B Sayfa Konuşma: Bir ilim kitabı Nurullah Ataç Ah Nihad'ın metinler şerhi derslerin devam ederdim, — Gerçi Üüm sevgisinin mevsimi, çağı olmaz ve öğ- senmek hevesi, ömrünün sonuna yaklaş - eç olanda bile, beğenilecek, alkışlanacak bir hevestir. «İki sante kadar öleceğini bil- gen ne yaparsın » sualine İmam Numan: «Kitab açar. okurum» diye cevab vermiş. Bu söz, yalnız ölüm karşısında asilâne bir vükün haber verdiği için değil, nihayetsiz Bir bügi ihtirası gösrterdiği için de güzel - dir... Fakat bir yuştan sonra huylarımız Eibi kafarnızın tuttağu yolu da değimiirmek kabil olmuyor; Al Nihad'ın ilmine hay - fanımı, ama, ne yalan söyliyeyim? metin- ler şerhine encak nazari olurak alâka yös terebiliyorum. Bir şahin neler ima etmek istediğinden — ziyade — ne söylkediği ve bülkassa bunu nesl söylediği bana ehem- müyetli gözüküyor. Topalhyarak giden bir tmera, isterse birçok ve derin manaları ol- tun, beni bir türlü cexzbedemiyor: ıhul bür Mmısra da, manasız dahi olsa, bence değe tini kaybedemiyor. — Saitlerin çornd hoşlanmayışım da hiç şüphesiz bunun dir; çünkü şekilden fazla manaya itibar edince elbette ki her mırada, her sözde bir öz, hiç olmazsa zamanın bir âdetine, bir itikadıma işaretler bulunabilir. Metin - leri birer vesika diye ele alrp tahlil eden, Genç olsaydıı hükümden kaçınan edebiyat tarihi bunu yapar ve din gibi ilim de iktah nedir bilma- diğinden, eline ber metinle olur. Böyle bir fa meş olacağını inkâr ka ; fakat ne yar payım ki ben ona Aki Nihad, şair Şeyi 5. onun ba- yatını, felsefesini (doğrusu pek basit), sa natini tetkik ediyor. (1) Hem de nasıl bir tetkik! O şairin kimlerin tesirinde kaldığı, gözü, kaşı, boyu nelere benzettiği, © maz- munları hangi İran şaizlerinden bilerek veya (1) Dr. Ali Nihad, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi «Metin Şerhir kütsüsü doçenti: Şeyhi divanımı tetkik. Cilt: I, 230. &. 200 kuruş (1934); Cile I, 112, «. 100 | ye kuruş. (1936). li ük hizmetleri ( Bit6: fakat öteki parçaların çoğu insana Naurullah Ataç ürleri —ile $d - man - 1 S sındaki bönzere Ekler, Şeyhi divanında ayetlere, hâdislere telmihler, hepsi birer birer çıkarılmış. Şey- ini bileniyerek —aldığı, onun veci'ninkile hi nasıl yazmış, arazun hangi bahirl, kaçar defa kullanmış, ne gibi cinaslar mu, İâlza veya manaya ait sonatlerden nasıl istilade etmüş, bütün bunlar gösteril- miş. Yalnız ezülf» bahsi 65 inci sayiada başlayıp 92 nmcide bitiyor... Bu çalışma, bu bilgi bizi elbette hayran ediyor; fakat Şeyhi'nin bu kadar derin tetkike mevzu olan rmeralarım okuyunca: «Bunlar böyle uğraşmağa değer mi? Ba eciş bücüş mıs- ralacın, beyitlerin manası me olursa olsun, kiminkilere benzerse benzesin, bize ne? v demektet kendimizi alamıyoruz. — Elbette bu sözümürde bir haksızlık var; o şürler bir zaman güzel diye karşılanmış, dilin iler- lemesinde hizmeli olmuş; fakat zevk işine hak, adalet hissini kanıştırmak zor geliyor. Ancak zamanımızın sanati, şüri sevile - SÖON POSTA stanhul Yaşattıgı Tarih sayfaları Yedikulerin O manlı tarihinde çok kanlı, feci bir hat ran vardır. İmpara- torluğa asırlarca zindanlık eden İe tanbul surlarımın bu parçasında — bir çok kimseler yıllarca bapis yatmış, bir çok kimselerin başı uçurulmuş, yahut boymuna kement atılarak boğulmuştur. Bu vakâyün en mühimlerinden biri de Genç Osmanın öldürülmesi olmuştur. Hicri 1031 de büyük bir ihtilâl netice- Yedikale zinda: nında genç Or- manrin boğuldu- Şa oda | bil iddia etmiyorum; eski şairleri » mizin divanlarında, dil, düşünce, tahassüs farklanına rağmen zevk veren, hattâ taze gelen birçok sözler vardır. Bunlar şüphe « siz Şeyhi'de de bulunur; meselâ: «Bilmez kimesne kafileci dosttan haber — Geh geh budur kulağıma bangi ceres gelüra beyti, - belki de «Acep hamuni hayrettir beyabânı mubabbet kimm — Foganı sad ceres peyda, vücudu kârban gaibr beytini — (kimindir, bilmüyorum) hatırlattığı çim — hoeşuma bir haş ağrısı veriyor. Biliyorum ki Ali Nihad'ın eseri, zamanla mahdut, geçici zevklerimizden ls- tündür; beşi asır düşüncelerinden, duygt anif ediyor. Bugün gibi ya - Doğru ndan bir kısmı- m tahlil ve rınan da istifade edeceği bir hizmet... yol bize zevkimizin gösterdiği değil, onun tattuğudur. Şeyhi'nin gürleri, bugünün in- sanlarından olan Ali Nihad'a da elbette fakat devamlı bir iş gö- rebilmek. için zevkinden feragat edi- r. O da, Şeyhi gibi; «Kurtuldu mavü menden gol kim bekasın ister» diyebilir. Bgaripçe gözükür biziar | Türk cemiyetinin | sinde tahttan indirilen Ocman, başı açık her nevi tahkir ve tecavüze ma- ruz kalarak Yeniçeri kışlasına & yakmayak imüş, Ora et Joradan da Yedikuleye nakledilmi da, henüz om sekiz yaşında ve çok ku | bulunan Osman kendisine saldıran dör kişiye karşı uzun müddet mukavemet et- miş ve müşkülâtla boynuna kement atıla- rak boğulmuştu. İdam emrinin infaz edil- diğimi göstermek üzere de kulağını ve bir vi- ayete göre de hem kulağını — ve hem de buürnunu keserek yeni padişabın — anamna götürmüşlerdi. Yukanda Yedikule zindanında — genç Osmanın boğulduğu odayı — görüyorsunuz. Resim odanın içinden abınmıştır. Kapıdan bir koridora çıkılır ki, sol tarafta — elçilerin “|şampiyonluğuna dikmiştir tİmek için Maks Bear'ı hazırla Ağurtos Bir fırinın kasası soyuldu Üç kişi nezaret altına alındı, alındı, fakat hırsızların bunlar olmadığı anlaşıldı, tahkikat devam edıyor Beşiktaşta Ortabahçede Hasanpaşa fı- demir * Polis bu kasa kırsızlarını w ramakla meş- Hasanpaşa fırınının barici görünüşü Bıı firının sahibi Âdil isminde biri-| açıp gitmiştir. O zaman kasada hiç ek dir. Âdilin bir fırını daha vardır. Be-| sik para bulunmamıştır, r'lnwı Pazar caddesindedir. Fakat dün sabah Abidin kosayı #f Abidin isminde bir kâtip her ak - çık bulmuş, içindeki 440 Kzanın a.. ye) şam bu iki fırımın hasılâtını toplamak-| rinde yeller estiğini farketmiştir. İl ta, getirip bu kasaya kilitlemekte, sa -| zabıtaya aksctmiştir. Fırında yatıf bahleyin de sayarak Âdile teslim ct-|kalkmakta olan —Muhiddin, Ali vi| mekteymiş. Mehmet isminde üç kişi nezaret altınl İki, üç gün evvel Abidin kasayı a-|alınmışlarsa da kasayı bunların soymi çamamış, çilingir getirtilmiş ve çilingir|dığı, fırının arka kapısından girilerek kasanın dışarıdan zorlandığını, kilite-İkasanın soyulduğu anlaşılmıştır. Tah" ki pimin eğrildiğini, bunun için kasa -|kikat devam etmekte ve kasa hırsızlar! nn açılmadığını söylemiş ve kasayılaranmaktadır. Max Bear gene sahnede Keşanda imar faaliyeti Amerikadan gelen haberlere bakı -| Keşan (Hususi) — Keşanda imaf| |lırsa eski dünya şampiyonu Maks Bear|faaliyeti gittikçe artmaktadır. Belediy€| |yapmış olduğu bir kaç muvaffakıyetli/2,700 firaya kasabanın bir plânımı yay maçtan sonra gözünü tekrar dünya)| tırmış ve bu plân tasdik edilerek Bayılf Bu eskildırlık Bakanlığına göndermiştir. Keşaf dünya|lpartisi bura gençlerine güzel bir bi? iştürebil -|tahsis ederek Keşan spor namı altınd! bir klüp açmıştır. şampiyonun meneceri şimdik İsampiyonu Braddokla dövi mıya baş- kamıştır. Maksın taraftarları (200.000) do - lar granti temin etmektedirler. Braddok bu teklife daha cevap ver- meııııştn Geçenlerde Joe Lonise'i ağır bir mağlübiyete uğratan Şehmeling dünya şampiyonluğuna aymi hızla ça hıştığını söylemektedir. Diğer taraftan haber verildiğine gö- re; Sehmelingten ağır bir dayak ye - Kazamıza ıgkn göçmenlere 70 &| yaptırılmış ve 52 ev daha yaptırmayf| karar vermiştir. Bundan başka kışıf| geçilmiyecek bir halde olan Uzunköpt yolu da tamir edilmektedir. Kızılcahamamda feyiz ve berekt Kizılaahemazı (Hussit) — Bu ğ kazamızda feyiz ve bereket hiç bir ) görülmemiş nisbette Fazlıdır. Nı . Deniz gedikli erbaş mek- yen zenci boksör Joe Lowise'in Ame- tebi ilk mezunlarını verdi Mektebi iyi derece ile bitiren 2 talebe hükümet nam ve hesabına deniz Hisesinde, 7 talebe de deniz san'at mektebinde okutulacaklar Mektebin İlk mezunları Deniz Gedikli Erbaş Hazırlama O-;sinde ve Deniz Harp Mektebinde oku- kulu bu yıl ilk mezunlarını veymiş ve | tulmaları kararlaştırılmış. bu suretle bu dün bu ilk mezunlara diploma ve mü-|iki talebe en büyük mükâfatl kazan - kâfat verme merasimi yapılmıştır. mışlardIr. Umumi harpten evvel tesis edilmiş| Mehmet, Baha, Nuri, İrfan, Kenan olan bu mektep meş'um mütareke se- ladlı beş talebe de mektebi aliyülâlâ nelerinde ilga edilmiş, nihayet Cumu-|derece ile bitirmişler, bunlar da ayni tiyet hükümeti tarafından yeniden te- İşeraitle Deniz San'at mektebinde oku- sis olunmuştur. Bu ikinci tesisten son- |tulmak hak ve mükâfatım kazanmış- ra da ilk mezunlarını dün yetiştirmiş- | lardır. tir., Mektebi Mektepten bu yıl 13 talebe mezun | bir altın Ahmet de bir altın ka- olmuştur. Bu talebelerden Cemil ve|lemle sevi ilr Turgut isminde ikisinin mektebi feve| — Mezun talebe, diploma ve mükâfat kalâde iyi derece ile bitirdikleri için lalma dolayısiyle tertip edilen müsame- bütün devlet — taralından |rede Kan Saşmaz adlı piyesi muvaflar deruhte edilmek şartiyle Deniz Lise -| kayetle temsil etmişlerdir. âlâ derece ile bitiren Safa aatlı işlerdir. masrafları hapsedildikleri ikinci odanın kapısı vardır. e Edirnekapıdan O- takçılar yokundaki eski Mostafa tekke- tine gidilirken, sağ kolda köşe başında mermer sandukalı ve demir purmaklıklı bir Böyük — Türk bestekârı Hrinin kabri kabir vardır ki «tekbirn i besteleyen bü- yük Türk musikişinası İtri'nin kabri olmak rikadaki itibarı bâlâ devam etmekte - yaşındaki ihtiyarlar bile bu yıl olıl'di'_ kadar berekelli bir yıl görmediklerit! söylemektedirler. Mahsulü —ambarlif almamaktadır. Köylünün ve buğday ” hm satımı yapanların ifadesine göf' bu yıl ekmek beş kuruşa kadar düş€ cektir. Arpa ve buğday piyasaları yaf yarıya düşmüştür. Bu yıl yalnız tof' rak mahsullerinde değil hayvanatta # bereket vardır. Köylü sevinç ıçmdvıl" dir. Çünkü bu yenilmenin bir bahsi müşterek üzerine olduğu hemen, he - men herkesin kafasına girmistir. Şimdi Amerikalı — orgânizatörler zenci boksöse yeni bir rakip arıyor - lar, bu rakiplerin Maks Bear, yahut Sharkey olması ihtimali kuvvetlidir. üzere meşhurdur. Kabir taşında hiç bir kitâbe — yoktur. Yalnız iç tarafına kabartma olarak © dev- rin musiki âletleri resmedilmiştir. Başında Taşköprü doktorsuz ve ilâçsız Taşköprü (Hususi) — Kazanın hü- kümet doktoru başka bir yere tayir edilmiş, yerine kimse gönderilmemiştir. Dispanserde ilâç da katmamış, burada| eczanede olmadığı için halk hem dok- torsuz, hem ilâçsız kalmıştır. dukanın cadde ta. safına da İti na mına bir. mermeı levha — keydürmuş. tur. İtri on yedinci milâdi —asır — ortalarında yaşamıştır. Zamanındaki — şöhreti, dördüncü Meh- medin — kendisini —bir. çok — defalar sureti mahsusada davet ederek bestelerini dinlemek arzusunu gösterecek kadar par» lak olmuştur. Toplantılarda ktif'nin mevcudiyeti da- ima ele geçmez bir fırsat olmuştur. Azıl adı Mustafadır. San'at hayatında kri ismini kullanmıştır. Mürettep bir divan vücuda gelirecek kadar da verimli bir şâir olmuştur. Hayranlarından dördüncü Meh. met taralfından, kendi arzusu ile | esirciler kethüdası tayin edilmiş ve ölünceye kadat Ihlyı ve lıeşlcr konferansı Roma 31 (A. A.) — Salâhi* yettar mahafilde — öğrenildiğin! göre, İtalyanın beşler konferansın? iştirak hakkında dahba hiç bi' karar alınmış değildir ve ba ka” rar biraz daha gecikecektir. ” Yeni Kadıkoy iskelesi İskelenm dün atdırdığımmz bir resmi Köprünün şimdiki Kâdıköy iskelesinin yerine konulacak olan yeni ve iki bu vazilede kalmıştır. 1123'hicri senesir-|katlı iskelenin inşaatı bitmek — üzeredir. İskele eylülde yerine konulacak de ölmüştür. Ölmez — bestelerinin içindellir. İskelenin fist katından doğruca — köprüye çıkmak mümkâ nolacakt” «Tekbir» bir gaheserdir. Üst kat gazino halindedir.