WW Nğe — t CNC ZCZ VO AA İA L A — T v Hergün Hem küçük, hem de Büyük meseleler: Yerli malı | İVİngiliz kumaşları! — || Yazan; Muhittin Birgen - 2 - Sayfa B ir elbise yaptıracaksınız, bir ku- maşçı dükkânına — giriyorsunuz; orada her şey vardır, derdinize deva - gdan gayri ne ararsanız bulursunuz! Si- ze kumaşlar çıkarırlar, e«yerli» derler, #«Almane derler, «<İngiliz» derler. Bun- lardan birisi üzerinde durursunuz, pa- zarlık edersiniz, alırsınız. Acaba ne al- dımız? Bunun hakikatini size bir malı satan, bir de Allah bilir. Her halde siz Geğil, Eğer ziz yerli malı meraklıst ise- niz aldığınız yerli malıdır; yok, İngiliz kumaşı istedinizse, aldığınız da tam bu malın kendi r: Bakınız kenarında İngilizcemsi bir marka vardır; kümaş- la beraber dokunmuş bir marka, artık bundan da şüphe edecek değilsiniz ya? * Halbuki bu işlerin sırrına vâkıf biri bir gün benim kulağıma fısıldadı: <İn- giliz kumaşları diye satılanr bu kumaş- lar, yerli fabrikaların dokudukları iyi cins kumaşlardır. Kenarlarında görü - Jen İngilizce markamsı şeyler, marka, filân değildir. Bunlar, tüccarların ver- dikleri siparişlere göre yapılmış! şey - lerdir. Fabrikalar ne yapsırlar? Tüc - carlar, Avrupa malı meraklısı olan müş- terilerine mal satabilmek - için buna muhtaç olduklarını söyliyerek — böyle sipariş veriyorlar, Onlar da yapıyor- lar.» Bu malümat benim gözümde karanlık kalan bazı noktaları izah etmişti. Me- selâ, bize bazan İngiliz kumaşı olarak satılan bir kumaşın nisbeten ucuz ol- duğunu görünce hayret ederdim. Bu izahatı aldıktan sonra artık hayret et - miyorum. * Eşhas elindeki sanayide — tağşişe Egidildiğini görmekten geçen gün şikâ- yet ediyordum. O şikâyetimi bir de bu kumaş meselesine teşmil edebilirim. Madem ki yerli malı bu kadar kuv -| vetle himaye ediyoruz; şu halde yerli mal bize karşı gayet samimi ve dürüst | olmakla ve kendisin! mütemadiyen 1« - Jah etmekle mükellef olmalı ve ka: muza dalma hakiki çöhresile çıkmalı - dır. Her şeyden evvel her fabrika ken- di imal ettiği kumaşlara, gene ken - disine ait olan markı 1 koymalı, yani kumaşı ve onun mes'uliyetini kendisi- ne maletmelidir. Eğer bunun yerine, piyasaya anonim mes'uliyetli kumaşlar atarsa ne o fabrika kendi kendisini 1s- | lah etmek yolünu düşünür,'ne de, ne- tice itibarile, bu tarzda çalışmadan memlekete bir hayır gelir. Binaenaleyh birinci iş, her fabrikanın imal ettiği mala kendi imzasını koymasıdır. O za- man, biz de ne aldığımızı biliriz, fab - rika da, kendi kendisini, rekabet kar - şısında, kontrol etmek imkânını bula - rak icabında imalâtını ıslah eder. Bunu yapacak yerde, eğer biz imalâ- tımıza, tüccar böyle istiyor, diyerek bir de tüccarın müşteriyi aldatmasına yarıyacak alâmetler korsak hatanin bü- yüğünü işlemiş oluruz. ö Maalesef, bir kere daha söyliyelim ki bizim memlekette ticari ahlâk çok bu- zulmuştur. Bugün size kumaş salan bir mağaza sahibi size, İngiliz kumaşı di- ye bir kumaş gösterir ve arkaşından sizi kendisine acındırarak: — Ne yapalım, efendim, - çok fazla gümrük veriyoruz, biz bu mallardan yüzde on bile kazanmıyoruz. Artık getirecek değiliz ya, nasılsa ge- tirmiş bulunduk, elden çıkarmak için size bu fiatı teklif ediyoruz. Derse elbet inanırsınız ve yerli ku- maşa, yerli fiatını değil, gümrüklen - miş fiatını vermekte tereddüt! etmez - siniz. Neden böyle oluyor? Buna ne lü- zum var? Acaba aradaki fiat farkın - dan fabrikaların kasalarına bir şey gi- riyor mu? Yoksa bundan mümkün o- lam fark tücecarın cebine mi giriyor? Bunları bilmiyorum. Fakat, çok iyi bil- diğim bir şey varsa bunlar yapılıyor ve bunlardan dolayı da hem halk alda- tihyor, hem de mMmemleketin iktısadi yükselişinin temposunu ağırlatacak bir | takım fenalıklar oluyor, * a Srükeli Ş el $ON POSTA ge Birinciteğrin “10 NM TT Resimli Makale Para harcetmiyen müsrifler ÇA Sözün Kısası hammül edilir gibi değildir, bir de hu- - ediyorum ki çorap meseleslndı:l b . a , Para ve akıl E. Talu enim, Hüseyin ağa ismir M metli bir lâlam vardı. Devdi Ki? — Allah kimsenin dört başımnı ma * mur etmiyor. Para verdiklerine ıh'ıfr akıllı yarattıklarına da para vermiyofe — Lâlamın bu sözü ne dereceye kadüf — doğrudur, bilmem. Lâkin bazan hayât' — ta insan öyle şeyler görüyör veya işi * — tiyor ki, rahmetliye yerden göğe kadat hak vereceği geliyor. ( Meselâ, bundan bir iki gün evvel ge — len Paris gazetelerinde okudum: Zenr | gin bir dul kadın, sahibi bulunduğU — muazzam bir malikâneyi fünun aka * İdemesine vakfetmiş. O şartla ki akade” mi burasını, evli olsun, bekâr — olsüly — mütekaidinden iki general büyük — elçi ve dört âlimin ikamet ve isş lerine tahsis olunacaktır. Vâkıfın diğetf — bir şartı da, buraya alınacak bu adam* 3 x LAW ÇAA N Bazı zenginler - vardır ki onları her vakıt arka- larında eski, yırtık, ren- gş kaçmış bir elbise ile görürsünün Servet sahibi bazı kim- selere rastgelirsiniz. ki tramvay parası verme - mek için saatlerce yürü meyi tercih ederler. Sebebini — sorduğunuz zaman ikusattan bahse - Gerler, herkesin hayatın- da iktısat etmek mecbu- riyetinde — bulunduğunu söylerler.. mümkün iken vakıtlerini beyhude geçirmişler, se- fil göründükleri için el- lerinden işlerini kaçır - maşlardır. PARASINDA MERGUN BİR FIKRA | ameliyaf ganaı ameliyat yapamıyan (söz Macaristan kadınların Avukat olmalarını Niçin menetti? Karışık hesap maruf operatör ların ne hasta, ne de malül olmamala * $ Ü NN yi Tıdır. Sevimli, çok zeki, yüksek kültür ge k Bu şartlarla, bu vakfın ilelshet işt — sahibi olduğu halde maülesef ulak telek mübalâtsızlıklarile şöhret bu- lan ve henüz genç yaşında feci bir- şekilde ölen Cemil adında bir arka- daşımız vardı. Veresiye eşya almağa dayanamaz, lâkin taksitlerini ödemeğe gelince, || kaçınırdı. Bir gün, altındaki otamabili ye - nilmek niyetinde olup olmadığını soran bir ahıbabına cevahen Cemil — Deli misin? dedi. Bu otomobi- Tin ilk taksitini ödemek için sattığına bundan önceki otomobilin mukabi- linde acentaya iade ettiğim araba- nın bedelinden henüz dünya kadar : borcum varken senin dediğini masıl Kendilerine bir gazeteci şu cevabi | | yaparım? vermiştir: « «Kadınların ukalâlıkları zaten ta| İngillerenin En şişman adamı Almanyanın şişmanlik şampis | yonu Roza is- * minde 250 kile- luk bir kadın, İs- # tanbula gelerek kendisini — teşhir (| etmişti. Londra- nn en şişman sa- kini de 170 kila sikltinde bir er- yaramaması ihtimali çok kuvvetlidir. | Anlaşılıyor ki hayirsever bayan müd “ . — deti ömründe ne bir generalın, ne de bif büyük elçinin ne demek olduğunun — farkında bile olmamış. Olmuş olsa idi, — her ikisinin de bu yüksek payelert — eriştikten sonra, ihtiyarlayınca, hayat” larının bakiyesini kimsenin yardımın$ muhtaç olmadan geçirecek kadar — bir- — tekaüt aylığına nail olacaklarını bilmes — si lâzım gelirdi. Âlimlere gelince, bayanın vasiyetim de yalnız bunlar hakkında isabet gö » rüyorum. Zira, dünyanın hiç bir tara” fında kuru ilmin karın doyurmadığı ve Macar kadın avukatlarının büyük bir dertleri vardır. Macar hükümeti kızların hukuk mektebine girmelerine ve avukat çıkmalarına razı olmamış ve kadınların avukat olmalarını — me- netmiştir. Macar kadın avukatları bu kararı beğenmemişler ve sebebini sormuşlar- Lapyçik gazeteleri meşhur - opera- tör Hartman'ın ölümünün 25 inci yıl- dönümü münasebetile uzun uzun ya- zılar yazarak bu meşhur ilim adamı- nn hayatını anlatmaktadırlar: Operatör hakkında yazılan en ga- rip şey şudur: «Hartman fevkalâde alkolik bir a- dam olduğu için ameliyatlarını ayık |endüstrisine yarar şeyler keşf ve icat * yapamamakta ve muhakkak sarhoş o-|etmiş kimseler olduğu pek müselleri hancaya kadar içtikten sonra, bıçağı | bir hakikattır. eline almaktaymış. Doktor ayık oldu-| Ancak bunların da Mğînî;nîm“ ğu zaman elleri titriyor ve en ufak a-|"EİSİ O T A ganıfi meliyatı dahi yapamıyormuş. — —— VU DD GSN TU UN S Onun sarhoşluğunu bile bile neşte- | funmak tenezzülünü göstürmezler. Yi altına emniyetle yatanların miktarı| Bu itibarla, lâlam merhumun sözü - Ş da o zaman pek çokmuş. ne geliyoruz: Cenabı Hak bu Fransı? madama servet vermiş amma, yelgele- lim akıldan yana gayri müsellâha cı « — Zai kuk okudukları zaman çekilmiyecek kadar malümat furuş oluyorlar... On- ları evlerine bağlamak için dillerini fazla uzatmanın önüne geçmek lâ- zımdır.» Fransada Üç kişilik bir köye doktor ve muallim İsteniyor Fransada en ufak köyün kaç nü- busu vardır biliyor musunuz? Üçt.. Bunlar bir ana ve iki evlâttan mürek- keptirler. Dağ başında bağlarının ve bahçe- Filân zat fazla kan zayi ettiği için öldü, derler. Bu meseleyi merak eden bir tıbbiye talebesi tib gazetelerinden birine müracaat ederek soruyor ve ga- zete kendisine şu cevabı veriyor: ARA n | kektir. ' Alesi Tei eei KUN aryen ee e der | nn li larin. vüclemdeki meccu v | Biliyor musunuz? Bu köy Fransaya pahalıya mal ol- olan bu adam MHL ıu.lufuııu hM"f df"' Eğer| 1 — Honolulu nerededir? maktadır. Bu üç kişi için dar kadrolu | ttamvaylara bine- j ? kan zayiatını durdurmağa imkân ol-| 2 — Mitolojiye göre çiçeklerin ve — bir nahiye teşkilâtı yapılmıştır. Posta-| Mediği için — her » mazsa derhal hariçten kan tedarik et-İbahçelerin ilâhesi kimdir? cı oraya mecburen evrak nakletmekte-| YtTe yaya gitmek- mek yahut tuzlu su seromu — yapmak .’ Na Çiçek aşısı garba ne şekilde git- dir, İntihaplarda oraya mahsus bir en- "d"'qM"'“I'l lâzımdır.» miştir? cümen teşkil ediliyormuş, — hükümet rl::l'-km-d- feda- Kral Edvardın yaramazlığı _(::mıhı-ı Yarın) ha eei kln Töşer d Bir ârlı yapma- Londrada Obergeldie sarayının meş- N SaRÜRiçEi inöralşme Yiy aha razı | Maklaçda bak b Kisir bi eat gl masila, KAAE BÜRAA N Ş aAi ea Cörteledi yerleştirilmesini istemişse €j ana razı olmamıştır. Kanun mudibince her köyde bir muallim ve bir doktor -bu- lunması iktiza ettiği için kadın, hükü- | — Farabi Türk musiki ve beste - kârıdır. j 2 — Malatyaya bağlı bulunan Adı « yaman kazasının eski adı Hisninunsur* dur. 3 —. Fransanın ilk relsieumhuru Ti- — yemek yemekltedir. Son zamanlarda jüri Szalığına ta- yin edilen Albert Gordon mahkeme- mete müracaatla bir doktor ve bir deıd'ki_ ı'_'“k“'k]"' sığamadığı için istifa muallim istemiştir. ÖL Denizlerde kaç ton tuz var? |25 Asır evvolki yaya kaldırımları |mış ve saatin yelkovanını bir saat ile- Almanlar garip şeyler aramak ve Cadde ve sokakların iki yanındaki riye İ'b'h"“ü“ü' © civarda tarlada ça- onların istatistiğini yapmak merakın« | yaya kaldırımlarının yeni, nihayet bir lışan işçiler; ynlşulır badlersmiyi Bdfn' dan bir türlü vazgeçmiyorlr. İstatistik- kaç asırlık bir şey olduğunu zannede- ler, bir saate, bir de kendi saatlerine| çilerin biri'düşünmüş taşınmış ve dün- İriz değil mi... Halbuki Alaskanın a-|bakmışlar, ve başlarını sallıyarak: yadaki denizlerin sularını tebahhur et- | çıklarıda bugün gayrimeskün olan «Olur şey değil, saatlerimiz geri kal- tirdiği takdirde kaç ton tuz istihasl e-|Kodiak adasında yaya kaldırımlarına | mış» diyerek, saatlerini âyar etmiş - deceğini hesaplamış. — Bu miktar 48 |.. 440f edilmiştir. Çok eski zaman- | lerdi. n _'“_l?'" tonmuş. samamaee |larda orada oturan insanların, yaya| — Fakat bu muziplik çabuk anlaşılmış, Olduğu gibi. İktisat Vekâleti bu mese- İkaklırımlarile kendilerini at ve araba- / muzibi babası azarlamıştı. ;*'5"' 'k îh:m“â;:';::&&î hlî;':âf ların hışmından kurtarmak ihtiyacını| — Yelkovanı bir saat ileriye götürerek F a Kat n aa. | hissettikleri —anla; . —Bu yaya|büyük, küçüğe mükemmel bir oyun İıyalinı koyfarya TÜĞEÇi GEĞÜNA BUt kaldırımları bund::ılm;.."lmx) sene ı,v.vy:l oy::lynn afur:u. işte şimdi her geçi - ka böyle anonimve hattâ tağşişe vasıta olacak imalâttan kat'? surette meney -| Asyadan o tarafa geçen kavmler ta-|şinde kuleye bakarak gülen kral Ed - vardın tâ kendisidir. lesin. Muhittin Birgen İrafından yapılmıştır. | İSTER İNAN İSTER İNANMA! | Belediye süprüntü meselesinin halli için her evde | de bir de uğrasa biriken süprüntü gene kokmamış oıı—l buradan her geçişinde muhakkak su - rette bu kuleye bakar ve tebessüm e - der. Neye mi diyeceksiniz).. O halde dinleyiniz: Vaktile afacanın biri, bu kuleye çık- Eşoklor boykot yapmışlar — Dünya tarihinde şimdiye kadar ilk defa olarak eşeklerin şuurlu bir tarzda birleşerek sahiplerine karşı boykot i* Jân ettikleri görülmüştür. Bu hâdise Polermo'da cereyan etmiştir. Polermo'da bir eşek yarışı " yapıl miştir. Ve eşek sürücüleri işaret veri" — lir verilmez, çivileri zavallı merkeple" rin sırtlarına daldırınca, hiç biri yerin" den kıpırdamamış ve böylece yarış dö akim kalınıştır. Milletler Cemiyetine bir muziblik İngilterede çıkan Deyli Herald ga“ zetesi şu malümatı vermektedir: Macar murahhası cemiyet âzaları" na bir ziyafet vererek verdiği pastala” ra afyon koymuştur. Bunları yiyen âzalar derhal hayalâr — ta dalmışlar, tatlı rüyalar görmeğe baf” lamışlardır. Bu sırada âzalardan biri 4” | yağa kalkmış: — Efendiler demiş, tam içtima hat — lindeki hâleti ruhiyelere sahibiz. Dün” — yanın en mühim meselelerini müzakt” re edelim. K siyü aşb h bi bulundu - | Saktır. Tedbir fena değil, fakat biz süprüntüyü kapalı bir SÖÜ kayıı:rşa Yü MKARER bir, #ai , | yerde saklayacak yerde sokağa dökenlerden ayrıca bir ce- rulmasını tavsiye etmiye karar verdi. Bu, bir defa tatbik | 5, alınmadıkça bu mesclenin halledilebileceğine pek edinlince süprüntü arabası veya kamyonu evlere iki gün- | inanmıyoruz. Fakat €y oküyucu sen, İSTER İNAN İSTER İNANMA!