B GSARA ÇKŞ Ni a p 6 — Sayfa Suikast davası dün tekrar görüldü Mahkeme, temyizin naks sebeplerini red ve hükmünde israr etti (Başlarafı 1 inci sayfada) tara dahi istinat etmiyen bir vak'ayı mi - Maznunların isticvabı sal olarak göstermiş ve cümlesini şöyle bi- Mahkeme salonuna evvelâ Yahya ge - | tirmiştir: tirildi. Bunu takiben de Üzeyir, nahiye| — «Cihan efkârıumumiyesine karşı» müdürü Şemseddin, Üzeyirin kardeşi Şa- «Büyük bâkimlerin cihan efkânumu - ban ve kardeşi İsmail, İdris ve nihayet| miyesine karşı şunu iddia ediyorum. Türk Ali Saip Ursavaş girdiler. polisinde işkence yoktur, olmadı ve olmı- Bütün maznunlar hazır bulunuyorlardı. | yacaktır.» Yahya asker kaçaklığı — ve pasaportsuz| — Arıkan bunun üzerine geçen seler ileri seyahatinden askeri mahkeme taralından / sürdüğü delil meselesine tekrar temas et- 10 seneye mahküm edildiğini söyledi. miş ve uzun izahat vermiştir. Baha Arı - Maznunları bali kan sözlerini gu cümlelerle bitirmiştir: Diğerlerinin — muhakemelerine — gayri| — «İftihar ediyorum. Atatürkün hayatına mevkuf devam edildi. Ali Saip mütcessir | kastedenler gene adaletin pençesine *düş - bulunuyordu. Şemseddin — asabi idi. İdris| müştür. Nakza itba edilmesini istiyorum.» koridorda okuyup, üfleyip duruyordu. Saat yarıma gelmişti. Düruşma öğleden Reisin sesi duyuldu, maznunlara, karar | sonra saat on beşe talik edildi. uzün olduğundan — oturup — dinlemelerini İkinci celse söyledi. İkinci celsede söz avukat Hâmit Şevkete Müddeiumumi davasını teşrih ediyor | verildi. Hâmit Şevket müdafaasına şöyle Karar okunduktan sonra Baha Arıkan | başladı: oru iga belediyesi ve şeyhis- lâm efendinin oğlu y sayın okuyucular, ibret ile oku - Eyv.m: «Biga belediyesi 18 yaşından aşağı olan gençleri bisiklete binmekten bir karar ile mehetmiştir. Bu yaştan yukarı olan ııenç- Üler de, yine bu karar ile şehir içinde bisik- lete binemiyecekler, şehir haricine kadar arabalarını taşıyacaklar - dir VVV M Bu gülünç ve korkunç haberin vesiki ları 12 temmuz tarihli Son Posta'da çıktı İster İnan, İster İnanma 11 ! Ben, Biga belediyesinin acâip ve gara- bet ile uğraştığına daha evvel de şahit ol dum da, derhal inanıyorum: Biga beledi - yesi daha evvel oyun kâğıtlarını ve tavla o- yununu da yasak etmek tebbüslerinde bulunmuştu. Ve bu sütunda o zamanlar bu |: yasağın imkânsızlığını ve manasızlığımı ta- rihten misaller alarak teşrih etmiştim. Varan iki: omuzlarında ayağa kâlktı. Heyecanla davamnı — tekrar| — «Muhterem bâükimlerim, mazisi tama »| — y a y Ce velâ üğ tekerleklisin - teşrih etti. p men ınl..ılnu._ bir dıvıının“ ıelırfı bhuzuru 'den başlamak özere bütün' dünyada gocü. t Bir jandarma bâyıldı adalete gelmesinden çok müteessir oldum. (Per Yalale a L lete bi » Bon bu nakz kararında bir gemmei kanun ve adalet ve hâkkaniyet bulmadım. Tem « yiz mahkemesi hüküm mahkemesi değil - ha Ka TÜA gikiler: dir. Bu, kararın kanuna muvalık olup ol '"Zb'_ıkıf;.ı.;:hy:'ğ:::"ü"ü :ıhıîlı ğ anadığını tetkik eder. Orta yerde — suçun çocuğu İstemiyor, Canlı, hareketli. enerjik vasfı malâmdur. ü ve hattâ dinamik çocuk istiyor: Bugün bi- Suçun vasfı değişmedikçe siklete binecektir, yarın motöre, öbür gün | Sözde müsellâh bir çete vatanı yıkmak uçağa. Koşan, atlayan, yüzen, başı yarılan, gayesi etralında toplanmıştır. Suçun vasfı | y Kiniyan, yılmiyan, gözünü budaktan |- değişmedikçe müddeiumuminün önümüze | / K Amıyan çocuğun neslini istiyoruz. Türk dosyalar yığması para etmez. Bize tek bir çocuğunun atılışına, hareketine mani olmak delil getirsin. Filân mekânda ve falan za-İy ., vıııınl Gairkir manda toplandılar ve şu maksatla harekete Şeyhislâmlardan birinin bir oğlu var » geçtiler desin.. mış. Efendi hazretleri «Necli Necibi» nin Bay başkan, suç yökken, #üç yazatıl »| , biyesi bozulmasın diye biçare gocuğu mak istenilirse bir dosya, işte bir dosya , yayından dışarı çıkartmazmış. Çocuk ah« böyle yaratılır.n mak bacıların ve sersem Jâlâların elinde Bi- Hâmit Şevket burada şu beyti okumuş- | <. belediyesinin arzuladığı misillü yetişmiş: turi Salak sarkak bir şey olmuş. Bir gün devrin zariflerinden bir zat şeyh- mizin İislârm ziyarete gitmiş misafir odanında Biz dahi hayranıyız davayi bimanamı- | Erendi hazretleri» ni beklerken kapı ara zin.0 Ülanmış, on yedi on sekiz yaşlarında bir Hâmit Şevket bundan sonra göyle de »| . ç kafasını uzatıış ve misafire dilini çı- vam etti: kararak: «Hâkim suçluyu, faili arar, mukirri de-| —— Emememell... dil İkrarı delâili eaire ile teyit etmezse| —Demiş, kaçmış. Misafir şaşırmış. Bir iki hüküm olamaz. Ortada hiç bir kıymeti il- | 4.bika sonra genç yine görünmüş, ayni ha- |- Miye arzetmiyen bir ikrar davada hükme | ,.ker, ayni ses: medar olamaz. Kani olmıyan hâkim hüküm | —— Emememelli... «Âyni zamanda jürisiniz» gyertansaz Yine kaçınış. Misalirin merakı ve hay- Bu sırada Baha Anıkan sesmi yükselt «|, Atatürk, hâkimlerin de — Atatürküdür. İ reti artmış. Ve bu garip sahne, bir, beş, on, * NMünhasıran hiç kimsenin değildir. Hattâ 'tekerrür etmiş, derken şeyhislâm — efendi İsmet İnönünün dahi hakkı takaddümü | gelmiş. Bir müddet sohbetten sonra, mi- yoktur. Atatürk suikasta maruz değildir. | safir dayanamamış, sormuş: Suikasta maruz olan Türkiye adaletidir.| —— Etfendi hazretleri demiş, demincek Bunu hususi eller öldürmek istiyorlar, Fa-| kapıda bir genç görünmüşlerdi... kat ona bu kürsü müsaade etmiyecektir. Şeybislâm sözünü kesmiş: Hâmit Şevket sözlerini bitirirken — Evet demiş, mahdum bendeniz, ter- Hüâmit Şevket sözünü şöyle bitirdi: biyesi bozulmasın diye sarayda büyütüyo- «Muhterem heyeti hâkime kararda 18« | ram. Adamcağız dayanamamış: — Aman efendimiz, keşki terbiyesiz ol- saydı da böyle ahmük olmasaydı, demiş. Biz şeyhislâm — efendinin — oğlunu Bi; belediyesine hediye ediyoruz. O da bi bisiklete binen çocuklarını göndersin. İstane bul belediyesi otomobil sellerinin arasında bisikletli Türk çocuklarını görmekle iftihan eder. Reşad Ekrem Koçu ge eeaemeree e bersene ersemaasereSerEE c ErSESErAR. /mumiyesi tetkik etsin. Onların da ismi ta- rihe karığsın.v Bundan sonra maznunlara bir diyecekleri olup olmadığı soruldu, her biri eski söz - lerini tekrar ettiler, Şemseddinin sözleri , Söz alan Taznunlardan Şemseddin müddelumumiye hücum etti, dedi ki: #«Üç silâbım vardı. Size nereden tedarik ettiğimi —isbat edeceğimi — söylemiştim.. Kimseye dinletemedim. Silâh yalnız bende çıkmıştır. Silâhli çete yalnız ben miyim, makamı iddia bu çetenin silâh hamallı » ğını bana ma tahmil etmiştir? Halbuki nahiye müdürü mfatile silâh ta- || gyabilirim, evimde araştırma yapılmış za- bit tutulmamıştır. , Silâhı benden aldıklarını nasıl isbat e- |decekler. Kaybolan eşyamın geri verilme- sini Baha Arıkandan istida ile istedim. Beş Aaydır. cevap vermedi.» Diğer maznunlar fazla bir şey söyleme- diler. Ali Saip söylüyor , Sira Ali Saibe geldi. Fazla idi, titriyordu, ve ağlıyordu: Salon çok kalabalıktı. Herkes — kararı heyecanla dinliyordu. Bu sırada maznun - ların arkasında duran jandarmalardan bi- rinin acaktan sendelediği, sonra yere yı - kıldığı görüldü. Doktor geldi. Bu yüzden taahhüre uğrıyan <else jandarmanın dışarı |, gıkarılmasile tekrar başladı. Baha Arıkanın sözleri Baha Arıkan, ayüksek heyeti muhtere- meb diye söze başladı ve fikrini şu yolda müdafaa etti: «Bu dava her hangi bir komplo davası olmaktan uzaktır. Bunu söylerken bu da- wanın ayni zamanda bir rejim davası ol - duğunu da bütün cihan efkârı umumiyesi önünde tekrar ediyorum. Fikrimi ek temyiz mahkemesi de tasdik etmiştir. İfti- har edişim suçluların adalet pençesinden kurtulamamış olmalarındadır. Büyük temyiz mahkemesi de suçluların hakikt mücrim olduklarını söylemiştir. Büyük hâkim, Nakz ilâmı ©o kadar vâsi, o kadar şü- mullüdür ki her satırı suçu isbat etmektedir. Bu her satır ve fıkra üzerinde izahat ve - rTecağim: Bundan sonra Baha Arıkan — temyizin makzettiği 13 meseleyi teşrih etmiş ve her mokta üzerinde tevakkuf ederek uzun u « zun izahat vermiştir. ner. Avrupa şehirlerinde bisikleti elmıyan çocuk yoktur. Hele tatil aylarında çocuk- kimler değilsiniz. Ayni zamanda jürisiniz, yalnız kitapla değil, hissinizle de hareket edeceksinir. Çolak Ali ve diğer şahitler bu hislerin tebarüz etmesinde âmil olacaklardır.» Bundan sonra mahkemenin kararların |, da ikrarlara kıymet vermesi icap ettiğini ç ilmen isbata kalkışmış ve Almanyada ik-İrar ediniz. Vaziyeti bir de ceza heyeti u- ———AR (CÖNÜL İŞLERİ Zenginlik Ve Fakirlik «Zengin bir ailenin yegâne kızıyım. Babam, annem ve bütün aile erkânı ü- zerime ütriyorlar. Her istediğim yapı- hyor. Para, üst baş her şeyim bol. Fakat bütün bunlara yağmen gımarık bir kız olmadığımı söylerler. Ailem muhafaza- kâr olduğu için ben de onların yürüdü- ü yoldan ayrılmıyorum. Şimdiye ka - dar hiç bir erkekle Hört yapmadım. gönlümde sevgiye karşı büyük bir aç - hk var. Artık ana baba sevgisi beni tate min etmez oldu ve günlerce bu boşlu« ğun sıkıntisi ile kıvrandım. Nihayet tesadüf bana fakir ve uslu bir şirket memurunu tanıtlı. Evvelâ se- Tâmlaşıyorduk. Bilâhara vapur yolculu- ğumuzda birbi le konuşmaya baş - ladık. Yavaş yavaş ona karşı bir arka- daş sevgisinden başka bir his taşımağa başladım. Üç ay hemen her akşam ayni vapurla geliyor, köyden bir evvelki ie- kelede iniyor ve yürüye yürüyc köye kadar gidiyorduk. Fakat bir gün hiç gö- tünmedi. Ertesi günü ufak bir çocuk ba- na bir mektup getirdi. Bu mektupta o - nun yazdığı üç satır vardı. Beni sevdiğini, Fakat zengin bir genç kıza hiç bir zaman böyle bir itirafta bu- Tunamıyacağını, bu yüzden — olturduğu köyden uzaklaşmak ve beni unutmağa çalışmak istediğini yazıyor. İçime bir hüzün düştüğünü ve ağla - mak istediğimi hissedince bu adamı sev- diğimi anladım. Fakat ne yapacağımı bilmiyorum. Bana bir yol göstermez mi« siniz? » LKT PYT CŞT UUU Boğaziçi: M. C. Kızım, evvelâ bu genç ve ailesi hak- kında malümat edinmeğe çalışınız. Son- ra hakikaten sizi seviyor mu? Müm - künse kendisi ile görüşünüz. Eğer bu konuşmada mutabik kalırsanız, bizzat bu genç ailenize baş vursun ve bher şeyi açıkça bildirerek sizi babanızdan iste sin, Sizin zengin olmanız, onun fakirliği evlenmenize mani değildir. heyecanlı TEYZE diğimiz arkadaşımızdan) dına nazaran biraz gecikerek saat || de akdetti. Daha üç gün evvel teknik komis- yonunda, mukavele projesinin 25 inci mad- jmulacağı müzakere edildiği zaman Mene- mencloğlu söz almışlı: mukavelenin mer'iyet mevkiine girmesi için bütün alâkadarlarca tasdik edilmesini bek- lemiye imkân yoktur,» demişti. Ksanının inceliklerinden tecrit edildi; kaveleyi tasdik etmemiştir. Bu takdirde bu mukavelenin kıymeti derhal sıfıra mt ine- cek? Biz buraya kıymet ifade etmemesi ih- timali olan imzaları toplamak için gelmiş Geğiliz, zannederim, bununla beraber bu mesclede söz söylemeyi baş delegemiz Tev- fik Rügü Arasa bırakıyorum.» mencioğlu bu noktai nazarını teyit için ta- rihten misaller getirmişti. Hattâ Lozan muahedesini ima ederek bu beynelmilel muahedenin bile bütün alâkadarların im- zalarını taşımadığını söylemişti. bir prensip kabul edildiği takdirde, bu gi- bi bir çok beynelmilel mukaveleleri gayri jmevcut farzetmek lâzım gelecektir, de - mişti. tur, yahut bu muahedede, âkitlerden bi - den sonra herkes bu sabah elan umumi toplantıda Tevfik Rüştünün (söz almasını Tevfik Rüştü bu sabah aktedilen toplantı- muz beyanatı yaptı. olduğunu söylemiye lüzum yok. Farzedi « niz ki boğazlardan geçecek filoların mik- tarında ve geçme şartlarında tam bir İtti- kat şu veya bu sebeple müzakereye gelme- beple tasdik muamelesini ikmale imkân bu- Jan memleket Çindir. Her evlenecek — çikk bir çok ve uzun merasim geçirmeğe mae- bur tutulur, Bu merasim, bir hayli. masrafa (Şimdi gene öyle yapacağım ve yalnız Ba- |bütün günahlarım artık affedilmiştir. U8 ” de cihan efkârıumumiyesine hitap etme » aBai l eli eein nni srriaemike ” ada belk Temmuz 17 Montrö mektupları: Mukavelenin imzalanır imzalanmaz tatbikın: niçin istedik? Montrö 13 (Sureti mahsusada gönder-| dumuzun kapıları yıllarca her taarruz iht — Konferans | timaline kaysı açık mı bulunacak ) . Noktai nazarımız o derece kuvvetli idi ki itirazı mucip olmadı. Öyle zannedile* bilir ki bu 25 inci madde dileğimize valık bir gekle bürünecektir. ... Tevfik Rüştünün beyanatından ıoııRJ konferans İngiliz projesinin ilk toplantı larda okuyup ta tahrir komitesine yoll: Emış ve orada yeni bir yazı şekline bürün müş olan ilk altı maddesini gözden geçi bir kaç kelime değişikliği ile kabul &e ÇArtık bu ahi maddeye kat'iyet kesbeti gözü ile bakılabilir. Bu sırada da sant bir€| | gelmiş! | Reis — İsviçrenin Vod kantonu konferansl iştirak eden delegelerin şerefine sant d te Chillon şatosunda bir kabul eremi tertil etmiştir. Bu davete icabet edebilmekliği miz için möteakip içtimmi yarın — öğlede ponraki devre talik ediyorum» dedi ve ve etti: — Ürnit ederim ki 6 vakte kadar m zakhaslar hükümetlerinden kat'? talimı larını almış, aralarında anlaşmış olurlar konferansa da müsbet netice verecek vf (ziyette çıkarlar! 12 .nci umumi celsesini, bu sabah muta- desi konuşulurken, yeni mükavelenin ne vakit ve ne şekilde mer'iyet mevküne ko- — #İngiliz projesinde olduğu gibi, bu Müdafaa ettiği noktai nazar diplomatik — #Farzedelim ki âkitlerden birisi mu- Telgrafhımda da söylediğim gibi Mene- Hakikatte başta bizim delegelerimizin olmak üzete bütün murahhasların istedi deri talimat gelmişti. Aralarında konuşmâ? jar da yapılmıştı. Fakat itilâf teminindi henüz epeyce uzak bulunuluyordu. — İngiliz projesinde müdafaa edilen — eİki pıktan biri, ya muahedede yok- Öğleden sonra dörtte sicim gibi İbir yağmurun sltında, — otomobile amvaya binilerek Chillon şatosuna gi ldildi. Burası Montrönün kenar maballı de ve gölün. kenarında bir kaya üzeriü yapılmış eski bir hisardır ve şimdi müze - larak kullanılmaktadır. Vod kantonun! beklediler ve muhtelif gruplara ayızad şatoyu gezdirdiler, sonra mükellef bir m sanın başında izaz ettiler. ... Saat altıya doğru ötele döndüğümüz (man murahhasları birdenbire ortadan kay” bolmuş bulduk. Kim kiminle ve nerede İmuşuyorlardı, bilen yok. Fakat şimdi dokuz, birer birer meydana çıkmıya b iladılar ve birdenbire ortaya bir şayia çıkli , — İngiliz noktai nazarları — arasınd Türk pensibi dahilinde bir anlaşma t hedilmiştir, deniliyordu. Nasıl ve ne şekildi rinin iştirakinden veya tasdikinden mah - Tum kalmasına rağmen mevcut olacaktır.» *..** Teknik komitede geçen bu müzakere - aktedilecek bekliyordu. Hakikalte de n söz aldı, Menemencioğlunu teyit ede- tek gene telgraf haberi olarak okuduğu - #6 4 Meselenin bizim için ne derece mühim fak temin ve muahede imza edilmiştir. Fa- miş, Yahut ta müzakereye gelip te binbir se- — Müzakere normal bir şekilde dem€ lardan harp gemilerinin ne şartla geçecek- |eine rağmen doğrulğunu temin edemiyoli Iııiın“.lııhlhiıhıınbwıhh.m Ekrem başladılar. Geçenlerde Şanghay'da yüz çiltin b Hkte evlendikleri görülmüştür. Yüz çift, her sırada bir erkek ile bir da bağlıdır. İktısadi buhran, bu çeşit mas- | dın olmak üzere uzun bir saf teşkil et rafların kesilmesini icap ettirdiği için Çin-|ler ve belediyenin evlenme dairesine gi kKiler toptan izdivaç usulünü tatbik etmeğe İrek nikâhlarını kıydırmışlardır. —— ——— — matalliği «Ben mukadderatımı, — başındanberi, | yesine oturduktan sonra hâkimliğin ne size emanet ediyorumu diye söze başladı. |duğunu anladım. O kadar azap çektim F Dünyada evlilik merasimi en karışık o- rTunda dört evlâdımı kurban edeceğim & — dama ben nasıl suikast yapabilirim.n Müzakere ve karar Celse saat beşi çeyrek geçe - billl Mahkeme heyeti karar tefhim etmtl için müzakere odasma çekildi, ha Arıkana cevap vereceğim. Ali Saibin müddeiumumiye cevabı Baha Arıkan 17 milyonu bıraktı. Şimdi ğe başladı. İşkence yapılmadı, dedi. Hal. buki dosyada Ankara Emniyet Müdür ini Behçetin tüpüre vardır. O mpore k :m;:ıı:ç:? î.[)m,;ıî.:’ silesini .ı.,.u.:,:, Saat sekizde tekrar salona geldile" demektedir. Gene Behçet bir raporda «bu| Zabıt kâtibi uzun bir karar okudu. ls işde atfı cürümden başka bir şey yokture |rarda temyiz mahkemesinin nakzet! gdemiştir. 13 sebep ayrı ayrı teşrih edildi ve teri” Dava müretteptir. Ben dört sene hâ «İyiz mahkemesinin mütalcası gayri YE | kimlik yaptım. Belki haksız işler de gör «İrid görülerek teddedildi. Eski karâ düm. Fakat, ancak şimdi maznun sandal -|israr edildi. CİHAT