10 Sayfa- an Posm » hin tefriKası: 26 ÜLKESİNDE CARLIK ÜLKETİN BiR TORK ZARiTi Cemil Nerimanof şatosuna naklediliyordu güzel Anna ağlamağa başladı: “ Ben sizin hizmetçiniz idim, amma sizi de tarassut ediyordum dedi, hakkınızda vallahi hiç fena rapor vermedim ,, Marki Gorçakof: Cemili görür gör - Mmez, şakrak bir tavırla ellerini ona u- — Maamafih, o kadar uzak değil... Nerimanof şatosuna?.. galtı: — Nerimanof şatosuna mı?.. E; — Dostum!.. Bu ne şans.. bu, ne| vallahi, hiç bir şey anlamıyorum ku - ikbal?.. Eğer yakında, Çar hazretleri-|mandan. Şunu açıkça söyleseniz, da- SON POSTA “ Son Posta * Son Posta,, nın zabıta ror zabıta roma: Yazan : Hugh Austin DORTıLe YED İngilizceden çeviren : Hasnun Uşaklıgil , Merdivende ayak sesleri Genç kız yorgunluktan bitmiş görünüyordu. Fakat gene kuvvetini topladı ve e alçak bir sesle mırıldandı — Hayır. Söyleseydim anlamıya - caklardı ki.. — Sizden yanlarında kalmanızı is- — Pekâlâ Maıunızel Patton, buhın bildikleriniz bundan mıi ibaret? Başka bir şey duymadınız mı? İnsan sesi? — nin yaverliğine tayin edildiğinizi de haber verirlerse, asla hayrette kalma- yın. Diye bağırdı. Cemil, bu sözlerden hiç bir şey an- — Tamadı. Elleri, Marki CGorçakofun elle- rinde olduğu halde, bir kaç sâniye, öy- lece dona kaldı ...Ve sonra, sormıya — başladı: — Affedersiniz, kumandan.. sözle- — ginizden hiç bir mana çıkaramadım. — Çıkaramazsınız, ya.. elbet çıka - ramazsınız... Öyle bir şey ki, akıldan ve hayalden geçmez. - Cemil, birdenbire sevindi: — Hah.. şimdi anladım, kuman - dan.. mutlaka mütareke oldu. Harb durdu. - Gorçakof, bir elini havada sallıya - rak cevab verdi: - — Mütareke mi?.. Yok, canım... — Harb, alabildiğine devam ediyor. Garb /| gephesinde, iki taraf arasında 30 bin maktül olduğu söyleniyor... Bırakın, varsın olsun. Artık dünya o kadar dar- — laştı; ve insanlar da o kadar çoğaldı “ki... Her halde bir tasfiye yapmak, bu — lüzumsuz kalabalığı biraz azaltmak lâ- — zım... Maamafih; bu, bizi alâkadar et- Mez... Ben size, büsbütün başka bir şey tebşir etmiye geldim. -— — Hayrola, kumandan. — Şimdi.. size tebliğ edilmek için — bir emir aldım. — Nereden?.. . — Sarayi imparatort müşürlüğün- den. — Tuhaf şey.. ne münasebet?.. Ben, esir bir zabitim. Bu makamın, — benimle ne münasebeti var). * — Canım! Şimdi: münasebeti bıra- lm Dünyada, her şeyde münasebet arıyacak olursak, bunları - öğrenmiye “ömrümüz bile vefa etmez... Siz, asıl o semrin ne olduğunu sorsamıza?.. — Lütfen, söyler misiniz; kuman- dan?.. — Sizi, komşuluğumuzdan kaybe : diyoruz. Cemilin vücudu, hafifçe ürperdi. 'âââ.. demek ki, epeyce uzak - ha iyi edersiniz. — Hadi, sizi üzmiyeyim. Aldığım emri aynen tebliğ edeyim.., Efen « diml.. Sarayi imparatori müşürlüğünden, Harbiye nezaretine.. oradan da telgraf- la bize verilen emre nazaran; derhal Nerimanof şatosuna nakledeceksiniz; ve bundan sonra, orada ikamet ede « ceksiniz. Cemil, bu s#özlerden büsbütün şaşır- mıştı. Kumandan, Margi GCorçakofun yüzüne bakakalmıştı. Kumandan: omuzlarını sarsa sarsa gülmiye başlamıştı: — Aziziml.. Niçin bu kadar hay - rette kaldınız?.. Eğer bu vaziyet ho- şunuza gitmedi ise, mevkiimi maal - memnuniye sizinle tebdile hazırım. Diye bağırdı. * Cemil, küçük bir bavuldan — ibaret olan eşyasını toplarken, hıçkıra hiç - kıra ağlıyan Anna, yavaş yavaş yanı- na sokuldu. Hem, gözlerini beyaz ön- lüğüne siliyor; hem de söylüyordu. — Her kumandan!.. — Söyle, Anna. — Benden.. cidden, memnun mu idiniz?.. — O00001.. Sormıya hacet var mı, Anna?.. Bunu, kaç kere ben sana tek- rar ettim. — Her kumandan!.. Kimseye söy- lemiyeceğinize söz verin; size mühim bir sır tevdi edeceğim. — Söz veriyorum, Anna. Bana söyliyeceğin sözler, benimle beraber mezara gömülecektir. — Amma söylersem, benden artık nefret edeceksin. — Hayır, yavrum... Ben hayatta çok şeyler görmüş geçirmiş bir ada - mim. Her şeyi hoş görmek, âdetim - dir. İstersen: bunun için de sana ay - rıca teminat 'mlm — Hacet yok. Bu sözlerin, kâfi. — E.. şimdi, son söyle bakalım. Ba- na tevdi edeceğin sır, nedir?.. — Her kumandan?.. — Anmal... — Benim burada, ayrıca bir vazi - temediler mi? Size nereye gittiğiniz | — Polis şefinin sert sesi genç kıza tek- sorulmadı mi? rar içine düşmek üzere olduğu müthiş — Hayır. Yalnız Norman merdive-|rüyadan çekip çıkarmış gibi idi. Sıçrar ne kadar arkamdan geldi. Kendisine o-|gibi bir hareket yaptı. Sonra: dama çıkacağımı söyledim. — Hayır, başka bir şey işitmedim, Teğmen: dedi. — O halde, dedi. Erkekler, sizin oda-| — İlk defa olarak polis. memurunun nıza çekildiğinizi, Madam Arnold'un|ikinci bir sual sorması için aradan bir da yalnız kaldığını sanıyorlardı. kaç saniye geçti. Merdivenden ağır a- — Erak, yak sesleri, holden de bir mırıltı geli - — Pekâlâ, doğruca Madam Arnold-| yordu. Pencereden ise motörün — töl- un odasına mi çıktıniz ? töfü işitiliyordu. — Evet. Polis şefi en nihayet: — Erkeklerin holden ayrılmaların- dan evvel mi? — Evet. Tünce ne yaptınız? diye sordu. — Odaya girdiğiniz dakikadan iti - baren ne yaptınız ve ne konuştunuz? — Yatağın kenarına oturdum, yü-|haber verecektim. Fakat bir defa sa - — Madam Arnoldun da ayni şeyi züm pencereye müteveccihti. Madam | hanlığa çıkınca kendimi zaptedeme- | —-a Arnold'un ellerini ellerimin içine al -|dim, bağırdım. dim.. — Sonra) — Yüksek sesle mi konuştunuz? — Sonra Madam Arnold koşarak Genç kız başını salladı: arkaradan geldi. Bilmiyordu. Ona ko- — Hiç konuşmadık. Yalnız odaya | <e —— girdiğim zaman yatağa uzanmasını ş ı RADYO ı söyledim. Bugünkü Program — O halde bitişik odada bulunan bir kimse sizin Madam Arnold ile bir- likte bulunduğunuzu bilemezdi? 10 İkinciteşrin “1906 Madmazel Patton polis-şefinin tâ - İSTANBUL kib ettiği hedefi anlamaya başlamıştı: | — Ölte neşriyatı : 12.30: Plâkla Türk musikisi. 1250: Hava- dis. 13.05: Plükla hafif müzik. 13.25: Muhte- lf plâk neşriyatı, — Hayır, dedi. Fakat bu, benim hiç bir zaman hatırıma gelmezdi. Kent sıkı sorgusuna devam etti, A- sıl maksadı genç kızın tekrar dalginli- | — Msam neşriyatı : ğa düşmesinin önüne geçmekti: 18.30: Plâkla dans musikisi. 1930: Konfe- — Demek ki, dedi, pencereye dön-|rans: Dr. Balim Ahmot tarafından. 20: Ve- müş olarak yatağın kenarımna oturmuş- | dlâ Rıza ve arkadaşları tarafından Türk mu- tunuz, Banyo odasının kapısı solu - |SÜFSİ ve halk şarkıları. 20.80; Türk müsiki nuzdaydı. Madam Arnoldun elini tu- h"w ZLS ONDRtra. 2i ON MKĞ SA ve borsa habet tuyordunuz, öyle mi? eg ': eeT — Evet. UKDT n BŞ b 1618: Plâk neşriyatı. 1755: Musahabe. 18, Kent, bir adım ilerledi: 15: Brahms'ın sonatı. 1845: Mandolin ha- — Mis Patton şimdi bana Çişittiğik | yaları. 190: Senfoni konser. 2120: Orkes- || nizi) söyleyiniz, dedi. — Meselâ., — Ne işittiyseniz onu — söyleyiniz.. Erkeklarin merdivenden — çıktıklarını duymadınız mı? — Hayır. Belki sahanlıkta bir ka « tra, 2145: Haberler, BUDAPEŞTE 17: Rahmaninof'un sonatları. 18.10; Or - kestra. 19: Macar musikisi, çiğan orkesirası, 20.55: Konser, 2235: Plâk neşriyatı. —23.10: Dans havaları. PRAG lın gidiyorum. fem vardı, Sizi, tarassut ediyordum. — nn m eee nn nnn eee |— Cemil, hafifçe tebessüm etti. Büyük |bir sükünetle cevap verdi: — Biliyordum, Anna. ' — Biliyotdunuz, ha... E, şu halde niçin beni yanmızdan kovmadınız).. Niçin bana o kadar candan davrandı - ,mz>.. — Yavrum!.. Ben, askerim. Vazi - fenin, ne olduğunu çok iyi bilirim. — Amma.. bak, Her kumandan.. İşte, diz çöküyorum.. ve haç çıkaramk yemin ediyorum ki, sizin hakkınızda fena.bir rapor vermedim. Sizi, hiç bir zaman düşman gibi görmedim. Bilâ - kis.. — Biliyorum, Anna.. yorum. Bir Doktorun | Günlük Notlarından Saç Dökülmesi Saçı çok dökülenlerin ekserisinde kepek vardır. Kepek cildin ifray ettiği — fazla yağların kurumüsından başka bir şey de- Bildir. Bu kepekler saçların diplerinde bi- rikir ve saç kökünün leneffüsüne mâni olur. Bu #uretle saçların küvreti azalır ve dökülmeğe başlar, Bir defa bu vazi - yet hâsıl oldu u önüne geçmek güç - tür. Saçları çok kepek yıpı;nıan: haf » tada bir defa başlarını yıkamaları az sa- yılır. Haftada iki defa, bazan üç defa yı- kamaları lâzımdır. Ayrıca saçları dalma serbest bırakmalıdır. Kepekleri gider - mek için kükürtlü ve yahut süblimeli sa- bün kullanmak ta iyidir. Başı kepekli olanlara, bilhassa bol meyva yemeleri de tıp ilminin son zamanda tavsiye ettiği 'bir hizmetçi verilecek, Ççarelerin başında gelmektedir. — Belki. A (*) Bu nmotları kesip seklayınız, ya « |" — Belki değil.. öyle... Hattâ, bu hut bir albüme yapıştırıp — kolleksiyon :h zmetçi kızın adını da size söyliyebi- yapınız. Sıkıntı zamanınızda bu notlar | lirim, Salı O sediyorum, biliyor musunuz; Her ku- mandan?.. — Hayır.. aonu bilmiyorum, Anna, — Şimdi şatoya gidiyorsunuz. — Evet. — Orada da size; ayrı bir daire, ayrı (Arkası var) B ü r A a V her şeyi bili-| pının kapanma sesi kulağıma gelmiş- ti amma emin değilim. Genç kızın gözlerine baktı: — © halde bana banyo salonundan ne gibi sesler geldiğini söyleyiniz. Genç kız yorgunlüktan bitmiş gö - rtünüyordu. Maamafih gene kuvv toplanmıya çalıştı. Alçak, fakat püri süz bir sesle cevap verdi. — John'un muslukları ugmık ban- yoya su doldurduğunu i evvel başka sesler de işitmiş olmalı - yım, Sanıyorum ki John Arnoldun ©- daya girmiş olduğunu — hissetmiştim. Bma:nıkyh muslukların açılması be- 'ni hayrete düşürmedi. Sonra John Ar- nold muslukları kapattı. Banyoya gir- miş olmalı idi, zira suyun şıkırtılarını — Şimdi size- bunlardan niçin bah- | İşittim. — Bu şıkırtılar ne kadar sürdü? Genç kız başını salladı. — Bilmiyorum: Bit dakika; belki de iki. Sonra bir kaç saniye - kesildi. Daha sonra John'un muslukları tekrar açtığını duydum. Kısa bir zaman eon- rta da su muslukların hizasına çıkınca sesin değiştiğini farkettim.. Ha tam o esnadadır ki bahçıvan Huskins biçki motörünü tekrar harekete getirmişti. Gördüm ki.. Polis şefi sert bir sesle: 1710: Brno'dan nakil, 18.10: Muhtelif ha- valar, 19.10: Akordiyon havaları. 19.45: Hafif orkestra, 20.25: Tiyatro. 21.30: Orkestra, 22. 15: Kuartet. 2245: Haberler, VİYANA 1726: Litvanya veda şarkıları. 19 Haber, ler, 20: Plâk neşriyatı. 21: Rus halk musiki- İsi, 2220: Viyolon havaları. 2320: Halk orkes- trası, YVARŞOVA 17115: Konser, 17.50: Monoloğ. 19.20: Müh- telif havalar. 20.15: Konser. 21: Balet musi- kisi. 2245: Dans havaları. Yarınki program 1i İkinciteşrin 936 İSTANBUL Öğle neşriyatı : 12.30: Plâkla Türk musikisi, 1250; Hava- di 19.05: Plâkla hafif müzik, 1325: Muhte- lf plâk noşriyatı. Akşam neşriyalı : 1830: Plâkla dans müsikisi. 19.30: Diyaloğ: Bedla, Vasfi Rıza tarafından. 20: Sine Ke- manı: Nurl ve arkadaşları tarafından. 20.30: Cemal Kâmll ve arkadışları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları. 21: Orkestra. 22: Piâkla sololar. 2230: Ajans ve borsa haber - deri, Yurddaş; Yabancı paraların düşmesi hüdisesi l karşısında Türk parası biriktiren; akıllı olduğunu İspat etti. casının odasının kapısını — gösterdim Onu zor zaptettim. — Pek iyi. Odadan çıktığınız za - man merdivenin sahanlığında kimse var mı idi? — Hayır. — Erkekler nereden geldiler? — Odalarından sanırım.. Amma ben Madam Arnoldu zapt için çok uğ- raşıyordum. — Anlıyorum. Mösyö Arnoldan 0- dasından kimsenin çıkmadığından e - min misiniz? — Eminim. Kapının önündeydim. Kimse çıkmadı. — Sonuncu bir sual daha. Madam — Banyo salonunun kapısı altın -| Arnoldun odasına girdiğiniz zamanla, dan kanlı su akmakta olduğunu gö -|dışarıya fırladığınız zamana kadar iki- nizden biri odadan ayrılmadı mı? — Hayır, Bir saniye bile ayrılma görmesini istemiyordum. Öbürlerine | dık. (Arkası var) n Posta © İstanbul Gelir ve Para BORSASI 9-11 . 1936 * Türk Devlet Borçları Lira Lira © 7ST.B. T00,00 îaanııııı. 67,15 | © TAT.B. I1 21,925 Dahili istikraz 99,00 ©b 7,5'T.B. ITT 0000 Devlet Demiryolları Borçları Kira Lira BErgani 96,75 | Anadolu Iveli42, 35 Sivas Erzurum 96,75 || Anadolu M —— 45,2$ Soıyelekıl'dııı KLira İs. B. Mü, sı.N " İst, Tramyay 22,50 »» Hü 10,00 | Bomonti 9, 20 » » Name 10,00 || 'Terkos M 75 Merkez B. D. 90,00 A Çimento — 1890 ÇEKLER Krş. 614,00 17,127$ L T.L. için 0,7936 190950 | Dolar |Liret 2622 124,75.| 20 Drahmi — 23,00 618,00/ 20 Leva 23,9) 130,00 | 20 Lay 1400 20 F. Frangı mwı 1 Mark 1 Dolar 1 İsterlin 20 Liret Kredi Fonsiye 1880 senesi 00,00|| Gayri » »— 0,000 19038 » 103,00|| Altın 987 ıti » $7.00.| Mecidiye 0 Nöbetci Eczaneler Bu geceki nöbetçi eczaneler şunlardır: İstanbul cihetindekiler: Aksarayda: (Sârım). Alemdarda: (B - Bat), Bakırköyünde: (İstepan), Beyazıt- ta: (Cemil). Eminönünde: (Aâ. Minas - yan). Fenerde: (Vitali). Karagilmrükte: (M. Puat), Küçükpazarda: (Yongi)/ Sa- matyada: (Erofilos). Şehremininde: (Nü- tÜniversite). zim), Şeheadebaşında: Beyoğlu cihetindekiler: Oalatada: — (Hüseyin Hüsnü), Hasköy- de: (Barbut). Kasımpaşada: (Vasıf), Şiş- lde: (Nargileciyan). Taksimde: (Limon- elyan). Usküdar, Kadıköy ve Adalardakller: Büyükadada: (Şinasi), Heybelide: (Ta- naş), Kadıköy eski İskele caddesinde (Sotraki). Kadıköy — Yeldeğirmeninde: (Üçleri. Usküdar Çarşıboyunda: (Ömer Kenan),