8 Sayfa -— Donanmamız Yunan sularından dün ayrıldı Gemilerimiz başta Averof olduğu halde açıklara kadar parlak bir surette teşyi edildiler (Baştarafı 1 inci sayfada) ryan kalmış ve mürettabatın milli elbi- selerile oynadıkları zeybek oyunlarını lâde alkışlamıştır. Yunan sularından ayrılırken 'Yavuz, 3 — Anadolu ajansının hu- susi muhabiri bildiriyor: Don İer'den hareket etmiş ve dost Yunan donanması tarafırıdan parlak bir su - rette Amlanmıştır. Erkin gemisi ve denizaltı flomuz daha evvelden ha - reket etr . * Sekiz buçukta Atina elçimizin Ami- ralin teâkib Yavuz ve Filotilla demir almış- İar ve Yavuz başta, Filotilla dümen şunda, prova hatlında Averof, san- a dört Yunan muhribi olduğu hal- de limandan çıkmışlardır. iki donanmanın köpeştelerinde ve müzika mevki almıştı. Sahil- den beş mil mesafede Averof 17 top- la donanmamızı Uuğurlarken Yunan torpidoları da aksi istikamette gemi- zin pek yakınından geçerek se- ıyorlardı. Yavuz da 17 topla veda eylemiştir. Donanmamız karşılıklı çalınan is - tiklâl ve Yunan marşları ve askerlerin Hurra sesleri arasında dost ve mütle- fik Yunan sularında mükemmel bir in- 'tıba bırakarak ve gene mükemmel bir intıbayla uzaklaşmış ve beş deniz tay- *#yaresinden mürekkeb bir hava filosu “tarafından da uzaklara kadar teşyi o- İlunmüuştur. Her iki döst memleket sularında yaplığı ziy'urelkzr esnasında çok derin bir dostluk, samimiyet ve hürmet gö- ren donanmamız şanlı bayrağımızı şe- relle taşımış ve denizcilerimiz Cum - huriyet Türkiyesini, Atatürk'ün ço - cüukları olduklarını her an minnet ve — Şükranla ve gururla kalblerinde taşı- yarak en yüksek bir mertebede temsil etmişl r. Denizctlerimiz başların - da amiralleri Şükrü Okan olduğu hal- de işte böyle ulvi duygu ve böyle bir iftiharla Anavatana dönmektedirler. Yunan kara sularını terkederken 2- miralimizle Yunan amirali arasında gayet samimi telgraflar teâti olunmuş İzmirde İzmir 3 (Husust Muhabirimiz - den) — Donanmanın sabah İzmire gel | Mmesi bekleniyor. Halkımız karşılamı- — ya hazırlanıyor. Gazetecilerin ziyafeti Atina, 3 — Atina Ajansı bildiri - yor: Yunanistn gazeteleri birliği — eski Faler barında Türk gazetecileri şere- fine dün büyük öğle ziyafeti vermiş V ve bu ziyafet çok derin bir #amimiyet havası içinde cereyan etmiştir. mamız bu sabah dokuzda Fa- z Şükrü Okan'ı ziyaretini mü « 'Yunan Kralhı Yavuzda Atina, 3 (A.A,) — Atina ajansı bildiriyor: Başbakan B. Metaksas, halen Atina- da bulunmakta olan büyük millet mec- Hai reis vekili Nuri Conker ile diğer üç Türk mebusunu kabul etmiştir. Nuri Cörkür verdiğer sssbudlar Elen başba: kanma Türkiye olçisi Rüşen Esref Ü - İnaydın tarafından takdim edilmiş ve hasbihal çok samimf bir surette cere. );u_r'ı__c_y»kmişh'ı. enaa e saRAeAaRANERkamnenan Banan a enA asAnA DA Pastil Antiseptik KANZUK Teneffüs yollarile geçen hastalık- lara karşı koruyucu, tesiri kati pas- lillerdir. Nezle, bromşit, grip ve boğaz rahalsızlıklarında, ses kısık- lığında pek faydalıdır. Kalabalık yerlerâe, tozlu muhll- terde, bulaşık hastalıklardan vika- ye eder. İNGİLİZ KANZUK ECZANESİ Beyoğlu, İstanbul İ İ “ Son Posta ,, nın edebi tefrikası. 50 —— ÜSÖ Üz 5. Yazan: Muazzez Tahsin Berkand Ne kadar zaman Ekrem onun karşı - sında bir şey söylemeden, bronz bir heykel gibi hareketsiz kaldı? 'Telefonun zili kuvvetle ve tekrar tekrar çalmasaydı, belki de onlar böy- he karşı karşıya saatlerce konuşmadan kalacaklar, hattâ birbirlerinden ayrıl- mak kuvvetini bile bulamıyacaklardı. Muallâ başı önünde odasına doğru #ürükleniyormuş gibi giderken, Ek - tem yorgun bir sesle telefonda söylü- yordu: — Hayır, bugün kimseyi kabul e - demem. Hastayım. Hemen eve gide - ceğim. Lütfen yarın veya öbürüsü gün geliniz. j * Ekrem üç gün yazıhanede görün - memiş, mektuplarını Marşal vasıtasi- le Muallâya göndererek gene onun va-| miyor, Bazan, hani o gün Güzinin yap-İmı “tasile istetmişti. O gerçekten hasta mıydı? Muallâ bunu anlamak için yanıyordu; fakat içinin gizli derdini anlarlar korkusile kimseye bir şey sormağa cesaret ede - miyordu. Ç Bazı dakikaları oluyordu ki, hemen telefonu açıp onu çağırmak, ona: — Senden korkmuyorum, gel ar - tık. Demek isteğile kavruluyorken, bu- nu yapmamak için bütün kuvvet ve iradesini sarfediyordu. Fakat bu çılgın dakikalarından sonra bütün benliğine bir acz, zavallı bir bıkkınlık yayılı » yor ve kendi kendisine tekrarlıyordu: — Gelirse ne olacak? Her zaman için içimin yakıcı duygularını ona söylememeğe mahküm olduktan son - ra onun,gelmesi neye iyi? Artık yal - nız onü görmek te beni talmin ede « ı'nğı gibi, onun baynunu kollarımla do- SON POSTA Memleket Kıymetli bir Evlâdını kaybetti Bugün Türk matbuat âlemi kıymetli bir unsurunu, Büyük Millet Mecl: demli bir uzvunu, Türk Bankacılığı müessislerinden birisini, Türk ordusu da eski bir çocuğunu kaybetmiş bulun- maktadır. Siird saylavı Mahmut Soy- dan vefat etmiştir. 'Türk karilerinin Milliyet gazetesin- deki çok vakıfang makajelerini okuya- rak tanıdıkları Mahmut Soydan mat- buat âleminden son senelerde baş ra ığı ile ve Tan gazetesini ettikten sonra ayrilmıştır. Sıhhi ahvali çalışmasına müsaade etmiyecek kadar çekilmişti. Son zamanlarda da den pek fazla ıztırab çekmeğe ba mış ve tedavi edilmek üzere Fi hastanesine yatirıl te gelen bir akse kapamıştır. , Mahmut Soydanın — tercümeihali (Mahmut Soydan) 1299 - tarihinde Siird'de doğmuştur. Buna nazaran 53 yaşımdadır ve henliz çok erken dünya- ya gözlerini yumMuş oluyor. Merhum 316 da Mektebi Harbiyeye girmiş, bu- rasımı ikmal ettikten şonra meşruliye - tin mücadelelerinde mühim hizmetler ifa etmiştir. 1336 da Atatürkün refaka! zabitliğine tâyin edilmiş ve Büyük Mil- let Meclisin sinde meb'us seçilmiştir. Bu esnada Hâ- kimiyeti Mülliye gazetesinin başmu - barrirliğini yapmıştır. Cumhuriyeti müteâkib iktısadi kalkınma mücadele- lerinde de hizmeti sebketmiş, İş Ban- kasının tesisinde şimdiki İktisat Ve Celâl Bayarla beraber çalışmış, meclisi idare âzası ve bilâhara reis olmuştur, Mahmut Soydanın İttihat-Terakki Cemiyetine intisabı ile b muhtelif cereyanlar geçirmiştir. Ma - nastırda, genç bir mülâzım iken Ce - | miyete intisab eti O tarihte Ma - nastır heyeti merkeziyesi, henüz teşek- kül etmemişti. Mahmut Soydan cemi- yetin rehberlerinden ve en mütemed şahsiyetlerindendi, En mühim rolü Şemseddin paşanın katli hâdisesindedir. Şemsi paşayı katleden mülâzım Atıf, yaralı olarak onun evine iltica etmişti. Mahmut Soydanın velidesi Atıfı der- hal saklamak ve yaralarını sarmakla beraber, © esnada evinde olmıyan oğlu- na haber göndermişti. Mahmut Soydan derhal evine koş - Müuş:; vaziyetten arkadaşlarımı haberdar Atıf şiddetle aranıyordu. Onu, n kaçırmak İâzım geliyordu. Ce- yet erkânından birinin akrabasın - dan bir fayton tedarik edilmişti. Mah- mut Soydanla bir kaç arkadaşı onu a - rabaya bindirmek için sokağa çıkar - yüklenmiş, arabaya nakletmişti. (31 mart) hâdisesinden sonra Ab - dülhamid saltanattan iskat edildiği za- .— ilamak, başımı onut geniş göğsüne dayıyarak: — Ekrem, sıcak kollarınla beni sar, beni göğsünde tut.. Birakma artık beni. Ben de senin küçük kızın değil miyim? Bırak başımı dizlerine koya - yım ve senelerdenberi kalbimin din - miyen helecanı, asonsuz çarpıntısı dur- sun artık! Diye yalvararak ağlamak istiyorum. Ekremin hastalığının üçüncü günü Muallâ çıldıracak kadar sinirli ve za - yallı idi. — Yarın da o gelmezse ne yapaca - ö? Akşam mektupları Marşalın odası- na götürdüğü vakit onu Hofmanla be- raber buldu: — Bayan Dalmen, bu mektupları bu akşam göndermiyeceğiz. Bay Tay- lân bazı yerlerini değiştireceğini tele- fonla söyledi. Size yazdıracak başka müstacel mektupları da varmış. Bu - nun için yarın sabah bir saat erken gelmenizi rica ediyor. — Almanca mektuplar da gitmiye: cek mi imiş? — Hayır benimkiler için bir şey de- edi, onları lütfen gönderiniz. , Bunu söyliyerek H.W Muallâya, < y ç L ikinci devre! intihabiye- | dıkları zaman, Mahmut, Atıfı sırtına | | General Kâzım D Birincikânun 4 - rammama A A irikl trende bir mülâkat (Baştarafı 1 inci sayfuda) peynir... Bol meyva... — Restortanda bir yer ayıralım mı? — Hayır... Buraya getiriniz! Kompartimanın, garsondan inhilâl eden kapısına ben dikildim: Meslekdaşlerimö' karşı sonsuz ü - tufkârlıklarile meşhur olan değerli müfettiş, bana: — Buyurun.., Sorun? — Trakya ahvali hakkında malü » mat rica edecektim ?.. — Trakyanın her bakimdan kal - kınma hareketi, hissolunur dereçede, ve devamlı şekilde ilerlemektedir. Şehirlerde ve kasabalarda imar şen- likleri yapılmaktadır. Köylerde tayiar (|men plânlı şekilde 'çalışılmaktadır. Yıllık programlarını tahakkuk ettir« mek için, vakitleri ve kabiliyetleri nis- betinde çabalamaktadırlar. Temiz ve çalışkan köylülerimiz, mazinin felâket lerinden büyük deraler almışlardır. Bugünkü halde, devlet merkezinde, köy kalkınmasına çok büyük bir e - hemmiyet verilmektedir. Göçmenleri- mizin yeni evlerine — yerleştirilmeleri yolunda hummalı bir faaliyet gösteril- |mektedir. Bugünkü halde, koca Trak- yada, bir çatı altında barındırılmamış tek göçmen kalmamıştır. Bu sene, bilhasa toprak sürümü çok mükemmeldir. Bütün Trakyada, ha « zırlanmamış, şürülmemiş bir karış yer kalmamıştır. Noksan tohumlar vardı, Onun satın alınması için, icap eden emir buğday komisyonuna verilmiştir. Ve bu em- rin tatbikine derhal başlanılmıştır. Garson, Generalin emrettiği yiye - cekleri getirmişti. Kâzım Dirik, göz - lerile tepsiyi de teftiş ederek anlattı: — Yeol ve köprü inşaatı Aanliyeti gayet geniştir. Bu yıl, Ziraat Vekâle- tinin kurduğu selektör makineleri, bü- yük hizmetler görmektedirler. Devlet tarafından kurulmuş olan bu makine- lerin masrafları da Vekâlet tarafından kabul buyurulduğu için, köylüler de- rin bir minnet ve seyinç duymaktadır. lar. Gelecek yil, bu makinelerin sayısı bayli arttırılacaktır. Bu anda, Trakyada, tohum ışlâha- tına olduğu kadar, hayvan yetiştirmi- ye, ve çiftlikler açmıya da çok ehemmi- yet verilmektedir. Bu büyük iktısadi işlere de filen başlanılmış bulunmak- tadır, Şarbon ve ruam savaşlarına da son- | man Selâniğe getirilmiş, (Alatini köş- kü) ne hapsedilmişti. O zaman cemiyet - ve-bilhassa or - du - Abdülhamidi cemiyete mensub ve mektupları uzatmıştı. — Bana uviçin böyle dikkatli bakı - yorsunuz efendim? — Biz hasta misınız matmazel? SD — Buğgünlerde renginiz -sarardı. Peştedeki gibi neşeli de değilsiniz. Yoksa çok mu yoruluyorsunuz? — Evet, girketteki işimden sonra geceleri kızıma cihaz dikiyorum. Mut- laka fazla yorgunluk beni biraz sarsı - yor. Söylediği bu büyük yalana kendi de gülerek dışarıya çıklı. Bediacığın hiç bir dikişile meşgul olamıyacak kadar kendi derdine gö - duğunu düşünürken nasıl kızarmadı- Bina şaşıyordu. — Yalnız kendimi düşünebilmek miyorum; fakat bütün kazandığım para Bedianın uğruna sarfediliyor. Bu kAfI dağil mi? Cece sabaha kadar ertesi günü dü- şündü. (Arkası var) imüldüğünü ve bunların en ufak par - çalarını bile dışarıda yaptırmakta ol- için başka hiç bir şeyle uğraşmak iıtı—'l ! x suz bir hızla devam ediliyor. kı-|değildir, şöyle Biraz francala... Biraz Sağlık düzeni de pek — yolundadır Çanakkalenin yakinindeki büyük bar taklık hemen bugünlerde akıtılacak * tır. Oraları da tamamen göçmenlert verilecektir. Kültür hareketlerina de Lilhassa & hemmiyet veriliyor. Maarif Vekâle * Hinin yeni plânları, Trakyaoyı da sarar caktır. Devlet merkezindeki büyük müza* kereler her halde çok yüksek faydalaf doğuracaktır. — Yani, yakında, Trakya, bütün memleketin gıptasını uyandıarcak Par şam? Ü Kâzım Dirik, başardığı - işlerden memnun kimselerin haklı keyfile gük dü: — Trakyada, şehirler, kazalar arar * sındaki yollurdan da şikâyetler — var mı? A — Devletin ebeton-asfalta yolu,,ges lecek eylâlda Lüleburgaza girmiş ola- caktır. Nafia Vekâletinin ilhamlarınA göre, bu yol için, gelecek sşene yeni * den tahsisat verilecektir. Ve yol, Eidir- neye kadar vâardırılacaktır. Bu yol, Baikan ve Avrupa yoludur. Ve bu yöldur ki, bütün Trakyanın bün- yesine, yepyeni bir kudret, bir canlılık ekliyecektir. iraz da, Ankarada konuşacakla * rınızı öğrenebilir miydim Paşam? — Bir armud yemez misiniz? — Teşekkür ederim...» Trakya içif bazı dileklerde de bulunacaksınızdır el- bet?. — Mandalinalar gayet nefis... tane almaz mısiniz? — Çak teşekkür ederim Generalim.. Trakyanın inkişafı için bu sefer istiye- ceğiniz en büyük yardımın mâühiyetin! öğrenemez miyim? — Şu armuddan bir daha alın... Ga- yet lezzetli... Ben © armuddan bir daha aldım, Bir daha teşekkür ettim. Ve gazetecilerle konuşa konuşa, gazetecilerin zayıf ta « raflarını isabetle sezmiş bulunduğu İ- in; ç'—— Diğer Aarkadaşlarınıza bunların dörtte birini bile söylemedim! diyen | değerli müfettişe başka şualler sor * maktlan vazgeçtim. Zira o, her sorgumu tatlıya bağla * mak için bana nefis bir armud, sulu bir mandalina, kızıl bir elma daha tu- tuşturacaktı. N Ve ben, mükrim muhatabımı — aç bırakacaktım, bunu yapamadım, Za * ten tren de Pendiğe gelmişti!, Bir ——— — aa e Ş ee — e f l emniyetli ellere emanet etmek istemiş: ti. O zaman, seçilen zabitler arasınl Mahmut Soydan da dahildi. Mahmut Soydan, Abdülhamdi vefat edinceye kadar - Selânikte ve İstan « bulda - Abdtilhamidin muhafızı olarak bulunmuş; ve Şehzade Abid efendiyt hocalık etmişti. Fakat bu hizmeti içili maddi bir menfaat şu tarafa dursufle hattâ, büyük bir heyet huzurunda imti- han edilen Abid efendinin kazandığl müvaffakiyet üzerine, validesi (Naciye kadın) tarafından hediye edilen bif çift kol düğmesini bile kabul etmemiş * ti Mahmud Soydan Abdülhamide karşi (muhafızlık) vazifesini tam manasil€ Wa etmişt. Hattâ, Mahmut Şevket pa * şanın katl! hâdisesinde, cemiyet büyül bir irticadan korkarak tedbirler alır * ken, şâyet mürteciler Abdülhamidi hâ> pisten çıkarmak teşebbüsünde bulunur" larsa, derhal katledilmesi için verilelit karara Mahmut Soydan da iştirâk et * mişti. Böyle bir hal karşısında Abdüb hamidi katletmek üzere ayrılan üç zâa- bitten biri de bizzat kendisi idi. Mahmut Soydan İstiklâl savaşındA Atatürkün yanında bulunarak tevec * Cüh ve ittmadını kazanmış, zekâsı, di“ rayeti, iyi görüşü, temiz ahlâkı, tevâ* zuü ve herkese karşı hayırhâhlığı ilt tanınmış ve sevilmiş bir zâttı. Cenazesi, cumartesi günü merasimli kaldırılacak ve Edirnekapı şehidliğini defnedilecektir. Oğullarına ve keder * dide allesine tâziyetlemizi sunar, mer* hum için de Allahın rahmet ve mağfi' retini dileriz. ü p