17 Ekim 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

17 Ekim 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

a Şehir Tiyatrosund Makbe; ilân edilmişken, Otello oynandı rtık operetçiler oynıyorlar Süflör — Canım biraz da beni dinle- yin.. Perde kapanır.. tablo değişir, perde açılır.. Otello rolünde Muammer sahneye çı- kar: — Haniya da benim elli dirhem kes- tanem Turhallıdan başkasını istemem.. Turhallım yürü.. Suflör — Sus! Muammer — (Halka döner) Sus, bu- rası mahalle kahvesi değil tiyatro, ko- nuşacaksanız başka yere gidin konu - şun, rejisöre söylersem sonra gelir he- pinizi döver ha! Hazım — (Kulisten sahnc' Aziz Otello, size karşı olan bü; metimi bilirsiniz. Yere eğilir.. Muammer — Estağfürullah, estağ - furullah, eteğimi öpmene lüzum yok. Rejisör — (Kulisten) Muammer ken- dine gel Otelloyu oynuyorsun.. Muammer ör, iki, üç... Hazım — Ne var gene?.. Muammer — Sayile kendime geliyo- rüm. Hazım — Bence bir şey değil efendi- miz, fakat siz bilmelisiniz ki zevceniz Dezdemona.. Muammer — Dezdemoana, Dezdemo- na, bu ismi hiç hatırlamıyorum.. Şekispirin eserlerini a Şehir Tiyatrosu rejisörünün kapısı Wurulur: — Girl.. Şehir Tiyatrosu müdürü içeri girer: — Ne haber dostum.. — Haberler fena, aktörlerin hiç biri * gelmedi. — Ne dediniz, gelmediler mi? Yarım- ger maaşlarım kesin... Rejisör düşünür: — Hayır bu ceza azdır. Birer maaşla- Banı kesin... Biraz daha dü- şünür: Hazım — (Ya - —A:L, &, arx, vaşca) Ben de bepsini idam edi - a tr la ı yo - niz.. asınız, kesi - rum âma süflör Biz.. söyledi, tekrar et- ., Müdür — Bun- tim. z ların bepsi olur a- aa Jiuarı'—.mşr B ma bu akşam ne D;El Dezdemo - apacağız? N Ş pî:a’j"" H (Süflör dinler, _,qmâlîî'v; l fakat süflör bun- Müğür Mak YU A (lerla basa çika - bet yvar, Yerler ç ç;nlycîirxncl'en & kaçmıştır.) #atıldı. Tiyatro kalabalık. Makbeti kim-| Muammer — Dezdemona, Dezdemo- kere oynatacağız? Rejisör — Mük ğ na, gelsin buraya görelim. b â:;îhr'lhkbet olmasın Otello ol-| — Halide — (İki yar üt dalin '« ( na gelir) İşte yavrularım gene ben gel Müdür — Otello olsun, Otelloyuü kini Oynıyacak?, ü Rejisör — Otello, Yago, Dezdomo - a. dim, Ayol Memiş, ayol Rıza siz burada- sınız ha! Müuammer — (Ciddi) Dezdemona, sen burada, benim karşımda... Halide — A a ayol ne oluyorsun, ba- yılrım doğrusu bizim Naşidin dram oy- nayışına.. Hazım — (Yayaşca) Sen nasıl sah- Müdür — Saymayın ba yım. Otello, Yago, Dezdemona daha bilmem şunun ni mllulnl kime vereceğiz? Rejisör — Kime olursa veririz.. Ope- Tettekilerini buraya çığırın; sokaktan geçen herkesi çevirin. Fevkalâde bir İtms_ıl olacak bu... Yaşasın! Müdür — Yaşasın dediğinize bakılır- da keışdimiıi bir iş görmüş sanıyorum, Re)ı.—îür — Daha bundan emmel .Pı olur, Bakın siz, ne mükemme!, ne Mükemmel bir temsil olacak. * Saat sekiz.. gong çalar, perde açılır. Kuliste, Vasfi, Hazıma: — Haydi sahneye çık.. — Çikayım ama ne diyeyim? — Buflörü dinlersin.. Hazım çıkar, suflör söyler: — Brebansiyo evinizi hırsızlar bastı. lınhyıuul malınızı çalıyorlar.. N lâzım — (Sahnede) Kimin evi e Gızlar Bastı? Neyi çaldılar? SESİNE Suflör — Uyanınız, uyanımız... Hazım — Uyanınız hey, locadakiler koltuktakiler, paradidekiler evlerinize hırsız girdi. En kıymetli malınızı' çalı lar. Vasfi balkonda görünür: — Kim o, kapımın önünde gürültü e- den kimdir?. Hazım — Vay sen de nereden çık - tın? Vasfi — Vay Karagözüm sen misin? Hazım — Benim yahud da değilim. Ben şimdi Otello, yok hayır, Otello de- ÜBil Yagoyum Yago! Vasfi — Sen agu musun vay vay a- Bucuk bebeği de sevsinler, Hazım — Burası operet değil kendi- neye çıktin, buraya seni kim getirdi? Ğ KDA a İ e Slsizi İ S özke Teit Bösinü A Halide — Kim getirecek, sokaktan | ve saire... ve sâire... geçiyordum. Gelmiyen oyuncular var- ” sayla yensilai sinema anketimiz Doktor ve sinema d b li | Çoeıfk mütehassısı doktor Kadri Raşit sinemanın umumi ahlâk î.üm:hel: :luınm'!eıı bahsederken “ Umumi ahlâkın gideceği D BTHET y &unııd. le, sür'at temin ettiği, daha erken varma: ayaktan korun icap ettirdiğini tahmin ediyorum ,, diyor. ” çareleri I n E z ğ Z l iyan 1 Osman Turguüt Dayak, evli erkeklerin dalma mârüz n e Bi z kaldıkları bir :rzhl.kedir. Bazı tedbirler .uğ“"k Balleahaty, K“İ" Rak e B ime şu cevapları verdi: sayesinde bu tehlikenin önünü almak| — Sinemanın bugünkü içtimaf ha- imkânı vardır: yatımız üzerindeki tesirlerini nasıl gö- Evli bir erkek hiç bir zaman karısına | rüyorsunuz? karşı: — Ruhan Garplılaşmak ihtiyacında — Hayır! elduğumuz için bütün — fenalıklarına Sözünü kullanmamalıdır. Karısının | rağmen sinemadan istifade ediyoruz kanaatindeyim. — Umumi ahlâk üzerinde sinema- nın müsbet veya menfi tesirleri nedir? — Umumi ahlâkın gideceği tabii ©- lan yol üzerinde sür'at temin — ettiği, daha erken varmayı icap ettirdiğini zannediyorum. — Bilhassa genç kızlar ve kadınla- mımız üzerinde sinemanın tesirleri ne- dir? — Romanların tesirinin daha biraz kuvvetlisidir.: Tabil hislerin - kamçıla- | nacağı tabiidir. — Bazı filmlerin genç dimağlarda hırsızlık, canilik gibi menfi hislerin ren filmlerin « inkişafına yardımı var midır? kurban olmamış — Marazi olan dimağlarda tesiri 6- Tak severim. lacağını tahmin ediyorum. — En ziyade beğendiğiniz kadın ve ğ j — Memlekette sırf£ çoçuklara mah- erkek artistler? 4 sus sinemalar açılması, bunların prog-| — —— Kiminin san'atini, kiminin sesi- ramı, bu hususta hükümete düşen va- ni, kiminin güzelliğini beğenmek su- zifeler hakkında fikirleriniz? retile bir çoklarını severim. — Çocuk sineması pek lüzumludur. | — Memlekette — millt sinemacılı: Hem filmler seçilmiş olacağından neş- | ğın inkişafı için neler düşünüyorsu» eli ve bâhusus istifadeli şeyler göste- | nuz? rebilirler... Lâkin pratik sahası yoktur| — Evvelâ urtist yetişsin sonra Te- zannederim... Avrupada dahi — tatbik | jisör... İş kolaylaşır. 4 edilemeyisi öyle gösteriyor. — Şimdiye kadar beğendiğiniz film- j — Ne gibi filmlerden hoşlanırsınız? ler hangileridir?. Niçin? — Büyük Avrupa artistlerinin hü-| — Bir çok olduğu için bir tanesin nerlerini gösteren, güzel sesleri işitti-'den bahsedemem. AAARARARARAAARARADİRARMANA .. « .. * . . Çok güzel bir törenin çok fena filmi ninin neden sonra gösterilmeye başlanan k uzun ve can sıkıcı bulundu Yazan : Fikret Âdil —— bi-|dise haline koymak istemişler? | Netice: Eğer, memlekette yapılan — herhangi bir tören halka sinema yolile — gösterilmek isteniyorsa, bunun en iyi we en güzel şekilde yapılmasını iste- mek, bizden bir seyirci sıfatile olsun — esirgenemiyecek bir haktır. Bugünki ü haliyle itfaiye törenini gösteren film, — programın öteki filmlerine —nazaran, eski tulumbacıların yanında bugünkü itfaiye neyse, ona benziyor. Büyü 'SON 'POSTA bütün dediklerine: — Evet! Cevabıni veren 'erkek, diğerlerine nisbetle daha az dayak Yyer. Karısına karşı mantıki deliller gös - teren erkek te en fazla dayak yiyen er- kektir. Evli bir erkeğin dayaktan ken- disini koruması -için - karısına — dajma mantıksız cevaplar vermesi - elzemdir. Meselâ, kadın: — Bu ay aklığın aylığını ne yapa - caksın? Sualini sorduğu zaman; erkek: — Ne yapalım karıcığım, odun ala - cağım, bakkalın borcunu — vereceğim. 'Eğer elimizde bir şey kalırsa onunla da| sana istediğin eşyayı alırım. Derse.. Muhakkak dayak yer.. Bu suale verilecek cevap şöyle ol - malıdır: Dr. Kadri Raşit rejisör» ün — herzesine olanlarını tabit — ola- / mr alır almaz; en evvel sana bir. çili İskarpin, bir şapka, üç metre de mantoluk kumaş alacağım.. Eğer ge- riye biraz para arlarsa onunla da odun alırım.. Bakkalın borcunu veririm: Bu tarzda konuşah erkek kendini da- ıtfaiye törel yaktan korumuştur. fılmı ço Bazı vaziyetler de vardır ki bütün ça- relere baş vurulduğu halde dayağın ö- nü alınamaz. Bunu da gözönünde bu - Jundurup erkeklerin daima arkalarına bir kaç kalını fanilâ giymeleri lâzımdır. | Bu sayede sırtlarına inen gopaların a- çısını daha az hissetmiş olurlar, Kılıbık Dün Beyoğlu sinemalarından rinde, İstanbulun kırk gün kırk gece eğlentileri münasebetile yapılan itfai- ye töreninin arka arkaya eklenmiş re- simlerini gördüm. Buna: «Arka arka- ya eklenmiş resimlerinin — diyorum, çünkü film demeğe bir türlü dilim var- genmceni mış, onların yerine oynarsın diye beni aldılar. Ben de oynarım işte: Şarkı söylemeye başlar: «Sarı fulya meysimi bahardır ba - hardır,» n iyisi Havyardır, havyar - dır.n miyor, ü Evvelâ, bundan iki aya yakın bir müddet evvel, İstanbulda, Beyoğlun: da, Taksim stadyomunda yapılmış ©- lan bir törenin, ancak: dün gösteril- meğe başlanmıs olması; doğrusu, itfa- iye için hürmetle kabul etmiş olduğu- -İmuz sür'atle kabili telif değildi, şap dim. «Merzelerii «Ah berelim, vah berelim..» «Sabah oldu kalk gidelim. Kulisten Behzat, Bedlia Jet artistleri sahneye dolarlar... Halk alkışlar, pötde kapanır... Alkış devam eder.. Ertesi gün çıkan gazetelerde piye: .in'; Saniyen, Foks dünya havadisleri gibi, dünyanın en mühim, en hayati meselelerini üçer dakikalık zamanla- ra sığdıran bir filmden #onra bu uzun, can sıkıcı, ve yalnız zaman zaman dik- kate değer filmi seyretmek üzerimde smıcak bir banyodan sonra buzlu bir duş altına girmişim gibi bir tesir yap- tı. t di vardır. Münekkid yazısına şöyle başlamış - tır: «Dün akşam Şehir 'Tiyatrosu Şekis- pir'in Makbet piyesini'modern bir tar: da oynadı. Piyes sahneye konülüş iti- barile eşine Garb memleketlerinde bi- 16 az rastlanacak bir mükemmeliyet ar- zediyordu. Makbet piyesinin baş rolü olan Otel- to rolünü yapan kuvvetli san'atkâr, İ Salisen, bilmem bu törene Taksim stadyomunda İstiklâl marşı ile mi baş- landı, fakat filme İstiklâl marşıyla baş- landı ve bütün sinema halkı, gayet ta- * n n Abone bedeli peşindir. Adres bi$ olarak ayağa kalktı. Lâkin bu müd-| değiştirmek 25 kuruştur. det esnasında beyaz perdede hayalleri Gocak geri verili tecessüm eden stadyom davetlileri - turuyorlardı ve içimden düşündüm: Onlar niçin ayağa kalkmıyor? Herhal- de filmin bu parçasının aslında, yani alındığı esnada İstiklâl marşı çalınmı- yordu ki, oturuyorlardı. O halde, ne- den İstiklâl marşını filme ilâve etmiş- ler, ve bir itfaiye törenini milli bir hâ- Hâanlardan mes'uliyet alınmaz. Cevap için mektuplara 10 kuruşluk pul ilâvesi lâzımdır. oe kataaı T4T İstanbul 'Telgraf : Sonposta Telefon : 20203 | ada Ülkem.

Bu sayıdan diğer sayfalar: