ee « Son Posta ,, nın Eıiril(ası: 2_5 pğıtzımnx ZABİTİ — Prenses Olga, Cemili görür görmez ellerini kaldırdıdı: — Ah neredesiniz azizim kumandan? Dün kendinizi bizden mahrum ettiniz!. diye bağırdı Operatör — Prens Yosopof. . Figüran — Sizin refakatinizde bu - hman Kazak neferi. Sonradan yardıma gelen köylüleri, arabacıları, Kazak nmetferlerini de top- Jamak lâzım gelirse, lütfen iş'âr edi - niz. Azizim binbaşı!.. Görüyorsunuz ya?.. Sizi, Kazak alayı kumandanı, Çar haz- retlerinin fahri yaveri kaymakam Mar- ki Gorçakol vasıtasile davet etmiyo - rum, Hususi hizmetcin; ihtiyar Alleksi ile, şu mütevaziâne mektubu gönder - mek suretile teşrifinizi rica ediyorum. Yarın; tam saat ikide, şatodasınız de- ğil mi?.. Hadi bakalım. Şimdilik ve da- ima, vakitleriniz hayrolsun. Emma, Feederovna Bu mektubu okudukca, Cemilin hayreti arttı. Her satırı, her kelime - / yi bir kaç kere tekrarladı. Âdeta her kelimenin altında, derin ve samimi bir takım manalar aradı. — Ne tuhaf kız.. ne garib kız,.. Ha- kikaten bu kızın ruhunda bir başkalık war... İşte bu mektubu. Şen, şüh bir yazı. Fakat, kelimelerden çıkabilecek — manalar o kadar tok, o kadar kati', o — kadar insanı aldatmaktan uzak ki... Diye mırıldandı. Prenses Emmanin mektubu, Cemi- win kalbine emniyet vermişti. Onun i - çin derhal alay kumandanı Marki Gor- çakof'a haber göndererek, oradan ge- tirttiği at ve muhafızlarla, şatoya git- mişti. Prenses Olga, Cemili görür görmez, ellerini kaldırmış: — Ah; neredesiniz, azizim kuman- dan... Dün, kendinizi bizden mahrum ettiniz. Misafirlerimiz sizinle görüş - meyi ne kadar istediler, bilseniz... E- min olun ki, sizi göremedikleri için bu- radan çok mahzun avdet ettiler. Demişti. Daha Cemik cevab vermeye vakit —— bulamadan, Prenses Olga ile Prenses Emma, salona girmişleldi... Bunlar, kollarının arasında, bir genç sürükle - mektelerdi. Prenses Emma, âdeta bağırır gibi - konuşmiya başlamıştı: — Bonjur, binbaşı efendi... İşte si- ze, tam bir asker kaçağı getiriyoruz. Bu efendi ,is görmez.. güç, görmez.. herkes cephelere köşarken o, kışlalar- daki dostlarını bile ziyarete gitmez, bunun cezası nedir?... Bu gencin gözleri, Cemilin gözleri- nin içinde gülümsemişti. Ve sonra, tatlı ve tannan bir sesle, ağzından şu sözler yükselmişti: Pazartesi — Notlarından — () Karın ağrıları Ve ishal Büyüklerde ve küçüklerde her hangi gı- dal ve yahud diğer bir sebeble karın eğ- rısı ve ishal başgösterdiği zaman, ishali Afyonlu iüânlarla durdurmak doğru de- ğildir. Bilâkis ekser ahvalde hafif müs - hiller küllam!mâlıdir. Aymt xamanda sikı bir perhiz yapmak lâ- xımdır. Perhiz yemekleri, başta çay öl- mak üzere pirlnç suyu, nişasta peltesi, pi- rinç unu mahallebisi ve pirinç lüpası gi- bi şeylerdir. Du sayede barsak bozukluk- dacı yirmi dört saatie düzelir. Karın üze, Tine sıcak kompteiler de çok iyi gelir, Aksi hal, rahatsızlığı müzminleştirir. ve kaş yapayım derken, bihakkın göz çıka- yılmış olür. |dilerile çok yakından münasebet şere- 'mında. kasaba civarında yapılacak o- | | (*) Bu motları kesip saklayınız, ya - || hut bir albüme yapıştırıp - kolleksiyan ,..-—ıı-ı.-ıı_—ıııı-o. RIS S TAP İ ? SON POSTA' “ Son Posta,, nın zabıta romanı; 25 KÜLKESİNDE |DÖRT ile a A lıı—., 2 ENE zib prensesin ellerine geçmekten daha büyük ceza mı olur... Bakınız halime binbaşı efendi. Şu işkenceye ne dersi- niz?.. Müsaade ediniz de, kendimi tak- Üü edliğim. Doroök — Prensliği de- caba... Bu sözleri söyliyen, - Prenses Olga idi... Fakat Emma derhal ablasının sözlerini kesmiş, kendisi ilâve etmiş - ti: — Dahası var, kumandan... Prens Yosopof, yabancınız değildir .Sizinle çak yakından münasebeti vardır. — Şu halde müsaade buyurunuz da, evvelâ ben de kendilerine takdim edi- leyim.. Cemil... Sonra da, lütfen iza - hat vermenizi rica edeyim. Acaba ken- Mösyö Lang siz bu bayanlara| Sonra Toniye döndü: lütfen yardım ediniz. Evet, evet, he -| — Söyle bakalım, sence bu iş na - men, şimdi, sorgu ve cevabin sırası de-|sıl oldu? diye sordu. ğildir. Toni Milâno'nun yanık yüzü sarar- İstemiye istemiye, ağır ağır itaat et-|mıştı, sesi de biraz boğuk çıkıyordu. tiler . — Beni bıraktığınız yerde, köşkün Holden acele yürüyen ayak sesleri| medhal kapısı önündeydim. Bir aralık aksediyordu. Hendriks çavuş gene gö-|evin içinden bir kadın sesi geldi. Der- ründü. Nefes nefeseydi. hal düdük çaldım ve hemen içeriye gir- Kent ona da söylendi: dim. Mösyö Merrit büyük salon ile ho- — John, herkesi aşağı indir! lün arasında ayakta duruyordu. Onu Sonra Milano'yu çekerek odaya gir-|orada bırakarak merdivenden yukarı - di. Burası da boş bir odaydı. Fakat i -| ya çıktım. Genç kız banyo salonunun çinde bir başka açık kapı vardı. Teğ -|öbür tarafındaki odanın kapısı önün - men bir kaç adım attı, kapının eşiğine| deydi. Tam o dakikada mayolu ve kı- vardığı zaman eliyle topuza tutundu, | sa pantalonlu kadın bu aynı adadan dı- bir kaç saniye hareketsiz kaldı. şarıya çıkıyordu. Genç kızın birden - 16 yıl bu meslek içinde çalışmış ol-|bire delirmiş olduğunu sanıyor gibiydi. ması onu bu haşiyet verici manzara|Fakat genç kız beni görünce :Lmdi i- ibi Türktü karşısında lâkayd kalmıya sevk için|çinde bulunduğumuz odanın kapısını po'f—,_l?ru;îıhı mîı:hür. îfilgelmemivıi_ :':kıı yalnız h.;îyşg göılı:i. İçeı-ly;d giııdk;ıc.dOrada: ban- — Baboü bi öyü 5 ğil, aynı zamanda da sonsuz bir hay- | yo salonuna lar ilerledim ve hemen gaB ğ ha ret duyuyordu. merdivenin sahanlığına döndüm. Genç Ha Banyo taşmıştı, su çini zemin üze-|kız kadını buraya girmekten menet « (ml('::ia Si ZM Tine ıhym. Muslukların gürültüsü | mekle meşguldü. ğî erkek de ne oldu- B Üalik ü Hü de odayı luruyordu. ğunu soruşturmakla vakit geçiriyor - ça î:mn:;;;,î:ıı_ı Na germnz Kent sapsarı kesilmişti. Dudakları |lardı. Ağızlarını kapamaları için bağı- Cemil derin bir sevinç içinde idi. ise kül rengiydi. Birdenbire gerildi.İrıyordum ki siz geldiniz. Prens Yosopof'un nâfiz gözleri ve se- ğîl(' ğıpı;ı;n ı;p;ı:unuyl:rîk : K B: oda;;ı SabiliRE aNĞ KA « vimli çehresi, kalbini abuk cezbe- ZLAŞNEDA. SAĞ DA SŞ M AY İ P SOt G Ş divenıîîıti. hesu ni işidiyordu. Çavuş gene nefes nefe | — Hayır, kapalı. Büyük hir ne$'a / içinda göylenin İç- seydi, fakat birdenbire soluğunu bile| — Ya banyo salonunun kapısı? mişlerdi. Sonta, arabalara binerek kar kesti. Kent ceketini kolunda taşıyor-| — Açık. za olan yere gelmişlerdi. du. Arkasına dönmeden çavuşa u -| —— Peki bu beriki? Cemil, koza csnasında atı bir taşta|2attı: Kent banyo salonunun içinden Mü- devirdiği yerde durazak. o korkunç vesh c John, şunu tut bılıılım dam ı_Xmuld'ıııı odasına açılan kapıyı ziyeti izab etmişti.:. Büyük bir süküs Ve banyo salonuna girdi. gösteriyordu. netle Cemili dinleyen Yosopob Cemil Muslukları açıp kapıyan yaylı to -| — O kapalıydı. Töslir L BÜ üü bnra di leandar a puzların etrafına bir kordelâ sarılmış-| — Genç kız ne söyledi? İT derlü velirurda eöstükülşi tı. Kent bu kordelâyı çözmeden mus -| — Genç kız mutlaka içeriye girmek — Paküt ikkümiböğenii yeriiğ lukları çevirerek suyu kesti. Sonra bo-|isteyen kadımna (olmaz olmaz) diye ba- Bakıüie.,. O İzudurmüuş ar, sini bir söx şaltma yayına bastı, onu müteâkib de| gırıyordu. niye çarpmışı olsaydı, şü uçuruma dühıımnı çevirerek açık pencereye dön « tükten sonra haliniz ne olurdu?.. Bu|dü- tehlikeyi aklınıza getirmediniz mi?. Demişti. Cemil, hafifce gürümsemiş: — Tehlike karşısında düşünmek.. bütün hayatımda bir kere olsun ak - lımdan geçirmedim. yi i büyük bir sadelik z cîm:']::':hw'ğu .a:l:rde T el nı_çekmiş olduğu halde yatmakta ol - tavrında en küçük bir gürur, tezahür |TUĞU görülüyordu. —- Ze ve şarlatanlık mevcud değildi. Maktulün buraunun ucu kesilmiş - Kontes Olga, Cemilin yüzüne ba » : ika kalmıştı. Üai Prenses Emma:i — Yaşa.. Diye bağırmıştı. ” Prens Yosopof, Cemile elini uzatmış: — Ben de biraz size benzerim... Her halde sizinle anlaşacağız. Diye mırıldanmıştı. * Bmz , ne gibi mes'ud bir esasa müste- nittir. Prenses Emmanın sesi, top gibi gür- lemişti: — Ne gibi esas mı?.. Prens Yoso - * Kent oraya geldiği dakikadan itiba- Çimenlikten kesilmiş ot kokusu ge-|ten başına bir kiremit düşmüş bir a - liyordu, Biçki makinesinin töf-töfü de|dama benzemekte ve çaşkınlığını yen- bir nakarat gibi aksediyordu. miye çalışmakta olan (Hendriks) e Teğmen pencerenin önünden ayrıl-|döndü. Teğmen pek asabi görünüyor- dığı zaman su hemen hemen boşal -|du. Sesi madent? bir hal almıştı. Hidde- mıştı ve Mister Arnold'un banyonun İtini yenmek için nefesini zorlukla tut- dibinde sırtüstü, dizlerini göğsüne doğ-|tuğu hissediliyordu. — Jobhn burasını temizlet, dedi. Su- yun içinde yüzecek değiliz. Amma da- ha evvel bir resmini çıkart. Wiseman da kapılarda ve musluklarda parmak izi arasın. Şapkasını yatağınm üzerine attı, o- dadan çıktı, merdivenlerden — aşağıya indi. 5 kişi, iki polisin nezareti altında olarak holde toplanmışlardı. Kent durmadan oturma odasına ge- çerken: — Madmazel Paiton! diye seslen - —20— YAN SÖYLÜYOR ( Saat $ dekika 43 - sant $ dekikn $4 ) İ .Kıenı çabuk bir hareketle havluluğa yaklaştı. İ Aradan bir hafta işti. ü Bir perşembe ıı"ııı:e:ı.mzîuml. gez- hh:l.:iıw yaydı, ikisi ile iskarpinle-| man polis şefi mun&h“u:hyo- için kasabaya gidecekti. A; rini sildi: lan şöminenin öni bekliyordu. Yü- KA eh acak 6.| — Jehn, dedi. Doktor (Forbes) e te- İzü sertleşmişti. Genç kızda ise, vaktile lefon edildi mi> polis şefinin telkin ettiği korku daha — Evet, Jak onu c-înî:;u T büyük bir korkuya yer vermişti. Polis ridorda birdenbire bi ve m Kent doğruldu, üç havl nyo şefi bu korkuyu onun gözlerinde, tit- 'lkmbiıl“a V: :nk:hlçndı d:h(mA: salonunun medhalinde bırakarak sa -|reyişinde, hal ve tavrında ökuyordu. na) telâş ile içeri.girerek: hanlığa açılan kapıya döndü. Toni Mi-| Bir işaret yapınca genç kız oturdu. Fa- — Her kumandan!.. Kazak alayı |lano oradaydı. arkasında da polislerin 'kat ellerini kaçmıya hazır imiş gibi kumandanı Marki Gorçakofla yaveri|teşkil ettikleri bir grup vardı. Kent: — |koltuğun yaslağına dayadı . geliyor. — Toni dokuzuncu mıntakanın ça-| Kent ayakta kalmıştı. Dedi, vuşu orada midır? diye sordu. — Neden bağırdınız ?diye sordu. Cemil, Annanin verdiği bu habere| Çavuş kendine bir yol açarak To -| —- Gördüm, odanın kapısı altından birdenbire hayret etti: ninin arkasından göründü. kan çıkıyordu, diye cevab verdi. — Marki Göorçakof, mu?.. Tuhaf| Teğmen ona: Yüksek sesle konuşuyordu, fakat ilk şey. Ne ise, öteki odaya al. Geliyorum.| — Siz nöbet bekliyeceksiniz, dedi. |kelimeyi müteakıp sesinin fazla yük- Diye cevab verdi. Bütün diğerleri aşağı insinler. Buna|sekliğini kendisi de hissetmiş gibi der- Ve sonra, kendisi de saçlarını tara-| mukabil benim getirmiş ıdduium me-|hal alçalttı îıu_lenıı Nınnc;&ı göz- ini giydil 'a i|murlar da yukarı anlar, aymı za -|leri önüne dikilmiş olarak bareketsiz BK DÜRAĞN Z.. k y kaldı. Kent onu bu sabit fikirden kur- - İtarmak için sert bir lan at yarışlarını seyredecekti. Tam, hazırlığını bitirdiği esnada, ko- İngilizceden çeviren : Hasnun Uşaklıgil Holden duyulan ayak sesle Tegmen bir kaç adım attı. Kapının eşigine vardığ! zaman elile topuza tutundu ve 1 Z V . sapsarı kesildi — Siz neredeydiniz ? Müuştum. — Hangi yatağın? z — Madam Arnaold'un yatağının. | — Orada ne yapıyordunuz? — | — Madam Arnold'un büsbütün yalnız hissetmemesi için nına gitmiştim. Yanında birisinin lunmasına mühtaçtı. Şimdi ise.. Sözünü kesti. Kent sordu: Ş — Tekrar yanına gitmek lâzım diğini mi düşünüyorsunuz? Cenç kız mırıldandı: Â — Hayır.. şimdi onu artık hiç kil î &i cendisik d se teselli edemez. 4 — Madam Arnold'un odasına Pf vakit çıkmıştınız? — Hemen arkasından. 1 — Sizi kapıda bıraktığım zaman dan itibaren anlatınız. Eve girmiştini sonra ne oldu ? — Sonra Madam Arnold — Sizden kendisine refakat etmenf zi istedi mi idi? — Oh, hayır, fakat yanında bil ne mühtac olduğunu biliyordum. — Kacası ile konuştu mu? — Hayır. Sadece kocası bir hiz ci gönderilmesini isteyip istemed sormuştu, o kadar biçare bir tavımf (hayır) dedi ki yanında birisinin bı'ıç lunmasına mühtac olduğuna derh# hükmettim. a | sözlerini nakzediyor. 4 Madmazel Patton omuz silkti. yorgun bir tavırla: | — Size öyle geliyor, dedi. Fal vâziyetin benim dediğim gbi olduği nu her hangi bir kadın anlamakta güğ lük çekmez. Kent başmı salladı: 4 — Orada bulunan erkeklerin de aft lamış olduklarını hükmediyor musu — nuz? ği Genç kız bir derece sabırsızlıkla & vab verdi: N — Hayır. Her halde kocasının an lamamış olduğuna eminim, zira yım yalnız kalmak istiyor» dedi. — Pekâlâ, sizin odaya girdiğini? kim gördü? $ — Hi çkimse. Herkes aşağıdaydı V| lösyö Arnold viski getirmeye gi ti. v — Madam Arnolda iltihak etmek tediğinizi kimseye söylemiş mi ( niz? d mtta : CAsador Vahenm). tA. Minasyan). Fenerde : (H Hamdi). Şehzadebaşında © ÇÜn Beyoğla cihetindekiler : Galatada : (Yiçapmlo). Hasköyde : sim Asco). Kasımpaşada : € Merken nühiyede : (Matkoviç, Dingopi”| 1o Şişlide : (Pertev), Taksimde : UÖz