17 Ekim 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

17 Ekim 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

6 Sayfa İKTISADİ BAHİSLER Altının kıymeti kâğıda nisbetle yükseliyor, ya kağıt ne oluyor! Bugün ellerindeki kâğıt paraları altına tahvil etmek için sarraflara koşanlar acaba tehlikeli olması muhte- mel bir nevi spekülâsyona mı girişmiş bulunuyorlar? Yazan: Muhittin Birgen Zenginin parası züğürdün çenesini | nuz, hiç bir yerde bununla alış veriş yorar derler; boş söz değildir, bununla | Gdemezsiniz. Meğer ki yambaşınızda beraber, züğürt te pek boşuna yorül - | çizinle beraber bir de sarraf gezsin! maz, çünkü paradan bahsetmek tatlı | Sonra, altın alıp bir bankaya gidiniz, bir şeydir. Ben de bugün gene paradan | kendinize bir hesap açtıramazsınız. Ol- bahsedeceğim. sa olsa sizin namınıza bu altını sakla- ması için onu bankaya emanet olarak bırakabilirsiniz. Demek ki daha düne kadar sikke şeklinde ve sabit kışmet- lerle, her tarafta, her elde hürmetle dolaşıp duran bu «maden füsunperver» bugün para olmaktan çıkmış, mata ha- line geçmiştir. Bunun için, şu günler- de dünyadaki parabuhranından korkup sarraflara koşanlar, ellerindeki paralarını altın paraya tahvil etmiyo: lar, belki de mata halindeki altına ya- tırıyorlar. Bu, onlar için bir nevi spe- külâsyondan başka birşey değildir. * Bugünkü mütedavil paranın müba- dele kıymetine gelince, devlet bunu değiştirmeğe karar vermiş olduğunu yasada gerek külçe ve gerek sikke ha- üiş:?îynr ve hakikaten de onu tutuyor. Hinde altının kaymeti yükselip durur- | Tutmak ta, tutmamak ta elindedir. Ma- ken kâğıt paranın kıymeti ancak günün | demki beynelmilel kıymet mübadelesi bazı küçük dalgalanmaları arasında, | şimdi her tarafta Merkez Bankaları tabil bir piyasa kımıldanmasile kımıl- | ünvanını taşıyan devlet bankaları elin- danıyor ve bu yükselme karşısında da | dedir ve mademki mübadele işi mut- alçalma tarafına gitmiyor! Eskiden bi- | Jaka bu eller vasıtasile yapılıyor, şu ze böyle bir hâdiseden bahsedilse şaşar, | halde bu kıymetlere de onlar kolaylık- Iı,lxıdık ve hattâ böyle birşey olamaz | la hâkim olabilirler. Bu kıymetleri de- diye iddiaya girişirdik. Halbuki hâdi- ğişlirme hareketi ancak bir spekülâs - se karşımızdadır, bütün varlığı ile mey- | yonla olacak iştir; mademki spekülâs- danda duruyor. yon yapmak bahsinde, küçük bir dev- Bu nasıl şey?. Nasıl oluyor? Bu su- | Jetin zayıf maliyesi karşısında bile şah- ale cevap vermek şimdi. eskisi kadar | s$ maliye kuvvetlerinin tesirleri ola - Büç değildir; Geçen gün de yazmış ol- | maz; şu halde para kıymetini değiştir- ) duğumuz gibi para bugün için beynel- | mek istemiyen devletin iradesine kar- milel münasebetlerde gayet garip, hü- şı da hiç bir spekülâsyoncu iradesin'n kümetlerin arzularına karşı çok itaat- | muhalefet etmesi ve mukavemet gös- kâr bir ölçü halinde gelmiş, eski evsa- | termesi imkânı yoktur. fından bir kısmını kaybetmiştir. Zaten, | — İşte, kâğıt paranın kıymeti de bunun paranın kıymeti bizim — icat ettiğimiz | için duruyor. mevhum bir varlıktan başka birşey de- | ğilken kendi icat ettiğimiz bu mevhum | varlığa o kadar esir olmuşuz ki onun bu seyyaliyeti ve bu kararsızlığı, şe- - kilden şekle girişi, memleketten mem- lekete gidişi karşısında öteden beri â- ciz kalmışızdır. Halbuki dünyayı ye- niden yeniye birtakım mübadele usul- lerine sevkeden bir buhran ka: S1 paranın bazı evsafını da değiştirdi. Şimdi bir piyasada bir taraftan altın çıkıp dururken, öte tarafta Merkez Ban kası kâğıt paranın kıymetini tutup du- rabiliyor. * lan paraların nihayet böyle otur- Paranın değişen vasfı nedir? Bunu ını)mnyomlmıîımvokıyıı:tî:nn arayalım : tın karargâhlarından kalkarak menzil Eskiden para denildiği 2aman altın | değiştirmeleri ihtimali de vardır.Her ne | batıra gelirdi. Bugün para denild olursa olsun, altın maden oldukça, da- zaman kâğıt, çek gibi şeyler düşünüyo- | hili kıymetler ölçüsü dahilde fertler rüz. Al.tm artık bir mata olmüştür. Ce- | rasında, fakat beynelmilel mübadele binize istediğiniz kadar altın dolduru- | ölçüsü de Merkez Bankaları elinde idâ- |" 'GÖNÜL İŞLERİ! Okuyucularıma KOT Di B Cevaplarım P Ö Z e aBD çesine faik bulması demek değildir. llemfa:ı:ın B.;î,ı(îı K_) _ı:! Bazan bu, böyle olabilir. Fakat ek- Kocasındı 'arak gizinie €V - — seriya erkeğin bir muhakeme, rü - Ka Taa ea L G e ve SSi çılati netkesidir. Bir BAA gi lirrenini ” göslericek ufı gün evvel de Uıpkı sizin vaziyeti- olan kadındır. Böyle bir kadın ile yu- — TİZde bulunan bir kadına söylemiş. Ve Kuyulamaz. tim. Erkek iki çocuğa malik olduk- ... tan sonra yüvasından ayrılamaz. Ar- İspartada (S. V. E.) ye: zusunu giderinciye kadar — yabancı * Frangın düşürüldüğü tarihten beri piyasamızda da bir hareket var: Sessiz ve sadasız, altm hergün bir iki basa - mak daha çıkarak yükseldi. Dün 1075 kuruştan bahsediliyordu. Fakat, buna mukabil, Cumhüriyet Merkez Bankası Londradaki altin vaziyetine tekabül e- den bir hesap Üzerinden İngiliz lirası- na nazaran Türk parasına bir kıymet takdir ediyor ve bu kıymet üzerinden mühtelif paraların Londra piyasasında- ki bareketlerine göre Türk parası için kurlar tesbit ederek lâzım olduğu ka- dar döviz alıp vermekte devam ediyo: Bu, beynelmilel kıymet mübadelesi sahsında yepyeni bir hâdisedir. Bir po- * Bu hal böyle devam edip gidebilir mi? Yeni birtakım hâdiselerin kat'i ic- barı olmadıkça, yahut bu halin değiş- mesinde milli iktısat bakımından bir fayda tasavvur edilmedikçe devam e- dip gidebilir. Fakat, bu halin değişme- si üzerinde mücbir rol oynayacak olan kuvvet, herhalde altın kıymetinin selmesi değildir. Olsa olsa, bu yüksel me hâdisesi halkta kâğıt paraya karşı olan itimadın azlığını ifadeden ibaret kalır, Fakat, altın üzerinde irat getir- meksizin hareketsiz olarak kalacak o - öğrenirim» diyorsunuz. Bu, bir ilân- Tirede Bayan (A.) ya: dır amma, idare müdürü görmez dü- İlâç tavsiye edebilmek için doktor şüncesile haydi halırınız için sütun- — olmak, hem de hastayı görmek lâ - Jarıma, geçirivereyim; zım. Niçin bir hekime baş vurmu - A yorsunuz? Nişantaşındâ Bayan (Esim) e: — TEYZE nü de göreceğiz. halde oteller ve kahveler açıktır. So - (lerde telâşla sarraflara koşanlar, aca- bir nevi spekülâsyona mı girişmiş bu- lunuyorlar? Tehlikeli veya faydalı diye 4İki yıl evvel Kasımpaşada otu - kadının yanında kalacak, sonra piş- kesip atmak, şu dakikada kimse için | yak kaldırımın dibinden geriye doğru “ran bir kızı arıyorum, adı Sühandan — Man olmuş bir vaziyette size döne- || | mümkün olmamakla beraber bunun bu | uzardı ve oraya gelenlerin hepsi de en idi. Tesadüfen bu satırları gözürse — cektir. Sabrediniz, derim. günhicin b;:velmw olduğu mu - .ırkıdakinı*n arkasına durur - sırasını İAREİ ü e ş ... /hakkatır. paranın altına hapsedil-| beklerdi. İtişi; öyle Bunu haber alan i KÜĞ Yakkee Brd sindpii 'mesi taraftarı değilim. Paraları olanla- SA Ü SÖY Cürmüe, küçük fabrikâ ya bunları işe yatırmanın çarelerini a- ramayı tavsiye etmeği müreccah bulu- rum. Fransada devletin altın üzerine bir nevi ambargo koyduğunu da daha SON POSTA Birinciteşrin 17 İzmirden röportajlar : 2 ' Sabah olurken Bandırma * * * Şair kahveci - yerliye ve yabancıya göre iki türlü içecek tarifesi” yeniden kurulan şehir - bir boğuşma - akla hayale gelmiyecek | bir kazanç yolu - İzmire doğru İ Yazan : Kadircan Kaflı Bir türlü uyku tutmadı ve gene yu- karı çıktım. Saat üçü geçiyordu. Gü - verte yolcularınm — bulunduğu yerde bir ses duyuldu : — Haydi geliyoruz. Haberiniz olsun.. Bandırmaya yolcu olan; kahveciye borcu olan... Haydi çabuk davranalım; uyuyup ta kalmıyalım... “Eğilip baktım ve beyaz ceketile be- yaz önlüğünden anladım ki kahveci çı- rağıdır. Bir vapur arkadaşıma bunu anlat - tım, Bana şunları söyledi: — Eğer bu sözler onun tarafından yaratılmışsa kendisine yanlış bir mes- lek seçmiştir. Çünkü bu eşiir!» in vez- ni de kafiyeleri de son yılların kübik şilrlerinden çok daha mükemmeldir. Yalnız bir noktada yanıldım. Verdiği semere itibarile bu adamın sahiden yanlış bir meslek seçtiğini kabul eder- sem haksızlık etmiş olurum. Biraz durduktan sonra ilâve etti: — Buna «esnaf şiiri» diyel Bizde oldukça vardır. Karpüz sergile- rinde, Mahmutpaşa yokuşunda çeşit- lerine rastlanır. Meselâ ramazanda pi- deciler pideyi «hastan beyazdan; kal - maz birazdan...» diye satarlar. ... Anlaşılan burada yerli ve yabancı i- ehemmiyetle üzerinde durdukları V gin iki tarife var. timaf nizamın temeli olan iki kelif “Yavaş yavaş ortalık ağarıyordu. Kah-| vardır: Sıra ve saygı.. ,vyenin önüne çıktım. Karanlıktan gıyrı- Şimdi niçin birçok yerlerde ve 78 lan binalara bakıyordum. İskele meyda | manlarda büna aldırân yoktur?.. — junda etrafı yepyeni bir duvarla gevril- | Biletimi nasıl alacağımı şaşırmış ,miş olan yepyeni ve güzel bir cami var, haldeydim. Hamal kılıklı bir deliki , Kapının önünde omuzunda av tüfe- | yanıma sokuldu ve : 'ği ve sırtında av çantasile bir adam 0-| — Bilet alalım. İster misiniz? turuyor. Ona sordum : Dedi. j — Bu cami ne zaman yapıldı? Önce bunun mânasını kavrayam O — Sekiz sene kadar oluyor. idım. Fakat gişenin önündeki itişen, Ben sormadan kendisi anlattı: kkışan ve bağırışan kalabalığı göst .——Onunyerlııdıoııdııdıhııüıtlxüuhırbdı; 4 bir cami vardı. Düşman buraya geldiği || — Ben size bilet alırım... Şimdi, zaman yaktı. Sonra tıpkı ona benzeti- bucak... Jerek bu yapıldı. Yalnız o değil, Bandır Parayı verdim. manın yarıdan çoğu yanmıştı o zaman.| Kalabalığın gerisine yaklaştı. Bi — Şimdi yangın yerleri yok bura - küçüldü, bazan uzadı. Kimini itti. mine çıkışt; ve beş dakika sonra el Kahveci bize 0 manzum sözlerile ay- ni zamanda Bandırmaya varmak üzere olduğumuzu haber vermişti. Sağda Kapıdağı yarımadasının yassı ve karanlık dağları görünüyor. Solda daha alçak bir sahil... Karşıda ve kör- | da... fezin dibinde ise birkaç küme ışık... W ea Hepsi yapıldı... biletle döndü. İşle Bandırma... Sahiden her tarafta yepyeni evler,|, — Buyurunuz ! Karanlık sıyrılınca şehrin asıl'yüzü- | güzel köşkler, oteller ve kahveler var.i, Dedi. , Aycının ayaklarının dibinde birisi iri |. Bon oradan ayrılıncaya kadar iki 4 ve semiz diğeri ondan daha küçük ya- |.şinin daha biletini aldı, iki av köpeği oynaşıyorlardı. Ko -| -Demek ki sırasızlığın da faydasi V& ga başlamışken sordum: müiş: Bu adamcağız herhalde bir & — Av için nerelere gidiyorsunuz? tin içinde o günün ekmek parasın! — Kapudağına... böl kazandı. Rıhtımın öte tarafındaki koyu nefti| Trene baktım. Yepyeni bir loko' i tif... Pırıl pıril ve herhalde kendisif” ,hiç sıkmadan seksen doksan kilomt gidebilecektir. Vagonlar da güzeldir. Ve Kasaba Şirketinin elinde iken BW LA Vapur iskeleye yanaşıyor. Gerek is - kelesi ve gerek rıktımı güzeldir. He nüÜZ ufkun ağarmasına bir saat olduğ! kaklar aydınlıktır. — Sıcak sıcak... Taze simit... Taze çö- | rek... Diye çocuk sesleri duyuluyor. Şurada bir otobüs, oradaki iki yaylı araba, daha ötede bir kamyon duruyor. ! Hamallar vapura dalıyorlar ve yolcü-| .—. Ne gibi avlar var ? lar hiç acele etmeden çıkıyorlar. — Herşey-.. Keklik, bıldırcın, tavşan, Bir kahveye girdim. Hangar gibi bir )mrt — Kurt ta var ha ?. 4 —Hem de daniskası.. Bizim Kırlı Mehmet bir tane vurmuştu. Hergele ba _ıııu&ıı-hııvııvh.Yüıım&hıe— Jirdi, Eşek kadardı hâşâ huzurdan.. Do- — Orman var mı orada ? — Çok... Görünen yerler hep orman- " zangır zangır titreyen ve 1870 mo ; vagonları raylar üzerinde sürükler&€” | yolcular sarsılmaklan sersem olurlar6? İ yer... A Sabahın ayazında sıcak bir çay içşmek herhalde güzel birşeydir. Vagonların ve tekerleklerin gicirli ise kafamızı şişirirdi. Hele biraz * ğuk havada yolculuk yapılacak oluf Bandırmadan İzmire kadar her yol | saklı birisi oturdu. Kahveci çırağı onu: - ynuz da var... birkaç ton SAT ekerdi — ldin Hacı baba... irkaç ton çivi keserdi, Dı;?:ıgı:ını.d_ı — Onun bulunmadığı yer yok ki..| — Yolnız bir yolcu bavulunu telâşla B | Bütün köylüler bu mevsimde tarlalar- | , . telâşlı telâşlı vaj bö K gonların ga sabaha kadar teneke çalarlar. İ yunca gidiyor, ayni zamanda söyleni, — Evet... K , Bir avcı daha geldi ve birlikte gitti-| — Attı vagondan ikisi üçüncü a Jer. diğer dört tanesi birinci ve ikinci m 'Trenin saat altı buçukta olduğunu öğ | ki.. Bu n nisbetsizliktir. Her ta © | kette fakirler zenginlerden çoktur. AYU gişeye gittim. Gişenin önünde kırk elli ( Yaşılan bizde bunun aksi olduğu $ kişi var. İtişip duruyorlar. Kimin kuv- | lryor. yeti çoksa o diğerlerini iterek sokulu- (yor ve biletini alıyor, Fakat biletini a- Janların gişenin önünden dışarı çık - malra: için beş on dakika cendere için- de imişler gibi sıkışmaları, uğraşmala- rı lâzım. Eğer insan vücutları elâstiki plmasaydı hiç şüphesiz gişeye yanaşır- ken tıknaz olan bir adam oradan ayTı- | ekstra cins pek azdır. Buna sebep hp ta selâmete çıktığı zaman yamyas- | y) zeytin yetiştiren mıntakalarda T4 Bi birşey olrdu. .simsiz olarak esen rüzgâr ve yağan YÜŞ On sene önce yaplığım Fransa seya-|murların tesirile iyi cins mahsulün 7 hatini hatırladım. Pariste, çok satış ya- |oluşudur. Buna mukabil sabunluk ,pan dükkânların, sinemaların, opera - |lar bolcadır. Fakat bununla berabef | nın, tiyatroların ve Luna Parkın önün-| mumi olarak mahsul azdır. Türkiy? $ de üçyüz, beşyüz kişilik bir insan dizi- |Bankası Edremitle Ayvalık aras! gi görürdüm. Bunlan kapıdan başlıyı zzam tesisatlı ve Avrupanın kâmil fabrikaları âyarında bir yağı fabrikası açmak için geçen Genberi tetkikat devam etmekte Yerli olduğunu anladım. © da bir çay istedi ve geldi. Hem de benden daha çabuk içti. Ma- Çırak onun delik olup olmadığına dik- katle baktı ve cebine atarak : ' — Allah bereket versin ! Dedi, Kadircan Kafli Yeni yıl zeytinyağı mahsulü Yeni sene zeytinyağı mahsulü g©* cek hafta Ege mıntakasından J rek İstanbul piyasasıma çıkı aktif Bu seneki mahsullerden bilhassa ek? TER Ğİ re edilen hareketlerden ibaret kaldık- Ça altın kıymetinin yükselmesi mutla- ka kâğıt para kıymetinin düşmesi de- mek olmıyacak ve hattâ altın fiyatları- nin yükselişi eşya fiyatlarının değiş- mesini dahi icap ettirecektir, * Şu halde bugün Ellerindeki kâğıt pa- raları altına tahvil etmek için son gün- ba tehlikeli olması ihtimali bulunan ' biribirine sürtünmek ve dokunmak bi- |hipleri telişa düşerek Vekâlete »' le yok. Herkes hakkına razıdır ve bir| vurmuşlardı. Bu sanayi erbabınâ an önce bilet alabilmek için meselâ sa- |kâlet henüz kat'i cevabını yermem” at on dörtte başlayacak olan bir sine-|beraber bu fabrikanın önümüzdeki manın kapısına sabah aydınlığında ge- İ lenler olduğunu söylemişlerdi. 'Türklerin asırlardan beri büyük bir e eee be 'ei eökü'önider

Bu sayıdan diğer sayfalar: