17 Ekim 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 14

17 Ekim 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 14
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

A Pi G Ç Y P KYN 14 CİBALİ ZİNDANLARI | Son Pasta'nın zabıta romanı: 102 Bu karakolda, iki gündenberi, (Ser-|beklettin... Emin ol ki, artık ümidimi teftiş Hüsnü Bey), muvakkaten ku -| kesmiştim. Vaâkıâ, baloza gideceğim mandanlık vazilesini ifa etmekte idi. |zaman geldi amma, Eğer ister - Hüsnü bey, Papaviç'in şikâyetini|sen, balozu feda ederim. Has- dinledi: tayım, — diye — haber — gönderi - — Merak etme, doatum, Kasanı kı-,rim. ran hırsız, daha köşe başını dolaşma-| — Diye, bağırmıya başlamıştı. dan yakayı ele verdi. Üzerinde haki -| Gâvur Mehmet, büyük bir sükünet katen bir çok para ve mücevherat çık-| ve tebestümle cevap vermişti: h. Bunları, sana iade edebiliriz. Ancak| —— Sizi unutmak mümkün olur mu şu var ki; sen, cenebisin. Onun için, |hiç, güzelim?., Vâkıâ, bir kaç gün ge- hakkında hiç bir muamele yapama -|ciktim amma, her halde kusura bak - gidersin. Bir memur istersin. O me -'kikı rahatsız edeceğim. Fakat, yalnız murla gelirsin. Neyin var, neyin yok; |değilim. Yanımda, üç misafirim daha altr gidersin. var. Cevabını verdi. — Misafirleriniz de, başımın üze - Papaviç, sefarete koştu. Bir memur |rine.. hiç şüphesiz ki onlar da - sizin istı Kendisine, derhal bir memur | gibi... verildi. Ancak şu var ki, bu memur| —— AÂ.. ona hiç şüphe etmeyiniz. Du- Papaviçi takip etmeden evvel, Sefaret | runuz da onları size birer birer tak - müzteşarının odasma davet edildi.|dim edeyim... Buyurunuz, efendilar.. Müsteşar tarafından uzunca bir tali-|içeri buyurun... Bakımız, matmazel; mattan sonra, verilen bir listeyi cebi-|bu zat.. Avuaturya sefareti kâtiple - ne yerleştirdi. Ondan sonra, Papaviç| | rindendir. Bu zat, gene o sefaretin ter- le beraber, Kapıiçi karakoluna geldi. İcümanıdır... Bu zata gelince, mademki Dün gece kırılan kasadan çalınan | Beyozlu kaldıtımlarımı — çiğniyorsu - elmaslar, kâmilen Toşsanın — üzerine|nuz; belki adını işitmişsinizdir. Hüs- dizilmiş; Papaviç © Mmemur huzurun-|nü Bey.. zaptiye sermülettişi, meşhur da kısa bir istintaktan geçirilmişti, Hüsnü Bey... — Bunların hepsi senin mi?. Amarfiya, şaşırmıştı. Fenalaşmış - — Evet.. kâmilen.. hepsi benim. |t Elleri, ayakları titriyerek Gâvur — Bunları nerelerden aldıklarını is-' Mehmedin yüzüne bakakalmıştı. bat edebhilir misin2, — Matmazel!.. Artık komediye hi- — Bir kısmını ederim, Fakat bir|tam verelim, Size açık söyleyim. Ben; kismını edemem. Çünkü, satın aldı | Atinalı milyoner değil, zabıta memu - ğim adamlar, İstanbulda değildir. ruyum, Buraya, bir vazife ifasına gel- Memur, elindeki Jisteye bakarak bu |dik... Fakat korkmayınız. Bu işte, en #lmaslardan bir kısmını tefrik etmişti.|az suçlu olan sizsiniz. Yalnız, — belk Bunların hemen hepsinin üzerinde, | başlı kabahatiniz, lüzumundan çok Hırvat ve Avusturya taçları ve arma-|fazla güzel olmanız.. ve erkeklere ları bulunmakta idi. karşı da pek kıyasıya davranmanız - İstintak devam etmişti: dir. — Bunları tereden aldığıni — söyle| - Amorfiya, düşmüş; — bayılmıştı. bakalım. Hizmetçiler, onu ayıltmıya çalışırlar - Papaviç ,fena balde şaşırmıştı. Bo-İken, Gâvur Mehmet te kendisine re - calamıya başlamıştı. fakat edenleri yatak odasına götüre - — Bunları mı?.. Bir adamdan.. bir İrek orada, konsolun üstünde ve ayna - asılzadeden aldımdı. nın arkasındaki dolabı açmış; elmas - — Bu adam, kimdir?.. ları dışarı çıkarmış; prenses Şimaya — Ne bileyim, ben.. ismini hatır -(ait olanları ayırmıştı. h İyamıyorum. Amorfiya, derhal bir arabaya bin - — — Şeklini tarif et. dirilmiş, Galatasarayına — nakledilmiş; — Unuttum. - JŞorada isticvaptan geçirilerek bu ol - Memur, Hüsnü Beye dönmüş: masları (Fani )den aldığı itiraf etti - — Bu kadarı, kâfi. Şimdi bu ada -| rilmişti. a mi tevkif ediniz. Konsoloshaneya * gönderiniz. Sonra yapılacak muame-| Ertesi gün, İstanbuldaki leyi, biz ikmal ederiz. Dernişti. (Ajans Röyter) muhabiri (Mister Piyers) Yıldız. saryına davet pdilmiş.. (ma - * beyinci Ragıp Bey) in odasında - bir O gün öğleye doğru, Avusturya se-İhayli izzet ve ikramdan sonra, eline — faretinden bir memur ile bir tercü -|bjr telgraf sureti verilmiş: — man gelmiş; — (Zaptiye kapısı) nda| ——— Bu telgrafıi, hem Viyana gaze - toplanan (divan) a iştirak eylemişti. İtelerine ve hem de bütün dünya gaze- | On beş gündenberi mevkuf bulu -| ( lerine çekmenizi rica ederiz. nan o budala Hırvat, (divan) huzuru-| — Denilmişti. na getirilmişti. İnceden inceye istin - Çok zeki ve kulağı delik bir adam daktan göşitilmişti. olan Ajans Röyter muhabiri gülüm - Adı (Petko) olan bu Hırvat, Ana- semiş: — masi zindanlarının bütün esrarını if - — şa etmişti. Gerek divanda bulunanlar ve gerek sefaret memurlari; Petko - — nun anlattıklarını derin bir hayretle — dinlemişlerdi. Sefaret memurları, Petkonun da — konsoloshaneyea — gönderilmesini rica — etmişler; Türk polisinin gösterdiği bu — zekâ ve maharete hayrette kaldıkla « — gami itiraf ettikten sonra, (Türk polisi namına) divan reisine teşekkür eyle- mişlerdi. < (Arkası var) Bir Doktorun Günlük Cumartesi Notlarından — () Çocuklara ani Gelen ateş Hot hangi yaşta olursa olsun birdenbire şiddetli bir ateş gelen Çocuklarda ana- ların ilk yapacakları 1ş bir kaşık İle di- lini bastırıp boğazını İylce tetkik etmektir. Çok defa bu ilk karekot çocukların der- hal hastalıklarının #«nlaçılmazına sebeb olur. Sür'atle teşhis edilen ve seramu yapıla- rak kurtarılan bir difteri vak'ası bilirim ki ilk yüksek vazifeyi dikkatli bir ananın düşüncesi yapmıştar. Hasta olan çocukların sik sik boğazlarını muayene ediniz. * K Gene o günün akşamı, (Moskoflu- “ nun balozu) na gitmiye hazırlanan, o balozun meşhur yıldızı (İzmirli Amor» fiya) tam kapıdan çıkacağı zaman, hizmetçisi odadan içeri girmisti: — Matmazel, müjde!, Sizin © Ati - mah milyoner tüccar geldi. Demişti. Amorfiya, çılgın gibi kapıya atıl - — mış.. ayni kıyafette bulunan. Gâvur — Mehzoedin boynuna atilmiş: yız... Şimdi, doğruca buradan sefarete | mazsınız... Sizi; şimdilik beş on da -| | UO SON POSTA - İttihatçılar Devrinde : / MUHALEFET * © Nasıl doğdu, Nasıl yaşadı, Nasıl öldü? : Son Posta'nın siyaat tefrikam 1 F — 86 — Yazan: Ziya Şek İttihatçılar, farkında olmadan, bastıkları dahı kesiyorlardı. O gün açılacak mecli Kâmil Paşayı iskat etmek için propaganda yaparlarken, bilâkis, muhalifleri muhitinde topluyorlar, muhalefet unsurunu kuvvetlendiriyorlardı. Rumlar, bu infiallerini bir türlü ye-| Ali Kemal bey; aldığı G4 reyi, an -'leri; valiler de Babiâliyi ithama nememişler; bunu mühim bir vak'a ile)cak inad yüzünden kazanabilmişti. Bir |ladılar... Kâmil paşa, daima t izhar etmişlerdi. Kumkapı semtindeki|kısım gençler ve münevverler, hissen |tında kaldı. Oğlu (Said paşa) n intihab, ikmâl edilmişti, Aya Kiryaki| ve ruhan (İttihad-Terakki Cemiyeti)-| etrafındaki bazı zeyâtın tesirlerili kilisesindeki intihab sandıiğı, mütad o-|ne mütemayil, ve hattâ merbut olduk-|kurtulamadı. Onum için (millet) e |lan alayla, merkeze nakledilecekti. İn-|ları halde, cemiyete mensub olan (ü -| meşrutiyetin feyzinden hiç bir şeX (tihab heyeti, Harbiye Nezaretine ha-|çüncü, dördüncü, beşinci) sımıf itti -|lıyamadı. J İtthatcılar; farkında olmadan. | ” T |ber göndermişler, bir bando müzika is-|hatcıların, aldıkları vaziyeti ve tavır (temişlerdi. Bu taleb derhal kabul e -|ları hazmedememişler; intihab san -|tıkları dalı kesiyorlardı. Yarın dıkları Laşında çevrilen entrikalara|olan mecliste, Kâmil paşayı rağmen, reylerini Ali Kemal bey ile|mek için böylece propaganda yap diğer muhaliflere vermişlerdi. ken, bilâkis bütün muhalifleri, Bu vaziyet, istikbal için çok büyük|paşanın muhitine topluyorlar; bir tehlike teşkil etmekte idi. İtti -|lefet unsurunu kuvvetlendiriyo had-Terakki cemiyetinin hakiki aza ve| Ve sonra da hükümet üzerinde W unsurları, bu vaziyet karşısında derin| ve hâkim bir kuvvet olarak kaln derin düşünmektelerdi. Ve Lunların -|idare makinesini tamamile "i çinde, istikbali en iyi keşfeden de,|tutmak için dahiliye nezareti üzeril (Manyast zâde Refik bey) di. tesir gapıyorlar; bütün vilâyetleröi Hastalk, Refik beyi yemiş, bitir -İle garip bir tâmim yazdırıyorlardı! mişti, Hayatından, ümidini kesmişti. TÂMİM Zorla, adliye nazırlığı makamma ge -| ( Anâsin muhtelifeye mensub çirilmişti... Fakat bu hassas adam, & 'rak teşkil edilen bazı cemiyet kHüb” ğer bu acıları görmeae idi, bir müddettarafından, kendilerine mahsus daha hayatımı sürükleyebilirdi. Ve hiç |hürle mehtüm evrak ile bükümete ! şüphesiz ki; bugün sokak kaldırımla -| yacaat, ve iş'ârât vuku bulduğund mında, meyhane ve kahvehane köşele- |bunların ne suretle telâkki eti rinde - pek az da, ciddi ve münevver |Manastır vilâyetinden sorulması Ü mahfellerde - doğan (muhalefet) in; 'kine; ((lttihad ve Terakki 'yarın meclisi meb'usân salonlarında ve |müstesna olmak üzere) ondan b koridorlarında alacağı şekli (hüsnü i -| (hiç bir cemiyetin), IHükümet dare) edecek derecede kudret göste - İrında bir güna sıfat ve mâhiyeti r rirdi, yesi olmadığındanl, her ne nâm il€ Fakat; intihabda kazanmak muvaf-|hursa olsun, cemiyetler tarafından V fakıyetini gösteren (cemiyet); bu mü-|olacak müracaat ve tehliğatın, hf him muvaffakıyeti de iyi bir şekilde | metce nazarı itibare alınmaması....l idare edememişti. Meclis riyasetine| Görülüyor ki, hükümet; artık * (Ahmet Rıza bey) gibi - hiç kimse ta-|mamile cemiyetin nüfuzu altına 8? Tafından samimiyetle sevilmemiş © -İmişti. Muhalifler ise, bu emirle dilmiş, müzika gönderilmişti. Fakat.. bando, kilise kapısına gelip de çalmaya başlar başlamaz, bütün o - yada toplananlar tarafından acı ve gü- rültülü bir feryad yükerlmişti: — Okso.. vre, okso!... Bu, hiç şüpbesiz ki büyük bir haka- rettik. Fakat öyle bir hakaret ki; buna hedef olanların hisaettikleri ıztırap ve tecssürden ziyade, bu hakareti yapan- ların terbiye ve nezakelini gösterimiş- ti, Bu hâdise, süyüyebilirdi. Hem de, pek çok büyüyebilirdi. Fakat gerek hü- Kümet ve gerek cemiyet; intihabın o şen ve şâlır günlerini ne kendilerine ve ne de başkalarına zehir etmekten ietinab göstermişler.. (ok20) culardan pek çok daha asil ve nâzik olduklarını isbat eylemişlerdi. * em İş, becerenin; kılıç, kuşananındı. İt- tihatcılar da, işlerini becermişler; kı - lıçlarını kuşanmışlardı. Onun için de intihabda muvaffak olmuşlardı. İntihabın (İttihad'Terakki Cemiye- ti) tarafından kazanılması, (10 tem - imuz 324) muvaffakıyotinden sonra, bir zafer telâkki edilebilirdi. İstanbul intihabına, tam (132) zât, namzedliğini vaz'etimiş fakat bunların içinden ancak (76) zâta rey verilmiş-|lan - ve bilhassa meclisteki cereyan-| (HİÇ) derecesine indirili işti. J ti. Bu 132 zâttan (10 Jadedi, İuihadIları idare kabiliyetinden mahrüm, ba- 16 Birinciteşrin 938 Terakki Cemiyetinin namzedleri idi, |sit fikirli, lüzumundan pek fazla mağ- Ziya Şakir Bunlar, dolgun reylerle (meb'us) luk|rur bir zâtı geçirmekle, çok büyük bir —S OoN— şerefini ihraz eylemişlerdi. Ve, aldık-|hata işlemişti. c ĞiKlK lanı reylerin âzâmisi olan (503) rey * H K KOİ.::İ—k:ğüı 4 (Manyasi zade Refik bey, merhüm) a| — Meclis hayatına yeni giten, niuta- c:m...:ı:.ı_ verilmiş; cemiyetin Rum namzedle -|ların işledikleri hata, yalniz bundan i- â een D ü datenia rinden (Kozmidi efendi) de, (310) |baret değildi. Meclisin açılmasına te - K sedan ynsüköri “Gze, rey kazanabilmişti. kaddüm cden günlerde, Sadrâzam Kâr ÜrE 1 üDAĞi . Diğer zevâtın aldıkları reylere ge -|mil paşa aleyhinde de şiddetli bir cere- lince; © devrin zihniyetini, gösteren|yan açmak istemişlerdi. çok mükemmel bir mikyas hükmünde| — Kâmil paşa ile ittihatcılar.. ük lı.ı_ı.ı- idi. Namzetliğini koyanlar arsında, il.|laştıkları günden itibaren birbirlerin « men, fikren çok yüksek Fazilet sahip-|den hoşlanmamışlardı. Kethatcılar, Hü- leri mevcud idi. Fakat bunlara verilen|seyin Hilmi paşa gibi başı yuııç_ık kıymet, cidden acınacak halde idi. Me-|bir zât ile çalışmak, her arzularını hü - selâ: kümete kolayca yaptırmak istemişler- Maarif Nazırı Hakkı bey 130|di. Kâmil paşa ise, hükümet riyaseti Evkaf Nazırı Şemseddin bey 30 |mevki ve makamını büyük bir taassub- Ders Vekili Hâlis efendi f Mardintzâde Arif bey Sadrâzam Kâmil paşa Kemal paşazâde Said bey Nafia Nazırı Gabriel efendi Hüseyin Hilmi paşa Manastırlı İsamail Hakkı efendi — Muharrir Ahmet Rasim bey — Avukat Celâleddin Arif bey — Şate yepi geeti (, Reşid Akif paşa — 3jgöstermişti. > İZ Darüşşafaka muallimlerinden Bunun üzerine ittihatcılar da ona|| Ezgani Fatin Efendi (1) — 1)tam zamanımnda mükabele etmek, en Ahmet Şuayyib bey — 1/|kahir bir kuvvetle karşısına dikilerek, Eski Sadrâzam Ferid paşa — b Bu zevâtın isimleri hizasına yazı - n a lın[xıkbmkr; ©o tarihte memleketi -|tekaddüm eden günlerde, ellerindeki “İttihatcılar; Kâmil paşa hakkındaki fikirlerini şu suretle ortaya dökmekte- lerdiz — Bu zât, inkılâbdan biraz sonra iktidar mevkiine geçti. Biz; kendisini Muhaliflere gelince; bütün gayret ve faaliyetlerine rağmen, çok acı bir hezimete —uğramışlardı. Meselâ, en kalbur üzerine gelen muhalifler, an - rübelerine, Avrupa siyasi mahfelle - rinde kazandığı mevki ve şöhrete iti- mad eyledik. Meşrütiyetin ruhunu an- ladığına inanıverdik.:. — Habuki gün 1) Cemiyetin İstanbul şubesinin|ziyet salâh kesbetmedi. Karışıkl el ve en fedakâr erkk -|vam etti. Her tarafta, müthiş bir idare e T österdi. Babtâli, vali - — 31 - -— 16

Bu sayıdan diğer sayfalar: