Hakkın galebesi E. Tala Kuwc: hakka galiptir düsturunu, bir defacık olaun, hâdisat tekzip etti. Yurdünun emniyeti ile beraber, Avrupa - nin da selâmeti için Boğazları tahkim et- mek istiyen Türkiyenin hakkını nihayet ü- bür devletler teslim ettiler. Geçenlerde, bir muharrir arkadaşın çok güzel söylediği gibi, on binlerle Türk şehi- dinin kemiklerile zaten müstahkem bulu - nan Çanakkale ile Boğaziçinin Karaden'ze açılan mahrecini bugün, yarın dilediğimiz şekilde tahkim etmiş bulunacağız. Büzdan sonra, yiğit Türk — ordusunun mubhalfazası altında — bulunan milli hudut- Tarımız dahilinde kendimizi daha emin bis- sedecek ve idealimiz olan sulban ihlâl edi- lebilmesinden daha az endişeli olarak milli inkılâbımızı hüzar ile tamamlamıya baka- cağız. Hakkın bu seferki galebesini — Atntürk Türkiyesinin on üç yıldır, hatiâ daha ev- veldenberi takip ettiği siyasetin dürüstki » ğüne borçluyuz. Tâ, (Türkiye Büyük Mik het Meclisi hükümeti) zamanında tuttuğur muz yoldan hiç bir zaman ve hiç bir ve- sile ile “şaşmamış olmaklığımızın, bu, fah- redilecek bir mükâfatıdır. Umumi harpten sonra, her memleket ve her hükümet, az, çok, uhdelerinden ve vaatlarından nükül ettiği, politikasında te- reddütler, değişiklikler gösterdiği — halde, biz Türkler, hep ayni gayeyi, sulh gaye - sini güttük ve bu zeminde hayli işler ba - içinde refahını düşünmekte olduğumuz an- Taşıldıktan sonradır ki Montröde, daveti - mize icabet eden devletlere karşı davamı- Zı, göğsümüzü gere gere şerhetlik., Bu konferansın en çetin safhalarında, bir an bile, hakkımızın teslim edileceğinden güphe etmemiş olmamız, kendi nefsimize karşı olan bu itimadımızdan ileri gelmiş - tir. Ve gene onun içindir ki, bize muhatap olan devletlerin de hiç biri, hiç bir zaman, boğazları tahkim etmek hakkımız oldu - genu inkâr etmemiş, aradaki ihtilâflar hep telarrünta münhasır kalmıştır. Montrö konferansı vesilesile bir kere da- Ba tecelli eden hakikat: Türkiye cumhuri- yetinin bugüne bugün, her zaman, herke- he, her yerde haklarını teslim — ettirecek Mmaddi 've manevi bir kuvvete sahip oldu« Budur, Boğazlar meselesinde hak kuvvete gale- be etmiş, fakat kuvvet te hakka yardımcı olmuştur. “Halk herşeyi zahmetsiz öğrenmek isilyor!,, Fransız Akademisi azasından Mau- rice Donnay, Paris Soir gazetesinde şu fıkrayı yazıyor: «İnsanlar i yorülmadan te - min etmek istökler. Gazettlerin birin- ci sayfalarına Hiç Baktıniz. tm) Karie hâdiseleri sür'atli ve kısa olarak haber vermek için ne dalâvereler kullanmı - yorlar. Resimler, küçük ve büyük puntolu ve çeşitli harfler. Hayatta, her şeyi kara görmek, her şeyden kahırlanmak kadar fena — şey yoktur. Bedbin olan, en ufak şeye üzü- Ven, boyuna ağlayıp, sızlanan insanlar İhem kendilerine fenalık eder, hem de |mühitlerinde yaşayanlara kilâl verir - ler. Onun için, kendimizi daima her şe- yin iyi tarafınt görmeğe alıştırmalıyız; ve bilmeliyiz ki ekseriya, nikbinlik bir çok felâketlerin bile önünü alır. Hele aile kadını, etrafındakilere her zaman güler yüz göstermeğe, kocasi- na, evlâtlarına hayatı, tahammül edil- mez bir işkence şeklinde değil, fakat tatlı bir geçit olarak bildirmeğe mec - burdur. Ağlamalı bir kadın çok defa kocası- nın enerjisini kesmek, şevkini ve ümit- lerini kırmak suretile istikbaline ket vurur. Halbuki güler yüz, nikbinlik haya- tın meşakkatlerini yarı yarıya indirir, |emelleri takviye eder ve aile bucağına saadet getirir. (LSÖZ ARASI DTEACON OAFAM | Amerikada Köpek boyayan Haydutlar vaş unutuldu. Onun yerine köpek haydutları mâ - , nasına gelen Dognapperler peyda ol - du. Bunlar en meşhur köpekleri aşırı - yorlar, sonra da boyuyorlar ve böylece memleketten kafile halinde çıkararak, Avrupalılara satıyorlarmış, yarış kazanmış, boynuna madalye ta- kılacağı zaman bu işi yapan zatın elle- Ti simsiyah olmuş. Meğer köpeğin boyası çıkıyormuş. Hayvanı yıkadıkları zaman madalyeyi takan zatın gözleri açılmış: — Aman... demiş,, yahu bu benim köpeğimdi |.. ... Limonlu süt Bir Türk müteşebbisi meyvalı — süt ihzarıma muvaffak olmuştur. Meyvalı süt, hattâ limönla bile ihzar edilebil - mektedir. Bu süt bilhassa süt içince gaz Yyapan mideler için kullanılmaktadır. Şimdi süt içemiyenler limonlu — veya meyvalı süt içeceklerdir. Kullamılan u- sul sayesinde limon sütü kesmemekte- dir . ... Dünyanın en yaşlı yüzücüsü Dünya yüzücülerinin en yaşlısı Vil- yam Meger isminde Almanyalı bir ec- zacıdır.. Bugün 95 yaşında olan Vil- yam, on sekiz yaşındanberi her sene Baltık denizi sahillerinde bir ay kadar kalmakta, deniz banyoları yapmakta- dır. Bu #&he de 77 İnei defa olarak gene Baltık sâhillerinde Mistros'ye gitmiş - tir. Vilyam kırk senedenberi artık yüz- me yarışlarına iştirak etmemektedir. Fakat, bugün de denizden - kat'iyen korkmamakta ve pek çok gençlerin a- Bunun başka bir tezahürünü ndyo—!çıimuiı cesaret edemediği zamanlar - da da işitmeğe alıştık. Bazı yerlerde| Spikerler ikileşti. Birisi yunmuşak- ko-| nuşurken nazarı dikkatin celbedilmesi | lâzım gelen yerde diğeri sert bığmnı-i ğa başlıyor. Ve böylece birbirlerinin sözlerini tamamlayarak, hattâ gülünç | sene de bu koöngrede gürültü, patırtı olur, kararlar verilir, fa- olmamak üzere taklitler yaparak ha -| vadislerini bitiriyorlar. Halk herşeyi zahmetsiz, yorulma - 'an öğrenmek istiyor.» SON “POSTA K Nikbin olmalıdır! Bi Hafif siklet Bir zamanlar sayılı sporcularımız - dan iken bu zat şimdi kendi mahalle- sinde ufak bir dükkânm açmış, bakkallık etmektedir. Geçenlerde bir gün, içeriye girip de bir kilo şeker almak İsteyen yabancı bir müşteriye, bir yandan şekeri tartı- yor, bir yandan da derd yanıyordu. — Ah, birader! diyordu.. düşmez kalkmaz bir Allah! İnsan, kendi elin- de olmadan ne kalıplara giriyor. Me- selâ ben, bir vakitler, meşhur bir peh- Fvandım.. Müşteri bu aralık onun sözünü kes- t ve teraziyi işaretle sordu: — Hafif sikdet değil ya, inşallah! Karılarını mübadele Eden kocalar Besarabya köylülerinden ve emlâk * - K İşeiek y eei DÜT ÇA |sahiplerinden Zahariya ile İyon tâ ço- Geçenlerde siyal av köpeği bir | cukluklarındanberi - birbirlerine — çok samimi ahbap imişler, Bu iki ahbap bir sabah birbirleriyle konuşurlarken, artık usandıkları — ha- yatlarına yeni bir cereyan vermek için karılarını muvakkaten mübadele et- mek akıllarına gelmiş. Fikirlerini karılarına açmışlar, ka- riları da bu fikri pek müsait bir suret- te karşılamışlardır. Karar derhal tat- Bik edilmiştir. Fakat İyon'un karısı muvakkat ko - casından memnun kalmamış — ve ilk günden eski kocasının evine dönmek arzusunu göstermişlir. Zahariya, kadının bu meyline fena balde hiddetlenerek mükemmel bir da- yak atmıştır. Dayağı yiyen kadın diğerlerini bir toplantıya çağırıp bu mübadelenin bo- zulmasını istemiş, halbuki ötekiler bir. türkü bozulmasına taraftar olmamışlar- dir. Bunun üzerine İyonun meşru karı- s1 mahkemeye baş vurarak hâkime o- Jup bitenleri anlatmış, hâkim de her iki erkeği hemen tevkif ettirerek hapisha- neye göndermiş: — Orada istediğiniz kadar mübadelesinin — felsefesini türsünüz, demiştir. da denize açılmaktadır. Vilyam yüzücüler içinde yaş reko- runu kırdığı iddiasiyle tefahür etmek- tedir. kadın yürü - ) NDA Amerikada Hırsızları radyo İle tutuyorlar ıh'Ünîiıı-ııieıt ettirmez! Amerikada da hırsızlardan korkan ba- zi ev sahipleri evlerini imdad tertibati- Te techiz etmeği istemişler, bunun için radyodan istilade etmek düşünülmüş - tür. Vücuda getirilen radyo tertibatı &- vin etrafında elektrikli bir hava yaratı- yor, ve © muhitin içine yabancılar gi- recek olursa ziller şiddetle çalmağa başlıyormuş. Bu suretle karakolda nö- betçi bulunan zabıta memurları da hâ- diseden haberdar oluyorlarınış. ... Rokfellerin gayesi Rokfeller bir kaç gün evvel 97 ya - şına girdi, bu münasebetle torunları ve akrabası ile beraber güzel bir gün ge - çirdi, kendisini tebrik eden gazetecile- ve de şu beyanatta bulundu : — Üğ sene sonra, bir asır yaşamış olacağım. Bu suretle hazırlıklarımı ve tecrübelerimi yaptığım için, ikinci as- ra büyük tecrübelerle gireçeğim. Be - nim için birinci asır, hazırlık devresi oldu, ikinci asır da faaliyet zamanı o - lacak! Rokfeller'in bu sözleri, 97 yaşında dir. Tahtaları birbirine tutturmak için kullanılan çiviler, şimdi kâfi derecede ıığhnıhkmiıdıw&kı—iküıl:ld- Gayrimübadiler cemiyeti her sene bir kat neticede bir şey çıkmaz. İSTER İNAN İSTER İNANMA! Bu yıl da gaytimübadiller 29 temmuzda gene bir kongre yapınıya karar vermişlerdir. düşünülünce bu komgreden bir netice alınacağına. İSTER İNAN İSTER İNANMA! köngre yapar. Her Temmuz 17 Bir sulh müdafiinin Yıldönümü E Talu undan tam dört yüz yıl evvel, İsvist renin Bâle şehrinde, Didier Eras * me adında âliım bir adam dünyaya göz *| lerini yumuverdi. ğ O, piç olarak doğmuştu. Fakat babasli | kendisine el altından bakıyordu. Hattâ, kât münen mirasma girmez diye, daha sağlı ğanda, ona, kendi servetinden bir para #f ' yırmış, emin ellere teslim e> Adamcağız öldü ve küçük Era«me'e vaf silik edenler, onun bu paralarını yedileti | ve kendisini papaz yaptılar. Lâkin o, de #uştan hür Fikirliydi. Erginlik çağına erei ermez, ruhani kiseveyi sırtından çıkanp aft tı ve bir yandan hayatını kazanmak İçi mürebbilik ederken, bir yandan da kemf| dini ilme verdi. | 1521 de Bâle şehrine yerleşmiş ve (MÜt sahabeler) adındaki eserini meşrediyorduk. Bunların yazılış tarzı ile müdafaa ettiği İF kirler nazarı dikkatı celbetti. Dünyayı yıştırmak ve körülüğe sevketmekle ithafli | edildiği papazlara kazşı çok acı bir |i kullanıyordu. O aralık, Hiristiyan dinin © de islâhat yapan Lüter bile, onun hücu * | mundan kurtulamadı. 4 — Sen hangi mezheptensin? swalint Erasme: j — Ben insanım! cevabını veriyordu. | Bu adam, edip sıfatile 16 ncı asrın kân umumiyesine pek büyük hizmetler miştir. Şimali Avrupaya, eski klâsik esef Bu yıl, Erasme'in ölümünün dört cü yılına tesadüf ediyor. Gönül isterdi ki, Cenevrede, Mille Cemiyeti binasının medhaline bu P '4 ver adamın bu münasebetle bir heykeli &i kilsin. Fakat bugünün siyasi hay ve huyu sında bunu kim düşünecek? Biliyor Musunuz? —H I— Osmanlılar samur ve kürk hangi pat dişah zamanında çok rağbet görmüştür? 2 — Erkeğini öldürüp yiyen haj a hangisidir? 3 — Yeni Zellând adaları nerex kaç adadan ibarettir, mesahai sathiyeleri nüfusu ne kadardır? Kimin tarafından kı fedilmiştir? Dünkü Suallerin Cevapları: | | — PusPus şarkta kullanılan iki t6 | kerlekli hafif bir arabadır. Arabayı daimâ sabipleri olan adamlar çekerler. | Hayiti adalarının şarkında bir mil)'îw yerli halkın oturduğu adalardır. Merkefi | Sen Dominiktir. di 4 — Şarl Dikns İngiliz romancıların * — Dünyanın en büyük zaelzelesi j Dünya tarihi çok büyük zelzelelef kaydeder. Biz bile 1310 daki zelzele * nin korkusiyle hâlâ titreriz. Dünyı j en büyük telâkki edilen zelzelesi Mi” lâttan 115 sene sonra olmuştur. An ”— 250 bin kişi ölmüştür. Japon adalarında da büyük zelzele ” | Ter olmuşsa da hiç biri bu nisbette 28 * yiatarmalolmamıştır.