FF LA M ei TA T & aa — c CE SK I T - SON POSTA — |)| Gâvur | Mehmedin | Feni Maceraları ._;.; âkıf olduğumuz sırlarını saklamak pın. Bir kaç gün saklanın. Evel Allah, — ben bu müddet zarfında bu herifleri ol- muş armut gibi birer birer toplarım. - Hüsnü Efendinin vücudu, hafifçe ürperdi. Gözlerini, Gâvur Mehmedin yüzüne çevirdi. Alaca karanlıkta ha - ı, meyal görünen çehresi, hatları bel- 1 İi olmıyan koyu renkli tunç bir hey « f kelin simasına benzemekte idi. — Tehlike, meşakkat, ıztırap ve ölüm ehdıdı karşısında solmıyan, sararını- yan, hiç bir endişe izi bırakmıyan Gâ- “vur Mehmedin şu andaki karanlık çeh- *si, Hüsnü Beyin kalbine sonsuz bir eyecan vermişti. — — Nasıl, Mehmetl.. lışacaksın? - Demişti. — Gâvur Mehmet, metanetini hiç boz- —Madan cevap vermişti: ,ı"——— Evet, Hüsnü Bey... Yalnız... Zaten siz bilirsiniz ki, yalnız çalış - Mmaktan hoşlanırım. Tabitdir ki, size G ihtiyacım olacaktır. Fakat şimdi - lik öyle görüyorum ki; o ihtiyaç za - m yanı, henüz uzaktır. — Eşekçi Salih te söze karışmıştı: Bi — Mehmet.. Oğlum!.. Hüsnü Be- yin dediğini yabana atma... Bu herif - k , çok azılı şeyler. Olabıh* ki, seni tekrar bir tuzağa düşürürler. Onun için, lüzumundan fazla göz pekliği et- mesen, iyi edersin. — -— Hüsnü Beyin de hakkı var, se - nin de hakkın var; Salih baba.. Lâkin bu iş, bildiğiniz gibi değil... Eğer yal- nız bir kasa kırılması, bir adamın kat- dTolunması, bir mağazanın soyulması gibi adi şeyler karşısında bulunmuş ol- saydık; başka türlü düşünürdüm. Fa- — Gâvur Mehmet, birdenbire sustu... Gözleri, dalgın dalgın karşı sahilde pırıldıyan ışıklarda dolaşıyor; — derin derin nefes alırken, göğsündeki çap - rast pirinç düğmeli Hırvat yeleği, ığır ağır kalkıp iniyordu. - Birdenbire başını çevirmişti: — — Bu berifi ne yapacağız?.. Demıştı Sırtını kayıkhanenin yı - k duvarına dayamış olan budala Hır- Mi t, galiba artık vaziyetini anlamış o- lacak ki; derin derin düşünmekte idi. ; 'Husnu Bey, o suali tekrar etti: — — Ne yapalım?2.. — Gâvur Mehmet, cevap verdi: — — Bu, berif bize çok lâzım. Önü - müzde duran karışık ipuçlarının bütün kör düğümlerini bu herif çözecek. O - n için bunu, sımsıkı elimizde tut - malıyız... Fakat o şekilde - tutmalıyız ki; bunu, öteki heriflere duyurmama - dıyız. — — Şu halde.. Onu derhal daireye gö- türürüz; tek höcrelerden birine hap - sederiz. İhtilâttan menedilmesi için de - Kapıaltına emir veririz. — — Başka çare yok. ,İ'ı Kat'i kararlar verilmişti. kayıkhanelerden denize sessizce Yalnız mı ça - Nnu Oradaki iki GİBALİ ZİNDANLARI Son Posta'nın zabıta romanı: 50 sandal indirilmişti. Birine, Gâvür Meh- şekci Salih te, sandalı karakola haber verecekti. Güya, hırsızların elinden yakalanmış- gibi, boş sandal sahipleri- ne teslim edilecekti. Öteki sandala da evvelâ Hırvatı bin- dirmişler sonra da Hüsnü Beyle Ke- rim Efendi binmişlerdi. Onlar da, Sir- keci iskelesine çıkarak, budala Hır - vatı zaptiye kapısına nakledecekler: boş sandalı da ayni şekilde sahiplerine iade eyliyeceklerdi. * Gâvur Mehmet, Karaköyde (Azi - ziye karakolu) nun arka tarafındaki iskeleye çıkar çıkmaz Eşekçi Salihe ve- da ederek ayrılmış; ellerini ceplerine sokarak ağır ağır Galataya doğru iler- lemeye başlamıştı. Takip edeceği plânı, zihninde tasar- lamıştı. Bu plân mucibince, her şey - den evvel karnını doyuracaktı. Ve ni - tekim, öyle yaptı. Sokağı saparak (Kü- rekçiler) caddesine dolaştı. Oradaki i işe kembeci dükkânına daldı. Dükkânda, Galata meyhanelerinde sabahlıyan bir kaç sarhoş vardı. Gâvur Mehmet, bun- larla meşgul olmadı. Bir köşeye çeki - lerek bütün bir koyunbaşı 1smarladı. İki gün iki geceye yaklaşan açlığın ver- diği bir iştiha ile yemiye başladı, Gâvur Mehmet yemeğini bitirinci - ye kadar artık enikonu gündüz olmuş; Galatanın mutat olan hareket ve faa » liyeti artmıştı. O tarihte Galatada bugünden da - ha fazla hareketli bir halk kitlesi var - dı. Daha ortalık aydınlanmıya başlar başlamaz; sokaklar, bir takım yabancı milletlere mensup gemiciler, sırık ha- malları, seyyar satıcılar, bunların ara- larında sefil ve perişan kıyafetlerile dolaşan sarhoş kadınlarla dolardı. Ellerini ceplerine sokarak yavaş ya- vaş caddeye çıkan Gâvur Mehmet, Karaköye doğru ilerlemiye başladı. Bir müddet oradaki tramvay merkezinin önünde durarak Beşiktaş hattına işle- mek için hazırlanan iki katlı ttamvay- lara atların koşulmasına baktı. Gözle- rile, sanki birini aradı. Aradığını bulamayınca karşıki kal- dırıma geçti. Üç yol ağzındaki tütün - cü Haralâmbonun dükkânına ilerledi. Henüz dükkânını açmış olan ihtiyar Haralâmbo, raflardaki paketlerin yerle- rini değiştirmekte idi. — Sabahlar hayır, Haralâmbo. Haralâmbo, başını çevirdi. Boş bir nazarla Gâvur Mehmede bakarak: — Sabahlar hayır. Cevabını verdi. Ve sonra, söylene « rek işine devam etti. — Ortalık züğürtledi. Tatlısertler satılmıyor. Dura dura küfleniyor. İki- de birde yerlerini değiştirmek lâzım... Hele sabah müşterileri otuzluktan baş- ka tütün almıyor. Vereyim mi bir pa- ket2.. K (Arkası var) M Ciddiyetine ve bahusus Murat Be- ye karşı şahsen hiç bir kin ve husumet beslemediğine çok emin olduğumuz a- vukat Baha Bey, bundan üç sene ev- vel yazıp bize gönderdiği hatıratında gerek Murat Beyi ve gerek yukarıdaki muhavereyi şu suretle kaydeyliyor: — Âynen — Mizancı Murat Bey Herkesin hürriyetperver bildiği Mi- zancı Murat Beyin, neden cemiyetle münasebet peyda edemediğine dair kimsenin bilmediği bir hatırayı yazı - yorum. Belki bir gün işinize yarar. Murat Bey, (Mizan) gazetesini neş- rediyor; ve daima softaları tahrik ede- cek makaleler yazıyordu... Fakat, a - rasıra merkeze uğradığı zamanlar, ken- disini en samimi bir ittihatçı olmak ü- zere gösteriyordu. Kendisine, softalarla oynamaması - nı, ve bunun siyaseten mahzurlu ol - duğuna dair haber gönderdik. Aldırış bile etmedi. Ruslarla teması olduğu - nu haber aldık (İ). Merkez, Murat Beyle görüşerek bu mesele hakkında kat'i karar vermesi hakkında teklifat- ta bulunmıya, beni memur etti. Murat Beyi, yazıhaneme davet et - tim. Aramızda, şu muhavere cereyan etti: Ben — Beyefendi!.. Zatıâliniz, hür- riyetperver bir kimsesiniz. (Mizan) gazetesinde softaları meşrutiyet aley- hine teşvik mahiyetini haiz yazılarını- zı görüyoruz... Evvelâ, zatıâliniz, İt - tihat ve Terakkinin aleyhinde misi - niz?.. Meşrutiyeti idare, hâkimiyeti âmmeyi elde etmek için bir adımdır. Lütfen bendenizi tenvir buyurunuz. Murat Bey — Ben, şahsım itibarile, gerek İttihat ve Terakkinin ve gerek meşrutiyetin taraftarıyım. Hiç bir za- man, istibdat idaresinin idamesi ta - raftarı değilim. Her hususta, sizinle be- raberim. Ben — O halde, neden (Mizan) da bu gibi makaleleriniz intişar ediyor?.. Prensip itibarile, bizimle beraber ol - duktan sonra; bu yazılara lüzum var mi?.. Alelhusus, asırlarca devam e - den bir istibdada karşı elde edilen bu neticeyi; sizin gibi, halkın tanıdığı ve hürmet ettiği kimseler baltalıyacak o - lursa, neticenin iyi olmiyacağını siz de takdir buyurursunuz. Değil mi efen- dim?.. Murat Bey — İşte, burada ayrildık.. Ben; şahsım itibarile, sizinle berabe- rim. Fakat.. Mizan, benimle beraber değildir... Ben, başka fikirdeyim.. Mi- zan, ayrı bir meslek takip eder. Ben — O halde Murat Bey başka.. Ve gazetesi başka olunca; pek çok düşünmek mecburiyetindeyiz. Demek ki; son sözünüz, budur. Murat Bey — Evet... Ben başka » yım.. Yani, sizinle beraberim. Mizan da, başkadır. Bu son söz üzerine muhavereyi u - zatmayı faydasız buldum. iri de; tuttuğu adamların, İttihatçılar Dezırınde ıi MUHALEFET & Nasıl doğdu, Nasıl yaşadı, Nasıl 0|d ç ğıe bir çok hilelere müracaat ede-| metle Eşekçi Salih binmişti. Bunlar Son Fosta'nın siyast tefrikası * e M n “Yazanı Ziya Şe yek bizi uğraştırırlar; anamızdan em-|Karaköye kadar gidecekler; orada bo - İdiğimiz sütü, burnumuzdan getirirler..|sandalı iskelede terkedeceklerdi. Gâî Murat BCY) Baha Beyeı Mızan' kendıle rberaber gormedıgını’ yanı kendisinin Onun için, siz benim dediğim gibi ya-| vur Mehmet, işine devam edecekti. E- başka t'ıkırde, Mizanın, LA bir medek takıp ettıgmı soylemıştı : ! Murat Bey merhum samimi değil- di. Benim kanaatimce meşrutıvetı bal- talamak, istibdadı iade etmek i için, hu- sule gelen vâkayide merhumun da bir hissesi var idi. Vefatına kadar uyuşa- madık. Murat Beyle cemiyetin uyuşa- mamasının en mühim sebebi budur. | Avukat Baha Beyin notu, burada bitiyor. Ve şu satırlar; bu notların sa- hibinin de yanılmış olduğunu göste - riyor. Avukat Baha Beyin (Murat Bey, meşrutiyeti baltalamak.. İstibdadı ia- de etmek istiyordu) merkezindeki fi- kir ve kanaati, şu esaslar dahilinde tet- kike şayandır: Murat Bey, meşrutiyeti; kimin he- sabına baltalamak ve istibdadı, kimin hesabına iade etmek istiyecek?... Ab - dülhamidin mi?.. Farzedelim ki, böy- le olsun. Murat Bey, bundan ne ka - zanacak?.. Mevki, ikbal, para değil mi?.. Halbuki Murat Bey zeki bir a - dam olduğu için Abdülhamidin ken- disini sadrâzam, yahut bir nazır ve yahut, mabeyin başkâtibi yapmıyaca- ğiınt çok iyi bilirdi. Çünkü Abdülha- midin en büyük hususiyetlerinden bi- ya (gayet iyi), ve yahut (gayet kötü) ahlâk ve seciyeye malik olması idi... Biz, Mu- rat Beyi, (gayet iyi) ler zümresine it- hal etmekte, kat'iyyen tereddüt etme- yiz. Fakat Abdülhamit için (gayet iyi) demek, büsbütün başka bir mana ifa- de ederdi. Abdülhamide göre, (gayet iyi) nin manası, şu idi: (Beş vakit namaz kı- lan, muayyen zamanlarda orucunu tu: tat, fakat bu oruçtan ziyade, dilini tutmıya muktedir olan, kendisine karşi tanıyan, kendisini hiç bir suretle hiç bir şüpheye maruz bırakmıyan, Resmi işi ile ikametgâhı arasındaki en kısa yoldan, bir karış bile ayrılmıyan...) Bir misal arzedelim.. Meselâ; Babıâ- |liye vazifesi başına gelirken, yolda na- sılsa abdesti sıkıştıran.. Fakat, zatı şa- haneyi şüphelendirmemek için bir ye- re girerek abdestini bozmaktansa; do- nuna ederek arabasını tekrar konağına çevirten sadrâzam Halil Rifat Paşa gi- bi... Abdülhamide nazaran, Murat Bey; (orta şahsiyetler) dendi. Halbuki bu garip ruhlu hükümdar orta şahsiyetle- re pek fazla ehemmiyet ve mevki ver- mezdi. Bu gibi zevatı kayırmak isterse; şahsiyetinin derecesine göre, ((Şurayı devlet - Cemiyeti Tüsumiye - Maarif cemiyeti» gibi vazife ve devam ile meş- rut olmıyan meclislerden birine tayin ederdi. (Arkası var) Nazilli Pamuk Tohum İslâh İstasyonu Müdürlüğünden : Nazilli Pamuk Tohumu Üretme Çiftliği çırçır fabrikası için evsaf ve şe « raiti aşağıda yazılı bir motörle teferrüatına ait makineleri satın almak isti- yoruz. Bunları aşağıda yazılı şartlar dahilinde satmağa talip olanlarım son fiatlarını ihtiva eden tafsilâtlı tekliflerini en kısa bir zamanda sözü geçen Aranılan Motörde: şartlar : Tek ufki veya çift amudi silindirli 65-70 H. P. kuvvetinde tam dizel dakika- da adedi devir 500 den fazla olmıyacak. Bir Kompressörle buna ait ihtiyat bir su pompası ve sabit kadranlı bir ufak motörü ve motörü tebrid için takimetro ile mücehhez bulunacak Motör aşağıdaki firmalardan birine ait olacak: İngiliz: Lister, Grosley, National Ruston. Alman: Lanz, Gürting, Krup, Deuz veya N. A. N. Motör Akople Generatör: Santral Generatör 50 kilovat Trifoze 220 - 280 Voltluk olup — Fregensi 50 olacak «Simens» veya «Â. S. E.» tipinde olacak ve bir tıııfmh mü- vekkiz dinamo ile mücehhez bulunacaktır. Tevzi tablosu: Makine: Işık ve kuvvet şubelerini tır. Makine kısmında otomatik bir ihtiva etmek üzere üç kısımlı olacak- bir şalter, bir amprmetr, bir wolmetr, bir kilovatmetr ve bir de Frengensmetr bulunacaktır. Bunda ayni zamanda muvakkız dinamosuna ait volt ve Ampermetr konulmuş olacak. Kuvvet kısmı dört şubeli olmak üzere dört cak. Ekleraj kısmında dört şube bulunacak, her şalter ve dört amperimetresi buluna- şube onar amperlik ola- cak ve her şubenin ayrı ayrı şalter ve sigorta tertibatı bulunup umumi bir tenvir kilovatmetresi bulunacak, Tablo izoleli simens sisteminde çelik levhalardan yapılmış ve bütün enstrümanları bu tabloya gömülmüş olacak. Bunlardan başka mevcut makinelerin işledilmesi için bunları grup grup çevirecek Elektromotörler alınacak, bunların evsafı ve kudretleri aşağıyı körükörüne sadakati âdeta bir ibadet “E HUA AAT İ T (Kanaatimce.. Ya, Murat Beyin| çıkarılmıştır. - SA ıstanbul Beledıyesı ııanım beyni sulanmış; yaptığını bilmiyor; YG — 3 14 Kilovatlık Trifoze Elektromotör (:j ) ; B yahut, gazetesini başka bir maksat uğ- 2— 2 3 » » » | | , Senelik runa feda etmiş...| 3—12 |? » » » muhammen Muvakkat Diye, bu mükâlemeyi aynen mer - â— ? 3 » » » B . İ Kirası teminatı |keze bildirdim... Onun üzerine mer - Her Elektromotör tam ve pinomatikman kapalı «Gekapselt» ohcık ve ; Sırı burnunda Park gazinosunun alaturk.. — kez, kararını verdi. (2) her biri sigorta ve şalter tertibatını havi olacaktır. | kısr ’ı' teslim mıhndâıuııtıbaren 937 veya Makinelerin 10/10/936 tarihine kadar müesseseye teslim edilmesi şart-. — ı 938 939 Nisan sonuna kadar 120| 90 4 uğ: ) Mıı:t Ğ. Thnîı&;lnh ;_:_- tır. «590» : Ünkapanmda Elvanzade mahallesinin Hai ĞKÇ ÜTT MUĞRNEA ZU TU | bildir. Görülüyor ki, vak - | îakup sokağında 24 No.lı evin beş odah :]îd; dîım“:”';ı kıplryınüy::hı:n, Hİ C H P Genel Sekreterllglnden n müfrez kısmı teslim tarihinden itibaren hal cemiyet erkânına da sirayet — etmişti. 10 Ağustos tarihinde münakasası ilân edilen Sinema makineleri t 937 veya 938-9.9 Mayısı sonuna kadar 192 14,40 — |Belki de Murat Beyin düşmanlarından bi-| vesair malzemenin münakasa günü bazı firmalar tarafından bu müd- det zarfında teklif yapılamıyacağı anlaşıldığından ve şartnamede bazı tadilât yapıldığından dolayı 15/9/1936 tarihine kadar temdit edilmiştir. Yeni şartnameler 5/8/1936 tarihinden itibaren Ankarada C.H.P. Genel Sekreterliği ve İstanbulda C.H.P. ilyönkurul Başkanlığı tara- fından parasız olarak verilecektir. — (111) rinin merkeze verdiği 'bir jurnal, Murat Bey hakkında böyle bir şüphe husule ge - tirmişti. (2) Merkezin verdiği bu karar; (ar - tık Murat Beye göz açtırmamak) tan iba- retti, Z. Ş. | - Yukarıda semti senelik muhammen kiraları ve teminatları yazılı olan ma- haller ayrı ayrı kiraya verilmek üzere pazarlığa konulmuştur. Şartnameleri lıvnnm müdürlüğünde görülür. İstekli olanlar hizalarında gösterilen mu- vıkkat teminat makbuz veya mektubile beraber 31/8/936 pazartesi gü- ü saat 14 de daimi encümende bulunmalıdır. (B.) (419)