Kıhrıîııınlıl—(, aşk, heyecan ve Son Posta'nın tarihi tefrikası Cezayir kalesinin mazgal ve kulele- ri arasında da birdenbire koşuşmalar, bağrışmalar oldu: — Silâh başına... Silâh başına!... Düdükler ötüyor, davullar çalınıyor- du. Divan kapısı açılmış ve oradan fır- hyan yüzlerce levent tersane önünde demirli duran kadırgalara koşuyor - lardı. Öyle ki bunların pek çoğu hemi koşuyorlar.ıhem *dü cepkenlerini gis> yiyorlar, silâhlarını kuşatıyorlar, kü - lâh veya kavuklarını başlarına geçiri- yorlardı. Adakalenin ortada görünmeyişine Mana vermek güç değildi. Çünkü bu - nun için Hayreddin beyin orayı ele ge- çirerek yıkmış olmasından başka - bir sebep olamazdı. Fakat Adakalenin Himanındaki ge- mi direkleri kimlerin gemilerine aitti? Bunlar, Türklerden başkaları ola - bilir miydi? Tersane önündeki Türk kadırgala - rında koşuşmalar oluyor: —— Vira demirl... — Dayan!... — Gardiyan çabuk ol!... Gibi kumandalar duyuluyordu. Aydınlı Durmuş tam topun fitilini ateşlemek için emir vereceği sırada bunları görmüş, durmuştu. Çünkü Türk kadırgalarının ortalı - ğın ancak aydınlandığı böyle pek er - ken bir zamanda çabucak demir alarak limandan çıkmağa çalışmaları elbet sebepsiz olamazdı. Baş direkteki vardiya heyecanla ve bir çığlık halinde güverteye doğru hay- kırdı: — İspanyollar... İspanyol kadırga - ları... Adakalenin arkasından çıkıyor- Herkea merakla ve heyecanlıe> ta- Tafa baktı: İlyas Reis Uzun Veliye döndü: — Sancağa dön... Dosdoğru düş - Mana... Dedi. — Başüstüne Reia... İlyüs Reis şimdi ' yayından firliyan bir ok gibi güverteye atlamış, Koca A- liye de şu emri vermişti: — Top menziline girince kürekleri kanat üstüne al... Başka emir vermeğe lüzum kalma » Mıştı. Herkes yaman bir savaş başlıyaca - ğimı çoktan anlamıştı: — Vay canına burun buruna gel - dik... — Böyle gelişe can kurban... — Yaman kısıldılar. Aydınlı Durmuş işi anlamıştı ar - tık, — Gülle sür... Gülleleri sürl... Toplar, kuru sıkı atılrak için bazır- lanmış olmakla beraber, çok ses çık - sın diye barut hem fazla konulmuş, hem de iyi sıkıştırılmıştı. Granit gülleler topların içeriye sürüldü. Topçular sevinç içindeydiler, Biri- tiz ağzından — Bir taşla iki kuş vuruyoruz. Dedi. Diğeri ilâve etti: — Öyle ya, hem selâm topu, hem Savaş topu... Adakalenin cenup burnunda bir İs- Panyol kadırgasının burnu göründü. mra rambata ve direkler meydana Çıktı. Teknenin har tarafı zırhlı ve zırhsız askerlerle dolmuştu. Hepsi de harbe hazır bulunuyorlardı. Bununla taber kürekleri var kuvvetlerile çe- iyorlar, yelkenleri de hemen ve ala « bildiklerine — şişirmek için -burundan kıvrılmayı bekliyorlardı. Türk kadırgası sipsivyri provasını Pek kısa bir zamanda Adakalenin ce- Dup burnuna çevirmişti. Top menziline girmişlerdi. liyas Reis baş kasaradan Aydınlı rmuşa emretti: SON POSTA B macera KIZI Numara : 56 — Dikkat... Dosdoğru rtambata «| İspanyol gemisinin — kıç tarafındaki ya... Rambata dedikleri yer İspanyol ge- milerinin baş kasaralarıydı. Burada birbirlerine sıkışık bir halde elli altmiş asker bulunurdu. Hayreddin bey liman kapısının s0- Tundaki kulede göründü. Kalenin üç dört topu birden ateş etti. Diğerleri de ateşe başladılar. Hayreddin beyin yanındaki diğer Reisler denizi gösterdiler: — Bu İlyas Reietir... Tam zama - nında yetişti... — Aferin İlyasa... Hem de boş gel- TMEmMiş,.. Son sözleri Hayreddin bey söyle - mişti. Aydınlı Durmuş nişan aldı ve bi - rinci topa kendi elile ateş verdi. Türk kadırgasının provası sarsıl - dı. Düşman gemisinin baş kasarasına atılan gülle onun üstünden — aşmıştı. Fakat boşa gitmemişti. Tesadüf onu düşman gemisinin da- ha can alacak yerine götürmüştü. İspanyol kadırgasının kıç kasara « sında bir kargaşalık oldu. Üç kişi gü- verteden denize fırladı. Beş altı kişi yere serildiler ve diğerleri güverteye doğru kaçıştilar. ıh. süslü ve büyük fener parça parça ola- rak denize yuvarlanmıştı. Küçük Ali gerek denizde ve gerek limanda ve karada olan bu kaynaşmayı sonsuz bir heyecanla karşılıyordu. Hat- tâ heyecandan Çopur İsmaile de hiç, bir şey soramıyordu. Halbuki sorup ta anlamak istediği ne çok şeyler vardı, İkinci top dosdoğru rambataya çarp- tı, bir tarafını olduğu gibi denize yıktı ve onunla birlikte yirmi otuz İspanyol askeri de denize yuvarlandılar. Aydınlı Durmuşun at“şlediği üçün- cü top da düşman gemisinin prova top- İarının ortasına bütün hızile düşünce orası darma dağan oldu. Halbuki he - men hemen o anda Türk gemisine a- teş etmek üzere idiler İlk gemide panik başlamıştı. Güvertede uzun kılıçlı ve zırhlı bir kaç zabitin sağa sola koşuştukları, kargaşalığı düzeltmek için çalıştıkları görülüyordu. Fokat bunlar hep faydasız uğraşma- lardı. Düşman kadırgası Adakalenin ce nup burnuna gittikçe yaklaştı, Birdenbire sarsıldı. Yan yattı ve devrildi Kıyıdaki kayalardan birine çarpmış- (Arkası var) Kapalı Zarf Usulile Eksiltme ilânı Yüksek Mühendis mektebi Satınalma Komisyonundan: 1. — Eksiltmeye konulan (İstanbulda Taksim Gümüşsuyunda — Yüksek Mühendis mektebi binası dahilinde) Proje ve şartnamesi mucibince yapı - lacak inşaat: haşaatın koşif bedeli 21115 lira 98 kuruştur. 2. — Bu işe ait şartnamelerle evrak şunlardır. A. — Eksiltme şartnamesi B. — Proje. İsteyenler bu şartname ve projeleri (125) kuruş mukabilinde Yüksek Mühendis mektebi satınalma Komisyonundan alabilirler. 3. — Eksiltme 27/8/1936 Perşembe günü saat 15 de Yüksek Mühendis mektebi binasında satınalma komisyonunda yapılacaktır . 4. — Eksiltme kapalı zarf usulile olacaktır. 5. — Eksiltmeye girebilmek için isteklilerin (1590)lira ilk teminat akçesi ve bundan başka aşağıdaki vesikaları haiz olup getirmesi lâzımdır. Nafia Vekâletinden alınmış müteahhitlik ehliyet vesikası göstermesi ve bizzat mü- hendis veya mimar olması veya bunlardan biriyle ortak olarak - çalıştığını bildirir Noterlikçe musaddak vesika lâzımdır. 6. — Teklif mektupları yukarıda (3) üncü maddede yazılı saatten bir saat evveline kadar Yüksek Mühendis mektebi biması dahilinde Eksiltme | Komisyonu Riyasetine makbuz mukabilinde verilecektir. Posta ile gönderi- ey A Hikâye Çin hikâyesi Annesi gözleri sevinçten parlamı| halde odaya girerek Yo-ho- mo-İa'yat — Sevgili kızım, dedi. Salonda mu - kaddes imparateriçemizin bir adamı seni görmek istiyor. 1 Yo-hosno-la imparatorluk dahilindeki kızların en güzeliydi.. Babası çoktan ölmüştü. Bu güzel kız bu ana kadar mes'ut ve sevinçli bir gün ge - çirmemişti. Z Gündüzleri bahçede — çiçeklerin — wtrile sarhoş olarak gezer; geceleri — vücudunu giddetli ateşler yakarak yatağında kıvra - nırdı.. Mukaddes imparatoriçe şimdi - ondan ne istiyordu acaba? Başını sarı ipek bir örtüye sararak sa - lona girdi. Elçi güzel kızın önünde dokuz defa eğildikten ve ellerini dokur defa ba- şına götürdükten sonra doğrularak: — Efendimiz imparatoriçe hazretleri, dedi, Semanın oğlu, mukaddes haşmet - meabın arzusuna boyun ekmek üzere sizi istiyor.. Genç kız kendini rüyada zannettik O da elçinin önünde, imiparatoriçe haz- retleri namına, dokuz defa eğildi ve do - kuz defa ellerini başına götürdü.. * Yo-homno-la tahayyülünün ve ümidi - nin fevkinde bir aaadete mazhar olmuştu. Demek mukaddes erkeğin kolları arasına atılacak ve onun sevgilisi olacaktı.. Ondan sonra genç kız, aynanın önün - de soyunmağa ve billür vücudunu saatler- ce seyretmeğe başladı.. Önündeki bu ba. rikulâde güzel varlığa, sanki Budaya ta - pınan bir mabut gibi, presteş ediyordu. Kızın da kanı kumandan babasının ka- m gibi damarlarında tutuşarak akıyordu.. Yeo-ho-no-la Semanın oğluna sevğili ve mukaddes şehrin melikesi olmak için Se- ma tarafından çağırıldığına iman ediyor - du.. Şimdi geceleri hep mukaddes erkeği dü- şünüyor ve kendisini sonsuz ir saadet için- de onun kollarında buluyor ve mestolu - yordu« Şüpbhesiz ki Semanin oğlu impa - ratorluğun en güzel delikanlııydı.. Ve ©- nun göbi aşkın manasını ve zevkin güzel - liğini bilen ve tatbik eden bir insan yok- tu. * Elçinin ziyareti üzerinden dört hafta geçti. Yoho-no-la bu dört haftayı müthiş bir intizar ateşi içinde geçirdi. Fakat bu dört haftanın — sonunda evinin önünde, dört iri siyah köle tara- fından taşınan — ve etrafında dört be » yaz uşak emre â » made bulunan bir Şairin tahtirevan durdü.. Bu tahtirevan Yo-ho-na-la'yı mukad. - desx şehre götürecekti. Genç kız, altınla iş lenmiş ve ber iki yanında sarı ipek yas - tıklar olan bu tahtırevana bindi. Genç kiz, mükaddes — şehrin — surlarını lecek mektupların nihayet (3) üncü maddede yazılı saate kadar gelmiş olması ve dış zarfın mühür mümiyle kapatılmış olması şarttır. Postada olacak gecikmeler kabul edilmez. (299) palı zarf usuliyle eksiltme ilânı Naî;ıa Bakanlığından: 1 — Eksiltmeye konulan iş Ankara jandarma mektebi arkasında yapı- lacak olan yiyecek ve yem amıbarı, hayvan sulama yalağı, mutfak ve bula- ,ıldıneiıışııhdı.hııtıh“bedeli 22959 lira 69 kuruştur. 2 — Bu işe nit şartnameler ve evrak şunlardır: A — Eksiltme şartnamesi. B — Mukayele projesi C — Vekiller Heyetinin 20/6/936 - tarihli ve 4869 numaralı kararile bul edilmiş olan Bayındırlık işleri genelşartnamesi. D — İnşaata ait fenni şartname. E — Keşif cetveli, F — Proje. İstiyenler bu şartnameleri ve evrakıl15 kuruş bedel mukabilinde yapı iş- 3 — Eksiltme 10/9/936 tarihinde perşembe günü saat 16 da Nafia Ve- kâletinde yapı işleri eksiltme komisyonunda yapılacaktır. 4 — Eksiltme kapalı zarf usuliledir. 5 — Eksiltmeye girebilmek için isteklinin 1722 Hra muvakkat teminat vermesi, bundan başka aşağıdaki vesikaları haiz olup getirmesi lâzımdır. Nafia Vekâletinden alınmış yapı — müteahhitliği vesikası. 6 — Teklif mektupları yukarıda «3» üncü maddede yazılı saatten bir saat evveline kadar eksiltme komisyonu Reisliğine makbuz mukabilinde verilecektir. Posta ile gönderilecek mektupların nihayet «3» üncü madde- de yazılı saatte kadar gelmiş olması ve dış zarfın mühür mumu ile iyice ka- patılmış olması lâzımdır. Postada olacak gecikmeler kabul edilmez «546» «624n ka l geçti. Burada ve bütün ülkede yegüne hâ- kim imparatoriçeydi.. - Şehirde © kadar| muazzam, © kadar güzel saraylar vardı ki | bir [ Yarınki nushamızda : Yazan : Kadircan Kaflı Yo-ho-no-la Nakleden: Faik Bercmeği yordu.. Geceler geçti. Yo-ho-no-la tahammdl süzlükten eriyordu.. Bir sabah, cariyesi odasının kapısını tı; kapıda bir delikanlı duruyordu.. Bu ay yüzlü, güzel delikanlı Se oğlu muydu acaba? Bu kadar güzel bir ere kek her halde ondan başkası olamazdi.. Hem odasına ondan başka girmeğe cesaret edebilirdi.. Fakat Semanın oğlu böyle merasimslii olarak gelmezdi.. Muazzam sarayını biri kıp bu kümes gibi saraya tenezzül miydi? Bununla beraber Yo-ho-no-la gelen d Ekanlının önünde yere kadar eğildi. vakit delikanlı: 4 — Ey güzel kız, seni söylediklerindeni çok daha muhteşem buldum. Gözlerin baş har gecesinde pırıkdıyan yıldızlardan da « ha parlak ve ağzın mukaddes imparato « run yakutundan daha kırmizi ve tenin müs kaddes dağların karlarından daha beyaz., Yo-ho-no-la bu sözler karşısında göz « lerini yere doğru çevirdi. Delikanlı devam etti: Ğ — Yüzünün güzelliği harikulâde.. Şim: — di yasemin vücudunun bütün çizgilerini görmeliyim.. Elbiselerini çıkarmanı ve Bus danın önündeki rakkaseler gibi çırılçıpı soyunmanı rica edeceğim.. Genç kız titredi; bütün cesaretini top « hıyarak: T — Fakat siz kimsiniz? diye sordu. — Ben mukaddes imparatorun bir kös lesi; baş teşrifatçısı ve harem — teisiyim... Vücudunu muayeneye ve fenni aşkı sana öğretmek üzere beni yolladılar. j Yo-ho-nola soyundu; ve sedire dı. Tay-Hay genç kızın vücudunu muayes neye başladı. Elleri vücuduna değdikçe kıs zarıyor, sararıyordu.. 4 Fakat delikanlı taştan bir heykel gibi ve bu işe çok alışık bir hareketle vazifesini ilaya çalışıyordu.. ğ O Bu ameliye bitince genç kız üzerine bir. örtü alarak doğruldu. O vakit Tay-Hays — — Bütün kadınların en güzelisin, dedi. Yanrın elendimizin yanına gideceksin.. Bu- — nu söyliyerek kapıya doğru gitti.. Dönüp eğileceği vakit Yo - ho - no - layla gözgöze — geldiler.. Genç kizın bakışları kıvılcımlane mişti.. Böylece epey kaldıktan sonra deli » — kanlı hiç bir söz ilâvc etmeden ve arkams na bakmadan odadan çıktı gitti. Ertesi günü müs #yyen zaman geline ce bir çok cariyeler onu alıp — Semanın oğluna ait mukad- des visal höcresi « ölümü pe eötürdüler. Yo-hosnola mu « kaddes böcreye bas » önüne eğilmiş bir halde girdi; ve mukade des sedirin ayak ucuna kadar öylece yü< Tüdü. j Bir saat bekledi.. Bu bir s#aatin sonunda, birden belinin iki cılız kol tarafından sarıldığımı hisset « ti. Ve pis kokular neşreden bir ağız du « daklarına doğru uzandı.. Günlerde hül « fakat şüpbesiz ki, yo - ha - no » la bütün bu debdebe bu zenginlikten bu sösten da- ba çok güzeldi. yasını kurduğu mukaddes erkeğ'n kolla- tındaydı. Fakat önünde ay yüzlü, yıldız — gözlü bir prens değil; siyah, fırlak — dişli, tasavvursuz derecede çirkin bir adam var- * Yoha-no-la yalmız güzel değil, ayni za-| | manda çok zeki ve kurnazdı.. Bütün ea - Tay Gdetlerini ve merasimlerini teker te - ker biliyordu. Onu Hayat adasındaki küçük — saraya götürdüler.. Burada Semanın oğlu mu - kaddes erkeği bekliyecekti. Burada, bütün gün vücudunu — ttırlarla eğuyor, saçlarını tanıyorlar, ve tenini ipek- ten daha yumuşak ve daha okşayıcı — bir ııı:(m&._ _,._";:',:::'_. den üne çoğulan | — Fatat bununla beraber bir daha impa« ve varlığıni kavuran bir bekleyiş cehen -| Tatorun mukaddes höcresine — girmemişti. neminde hissediyordu.. Hep o geceyi, Se- | Ve bütün güzelliğini, vücudunu, aşkını ve — manin oğluna kavuşacağı o geceyi bekli- hülyalarını yalnız Tay - Haya hasretmişik TÜ aŞ a ea İ Istanbul Vilâyeti Nafıa müdürlüğündeni 31-8-936 tarih pazartesi günü 11 de İstanbulda Nafia müdürlüğü eksilt- me komisyonuodasında 6937.75 lira keşif bedelli İstanbul ceza ve tevkif evleri kovuşlarile tevkif evi revirinde yapılacak tadilât açık usulile eksilt- — emye konulmuştur. Mukavele, eksiltme, nafia işleri umumi hususi ve fen- ni şartnameleri, proje, keşif hülâsasile buna müteferri diğer evrak «35» ku- ruş mukabilinde nafia dairesinde verilecektir. İsteklilerin en az «5000» liralık bu işe benzer iş yaptığına dair nafia müdürlüğünden almış olduğu müteah- hitlik ve ticaret odası vesikalarile 31/8/936 pazartesi günü saat 11 e kadar — İstanbul nafia müdürlüğüne gelmeleri — «247» İkinci gün Semanin oğlu, Yo-hono-la» nın mukaddes imparatorluk dahilinde im- paratoriçeden sonra gelen yegâne —hâkim — kadın olduğunu ilân etti. O günden son- ra Yo-ho-no-lanın kudreti ve nüluzu bü - yüdü, yayıldı.. Ve yegâne hükmeden © oldu..