Eski bi_ryacınıg_ifaatı Sarıya boyanan kötü v yağlara esansla inek yağı kokusu da veriliyormuş! Eski yağ tüccarı “Bugün İstanbulda hâlis yağ bulmak hâlis süt bulmaktan zordur!,, nede — oynadıklağı ahayata — facinsında başral hiç şüphe yok ki Boya hazretleri - nindir. İnsanların girmedikleri boya yok gibi. Hele kadınlar, boya değiştirmekte erkek- lere taş çıkarıyorlar. Ve bugün boya, esvabın, pabucun e- kiliğini, balığın kokmuşluğunu, genç kızın çirkinliğini, geçkin kadının ihtiyarlığını giz- liyor. Eğer bir «Boyalı aşyaları sergisi aç - maya kalkışsanız, nümunelerin — teşhirina bir bina, bir mahalle, hattâ bir şehir değil, bir kıt'a yetmez. Fakat eğer size dün, boyandığını öğ - rendiğim nesnenin adımı söylesem gaşa: « “mnız. Bana ifşastta bulunan adamcağız, İz- tanbulun en eski yağcılarından birisiydi: — Bayım, diyordu, şa bizim belediyenin gösterdiği büyük muvaffakiyetler, bana parmak izttıriyor. Hayretle sordum: — Hangi muvaffakiyetleri? O, gülerek cevap verdi: — Baksana birader, süt satışının bu bolluğunda bile İstanbulu susuz bırakmı - Yor! Ve ciddtleşerek ilâve ediyor: — Süt derdinin hallinden ümidi çoktan kestik. Ve işi sütçülerin sütüne havale e - dip geçtik. Zaten artık susuz süt satmayışları da- hayırlı. Çünklü hâlle süt; süt miyetine terkos iç- Miye alışan midelerimizi aküst edebilir. Fakat bugün İstanbul yağcılarından ba- tilarının baş vurdukları kurnazlıklar, süt- Sülerin hilelerine taş çıkarmaktadır. Ce - ten gün Balıkpazarında alacağı yağı bur- Tuna götüren bir ahbabar — Yahu, dedim, «yiyemiyoruz, — bari koklıyalım!» dedin galiba? O iki olini yanına açtı: — Ne yaparsın birader) Sütten ağzı Yananlar gimdi yoğurdu Üflemiyorlar, yağı kokluyorlar! Oradan gülerek aynlırken, — dostumun Bafleti yüreğimi merhametle sızlattı. Biçare; yağın iyisini kötüsünden tefrik isin burnun kâf bir vasıta olduğunu sani» Yordu. Ve bilmiyordu ki bugün, piyasada ine hile katılmamış yağ aramak, Sulu - külede mihrase aramıya benzer. Ve tortulardan toplanmış margarinler, hâliz tereyağ diye satılmaktadır. Hem bunu anlamak için lâbozatuvar » larda terlemiye lüzum yoktur. Yağlara ba- Hnlmış çubukların üzerlerindeki fiat yaf laları, yağcıları ithama kâfi birer vesika - dir: Çünkü o yaftalardan anlaşılmaktadır ki buzün 65.90 kuruşa hülle (1) tereyağ e- Mnaktadır. Halbuki bir kilo yağ, bu mevsimde, en A2 on dört kilo sütten çıkar. * #ütün kilosu en ucuzcu toptancılar. kuruştan verilmektedir. bir kilo yağ, asgari 98 kur 'a çıkıyor. demektir. da 7 L. İnsanların adına «Dünyar denilen sah-| Bir yağcı dükk ânının dış görünüşü Sorarım cize, 98 kuruşa majlolan mal 85 kuruşa nasıl satılır? Bana öyle gelir ki, bu suali meşhur Zati Sungura sorsanız: — Pesl der. Yağ işinde yapılan bütün hileleri yaz - sanız, bütün yağcılarda hoşafın yağı ke - silir. Meselâ size bir misal anlatayım: Bilirsiniz ki koyun yağı, manda ya « ı gibi bembeyazdır. Halbuki inek yağı - nin rengi, kayun ve manda yağından ilk bakışta ayırt edilecek kadar sarıdır. Bu renk farkı bittabi yağcılara dert ol- maktaydı. Çünkü kuvyel gidaiyesi, fazla olan inek yağı koyun ve manda yağlarına tercih & dilmektedir. Bu venk başkalığı, ahbcıların, inek mı diğerlerinden ayırt edebilmelerine ya « ramaktaydı. ğını, manda yağını inek yağı diye pahalıya satamamaktaydılar. Fakat nihayet bunun da çaresini bul « dular! Koyu çay renginde bir boya keşfete tiler, Şimdi, iki teneke koyun yağına, inek ya- fının rengini verebilmek için bu boyadan iki kahve Fincanı koymak küli geliyor! Bu boyanın keşfindenberidir ki, piya » sada hâlis yağ kıtlığına kıran girmiştir: Ve bugün İstanbul yağlarının yüzde dok- sanı boyamadır. — E, dedim, ya koku? İnek yağının kokusile, manda yağının, koyun yağının kokusu bir midir? Muhatabım: — Değildir, dedi, fakat minareyi ça « lanlar kılıfını çoktan hazırlamışlardır: Bu. gün inek yağı kokusmün esansı vardır. Koyun yağile dolu bir tenekenin içine, bu esanstan iki damla akıtmak, söylediği- niz farla da orladan kaldırmaktadır. Ve | koyun yağı, bu sayede, bülis inek yağı kokmaktadır. Ve gülerek ilâve etti: — Yani senin anlıyacağın boya ve e « sans eskiden kadınlarla birleşip kalbimizi yakardı. Bundan sonra da, yağlarla birlik olup midelerimizin canına okuyacak! Ve bu sayede, boyucılarla — esanaçılar biraz |daha yağlanacaklar! Selim Tevfik Tütün gümrüğünde yangın Tütün gümrüğünde Taşçılar cadde- sinde Çavuşbaşı sokağında zeytin tüc- carı Nikolakinin dükkânından yangın çıkmış, etrafa sirayet etmeden söndü- rülmüştür. Dükkânın 3 bin liraya si- gortalı olduğu anlaşılmıştır. Tahkikat yııpılmukmir Bir yankesici mahküm oldu Galatada nüfus dairesinde soyadı alma esnasında kalabalıktan bilistifa - de Salihin cebinden para cüzdanını ynnkcıicilik suretiyle çalmaktan suçlu sabıkalılardan Deli Mehmet Bay 20 gün hapse mahküm edilmiştir. SON POSTA Sürp Agop Hastanesi Evkafa geçti Vakıflar Direktörlüğü hastane ve Darülâcezede bazı yenilikler yaptı Ermeni katolik cemaatine ait bulunan Taksimdeki Sürp Agop vakıf hastanesi ve darülâcezesi muamelâtı Vakıflar idaresince tetkik edilmiştir. Vakıf mütevellileri arasında hâsıl olan ihtilâftan dolayı asliye mahkemesinde ce- reyan etmekte olan dava esnasında mah- keme buraya bir yediadil tayin etmişti. Vakıflar kanununun sarahati mucibin- ce bu vakıf umurunun vakıflar idaresince çevrilmesi lâzum geldiğinden mahkemece yedindle ve yediadlin vazifesinin devamına Küzum kalmadığı bildirilmiştir. Bunun üzerine Beyoğlu Vakıflar Direk- törlüğü bu vakfa ait hastane ve darülüce - zeyi ve bu vakfın işlerini bizzat görmeğe başlamıştır. Vakfa ait hayrat ve akarat — Vakıflar idaresince tesellüm edilmiş ve alâkadarla- ra İâzım gelen tebligatta bulunulmuştur. Hastanenin ve darülâcezenin — şimdiki doktorları ile müstahdemleri, Vakıflar U- mum Müdürlüğünün tesbit edeceği kad - roya intizaren, şimdiki halde muvakka - — İ ai M E Sürp Agop Darülâcezesinin kapısı ten vazifelerine devam etmektedirler. Ken- dug:ıu bu yolda tebliğat yapılmıştır. & ezenin ve hastanenin evkaf ida- Ve bu yüzdendir ki yağcılar, koyun ya-|"“*iNe geçmesinden dolayı bazı yenilikler yapılmıştır. Yeni idareden bütün hastalar ve âceze büyük bir takdir ve sitayişle bah- setmektedirler. İki genç Türk san'atkârı Krasta Arzumanova ve Bayan Rana, Bay Esat prova yaparlarken. Pak kısa bir zamanda dünyaca ta- nınmıya namzet ve kendileriyle övü - nebileceğimiz değerli genç bale ve ha- lerinimiz Bayan Rana ve Bay Esat sa- bik Rüs Devlet tiyatrosunun en büyük ve en kıymetli san'atkârlarından Lidia Krassa Arzumanovanın - talebelerin - dendirler. Genç san'atkârların bale dansların- da gösterdikleri büyük maharetin çok olgun ve yüksek olduğu, genç bale ve balerinin şehrimizde ilk defa Kermea vosilesiyle 8 ve 9 ağustosda Taksim bahçesi sahnesinde nevi kendilerine has danslarını halkımıza gösterecekle- ri, büyük takdir kazanacakları ve pek çok alkış toplayacakları alâkadarlarca söylenmektedir, _l_Vlısırlı Profesör ve Universitel_iler İstanbulda Misafirlerimiz Ç;Mkkdedeîğ;uken muazzam teza- hürat yaptılar, Türk kahramanlarını hürmetle yadettiler Mısırlı misafirlerimiz Galata rıhtımında karşılayanlarla bir arada Kahire Üniversitesi profesör ve ta- lebelerinden mürekkep bir grup dün öğleden sonra vapurla şehrimize gel - mişlerdir. 10 profesör ve 90 talebeden mürek- xzep olan kafile rıhtımda Üniversite rektörü ve profesörlerile büyük bir ka- labalık tarafından karşılanmıştır. Mi- safirler şehrimizde on gün kalacaklar- dır. Misafirler şerefine, —Üniversiteliler tarafından bugün, belediye tarafın - dan da pazartesi günü ziyafetler veri- lecektir. Çanakkale önünde tezahürat Mısırlı misafirlerimiz vapurla Ça - nakkaleden geçerlerken dostane teza- hüratta bulunmuşlardır. Vapur Şehit- likler önünden geçerken Mısırlı profe- sör ve talebe güverte üzerinde toplan- mış, bu şahamet sahasında ölen kar - deşlerimiz hürmetle yadedilmiştir. Bu esnada kafile reisi profesör Zeki Ömer hararetli bir nutuk söylemiş ve demiştir ki: Granitten bir âbide Aziz dostlarım, İşte Çanakkale önündeyiz. Çanak - kale burası ebediyen tarihi kalacak bir , bu isim, şanla dolu bir isimdir. buradadır ki Türk milleti, kendi- sinden adet ve teknikçe faik bir düş- mana İstanbul yolunu kesti. Milletle - rin tarihinde unutulmaz günler — var - dır: Çanakkale de Türk tarihinde, za- manın — ebediyen — aşındıramıyacağı granitten bir âbide olarak kalacaktır. (Mustafa Kemal tehlikeyi gördü) Solfyada ataşemiliter olan kaymakam /Mustafa Kemal, 25 nisan 1915 de, yeni teşkil edilmiş olan 19 uncu fırkanın ku - aandanlığım almiştı. Türk yüksek ku - paanda heyeti tereddöt içinde idi. Kayma- ikam Mustafa Kemal tehlikeyi gördü, ha- 'zeketsizlik devam ettiği takdirde bundan (çıkacak felâketin genişliğini ölçtü. Ve hiç ,bir emir beklemeksizin kendi şahsi te » İgebbüslerile karatını verdi, ordusuna aldı ve en ziyade tehlikeli gördüğü — noktaya (koştu. Bu nokta, Anburnu idi. Filhakika, şonun askerl dehası kendisini aldatmamıştı. 25 nisan 1915 de şafakla beraber 15 bin Anzak Arıburnuna çıkıyorlardı. Hiç kim- *0, bunların bu münialı noktaya çıkacak - harını ve bu yalçın ve vahşt sahillere hü - cum edeceklerini sanmamıştı. , Müustafa Kemal, yalnız askerlik sanatı mın yüksek kapitenlerinin halz oldukları cür'et ve pervasızlıkla, düşmanın faikiye - tine ve askeri meziyetlerine bakmadan, ©- nun karşısına çıktı, hücuma kalktı. Onun imanı vardı ve biliyordu ki Türk askerinin kahramanlığı ve fedakârlığı karşsında hiç bir şey dayanamaz. Üç piyade taburunu, bir makinelitüfek bölüğünün ve bir cebel topu bataryasının başında, düşmanın sol cenahim vurdu. İki piyade taburu, bir makinelitüfek bölüğü ve bir cebel topu bataryası ile 27 nai alay da ayni zamanda düşmanın sağ cenahina hü » gum etmişti. İşte orada, on beş saat, beş bin Türk, adım adım, on beş bin Avus - tralyalı ve Yeni Zelândah ile mücadele etti, Düşmanı vurmadan geriliyordu. 25 nisan 1915 sabahı tehlike altında bulunan Geli- bolu yarımadası, boğazlar ve İstanbul, gü- meş batarken, artık tamamen kurtulmuş bu- Çanakkalede mühim bir nutuk kafile reisi profesör Bay Zeki Ümer söylüiyen İyesine kadar, sahil boyunca siperlerde kal- mıya mahkâm edilmiştir. kurtarıldı Mustafa Kemal, işte bu tarihte, İstan- bulu, birinci defa kurtarmıştı. Muhakkak ki şonun, İstanbul ve ayni zamanda — bütün Türkiyeyi, bir ikinci defa ve bu sefer kar'i yolarak kurtarması mukadder bulunuyordu. /O. zaferi ile, yalnız Türkiye vekayiünin seye irini değil, fakat bütün şark tarihinin ni değiştirdi. Aziz dostlanm, Bir kaç saat sonra İstanbulda, miralay Mustafa Kemalin kürtardığı bu memleket. te, bütün muhabbetlerimizin, hattâ ümite lerimizin makesi olan Atatürkün Türkiye- sinde olacağız. Burada, vatanları için ölen gakerleri selâmlıyalım. Onların hatıralarını ve ebedi şanlarırlı tebcil için bu çelengi de« Bize atalım ve bir dakika süküt edelim. Hintli muallim kadınlar Londrada seyti- Muallim kadınlar milli kıyafetlerile Hindistan muallimelerinden bir gu- rup Avrupa merkezlerini ziyaret ede- rek terbiyevi tetkikler yapmaktadırlar. Hintli muallimler her merkezdeki ter- biyevi müesseselerini ziyaret etmekte ve istifade edilecek yenilikleri araştır- maktadırlar. Hintli muallim kadınlar halihazırda