8 - Sayfa Tarihten yapraklar: Oğlu tahta çıkarken boğdurulan baba x Cellât Kara Ali Sadrazamın ayaklarına kapandı. “Beni öldürün, lâkin Sultan İbrahim efendimizi öldürtmeyin! ,, diye yalvardı. Bu ri ı verildi, bunu yerine getirmek borçtur., kelimeleri ortahkta çınladı icaya bir yumruk mukabele etti. “ Bire sersem, katline fetva 1648 yılı ağustosunun onuncu gü- Üyr stanbul halkı sayısız, cübbe, külâh, şalvar yığını halinde X- n camiine giden yollara dö- alkı bu gibi merasimlerin ihtişamanı seyretmekten lar- hattâ gittikçe artan bir evlerin, hanların pence kapıları ve cumbaları müştü. Yeni padişâh kimdi biliyor musu - nuz? Henüz yirmi yaşından yetmiş bir gün eksik bir çocuk. Günlerden cumartesiydi. Bü, ten sonra avctılığa mer: ğ diye anılan Sultan Mehmet, Sultan camline gelmişti. yhislâm A n vermiş, sonra Kılıeı beline bağlamıştı. Kocaman kı- liç bu küçük çocuğun belinde kocaman bir yük gibi sallanıyordu. Çocuk ikide bir can sıkıntısını gizle- miyor, bir an önce bu kalabalıktan kur tulup saray bahçesindi dirmeğe memur iç oğlanlarının yanına dönmek, istiyordu. Lâlası kaşlarını ça- tarak: — Uslu dur!.. Büyük Valde Sultana söylerim. Diyince yavrucağın yüzü umacı gör- müş gibi sararıyordu. Kösem Sultanın şakası yoktu. Kudı- ği zaman vezirlerin anlarım uçür- tuyor, padişahlığa yükselttiği kendi 0- mı bile boğduruyordu. ük padişah koltuklarından kaldı rılarak ata biniyordu. Atın iki tarafın- da iri yarı iki bostancı vardı ve onu tu- tuyorlardı. Büyük İmrahor da atın diz- ginlerini eline almıştı. b yhislâm Padişahın kulağına yak- laştı : — Büyük Valde Sultanın tenbihi var dır. Kaşlarını çatasın ki, gerek halka ve gerek Yeniçeri ve gerek sipahi kul- larına heybetli görünesin! Küçük Mehmet sahiden kaşlarını çatmıştı. Altın işlemeli ve benekli kır- mızı cübbesi, cübbenin altındaki altın Barısı mintan ve şalvarile pek şıktı. Kır mızı' papuçlarını altın üzengilere koy- itan Selim usulü ka- münde sorguç vardı. ve kavuğun ö m yumurta büyü parlıyordu. tan Selim gib Sinda heybet ta: a gitmiş — Bir büyük cihangir olacak.. Gö- |cerelerile damlarını dolduran sayısız "ı_'"“)fîf' çıktı.. ne- | halk, başlarını eğerek ellerini göğüsle- Şimdi bif «vasıtan- | rine götürüyor : dan ibarettir....» de- -| mahbes endisini eğlen | betaber öldi gu- | yenlerden bir kimse yok mudur ki be-! ıııi kurlarsın! Amanan! Amaasan!... S" «Radyo», sinema: a | smrivâkidir. Sinema — münek- kitlerinden biri asi- nema artık bir gaye rüyor musunuz, şimdiden ne kadar hey betli!... Diyorlardı. Sokakları, evlerin vve hanların pen - mişti. Bu münekki- din sözü çok yerin- dedir. Bir vakitler sine- ma san'atkârları filmlerini — «san'at Jaşkı» namına çevi. riyorlardı... Bu ar- lar artık geçmiş za- mana katılmıştır... Şimdi — münekki- |din dediği gibi «sie nema» gaye olmak- tan çıkmıştır artık... Şimdi sincmia Tik A dızları, san'atkârla- rı, isimlerinden faz- la bahsedilmesini; İreklâm yapılmasını dedikodular — yapıl- masını - dileyorlar.. Bu sayede daha faz la para kazanacak- larına kânidirler de ondan... ı Duglas'ın; Norma Talmac'ın, Çar- Ki Çaplin'in film üstüne film çevirdik- leri zamanları hep hatırlıyorsunuzdur tabil?... Lora Lapland gibi yıldızlar elliden fazla film çevirmişlerdir. Buna rağ- men çok az film çevirdiklerine kâni i- diler... Şimdi böyle mi? , Ön safta bulunan Klerk Gebi; Fred Aster; Cincer Rocers; Lily Pona; gi« bi san'atkârlar «son merhale» ye eriş- tiklerinden beri acaba kaç film çeyir- mişlerdir?... Ya dört, ya beş... Haydi haydi bir misli fazla... - Meselâ Klerk Gebi sekiz film yapmıştır... Halk bu meseleyi güç anlar... Halk Allah yardımcın olsun!.. icin durgun sularını, E- ve Kâğıthane sırtlarını hiler at mey- an indirirler ve g- e bir küçük çocuğu getirirler. aşlamışlardı. him Efendimizi 1p gene tahtına otur- turuz. Deli İbrahimi tahttan indirenler için bundan büyük felâket olamazdı. Etek- leri tutuştu: Şeybisiâm Abdürrahim Efendi, Sad- râzam Sofu Mehmet Paşa, Kadıasker, Murat Ağa, Kara Çavuş ve saire hemen toplandılar. İki Halifenin bir arada toplanması doğru değ , Din ve devlet işlerini eh- line vermeyip rüşvetle rastgelene ve- ren bir Padişahın tahttan indirilmekle inin de caiz olduğu hakkında Şeyhislâm fetva verdi. On - dan sonra hepsi birden saraya gittiler. Saray hizmetçileri işi anlamışlardı. Hepsi birer tarafa savuştu. Sadrâğzamın adamları kapıları kırarak girdiler. Fa- kat cellâd neredeydi? Cellât Kara Ali de gizlenmişti. Sofu Mehmet Paşa sakalımı titrete- rek bağırıp duruyordu. — Cellât nerede? Şu mel'un cellât nerede?.. En sonra bulundu. Cellât canından korkmuştu. Sadrâzamın ayaklarına ka pandı, — Beni öldürün. Lâkin Sultan İb- rahim Efendimizi öldürtmeyin ! Diyordu. şu suali tekrar edip durur: Sofu Mehmet Paşa, Cellâdın kafaşı-| — «San'at tacımı başlarına geçirmiş na vurdu: olan san'atkârlar kendilerine teklif e- — Bre sersem, katle fetva verildi, Bu'dilen müthiş ücretleri acap neden ka- fetvayı yerine getirmek borçtur. Ça - |bul etmiyorlar>. buk yürü! Sinema münekkitleri hemen şu ce-| Cellâtla çırağı Cemal Aliyi vabı yetiştirirler: kattı ve Sultan İbrahimin ha — «Sinema yıldızları ve san'atkâr- ve bir tek küçük pencereden ları çok zengindirler... Arük — paranın tarafı kapanmış olan iki odalı » ondan...» Halbuki bu cevap hakikatı ifade| . Bakmda. takke 01 elt eylemekten çok uzaktır... | Sırmatı şalvarıma | — Doğrusu şudur ki sinema yıldız ve rdu. Sofu Mehmet Pa | SAh'atkârları için sinema, artık «sırf| y |Para kazanılan» meslek olmaktan çık j yi- İMaştır... b Evet... Bu böyledir... Sinema yıldız ve san'atkârları «rad- yo» merkezlerinde — ilâncılık yapmak- şörünce bir çığlık attı dürecekler. Ekmeğim (Devamı 12 jinci sayfada) Cinsi cazibesi ile meşhur Proston Foster "Büyük sinema yıldızları niçin-çok film çevirmiyorlar ? Klerk Gebi 300,000 haftalıkla radyoda bir sigara fabrikasının reklâmını yapıyo'" Con Kravford, Con Harlov, Marion Davis gibi büyük yıldızlar da ayni yolu tuttulü' tan film çevirmekten çok daha fazla para kazanmaktadırlar... Bunu rakamlar ile isbat edeceğiz... Amerikanın en meşhur, en modern; en çok sevilen bir komiği olan Eddi Kantor'u bilirsiniz... Bü san'atkâr «dört» büyük film çe- virdi... Her bir filmi pek büyük bir rağbet ile karşılandı... Şimdi ise bu meşhur asan'atkârı — film kumpanya- İarının bütün ricalarına, verilen muaz- zam ücreltlere rağmen film çevirmek istemiyor artık... Sebebi şudur; Amerikan — tadyosunda — haftada 150.000 frank mukabilinde bir «kah- ven ticarethanesinin yYeklâmını yap- makla meşguldür... Sabah Emisyonunda kahveyi tav- siye eylemek için iki şarkı, akşam da- hi iki şarkı söylüyaor... Stüdyolarda günde on saat insanı kavuracak derecede sıcaklık neşreden projektörlerin karşısında kan ter için- de rol yapmaktan ise «radyo» stüdyo- sunda rahat rahat şarkı söylemeği ter- cih eyliyor... de (Holivud) vti kat kat artmıştır... Ameriksa halkı hep (radyo Holi vud) u dinlemekle m İşi radyosunun ehem- şeyanı dikkat tarafı: Sermaye- ere yükletmek —üzere olar yük Amerikan film kumpanyalar sinema san'atkâr ve yılı hk için ayartan Valter Tompsemn nat acentesine karşı büyük bir dava aç- güzel vücutlü yıldızlardan Diksi Dünbor Güzel sinema yıldızlarından Alis Faye Mışlardır... Fakat davayı *” me eylemiş * #«ÂAmerikan — sint” ve filmler - birl neticede kaybetf tir. Bu mühim & nın — neticesini | büyük bir zafet * lâkki eden (Ret? Holivud) menef leri artık sevint kaplarına — sığtf yorlar... Haklari var muhakkak.« Naşiri efkâ olan gazetede Z47 lerini halka bil, ler ve o nüshayi | dava'dağıttılar... » "Radyo Holivif” bununla — iktifa medi. Sinemaci!? taarruzlarını —© bilerek men şu tebliği * rettiler: «(Radyo H «vud) da & ayıldız. ve $ «kârlara bu gü «itibaren — ha minnet I(ıen az 100.000 frank — ücret ve” «cektir.» ğ Tabit san'atkârlar da radyoy? şüştüler... Bir iki akşam sonra Val Tompson mikrofonda : Fred Aster, Cincer RUİ; Klerk - Gebl, Cek Oki, İ Pons, Coe Braun, Con Krav” ai Franşo Ton, Con Harlov, Gloria son - Marion Davies'in Tadyoda tıcılık yapacaklarını bizzat halkt W Bu san'atkârların her biri ayı! # reti almamaktadırlar tabit... a 'J Meselâ: Çok meşhur - bir # | fabrikası ile bir mukavele ıkıey_!('_j olan tanınmış san'atkâr Klerk senede 36 hafta hesabile hıfud!v 300.0001,.. frank almaktadır..: | de yorulmadan, sıkılmadan... Cincer Rocers ile Lily Pons bi? bun fabrikasıtin reklâmını — yap" Bu yıldızlar hem ilâncilik yB('_:; lar, hem de radyoda mükemmel |serler veriyorlar... | — Fred Aster bir otomobil fabriktf ne demek olduğunu unutmuşlardır da| — Şu noktaya dikkat ediniz... İki sene 'nın ilâncılığını yapıyor... | — Günde bir defa, tercihen ııd'., Klaket'lerle dans yapıyor ve halkâ lünç (fıkralar anlabıyör.:. w izer san'atkârlar: Çorap bakt- j kı. Makarna. Karsa. — Fotin ve ""l,r türlü eşya reklâmlarını yapmak' “ K N İşte sinema yıldız ve san'atk? nı film çevirmekten — uzaklaştır . 'bepler... ÖL gff