29 Kasım 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

29 Kasım 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

- içi 6 Sayfa Öldükten iki sene sonra #*SPOR: ' meydana çıkan adam! Yaralanarak Mendirese atılan Hüseyinin dipdiri çıkagelmesi bütün Aydını hayrete düşürdü, katil diye hapse atılanlar da tahliye edildiler (Baş tarafı | inci sayfada) upkı şarap gibi eskidikçe kıy- metlenenler bile vardır. Benim bir ceza reisinden dinlediğim, | we şimdi size anlatacağım hâdise de es- kidir. Fakat o müstesna cinsten, yani bayatlamıyan cinstendir. Üzerinden i üç gün geçmiş haberlerir bile kokmuş| M bir zamanda, üzerinden iki geçmiş bi senin tazelenme- si, ilk bakışta acayip görülür. Fakat an Jatacaklarımı, okuyunca, bu hâdisenin, üzerinden geçen uzun senelere rağmen bayatlamamasındaki kerameti kavra - makta hiç güçlük çekmiyeceksinizi, * Hâdise Aydında geçmiş. Raziye adın- da bir kadın, Hüseyin ve Mevlüt adın- da iki delikanlı tarafından sevilmektey miş. Fakat Reziye, iki delikanlının da ısrarlarına, tehditlerine rağmen, iki â- gığından birini bir türlü diğerine ter- cih edemezmiş, Hüseyinle Mevlüt ta arkadaş. İkisi de ayni kadınla düşüp kalktıklarının far - kındalar. Fakat karşı karşıya geldikleri zaman, sağır sultanın bile kulağına va- ran aşklarından bahsetmiyorlar. Hattâ ayni kadını sevmekte bulunduklarını bilmiyormuş gibi davranıyorlar. Bir yaz günü, Mevlüt Hüseyini, bü- yük Menderes kenarında bir rakı âle- mi yapmaya çağırıyor. Bu âleme, Mev- lüdun arkadaşı — Recep te davetlidir. Mevlüt, Menderes kenarındaki içki sof rasının başında, rakibiyle kozunu pay- laşmak, ve içini kemiren kıskançlığı, kini kökünden temizlemek, küurutmak niyetindedir. Bunu arkadaşı Recebe de açmış, on- dan, icabında muayenet vadini de al- mıştır. Büyük Menderes, Aydının bir saat ötesinden geçer. Mevlüt düşünürken, orada bir tek adamı değil, bir sürü a- damı haklamak bile tehlikesizdir. Çün- kü orada kopacak bir feryadın değil, a- tılacak bir topun bile şehirden duyul- masına ihtimal yoktur. * Recep tarafından bu âleme çağırı- lan Hüseyin, bu işin ucunda hiç bir teh- Hke sezmiyecek kadar saf değildir. Fa- kat o, bu davetten kaçmayı, bir kavga- dan kaçmak gibi korkakça bir hareket sanmaktadır. Ve herhaengi bir tehlike- ye atılmaktan çekinmiyecek kadar da cesurdur. Bu itibarladır ki, Mevlüdum teklifini kabul ederken, ufak bir tereddüt bile Bgöstermez! Fakat bir kavga ihtimalini de düşünür, ve yola çıkarken tedarikli davranır!. * Menderes kenarında rakı sofrası ku rulur. Kafaların bayli tütsülenmesin- den sonra, Mevlüt, içine dert olan bah- si açar. Bir münakaşadır başlar. Müna- GÖNÜL İŞLERİ' Bir kayınvalide Hikâyesi Mektubuna (A. T.) inisyalini a - tan bir okuyucum refikasının an - — vnesinden şikâyetçi, diyor ki: Evlenirken alacağım kızin ahva- “Hni soruşturdum: «— Annesi çok bilmiş, büyüye itikat eder, içinden pazarlıklı bir kadındır. Kızını sık sik görür, ona kendi aklına uygun öğütler verir, seni rahatsız eder,» dediler. Evim ayrı, uzak bir mahalledey- “gdi, söylenenlere ehemmiyet verme- dim, kadın kızma yuvamızı bozacak şekilde telkinatta bulunursa çare - sini bulurum, dedim. Düğünümüz oldu, az sonra da bi- lenlerin ilk tahminleri tahakkuük et- miye başladı. Karıma: «— Annen bize sık gelmesin, sen de pek sık gitme, dirliğimiz bozul - Masın,» diyecek oldum. - 4 | kaşa kızıştıkça kızışır. Mudarebe halini alır. Neticede işin yumrukla, tokatla, tekmeyle de hallolunamıcağı anlaşılır. e söz silâhlara havale edilir. Hüseyin tabancasıni, Mevlütla Re - eep te kamalarını çekerler. Hüseyin tabancasını ateşler, Receple levlüt kolundan çok hafif bir yara | alır. Fakat Hüseyini baldırından bıçak- layıp kıskıvrak yakala € arkadaşı- nin da yardımile, biçareyi Menderes ,nehrine fırlatırlar. ki gün, beş gün or- mmeyince dedikodular başlar. ıta tahkikata girişir. Yapılan ihbar lar üzerine Mevlütla Recep yakalanıp istintaka çekilirler. Mevlüdun Hüseyine bir kadin mese- Jesinden kin beslediği zabıtaya malüm edilmiştir. Bu kinin mevcudiyetine şa- hadet eden birçok kimseler vardır. Recebin ve Mevlüdun kamalarında, esvaplarında kan lekeleri görenler de mevcüttur. Fakat zabıtanın daha fazla deli! ara- masına lüzum kalmaz. Çünkü istintak biraz sikıştırılınca Recep ve Mevlüt cinayetlerini itiraf etmeye mecbur ka- lırlar, ve Hüseyini nasıl bıçaklayıp Menderese âttıklarını çatır çatır anla- tırlar, Bu itiraflar üzerine Adliyeye tes lim olunan caniler de bittabi mahküm edilirler, ve hapse sokulurlar! * Hâdisenin buraya kadarki safhaların da bir harikulâdelik yoktur. Ve işin harikulâdeliği bundan bir müddet evvel, Hüseyinin ortaya çıkma sile başlamıştır. Yaralı olarak Menderes nehrine br- latılan, ve öldüğüne kanaat getirilen Hüseyinin elini kolunu sallaya sallaya Aydına gelmesi, herkesi haklı ve bü - yük bir hayrete düşürmüştür. Kendisile konuşulunca da anlaşılmış tır ki, Hüseyin, Menderese fırlatıldık- tan on, on beş dakika sonra sahile çık- mıştır. Çünkü mükemmel yüzmek bil- mektedir, ve aldığı yaralar hiç te ağır değildir. Fakat Hüseyin, sahile çıkar çıkmaz, kendisine tecavüz edenlere karşı silâh kullandığını hatırlamış, ve bir cinayet işlemiş olmaktan korkarak, firara ka- rar vermiştir. Ve o günden sonra da uzun müddet Aydına dönememiştir. Fakat geçenlerde tesadüfen, Mevlüt. la Recebin sağ olduklarını öğrenmiş, ve Aydına dönmüştür. Bu vaziyet karşısında, iki sene ha- piste yatmış olan Mevlüt ve Recep ye- niden Mmahkemeye gönderilmişler, ve lâ’erıe! kararı alarak tahliye edilmişler t Selim Tevfik «— Elbette gelecek, gülünü seven dikenini de sever, ben de sık gide- rim, karışamaz, menedemezsin, de - di.> Hâlâ da sik görüşmeler berde - yvam, Lâkin bundan fenalık doğa - cağı da yüzde yüz aşikâr/ Acaba ne yapayım?» * * Yapılacak hiç bir şey yoktur. Kadın kızını, kız annesini görmek ister, tabil hakkıdır, önüne geçile - mez, Okuyucumun dikkat edeceği ilk nokta, zevcesine bu bahsi açmamak, izzeti nefsini kiırmamak, meseleyi inat sahasına götürmemek olmalı - dır. Bundan sonra eğer kadının kızı üzerine hakikaten menfi tesiri varsa önüne geçmiye çalışılabilir. Görü - lüyor ki bir târafta cahil bir kadın'ın, karşısında da münevver bir erkeğin, karşılıklı - tesirleri çarpışmaktadır. Eğer erkek bu mübarezeden mağlüp çıkarsa suç kendisinindir. TEYZE SON POSTA İstanbul liki B. takımları maçları İstanbul Lik şampiyonasının beşin- |ci haftasında karşılaşan — B takımları |müsabakalarının dünkü neticelerini a- şağıya yazıyoruz: Vefa - Hilâl Her iki taraf bu maça lâzımgelen ehemmiyeti vermişti.... Eyi hazırlanarak sahaya — çıkan ta- |kımlar, maça, hakem Samim Tâlünun idaresinde başladılar. Vefa bir müd- det sonra hâkimiyeti eline aldı; birin- ci devreyi 2 - | üstün bitiren Vefalılar ikinci — devrede 4 gol daha çıkararak maçı 6 - 1 kazandılar. Oyun çok güzel ve çok hararetli oldu. Bilhassa hakemin iyi idaresi, iki ta- rafın nizamlı oynaması maçın baştan sonuna kadar tek bir favl yapılmadan cereyan etmesini temin etti. Fener « Süleymaniye Baştan sona kadar hâkim oynayan Fenerliler bu yılın gol rekorunu yaptı- lar. Sıfıra karşı (15) gol yaparak, mü- essir ve teknik bir takım olduklarını ispat ettiler. Galatasaray - Anadolu Bu müsabakada Galatasaray takı- mi güzel bir oyundan sonra sıfıra kar- şı 11 gol atarak büyük bir sayı farkile galip geldi. Bu maç da oldukça heyecanlı ol- du. Güneşliler mahsus bir hâkimiyet gösterdiler. Ve maçı 1 - O kazandılar. Bu Günkü Maçlar; İstanbul lik şampiyonasının A ta- kımları arasındaki beşinci hafta maçla- ı bugün Kadıköy, Taksim, Şeref stadlarında yapılacaktır. Askeri mektepler voleybol maçları Kuleli ve Deniz lisesi voleybol takımları galip geldiler Dün Beyoğlu Halkevi salonunda askeri mektepler arasındaki voleybol müsabakaları yapıldı. llk maç Deniz Hsesi ile Maltepe li- sesi arasında yapıldı. Maç çok heyecanlı oldu. Neticede 15 -12, 15 - 5, 15 - 13 sayı ile Deniz lisesi galip geldi. İkinci maçta Kuleli lisesile Deniz Gedikli mektebi karşılaştı. Kuleli 15 - 1 gibi büyük bir farkla kazanmış- lardır. Bu suretle finale Deniz ve karaya mensup iki askert lise kalmış oluyor ki aralarında cereyan edecek maçın he- yecanlı olacağı şüphesizdir. !a ğ â” & s , —— Bir çay Sofrasının süsü Dört köşe bir bez üzerine bir yap- rak Tesmi işleyip bunu bir çay masa - sında çay fincanı altına koymak artık geçmiş bir modadan başka bir şey de- ğildir. Şimdi bü fincan altlıklarını dört köşe bezler şeklinde değil, resimde görüldüğü gibi oyulmuş yapraklar ha- linde yapıyorlar. Bu tarz daha yani ve daha caziptir. Bir çay sofrasında göze hoş görünür. sporcuları bu maçı 15 - 5, |: Pamuk seferberliği Garbi Anadolu haşarat enstitüsü bütün mesaisini pamuğa hasretti, enstitü dünyanın hiç bir yerinde yetişmez! ,, diyor (Baş tarafı 1 inci sayfada) Abdülhamit devrinde bir Alman heye- ti, sarayın müsaadesile Türkiye mahsul mıntakalarını tetkike gelmişler.. Tet- kikat uzun sürmüş.. İncelemeler, tecrü- beler yapmışlar.. Bu kitapta verilen malümattan öğreniyoruz ki heyet kü- Çük ve büyük Menderes ile Gediz mın- takaları üzerinde uzun uzadıya dur- muş.. Bu mıntakalarda yapılacak pa- muk zeriyatının, fenni usüllere istinat ettirilmek şartile kalite ve kantite ba- kımından bütün cihan pamuk mınta- kalarında yetişen mahsuklen daha üs- tün olacağı neticesine varılmış. Haşarat enst , pamük geferber- liğine başlamış bulunuyor. Şimdi bü- tün tetkiklerimiz pamuk mahsulü üze- rinedir. Bu hafta Vekâlet, Vilâyet ka- naliyle bize bir emir verdi. Ege minta- kasındaki pamuk hastalıklarını, pamuk sabalarını ve pamuk sahası olmağa mü sait yerleri tetkik ediniz, dedi. Tetkikleri bizzat ben yapacağım. İlk önce Menemen; Dikili ve Bergama mım takalarını gezeceğim, Ondan sonra sı- rasile Torbalı; Bayındır, Tire ve Öde- miş, Çeşme, Seferihisar, Kuşadasına ve Selçuka gideceğim, Hastalık noktasından pamuk mınta- kalarının tahdidinin aleyhindeyim. Çün kü pamuk ekimine müsait olan bütün tarlalarda hastalık oladi'ir. Tahdit fay- © SAR AT Garbi Anadolu Haşerat Enstitüsü binası dasızdır. Mücadele lâzımdır. İzmir mın- takasımda, şimdiki pamuk sahasını on misli genişletecek kadar saha mevcut- tur. Bergama ve Menemen ovaları al- tın kaynağıdır. Biz şimdiye kadar yaptığımız pamuk hastalıkları tetkiklerinde iftiharla kay- dedebileceğim neticelere vardık. 35 pa muk haşeresi bulduk. Dünya pamukla- rında mevcut olan haşereler kırk beşi geçmez... Diğer hastalıklara gelince; bunlar Türkiye pamuklarında yoktur. Pamuklara ârız olan iki mühim haşe re Egede yoktur. Biri Antonomus deni- len hortumlu bir böcektir. Amerikada mevcuttur. Diğeri pembe kurttur. Bu haşere Adana pamuklarında mevcuttur Bu yüzden Adana pamuk tohumu, İz- mir mıntakasına ithal edilemez. Bu memnuiyet bir kanunla aleniyete ko- nulmuştur. Egenin pamuğu dünyanın hiç bir ye rinde yetişemez. Ben geçen sene bir| — Ecnebi ve Akalliyet mektepleri İkinciteşrin 29 .*ve 4 direktörü “ Ege pamuğu Hastalıklı bir pamuk kozası sayesinde pamuklarımız yüzde 96 nis” betinde hastalıktan kurtulacaktır. Enstitüde tütünlerimize musallat ©* lan haşere ile de mücadele edilmekte” dir. 'Tütün mahsullerimize musallat olal 'Trips Tapazi haşeresi yalnız 1929 yılıl da 15 milyon kilo tütünümüzü mahvet” Direktöre sordum: — Bilümum haşerelerin mahsulü * müz üzerinde yaptığı zararı tahmil bir hesapta ortaya koymak mümkül | mü? Direktör dethal bir dosya çıkardı. VE Şu cebal verdi : — «Umumt! zarar yüzde 62 dir. Hu* bubat yüzde seksene kadar zarar görü” yor. Devamlı ve ilmi bir mücadele ilt bu zararı telâfi etmek mümkündür.* Sağlam esaslara istinat eden bir mü* cadele usulü bizi çok iyi neticeleçe ulaf tırabilir. Şimdi pamuk seferberliğint başlamış bulunuyoruz. Bu mücadele* mizde Nazilli pamuk istasyonile elelt verdik. Nazilli pamuk istasyonu iklimi ve sanayie müsait olan pamuk cinsleri” pi ayırıyor. Enslilümüz ise pamukların hastalığa mukavemet derecesini mey * dana çıkarıyor. Cinsi iyi, hastalığa mü* kavemeti az olan pamukların hastalıl mukavemetini arttıracak tedbirler bul* mağa savaştık. Bu müşterek çalışma* nın kısa zamanda iyi neticeler verece” ğini ümit etmekteyim.» Enstitünün mahalli bir keşfi Ziraat Vekâletinin haşerat enstitüsüh Üç yıllık uzun bir çalışma neticesindt dünyada henüz adı bile bulunmaya? elli kadar haşereyi meydana çıkararak üzerinde tecrübeler yapmış ve tetkil için Londradaki — beynelmilel Britisb Museum'e göndererek ad konmasını T” ca etmiştir. Bulunan haşereler arasında bu yi Menemen bağlarma musallat olan VE, henüz adı bile olmıyan bir haşere de vardır. Britih Museum'ün haşerat 1âbü ratuvarları direktörlüğü yirmi gün d€“ vam eden bir tetkik devresinden sonrâ bu haşerelerin hepsinin yeniden keşfe” dildiği neticesine varmış ve bunlarf Türkiyeye âlem olan adlar vermiştif Menemen bağlarına musallat olan hi* şereye Megameküs Şevketi adı verildi” ği gibi bir pancar haşeresine de Tu”* hal pancarlarında bulunduğu için Tuf” halus adı verilmiştir. Ziraat Vekâleti Burnova haşerat en$* titüsünün bu mühim keşfi, bütün dün” ya haşerat enstitülerine bildirilmişti Ecnebi ve ekalliyet mekteplerind? tedris müddeti 4 tetkikim esnağında bir pamuk tarlası|tahsil müddeti bazılarında 5, bazılö” içinde bir fidanda 300 koza saydım. Bülrında 6 ve bazılarında 7 — sene ol rekör, dünyanın hiç bir yerinde yok- İkabul edilmiştir. Bu hal MM proğramlarının tatbikinde bir çok müf' — tur. İstasyonumuzda iyi pamuklara muh-|İkülâtlar vücuda getirmekte idi. İ bir talk | telif hastalıklar aşılayarak bunların mücadele çarelerini tetkik ediyoruz. Gayemiz pamuk hastalıklarını asgari hadde indirmektir. Pamuk cinsi iyileştikçe hastalık nis- beti de artıyor. Meselâ Akala pamukla- rında hastalık daha fazladır, Bizi kor- kutan hastalık değildir. Hastalık müca delesinin pamuk zürraı tarafından mü himsenmemesidir. Vekâlet bu mekteplerin matname ve proğram dahilinde t sat yapmalarını kararlaştırmış ve ket” fiyet Maarif müdürlüğüne bildirilmi?” tir. Bu mektepler bundan sonra Ğ Y'IV müddetle tedrisat yapacaklardır. n Akalliyet mekteplerinde birer de kütüphane — bulundurulması muvat? Şimdi pamuk teli kurduna karşı mey | görülmüş ve bunun temin edilmesi ı: dana getirilen Derrinak isminde yeni|çin lâzımgelen teşebbüslerde bulur” — bir ilâcın tecrübelerini yaptık. Bu ilâçİmuşlardır. ğ eli

Bu sayıdan diğer sayfalar: