) Resimli Makale Hergün Balkanlı ... B esaslarını Konferansı açan Romanya Hariciye Nazırı Mösyö Titülesko, beylik nutuk — edebiya a: pek az seven bir şahsiyettir. Bize va zilemizi hatırlatırken, yalnız misafiri ol - duğumuz memleketin liderlerinden biri de- ğil, asil ruhlu bir Balkanlı olarak konuştu. Büyük bir İngiliz muharririnin — dediği üzere, bir inkılkb, müesseseleri değil, an- gak insan'ı değiştirmekle hakiki bir eser wücuda getirmiş olabilir. Biz aramızda bir çok politika ve ekonomi maları ya pabiliriz. Fakat bunların hepsinin temeli 'Tuna'dan Kalkaslara milletler yığını içinde Balkanlılık şuurunun myanmasındadır. Buna fikir adamlarının elbirliği ve devamlı kültür temasları muvaffak olacağız. Hepimiz, Yazan: Falih Riki Atay aa Birliğ ükreşte, Balkan Basın ginia kurmak güç olmamıştır. anlaş: kadar devam eten ile zaferinden veya ” kayıbındı rürü veya istirabi. duymağa acağız. Kabiliyet ve kuvvetleri, daki his Ve menlaat ayrılmazlığı ile yoğrularak in- böylelikle, tehlikeye kişaf eden memleketlerimiz, mmilli hürriyetlerimizi het türlü karşı müdafaa edebilir bir kudret a tır. 1913 de dahiliye nazırı Talât Beyle bi Tikte ilk Bükreş'e gittiğimi Osmanlı - İslâm emperyi ile beslenen, ve Türk kendini, sından meşrutiyetçisi ile, 1936 Kemali: da ne kadar derin bir fark ol bilirim. Osmanlı imparatorluğu, olarak, mağlübiyetlerle — parçalanmıştır Fakat onu manen tasfiye eden Kemalizm'- dir. Biz, yeni ve garblı Türk devletini kur- mak ve milli hürriyetimize kavuşmak için, Ozsmanlı - İslâm emperyalizmine karşı mü- gadele etmiş olanlar kadar savaştık. hünüiyetin kan ve mtırap fiatı ne alduğunu biliriz. Onun için bütün milli hürriyetlere hürmet etmek, Kemalizm'in baş vasıfla- rındandır. 1936 da genç Rumen medeni yel alabildiğine inkişafını seyrettiğim vakit, bir Osmanlı - İslüm emperyalistinin esefini değil, bir balkanlı bahtiyarlığını hissettim. İslüm veya hiristiyan, Osmanlı impara- torluğundan kopup giden ün milletle- zin ancak hürriyet ve saadetlerini istiyoruz. Osmanlı amparatorluğu, kendi çağının sak tanatlarından bir nümune idi. O tarihi mu- kadderine göre doğdu, büyüdü ve dağıldı. Osmanlı imparatorluğunun tarihini ve ha- tırasını, onu kuran ve medeniyetini vücuda getirmiş olanlara karşı kin ve intikam vesi- lesi addetmek, o yaşarken ve henüz onun- a hesabı olanlar için bir politika vasıtası elabilirdi. Mektep tarihlerinde — maziden bahsetmemek imkânı yoktur. Balkan mil- letleri, Osmanlı imparatorluğu ile istiklâl savaşlarının destanlarını çocuklarına oku- tacaklardır. Buna da itiraz etmek kimsenin aklından geçmez. Fakat, tarihi hakikatlerin muhakemesini bir tarafa atarak, bunu yal- pız, devamlı bir Türk düşmanlığı mayası olarak kullanan eski Gdetten vazgeçinek Tâzımgelir. Kemalist Türkiye dahi, Osmanlı Amparatorluğunun bir. tezadından başka bir şey değildir. Bu Türkiyenin mektep ta- cak- hatırlıyoru izminin rüyası onalizminin, na eski saltanatı iade etmek imkâ- sahram edeceğini zanneden 1908 arasın- ğgunu ben toprak rihlerinde dahi, yeni devletin teşekkül hi- | kâyesi, imparatorluk hakkında acı tenkit- ler ve şikâyetlerle başlamaktadır. Bazı Balkanlı ark t Jöntürk tabi Fini bize teşmil etmektedirler. Jöntürklük, 19 uncu asır Osmanlı inkılâpçılarına ve- tilmiş olan addır. Bu inkilâpçılar Osmanlı * İslâm karekterinden aslâ uzaklaşmış de- Gillerdir. Hattâ Jöntürk tabirindeki Türk | kelimesi ecnebiler tarafından kullanılmış be: 19 uncu asır Türk inkılâpçıları, kendi lerine Türk değil, Osmanlı derlerdi. 1908 inkıübı da yeni bir ideoloji getirmiş de- gildir. Türk milliyetperverliği bu inkılâptan sonra ve Osmanlı meşrutiyetçiliklerinin bir teaksiyonu olarak başlamıştır. O dahi, bü- yük harba kadar, imparatorluk vejimini tasfiye edecek esashı hir fikir inkılâbı ol-| Türk milletine politik, sosyal ve kültürel kar'i istikametini veren Kemalizmin husu- Siyetlerini tetkik etmek, — Balkanlı — (fikir adamlarına pek yeni şeyler öğretebilir. İlk mektupda bu esas noktadan bahse dişimizin sebebi, diğer dostlarımızın, bi- zim yanımızda bulunurken, bazı bahis nezaketen susmak külfetine katlandık! n hissedişimizdendir. Kendileri ile, maziyi “dabi. bugünümüz ve yannımız kadar açık Bu | lart iyi yetiştirmekle mümkündür. Bunun lemez. tepte yılmı bedeni hırıkq puunnı yapi | Japonların en Ziyade sevdikleri Kuş eti; Kırlangıç av Japonlar hayvanlarına çok meraklıdırlar. Bil- |hassa av kuşları- nıin — çorbalarına bayılırlar, bu me- yanda en fazla sevdikleri kuş eti de kırlangıç ku - şunun eti imiş, Senenin mu - ayyen mevsimin- de Japonyadaki bütün kırlangıç yu - vaları avcılar tarafından hücuma ma - ruz kaldığını, Avrupa gazeteleri bil - diriyorlar. Kırlangıç etine karşı gös - terilen rağbeti göz önünde tutan bazı açıkgözler de kırlangıç ticaretine baş- lamışlardır. ... Maksim Gorkinin evlâtlığı Ölümile sanat âleminde mühim bir boşluk bırakan Maksim Gorki, Fran - sanın müstemleke ordusunu teşkil e - den zabitlerden bir tanesile son daki - kaya kadar rabıtasını kesmemiştir. Gorkinin emperyalist bir ordunun bir zabitle nasıl olup ta ahbap olduğu- nu Entransijan gazetesi şöyle yazmak- tadir: Yirmi beş sene evvel Gorki bir po- lis karakolunda siyasi evrak getirip gö- türen bir gencin istintakına şahit olur. Genç esrarı ele vermemek için, yapı- lan bütün iziyetlere rağmen ağzından bir şey kaçırmaz, üstelik te evrakı yu- tar. Görki bu gençle alâkadar olur ve kendisini evlât edinir, o da Pechkoff namile bir müddet sonra Fransız leji- yonlarına girerek Fasa gider, İi ni lerimize yardım eden, ve mü- kaları k İ pek az şeylerimiz olduğunu daha iyi anla- rimizde bir nasebetlerimize vuzuh — veren — vesi |birlikte ararken, biribirimizden gizlencee yacağız. Osmanlılar olarak, kendi hürriyet ve şal siyetlerimizi aradık; bu uğurda bepimizi başından bin facia geçti. Şimdi Balkanlılar olarak, o kadar ıstırap karşılığı elde etti-| Himiz, hürriyet ve şahsiyetlerimizi birlikte müdafaa edeceğiz. Dün ayırıcı olan, bu- leştiricidir. — İSTER yet BO lik bir ihtiyar buluyor. Bu ihtiyarın dır. Ona müracaat ediyor ve evde bir büyüğe ihtiyaçları oldu- STER wönülle konuşabiliriz. Belki tarih tetkikle- | Yunan #filozofu Eflâtun der ki, iyi bir devlet kurabilmek için bütün iyi yurddaşlara ihtiyaç vardır. İyi yurddaşlar ancak on- dın erkek her yurddaşı hem vücutça, hem dimağca ahenktar bir kemale erdirmektir. Ne yalnız münkeşif bir dü yalnız iyi yetişmiş bir vücut kâmil bir insan yaratmağa kâfi ge- Bunun için Yunan Filozofu çocuklara 10 yaşına kadar mek- SON POSTA W Vücutlarınıza bakınız Bi İ da birinci şartı ka- ne de ni nesilleri zinde ve ğ ; : / j / n Li natılmasını tavsiye eder. Nitekim ceki Yunanistando kadınlarla erkeklerin vücut güzelliği bugün bizlerin bile hayretini celbe - decek kadar ilerdedir. Yunan filorofunun bu nasihatini tutan bugünkü milletler ye- dinç yetiştiriyorlar. Onlara her türlü ld « manlar, bedeni hareketler, sporlar yaptırıyorlar. Biz kızlarımı. za henüz bunu öğretemedik. Vücutlarına itina etmesini bilen tırılmasını, oyun öy- SÖZ ARASINDA ( HERGÜN — BİR FAKRA | Döne, döne.. Eski Tubbiye mektebinin, — meşhur bir (Ali, Kandiye) si vardı. Mektebin dört yıllık tahsil müddetini yürmi se - mede zar, zor ikmal etmişti. Temiz yürekli, zarif bir genç oldu- ğu için, mektep nanm Marko — Paşa kendisine merbamel etmiş, alaya gön - dermek istedikleri zaman: — Bırakın, zavallı çocuğu.. Oku - sun! Deyip mâni olmuştu. Bir gün, Neyzen Tevfik, Ali Kan - diyeye köprü üzerinde vasgeldi. Ba - gaında sikke, sırtında bir aba, elinde de kocaman bir tesbih vardı. Tevfik, hay- retle: — Baua ne hal, Ali? diye sordu. Ali Kandiyo de gülümsiyerek — Ne yapayım, Tevfikçiğim ? dedi; mektepte döne döne, sonunda böyle mevlevi çıktım, * * | Robespiyer sağ olsaydı Tardicu Fransadaki idare şeklinden kat'iyyen memnun değildir. mentonun iyi işlemediğinden şikâyet Parlâ -| eder ve bilhassa sol cenah fırkalarının davayı kazanmış - olmalarından çok müteessirdir. Geçenlerde Tardicu bir gece rahat sızlanır, ve sayıklamağa başlar. Ken- dişine bakanlar onun şu sözleri söyle- diğini nakletmektedirler: — Blum! Robespiyer sen böyle perende atamazdın ya... sağ olsaydı, Ve sonra sağına dönmüş: — Robespiyer, senin de sonuni ki- yotin, oldu idi ,demiş. Türk kım yok gibidir. Yeni nesil gençleri vücutlarınıza b.ıı—yı bınem.. yada yalanı Kaldırınak iİsteyen bir | Cemiyet teşekkül etti Fransada (sa - mimi — insanlar) namile bir cemi - yet teşekkül et - miştir. Azası 250 ye varan bu ce - miyetin — gayesi, dünyadan yalanı kaldırmaktır. Ge - çenlerde yapılan bir kongrede ce - miyetin reisi olan bir kadın: — Çocuklarımız özü sözü bir ola- rak doğarlar, ebeveyinlerinin yalanını göre göre onlar da istemiyerek yalan- cı olurlar demiş. Kadın iddiasını isbat için kırmızı kâalemle çizilmiş bir gaze- teyi göstermiş ve demiştir ki: — Sağ cenah fırkalarına mensup bu gazetenin içindeki yalanları kırmı- zı ile çizdik. Gazete baştan başa utan- cıtdan kızardı. Toplantıda bulunan sağ cenaha men- sup diğer bir aza da sol fırkaların ga - |zetelerinden bir tanesini ortaya çıkar- mış, o da: — Biz de ayni tecrübeyi yaptık ve sol fırkaların gazetesi kıpkırmızı oldu, demiş. * Apandisti geçiren nikâh Apandisitten ameliyat olmak üzere Londrada bir hastahaneye yatırılan Mi Hm'na baroa awin İir, miça gelmiş ve Mis Lund evlenmek suretile bu dertten kurtulmuştur. *“.. Doktor hastasını muayene ettikten sonra, nişanlısı Derik Vilson'a haber Kurbağa meraklısı bir Amoıllıılı".olhmış ve hasta ile evlenmesini söy- arasında büyük bir köşk yaptırmıştır. Köşk, bataklığın meydana getireceği sivri sinek ve bunlara mümasil böcek- lere karşı bütün tertibatı haizdir. Mil- önerin bu köşkü bataklıklar arasın - da yaptırmasının yegâne sebebi kur - bağa sesini sevmesiymiş, geceleri kur- |bağaların çıkardıkları sesleri dinlemek 'lrmıslır Derik Vilson bu nasihatı dir Bir Amerikalı milyoner bataklıklar | |lemiş derhal hastahanede Mis ile ni kâhlanmış ve herkesin hayretle açılan gözleri önünde üç gün zarfında ameli- yat olmadan iyi olmuştur. dınk—diğı yetişmiyormuş gibi kurbağa- larını bütün dünyaya dinletmek heve - sine de düşmüş ve bunum için bir rad- onun için en büyük zevkmiş! Amerikalı milyoner, yalnız ISTER kendi Merzifon mubhabirimiz bize garip bir vak'a bildiriyor : Merzifonda bir genç parasız kalıyor. Dul bir anneşi vardır. Onu evlendirmeğe karar veriyor. Düşünüyor, taşımyor. Niha- ve 15 liraya anasını bir kaç parası var - tevkif edilmiş. iİNAN iSTER İNA yö neşriyat istasyonu kurmak üzerey- miş! İNANMA! Kunu, annesile evlenirse iki taraf için de iyi olacağını anlatıyor bu ihtiyara şatıyor. Şimdi iş mahkemeye inlikal elmiş ve anasını satan delikanlı NMA! Muhterem Saylav Bayanlarımıza Hitap ediyorum! Ermel Talu Mnhıcxcm saylav bayanlarımız! İstanbulda, — Topkapıya tramvayların, Aksarayı biraz geçer mez durakladıkları noktadan, sokak sapar. Bu sokağı, kıp ta, bu sefer sağa sapınca, önü parmaks hkh büyücek bir görülür. — Burasl — Tann kiç birinizi muhtaç etmesin! — Haseki kadınlar hastanesidir. Kadrosu 300 iken, memleketteki hı adedi ile mütenasip miktarda tedavi mül gasesesi bulunmadığından dolayı, 360-380, zamane ) işleyen geçi bit yukanı çış sola yoku: bina hasta barındıran bu hastane ayni da, İstanbul üniversitesinden yetişmekte oe lan genç hekim namzetleri için de tecrübe ve tatbikat yeri Hey'eti sıkhiyesi mükemmeldir: Başı ta, beynelmilel şöhret sahibi olan — profes sörler, bunların yanında meslek üşıkı, fes leğerlf etlerden ragat ve merhâmet sahibi, yüksek Türk doktorlar, memlek getirtilmiş oldukları için etek « alan Şevsterleri kıskanmaksızın, ayni, ve bel ki de daha fazla alâka ile, gayretle, şef katle çalışan Türk hemgşireler, hastaların etrafında pervane gibi dönerler. Lâkin, sayın bayanlari, Ben bu hitabe mı, size Haseki kadın hastanesinin heyetj sıhhiyesini sena etmek için tevcih etmiyos rum. İçlerinden bir çoğunu tanıyıp, saygi ve sevgi beslediğim o muhterem zatlar bu kabil meth'lerden r midirler. Ve hate tâ, böyle sözlerden, tevazuları rencide dw yabancı u para ğilse bile, tedirgin olur, Benim sizden, sizlerden ricam başkad dır. Şimdi Kamutay tatildir. Hemen hepii niz İstanbula geldiniz. Hak ettiğiniz bu ta4 til ve istirahat devresinde, güzel İstanbulu gezecek, hava alacak, manzaralardan müsi tefit olacaksınız. 1 Ne olur? Bir gün.. bir tek gününüzün bir kaç saatini feda ederek, oraya, Haseki kadınlar hastanesine kadar gidiniz! Fakat sıfaınızı belli etmeden alelâde bir ziyaretçi gibi gidiniz. Ve, caddeye nazır, sağ taraftaki kapı. dan, ası! hastanenin cümle kapısından gir meyip, solda, doğüm pavyonu adinı taşiş yan binaya sapınız. Bir kaç ayak merdiveni çıkar çıkmaz, ister sağa, ister sola, — sizi tahayyir edid yorum — dönünüz. özlerinize çııpuuk olan manzara sakın birdenbire sizi tüp, İayan ettirip te, geri döndürmesin! Daha ilerleyiniz.. koğuşların — hepsini, kadınlık guürürünüz ne kadür sarsılsa, va- tani duygularınız ne mertebe coşsa, insan lık damarlarınız ne derece gerilse, geziniz ve görünüz! Yerlerde, muşambaların üzerine gelişi güzel serili teker giltelik döşeklere, kucak- larında yeni doğmuş çocuklarile — çilter çifter sürünen Türk analarını, koyun ko4 yuna yatırılmış hümmai nifasi hastalarını, kanserli, ümitsiz rahim malüllerini çiğne- memek için, üstlerinden atlayarak — dolaş- mak mecburiyetinde bulunacağınız bu yet unutmayınız ki: İstanbul üniversitesi, tb fakültesinin doğum tatbikat yenidirl. Bu yazdıklanımın doğru olduğ görmeden belki inanmayacaksınız; çi inanılır gibi değildir. Fakat - sizleri — yas ğacak tekziplere, tavzihlere karşı da peşi- nen müukabele etmiş olmak üzere — vice danım, şerefim, —mukaddesatım and içerek, temin ederim ki tek kelime 16 hilâfım, ne de mübalâgam yoktur. Sayın bayanlar! Sizden insanlık; yurt ve kadınlık namına istirham ederim. Ora- ya gidiniz, görünüz ve Atkaraya döndü- #ünüzde, Kamutay kürsüsüne çıkıp, insan- hk için, yurt için ve kadınlık için hakaret, bir leke, teşkil eden bu hale nihayet ver, diriniz. Diyorlar ki: Belediye, sıhhiye - kadro- su, idare tahsisatı esasen mevcut olan bu pavyona, 60.000 lira gibi hasis bir — para harcıyacak olsa yeni bir bina vücuda goe kir ve bu sefalet ortadan kalka Belediyemiz 60,000 lirayı nereye har- camiıyor ki? Nice altmış bin bir kısmını böyle yerine tahsis ettirmek ane temiz ve kudretli ellerinizde. Kralardan cak sizlerin dir. Şerefle temsil ettiğiniz on sekiz milyons Tük kitlenin samimi bir ferdi alatı ile, hase ta va muhtaç Türk anaları namınü sizdenç böyle pek meşkur olacak bir hareket di beyorumi — Li dd |