T.ırıhten baııfalar. Timurun imtihanı &- - SÜi Timurun tuhaf bir adeti vardı. Ele geçirdiği şehirlerin çoğunda oranın âlimlerini toplar, bir takım sualler sorar, dilediği cevabı alamayınca başlarını vurdururdu. Halebin başkadısı bunu biliyordu. Fakat davet olununca, hem kendi canımı, hem de şehir halkını kurtarmanın yolunu buldu Aksak Timür Asyanın göbeğinden A- nadoluya doğru yüz binlerle İnsşanın kanlarile kızıl bir yol çizerek yürü - müştü. Halebe vardı. Halep kalesi yüksekti ve dünyanın en güzel bahçelerile dolu olan ovayı ayak altına seriyordu. 'Timür burada iki gün kaldı ve ikin- ©i günü akşamı birdenbire şu emri ver- di — Şehrin en büyük hocaları bura - ya gelsinler. Timü tuhaf bir âdeti vardı. Ele geçirdiği şehirlerin çoğunda oranın â- limlerini toplar, bir takım sualler so - yar ve dilediği cevabı alamayınca: — Âlimlik bu mudur? Bir de ilim taslamaktan utanmaz. Vurun boynu - nu!, Derd Huîı.—b.n b:— kadısı onun bu halini İbni | | nda görünce| )u-ndı âlimlerinden Abdülcebbara dön- | dü: — Söyle ki, Semerkant, Buhara VU Herat ile diğer büyük şehirlerin âlim- lerine sorup ta doğru cevap alamadı - Bam bir şey soracağım. Abdülcebbar bu sözleri İbni Şahne ile arkadaşlarına tekrarladı. Bu sefer 'Timür doğrudan doğruya onlara ba - karak şunları ilâve etti: — Siz de o şehirlerin âlimleri gibi olmayınız. İçinizde en âlim olan han - ginizse o söyl öylediğini bilsin. Ben de ötedenberi jilim ile uğraşırım. Halep kadısı Şerafeddin, İbni Şah - neyi gösterdi: — Bizim şey dir. Hepimizden üstündür ve müftüdür, Ondan soru - nuz. Allahın yardımile cevap verir. Timür Abdülcebbarla yavaş yavaş konuştu ve Abdülcebbar İbni Şahne - ye döndü: — BSultanımız soruyor ki dün biz - den ve sizden bir çok ölülerimiz var, Bizimkiler mi şehittir, yoksa sizinki « ler mi? Zaten hızlı hizlı atan yürekler, dur- müş gibiydi. Yüzler sararmıştı. Herkes İbni Şahneye bakıyor, ondan medet umuyordu. Bu zeki adam bir iki dekika süren ölüm sessizliğinden sonra şu cevabı verdi: — Bunu Hazreti Peygambere de sor- dular ve cevabın? aldılar Timürün gözleri dört açıldı. -- Nasıl? — Bir Arap Hazreti Peygambere geldi ve «insanlar ya mertliklerinden, yahut cesaretlerinden, yahut ta şöhret için dövüşür ve ölürler, Hangisi şehit- tir?» Hazreti Peygamber cevap verdi: «Kim Allah uğruna ölürse o şehı'.!ir.ıı Timürün yüzü gülümsedi: — Hob (güzel), Hob!. Dedi. Meclisteki ağır hava hafiflemiş ve sohbet açılmıştı. 'Timür İbni Şahneye sordu; — Ben dünyada yarım adam (* pal ve çolak) olduğum halde Acem, Irak ve Hindden bu tecrübeleri aldım. Bü - tün adamlar karşımda devrilip devri - lip gittiler. Bu ne iştir? İbni Şahne tam fırsatını yakalamış - tız SON POS TA «Yırminci asır — Foks» un güzel yıldızlımıdıı. Arlin Jüdge İnanılmayacak bir haber: Dans kraliçesi artık dansetmiyecek! Cincer Rocer's s “ Bir gün gelecek halk danslı filimlerden bıkacak. O zaman ben ne olacağım? Facia filimlerinde rol almak istiyorum, fakat herkes bana gülüyor. Şaşırdım, kaldım! « Cincer Rocer's — Allah madem ki size bu ni - artık dansetmek is- meti verdi, buna karşılık siz de onun kullarını bagışhym' — Vallahi sizden kimseyi öldürmem. Sizinkiler bana karşı çıktılar ve öldü- ler. Mallarınız da, canlarınız da sizin | olsun! Oraya ilk girdikleri zama atan diğer hocaların da di müş, akıllılık taslamıya başla dı. Sanki Timürün g di. Fakat kadı Şerafeddin bun: kacak fenalığı hemen anladı — Susunuz. Bu adam söylesin, o söy- « | lediğini bilir. Diyerek İbni Şahneyi 'Timür sordu: — Ali ile Muaviye hakkında ne der- siniz? göslerdi. Timür şü idi. İlk halfeliğin bile Hazreti Aliye ait olması lâzım geldiği- ni iddia ediyordu. İbmi Şahne yanında oturan kadı Şe- rafeddine: — Ne cevap vereyim? Der gibi bir işaret yaptı. Bu sırada kadı Maliki daha çabuk davrandı: — Onların cümlesi müçtehittir. Timürün yüzü karıştı. sesle bağıtdı: — Hak, Alidedir. Muaviye zalimdir. hlara uyarsınız. Onlar Hüseyini öl - dürdüler, Ortalıkta yeniden ölüm havası esti. Bereket versin ki İbni Şahne imdada -| yetişti: — Sultanım, bu zavallıya aldırma- yın, Bir kitapta gördüğünü aynen tek- rarladı. Manasını bilmez. Timürün yüzü gevşedi. — Aptal herifi Der gibi Malikinin yüzüne baktı. O anda Malikinin boynu vurulsay « dı, belki bir damla kan akmazdı. Bere- ket versin ki Timür yeniden gülümse- mişti. Artık imtihan bitmişti. İbni Şahneye: - Kaç yaşındasın? Dedi — 749 da (milâdi 1346) doğdum. Elli dört yaşındayım, Kadı Şerafeddinin de ejli beş yaşın- da olduğunu öğrenince şunları söyle - di: «— Siz benim çocuklarımın yaşla - rındasınız. Ben yetmiş beş yaşına gel- dim.» Akşam ezanı okunuyordu. Abdülcebbar imam oldu ve hep be- raber namaz kıldılar. Halep ahalisi ölümden - böylelikle kurtuldu. İ Turan Can Kızgın bir | ç buçuk | gözül -| reti... şlar ı kler- /| fında partoneri Fred n çı - / Aster İle birlikte | virmiş Yezit fasıktır. Siz Halepliler de Şam-| temiyor!...» Bu altı kelimelik basât cümle muhte- | Hf memleketler sine |ma muhitlerini ah | lak bullak etti!.. Nasıl olur!.. Hay- Son seneler zar - çe olduğu nice filmlerde âdeta u - çarcasına danseden kendisine «Dans ilâ hesi» lâkabı verilen |bu kıvrak, güzel si- nema yıldızı - artık filmlerde dansetmi- yecek hal... Olür şey değil bu!... Geçenlerde sevim li yıldız. tek başına ve birden bire Nev- yorka gelir.. Halk gelişinden haberdar olmadığından vüru- dü kimsenin gözü- ne çarpmaz. Fakat birkaç saat sonra - bu haber yıldırım r'atiyle Nevyorka yayılır... İndiği ote- © lin kapıisınin önünde * müthiş bir kalaba- | lık toplanır... Yıldı- zı görmek için bağı- rıp çağırmağa, itişip kakışmağa başlarlar... Tam otomobiline bineceği sırada Cincer'in etrafını halk sarar!.. San'atkârın boğulmasına ra- mak kalır!.. Kimi saçlarını eller!.. Ki- mi yüzünü okşar... Bazıları giydiği ağır dantelden elbisesini hâtıra olmak üze- re parça parça ederler... San'atkâr âde- ta çırıl çıplak kalır!... Bazıları da bir imza atması için, ona ellerine gelen herşeyi uzatır!. Gazete parçası; yakalıklar; mektup zarfları; velhasıl herşey!.. Nihayet Cincer Rocer's avazı çıklığı kadar bağırmağa başlar! Polisler güç hal ile kendisini kurtarırlar. Ötele av- detinde der ki: — Cidden korktum!.. gözlerinde sevinçten, zevkten ziyade kindar nazarlar seçtim!.. Bu müthiş bakışları hiç unutamıyacağım!...» Ertesi gün matbuat — müntesiplerini kabul eder ve der ki: — Ben Nevyorka sırf tiyatroları sey reylemeğe geldim! Vag:ne arzum ya - km bir âtide tiyatro artisti olmak ve .ığ rbaşlı piyesler oynamaktır!.. Bu arzuma kimse inanmıyor!.. Geçen Çünkü halkın — xeomm n Cincer Rocer's gece First Lady piyesini seyrettim. Baş san'atkârın rolüne o kadar imrendim ki tarif edemem!. Öyle bir çıkmazda- yım ki sormayın. «Dans> filmleri oyna- dıkça benim başka roller yapacak ka- biliyette olmadığım âdeta kökleşiyor... Üç sene evvel (İskoçya Kraliçesi Mari Stüart) ın elbisesinin aynini yaptırdım ve bununla fotoğraf çektirdim... Dram san'atkârı olduğumu takdir edecekler sandım!.. Meğerse yanılmışım!. Fotoğ rafları görenler «Güzel olmuşsun..» de diler... İki sene &vvel Jan d'Ark'ı temsil eylemek istdim. Bunu söyler söylemez berkes benimle alay etti... Geçen gün gayet güzel bir piyes sey rettim. Holivuta telgraf çektim. Bunun filme çekilmesi imtiyazını namıma ali- nız.. dedim... Öyle sanırım ki gene be- nimle alay ettiler.. Filmlerdeki muvaffakıyetlerin dai - mi olmadığını, muvakkat zamanlara in hisar eylediğini benim kadar siz dahi bilirsiniz... Şimdiki halde hâlk «dans film» lerini tutmaktadır. Fakat emin olunuz ki bu «hâlk» yakında danslar- dan, klaketlerden, rumbalardan, balet lerden bıkacaktır.. Dans yıldızı. Cincer . diyor Rocer'sden bikacaf | tır! İşte o vakit f bir mevkide kalatt” ğiml» Cincer — Rocer'sli davetine bizza bet eden büyük bE Amerikan mecml” sının yaşlı t yıldızın tünü mucip olur- Hemen elleri ile Kâl bine vurarak * — Bu katp çocül talbi değildir... SÜ demi bana çomglll’ diyorsunuz?., Artık «Dans filiii lerinden» bıktım V sandım! Klake! zıplamalar seyre denler için belki zip olabilir.. Fakif benim için değil... Holivutta dert af latamıyacağımı zab Bediyorum, Bmdvl' düşünuyor” va, Bulr da muvaffak ölur * çevirteceğine emi nim!. Londradan bf yolda bir teklif aldım. Müzakeredeyiti Zannetmeyiniz ki ben şimdiye kadâl hiç dram filmi çevirmedim!. Bundaf beş sene kadar evvel müşkül bir mef kide hulunan bir sahne vazın bana «Ct İ Adamcağız son paraları!! bu filme sarfeylemişti! Film halk tarif fından beğenildi!.. Adamcağız vaziyetf ni kurtardı! Bana demişti ki: «Kızım! Sen âtide dramlarda büyü muvaffakıyetler kazanacaksın! Emi olt Kulaklarımda bu adamıtn lâkırdılaf! çınlayıp durmaktadır... Fakat neye yi rar?.»e Cincer Rocer'sin beya mektedir. Sevimli ve arzusunu öğrenmiş ü yolar şimdi kendisine avka :ırka a * liflerde bulunmağa San'atkârın mensup bu urdııgu Ra' Pictures kumpanyası müdürü Brif kin'in bu hususta güzel vıl mak üzere olduğu sövlenm , Cincer ne vakit mura tı burada bi