19 Eylül İspanyada inanılmaz vahşet sahneleri Çıplak kadınlar ırzlarına geçilerek benzinle yakılıyor (Baştarafı 1 inci sayfada) Talavere cephelerinde de mühim mu- vaffakıyetler elde etmişlerdir. Buna Mukabil, Şimal cephesinde ilerlemek- te olan âsi kuvvetler Bilbaoya pek yak laşmış bulunuyorlar. General Mola, Bilbao valisine bugün bir nota gön - dererek şehrin teslim edilmesini iste - miş, aksi takdirde İrun gibi topa tu - Pa tutulacağını bildirmiştir. Bilbaoda bulunan İngiliz tebaaları konsolosluk vasıtasile şehri terketmek emrini almış ve hazırlıklara başla - Mışlardır. Madritten bildirildiğine göre, Tole- donun meşhur Alkazar kalesi bu sa - bah dinamitle berhava edilmiştir. Hâ- dise şöyle olmuştur: Kalede mahsur bulunan âsiler, ya - pılan bütün ihtarlara rağmen teslim ol Madıklarından, Toledoya hâkim hü - kümet kuvvetlerinin kumandanı yük- sek ve sarp kayalar üzerine kurulmuş olan kaleye kadar bir tünel açtırmış ve bu tünel vasıtasile kalenin surları al- tına büyük mikdarda dinamit yerleşti. terek bunlarla kaleyi berhava etmiştir. Mahsur bulunan 1700 kişinin âkı- beti meçhuldür. İnfilâkten evvel kale- lin sivil balkı tahlye adikdiştir. Al'e kazar bir harabe halindedir. * Alkazar kalesinin düşmesi ve Tole- #Honun tamamen hükümetin eline geç- mesi askeri bakımdan olduğu kadar hükümet kuvvetlerinin kuvvei mâne- viyelerini takviye bakımından da ehem miyetli bir zafer teşkil etmektedir. Şimdi artık Madridin müdaafası ko - laylaşmış bulunuyor. Madrit yeniden bombardıman edildi Berlin, 18 (Husust) — Asi tayya- reler bugün Madridi bombardıman et- Mişlerdir. Bombalardan biri Harbiye hezaretine isabet etmiştir. Yapılan Mezalim Londra, 18 (A.A.) — Daily Mail ga- zetesi, İspanyada hükümetçilerin yap- tıkları mezalim hakkında bir çok şa- hitlerin ifadelerini neşretinektedir. Corio del Rio da Nasyonalistlere mensup kadın ve erkek alfabe sırasile kurşuna dizilmiş veya yakılmıştır. Anteguera da esir düşen tayyareci Medima'nın gözleri oyulmuş ve ustura ile etleri parça parça edilmiştir. Huelva civarında bir yerde Nasyo- nalistlerle dolu bir hapishaneye içinde hepsi ölünceye kadar hapishane pen- terelerinden içeri dinamitler atılmış- tir., Costantine de 20 kadın - çırılçıplak soyulduktan sonra ırzlarına — geçilmiş Ve sonradan üzerlerine benzin döküle- rek diri diri yakılmıştır. Almenrano'da 30 çocuk kadın ve er- kek hapishane avlusunun duvarlarına çivilendikten sonra keza üzerlerine benzin dökülmüş ve ateş verilmiştir. Bir Şehir Haydutların Elinde Londra, 16 (A.A.) — Daily Telgraf verdiği bir haberde Malaga — şehrinin tamamile haydutların elinde olduğu ve şehrin Nasyonalist tayyareler tarafın- dan hava bombardımanında dört yüz| rehinenin kurşuna dizildiği bildirilmek- | tedir. Bunun içindir ki son iki hafta i- çinde Malagaya hava hücumları yapil- mamıştır. Burgös- 18 ÇA.A.) — Nasyonalistler Bignenza civarını ele geçirmişlerdir, ve Talavera'ya karşı hücum etmeğe başlamışlardır. Hükümetçiler bu muharebede bin ölü vermişlerdir. 250 Kişi Kurşuna Dizildi Paris, 18 (A.A.) — Seville radyo- sunun bildirdiğine göre, hükümet do- nanmasında çıkan isyan neticesinde â- silerden 250 kişi kurşuna dizilmiştir. 25 İngiliz Gemisi İspanya Sularında Londra, 18 (ALA.) — Daily Telgra-| fın yazdığına göre 25 İngiliz harp gemisi İspanyol sularında veya civar liman- larda bulunmaktadır. İspanyada vaziyet daha ziyade fe- nalaştığı takdirde yeni bir mülteci akı- nını kurtarmak için her türlü tedbirler alınmış bulunmaktadır. Akdeniz donanması kumandanı A- miral Dutley Pound Kraliçe Elisabet gemisi ile vaziyeti tetkik etmek üzere Malagaya gitmiştir. Sahte memba suları imâl eden bir şebeke yakayı ele verdi (Baştarafı 1 inci sayfada) birçok sahte etiket bulunmuştur. Bu sahte etiketler iyi ve hilesiz su satmak- la iştihar etmiş olan müesseselerin tak- lit edilmiş etiketleridir. Memba suyu imalâthanesi 15 gün- denberi tarassut altına alınmış bulun- maktadır. Bu tarassut dün sona ermiş, Belediye murakıbı Fehmi, Doktor Sa- dık, Komiser Cemalden mürekkep 3 ki- gilik bir hey'et ahıra giderek Aposto- lu cürmü meşhut halinde yakalamış- lardır. Apostolun- imalâthane ittihaz ettiği ahırdan 33 binlik, 15 tane damacana, yüzlerce şişe ile Karakulak, Çırçır, Taş- delen, Kanlıkavak, Çubuklu vesair di- ğer memba sularının etiketleri müsade- re edilmiştir. Her su etiketinde o suyun hakikisini satan ticarethanenin esas e- tiketi taklit edilmiş bulunmaktadır. İmalâthanenin 1248 numaralı araba- /sı da müsadere edilmiş, dün işe başla- ıyîn n:khm!l adlı ka::ılw:ısı da ifadesi a- ini üzere kola göl üştür. Apostol damacana ve WWM_ (durduğu suların terkos değil Hamidiye yolduğunu söylüyorsa da bu da şüpheli görülmektedir. Kızılcahamam memurları ara- sında değişiklikler ve terfilre Kızılcahamam (Hususi) — Kay - makam vekili Abdullah Parla, Pulatlı kaymakam — vekâletine, Malmüdürü Sadri terfian Ankara Defterdarlığı Mu- hasebe Birinci Mümeyyizliğine, Tah- silât müfettişi Kemal Ankara Kızılbey Maliye Şubesi icra memurluğuna tayin edilmişlerdir. Kaza vâridat memurlu - ğuna Kenan, muavinliğine vâridat kâ- tibi İsa tayin edilmişlerdir. Caddelerde sağdan gidiniz! SON -POSTA Sinema kıymetli bir uzuv kaybetti ** Norma Şererin kocası İrwing Thalberg 37 yaşında öldü. Sene- ' de bir buçuk milyon lira kazanan bu adamın yeri kolay kolay doldurulamıyacak Telgraflar dünyanın en büyük sine- ma prodüktörü (İrving Thalberg) in öldüğünü haber vermektedirler. On seneden fazla bir zamandan beri Ho- livudun en büyük film kumpanyası e- lan Metro Goldvin Mayer'in prodük- siyonunu idare etmişti. Kendisine Ho- livudun taçsız hükümdarı lâkabı veril- mişti, İrving 1924 senesinde M. G. M. kumpanyasına girmişti. O vakit he- nüz 25 yaşında olan İrving senede 50 bin dolar maaş almakta idi. Son sene- ler zarfında en fazla maaş alan sinema erkânındandı. Senelik maaşı 200,000 İngiliz lirası idi. 1918 senesinde Norma Şerer ile ta- nışmış, Nevyork tiyatrolarından birin- de küçük bir aktris olan Norma İrvin- gin sayesinde en güzide sinema yıldız- larından biri olmuştur. 1928 senesinde Norma Şerer ile ev- lenen İrving, Holivudun en mesut ai- lelerinden birini kurmuştu. Üç sene evvel İrving ciddi bir su - rette hastalanınca Norma Şerer koca- sını tedavi etmek için san'atini terket- mişti, Bu mesut ailenin iki çocuğu ol- muştu. İrvingin en büyük arzusu Normanın Norma Şerer ve sinema hayatından çekilmesi idi. An- cak müstesna filmlerde rol yapmasına muvafakat ediyordu. İrving bir hafta kadar evvel alelâde bir nezleye tutulmuştu. Nezle zatürre- eye çevirdi. Nevyorkun en büyük pro- fesörlerinden Grödel Los Ancelese tay mre ile celbedildi. Fakat doktor gel- diği sıralarda zavallı İrving can çeki- şiyordu. Ve gündüz saat on birde an- nesi, babası, karısının kolları arasında 35 yaşında olduğu halde can verdi. İrving Broklinde doğmuştu, birçok işlere girip çıktıktan sonra, Üniversel film kumpanyasında kendisine verilen vazifeyi reddettikten sonra, istonogra- fi, daktilo ve ispanyolca öğrenmişti. Bir çok yerlere başvurup ta bir iş bulama- yınca tekrar Üniversal film kumpanya sına dönmüş ve kendisine yapılan tek- liften bahsetmiyerek iş istemiştir. Sesli sinemanın inkişafında bir hayli emeği geçen İrving haftada üç İngiliz lirası ile işe başlamış, kabiliyeti ve ze- kâsile bugünkü mevkie ulaşmıştır. İr- ving karısına çok bağlı idi. 1927 denbe- ri aralarında hiç bir sızıltı olmamıştı. İrving Thalbergin ölümü Holivutta pek büyük bir tecssür icra eylemiştir. Gaybubeti en meşhur sinema yıldızla - rından onunun birden gaybubetinden mühimdir denilmektedir. Şimdiye kadar çevirtmiş olduğu film- lerden başhıcaları şunlardır: Brodvay Melodi, Grand Hotel, Mis Ba, Şen Dul, Baunty âsileri, Romeo ve Jülyer.. v. a. Ölmeden evvel Greta Garboya La vet ve şöhreti İrvinge medyundurlar... En mümtaz sinema yıldızlarını yetişti- rten İrving Talberg olmuştur. #ürette tatbikına başlanmıştır. Memurlar ana caddelerde sağ tarafın takip| Norma Şerer — Greta Garbo — Lon edilmesini halka ihtar etmektedirler. Yukarıdaki resim, Köprüde bir memu- Tun halka sağdan gitmesini işaret ederken alınmıştır. Şaney — Ramon Novarro — Con Kravford — Myrna Loy — Jan Har- 'dam o Kamelya filmini çevirtmekte idi. |YU ile gerik Metro Goldvin Mayer stüdyoları ser- Japonlar Tokyod neler yapacaklar? * x4 1924 de Pariste silindir şapka- larını başlarından — çıkarmıyan Japonlar 1936 da hayret vere- cek dereceler aldilar Yazan: Ömer Besim Ön birinci Belin olimpiyadında en çok muvaffakiyet göstermiş olan Mmil- letlerden biri ve belki de birincisi Ja » ponlardır. 1924 de Paris olimpiyadına gittiği - miz zaman silindir şapkaları başların- da, bonjurları sırilarında geçil Rsım ne giren 4 Japon atleti o zaman bütün dünyanın olduğu gibi bizim de nazarı dikkatimizi celbetmişti. Paris olimpiyadında Japonlar saha- da iş görmekten ziyade olimpiyadı gör- müş ve anlamış oldular. 1928 de Amsterdamda Japonları büs- bütün olgunlaşmış olarak gördük. O - limpiyad oyunlarının en hararetli bir günü üç adım atlama birinciliğini meş- hur Japon atleti Oda kazandığı zaman sade bizim değil, herkesin ağzı * açık kaldı. İnanmak lâzım ki o günkü birincilik bugünkü Japon sporunu ve onların korkunç muvaffakiyetini de hazırlamış oldu. Amsterdam olimpiyadında ortahğı yavaş yavaş istilâ eden Japonlar o ta- rihten sonra spor işlerine öyle bir hız| verdiler ki Avrupadan çok uzak bu - Junmalarına rağmen bir çok sahalarda Avrupayı geri bıraktılar. Muhit yakınlığı dolayısile Amerikayı takibe mecbur olan Japonlar Amerika ile aralarındaki büyük Handikapı ka - patabilmek için gece gündüz en doğru bir şekilde çalışmış ve hazırlanmışlar- dır. Dört senede bir yapılan olimpiyat müsabakalarında hareketlerini takip e- debildiğimiz Japonları bu defa Ber - linde yakından tetkik imkânını bul - dum. Şu anlatacağım hâdise Japonla - Tın spora ne derece kıymet verdiklerini anlatmağa kâlidir. 1940 da olimpiyat- ları Tokyoda yapmağı kuran Japonlar Berlin olimpiyadmı tetkik etmek - için üç ay evvel Berline kırk kişi gönder - lerdir. Bunlar memleketlerinde yapacakları & olimpiyat için kâfi malümatı toplıya - rak Tokyoya avdet etmişlerdir. Matbuat bürosunda civa gibi çalı - gan Japonları gördükçe bir gün bütün dünyayi sarıvereceklerini âdeta görü - yor gibi oluyordum. Japanlar Berlinde yaptıkları büyük bir. hamle ile 1940 olimpiyadını Tok - yoya çektiler, On birinci Berlin olimpiyadını, o - nun akıllgrı durduran fevkalâde orga- nizasyon ve hazırlığını gördükten son- ra bir sonraki olimpiyadı çekişe çekişe koparırcasına üzerine almak her mille- tin kolayca altından kalkacağı bir iş de- ğildir. Bu büyük cesareti gösteren Japon - lar Berlin olimpiyadının en telâşlı gün- lerinin birinde 1940 Takyo olimpiya - dının birinci ilân ve risalelerini bütün dünyanm hayretten açılan gözleri ö - nüne koyuverdiler. Japonları benim gibi adım adım ta- kip edenler Tokyoda yapılacak olim - piyadın bütün azametini şimdiden ko- layca görebilirler. Nasıl bir bazırlıkla Berline geldik - lerini bütün dünyadan gizlemiş olan Japonlar Berlin olimpiyadının en he - yecanlı müsabakalarını Amerika gibi sporu en ileri götürmüş bir milletle çe- kişe çekişe yaptılar. 5000 ve — 10,000 metroluk yarışlarda Finlandiyalıların peşini bırakmıyan Japon atleti haklı o- larak alkış topladı. 42 kilametrelik maroton yarışını çok ezici bir yoldan sonra birinci olarak bi- tiren Japon atleti dakikalarca ve çıl - | Sayfa —1 a Bu nasıl dünyar . Şampiyonu (Baştarafı 1 inci sayfada) ; Bu gazeteler Londosun alelâcele Ak tinayı terketmesinin daha başka şayiae lara da yol açtığını, ezcümle bugünler« de Yunanistana gidecek alan Dinarlı« dan karkup kaçtığını yazmaktadırlar. Dinarlı pazar günü Yunanistana gle deceğine nazaran bu son şayianın hep« sinden daha doğru olduğunu tahmimt ediyoruz. İstanbulda kendisile güreş « meğe muvaffak olamıyan Dinarlı, de « mek ki Londosu kendi memleketindeni de kaçırdı. Dört genç bir kızı kaçırdılar (Baştarafı 1 inci sayfada) Gençlerden Taceddinin anlattığına göre: Esterle Ali, ötedenberi sevişmeke tedir. Fakat bir müddet sonra kız Alle den yüz çevirmiştir. Bundan muğbes olan Ali de Esterin peşine düşerek ne- reye gittiyse takip etmeğe — başlamış- tır. Ali pazar günü akşamı arkadaşla- rına rastlamış ve onlara: — «Ester bu akşam baloya gidecek, sabaha kadar oruda kalacak, önünü ke«e sip, alıp götürelim.» demiştir. Pazartesi günü sabahı balodan çı« kan Esteri Ali alarak arkadaşlarının yanına götürmüştür. Kafile Yenikapıs ya kadar konuşa konuşa gitmiş, oradag bir sandal kiralanmış, fakat kız geng- lerle birlikte sandala binmek isteme- miştir. Nihayet Ali; — *«Biraz gezer, tekrar döneriz» di- yerek Esteri sandala almağa muvaffak olmuştur. Gençler Yenikapıdan açılın« ca doğru Hayırsızadaya — gitmişlercir. Taceddinin anlattığına göre bir müddet orada durduktan sonra tekrar İstanbula dönmek istemişler, fakat hava karar- Taış ve rüzgür esmeğe başlamış - oldu- ğgundan bir türlü İstanbul istikametin-« de ilerleyememişler, kuvvetleri kesila miştir. Sandal da suların akıntısına bi« rakılmıştır. Gençler sabaha kadar denizde çal- kalandıktan sonra Yalova kıyılarına düşmüşler, sandalı bir kayaya yanaştı- rarak karaya çıkmışlardır. Yalova 18« kelesinde dolaşırken polisler —gençleri görmüşler, ifadelerini almışlar, karak0» la gölürmüşlerdir. Ester, karakolda vere | diği ifadede: i Beni kandırarak, Hayırsızadaya düler, beni berbat edip, bıraktı- lar. Şikâyetçiyim.» diye ağlamağa baş- lamıştır. Bunun üzerine gençler de faz- la inkârda bulunamamışlar, kızın söy- lediklerini tasdik etmişlerdir. Yalova sulh Mmahkemesi gençler hakkında tevkif kararı vermiş, mevkuf« lar dün sabah İstanbul adIğyesine tes- lim edilmişlerdir. Esterin muayenesini yapan tabibi abli iddiasını yerinde bul-, muş ve kız serbest bırakılmaştır. Dört. arkadaş da geç vakit birinci istintak: dairesine teslim edilmişlerdir. Hâdise etrafındaki tahkikat devam etmekte- dir. mada 16 metre gibi yeni bir dünya re- koru yapârak kazanan Japon atletinin. karsısında binlerce kişinin hayretten, gözlerini faltaşı gibi açtıklarım — hâlâ görüyor gibiyim. z Uzun atlamada Amerikalilârin pe « şinde Japonlar, yüksek atlamada Ame- tikalıları takip eden Japonlar, sırıkla yüksek atlamada Amerikalıların emdik- leri sütü bile burunlarından getiren küçücük Japonlar oldu. Stadyomda Amerikalılara göz açtır- mıyan Japonlar, yüzme havuzunda müteaddit birincilik, ikincilik, üçün « cülük kazanmak suretile Amerikalıla. rın en çok muvaffak oldukları sporlar » da yakalarını bırakmadılar. İsveçte nasıl spor yapıldığını, en te « miz sporun menbar İsveç olduğunu bil- mem ki duymamış olan var Midir? Hepimizin hayalinde kökleşmiş bir şekilde yer yapmış olan Japonların u- fak tefek oluşlarına rağmen olimpiya - din futbol turnuvasında İsveç takımı- gınca alkışlanarak memleketinin renk-İm, yenmeleri üzerinde durulacak — bir lerini şeref direğine çıkardı. meseledir. En uzun boylü atletleri bir karış bo-| - On birinci Berlin olimpiyadının ilh - de lov — Klerk Gebl — Valas Beery — Mongomery gibi en büyük san'atkâr- lar hep İrving'in sayesinde san'atin şa- hikasına varmışlardır. İeving'in yeri bırakarak üç adım atla -İtişam ve azametinden kendini İırta - ramamış olanlar belki de bizim vi vi dü- şünmiyeceklerdir amma, inanmsx lü - zımdır ki 1940 da Japonlar spor yapı - yoruz zannile geçinen bir çok mullet - leri geride bırakacakları gibi, Be (in o - boş kalacaktır. Bu seviyede onu istih- limpiyadına da taş çıkaracak bir olim- lâf edecek henüz kimse yoktur!., piyat hazırlıyacaklardır! Ömer B.xim