SON POSTA SüseşeaseeseseseARAAAAAAAAAA ASA KAŞ AA AAA AAAAA AAA DA rA AAA AAA AAA seesesereAsAsAA ğz?puıı hikâyelerindan: Merihle kuyumcu - Merih ilâhı bir gün dünya yüzüne İnip insanların kendisi için ne düklerini öğrenmek ister. Gök! kuyumcu dükkânına Ter, Kuyumcunun merakı madc İmiş. Dükkânı bütün ilâhlar Yonları ile süslemiş.. kim Bümüş üzerine, kiminin altın, kiminin plâtin üzerine kazılı imiş. rih de güya bu madalyonlardan lacak gibi yapar. Evvelâ Jü fiatını sorar, Son bir başkasınınkini sorar, Üçüncü ola- Tak da kendi resminin bulunduğu ma - dalyonun fiatını öğrenmek ister. Ku - Yumcu da der ki: — İlk ikisini âlırsan, sana bunu caba Veririm. Bu bir şey değil... * — Ezob bw hikâyestnde şunu demek İs- tiyormuş: İnsanın en çok kıymetini dü- Şüren şey, başkalarının kendi hakkın- he düşündüğünü öğrenmek istemesi Ve sormasıdır. YAMYAMLAR Çocuk muallime dedi ki: — Efendim, yamyamlar insan eti 'Yerler mi? — Yerler oğlum.. — Biz neden yemiyoruz?.. — Biz medeni insanız.. — Amma, biz yemeyiz amma, harp Sdilince öldürüyoruz!, cunuzdâ bir şey saklıyarak oyuna ilk Mallim cevap vermedi. önce kimin başlıyacağını — anlarsınız. maşasa a aA GA ASA ASA AAA SAA — Avcı Hasanın Kavalı yüzü | | nra Oyuncak he- men hemen ha - ar gibidir: Bir iki V fak şey ister. Yal nız evvelâ resmi kesip altinı zamklayın. İnce bir mukavvanın üzerine yapıştırın. İki tane de on para büyüklüğünde gene mu - kavvadan yuvarlak parçalar çi zin. Birini yeşil kâğıtla kap) tekini kırmızı... Bunlardan biri öteki sizinle beraber oynıyacak arkadaşınızın., Şimdi — gelelim sİzin, olan oyuna,. . Ev Hasan, yemyeşil yamaçları olan (U Zunlu) köyünün tanınmış ve sevilmiş adamlarındandı. Çok bir işi gücü yok- 'lğ. fakirdi, kimsesizdi. Köye girerken b'_')'uk ceviz ağacının bitişiğindeki kü- fük bir kulübede oturuyordu. Evinin Çesini çitlerle çevirmiş, bir köşede tavşanlar yetiştiriyordu. Kendi elile Yaptığı kuş kafeslerinde tuttuğu kuş rı şehir pazarına götürüp satıyor, bi- Taz da onların parasile geçiniyordu. Hasanin — asil san'ati ka' ıktı. Çok güzel kaval çaldığını bilen köylü- ler köy eğlencelerinde, düğünlerde, yram günlerinde onu çağırıyorlar ve kışlık odununu, kömürünü, buğday ve | Yiyeceğini veriyorlar, köy bayları da| yramlık elbisesini alıyorlardı. Kavalın bundan başka bir marifeti daha vardı. O da avcılık... Köyün dışındaki ormanda bahar ve Yaz günleri sabah. güneşi doğmadan, Ortalık ağarmadan Hasan kavalını çal- Mağa başlıyor, etrafında toplanan kuş- lar, bülbüller bu kavalın sesine koşu - Yorlar, belki de Hasanım onlara ziyan | Vermiyeceğini — düşünerek Berbestçe dolaşıyorlar, işte Hatan o za- | Man oturduğu yerlere yakın kurduğu vindi ve iyileşti. Gelen çocukların her birine ayrı ayrı kafeslerinde birer kuş hediye etti.. Kocatepe ve || Küçük yılmaz Burada resmini gördüğünüz ço - cuk, Gemlikte oturur. Ona bütün kasaba balkı «Küçük Yılınaz» der - ler, Akıllı, güzel, sevimli bir çocuk- tur. Amma her şeyden üstün olan meziyeti, minimini boyundan bek - lenmiyen ciddiyeti ve vekarıdır. Bakın, bu resimde, tıpkı Büyük Atamız Atatürkün Kocatepede or - dularını harekete geçirmek için dü- şündüğü zamanki halini almış, cid- di ciddi dolaşıyor. Büyük Atası için de şöyle bir manzüme yazmış: lan yakalamağa y Köyün çocukları onu çok seviyorlar- ©. Her zaman evine gelirler, kuşları, bülbülleri, tavşanları seyerlerdi. Bir Bün Hasan kavalını kaybetmişti. Yol- da düşürdüğünü zannediyordu. Bir hayli aramış fakat bulamamıştı. Bütün hayatını bu kaval ile temin ettiği için kavalın onun yanında çok kıymeti Vardı. On beş gün tasasında hasta yat- h. Fakat sonunda köy çocukları ayrı Ayrı her tarafı arıyarak kavalını buldu- T ve getirip verdiler. Hasan çok se - Küçücük dilim, Küçücük elim, İle mektup yollamayı Kurdum, Selâm durdum.. Büyük babamız Atatürk'ün, Gün gün, Saat saat, Bunları | Biliyor musunuz? — Ben bir parça odunum Fakat ne kısa ne uzunum m ne doğru Yumuşağım Bursa ipeği gibi., Cevap : Odün kesilince destere ağ - Zihdan dökülen kıymıklar. Göğe eren her eseri Önünde bir ileri bir geri Büküldüm. Göründü Kocatepe, Mektubumu tamamladım, Sevgiden bir armağan olsun diye Gönülecüğümü bayraklarına do - eee? üf gel X |Meselâ: Siz başlıyorsunuz. Sizin yu -| -|varlağınız da yeşil olsun velâ ayna-mayna:yâparak, Yahut um-ı Bunü elinize ahr. Oyuncağın, (Miki halkasmın üne - İmz. Eğer ok retinden sonraki - | Geçenki Bilmecemizde Kazananlar 27 ağustos tarih- H — bilmecemizde birinci ikramiye- miz olan bir kon- 80l saatini İstan- bul kız orta mek- tebi 523 Şüküfe Ziya kazanmı i- okuyucu- muzla İstanbulda bulunan diğer ka- zananların pazar- tesi perşembe gün |leri öğleden son- |ra — hediyelerini |bizzat idarehane- |mizden almaları lüzumdır. 'Faşva okurla- rımazın bediyeleri posta ile gönderilir. DOLMA KURŞUN KALEM İstanbul 44 üncü mektep C/5 den Nezahet Sezer, “Arnayutki Birinci cadde 90 da Şâke, Nurosmaniye Selvi- li Muhayyer sokak No. 4 Nihat, Kadı- köy kız orta mektep 271 N. Erimsel, (Arkası var) Geçenki bilmecemizde bir bendese — şekli kazanan apa x — müsllim mektebi C. 1 den 481 Muazzer Arkadaş | |. yerde, herkase zandınız demek- fir. Yuvarlağı tek- a rar elinize alır,— bu sefer ikinci siyahın zerine atmağa çalı - yani' RESİMLİ VA 55) C, İ— ha gelirse ka - Şirsınız Böyle böyle dör- düncü siyahın üzerine de geldiniz mi bir sayı kazanır - sırız. Yok siyahın üstüne Tast Betirmeyip te beyazlardan biri -« nin üstüne getirirseniz, o zaman at - ma sırası arkadaşınızın olur. Yok Mi - kinin halkaya sıralanan üç arkadaşın- dan birinin üzerine - getirirseniz, — bu sefer arkadaşınız bir sayı alır. Oyunun sonunda en çok sayısı olan oyunu ka - zanmış demektir. — Bu Hafttaki İkaçıp SYAALDAYLUARN İA00 000000255500 005009900 ÖAAAADAADÖ D Tuhaf &İgıgar: Üçüncü satış Bir gün Bay Tahir Bay Hüseyine rastlar: yolda Yahu, sen köpeğe meraklısın misin bir tane. Sana benim k 9 mı? der Bay Hüseyin durur — İyi köpek midir, söylener lar yapar mu bari? Diye sorunca, Bay Tabir hemen ce- vap verir — Öh. bah onü üç kişiy me bana geldi... Fısıldamak Tanıdığım ikiz kardeşler var. Mektes be gidiyorlar: Tabii şimdi tatil ya.. a- çık olduğu zarça tepte ne öğreniyorsunuz diye sordum. *«Hiç, dediler. Öğretmen duymadan birbirimize naşıl fısıldıyacağımızı...» İNSAF Polis yâlnız başına sokakta dolaşan bir çocuğa rastgeldi: — Oğlum, yalnız başına sokakta ne arıyorsun?. — Babamın aradığını polis am « ca.. — Baban ne ariyordu?. — Ânnemle yine kavga etti. İnsaf yok mu?, dedi, sokakta aramağa çık: istediğinden — âlâ sattım.. üçünden de 1.. Bir gün onlara mek- tı. gaa 000050 dA0dAdAA00AAAAAAAAA. 00004002050902404559500421002000500 0000050 50İ ĞÜDÜ Bilmecemiz KÜÇÜK ÇOBAN KIZI Çok eskiden bir çoban kızı varmış. Her gün kuzularını otlamağa, çayıra götürürmüş. Bir gün gene çayırda i - ken kuzular çok sevdikleri bu küçük kıza bir oyun oynamak isterler. Onun eteklerinin altına saklanırlar, Fakat kü- Ççük çoban onları görmediği için üzül- meğe, öteye beriye bakınmağa başlar. İşte buradaki resminde çoban kızını kuzuları için etrafa bakarken görü - yorsunuz. Siz kuzuları, hemen buldu- İnuz değil mi?. Şimdi sizden istediğimiz şey bu tab- loyu boyamaktır. Biz her hafta bir çok- larınıza boyalı kalemler hediye ediyo- ruz. Onun için her halde sizin de bo- yalı kaleminiz vardır. Yoksa bile belki bu hafta size de çıkar. Boyalı kalemi - nizle kuüzularısiyaha, çobanın elbise- yüzünü, şapkasını filân da işte- diğiniz renge boyayın. Resmi gazete- den kesip bir kartona yapıştırın. Ar - kasına adınızı adresinizi yazıp bu tab- HİKÂ loyu bize yallayın. En güzel boyayan- lara biz de en güzel hediyelerimizi yol- hyacağız .Acele ediniz. YE: