Eeira ” öt 10 Sayfa Dü KA T GG ü “Son Posta ,, nın tefrikası : 50 Cemil bir taraftan önünde cereyan eden sahneye bakıyor, bir taraftan da insanın Çarlar ülkesinde yaşayabilmek için yüzüne maske takarak gezmesi 30N POSTA Yazan : Hugh Austin hagilizceden çeviren : Hasnun Uşaklıgil - Kontes Olga, müteveffa zevcinden mi- — Tas kalan (Nerimanof) taç ve arma- di. — gaçan prenses Emma Federovna ara « * (Çar) lar ülkesinde yaşıyabilmek için | lâzımmış - diye Belki bir gün gelir; bunları sana sora- Rm... Yemek vaktini, çok geçirmiş - sin. İstirahata ihtiyacını da cidden takdir ediyorum. Fazla saygısızlık et- memek için artık seni yalnız bırakıyo- rum.. yarın saat onda hareket edece - ğiz. O saattan evvel ayakta bulunman ve bizi de uğurlaman lâzım. Hadi ba- kalım, şimdi biz bize veda edelim, Ya- rın da, resmen veda ederiz... Uzat ba- kalım dudaklarımı.. şuraya.. tam alnı- mıin ortasına, bir. puse... Hah., ta - mam... getir bakalım sen de, o temiz ve kahraman alnını... Âlâ. İşte, ben- den de sana, candan ve yürekten bir puse... * Ertesi sabah, erkenden şatoda faa- Tiyet başlamıştı. Yolcuları teşyie ge - lenler; - derecelerine göre - şatonun avlularından - itibaren, salonları “dol - durmuşlardı... Bunların ekserisi, Kon- tea Olganın, ve prenseslerin etrafla - rinda dönüp dolaşıyorlar; Moskovada ve hükümet merkezindeki işlerine il- timas ve yardım etmeleri için, ricalar- da, istirhamlarda bulunuyorlardı. Cemil de kalkar kalkmaz giyinmiş; sür'atle koridorları geçerek, merdi - venlerden çıkıp inerek, salonlara gel- Mişti. Etrafına göz gezdirdiği zaman gül- memek için kendini güç zaptetmişti. lı, abanozdan yapılmış bir koltuk üze - rinde, âdeta pür vakar bir kraliçe haş- metile oturuyor; etrafını alan dalka - vuk, riyakâr, ricacı, hulüskâr güru - hünun söylediklerini büyük bir ciddi- yetle dinliyordu... Dün camlı salonda, isterik bir kadın kaprislerinin en taş - kın çılgınlıklarını gösteren bu kadın ile; şimdi şurada, şu tarihi ve abanoz sandalyede dimdik ve hareketsiz bir ta- vırla oturan mağrur kadın arasında hiç bir münasebet görülmüyordu. Prenses Emma ile prenses Olga da, tirşe salonun ortasında, etraflarını çe- viren bir ricacı kitlesi arasında ayakta duruyorlar; dudaklarında vakur bir tebessüm olduğu halde, söylenen söz- deri derin derin dinliyorlar; yahut din- liyor görünüyorlar.. Arasıra hafif bir baş işaretile, mukabele gösteriyorlar - Cemil, saniyelerce devam eden sabit bir nazarla Emmayı gözden geçir - miş: — Aman Yarabbi!.. İnsan, gözle - rine inanmak istemiyor... Benim ta- nıdığım Emma ile şu, etrafa haşmet sinda ne büyük fark var... Demek ki; her şeyden evvel, maske kullanmasını , bilmek lâzım. Demişti. Ve; tam ©o anda birisi, arkasından | kolunu çekmişti. Cemil başını çevirdi- ği zaman; gözlüklü bir çift göz, göz- lerinin içine gülümsemişti. — Vay.. Gospodin kloranof, — Bonjur, Cemil Bey. — Oo, bonjur.. nasılsınız?.. — Her zamanki gibi.. ya, siz?.. Öy- dân şikâyet etmiş: «Ben de sana böyle | ihanet etsem hoşuna gider mi?» demiş- | tim. Omuzlarını kaldırarak: «Keşki yapsan dedi. O zaman senin de sevile- | cek bir kadın olduğunu anlar ve şaşı- rırdım..e O, nnt ka hiç bir şey söylemeden ya- | n uzaklaştı. Ve ben adı bir - şey yemişim gibi ağzımda garip bir buruk- Juk. birdenbire başımı ateşten bir çem- ber eibi saran ince bir ağrı ile oradan küçtim. l düşünüyordu le tahmin ediyorum ki; vaziyetiniz - den çok memnunmusunuz? — Buna hiç şüphe etmeyin, dostum. Eğer, bugünkü halimden şikâyet eder- sem; çok nankör olurum, — Evet.. şikâyet, ve nankörlük.. bunlar, fena şeylerdir. Bahusus, bizim memleketimizde... Görüyorsunuz ya?. Muhitinizde, koyu renkli hiç bir şey yok. Hattâ, şu salonun rengi bile, tir - şe... Onun için burada her şeyi, toz pembesi görmek lâzım... Ne ise.. şim- di, bu bahsi bir tarafa bırakalım. Şim- di, şatoda yalnız kalmıyacaksınız. A- caba, bundan sıkılmıyacak mısınız?.. — Doğrusunu isterseniz, bunu ben Polis mü fettışı bir iz üzerinde.. Pattonun gözlerinde bir ölüm ışığı parladı, tutulmak üzere bulunan bir caninin halini andırıyordu, birdenbire yumruğunu uzattı .. Mükemmel bir boks müsabakası ile sinirlerini teskin edebilmek için bir ca- niye rast gelmeyi elbette tercih ede - cekti. Çavuşa bakarak : — John! diye söylendi. Çavuş kollarının teşkil ettiği men - geneyi yavaş yavaş gevşetti ve niha - yet kendisini daha ziyade zaptedeme-| . mekten korkuyormuş gibi iki adım ge- ri çekildi. Mösyö Merrit bu birdenbire coşan de düşünmüyor değilim. — Madam Lâ Kontes hazretlerini çok memnun etmiş olmalısınız ki; dün akşam geç vakit çiftlik müdürüne hu - susi birsemir gönderdiler, — Neye dair?. — Size dair. — Yüğğâ>. — Evet. — Madam Lâ Kontes hazretleri, hakkı âcizanemde ne ferman buyu - ruyorlardı?.. — Durunuz bakayım; iyice hatır - İlıyayım.. Haaaa... Şatomuzda misafir bulunan, Türk kumandanlarından Ce- mil Beyin, ayni zamanda CGrandük Nikola hazretlerinin de ehemmiyet verdiği bir zat olduğunu unutmayın. İŞatodaki istirahatlerinin lâyıkile te - İmin edilip edilmediğini sık sık kontrol etmekle beraber, kendilerine gönde - tilecek yiyecek ve içecekleri en nefisle- rinden seçerek yollayın. Sıhhat ve kuv- vetlerinin muhafazası — için yupılınuııı lâzım gelen şeyleri zinhar ihmalde bu-| lunmayın; diye ferman buyuruyor - lardı. - Cemil; kahkahasını güç zaptetmiş- ti... Moranof, sözünü bitirmemişti: — Madam Lâ Kontes hazretleri, mi- safirperverliğin bir timsalidirler. Bu. husustaki hassasiyet ve âlicenaplıkla -| rını hiç bir şeyle ölçmek mümkün de -! gildir. Hattâ bu itinayı, çiftlik hay - vatanına kadar teşmil ederler.. Çok iyi hatırlarım. Bir gün biraz zayıf bulduk- ları bir boğaya, iki misli yem verilme- diği için çiftlik müdürü Gospodin Ma- karofu fena halde tekdir etmişlerdi. ! Cemil, ikinci bir kahkaha ihtiyacını defetmek için dişlerini dudaklarının ü- | zerine o kadar kuvvetle bastırmıştı ki; az kalsın, dudaklarından kan ıelecek—ı ti. (Arkası var) Fir Doktorun Günlük Notlarından — (*) | | Cild hastalıklarında Perhiz Cilt hastalıklarına müptelâ — olanların vücudun her hangi bir ürzasma, meseli bövrek, barsak, karaciğer haline göre perhiz tavsiye olunur. Gerçi bazı — cill hastalıkları vardır ki hiç perhize ihtiyaç yoktur. Fakat umumi olarak cilt hasta- hklarına müptelâ —olanlara — yaramıyan gıdalar ve meşrubat şunlardır: Alelümüm alkollu İçkiler, çay, kahve, çi- kolâta ve salamura etler, domuz etleri, Kkaz,, ördek etleri, denizden çıkân kırmızı etli balıklar, midye, istridye, istakoz, ka- sar peyniri, çilek, ağaç çileği, ceviz, ba - dem, salçalı yemekler, biber ve hardal ve Cuma ı | yapınız. Sıkıntı zamanınızda bu notlar bir doktor gibi imdadınıza yetişebilir. — ll aR el ae o KĞ aa Gi hiddetten sonra sararmıştı. Kent maliyecinin gözlerinde şiddet- li bir öldürme hevesinin parıldadığı - ni gördü. Bu ışığı pek iyi tanırdı. Tu- tulmak üzere bulunan, tutulmamak için ateş eden, kurşunu isabet ettire- miyen canilerin gözlerinde bir çok de- falar görmüştü. - Mösyö Merrit çok tehlikeli bir karakteriniz var, dedi. Mösyö Merrit üstüste bir kaç defa derin derin nefes —aldı. Soğukkan- hlığını biraz toplamış göründü. Kent te devam etti: — Çavuşa kasti olarak saldırma - dığınızı tahmin ediyorum. Binaena leyh bu meseleyi daha ileriye götür » meyeceğiz. Mernrit acı bir dil ile: — Çok teşekkür ederim, mukabele- sinde bulundu. Polis şefi: — Büyük mesele değil, fakat ailâhlı || olsaydınız çavuşu yaralayabilirdiniz, de || di. Merrit protesto etti: — Bana karşı yapılan bir tahkire hassas davranmış olmaklığıma fazla €hemmiyet verir görünüyorsunuz, de- di. Teğmen devam etti: — Fakat madem ki vak'alar üze - tinde konuşuyoruz, — çavusa sırf bür- nunuzdan bahsettiği için hücum etti- ginizi de kaydetmek isterim. Bana söylendiğine göre refikanız burnunuz- dan sık sık bahsedermiş, bunun bir lâ- tife mevzuu yaparmış. Kendisini ka - meriyede sonuncu defa olarak gördü- ğünüz zaman da acaba ayni mevzuu açtı mı idi? Mösyö Merrit ilk delfa olarak sarsıl- miş göründü: — Yoksa beni itham mı ediyorsu « nuz? diye sordu. — Hayır, sizi itham cevapların hakkınızda zararlı olabi - leceklerini tahmin edıyouıııı: susmak hakkınızdır. Kanun böyle emrediyor. Buna mu- kabil bana cevap verebileceğinizi aa - 'myorsanız birinci kata çıktığınız za - mandan itibaren nasıl vakit geçirmiş olduğunuzu söyleyiniz. Mösyö Merritin sesi tabiiliğini bul - müşt! — Gördünüz ya, giyiniyorum, de- di. — Evet amma, ayağınıza bir don geçirmeniz için tamam bir çeyrek saa- te ihtiyacınız var mıdır) — Bekliyordum, bir duş yapmak is- ) tiyordum. — Neyi bekliyordunuz? — Çünkü banyo daitesini Lang iş - gal ediyordu. — Bunu nereden biliyorsunuz? — Gidip bakmıştım. Kapının tapu- zunu çevirmiştim. İçeriden anahtarla kilitli idi. — Ne kadar zaman evvel> — Takriben on dakika evvel. — Langı çağırdınız mı? — Hayır. — Mösyâ Pattonun oda kapısına gidip vurmadınız mı? * Bir sessizlik oldu. Sonra Merrit o a- ğır, hüzün dolu sesi ile cevap ver - di: — Oda kapısına gitmedim. Kendi odama döndüğüm zamandanberi onu görmedim, bu müddet zarfında yaptı- |ğım başlıca iş bu oda kapısıniı tahkim etmek oldu. Bir baş işareti ile duvara dayamış olduğu sandalyeyi gösteriyordu. Polis şefi: — Evet amma koridordan banyo dai- resine kadar gitmekten çekinmemiş - tiniz. Bu hareketiniz oda kapınızı tah- kim etmenizin ateşini söndürüyor. Pe- ki evvelce istediğiniz duşu yapmaktan bilâhare neye vaz geçtiniz? Mösyö Merritin gözlerinde bir hid- det işiği parladı. Fakat sesi coşmadı, "|gene ağır ve hüzünlü kaldı: — Çünkü sahanlıkta bir gürültü Lişittim ,gidip gelenler vardı, anladım ki uavıi tabii bir hâdise eenyan edı' - Bugunku Progrıııı 6 Birincikâ 116 İSTANBUL Öğle neşriyatı : 12.30: Plâkla Türk musikisi, 1250: Hava- dis. 13.05: Plâkla hafif müzik. 19.25: Muhte- Hf plâk neşriyatı. Akşam neşriyatı * 18.30: Plâkla danş muzikisi, 19,80: Spor müsa habeleri: Eşcef Şefik tarafından, 20: Saz heyoti, 20,30: Vedin Rıza ve arkadaşları ta - rafından Türk musikisi ve halk şarkıları, 21: Örkestra, 22; Plükla xololar, £2.90: Ajans ha- elmiyorum, | isticvap ediyorum. Eğer vereceğiniz| ve borsa haberleri — * 1 berleri. BUKREŞ 16: Hafif müzik. 18,36: Romanya operasi 21,45: Haberler. BUDAPEŞTE 17,90: Örkestra, 19,05: Şarkılar. 19,40: As- keri müzik, 21,10 Kuartet, plâklar. 23,05 : Çingene çocuk muslkisi. 24,05: Haberler. PRAG İT: Kuartet, 19,30: Brnodan nakil, 20,30: Tiyatro, 22,15: Viyolon havaları. 2245: Brno- dan naktil. 23; Rusyadan haberler. VİYANA 17,80: Oda muüsikisi. 19,30: Btrausın öperet parçaları, şarkılar, muhtelif havalar. 21 : Viyana senfoni orkestrası, 28,20: Viyana mu- Kikisi, şarkılar, VARŞOVA 1630: Muhtelif program, 1920: Şurkılar. 1945: Opera. 20,06: Senfonl konser. 2245 : Dans müusikisi. Yarınki program 5 Birineikânun 936 İSTANBUL Öğle neşriyatı: 12,30; Plükla Türk müsikisi, 12,50: Hava, dis, 13,05; Plâkla hafif müzik. 1325: Muh- telif plâk neşriyatı. Akşam neşriyatı: 1830: Plâkla dans musikisi. 19,30: Çocuk Esirgeme Kurumu nâmına konferans: Doktor İorahim Zati tarafından , 20: Türk musiki heyeti. 20.30: Cemal Kümil ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları. 21: Örkestra. 22: Plâkla sololar, 22.30; Ajuns yordu ve giyinmeye karar verdim, de- di. — Hayır. — Aksırmadınız mı? — Hayır. Eğer maksadınız vakti mi nasıl geçirdiğimi anlamak ise bt defa elimde isbat edici delil yoktur. Sa nırim ki.. Kent adamın sözünü kesti: — BSizin sanmanızın veya sanma * manızın ehemmiyeti yok, Benim bil : diğim sadece bir şey var: O da zev - cenizin ve iki prestişkârının öldürül - müş olmalarıdır. Kent arkasında nöbet bekliyen si - vil memurlardan birine döndü: — Toni bu adamın sirtina bir oda | elbisesi geçir ve sonra kendisini aşa * ğı indir, emrini verdi, (Arkası var) * Son Posta $ İstanbul Gelir ve Para BORSASI 912 - 1936 Türk Devlet Borçları Ylra İN TST.B. 1 ,2.725 6 TST.B. II 21,25 $ 1.$'T.B. TTT 21,00 Devkt Deıuıryollın Borçları Lira Ergani wlw | Anadolu Ivell 40,70 Sivas Erzurum 96.$0 (| Anadolu M 00,00 Soıyeleleı hhıı Kira © 5 HazineB. 99,00 Dahili latikraz 99,05 Kira İst, Tramvay 72,59 Bomontt vA5S 'Terkos W A Çimento — 1405 İs. B. Mü, . > HU 1000 » » Name 1000 Merkez B. D. 88,00 ııw Krş. 616,01 B iras |Lret” NAKİT Kj 117,00 Y26, 618,00)/ 30 Leva L.T. L için 0.19638 1 Mark 190,00 | 20 Ley Borsa Dışında ya LK | Mübadil Bon. w,09 |Gayri » » 00W | Altın »3 | Meocidiye w L. K. Kredi Fonsiye 1880 senesi 00,00| 19038 » 103,00/ 1011 », 97 n Nöbetçi Eczaneler Ba geceki nöbetçi ecraneler şunlardır: Kstanbul cihetindekiler: Aksarayda: (Sârım). Alemdanda: — (Alİ Riza). Bakırköyünde: (İstepan), Beyâ- zıtta: (Cemil. Eminönünde: — (Bensa - s0n), Fenerde: (Vilali), Karagümrükte (M. Fuat). Küçükpasarda: (Yorgü, Sa- matyada: (EBrofilosi, — Şehremininde: (Nüzamli, Şehsadebaşında: (Üniverdtel. Beyoğlu cihetindekiler: Galatada: (Yeniyol, Mustafa Nall). Has- köyde: (Barbut), Kasımpaşada: (Vasıl' Merkez nahiyede: (Galatasaray, Malko viç). Şişlide: (Asım), Taksimde: (Kürk çiyan, Zafiropulos, Eetuğrul). Usküdar, Kadıköy ve Adalardakiler: Büyükadada: (Şinâsi). Heybelide: *Ta « nas), Kadıköy eski İskele caddesinde” (Botraki), Kadıköy — Yeldeğirmeninde (Üçter). Usküdur Çarşıboyunda: |x 20 Dratımi — 2x00 ) Ömnet | e a