11 Ekim 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

11 Ekim 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

wK VB 2 Sayfa Z : Hergün Para buhranmıh bizdeki Akisleri birer birer Meydana çıkıyor on Postanin çarşamba Yazan: Muhittin Birgen eeaa s günkü nüshasında, beynelmilel — para buhranının bizde yapabileceği akisiere işaret eimiştim. Aradan henüz birkaç gün geçtiği halde mühim meseleler kar- şısında bulunduğumuzu görüyoruz. Bunlardan birincisi şudur: İzmir ih- racat tacirleri, kendilerinin iş yaptık- ları muhtelif para kıymetlerinin bir - denbire inmesi yüzünden çok fena bir mevkie düşmüşlerdir. İhracatın en ke- sif bir mevsiminde yakalandıkları bu fırtıma, onlara büyük zararlar vere - cektir. Uğrayacakları zarar, gene böy- Je bir ihracat mevsiminde düşmüş 0- lan İngiliz lirasının vermiş olduğu za- rarla nisbet kabul etmiyecek derecede mühimdir. Bu vaziyet karşısında, zaten bu sene incir ve üzüm fiyvatları dolayı- sile de zararda olan ihracatçılar, hep bir araya toplanıp, hariçteki müşterile- rinden, sâtin alınan mallar bedelinin 26 Eylül tarihinden evvelki kurlar üze- rinden ödenmesini talep etmeğe ve bu talepleri is'af edilmediği takdirde sev- kiyat — yapamıyacaklarını bildirmeğe karar vermişlerdir. İşin fenalığı şurada dır ki bizim ihracatçıların müşterileri olanlar da, kendi memleketlerinde İz- mirden aldıkları malları hiç olmazsa kısmen daha evvelce kendilerine mal olan fiyatlar üzerinden yaptıkları he- saplarla satmış bulundukları için şim- di onlar bizimkilerin taleplerini is'af edecek olsalar, kendi müşterilerine kar- şı bizzat müşkül bir mevkie düşecekler, yani külliyetli zarara bizzat onlar uğ- rayacaklardır. Bunun için zannetmiyo- ruz ki bizim ihracatçılarımızın karşı- larmda bulunan ecnebi ithalâtçılar, bi- zimkilerin taleplerini kolayca is'afa ya- naşsınlar. Diğer taraftan, mesele yalnız İzmir ihracatçılarını değil, alelitlâk bütün ih- racatçılarımızı alâkadar eder, Bunun için faraza İstanbul ihracatçılarının da İzmirdeki meslekdaşları tarzında bir karar vermeleri pek mühtemeldir. Şu halde, iş, artık filân veya falan tacir veya piyasanın, son para buhranı kar- şısında, harice yapılmış satış taahhüt- leri itibarile, alacağı vaziyet mesele - sinden çıkarak Türkiye ihracatçıları - nın, bu meselede alacakları vaziyet şek- line intikal etmiş oluyor. * Bu vaziyetin ciddiyeti çok âşikâr ol- makla beraber bunun içinde gizlenen daha vahim meseleler birdenbire göze çarpmıyabilir. Bunun için bu mesele- ler üzerinde bir lâhza durmak lâzımdır. Birinci derecede, ihracatın şu sırada kısmen olsun sekteye uğraması derhal mahsul boersalarında fiyatların düşme- ,sini, sonra da bu keşmekeşin devami bazı mahsullerimizin - ve bu meyanda en tehlikelisi olmak üzere kolay bozu- lan mahsul kısmının - satılamıyarak müstahsilin bundan büyük zararlar görmesini intaç edebilir. Bu cihet, şim- diye kadar satılmış olup ta sevkiyatı durdurulan mahsulün mikdarına bağ- lhıdır: Eğer şu dakikada Hhenüz sevkedil- miyen mikdar hatırı sayılacak derecede ise bunun dahili piyasa üzerindeki ie- sirleri ağır olur. İkinci derecede göze şarpan mesele de şudur: Para kıymet- lerinin birdenbire sukutu karşısında ihracatçıların hukukan vaziyetleri ne olursa_olsun manen haklı oldukları âşi- kârdır. Ancak, ihracatçılar bu sene, esas itibarile bütün Aalivre satışlarını hemen hemen kâmilen zarafla kapat- mak mevkiine düşmüş- bulundukları için acaba, bugün para tahavvüllerile tahaddüs eden vaziyeti istismar ede - rek bir taraftan taahhütlerini zararla ifadan kurtulmak, diğer taraftan da dahil piyasasını düşürmek gibi bir ti- caret manevrasına girişmiş değiller mi- dir? Bu şekilde mütalea edildiği zaman mesele büsbütün ehemmiyet kazanıyor. Üçüncü mesele de şüdüur: İhracatçı- lafın tuttukları bu siyaset karşısında hükümetin mevkii nedir? Hükümet ih- racatçıları bu yolda teşvik ve hattâ hi- maye etmeli midir? Yoksa ezarar kârın ortağıdır!'» diyerek ihracatçıları taahhüt lerinin ifasına sevketmek üzere bünla- rı hiç olmazsa manevi bir tazyik altı- na almalı mıdır? ' İşte, diğer meselelere henüz dokunma- SON POSTA Birinciteştin 11 Resimli Makale ( MankeMe 1 Başkalarından bahse- derken, söze ekseriya ha- fif bir tenkit ile başlarız, fakat bu tenkit biz farkına varmadan dedikoduya in- kılâp eder. o kadar insanın » talıktır ki, bir defa başla- dı mı ardı arkası gelmez, sürüp gider, müzmin bir has- bütün ömrünce Fakat dikkat edelim : Kadınlar arasında, kadın meclisinde başlayan dedi- kodu dairesini genişletin - ce ekseriya aile yuvasının bozulmasına kadar gider, Erkekler arasında, iş â- leminde başlayan dediko- dunun sonu da Mmutlaka işin bozulmasına gider. Ra hat etmek istiyorsak, de- dikodu yapmiıyalım, ya - panları dinlemiyelim. Amerikada vergileri Protesto için sokağa Çıplas çıkan kadınlar Amerikada mağdurları cemiyeti) ismile bir cemi- | * (Müstakbel — vergiler yet kurulmuştur. Orada kazancın beşte biri vergiye gitmektedir. Bunu protesto için genç kızlar elbiselerinin beşte birini yırtmış- lar ve sokağa bu tarzda çıkmışlardır. Bu hâdiseyi yazan gazete şunu da ilâve ediyor: «Protestonun, tesiri herhalde müs- bet olmıyacaktır. Beşte bir vergi alan- ların protestoyu daha şümullü bir şe- kilde görebilmek için vergiyi beşte be- şe kadar yükseltmeleri de ihtimal da- hilindedir.» K En uzun ve en kısa İsim Hanalulu'da bir çocuğa babası 63 harflik bir isim - takmıştır. Çocuğun babasının adı çoçuğunkine tamamen zıddır. Babanın adı yalnız bir tek harfle yazılmaktadır. mak şartile, şimdilik bizim önümüze dökülen ve, er veya geç, halli matlup olan muammalar bunlardır. Derhal söyliyelim ki bü muammalar hangi istikamette halledilirse edilsin, bunlardan memleketimizin hariçle olan iktısadi münasebetleri itibarile hiç ol- mazsa manen pek çok zararlar husu- le gelecektir. Zararsız işin içinden çık- maya imkân yoktur. Geçenlerde de söy- lediğim gibi, bugün ficaret bir tâlih o- yunu halini âalmıştır. Beynelmilel ti - cari münasebetlere hâkim olan bugün- kü ruh devam ettikçe-ne beynelmilel mübadele tacirleri, ne dahili titaret er- babı ve ne de müstahsil için iktısadi huzur ve emniyete imkân kalmamıştır. * HERGÜN BİR FIKRA | Cevap getirdiniz galiba? * Geçen gün ölen, Osmanlı impa- ratorluğunun son sadrazamı Tevfik paşa gayet ince nükteler yapardı. Hariciye nazırı bulunduğu sıra- larda, bir gün tanımadığı bir adam kendisini ziyarete geldi. Tevfik pa- şa, herkese yaptığı gibi, bu adama da nazikâne yer gösterdi ve ne iste- diğini sordu. Herif teklifsizce oturup, ayak a- | yak üstüne attı, bir de sigara yaka- rak: — Beni tanımadınız galiba?. Fa- kat bilmem ki hatırınızda mıdır: Bundan on sene evve | bana filânca zate hitaben bir mektup vermişti- niz?. Diye söze başlayınca, Tevfik pa- şa, en tabil bir eda ile: — Ya?. Evet.. Evet!. dedi. Anla- dım.. Siz şimdi o mektubun cevabı- nı getirdiniz galiba, değil mi? * Sinema yıldızı Kamilla Horn komünist iken Faşist oldu Meşhur sinema yıldızı. Kamilla Horn şimdiye kadar komünist - iken son zamanlarda kanaatlerini değiştire- rek faşist olmuştur. Ve faşistlere kar- şı beslediği muhabbeti de son zaman- larda sırtına giydiği altı tane ipekli pijamayı satışa çıkarmak suretile gös- Bunun için gönül istiyor ki hiç değilse | şu beynelmilel mübadele- ticareti. kıs-) minı olsun hükümet kendi üzerine al - sın ve böyle buhran zamanlarında kâ- rın da, zararın da mes'uliyetlerini ken- di omuzlarına yüklenerek, beynelmilel sürprizler karşısında, seri verilecek ka- termiştir. Her pijama 260 Türk İlirası- jna satılmış ve bunların parası İspanyol faşistlerine gönderilmiştir. ni olsun. Harp sonu iktısadiyatının bi- zi sürüklediği devletçilik böyle bir ne- ticeyi günden güne zaruri bir şekle sok- rarlarla işin tezebzübe düşmesine mü- müuştur. Muhittin Birgen ARASINDA Dünyanin en meşhur Falcısı zenci Lodia Nasıl zengin oldu? Resmini gördüğünüz zencinin ismi Lodia'dır. Ve istikbale — ait hâdiseleri keşfetmesile meşhurdur. Londrada ©- turur. Rivayetlere göre şimdiye kadar bir çok şeyleri evvelinden — bilmiş ve bilhassa bu bilgisini kendi menfaatleri uğrunda kullanmıştır. Ezcümle İngil- tere Kralı beşinci Jorj'un öleceğini iki sene evvel tarihile haber vermiştir. Lodia büyük piyangolarda hangi numaralarda isabet vaki olacağını bil- mekte ve o numaraları satın almakta imiş, şimdiye kadar kendisine bir çok kereler isabetler vaki olmuş. Kadınlar çapkın erkeklerden nasıl kurtulurlar? Vak'a Fransada geçmiştir. Genç bir kadın daima peşini kovalıyan çapkın bir erkekten yakasını kurtarmak için şöyle bir çare bulmuştur: : Bir gün çantasına bir çok bonc lar koymuş ve çantanın bir yerini bir boncuk düşecek kadar söktükten son- ra sokağa çıkmıştır. Erkek gene peşi- ne takılınca erkeğe. iltifat göstermiş, beraber yürümeğe başlamışlar. Kadının evvelden hazırladığı boncuklar - birer birer düşmeğe başlamışlar- ve . erkek her boncuk düşüşte yere eğilip boncu- ğu almış ve kadına vermiş. — İki saat kadar beraber dolaştıktan sonra erkeğin tahammülü kalmamış: —— İstemem, demiş, boncuk - topla- maktan bıktım. bundan sonra ne bon- cuğunu toplarım, ne de seni isterjm! En güzel kumbara / Bir Fransız san'atkârı bir kumbara icat etmiştir. Bu kumbara bir uçuru- mun kenarina konulmuş bir kaya şek- lindedir. Ve kuümbaranın üzerinde şu yazı vardır: Uçuruma düşmemek isterseniz pa- ranızı kumbaraya atınız! eu Sözün Kısası | B h nn —— Malakof moda mı oluyor? $ nn E. Talu ; hayvanat — bahçesinill B «Mermer Salonu» nda geçen ale şam Alman modası namma büyük bif süvare tertip edilmiş. Burada ittifaklâ beğenilerek birinciliği kazanan elbiseş vaktile bizde Malakof denilen, küfe bis çiminde geniş etekli, krinolin fistan olt muş. Bu haberi- Alman gazetelerinde | okuyup, resmini de görünce, uzaktall. uzağa kulağımın içinde eski bir şarki canlandı: * Ş | «Karyolada yan yatışın..» * «Malakof fistan sallayışın!..» Bu acaip elbisenin Malakof tesmiye edilişi, rahmetli anamdan duyduğuma erlinde zamanında intişar etmiş olmasındaf ileri gelmiştir. O vakit, Türk - İngiliz ve Sardenya ordularının müttefik kazanmış oldukları Malakof zaferinin hâtirasmı bu süretle tebcil etmek istes mişler; lakoflar ortadan kalkmıştı. toğrafları hatırlarım. Hattâ bir gün, es- ki bir elbise dolabının içinde, bir kena- düm, Bana öyle geliyor ki, bunun kadar maştan fıçının içerisinde âdeta kayba- Malakof, korktuğum gibi, yeniden mo- da olursa - zira insanların kaçıklığı- getiriyorum.. Sonra o dapdaracık, ba - sık tavanlı modern otomobillere kadın- savvur ediyorum da kendi kendime # yor. 4 Buna rağmen, çok korkarım ki bu moda taammüm edecektir. M Çünkü zayıf kadınların boyuna her mak zamanı gelmiştir. Malakof modasi bu intikamı teshil edecek en mükem - mel bir vasıtadır. Biliyor musunuz ?A 2 — Kristof Kolomb ve Macelları dünyanın yuvarlak olduğunu isbat et- tikten sonra papaslar ne yapmışlar - dır? - 3 — Güneşin döndüğü isbat edilmez- den evvel insanlar güneşi. ne şekilde - görürlerdi? 4 — Dolmabahçe sarayınin mimar: kimdir ? : : (Cevabları yarın) o4 * (Dünkü suallerin cevabları) hirdir. Havay adalarının merkezidir. 83 bin nüfusu vardır. 2 — Mitolojiye göre çiçekler ve bah- çelerin ilâhı Flor'dur. İlâhlardan Zefir ile sevişmiş, ilkbaharın anası olmuş tur. 3 — Çiçek aşısını Garba götüren 1716 sefirinin karısı Ladi Montagu'dur, Bu - aşı Londrada tatbikma başlanır baş - lanmaz müthiş bir isyan koparmış, bil- hassa papaslar bunun büyük bir günâh olduğunu söylemişlerdir. — seyyah grupu dün Beyazılta tanınmış mişlerdi. Yemekten sonra kavün getirttiler. Son derece tatlı olduğu uzaktan belli olan bu kavuhun üzerine de İSTER İNAN İSTER İNANMA! İSTER İNAN İSTER İNANMA! Kadın, erkek sekiz kişiden mürekkep Amerikalı bir |tuz ile karabiber ekerek öylece yediler. bir lokantaya gel- Biz uzaktan bu grupunun içinde ağzının tadını bilen kimse bulunduğu- na inanmadık. Fakat ey okuyucu sen : manzarayı seyrederken bu seyyan — S e Pariste at kalmıyor Yulâfın Pariste yirmi franktan yüz franga çıkması Paristeki atların bü- yük bir kısmının mezbahaya sevkine sebep olmuştur, Mezbahaya gitmeyenler de Paris- ten dışarı çıkarılmışlardır. Yulâf fiya- tı artmakta devam ederse bu gidişle Pariste at kalmıyacakmış! FÜ yi GSN da "ial üt a uaf - | göre, bizim memlekette Kırım harbi © Ben kendimi bilmeğe başladıfım se- neler bu moda çoktan terkedilmiş, Ma- — Fakat bu ğğ kiyafetle çektirilmiş birçok kadın fo- © | (çirkin bir elbise biçimi daha görülme- © - imiştir. Kadının tabit zerafeti bu ku * yerde makbul ve müuteber olmalarıni — artık çekemiyen şişmanlar için öç al- | — Yeni Zelland adaları nerededir? | — Honolulu Büyük Okyanosta, Ha- * vay adalarının ortasında küçük bir şe- — senesinde İstanbulda bulunan — İngiliz — ! H ra atılmış böyle bir fistan da gördüy - © lur. Bununla oturmak bir belâdır, Ve na payan yoktur - bir akşam üstü tüne- lin, tramvayların halini bir gözönüne — .| | b ların nasıl girip çıkacaklarını da ta - — kahkahalarla gülmemek elden gelmi - — bi ? İ | Af * " dadili —— eh Pa — aa. K B | K »OM L p. | A | f

Bu sayıdan diğer sayfalar: