Hergün İplik dendi ve ı;)kumacıll Tezgâhları ——yYazon: Muhittin Birgen G eçende iplik derdi üzerinde bazı şeyler yazınışum, Dün Denizli Kadıköyü dokumacıları - kooperatifin- den bir mektup akdım, Bu kooperatif, bizim İzmir ve Aydın muhitlerinde e- kip, güzel mahsullerini biçliğimiz koo- peratif fikirlerinin Denizli Kadı- köyünde yapmış olduğu tesirlerin mah- sulüdür. Bu kooperatifi kuranları jyi tanırım. Kooperatiflerinin esas mu- kavelenamesini ben yaptım. Onlara küllanacakları usulleri ben öğrettim. Bu itibarla işlerini de iyi bilirim. İki se- neden beri bu teşebbüsü yürütmek için bütün gayretlerile çalışan insanlar, ba- sit tahsilli, küçük bilgili insanlardır. Kat'i olarak temin edebilirim ki bu de- likanlılar işlerini ve işrlerine sil koo- peratifçilik tatbikatını çok İyi ve nâ- zari ülemaya nisbetle daha çok fan zisiz olarak bilirler, Yalnız içinde bü- lundukları şartlar çok müşkükdür. Çün- | kü kendileri maddeten zayıf, muhitle: çorak ve dikenli ve ayrıca da yardım- dan mahrumdurlar. Bana gönderdik- leri mektubun ipliğine taallük eden | tarafları diğer bir sayfada neşrediliyor. Diğer dertlerine gelince onu da burada ben teşrih edeceğim. * Garbi Anadoluda vaktile çok geniş bir dokumacılık sahası Yarmış. Bugün bu saha daralmış ve dokumacıhk, bü- yük fabrikacılığın keskin kılıcından geçmiş olmakla bereber tezgâhların » eski tabirile bakiyyetüssüyufu - gene yüksek bir mikdara baliğ oluyor. Yal- nız şu Denizli Kadıköyünde bin beş yüz tezgâh vardır ki bu, bin beş yüz allenin ekmek vasıtası demektir. Bu gün iplikçilik sanayii vasati olarak yüz- 'Bir şey değil.. İn- de yüz on kadar gümrükle himaye edi- lir. Bu, pek basit bir iş olan iplikçilik için fazla, dokumacılık için de ağırdır. Bundan dolayı bu dokumacılar müş- kül mevkide kalmışlardır. İşleri kesa- da ve darlığa gitmiştir. Buna rağmen, gene bir kısım tezgâhlar dayanmış |da rakamın şeametine Bazı kimselerde basılmış yazılara karşı sarsılmaz bir tnanma hissi var- dır, Gazete böyle yazıyor, kitap le yazıyor, o halde bu mesele bö; dir, ler. Amerikada velenme Rekorunu kıran adam Los Ancelosun tanınmiş şahsiyet — lerinden — Vinter: » mut, Gİ yaşında- dir. Ve hayatta yegâne — gayenin evlenmek olduğ kanaatindedir. Bu zat geçer ikinciteşrinin ü çünde, sekizinci defa — evlenmiş hayretlerini izhar eden halka da «ne şaşıyorsunuz.. bu şaallah pek yakın da on üçüncü dü ğünüme — sizleri davet edeceğim» demiştir. Bununla belli etmek istemiştir. inanmadığını Vintermut'un yedi karısından be- dır, çünkü o havalide bu işe alışmış o- lanlar, başka işlere kolayca geçemiyor- lar ve oralarda tabiat te buna pek mü- sait değildir. Rençberlik dokumacılık- tan daha düşkündür. Halen iş şöyle görülür: İpliği İstan- bul, İzmir ve Adana tüccarları satar- Jar. Bu, büyük bir ciro olduğu için üze- rinde ne kazansalar kârdır. Halbıki son zamanlarda çok fazla kazanmış ol- duklarını ve bunların fabrikalarla ek-| seriya müttefikan ve bazatn dn hattâ oan | ların direktifleri ve onların metifaatle- ri namma hareket etmiş olduklarını zannederim. Çünkü fabrikal İ yı aralarında taksim etmişler, tücc: larla mukaveleler yapmışlar ve piy sayı da haraca ke: lerdir. Bu cihet bence muhakkaktır; yakın bir tetkik mahsulü*dlarak bilirim. şi ölmüş, ikisi boşanmışlardır. Ada- min arka arkaya bBeş karısı öldüğüne göre şeametine inanmamakta haklı o- labilir. Çünkü şeamet kendisindedir, Deniz altındaki tatlı su Basrada deniz altlında membalar d Vat billardan M tadbi e çait Yerli dalgıçlar bu membaların yerleri- ni bilirler. Ve ellerinde tulumlar deni- SON POSTA Gazete ve kitap, dini yazı Hiç kimseden bunlara ki inanma istenmez, ve böyle bit inan- ma, inanana fayda da vermez... RPRARAS HERGÜN BİR FIKRA Hayır maksadile Ekrem Talunun, Reşid isminde bir arkadaşı vardır. Bay Reşid, baş- kalarının mer'asında otlakerlık et - meyi seven takımdandır. Geçenlerde bir gün, beraber, ga- zinoda oturuyorlardı. Aralarında şu muhavere geçti: — Ekrem! Bir sigaran var mı? — Hayır, yok' Ben artık sigara al- miıyorum. — Neden? — Seni tütün içmekten vazgeçir- mek için.. sırf bir hayır maksadile, azizim! Maymunlardan Geldiğimizi iddia Edenlerin delili İnsanın maymundan azma oldu- TARTK FOK DN N L INDA ) Kitabın ve gazetenin okuyana fuy- ga vermesi için tenkit gözü ile okun- anası, kitapta ve gazetede serdedilen kddiaların muvafık olup olmadığının incelenmesi lâzımdır. Köpeğin getirdiği Çocuk Bu karı koca, bir gün evlerinde o- tururlarken, kapının — tıirmalandığını duymuşlar.. Erkek aşağı inmiş, kapıyı çaçmış, kapının önünde bir köpek bek- ;İiyomuş. köpeğin ağzında da bir pa- ket varmış. Köpek kapının açıldığını paketi bırakmış ve kaçmış.. Paketi alıp açtıkları zaman içinde canlı bir çocuk bulmuşlar. Çocuğu al- görünce mışlar, adını da Mazes «Musa» koyup, | sırlık terbiyesini - hele şu müfrit 1âür — |büyütmeye başlamışlar. Mendillerin şekline dair kanun Mendiller, ufak, büyük — olur, her bwv) yne karşı o kadar çok ve mühirl nevi kumaştan ve her renkte yapılır. | V£zifeleri vardır. ze dalıp tulumları su fışkıran — yerler- ğunu iddia edenler, bu iddialarını ve- Fakat bütün bu mendiller sekil itiba- den dodururlar. Buralardan — dolduru-| sgikalandırmak için, lan suda zerre kadar tuz bulunmaz. -İtar, kooperatifçiliğin basit tatbikatını kolay kavramış ve iyi kalpli, sade san- atlerinin ileri gitmesini isteyen insan- lardır. Bunlara biraz yardım edilse bü- tün işler kolayca düzelebilir ve bu san- | * Resmini ellerinden gelen her şeyi yapıyorlar. İşte son günlerde, Londrada bir ma- ğazada görülen bu manzaranın, iddia- larını bir kat daha kuvvetlendirdiğine şeklinin murabba olaı inanıyorlar. gördüğünüz — maymun, İplik, tüecafıa elinden dakildeki tüc- | at ileri giderek hattâ kooperatif alciye-'| ondrada yahudi mahallesinde bir sa- carların eline geçer. Buttlar da iplikle: ' ler kurulabilir ve çok sermaye İstey&n ( Cimın maymunudur. Hayvanlara pek ri tezgâh sahiplerine satarlar. bu işte pek az da olsa gene birşey ka- zenirlar; fakat, asıl kazançlarını vere- siye verdikleri zayıf dokumacılardatn çıkarırlar. Bunlar ya ipliği alırken bir az fazla fiyat öderler, yahut dokunmuş malı gene ayni adamlara satarken bir az ucuza verirler. Binaenaleyh, liman- lardaki ve satış merkezlerindeki iplik tüccarlarile tezgâh sahipleri ârasında mutavassıt olarak çalışan ve her yerde bir iki kişiden ibaret olan bu unsur, ne olursa olsun, gene bitşey kazanır. Tezgâh sahibine gelince, eline ekmek parası ancak geçebildiğinden bir türlü işlerini ileri götüremezler. İşte dert bu- radadır. Bu derdin devası da güç bir şey değildir. * Bu tezgâh sahipleri İzmir ve Aydına gelip gittikleri için oradaki satış koope- ratifçiliğinin faydalarını görüp anla- dıktan sonra ayni ruhu kendi muhitle- rinde de canlandırmak istediler ve ben de bunlara yardım ettim. Yukarıda söylediğim gibi bunlar bakikaten işle- rini bilirler ve bir kooperatifi kendi başlarına idareye ve inkişaf ettirmeğe müuktedir, biraz okur yazar, fakat, san- atkâr oldukları için aralarında kabil ol- duğu kadar mütesanit, kafaları işe ya- MT a Onlar| ve çök masrâfla işleyen bez fabrikala- rını çoğaltmak derdinden devleti kur- tarmaya yarayacak esaslı ve temelli bir hareket meydana gelir. Kooperatifin mektubundan anityo- rum ki gerek Denizli saylavı Bay cip Ali, gerek İktısat Vekâleti bunlar yardım etmek işi ile meşguldürler. G tek kıymetli İktısat Vekilimiz Bay Ce lâl Bayar, gerek Bay Neci Aliye tecrü- besini bildikleri bir kooperatifçi sıfati- le temini edebilirim ki, bunlara yapıla- cak yardım, gerek o muhitin imarı, ge- rek mücavir muhitlerde dokumacıl inkişafı ve nihayet, gerek, milli iktı ü sındaki yakınlıktır. meraklı olan mağaza sahibinin bir de kedisi vardır, Satın alındığı gündenbe- jri, kedi ile ruhları kaynaşan maymun, Jarkadaşından bir dakika bile ayrılma- . makta, ve hep böyle oturmaktadır. İnsanın maymundan gelme oldu-|kralın tiyatrosunda oynayan aktörler ğunu iddia edenler diyorlar ki: n mutavassı!sız ip- sı ve bu kooperi hayatımızın inkişafı bakımlarından he-| lik tedarik edebilmesinin temini onla- sapsız faydalar verebilecek mahiyette- dir. Büyük yardım ve himaye d: hattâ küçük yardım ve himaye ile, bil- hassa şu iplik fabrikasyonunda ve ip- lik titaretinde mevcut tröstün kırılma- İSTER İNAN İ Bigada oturan arkadaşımız anlattı: Çanpazar nahiyesine bağlı Paşaköyü halkından bir zat büyük bir ağaç kütüğünü oyarak içine barut doldurup İNAN İSTER İNANMA! iSTER ra genişlik ve ferahlik verecektir. 'Tekrar etmeği barç bilirim ki bunlar rile murabbadır. Bu şekil Fransada ka- nunla tesbit edilmiştir. Kraliçe Mari Antuvanet zamanına kadar her şekil- de mendil kullanılmakta — iken Mari Antuvanet krala rica etmiş ve mendil cağına — dair bir kanun çıkarttırmıştır. Düana İlâkabile ânılan şehir halkı Fransada -Bru - adlı ufak bir şehir vardır. Çok zaman bu şehrin halkına Bru danaları denilmiştir. Buna sebep de şudur: Krallık zamanında üç serse- ri bu şehre olduklarını iddia ederler. Halk bunlara — İşte iddiamıza en büyük delil... finanır, bir ahırı bunlara bırakırlar, ahı- Kediler insandan başka hiç bir mah-|rın kapısında dururlar ve bütün bu şe- İlâka sokulmazlar, Maymuna sokulma- |hir halkını para alarak ahıra koyarlar. larının sebebi de maymunla insan ara-|Fakat ahır dolunca, kapısını kilitleyip kaçarlar. Yolda rastgeldikleri birine a- nahtarı verirler: ğ — Sana derler, bir ahır dana hedi- ye ediyoruz. Danaların hediye edildiği a (cuğun mânen ve maddeten mücehhe? gelirler, ve kendilerinin İxral Atfons şimdi kaç yaşındadır? Babalık mektebi. E. Talu İ ı A vusturyalılar Viyanada bir ba ? l balık mektebi açmışlar. Genç * ile reisleri alelâde talebe gibi bu mek” |tebe devam ederek, orada çocuk terBiz | yesini ve babalık ödevlerini öğren!yor * Harmış. Eğer yapılmakta olan ilk tecrübü müsbet neticeler verirse, bundan sonTâk g olan erkeklerden, evle * sırada bu mektebin diplü* necekleri ması aranacak ve ibraz edemiyenlerit evlenmelerine izin verilmiyecekmiş. Hiç şüphe yok ki, babalık dür n'atkârlardan biri ve belki d6 Tam ve hakiki mü> tirmek, her GlŞ evlât nasile, damın kârı değildir. İnsarf yavrusdı hercaâl mönckşe gibi, hiyar Plimüt tavuğu ve yahud ki Meri: yunu gibi yetişmez, Bu sayı maddi varlıklarına g maâam bunların az çok si leri için kâfidir. Çocuk ise, maddi tâ7 rafından ziyade manevi tarafıma ehemi” miyet verilmesi icabeden kompleks bif mahlöktur. Kendi haline bırakılacak 0* fakat pek nâdir olarak, iyi ['_ibl' İ yetiştiği idir. Lâkin milyonda bifş bir tesadi eseri olan bu vâkıa, çö* — olması için bilhassa babanın da terbiyt bilgisine hakkile âşina bulunması li * — zumunu ortadan kaldıramaz. İlk ve en önemli hayat mektebi babâ ocağıdır. Bu mektebin başmuallimi mesabesindeki aile reisi şâyed kof o * lacak ve terbiye esaslarından bibehr€ bulunacak olursa, elbette ki oradan ye tişecek ölafi gotuk da hayatta ilk a: "larını ters atmağa alışacak ve bu yalır piri gidişin bilâhara tashihi de, gayri mümkün değilse bile, ber halde çetifi bir iş olacaktır. Bu itibarla, Viyanadaki babalık meks tebinin her halde faydalı, ve böyle mekteb açmak fikrinin de çok W.ı:lî k ğ k j ise ve uzun bir ihzari terbiyeyi müs * telzem bulunuyorsa, evlâdlık san'ati da o derece nâzik, o mertebede bir ha balilik asrında - müstelzem bulunmak” — tadır. Aile düzeninin içinde, — babanti evlâda karşı olduğu gibi, evlâdın da ©* Ve ben, Avusturyalıların yerinde ol" sam, babalık enstitüsü'nün yanı başın” da bir de evlâdlık ilkmektebi açardım. e a elaarnn ea Biliyor musunuz ? ————————————M—LML—MLTLİ—TEL——”:Z: 1 — vBende mecnundan Tüzün âşıklık B* tidadı yarı ' — vÂŞIk Sadık benlm meenunun ancak — adı vark Si maesraları kimindir ? 3 3 — Bötirisler kimlerdir ? 3 — 1931 de İspanya tahtından indirilefi (Cevapları yarın) * (Dünkü suallerin cevabları) 1 — #Yirâne cihanda ne şâhız, ne bende” yit «Rindi abâ bedüş fakirü revendeyif" muralarile başlıyan şŞilr Yahya Kemalindir 2 — Belçikaniti merkesi hükümeti — olüfl Brüksel —Sen üzerindedir. — Nüfusü 831000 dir. $ — Romada Senafoda kendisini öldürmelk peliri adam, İysteyenler arasında üvey oğlunu da Bnnmt.': yardıma lâyıktırlar ve bu yardım bü- lahırın kapısını anahtarile açar ve da-İ.Ben de mi Brutus, oğlum?.» diyen dikatöf yük hayırlardan başka bir netice ver-|nalara sahip olacağı yerde ahırdan çı-|Julyüs Sezar'dır. Muhittin Birgen — kanlardan bir temiz dayak yer! STER İNANMA! Ramazan topu gibi patlatmak istemiş, fakat barut adamın |'hayvanlar arasında temarüz etmesit! uzaklaşmasından evvel tutuştuğu için biçarenin göğsünü | 'bilen yegâne hayvan katırmış. K”? parçalamak suretile ölümüne sebep olmuştur. mez. B S a eee l l Kendini hasta gibi gösteren hayvan Bir Hintli âlimin iddiamna görü İistirahat etmek istediği zaman ayacı” jda hiç bir ârıza yokken kendisini ”” 'ğı büküldü gibi gösterir ve bağıra! iyere yatarmış.