İstanbulda Türki, Korumak için —e Yazan: Müuhittin Birgen' 1 İstanbulda Türkün ma- pen ve maddeten nasıl zayıf düşmekte olduğunu anlatmışlım. Bu - gün de bu derde deva bulmak için ne - hakkında um, Fa - ler yapmak lâzım g bazı fikirler söylemek isti) kat, her şeyden evvel şunu yım ki İstanbulda Türkü kuvvetlen - dirmek işi, uzun, karışık unsurlarla do- hu bir meseledir ve bunun halli de sis- tematik ve uzun bir çalışma ile ancak mümkün olur. * İstanbulda Türkü kuvvetlendirmek demek, onu orada iktisaden kuvvetlen- dirmek demektir. Halbuki Türkün bil- hassa İstanbulda, en zayıf olan tarafı 'Rasimli Makale: Bazı insanlar kuvvetin âşıkıdırlar. Karşılarında paraca, nüfuzca, mevki- ©e yüksek birisini gördükleri zaman derhal tapınırlar, derhal ayak öper- iktisadi tarafıdır. Memleketin başka her tarafında bugün Türk iktısaden de- rece derece kuvvetli ve işlerin büyük kısmı veya hepsi onun elindedir. İs - tanbulda ise işin - nisbetini söyliyebil- meğe imkân olmamakla beraber - pek azı onun elindedir. Üst tarafı kâmilen 'Türkteri başka herkese ait bulunuyor. İktısadi iş, evvelâ sermaye demek - tir; Türkte bu çok azdır. Ondan son - ra bilgi, tecrübe ve bilhassa, ticaret sahasında, «münasebetleri» demektir. 'Türkte ise bunlar çok azdır. İşte, me- selenin bütün ehemmiyeti, bütün güç- lüğü de buradadır. Bir Türkün evvelâ sermaye sahibi olması, ondan sonra n iktısadi tecrübe, bilgi ve bilhassa mü- nascbet elde etmesi lâzımdır ki İstan- bulda kuvvetli bir mevki elde edebil - sin. Bunlar olmazsa Türk İstanbulda | günden güne zayıflıyacak ve hattâ S riyecektir. * Türkü iktısaden nasıl kuvvetlendir- meli? Bu meseleyi koymak kolay, hal- Jetmek güçtür. Bence, Türkü İstanbulda kuvveLlen-ı dirme işini sistematik bir şekilde tat- bik edilmesi icap eden bir seri icraatı şömil bir program haline koymak lâ - zım gelse, en başta yapılacak şey, İs - tanbulun belediye varlığını kuvvetlen- dirmektir. Madem ki devlet kuvveti İs- tanbuldan gitmiştir, şu halde onun ye- rine belediye kuvvetini getirmek ilk iş olmalıdır. Evet, İstanbul belediyesi kuvvetlenmelidir. Eğer İstanbul be - lediyesi kuvvetlenirse, o kuvvet Tür - kün tutunması, kalkınması işinde mü- him bir yardım rolü oynıyabilir. Fa - kat, bugünkü balile, İstanbul beledi - yesi de yavaş yavaş kuvvetten düşe - cek ve Türke yardım etmek şöyle dur- sun, hattâ kendi kendisine bile yar - dim edemiyecektir. İstanbul belediyesi ile Türk devle - ti karşı karşıya gelip uzunca bir konuş- malıdır. Türk devleti belediyeye de - melidir ki: «Şu ve şu işleri yapabilmen için sa- na şu ve şu tarzda yardım edeceğim. Sen de, şu İstanbülüun eski şehrema - neti devrinden kalan an'anelerden ken- dini kurtarıp bu işleri yapacaksın. Bu İşleri yaparken de yalnız şunu düşü - neceksin: İstanbulun iktısadi işlerin - de Türkü kuvvetlendirmek!» Bu noktada esaslı bir mütabakattan ve yapılacak işlerin nevilerini tayin ve tesbitten sorra devlet İstanbula yar- 'dim etmelidir. Yardım ne suretle ola- bilir? Bunun için muhtelif yollar var- dır. Bir kere, n gayet kârla Işliyen bir takım şebir hizmetleri var- dır. Bunları tedricen belediyeye malet- mek lâzım gelir. En başta, en kolay iş «Akay» dır. Hükümet bunun varida - tını belediyeye vermelidir . İstanbul halkının şehirli olarak hareket ihtiya- cından devletin para kâzanmasını dü- şünmek doğru değildir. Ondan sonra bütün âmme hizmetini yapan şirketler birer birer belediyeye geçecek olursa İstanbul belediyesi iktisaden kuvyet- lenir ve onun iktısaden kuvvetlenemsi de yavaş yavaş diğer bir takım işleri yapmasmı temin eder, İstanbul belediyesinin iktısaden kuv. vetlenmesi ile Türkün iktısaden kuv - vetlenmesi arasındaki münasebet boş bir söz değildir. Bir kere bizzat bele - diyenin girişebileceği bir takım iktı - sadi teşebbüsler vardır ki bunlar 'Tür- kün kuvvetlenmesine yardım eder. SÖZ Yeni bir cins maymun Keşfedildi Gördüğünüz resmi kuvvetli mak- ya) yapmış bir aktörün resmi zannet- meyin. Düşünceli — tavrile muhakeme safahatını dinleyen bir jüri âzasını an- dırmasına rağmen bu bir insan değil, bir maymundur. İki Amerikalı tarafından diri diri yakalanan bu maymun, Amerika hay- vanat müzesine hediye edilmiştir. Ya- pılan tetkikata nazaran bu maymu- nun yepyeni bir cins olduğu da anla- şılmıştır. Panamada yabancı İrkdan insanla Evlenmek memnu Kısırlaştırma moda ve dalgası Al- manyadan sonra dünyanın başka yer- lerinde de tesirlerini göstermeğe baş- ladı. Panama hükümeti de bir kanun çıkararak, zayıf ve mütereddi insanla. rın cemiyetin ve Panama ırkının safi-, yeti namına kısırlaştırılmsamı emret- miştir. Buandan başka Panama halkının yabancı bir ırka mensup insanla ev- lenmesi de yasak edilmiştir. Hükümet SAA Ki Muhatabınızı iyi tanıyınız.. Bi Bu gibi insanlar herkesi de kendi- leri gibi sanırlar, kendilerinden bir az aşağısını buldukları zaman ayak öptürmek isterler, öptüremeyince, cebre müracaat ederler, çok zalim - dirler... ARA ( HERGON BİR FAKAA | Kalkta dinlen! Methum Ümer Seyfeddinle Er €ümend Ekrem çok samimi arka daştılar. Bir gün Ercümend Öme rin Kalamıştaki evine gitti. Vakit öğlene yaklaşıyordu. Bununla be - raber, Ercümend Ömeri yatakta buldu. Ömer, bu vaziyetten biraz utanç duyarak, izahat vermeğe kalkıştı: — Benim böyle bu saatte hâlâ yattığıma şaşma, cancağızım.. Ben yatakta boş durmam.. Düşünürüm.. Mevzu tasarlarım.. Hâsılı çalışırım. Evet; çok çalışırım hem de.. İki gün sonra ayni hâdise tekerrür etti. Gene Ercümend, ayni saatte arkadaşına gitti ve onu yaltakta gö- rünce: — Yooo, Ömerciğim! dedi. Bu ka- darı da fazla! Helâk - oluyorsun. .Kılk ta biraz istirahat et bari!. ——— ——— ——»* Tarihte ilk defa Görülen bir Vapur kazası evlenmeği ancak erkeğin kısırlaştırıl- masını müteakıp kabul etmektedir, Ayakkabılara konan harfler Şimdiye kadar kadınların, çantala- rına, veya göğüslerine isimlerinin ilk harflerini yazdıklarını biliyorduk. Son gelen Fransız gazeteleri bu âdetin a- yakkaplara da intikal etmiş olduğunu bildirmektedirler. Bu sene Fransanın plâjlarında kendini gösteren bu moda İngiltere, Amerikaya kadar yayılmış- tır. Şimdi oralarda ayakkaplarının bir tanesine bir harf ve diğerine de diğer bir harf koyuyorlarmış ve bu da narin kadın ayakkaplarına çok yakışıyor- iuş. Bundan başka, Türklerin hiç olmazsa müşerek ve toplu bir halde girişebile- cekleri bir takım işler vardır ki iktı- saden kuvvetli bir belediye bunlara Bgayet müessir bir sürette yardım eder Amerikan bandıralı Bossemer va- pu Pennelis civarında kayalara çıkmış ve ortasından ikiye ayrılmıştır. Kaza neticesinde denizcilik tarihinde ilk defa görülen bir ryanzara hasıl olmuş, ge- minin her iki kısmı da batmadan yüz- mekte devam — etmişlerdir. Resim a- kıntıya kapılan kısımların birer tarafa yollandıklarını göstermektedir. ve bunları himayesi ve hattâ nezaret ve koöntrolü altında işletebilir. İşte bu gibi işleri sıraya koymak, sonra da bunları birer birer tatbik etmek lâ - zımdır. Bunlardan da ayrıca bahsedeceğim. Muhittin Birgen Aldanmamak istiyorsanız muha . tabınızı iyi tanımıya çalışınız, eğer bu gibi aşağı ruhlu bir adam ise ona karşı kuvvetli görününüz, ayak öp- türmezsiniz, fakat zulüm görmekten de kurlulmuş olursunuz. Altın bilezikler Takan fil Ö Misuri mihracesi hiç hayvan me- rıklısı olmadığı halde 20 senedenberi yıanında gezdirdiği ve seyahatlerinde dıhi kendisine refakat — ettirdiği filini p:k severmiş. O kadar ki, filin dişle- rine altın halkalar geçiriyor, yüzüne gözüne çiçekler resmediyormuş., Re- simde bu fi görüyorsunuz. Vazife mi üstün, insaniyet mi? Paul Both — isminde bir polis me- muru Amerikada devriye — gezerken soğuktan bayılmış, o sırada oradan bir otomobil geçiyormuş yolun kenarında kaskatı olan bir adam görünce araba- sını durdurmuş, adamı oğuşturup ken- |dine getirmiş ve sonra da otomobiline almış, araba ilk polis karakolunun ö- nüne gelince Paul Both — otomobilini durduğmuş ve oradan çağırdığı iki po- lisin önünde şoförün nizami sür'atten fazla gitmiş olduğu için bir zabıt va- takası tutturmuştur. Şofür bu karara itiraz etmiş, mah- kemede: — Polis memurunu bir an evvel ka- takola getirmek için hızlı gittiğini, ken- disini yolun kenarında bırakmamakla insaniyet gösterdiğini söylemiş fakat sözünü dinletememiş, mahkeme: — Evvelâ vazife, sonra insaniyet, demiş ve şoförü mahküm etmiş. Suriyede ilk kadın avukat Şam barosuna ilk defa olmak üze- re Suriyeli bir kız kabul - edilmiştir. Tarazi isminde olan bu genç kız müs- lümandır, ve Berut Hukuk Fakültesin. den mezun olmuştur. TT CA VA A C AA Z İSTER İNAN İSTER İNANMA! İki gün evvel şehrimizde bir cinayet oldu. Bu cinayetin | Koruma Cemiyeti vardır. Dört ayaklı bir mahlük bir suç katili bir beygir, maktulü bir kadın, katil âleti de bir nal- dir. Hâdise etrafında mütâlea yürüten var mıdır? Bilmi- işledi mi bu cemiyetin hususi mahkemesinin huzuruna çıkarılır. Muhakeme edilir, bir avukat tarafından müda- faası yapılır, hükmü verilir, eğer suç bir insanın ölümü yoruz. Fakat Ahmet Savni adını taşıyan bir okuyucumuz | ile neticelenmiş ise ve hafifletici sebep yoksa hayvan bu münasebetle bize yolladığı bir mektupta diyor ki: eİngilterede, tıpkı bizde olduğu gibi bir Hayvanları kullanılır.» idara edilir, eğer hafifletici sebep varsa hidematı sakkada İSTER İNAN İSTER İNANMA! .- Ankara Türk irade Kuvvetinin ispatıdır E. Talu ocukluğumda, ramazan guı:led Direklerarasına giderdik. Bu * Tası senede bir ay İstanbulun eğlence merkezi olur, Vefaya sapan sokağın şesinden, Veznecilere kadar, ik keçeli dükkânlar halka çeşit çeşit cazibelef arzederlerdi. Tiyatro, karagöz, orta 07 yunu, panorama, incesaz, at cambazlı elhasıl o devrin insanlarını eğlence bâ- kımından tatmine kâfi gelen nelef varsa, hepsi ramazan arifesinden Ka * dir gecesine kadar buraya toplanırdı. * Bir seferinde, buraya Hindli bi hokkabaz gelmiştli. Türlü oyunlar ya pan bu adamın başardığı en arlaşıl “. maz işlerden biri şu idi: Toprak dolü: bir saksının içine, halkın gözü önün * — de bir bakla, yahut ki bir kayısı çe “ kirdeği dikiyor, yarım saat bile sür * — miyen bir zaman zarfında bu tohum: filizleniyor.. Sürüyor.. Büyüyor.. Kos-j koca bir fidan oluveriyordu. Bu kerametin sırrı ne İdi? Bunu hiç; ; timse bilmiyor, anlıyamıyordu. Beşe «* ri irade kuvvetinin tabiati bile rame * deceğine o vakitki zihniyet bir türlü kafl olamadı. Hindlinin sihirbazlığına bükmedildi ve günün birinde bu & “ dam, vehham olan Abdülhamidin em- rile memleketten dışarıya Çıkarıldı. Ben, unutamadığım bu harikulâde hünere, senelerce sonra, Anadolunun | ve kıyas kabul etmiyen bir ölçüde tekrar şahit oldum, Lâkin bu defa, yâlnız bir nökta üze- rine temerküz ettirilen irade kır tinin yetiştirdiği şey bir fida: koskoca bir şehir, bir mamure, bir me- deniyet merkezi idi. j Müuhteşem bina yeşil bahçeleri,| çağıl çağıl suları, eleri, geniş ve' muntazam caddeleri, birer kültür ma- bedi olan irfan ocaklarile, Ankarayı her ne zaman görsem, Hindli sihirbazı hatırlarım. N Zira, şuuru tekâmül etmemiş olan, bir insan için, Ankaranın on yı! için « istihaleyi, vardığı mükem- y sihir ve kerametten gayri bir şeyle izah etmek mümkün olamaz. Kemalizmin, bütün eserlerinde ol - duğu gibi, hükümet merkezimizi imar- da gösterdiği muvaffakiyet beşeri vüs ve kudretin çerçevesine sığacak — gibi değildir. Çöl ortasında, bütün vasıflarile bir Avrupa şehri kurmuş olmak, Türk ira- desinin, Türk imar kabiliyetinin, ve 'Türk zevki seliminin canlı ve beliğ bir, isbatıdır! Ci Kati | Biliyor musunuz? ! — Kağavuzlar kimdir? 2 — Fiyort ne demektir? : 3 — Monna Vanna kimin eseridir? * 4 — Meşhur Türk Amirali Burak' Reis nasıl öldü? (Cevapları yarın) * (Dünkü suallerin cevapları) | — İtalyadaki Lombardiya eyaleti- nin merkezi Milâno şehnidir. Bu şehir eski eserleri ile ün almıştır. 2 — Madagaskar adası 1895 de Fran sızların kolonisi haline gelmiştir. Ada 3 — Yıllarca Osmanlı devletini uğ- raştıran, binlerce Türkün kanına mal olan Girit barbinin patlak vermesinin sebebi, saraydan Mısıra nefyedilen kız- lar ağasının bindiği geminin Venedik- Hler tarafından zaptedilmesi ve Cinci Hocanın Deli İbrahimi bu cenge müte- madiyen teşvik etmesidir. Amerikada propaganda ticareti Amerikada intihap zamanında pro- pagandaya çok ehemmiyet verilir. Pros paganda vasıtaları icat etmek için uğ- b üt Eessalar ; bile: vurdan Bunlâ hangi taraf isterse o tarafa yeni bir propaganda vasıtası satarlar. Fakat diğer taraf daha fazla verince satmış oldukları propaganda vasıtasi« na galebe edecek diğer bir vasıta da« ha satmaktan geri kalmazlar. Ş