V harın he — gok dairelerine uğrasınlar, Bu, henüz 0s- Kot | Hergün Medeniyetçilik Cephesi besiz bir maksadımız var. Müslüman şar» kın kültür karanlığı içine düşen kalab: eğer garpli birer millet olmuz- yaşamağa Viyana eden Yazın: F. R. Atay eeea| a sütunlarda » sıksık — Kemalist me- l f ı deniyet terimini kullanıyoruz. Şüp- larsa, esir olmağa veya — esir mahkümdurlar. Dikkat ediniz: kapılarından Meriç'e kadar devam Türklük inkıraz bulmuştur. Çünkü, henüz yaşayanların hatırındadır, o büyük şehir ve kasabalar, — Anadolumuzdakiler kadar 'Türktü. Tarih okuyanlarımız bilecektir. biz Belgradı ve Sofyayı verdiğimiz vakit bu şehirlerde ekseriyet Türktü. Eğer Atatürk imdada yetişmeseydi, Türklük, kim bilir, daha kadar kökünden kazınacaktı. İmdi, sömürgecilik davası — başladığın- danberi muamma, korkunç ve öldürücü Muamma devam ediyor: — garplılar şark kalabalıklarının kurtulacağı ve hür Avru- pa milletleri avasında yer tutacağı fikrinde değildirler. Bizzat © kalabalıkların adam- ları dahi, garp medeniyetlerinin bu hük- müne kargı tevekkül içindedirler. İçerden dışarıya karşı, ve dışardan içe- riye kadar bu hükmü değiştiren tek hı ket Kemalizm inkılâbı'dır Eğer bu inkılâp 'Türkiyede sonuna kadar muvaflak olursa, Sonuna kadar muvaffak olmak şu de- mektir: Eğer Türkiye memleketi ve Türk milleti garp medeniyelinin tam teşekküllü memleketlerinden biri ve yüzde yüz bir nereye garp milleti olabilirse, Korkunç muamma halledilmiş olacak- tır. Viyana bozgunundan 1918 — mütareke- | sine kadar bu ülkelerde kurtarıcı — fikirler eksik olmuş değildir. Fakat bu kurtanıcı | fikirler, ya onları düşünen kalalar kesile- rek, — yahut — işitilmezlikten veya arasıra tekemmül edip sonra kaybo- | larak, faydasız ve tesirsiz kalmışlardır. En #on kurtarıcı fikir, Atatürkle beraber Tü kiye iktidarının başma geçti. Hiç bir mageoji, hiç bir menfaat, hiç bir gelinerek, zünden bu iktidarın son kurtarıcı fikirler iktidarının sarsmılmasma müsaade edilme- mek lâzım gelir. htediğiniz tarafa bakınız: İlk vereceği- niz hüküm, baştan başa, maddi ve manevi bir inşa zaruretidir. Yeni inşalara bakınız: Bir çoğunda ihtisas hürmetsizliği yüzünden boş yere masraf olduğunu — göreceksiniz. Eğer bu memlekette üks müddelerinin ba- gında inşa ve ihtisas gösterilirse, hayretten donakalmak lâzım gelir, Türkiyenin inşalarında yalnız bu israf, banka mimarı olmıyana banka yaptırmak, bahçe mimarı olmayana bahçe yaptırmak, etel mimarı olmayana otel yaptırmak, ya- ni ihtisas hürmetsizliği israfı vardır. Yoksa malzeme olarak ne kullanıyoruz! -Beton! Binaları yontma taştan ve mermerden mi yapıyoruz? İsraf maddeleri a yor, Bunu yazanla: sında mefruşat geli- ir de İstanbulun ev- kaf müdürlüğü kalemlerine, yahut hükü- met konaklarına, hattâ Ankaramızın bir manlı imparatorluğunun devam edegelen bir sefalet bavasıdır. Baştan başa inşa e- dilmek zaruretinde olan bu memleket, yine baştan başa, köylüsünün odasından resmi devlet bürolarına kadar, döşenmek | zaruretindedir. Eğer hepsini birden yapa- | mıyorsak, yapılanı israf telâkki etmek de- ğil, bizi bunlar için daha çok masraf et- mekten alıkoyan — çaresizliğe csel etmek lâzım gelir. Maaştan artan ne kadar paranız varsa mektep yapınız. Yahut maaştan artan ne kadar paranız varsa silâh alınız. —“Yahut maaştan artan ne kadar paranız varsa... Fakat bu lâflar herkesin keyfine göre is- tenildiği kadar çoğaltılabilir. Onu bilmek gerektir ki ber tarafı birden inkişaf halin- | de bulunmayan bir medeniyet, zorla ve hamle ile şişirimiş olan her hangi bir mü- esseseyi ayakta tutamaz! Mesele ihtiyaçlara | Bütçe- miz bu nisbetlerin mümkün olduğu kadar İiyi kurulduğunu gösterir. göre masrafı nisbetlendirmektedir Kemalizm medeniyetçilerinin savaş cep- - hesi budur. Çünkü esefle söyliyelim, bu- Tere isnadı artık kabil olmayan eski, geri ve sakat fikirler, şimdi nasyonalizm'e ma- ledilmektedir. Her şey ki garplı ve ileri de- #ildir: Kemalizm nasyonalizminden değil- dir. Kamalizm medeniyetçiliği ve milliyet- |cazbandın ve çarlistonun bundan tam liston dansının halleri varmış. Resimli Makale Avrupa müthiş bir fırtınaya tutulmuş bir adam vaziyetin- dedir. İspanyada, Fransada ve Belçikada grevler, sosyalist faa- liyeti, siyasi kararsızlıklar doğuruyor. İngilterede siyasi bir fırtına havası var, İngiliz hükümeti kararsızlık ve korku için- de. Almanya Avrupanın başına her gün tirecek bir kartal gibi havada bekliyor. (söz ar Cazbandın 3500 yıl Evvelde mevcut Olduğu meydana çıkarıldı Cazband namındaki musikinin harp sonunda meydana çıktığı ve zenciler- den alındığı iddia ediliyordu. Halbuki | 3500 sene evvel mevcut olduğu şu su- retle anlaşılmıştır: Mısırda tarihi tetkik ve araştırmalar | yapan Robert Mund Armont bir sütun bulmuş, o sütunun üzerinde kral üçün- cü Thotmesin cenazesini tutan bir zen- | ci nazarı dikkatini celbetmiş onda çar- Thot- mes milâttan 1844 sene evvel yaşadı- ğına göre cazın 3500 senedenberi mev- cut olduğu anlaşılmıştır. ... İngiliz nüktesi Paristeki son grev esnasında amele- ler, grevciler için iane toplıyorlarmış. Yolda bir İngilizi de çevirmişler. O pa- ra vermek istemeyince amelelerden bir tanesi: — Niçin para vermiyorsunuz, istı- ryap çeken proleter sınıfı sizin kar- deşiniz değil mi, demiş? İngiliz soğuk soğuk yüzlerine bak- mış: — Ben babamın tek evlâdı idim! di- ye cevap vermiş. Çiliği içinde asyalı ve afrikalı iptidailik un- suru yoktur. Kim tenkit hevesi duyarsa gelip bu men- fi demagoji cephesine katılmaktadır: «E- SON POSTA K Avrupada fırtına Bi Avuslurya Avrupa ortasında patlamak üzere bulunan 'bir bomba. Orta Avrupa ve Balkanlar bu fırtınadan kendilerini Bu kasırga gelip yeni bir felâket ge- kurtarmak için uyamık durmağa çalışıyor. geçici midir, yoksa devamlı mı — olacaktır bilmiyoruz. Yalnız her millet bu fırtınadan kendisini kurtarma- ğa, ve fırtınayı asgari zararla atlatmağa çalışıyor. # * HERGÜN BİR FIKRA İmdat çıngırağı Gazeteci arkadaşlarımızdan bir (A- gâh) vardı. Zavallı, genç yaşında ve- rem olup öldü! Bu (Agâh) ın pek hoş bir evlenme hikâyesi vardı. Bunu, mü- nasebet düşürdükçe anlatır, biz de zevkle dinlerdik. Gene böyle bir gün, Kadıköyünde meşhur Mardiğin meyhanesinde, Ah- met Rasim üstadımızın da hazır bu - landuğu bir mecliste, bilmem kaçıncı defa olarak, Agâh bu hikâyeyi anlat « mağa başlamıştı: — Konyadan, bana bir kız bulmuş- lardı. Söz kesilmiş, ve benim de, u - Zursuz sayılan Safer ayı girmeden ev- vel, oraya yetişip, güvey girmem şart koşulmuştu. Burada ben, hazırlıklarla biraz geciktim. Ve Muharremin otuzu perşembeye tesadüf ettiği için, o gün düğün yapılmasını kararlaş'ırarak, bu- radan ona göre, hesaplı hareket et'im. Eskişehre kadar ârızasız yolumuza de- vam ettik. Tam oradan hareketle, Ala- yünd istasyonuna yaklaştığımız zaman, tren yolcularından meçhul birisi imdat çıngırağını çekmez mi? Tren, zınga - dak durdu. Ve birdenbire fren yapı ği için yoldan çıktı. Bu yüzden, on iki saat geciktik ve ben de güvey gireme - dim! Bunu işiten Ahmet Rasim, gülerek: — Doğru töyle, Agâh! dedi. Yoksa imdat çıngırağını çeken sen mi idin?! fendim, bütün, çocuklarımızı mektebe koy- madan, nasıl yol, köprü veya bina yapma- ya cesaret ederiz?» Böyle dü caba bir memleketin mektepler hususunda maddi vasıtası kadar vasıtasının, yani muallim kadrosunun mü- easir olduğunun farkında değil midirler) uğunu mektebe vermeyen baba- i söylemek değil, onun memnu: niyetsizliğini sömürerek alkışçı veya mi teri kazanmak lâzım. Topyekün ve her taraflı maddi manevi inşa hamlesine devam ede- lim. Bütün mukavemetleri çiğneyip ilerle- yecek olan bu hamledir ki korkunç ve meş- mimayı halledecektir. enler, a « kurmak manevi medeniyet, ——— * Fransada en çok Sigara içen Vatanperver sayılıyor Fransada reji; devlet borçlarını 'ö. der, onun için sigara satıldıkça devle- tin borçları azalır, geçen sene satış iyi olduğu için, rejinin yüzü gülmüştü Tutulan — bir istatistiğe göre Pari bir Fransız 935 sigara içmek suretile birinciliği kazanmış, vatanperverler H- rasına dahil olmuştur. Bu hamiyet ya- rışında ikinciliği 824 sigara ile aşağı ASINDA Macera romanları Yüzünden bir Talâk duvası Luizianada bir. kadın mahkemeye müracaat ederek kocasından boşanma talebinde bulunmuştur. Reis kadına niçin ayrılmak istediğini sorduğu za- man, kadın şunları söylemiştir: — Kocam çok iyi bir adamdı, polis ve cinayet romanlarına dadandı., ev - velâ bu iş nazarı dikkatimi celbetme - di, okumasında bir mahzur görmedim. Fakat sonraları, âsabı bozuldu, esra - rengiz şeylerden konuşmağa, geceleri rüyasında hırsızlarla mücadeleye baş- Kendisine bu romanları okumamasını rica ettim. Bana: — Kadm senden vaz geçerim, fa - |kat o romanlardan vaz geçemem, de- di. Şimdi boşanmak istiyorum. Reis adama ne diyeceğini sorduğu zaman o da: — Karım haklıdır, cevabını vermiş- tir, romanlar beni daha şimdiden mah- kemeye sürüklediler. Biraz daha oku- mağa devam edersem, korkarım — ki, cani olup hapse de düşeceğim.. Beni karımdan ayırmayın. ... Moris Şövalyenin Ihtirası Mütekait artistlerin bir ziyafetinde söz söylemek sırası Moris Şövalyeye gelmiş, o gayet ciddi bir tavırla ayağa kalkarak şu kısa hitabede bulunmuş: — Ağabeylerim, ben 12 yaşında sahneye çıktım. O zaman günde üç frank kazanıyordum, hele bir on frank kazanabilsem diye içimi yerdim. On frank kazandım, bu kazanca bir müd- det alıştıktan sonra, 20 frank kazan - malıyım diye içimi bir hırs bürüdü. O- nu da kazanınca elli istedim ve 12 ge- nedenberi de, rüya ve periler âlemin - zıma sarıldı. » servet içinde bir hırsım var. ağabeylerim ve yaşlı artistlerin benim için «şu Moris liyi bir adamdın demeleridi Alplerde oturan diğer bir Fransız ka- zanmıştır. İSTER İNAN IİSTER Gümrük anbarlarına farelerin kurtarmak için gümrük bütçesine kedi t tur. Gümrük kedilerine bu tahsisatla günde 20 kuruşluk ci- ğer veriliyor. Fakat gümrük kedilerinin zamanlarda bir çok yabancı kedilerin de buraya dadanması kediler pek çoğalmıştır. yüzünden — İstanbul gümrüklerinde Bu vaziyet karşısında asıl gürmrük kedile: ları için gümrük hamalları yardıma başlamışlardır. Bunlar gündeliklerinden para ayırarak kedilerin yorlar. Mâamafih bu kadar kediye rağmen farelerin gümrü- ğün bazı yerlerini yoklamağa imkân buldukları dün meyda- iSTER hücum ve tahriplerinden na çıkmıştır. ahsisatı konulmuş - yavrulaması ve son hürleri parçalanmış rinin aç kalmama - gıdasını temin edi- | yapmıştır. Tahribat İNAN İSTER İNANMA! Sirkecide gümrük başmüdürlüğü binasında dokuzuncu ih- tisas mahkemesi emanet eşya odasındaki kaçakçılığa ait suç müddeleri gözden geçirilirken bazı esrar torbalarının mü - olduğu ve içlerinde bulunması lâzım ge- Ten maddelerin kısmen yok olduğu görülmüştür. Bunun üze- rine mescleden baberdar edilen mahkeme heyeti totklkat ve zayiatın fareler tarafından yapıldığı tesbit edilerek zabıttutulmuş ve torbalar yeniden mühürlenip bir dolaba kaldırılmış, muhafaza altına alınımıştır. İNANMA! ladı, bir defasında da rüyasında boğa- | üzüyorum. Şimdi tek | Haziran 22 — Sözün Kısasi Zavallı Hafta tatili! Ermel P Bütün bir hafta, dairede, yazi « hanede, mağazada, ardiyede, fabrika- da, depoda, ekseriya loş, havasız, ru- tubetli bir hava içerisinde, elleri, ayak« ları, kafalarile, sabahın en erken saa « tinden, gecenin ortalığı karartmağa başladığı âna-kadar çalışan, didinen va yorulanlar, bugünü beklediler. Pazar... Bütün bir meşakkat ve istırap öm- rünün haftada bir tecelli eden mes'ut fasılası.. Yirmi dört saat: Tam bir hürriyetd sahip olmanın, harekâtında serbest kalmanın, istenildiği dakikada uyku « dan göz açıp, yatağın içinde gene iste« nildiği kadar sağa, sola dönmenin, ya« nı başınızda duran saate ikide bir ba 4 kıp, her işinizde onunla mukayyet ol« mak git irlendirici bir mecburiyet« ten âzâde kalmanın zevki, keyfi, bah« tiyarlığı acaba hangi ölçüye sığar? Fakat, bizde, maalesef pazarin bü « tün hususiyeti hemen hemen bundani ibaret kalıyor. Sokakların ve nakil vas sıtalarının da tenhalığı gösleriyor ki, hafta tatilinden hakkile istifade edemi- yoruz. O, 'bir haftalık çalışmanın ezici meşakkatine taş — çıkaran bir eziyete katlanarak vapurla Adalara, trenle da Yeşilköy istikametine gitmeyi göze a- lanlar müstesna, halkın geri kalan ta » rafı pazarını muntazaman hedretmek-« tedir. Bunun sebebi? Sosyal hayata henüz tamamile alışık olmayışımızdır. Eğlen- cemizde bile hodgüm — davranıyoruz. Bir kaç aile bir araya gelip te kır âlem- leri, müşterek gezintiler, yürüyüşler, seyranlar yapmak çoğumuza hâlâ ay- kırı geliyor. Bir şişe rakı, bir gramo - fon, bir çanak hıyar salatası kapan, kırda kendi başına bir köşeye çekili « yor ve sızıyor.. bunun adı eğlentidir. Ve gene de bunu yapanlar mahduttur, Üst tarahı.. Akşama kadar evinde kapandıktan sonra, çoluğunu, çocuğunu kendi hab- İlerine terkederek, — saat altı, yediye |doğru soluğu meyhanenin birinde a - hp. orada olgunluk imtihanı geçiriyor! Zavallı hafta tatili! Çi Syil Biliyor Musunuz ? 1 — Osmanlılarda ağalar saltanatı han- gi padişah devrinde başlamış, hangi padi- şah zamanında nihayet bulmuştur? 2 — Ocak ağalarının isimlerini sayabi- Talu AZAr .. Kir misiniz? | esir edilen 3 — Şarl-Ken tarafından |Fransız bükümdarı kimdir? 4 — Franklar kimlerdir? 5 — Danimarkanın nüfusu ve mesahal sathiyesi ne kadardır? (Cevapları Yarın) * Dünkü Suallerin Cevapları: 1 — Çok güzel keman çalan ve bir Rurm devgirmesi iken Kanuni Süleyman tara « fından saraya aldırılan — ve sadrâzamlığa kadar yükseltilen adam İbrahim Paşadır. Kendisine «makbul veya maktul İbrahim Paşan da derlerdi. 2 — Makas ilk defa Fransızlar tarafın- dan 17 nci asırda küllanılınıştır. 3 — Fedor Alexlevitek, 3 üncü ismile anılan Rus çarlarından biridir. 1657 de doğmuş, 1682 de ölmüşlür. Moskovada Avrupal tarzda ilk defa bir-köllej kurmuş, bu suretle Rus üniversitesinin temelini at- mıştır. Çocuksuz olarak ölmüş, kardeşi bü- yük Petro tahta çıkmıştır. 4 — Bizde tercümesi yapılmış Maksim |Gorkinin başlıca esetlerinden bir kaçı şun. İardır: Çocukluğum, Arkadaşım, Ana ve muhtelif mecmua ve gazetelerde çıkmış hikâyeleri, 5 — Osmanlılar devrinde esirlerin xa « tıldığı Avrat pazarı, şimdiki Çenberlitaş arkasında idi.