eteli 13 de Tahsin, Ankara erkek lise” İş ı si 4/C de 430 Enver, Ankara gümrük* ler tetkik müdürlüğü 2 nci şube me” murlarından Şevket kardeşi Nadide. , Nöbetçi j Eczaneler Bu geceki nöbetçi cczaneler şunlardır: İstanbul cihetindekiler: Aksarayda: — (Ziya Nuri). Alaemdarda! (Abdülkadir). Bakırköyünde: (Merkesi- | Beyazıtta: (Haydar), Eminönünde: (Hüs- nü Haydar). Fenerde: (Arif). Karagümi” rükte:; Ç(Arif). Küçükpazarda: (Hikmet | Cemi). Samatya — Kocamustafapaşada! (Rıdvan). Şehremininda: (Nüâzım), Şelir zadebaşında: (Halih. Beyoğlu cihetindekiler: ı Galatada: (Sporldis). Hasköyde: (Bar * but). Kasımpaşada: (Vasıf), Merkez na * hiyede: (Kanzuk, Güneşi, — Şişlide (Halk). Taksimde: (Taksim, İtimat). Usküdar, Kadıköy ve Adalardakiler? Büyükadada: (Merkez!. Heybelide: (YU sufi. Kadıköy Pazaryolunda: (Merkezi Modada: (Faik İskender). Üsküdar Af | mediyede: (Ahmediye),