10 Sayfa SON POSTA OLUMMANCASI " Son Posta ,, nın tefrika: Kumandan Cemili için izin istediğini : 119 Yazan A, n İstanbula gitmek | sanmıştı, halbuki.. Kumandan — Gel bakalım Cemil bey... Mutlaka, İstanbulğı özledin. İzin istemeye geldin. Maamafih, hakkın var... Söyle bakalım; ne kadar izin is- tersin. Hattâ arzu edersen, seni İstan- buldaki kıt'ana iade edeyim. Cemil, hafif bir tebessümden sonra, cevap vermişti: — Efendiml.. Vâkıa, izin istemeye geldim. Fakat, bu izni İstanbula git - mok için değil.. başka bir şey için rica edeceğim. Kumandan, hayretle sormuştu: — Tuhaf şey... İstanbul için değil, haaa... O halde, mutlaka zengin bir Yemenlinin kızile evlenmek için izin istiyeceksin. — Hayır, efendim.. o da değil. — Ya, nedir?.. —Efendim!.. Nâsır Mebhüt üzerine yapılacak harekette, hususi bir vazife istiyeceğim. — Hususi vazife mi?.. — Evet efendim. — Ne gibi?.. — Müsaade buyurursanız; kuman- dam altında bulunan bir mangayı, iste- diğim gibi yetiştireceğim. Ondan son- ra da Nâsır Mebhütun bulunduğu Za- fir kalesine yapılacak taarruzda en ö- ©e geçeceğim!" Kumandan, başını masaya doğru eğ- mişti .Elindeki kalemle, oradaki boş bir kâğıdın üzerine karma karışık bir ta- kım çizgiler çekmişti. Aradan bir kaç dakika, derin bir süküt geçmişti... V sonra, kumandanın sesi işitilmi: — Mühim mesele.. fakat, tehlikeli bir iş Cemil, derhal cevab vermişti — Efendim!.. Malümuâliniz.. kerlikte, tehlike meselesi mevzuubahs olamaz. Maksat; her zabitin, her ne - farin hizmetinden âzâmi derecede isti- fade etmektir. Bendeniz de bu şekilde iyi bir hizmet ifa edeceğimi zannedi - yorum. Onun için üçüncü orduda a - lıştığımız bir usul ile vazife ifa istiyo- rum. Yine bir süküt başlamış.. bir kaç da- kika devam etmişti. Ondan sonra, ku- mandan başını kaldırmış.. takdirkâr bir nazarla Cemilin yüzüne bakmış: — Pek iyi, evlâdım kânıharbi- ye reisi ile görüşeyim. İcabeden emri veririm , Demişti. * Aradan, dört gün geçmişti. Sıcak bir temmuz gününün akşamı, | Beyit İbrahim efendi kışlaya gelmiş.. henüz talimden gelen Cemilin odasına girmiş: — Hadi bakalım, Cemil bey. Düş önüme, Artik bu akşam kürtulüş yok: Mutlaka bize gideceğiz. Demişti , Cemil, ellerini havaya kaldırmış.. başını eğerek her tarafına bakmış: — Ah, Seyit İbrahim efendi. Halimi govuyoruın Bu kıyafette Nere)e gi- decek halim var. Bâhusus, bu gece sa- baha karşı hareket edeceğiz. Diye miırildandı. Seyit İbrahim, birdenbire şaşırmış, ellerini kaldırarak: — Sabaha karşı mı?.. Nasıl olur, Ce- mil bey .. Demek ki ben gelmese idim, Melihayı görmeden gidecektin öyle mi? Diye bağırmıştı. Cemil, birdenbire söyliyecek söz bulamamıştı. Çünkü, düşündüklerini söyliyecek olursa, artık onların ken - dince hiç bir kaymeti kalmıyacaktı. Onun için, başını önüne eğmiş: — Vallahi, hakkın var, İbrahim e - fendi. Fakat askerlik, malüm. Bâhu - sus, böyle mühim hareket zamanla - rında... Her dakika, kumandanın a - ratmak ihtimali var. Bütün zabitana, kışladan uzun müddet ayrılmamaları için emir verildi. Bu emir karşısında, ne yapılabilir?.. Vâkıa, ben de mahcu- bum. Her halde beş on dakika vakit bulur, gelmeye çalışırım. Diye mırıldandı. (Arkası var) “ Son Posta ,, Montröde (Baş tarafı | inci sayfada) tü Aras konferansın bugünkü toplantısın dan çıkarken gi Neşeli idi. Fakat bir anda etrafını kuşatan gazetecilere karşı ordu. €Vihtiyatı elden burakmadı. Bütün sunlleri - | miz karşısında sadece tebessümle iktifa et Tevfik Rüştü Aras mahirane bir ma - gazetacilerin muhasarasından H nevra ile kurtuldu. Yanına matbuat memurlarını a larak bir burjuva gibi yaya bir gezint &. Murahhaslarımızdan Numan Menemen- eloğlu ise içimadan çıkar çıkmaz süratle merdivenleri tırmandı, odasına girdi, ça « lışmağa koyuldu. Yemek salonunda Bu akşam otelin yemek salonu oldukça kalabahlıktı. de salona girdiğimiz zaman Yunan başmu- rahhası M. Politisle karşılaştık. Yunan dip- lomatı bizi görünce güldü. Bundan cesa - Biz gazeteciler toplu bir hal- ret alarak ilerledik, yemek masasına yak - laştık. Sarıldığını gören Politis duraklar gi bi oldu. Hepimize ayri, ayrı baktı. Kurtu- luş çaresi bulamayınca tekrar güldü: — Mülâkat istiyeceksehiz, bekleyiniz, dedi. Ve şimdilik bir şey söylemek isle - ğini ima etti. Bir kaç kelime söyleme- Bini rica ettik. Konferansta havanın nasıl ol |duğunu sorduk. Cene güldü ve şunları söy- ledi: â— Hava evvelki gün güneşli idi. Dün bulutlandı. Bugün de açild. — Müteakip günlerde ise -berraklaşacaktır.b toplanacak bulunmak Delegeler oi Konsey üzere Cenevreye yarın içtimaında hareket Montrö bu akşam histolunur derecede ten- lan ettiklerinden | halaşmıştır. A. Ekrem Cenevrede Konsey bugün toplanıyor (Baştarafı 1 inci sayfada) İngiliz heyeti ile Fransız heyeti bu gece Paristen trenle yola çıktılar. Habeş imparatora Haile Selâsiye ile maiyeti de ayni trenle hareket etmiş - lerdir. Fransa başvekili M. Blum da Cenevreye gidecek, fakât Paristen cu- martesi günü hareket edecektir. lesinin kolay ko- bildirilmekte - Zecri tedbirler n hallolunamıyacağı tir. Bu mescle hakkında şimdiden muh- telif takrirler hazırlanmaktadır. Takririn biri Arjantin devletine ait- tir. Arjantin , zecri tedbirlerin umumi, bir kararla ilga olunması, meselenin bunları tatbik eden devletlere bırakıl- lehindedir. Bundan başka tecayüz harbi ile ele geçirilen toprakların ilhakını kat'iyen tapımamak için hazırlanan bir takrir de vardır. Asamble toplanacağı bugünkü toplantısında zceri tedbirler meselesi ile meşgul olmıyacak ve ruz- namedeki diğer meseleleri tetkik ede - cektir. İngiliz şehirlerinde hazırlanan mitingler için konsey Londra 25 (Hususi) — İngiltere hükümetinin zecri tedbirleri ilgaya ka- | rar, vermesinden hoşnut olmayan si- yasiler, pazar günü Londra ve sair şe- ,lıüıı olduğu kadar süratle temsil e - Bugünkü (Ulus) gazetesin- de intişar eden Başmakale (Baştarafı 1 inci teklerinin Akdenizde yakın bir harp tehli- Tür- tanc sayfada) kesi bulunduğu fikrine istinat ettiğini, kiyenin ileri sürdüğü sebepi İsinin bile doğru olmadığını ve kendisi Montreuxda rden bir İtalyanın | vaziyetinin, mevcut olmadan verilecek her türlü kararı kabul edemiyeceği hakkında bir nevi ihtar gibi telâkki olunması lâzım geldiğt hakkındaki yazısı ile yarı resmi Stefani ajansının dip- lomatik muhabirinin, İtalyan gazetelerinin tenkitlerinden ve İtalya hükümetinin telkin- lerinden bahsettikten sonda bütün bunla ra rağımen konferansın İtalyasız müzake reye devam etmesinin gayri tabii olduğu nu kaydeden ve bir tebliğe benziyen mü talcasını mevzuubaha eylemekte ve hiha- yet Anadolu ajansının eçok tecssüf olunur ki diğer milletlerin hayati işlerini İtalyanın muvafık göreceği zamanlara isabet ettir - mek mümkün değildire cümlesile — biten notuna - işaret ettikten sonra yazısına şöy devam eylemektedir; «Boğazlar konferansı karşısında İtal - yan nmeşriyatının her tarafından zayıf ol « duğunu anlamak için uzun tahlillerde bu ? lunmaya hacet yoktur. Türkiye boğazları silâhlamı kın bir hücuma uğramak tehdidi alt bulunduğunu hissederek girişmiş dej | Türkiye muahede garantilerinin milli em - niyetleri müdafaa etmeye ve Fili taarruz- ları menetmiye muktedir olmadığı inkâr e- dilemez hâdiselerle sabit olduktan sonra, alâkadar devletlere —notasını — vermiştir. Konferansa iştirak eden ve etmiyen hiç bir kazlar hak- devlet, Lozan muahedesinin * in Türkiye, müdafaa - kındaki hüküml. pau cmniyotte buluadurmakta iddia edemez. Bunun içindir ki, gerek nota olduğunu tevap veren devletler, gerek Mon - treux'a gelen delegeler Türk isteklerinin haklı olduğu hususunda ictifak halinde - dirler. Boğazlar hakkındaki notamıza vak- nTr ltalyadan aldığımız cevap dahi, Tü: nin bu meseleyi meydana atmak iç ileri sürdüğü sebeplerin yerinde olmadığı» 1 kaydetmiş değildir. Boğazlara karşı her hangi bir zorlama, hiç şüphesiz, en başta Türkiyeyi alâkadar hedefi doğrudan doğruya Türkiye dahi olmıyabi- etmekle beraber, bu zorlamanın |liz. Mesele Türkiyeye karşı her hangi bir devlet ve cesareti tarafından taarruz edilmek niyet olup olmamasında değil, her hangi bir sebeple boğazlar zorlandığı za- man onun emniyetini müdafaa edecek ga rantilerin mevcut olup — olmamasındadır. Böyle bir tehlike yakın mıdır? Onu dü »| İsünmek bile lüzumsuzdur. Fakat beynel | milel bir vükıâ, böyle bir emniyetin mü- in kâfi ol- ikle isbat dafaasına muahede gar, madığını inkâr götürmez bir k ettiği dakikada, tehlike hali vücut bulmuş- tur ve böyle bir tehlike hali karşısında, Türk milleti, kendi hükümetinin vakit ge- tedbirler al- çirmeksizin en doğru ve kısa maya teşebbüs etmediğini görmek taham- mülünde bulunamaz. Montreux konferansında İtalya gibi bir Akdeniz devletinin henüz temsil olunma- masına başdelegemiz de teessüf etmiştir. Fakat Montreux konferansı, İtalyanın ay- ni sebepleri ileri sürerek iştirak etmediği ilk konferans değildir. Boğazlar davasile İtalyânın aki alâka -| darlı iazlar nin İtalya için dahi ne kadar zarurt oldu- Kuna delil olarak almabilir. Çünkü Türk teklifleri Boğazlarda hiç bir menfnatini ihlâl etmemekte, yalnız boğaz- ni gösteren mütalealar, ancak, bo- etniyetinin süratle temin olunması- seyrüsefer Pların her hangi bir maksatla zorlanmasını imkânsız kılacak tedbirlere taallük etmek - tedir. Bu tedbirlerle Türkiye kendisinin ve — | bo; niyetini hedef olarak almıştır. Menlaatleri, Türkiyenin ve yakın şark sulhunun emni - yeti ile tezat halinde bulunmıyan herkesin, Montreux konferansının bir an evvel müs- zlarla alâkadar barış nizamının em - bet kararlara varmasını temenni etmekten gayri yapacağı şey yoktur. Biz. doğrusu, İtalyan neşriyatının, daha | fazla, Milletler Cemiyeti azalarını — zecri| tedbirler hakkında bir an evvel karar al- mıya sevketmek maksadını takip ettikle - rine inanmayı tercih ediyoruz. Hükmümüzü söyliyelim: «İtalya- rın Montreux konlferansında müm- dilmiş olduğunu görmek isteriz. Fa- kat bu konferansın mevzuu olan bo- #azlar emniyeti davasının hiç bir talik, tavik ve tehire tahammülü ol- madığı hususunda Türk m'lletinin Konferansta ilk (Baş tarafı 1 inci sayfada) Konferansın birinci — safhasında madde madde okunmuş, alâkadar Tin mMmurahhaslari —bu maddelerin her biri hakkında mütalealarını bildirmiş- lerdir. Dört gün devam eden ilk müzakere saf. hasının verdiği müsbet netice şudur: Türkiyet rası geldi; boğazları tahkim etmek s- hakkındaki kanaat umumiyetle tasvip olunmaktadır. Harp gemilerinin boğazlardan geçmeleri bahsi üzerinde hâsıl olan ihtilâf ise, muh- telif devletlerin «Karadenize hakkındaki telâkkilerinin birbirinden aym olması yü- zünden ileri geliyor ve devam ediyor. Bir Fransız gazetesinin dediği gibi Ja- ponlara göre Karadenin denie değildir. bir göldür, ve Rus donanması orada kapa- h kalmalıdır. Karadeniz Akdenizin bir parçasdır. İagiliz gemileri, bu denize girmeli ve bayraklarını orada da dalgalandırmalıdırlar. Ruslara göre Ka - radeniz Akdenizin tâ kendisidir ve Rus donanması Akdenizde kat't rol sahibi ol- malıdır. İngilizlere göre Konferansın ikinci safbasında yapıla: cak iş birbirinden ayrı telük- kileri Türk tezi dairesinde uzlaştırmak ve bu suretle konferansın muvaflakiye - olan bu tini temin etmek olacaktır. M Litvinof'un beyanatı ——— Montrö 25 (Hususi) — Montrö kon - Ve Konsey ile asample içtimaından sonra top- feransı bugün ilk safhasını — bitirdi. lanmak üzere mesaisini talik etti. Tâli ko- miteler çalışmağa — devam — edeceklerdir. Konferansın ikinci safhasının daha canlı imdiden tahmin olunmakta ve İ- konferansa iştiraki beklenmekte- dir. Bugün bilhassa dokuzuncu madde ü- zerinde münakaşalar oldu ve nihayet tek- nik heyete gönderil, Sövyet Rusya delegesi M. Litvinof bu abah beyanatta buluna- rak Rusyanın noktaj nazarını anlatı. Bu beyanata göre Akdenizden Karadenize ge- çecek gemilerin tonajını tahdit etmek zaru- ridir. Fakat Karadeniz devletlerinin bu gi- bi tahdidata tâbi olmasına imkân yoktur. Sovyet Rusya, Milletler Cemiyeti tara - fından bir devlet aleyhinde emütecaviz» kararı verildiği zaman, bu müsaadeden is- tifade ederek Milletler Cemiyetinin kara- rını tatbik edecektir. Japonya Sovyet Rusya donanmasının bu serbestiye haiz olmasına kat't surette kar- gazetelere ve gı gelmektedir. ere kat'i noktai nazarını henüz bil- di. Ve İngiliz muralham beklediği talimatı almadı. — Müşahitler — İngilterenin müsavi tahdidat üÜzerinde wsrar edeceğini İngilt, di söylemektedi Bugüne kadar elde edilen neticeler Notice itibarile konferans birinci uf - hada şu neticeleri vermiştir: 1 — Türkiyenin boğazları tahkim için vuku bulan talebi kabul ve müznharetle karşılanmıştır. 2 tıncı maddesi alâkadar devletler arasında ihtilâfı mucip olmuştur. Japonya, İngiltere ve Sovyet Rusyanın noktai nazarları bir - ı... ne uymamaktadır. iye bu ihtilâflar karşısında mü- nit bir vaziyette bulunmakta ve şimdilik |* bitaraf kalmaktadır. 4 — İhtilâf, harp gemilerinin boğazlar- dan geçişine aittir. Ticaret gemilerile alâ- kası yoktur. Fransız gazetelerinin neşriyatı Paris 25 — Enteransijan gazetesi bu « günkü nüshasında boğazlar konferansın - da Rusya - İngiltere ve Japonya arasında çıkan ihtilâfı gu suretla tasvir ediyor: «Japonlara göre Karadeniz deniz de - #ildir, bir göldür ve Rus donanması ora- da kapalı kalmalıdır. İngilizlere göre Karadeniz Akdenizin bir parçasıdır. İngiliz gemileri bu denize girmeli ve bayraklarını orada da dalga - landırmalıdırlar. Ruslara tü kendisidir ve Rus donanması Akdenizde kat'i rol sahibi olmalıdır.» Fransiz Dış İşleri Bakanının heyaııatı < Bi göre Karadeniz Akdenizin Türk | Yeni boğazlar mukavelesinin al- | safha dün bitti |lsinde Fransanın harici siyaseti etrafındaki süallere cevap verirken dış işleri bakanı M. Delbas boğazlar konferansı hakkında şun- ları söylemiştir: «— Hükümet Montröde Türkiyesin is- teklerini büyük bir sempati ile telâkki ey- lemektedir.n Konferansın dünkü tebliği Montreux 25 (AA.) — Anadolu a « jansının sureti hususiyede gönderdiği mu - habiri bildiriyor: Bugün aşağıdaki tebliğ neşrolunmuştur : Konferana, beşinci toplantısında, 9 un- cu maddenin müzakeresine başlamıştır. Japon delegesi, M. Sato, vermiş olduğu izahatta, kendisinin koymuş olduğu ihtiraz kaydının Türkiyenin bir harp tehlikesi ha: linde âcil tedbirler almak hakkına ait bulun- mamakta, fakat Türkiye tarafından bu hu« ler Cemiyetine yapılacak teb- gati istihdaf eylemekte olduğunu bildir- miştir. Japon hükümetinin fikrine göre, mu- kavelanameyi imza edenlere haber veril « mesi kâfidir. Maamafih bu keyfiyet, Türk hükümetinin Milletler Cemiyeti nezdinde lüzum görd: her hangi bir yapması hakkına hiç bir suretle dokun - mamaktadır. M. Paul Boncour, Japon heyetinin duy- duğu müşkülâtı kaldıracak sureti hal kay- heyetinin 9 uncu maddeyi tamamen tasvip eylemekte ol « duğunu bildirmiştir. Romanya heyeti, bir harp tehdidi halin- de Türkiyenin kendi emniyetini siyanet en- müracanti dı ihtirazisile Framnsız dişesini tamamen ve büyük bir sampati ile tasvip eylemekte olduğunu bildirmiş ve ileri sürülmüş fikirler mahiyetinde bazı mü- Tâhazalarda bulunmuştur. Türk delegesi, Japon delegesinin arzu- sanu nazarı dikkate almaya hazır bulun « ylemiştir. Zira, Türkiyenin Mil « İletler Cemiyeti azası sıfatile olan taahhüt- leri ayrıca tasrih edilmiş bulunmaktadır. Konferans başkanı, Japon delegesine hi- taben, muahede her ne süretle oluma ol « Sun Cemiyet tarafından kaydedileceğin « den, Milletler Cemiyetine yapılacak teb « ligatın bundan münbais olduğunu ifade ey- lemiştir. Elen delegesi, Japonyanın Milletler Ce- miyeti azası bulunmamasından doğan güç- İlüğün kaldırılamıyacağı fikrinde bulun « muştur. Bir harp tehdidi halinde, Türkiye nasıl olsa Milletler Cemiyetini habardar et- miye mecbur olacaktır. Fakat Japonya ken- duğunu * di takdiri hususundaki serbestisini tam ola. rak muhafaza edecektir. Lord Stanhope ve doktor Aras, Japon heyetinin endişelerini nazarı dikkate alan bazı tadil tekliflerinde bulunmuşlardır. M. Sato ise, hükümetinin kat'T noktai mazarıgı, konferans umumi celselerinin ye- niden başlıyacağı zaman bildireceği hak « kında ihtiraz kaydi dermeyan eylemiştir. Başkan, Milletler Cemiyeti azası olmuyan mümzi devletlerin haklarını muhafaza © « den ve ayni zamanda Türkiyenin Milletler miyeti azası sıfatile olan taahhütlerini İnazarı dikkate alan bir formülün nihayet tahrir komitesi tarafından bulunacağı ü « midini izhar ederek, 9 uncu madde hak« kındaki müzakerelerin tehirini teklif ey « lemiştir. Bulgar heyeti, bir beyanatta bulunarak, Bulgaristanın sulh muahedeleri ve Millet- ler Cemiyeti paktı ile elinde tuttuğu emni- yet garantilerinin idamesini istihdaf eden formüller üzerinde kendi noktai nazarını bildireceği hakkında ihtiraz kaydı koy « muştur. 10 uncu madde hakkında hiç bir itiraz dermeyan olunmamıştır. TI inci madde üzerinde, İngiliz, Türk ve Fransız heyetleri arasında bir fikir teatisi cereyan etmiş ve bu madde boğuzların em- niyeti ile hava seyrüselerinin manfaatlerini uzlaştırımak üzere teknik komiteye havale olunmuştur. 12 ve 13 üncü maddeler de komiteye havale olunmuştur. Başkan, — konferansın, projesinin ilk kıraatüı mukavelename semereli bir şekil- de bitirmiş olduğunu müşühade etmiş, iş- lere nihayet verilmediğini ve komitelerin faaliyetleri lüzumu kadar ilerler ilerlemez, başlıyacağını Konferans, M. Pollüsin başkanlığında bir tahrir komitesi kufmuştı Önümüzdeki celse tarihi, genel sekre - aların” yeniden &, 'arls 25 (Husüsi) — Bögün Ayân mec- İterliğin daveti ile tesbit İterliğin daveti ile teabit olunacaktır. — DERMOJEN i kuru, çatlak ve gevşek ol r tecrübeden somnta başka bir ilâç veya —mku DERMOJEN yalnız krem değil, eildin devasıdır. Her nevi egzamalar, bereler, çatlaklar, sivilceler, ustura yaraları, yanıklarda birehirdir. Mikroplardan, soğuktan, güneşten cildi muha- faza eder, ve deriye yeni can verir. 40 kuruşa her eczanede bulunur. ,L,.... kullanmalarına imkân kalmaz. iam ması ve bunların ilga veya ipka kara-'hirlerde hükümet aleyhinde mitingler|titiz bir hassasiyet göstermekte ol - asile yaralar, rini vermekte muhayyer — tutulmaları | yapacaklardır. duğunu hatırlatmak isteriz.