ont;ığ.al salonlarında “Montrö'ye dünyanın en yakışıklı diplomatını görmeğe gelmiştim,, Zarif kadınlar arasından bir ses yükseldi: “Edenin konferansa gelmeyişi fena oldu...., Konferans müzakerelerini takip için Montröye giden Türk gazeterileri Menemencioğlu ile bir arada Montrö, 23 Haziran: Montrö palas... Çiçekli bir bahçenin içinde yüksek bir dağın eteğinde ve en romantik bir gölün kenarında bir otel... Tatlı ve ilik bir gece... Gökte kırılmış ince bir nikâh halkası gibi günahsız bir hi- lâl görüyorum. Yıldızlar koyu renk - bir gökte meraklı gözler gibi. Rüzgâr esmiyor.. ve biz otelin çakıl taşlı kumlu bahçelerinden geçerek antre- ye giriyoruz... Burası pek kalabalık hele daha içerde- ki geniş hol.. Âdeta kaynıyor... - Koyu renk elbiseli grup, grup erkekler.. — Ga- zeteciler ve diplomatlar konuşuyorlar. Etrahıma dikkatli, dikkatli bakıyorum.. ve tanıdık bir yüz arıyorum... Tanıdık bir yüz mü dedim?... taniınmadık bir yüz var mı?.. Gazetelerde her gün resimlerini gördü- #ümüz meşhur şahsiyetlerin bulunduğu bir salonda tanıdık çehreler aramak... Etrafıma baktıkça bana öyle geliyor ki geçenlerde bir İstanbul gazetesinin yapmış olduğu meşhur adamların resim müsaba- kasının kuponlarını tasnifle meşgulüm. Konferans Salonu Konferans salonu bomboş... Açık ka- pıdan içeri giriyorum. Ne geniş bir salon burası... Tâ ilerde bir sahne var,.. Lâcivert perdesi inik olan bu sahnenin hemen — di- binde yeşil örtülü geniş bir masa.. onun ö- nünde ve iki yanında yine masalar.. Kar- gısında sıra ile tütün rengi kadife — kaplı beyaz koltuklar dizilmiş.. daha arkada üst- leri yeşil kâğıt kaplanmış incecik masala- rın önünde sra, sıra iskemleler. Ortadaki avize bütün haşmetiyle yanı- yor ve ben kenardaki geniş aynâlara — ve duvardaki renkli panolara bakıyorum. Ve birden gözlerim sağdaki pano üze- tinde tevakkuf ediyor... Bu eşatiri bir sah- neyi terasil ediyor. Çoban Parsın üç ilâha ile olan tesadü- fie Üç âlihe masum çobana siçimizden en güzeline elindeki elmayı vere diyorlar. Ve hiç de diplomat olmayan genç Pars elmayı tabii en güzeline, Venüse veriyor. Ö za- man Venüs bu genç delikanlıya vaadi Üze- tine güzel Eleni tamıtıyor... Ve esaliri ef- sanelerin en bedbaht kocası olan M:nelıı bu yüzden karısını kaybediyor... yüz- den eski Truva'da harp. çıkıyor... Bıı ü den kanlar dökülüyor. Bu yüzden seneler. €e süren felâketler oluyor... Eski Truva Yeni Çanakkale... Ne garip bir tesadüf ki Boğazlar kon- feransı Truva harbine sebebiyet veren bir #ahnenin resmedildiği bu salonda oluyor... Fakat şükürler olsun ki elma bu defa €ahil bir çobanın elinde deağil... Elma dün- Busada yanın en büyük diplomatlarından biri o- lan Dış Bakanımız Tevfik Rüştü — Arasta bulunuyor... Ve Dış Bakanımızın karşısında da esa- tiri âkheler değil anlaşmak için azami hüs- mü niyeti olan makul diplomatlar var... Ve biz eminiz ki dünyanın selâmeti namına hiç biri bu elmayı istemek hafifliğinde bulun- Mmayacaklardır. Edenin Gelmeyişi Kimleri Müteessir Etti?. Şimdi büyük -loıü-. muşlar hepsi de birbirinden güzel... Cıvıl- dür Yi konaşayorlar, Kulak - kabartıyorum. Türkçe: — Bugün Titulesko bir harika idi! Ko- nuştuğu şeylerin hej işitemedim fakal konuşuş tarzı nefisti... — Ya Pol Bonkur! — Ne güzel saçları var; — Ya Nikolatef... — Ben bu kadar sevimli adam az gör- düm. — İngiliz murahhası.. ne kibar erkek. — Fakat Edenin gelmeyiyi pek fena ob du. — Evet çok fena.. çok fena. Konuştukları — Bugün onun İngiliz murahhas hey- etinde elmadığını duyduğum — zaman az kaldı bayılacaktım. Tanılmış bir Türk gazetecisi: — Bu kadar üzülmeyiniz bayanlar di- yor. Edenin burada bulunmayışının bizleri üzecek hiç bir manâsı yoktur... Genç bir bayan: — Üzecek hiç bir manâşı yok mudur, diyor. Pek — yanılıyorsunuz. — İstanbul- dan tâ Montröye kadar dünyanın en gü- zel ve en yakışıklı diplomatını görmeğe gelmiştim. İsviçre Frangı ve Türk Gazetecileri Cazetecilere tahsis edilmiş geniş salon- dan içeri girince sağda bütün salon boyun- ca uzun bir masa var. Bu masanın üzerin- de on bir yazı makinesi.. odanın orta- sında ve öbür duvarın kenarında hep be. raber sayısı yirmiyi tecavüz eden yazı ma« saları hepsinin başında ikişer üçer ecnebi gazeteci oturmuşlar. Gazetelerine — telgral çekmek veya telefon etmek için saylfa, say- fa yazı yazıyorlar, Onlara bakıyorum içlerinde bizimkiler yok.. arkada Türk matbustına tahsis edilen yerde de yoklar acaba bunlar neredeler... Onları aramağa koyuluyurum. Va ote- | SETTTİZ lin telgrafhane yapılmış bir köşesinde on- lara rastgeliyorum. Hepsi başbaşa vermis- ler.. geviş müzakeredeler: — Aman yarabbi bir telgraf bize yüz Braya mal olacak. — Bu İsviçre frangı bir âfet. — Ben imzamı atmam iki kelime kaza- mırım, — Ben telgraf çekmekten de vazgeç- tim. — Canım hep bir olalım ârifane telgraf gekelim, Fakat ne de olsa daha konferansın ilk gecesi kolay... Kolay böyle bir uyuşmaya yanaşılmıyor... Maamafih müzakere o kadar uzun sü- Yüyor ki.. bende de sonunu dinlemeğe ta- kat kalmıyor... Fakat sonradan işittiğime göre, galiba ârifane ile telgraf çekmişler... Ali Naci Karacanın Telgrafı Salonda kahvelerimizi içerken bir ar- kadaş: — Aman duydunuz mu diyor, Ali Naci Karacan bu akşam tam 335 franklık — bir telgraf çekmiş. Meslekdaşlarımın hepsinde bet beniz kalmıyor. — Deme be yahul. — Makbuzunu gördüm... — Biz ne yapacağız... NL hlu var... | verecektir. |havacılık bürosuna ait milletler iştirak SON“POSTA yemeklerı bir arada Beynelmilel havcılık klübü Pariste bir ziyafet veriyor Beynelmilel Havacılık bürosu Pa - riste temmuz ayı zarfında bir ziyafet Bu ziyafete beynelmilell edeceklerdir. Bu ziyafette dünyanın her tarafından milletlerin kendi âdet - lerine göre yaptıkları yerli yemekler bulunacaktır. Ziyafet günü sabahı u- |" çan tayyareler bu yemekleri Parise ta- şıyacaklardır. Bu meyanda bizim de yemeklerimizin bu ziyafette bulundu - rulması tekarrür etmiş ve keyfiyet aş- çılar birliğine tebliğ edilmiştir. Aaçılar birliği de bu ziyafete hazır- lanmak üzere en mütehaasıs aşçıları - mıza vazifeler vermiştir. Dilsizler bir türlü kongrelerini yapıp konuşamıyorlar!!... Dün saat 14 de Şehzadebaşı Letafet apartmanında toplanması mükarrer ©- lan dilsiz, sağır ve körler cemiyeti he- yeti umumiyesi idare heyetine muhalif olan azanın gelmemesi yüzünden top- lanamamış ve köngre aktedilememiş - tir. Ekseriyetin temini için kongre 5 temmuz pazar saat 14 de tehir edil - miştir. İhracatımız artıyor Yapılan istatistiklere nazaran ihra- catımız her sene muntazaman artmak- tadır. Bu sene, yalnız mart ayı içinde geçen senenin aynı ayına nisbeten ih- racat üç milyon lira fazlalık göster - mektedir. İthalâtımızda ise aynı aylar zarfında yedi yüz bin liralık bir fazla- hk vardır. Bu sene mart ayı içinde ihraç etti * ğimiz en mühim maddeler şunlardır. 1.814.000 liralık tütün, 1,212.000 li- ralık pamuk, 1.416.000 Bralık, yün ve Hftik, 280,000 liralık deri, 132.000 li- ralık da maden kömürüdür. Otobüslerin muayeneleri bitti Otobüslerin belediye tarafından yapı- lan fenni muayenesi bitmiştir. Muaye- ne neticesinde Bakırköy ve Kocamusta- fapaşaya işleyen 30 otobüsün hepsi şartlara uygun görülmüştür. Yalnız Yenimahalle ve Ramiye çalışan 8 oto- büs bir çok noksanları olduğundan se- ferden men edilmişlerdir. Bunlar nok- sanlarını ikmal ettikten sonra çalışma- lara başlıyacaklardır. Bunidan başka be- lediye Bakırköye işleyen 7 otobüsün »nizamnameye uygun hareket etmedik- lerinden numaralarını almış ve sefer - den menetmiştir. Belediye fennf şart - lara uygun bulduğu otobüslerin önüne kırmızı bir etiket yapıştırmaktadır. TAKVYIM | Rumi sene | Arabt sene 1862 29 | 1855 bizimü gea Thzar — |Resimi sene| Haziran 55 1436 16 a HÜ TTTLERERERARI FERME TERETERERER — Ali Naci bunu yapmamalıydı?. — Demek tuh hepimizi aldatıyor... Hepsi yerlerinden fırlıyorlar. Ve hep birden bu işin hakikat olup olmadığını an- lamak için faaliyete geçiyorlar... Ve niha- yet bir saat sonta hakikat meydana çıkıyor: — Ali Naci etmiş... Herkes geniş bir nefes aldı. Ben bu satırları yazarken Türk matbu- | — Ruzveltin aleyhinde yapılan propagan- | nında dimdik ve sapasağlam I W“ıııhyıalıhdumwn- ııııınıuııılhdoıdsııcd&ındılu-lq da bu kusurların şimdilik — yalnız - ilki ile | merikalıların bu ı..nmııııq. ta Her bir milletin |Amerika kendisine yen |gilerin proleterya lehinde harekete —geçe- jceklerini zannetmişlerdi. Halbuki Ameti- beş|ni: rakamının önüne iki tane üç rakamı ilâve| Avrupa işlerine karışmaz!» kaidesine e eiin ei cek (4 — -. bir baş arıyor ULAL Amerikada işadamlarından büyük birkısmı Ruzvelte diş biliyorlar. Buna rağmen Ruzvelt yine işs ler n vemuhafazakârların taraftarlığını kaybetmemiştir Yazan: Kont Sforça Eski İtalyan siyasi ricalinden Kont ) - Sforça, Amerikada uzun müddet do- laşıp Kolombia üniversitesinde — fahri | hukuk doktorluğu payesini — aldıktan | sonra, Amcrikanın yakında reisi cura- | hur üntihabatı — dolayısile geçireceği sar'a nöbeti hakkında İllustrohion ıı—l zetesine çok mühim bir makale yaz. mıştir. Yazıyı aynen dilimize — çeviri- | —| yoruz: Amerika kendisine bas olan intihabat mücadelesine başladı. Bugün ile geçen in- tihabın yapıldığı 1933 senesi arasında ne Kark var? O zaman da tıpkı bugünkü gibi bütün ümitler Beyaz saraya girecek olan Frank- len Ruzvelt'in üzerinde toplanmıştı. Ruz- | vel'i herkes büyük bir balâskâr olarak | y karşıladı, eline bütün salâhiyetler verildi.. Reisicumhur Ruzvesdt şimdi ömitli ve seraplı günler de dört ıc— _.[_",I, efkân umumiyeye tamtmak İstes — ne arkada kaldı, Ruzvelt Capitalisme diri- | » Keedirler. N ge (sermayedarlığın yürütülmesi) tecrübe- Amerikalılar teşkilâtı esasiyelerine ııı- sini yaptı. yük bir taassup ile bağlıdırlar. Son zamanlarda Ruzveltin karşı yüksek adalet divanının da durması bugünkü reisicumhurun itibarını çok sarse — mıştır. * Amerikanın iş adamlarından müteşek- kil olan bir kısmı mahvolduğunu zannetti- ği sralarda kendini çılgınca Rüuzveltin a- yakları altına attığını unutarak bugün aley- hinde söylemedik söz bırakmıyor ve ondan hoşlanmıyorlar. Ruzvelt'in Taraftarları Çiftçi ve ziraatle meşgul olanlar — ise, şimdi yalnız Ruzvelte kin beslememekle iktifa ediyorlar henüz üzerine yürümüyor- lar. Fakat Beyaz saray şagilinin de um- dukları gibi çıkmadığını açıkça söylüyor- lar. Ve diyorlar ki: — © bizim hayalimizi altüst etti, o da mevki muhafazası için işi politikacılığa döktü., Buna rağmen Ruzveltin ihmal edilme- yecek derecede de taraftarları vardır. Bun- lar eski gün görmüş kimselerle, işsiz kal- müş ameleler,'düha doğrusu — kapitalizm buhranının zararını görmüş olanlardır. Siyasi düşünceler kafadan ziyade kalb- ten doğar, Dört sene zarfında Amerikalı- ların ruhunda büyük değişiklikler oldu, se- falet eksilmedi. Buna rağmen bu — sefaleti artık kimse düşünmüyor. Yeni dünyanın eski pragmatist nikbinliği yine muzaffer ol. du ve şimdi kimse dört sene evvelki gibi bir korku içinde yaşamıyor. Herkesilerle- mek atılmak, teşebbüs etmek için kivramı- yor. Şimdi artık cebinde kırk parası olma- yan işsiz de Beyaz Saraylara bakarak: — Kim bilir, diyor. Bir gün gelecek benim de böyle bir evim olacak, bunun sa- | hibi kırk sene evvel benden farklı mıydı? Proleterliğin İflâsı İşte bu yüzde yüz Amerikan düşünce- sidir ki Amerikaya sosyalizmi koymamak- tadır, 1847 de © zamanlar hiç tanınmamış o- lan iki genç Alman Marks ve Engels, Lon- dradan Komünist manifestini ortaya attık- ları sırada, büyük kitle halinde çalışan iş Ruzvelte Muhalefet Bununla beraber eğer Ruzvelt progri mınıi başarmak mecburiyetinde ise merl hükümetin federasyonun diğer devletleri- — |ne karşı vaziyelini kuvvetlendirmekten — |başka yapacağı bir gey yoktu. Vı.ınıuı' tarafından isdar edilecek kararlar, ler tarafından garip bir muhalefete marui | kalıyordu. Şu vaziyet karşısında teşkilâtı doğ'qlixe:el biı hükümetin iş bışnı eğer Vilson sağ olsaydı, bu — işe ıqıb!. > ederdi. Fakat Ruzvelt kendisinde bu hd-( Üreti görmekten uzaktır. O ne bir mücade« — leci ne de bir nazariyatçıdır. Kelimenin t* manâsile siyasetin yükselttiği bir adamdır. İşlerini anlaşmak ile kombinezonlarla hıL letmek isteyen ricaldendir. Amerika Ve Avrupa . . — Amerikayı infirada sevketmek isteyen- — ler Ruzveltten gittikçe çekinmektedirler. Ruzvelt Amerikayı Avrupa işlerine ! tırmak isteyen, dünya demokrasileriyle el ele vererek müşterek emniyetin t dilmesi için çalışan samimi bir adamdır Vilsondan sonra bu işe teşebbüs eden ikine ci reisicumhurdur. Ametrikalılar onun “bu — hareketlerine düne kadar sempati ile sa bile antipati ile bakmıyorlardı. Fi Almanyanın Lokarnoyu — yırtmasından, talyanın Habesi istilâsından, — İngilteren aczi sabit olmasından, ve Cemiyeti makanizmasının işlememesinden beri — merika efkârı umumiyesi Avrupadan .- | ğumuştur. k Eğer Ruzvelt 1933 de iktidar mı getirilen Ruzvelt — olsaydı bü yakın! K işini başarırdı. Bugün tekrar seçile - bile, eski nüfuzu kalmadığından, etrahnın vi efkârn umumiyenin zebunu olarak h kada yapılan son tahriti nülus Marks ve| edecektir . Engels'in kehanetini tekzip edecek mahi- Avrupaya Teveccüh — Lâzım!, yettedir. Filhakika 127 milyon nüfus için- Üç aydanberi Amerika üniversitel de, işçi olarak hayatını kazananların mik- | nin birisindeyim ve yedi sene zarfın tarı 38 milyondur, diğer sınıflar da yani|merikaya sekizinci defa ziyaretimdir. g proleter olmayanlar da mahsus bir artma|rek hocalarda ve gerek talebelerde yeni beti bu yüzden yüzde 37 den yüzde 29 a|lar da kani olmuşlardır ki, mücerred Ok-s düşmüştür. Tarlalarda çalışan işçilerde ise | yanusların ortasındaki Amerika, bugünklü — yüzde 16 dan yüzde 12 ye düşmüştür. | dünya şartları içinde yalnız başına çalkiı Şu rakama istinad eden hesaplara na- namaz, ÂAvrupa, Asya ile sıkı rabıti zaran görülyor ki Amerikada Burjuvazi | girmek mecburiyelindedir. Profesörl! lehine bir artma vardır. Ve kitleler Mark- | biri bana şu suali sordu: #in tahmin ettiği gibi proleterliğe doğru| — — Dahili bir rüştü siyasiye vasıl olma gitmemektedir. lığımız için ne gibi şeylerin lüzumlu © Amerika — Amerikalılarındır!.. ğunu zannediyorsunuz?.. dedi. Bugün Ruzvelte iki cepheden şiddetle Vereceğim cevaptan dolayı kend hücum edilmektedii den peşin af diledikten sonra: Birincisi; kendisinin asırdide ana yasa-| —— Tecrübeler geçirmeli, azap ve cefi ya lâzımgelen hürmeti — göstermiyerek, re- | çekmelisiniz. Fransadan, İngiltereden, sen çok mühim kararlar almış olması, ikin- | yadan, eski cski elemlerini kaldırın, ©! cisi de yine yeni dünyanın an'anevi siya-|mn, meazilerinin, tefekkürlerinin kültür setlerinden biri olan infirad siyasetine ya- | nin sıfatlarının da en mühim kısmını elles — «Amerika Amerikalılarındır, Ameriknlı | rinden almış olursunuzı. lâ- Bugün Amerikada esen nikbin zım geldiği kadar riayet etmemiş olması- | kesilmeğe mahkümdur. Amerika, dir. bir beşeriyet ve sarsılan Au.p._— w Mübalifleri — Ruzvelti, ıııüdııdmdmı“