— , Tehlike, meşakkat, ıztırap ve ölüm î Mehmedin Yeni Maceraları GİBALİ ZİNDANLARI Son Posta'nın zabıta romanı: 50 Vâkıf olduğumuz sırlarını — saklamak | sandal indirilmişti. Birine, Gâvur Meh- — lçin de bir çok hilelere müracaat ede-|metle Eşekçi Salih binmişti. Bunlar bizi uğraştırırlar; anamızdan em-|Karaköye kadar gidecekler; orada boş iz sütü, burnumuzdan getirirler..|sandalı iskelede terkedeceklerdi. Câ - “Onun için, siz benim dediğim gibi yâ- | vur Mehmet, işine devam edecekti, E- pin. Bir kaç gün saklanın. Evel Allah,|şekci Salih te, sandalı karakola haber — ben bu müddet zarfında bu herifleri ol-| verecekti. Güya, hırsızların elinden nuş armut gibi birer birer toplarım. T yakalanmış gibi, boş sandal sahipleri- — Hüsnü Efendinin vücudu, hafifçe İne teslim edilecekti. ürperdi. Gözlerini, Gâvur- Mehmedin| — Öteki sandala da evvelâ Hırvatı bin- “yüzüne çevirdi. Alaca karanlıkta ha -|dirmişler; sonra da Hüsnü Beyle Ke- “yal meyal görünen çehresi, hatları bel.|Jrim Efendi binmişlerdi. Onlar da, Sir- — li olmıyan koyu renkli tunç bir hey «|keci iskelesine çıkarak, budala Hır - — kelin simasına benzemekte idi, vatı zaptiye kapısına nakledecekler; boş sandalı da ayni şekilde sahiplerine iade eyliyeceklerdi. * Gâvur Mehmet, Karaköyde (Azi - ziye karakolu) nun arka - tarafındaki tehdidi karşısında solmıyan, sararını- yan, hiç bir endişe izi bırakmıyan Gâ- ır Mehmedin şu andaki karanlık çeh- tesi, Hüsnü Beyin kalbine sonsuz bir yecan vermişti. iskeleye çıkar çıkmaz Eşekçi Salihe ve- b —.kr:ını;l. Melimeti.. Yalma Si Gi $ y aa K L b ciratj sokarak ağır ağır Galataya doğru iler- lemeye başlamıştı. Takip edeceği plânı, zihninde tasar- lamıştı. Bu plân mucibince, her şey - den evvel karnını doyuracaktı. Ve ni - tekim, öyle yaptı. Sokağı saparak (Kü- rekçiler) caddesine dolaştı. Oradaki iş- kembeci dükkânına daldı. Dükkânda, Galata meyhanelerinde sabahlıyan bir kaç sarhoş vardı. Gâvur Mehmet, bun- larla meşgul olmadı. Bir köşeye çeki - lerek bütün bir koyunbaşı ısmarladı. İki gün iki geceye yaklaşan açhığın ver- diği bir iştiha ile yemiye başladı. Ck-l.;uur ı:ıkehmeı yemeğini bitirinci - AA wi - ye artık enikonu gündüz olmuş; K I."İ:.ı):rı;dâ:;ın e kak bi brantik ? çale_tanın mutat olan hareket ve faa » nin de hakkın var; Salih baba.: Lâkin | Veti artmıştı. bu iş, bildiğiniz gibi değil... Eğer yal- | O tarihte Galatada bugünden da - “niz bir kasa kırılması, bir adamın kat- ha fazla hareketli bir halk kitlesi var - olunması, bir mağazanın — soyulması dı. Daha ortalık aydınlanmıya başlar gibi adi şeyler karşısında bulunmuş ol-| Patlamaz; sokaklar, bir takım yabancı lık; başka türlü düşünürdüm. Fa» milletlere mensup gemiciler, sırık ha- B malları, seyyar satıcılar, bunların ara- ? Gâvur Mehmet, birdenbire sustu.., |larında sefil ve perişan kıyafetlerile (Gözleri, dalgın dalgın karşı. sahilde dolaşan sarhoş kadınlarla dolardı. pırıldıyan işıklarda dolaşıyor; — detin| — Ellerini ceplerine sokarak yavaş ya- derin nefes alırken, göğsündeki çap -| Yaş caddeye çıkan Gâvur Mehmet, pirinç düğmeli Hırvat yeleği, | Karaköye doğru ilerlemiye başladı. Bir ağır ağır kalkıp iniyordu. müddet oradaki tramvay merkezinin Birdenbire başını çevirmişti: önünde durarak Beşiktaş hattına işle- — Bu herifi ne yapacağız?.. mek için hazırlanan iki katlı ttamvay: Demişti... Sırtını kayıkhanenin yı -|lara atların koşulmasına baktı. Gözle- duvarına dayamış olan budala Hir- | "ile» sanki birini aradı. rat; galiba artık vaziyetini anlamış o-| — Aradığını bulamayınca karşıki kal- cak ki; derin derin düşünmekte idi. | dırıma geçti. Üç yol ağzındaki tütün - Hüsnü Bey, o suali tekrar etti: cü Haralâmbonun dükkânına ilerledi. — Ne yapalım?.. Henüz dükkânını açmış olan ihtiyar — Gâvur Mehmet, cevap verdi: H"'li!"b“- "n"d'ıfi paketlerin yerle- — Bu, herif bize çok lâzim. Önü -|"İP' değiştirmekte idi, — Sabahlar hayır, Haralâmbo. müzde duran karışık ipuçlarının bütün Haralâmbo, başını çevirdi. Boş bir “kör düğümlerini bu herif çözecek. O - nun için bunu, sımsıkı elimizde tut - ıııı_ırlı leuı'l:f;ll:mıdo bakarak: Omalıyız... Fakat o şekilde tutmalıyız — ki; bunu, öteki heriflere duyurmama -| Cevabını verdi. Ve sonra, söylene « BUT rek işine devam etti. — Şu halde.. Onu derhal daireye gö-| — Ortalık züğürtledi. Tatlısertler türürüz; tek höcrelerden birine hap -|satılmıyor. Dura dura küfleniyor. İki- “sederiz. İhtilâttan menedilmesi 'için de|de birde yerlerini değiştirmek lâzım... praltına emir veririz. Hele sabah müşterileri otuzluktan baş- — — Başka çare yok. ka tütün almıyor. Vereyim mi bir pa- — Gâvur Mehmet, metanetini hiç boz- Cevap verdişli: — Evet, Hüsnü Bey... Yalnız... en siz bilirsiniz ki, yalnız çalış - tan hoşlanırım. Tabiidir ki, size ihtiyacım olacaktır. Fakat şimdi - öyle görüyorum ki; o ihtiyaç za - manı, henüz uzaktır. — Eşekçi Salih te söze karışmıştı: " — Mehmet.. Oğlum!.. Hüsnü Be- “yin dediğini yabana atma... Bu herif - 'ler, çok azılı şeyler. Olabilir ki, seni tekrar bir tuzağa düşürürler. Onun çin, lüzumundan fazla göz pekliği et- A (Arkası var) Senelik muhammen — Muvakkat K Kirası teminatı Sarayburnunda Park gazinosunun alaturk.. kısmı teslim tarihizden itibaren 937 veya 938 - 939 Nisan sonuna kadar 1204 90 Unkapanında Elvanzade mahallesinin Hat Yakup sokağında 24 No.lı evin beş odah müfrez kısmı teslim tarihinden itibaren 937 veya 938-9.9 Mayısı sonuna kadar 192 14,40 Yukarıda semti senelik muhammen kiraları ve teminatları yazılı olan ma- haller ayrı ayrı kiraya verilmek üzere pazarlığa konulmuştur. Şartnameleri — levazım müdürlüğünde görülür. İstekli olanlar hizalarında gösterilen mu- yvakkat teminat makbuz veya mektubile beraber 31/8/936 pazartesi gü- “mü saat 14 de daimi encümende bulunmalıdır. (B.) (419) — SON POSTA Son Posta'nın siyasi tefrikası * Murat Bey, Baha Beye, Mizanı başka fikirde, Mizanın, ayrı bir me Ciddiyetine ve bahusus Murat Be- ye karşı şahsen hiç bir kin ve husumet beslemediğine çok emin olduğumuz a- vukat Baha Bey, bundan üç sene ev- vel yazıp bize gönderdiği hatıratında gerek Murat Beyi ve gerek yukarıdaki muhavereyi şu suretle kaydeyliyor: — Aynen — Mizancı Murat Bey Herkesin hürriyetperver bildiği Mi- zancı Murat Beyin, neden cemiyetle münasebet peyda edemediğine dair kimsenin bilmediği bir hatırayı yazı - yorum, Belki bir gün işinize yarar. Murat Bey, (Mizan) gazetesini neş- rediyor; ve daima softaları tahrik ede- cek makaleler yazıyordu... Fakat, a - rasıra merkeze uğradığı zamanlar, ken- disini en samimi bir ittihatçı olmak ü- zere gösteriyordu. Kehdisine, softalarla oynamaması - nı, ve bunun siyaseten mahzurlu ol - duğuna dair haber gönderdik. Aldırış bile etmedi. Ruslarla teması olduğu - nu haber aldık (1). Merkez, — Mürat Beyle görüşerek bu mesele hakkında kat't karar vermesi hakkında teklifat- ta bulunmıya, beni memur etti. Murat Beyi, yazıhaneme davet et - tim. Aramızda, şu muhavere cereyan etti: Ben — Beyefendi!.. Zatıâliniz, hür- riyetperver bir kimsesiniz. (Mizan) gazetesinde softaları meşrutiyet aley- hine teşvik mahiyetini haiz yazılarını- zı görüyoruz... Evvelâ, zatıâliniz, İt - tihat ve Terakkinin aleyhinde misi - niz?.. Meşrutiyeti idare, hâkimiyeti âmmeyi elde etmek için bir adımdır. Lütfen bendenizi tenvir buyurunuz. Murat Bey — Ben, şahsım itibarile, gerek İttihat ve Terakkinin ve gerek meşrutiyetin taraftarıyım. Hiç bir za- man, istibdat idaresinin idamesi ta - raftarı değilim. Her hususta, sizinle be- raberim. Ben — O halde, neden (Mizan) da bu gibi makaleleriniz intişar ediyor?.. Prensip itibarile, bizimle beraber ol - duktan sonra; bu yazılara lüzum var mı?.. Alelhusus, asırlarca devam e - den bir istibdada karşı elde edilen bu neticeyi; sizin gibi, halkın tanıdığı ve hürmet ettiği kimseler baltalıyacak o - lursa, neticenin iyi olmıyacağını siz de takdir buyurursunuz. Değil mi efen- dim?.. Murat Bey — İşte, burada ayrıldık.. Ben; şahsım itibarile, sizinle berabe- tim. Fakat.. Mizan, benimle beraber değildir... Ben, başka fikirdeyim.. Mi- zan, ayrı bir meslek takip eder. Ben — O halde Murat Bey başka.. Ve gazetesi başka olunca; pek çok düşünmek mecburiyetindeyiz. Demek ki; son sözünüz, budur. Murat Bey — Evet... Ben başka » yım.. Yani, sizinle beraberim. Mizan da, başkadır. Bu son söz üzerine muhavereyi u - zatmayı faydasız buldum. (Kanaatimce.. Ya, Murat Beyin beyni sulanmış; yaptığını bilmiyor; yahut, gazetesini başka bir maksat uğ- runa feda etmiş...) Diye, bu mükâlemeyi aynen mer - keze bildirdim... Onun üzerine mer - kez, kararını verdi. (2) (1) Murat Bey, aslen Kafkasyalı ol « rinin merkeze verdiği bir jurnal, Murat Bey hakkında böyle bir şüphe husule ge - zakll (2) Merkezin verdiği bu karar; (ar » tık Murat Beye göz açtırmamak) tan iba- retti, İttihatçılar Devrinde 4 MUHALEFET Nasıl doğdu, Nasıl yaşadı, Nasıl öldü? kendile /beraber di. Benim kanaatimce meşrutiyeti bal- talamak, istibdadı iade etmek için, hu- sule gelen vâkayide merhumun da bir hissesi var idi, Vefatına kadar uyuşa- madık. Murat Beyle cemiyetin uyuşa- mamasının en mühim sebebi budur.)| Avukat Baha Beyin notu, burada bitiyor, Ve şu satırlar, bu notların sa- hibinin de yanılmış olduğunu göste - riyor. Avukat Baha Beyin (Murat Bey, meşrütiyeti baltalamak.. ia- de etmek istiyordu) merkezindeki fi- kir ve kanaati, şu esaslar dahilinde tet- kike şayandır: Murat Bey, meşrutiyeti; kimin he- sabına baltalamak ve istibdadı, kimin hesabına iade etmek istiyecek?... Ab - dülhamidin mi?.. Farzedelim ki, böy- le olsun. Murat Bey, bundan ne ka « zanacak?.. Mevki, ikbal, para değil mi?.. Halbuki Murat Bey zeki bir a - dam olduğu için Abdülhamidin ken- disini sadrâzam, yahut bir nazır ve |yahut, mabeyin başkâtibi yapmıyaca- ğint çok iyi bilirdi. Çünkü Abdülha- midin en büyük hususiyetlerinden bi- Sürt görmediğini, yani kendisinin slek takip ettiğini söylemişti. Murat Bey merhummn_ ŞY AYUT —-ırr:y—wu,——vmıxı Ağutos. 25 3 Yazan: Ziya Şakir hal etmekte, kat'iyyen tereddüt etme- yiz. Fakat Abdülhamit için (gayet iyi) demek, büsbütün başka bir mana ifa- de ederdi. Abdülhamide göre, (gayet iyi) nin manası, şu idi: (Beş vakit namaz kı- lan, muayyen zamanlarda orucunu tu- tah, fakat bu oruçtan ziyade, dilini tutmıya muktedir olan, kendisine karşi körükörüne sadakati âdeta bir ibadet tanıyan, kendisini hiç bir suretle hiç bir şüpheye maruz bırakmıyan. Resmt işi ile ikametgâhı arasındaki en kısa yoldan, bir karış bile ayrılmıyan...) Bir misal arzedelim.. Meselâ; Babıiâ- liye vazifesi başına gelirken, yolda na- sılsa abdesti sıkıştıran.. Fakat, zatı şa- haneyi şüphelendirmemek için bir ye- re girerek abdestini bozmaktansa; do- nuna ederek arabasını tekrar zevinen sadrâzam Halil Rifat Paşa gi- ... Abdülhamide nazaran, Murat Bey; (orta şahsiyetler) dendi. Halbuki bu garip ruhlu hükümdar orta şahsiyetle- Te pek fazla ehemmiyet ve mevki ver- mezdi, Bu gibi zevatı kayırmak isterse; şahsiyetinin - derecesine göre, aŞürayi Z. $ lfudııpınıu olarak verilecektir. ri de; tuttuğu adamların, ya (gayet iyi), ve yahut (gayet kötü) ahlâk ve seciyeye malik olması idi... Biz, Mu- rat Beyi, (gayet iyi) ler zümresine it- devlet - Cemiyeti tTüsumiye - Maarif cemiyeti» gibi vazife ve devam ile meş- rut olmıyan meclislerden birine tayin ederdi. (Arkası var) Nazilli Pamuk Tohum İslâh İstasyonu Müdürlüğünden : Nazilli Pamuk Tohumu Üretme Çiftliği çırçır fabrikası için evsaf ve şe - raiti aşağıda yazılı bir motörle teferrüatına ait makineleri satın almak isti- yoruz. Bunları aşağıda yazılı şartlar dahilinde satmağa talip olanların son fiatlarımı ihtiva eden tafsilâtlı tekliflerini en kısa bir zamanda sözü geçen Çiftlik Müdürlüğüne bildirmeleri ilân olunur. F Te Lanz, Krup, Deuz veya N, A.N. Akople Generatör: Santral Generatör 50 kilovat Trifoze 220 - 280 Voltluk olup 50 olacak «Simens» veya «Â, S. E.» vekkiz dinamo ile mücehhez bulunacaktır. Fregensi Makine: Işık ve kuvvet şubelerini ihtiva etmek üzere üç kısımlı olacak- tır. Makine kısmında otomatik bir - bir şalter, bir amprmetr, bir wolmetr, bir kilovatmetr ve bir de Frengensmetr bulunacaktır. Bunda ayni zamanda muvakkız dinamosuna ait volt ve Ampermetr konulmuş olacak. Kuvvet :.ıkıııd&twboliol—ki-ıd&t şalter ve dört amperimetresi buluna- Ekleraj kısmında dört şube bulunacak, her şube onar amperlik ola- cak ve her şubenin ayrı ayrı şalter ve sigorta tertibatı bulunup umumi bir tenvir kilovatmetresi bulunacak. çevirecek Elektromotörler alınacak, bunların evsafı ve kudretleri aşağıyı çıkarılmıştır. d — 3 14 Kilovatlık Trifoze Elektromotör 2— 2 3 » » » 8- 2 7 » n » 4— 2 3 » » » Her Elektromotör tam ve pinomatikman kapalı «Gekapselt» olacak ve her biri sigorta ve şalter tertibatını havi olacaktır. Makinelerin 10/10/936 tarihine kadar müesseseye teslim edilmesi şart- tir, «590n C. H. P. Genel Sekreterliğinden 10 Ağustos tarihinde münakasası ilân edilen Sinema makineleri vesair malzemenin münakasa günü bazı firmalar tarafından bu müd- det zarfında teklif yapılamıyacağı anlaşıldığından ve şartnamede bazi tadilât yapıldığından dolayı 15/9/1936 tarihine kadar temdit edilmiştir. Yeni şartnameler 5/8/1936 tarihinden itibaren Ankarada C.H.P. Genel Sekreterliği ve İstanbulda C.H.P. ilyönkurul Başkanlığı tara- (101)