10 Sayfa SON POSTA OLUM MANCASI " Son Posta ,, nın tefrikası: 106 - Cemil gözlerini kapadı; bir kumanda sesi ışıtıldı— - Manga silâh başına! yana dognı açılmıştı. Tekrar çavuşa Yazan A. R. — Diyelim, cümle (ünıhlınmın. aşki şevkile.. bir dahi., Estağfürullah.. |dönerek, bir işaret yapmıştı. Estağfürullah!... »| Çavuş, cebinden uzun bir patiska Cemil, derhal (esas vaziyeti) ne|parçası çıkarmış, Cemile yaklaşmıştı. geçmiş.. kurşuna dizilmeye giden bir|O zaman Cemil, dimdik kesilmiş; kaş- —mahküm gibi değil.. bölüğünün haree|larını çatmış.. Belki de hayatında ilk tliçin emir almağa gelen varife porver |defa olarak bu kadar tahakkümle gür: — bir bölük kumandanı gibi, merkez ku- mandanına karşı sert bir temenna et - İmiş., cessur ve pervasız bir sesle: “ — Emrinize hazırım, kumandan Demişti. Merkez kumandanının bir — işareti üzerine, oradaki yüzbaşılardan birinin titriyen eli, Cemilin koluna girmişti. Ve Cemilin dimdik vücudunu, kapıya doğru sevketmişti. Kapıda; martinlerinin ucuna, ağır ve enli kasaturalar takılmış olan dört neferle, yüksek fesi arkasına doğru kıvrılmış, iri vücutlu sarışın bir çavuş beklemekte idi. Ölüm mangasının hazır olduğunu haber veren genç mülâzım, öne geç - mişti. Silâhlılar, Cemil ile onun koluna girmiş olan yüzbaşının etrafını ihata etmişlerdi. Kışlanın dar koridorlarında hâsıl e- lan ayak gürltüleri, köşelerde hazin a- kislerle titremişti. Önde giden genç mülâzım, tam nizamiye kapısına yak- laştığı zaman, keskin bir scs yüksel - mişti. Kapı çavuşu: — Haaaas.. dur!.. Emrini vermişti. F Cemilin bütün vücudu titremiş; her tarafı buz kesilmişti. Sanki kalbi- nin bir anda eriyip aktığını hissetmiş- ti. Daha dün kılıcını şakırdata şakırda- ta nöbetçilerin önünden geçerken, bu — emir kendisi için de verilmiş.. bu silâh- lar, kendisini selâmlamak için yüksel- — mişti. Fakat bugün.. şimdi... Cemilin şuuru, bir an.. tek bir an için ihtilâl etmişti. Eli, birdenbire yük- sölmiş.. başı, sağ tarafındaki nöbetçi- ye çevrilmiş.. sırtında taşıdığı şerefli — Gniformadan mağrur olan eski mülâ. — zım Cemil gibi; keskin bir hareketle o nöbetçinin selâmını alarak vakur a - dımlarla kapıdan” geçmişti, | Kışla meydanına güneşin ilk ışık - — ları serpilmişti. Silâhsız efrat, kışlanın duvarları dibine dizilmişti. Cemil, talim meydanında bölüğünü arayan bir kumandan gibi, etrafına — göz gezdirmişti. Bu sırada, kışlanın avlu kapısından giren iki zabit, koşa — koşa nizamiye kapısına doğru ilerle - mişler.. hattâ, kapının önünde duran — dalgın bir nefere çarparak zavallıyı sırt üstü yere devirmişlerdi. —— Bunlardan birinin çehresi, Cemil'e b _yıbııı:ı gelmemişti. Fakat; artık ya- — bancı olsun, olmasın.. Cemil için e - - hemmiyeti hâiz değildi. O artık şu an- — da, bütün dünya ile.. bütün insanlarla.. bütün eş, dost, ahbap, ve sevgililerle.. | Battâ, kim bilir kendisi için şimdi nasıl kanlı göz yaşları döken sevkili anacığı — ile bile, alâkasını kesmişti. Bir kaç sa- — niye sonra, bir mum nasil bir nefesle sönerse; o da, tüfeklerin ucundan bo- — şalacak kuvvetli bir kurşun - sağnağı altında sönüp gidecekti. Gözlerini tekrar etrafına dolaştır- mıştı... İlerde, kışlanın duvarı ka: — da bir manga asker, silâh çatmıştı. de giden genç'zabit, sür'atli adımlarla — bu mangaya yaklaşmıştı. Bunu görür — görmez, Cemilin gözleri dumanlaş- miaştı. — Kolunda giden zabit, başını arka- h gelön çavışa çevimmiş: — Gözlerini bağlıyacak bez yanın- dam?. Diye mirildanmıştı. — Artık duvarın dibine yaklaşmışlar- a . Orada, yere çakılmış; yüksekçe bir hzık ve o kazığın dibinde de bir kan- gal ip vardı. k “Yüzbaşı, Cemilin kolundan çıkmış w leyen bir sesle: — Çavuşf.. Emrediyorum. Gari,.. Diye bağırmıştı. Ve sonra, sesini biraz daha munis- leştirerek yüzbaşıya dönmüşı — Gözlerimi ve kollarımı -bağlat- mam; yüzbaşım. Mangaya emir verlİ- niz. Hazırım. Demiş.. Derhal (Hazırol) - vaziyeti alarak gözlerini kapamıştı. Birdenbire bir kumanda - sesi işitil- miş; ve diğer kumandalar, o sesi takip etmişti. — Mangal.. silâh başına... Uzaktan, bir ayak gürültüsü işitil - mişti : — Manga!.. Silâh all, Bir silâh şakırtısı aksetmişti. —Mlangal.. Hazır ol!. Silâh daaav- ran!. Silâh doooldur İstikamet, karşı - daki adam, nişaaan all.. —.. Çılgın gibi koşan bir adamın, boğu- lan sesi, bu kumanda sesini bir anda boğuvermişti: — Durunl.. Ateş etmeyinl.. Ve o anda, bir top sesi gürlemişti... Cemil, gözlerini açmış; etrafında kaynaşan askerlere bakmıştı. Nefes nefese gelen bir mülâzim; âvazı çıktı- öi kadar: — Yaşasın hürriyet!.. Yaşasın, meş- rutiyet!.. Diye bağırmıştı. Cemil, bir rüya gördüğünü sanmış - . Manganın başındaki genç mülâzim, tekrar kumandalara başlamıştı: — Mangal.. Silâhı geri all.. durl!.. tı.. Rahat (Arkası var) Tunceli mahkemesinin ilk idam kararı haber almış, onu terket- mek için çarelere baş vurmuş, fakat, bu sırada Osmanın: — Sen karını terkedersen, seni öldürü. rüm, tehdidiyle karşılaşmıştır. Nazmi köyde yalnız olduğu için, vazi- yeti kimseye anlatamamış ve muvakkat bir zaman için Elâzize gitmeğe, sonra da köy- deki emlâkini satarak Elâzize yerleşmeğe karar vermiştir. Kocasının bu kararını ha- ber alan karısı, Osmanı bu meseleden ha- berdar etmiştir. Osman, Nazminin gideceği yolu bekle- miş onu bir kaç yerinden yaralıyarak geri- ye çevirmiştir. Bundan sonra Osman, Naz- minin karısını sevdiği için, onu — ortadan kaldırmak üzere kardeşi Hasan ve ayni köyden Halloyu kandırmıştır. “Osman, Hasan ve Hallo, evvelce ka- rarlaştırdıkları vechile, Na: ken karısına işaret vermişlı açınıştır. Onlar da, Nazmiyi öldürmüşler- dir. Bu hâdiseye Nazminin karısı da iştirak etmiş, kocasının mahrem yerlerini sıkarak |- bir an evvel ölmesine yardım etmiştir. Katiller bundan sonra, Nazminin kol Heziran 11 L ST Beyoglundakı Facianın dün meydana çıkan hazin ve korkunç tafsilâtı Yugoslavya Boks şampiyonu geliyor Cumartesi Boksör Melih ile maç var Boksör Melih Senelerdenberi — şampiyonluğunu muhafaza eden boksörümüz Melih ile maç yapmak üzere Yugoslavyanın yarı orta boks şampiyonu İvan Koms- tey cuma sabahı şehrimize gelecektir. Bu boksör Yugoslavyanın olimpiyat- larda yegâne ümididir. Boksör Melih ile ilk maçını Hazira- nın 13 üncü cumartesi günü saat 20,30 da Taksim sahasında yapacak - tır. Melih bu maçta muvaffak olursa olimpiyatlara iştirak edecektir. Kıymetli boksörümüz Melihe mu- vaffakıyetler dileriz. Bu maçtan maada — Calatasarylı Fahri ile Hıristo, Levent (Galatasa- ray), Ali Mehmet (Galatasaray) — ve Cihat çarpışacaklardır. Polonya Basketbol takımı geliyor Cenevrede yapılan Avrupa basket- bol şampiyonluğunu kazanan Polonya takımı iki müsabaka yapmak üzere şehrimize gelecektir. Polofyalılar ilk maçı İstanbul ile ikinci maçı da Türki- ye milli takımiyle yapacaktır. Müsa - bakalar 28,25 Haziran da Beyoğlu Halkevi salonunda yapılacaktır. Admira galip Karakovi, 10*(A.A.) — Viyana şampiyonu Admira, Polonyıyı futbol- da 4 - İ yenmiştir. Kamplara Alnacak Fubolulera İsimleri Futbol Federasyonundan: | — Olimpiyat kampına alınacak fut- bolcuların isimleri aşağıda yazılıdır: Kaleciler: Cihat (Ankara), Safa (İs- İtanbul), Cahit (İzmir). Müdafiler: Yaşar, Hüsaü, Faruk, Lütfi (x). (İstanbul). Muavniler: Semih (Ankara). Cevat, İbrahim, M. Reşat, Faruk, (İstanbul) Hak- kı, Adil, (İzmir). Mühacimler: Yaşar (Ankara). Necdet, "|Niyazi, Rasih (x), Hakkı, Şeref, Fikret, Rebü, (İstanbul), Said, Funt, (İzmir), 2 — İstanbuldan seçilen Futbolcuların bugünden itibaren yarınki cuma günü öğ- leye kadar Federasyon Merkezine muraca- atla vaziyetlerini kaydettirmeleri rica olu- we bacaklarını keserek onu bir çuvala koy-|PY" muşlar, Fırat nehrine atmışlardır. Vak'adan iki gün sonra, Nazminin ka- rısı, Saniye, Nahiye müdürüne giderek, ko- casının hayat ve mematı hakkında malü- mat istemiştir. Nahiye müdürü, Saniyenin sözlerinden tüphelendiği için, onu sıkı bir isticvaptan geçirmiş, hakikatı meydana — çıkarmıştır. Bunun üzerine Osman, Hallo ve Hasan ya- kalanmışlar, Elüziz ağır ceza mahkemesine verilmişlerdir. İki sene devam eden muha- kemeden sonra, Elâziz ağır ceza mahke- mesi,, Nazminin karısıyla beraber hepsine idam cezası vermiştir. Fakat, temyiz bu kararı bozduğu için, bunlar, © sırada teşekkül eden Tunceli a- — (x) Federasyonca vaziyetleri tetkik edilmektedir. iır ceza mahkemesine verilmişlerdir. Tun- celi ağır ceza mahkemesi de, iki kardeşle- ri idama mahküm etmiştir. Nazminin karısı da 15 seneye mahküm edilmişse de, beş senesi tenzil — edilmiştir. Hello da, iki kardeşlere yardım ettiği için on beş sene hapse mahküm edilmiştir. "Tuncelinde Vali idam kararlarını tasdik ve tecile salâhiyettar olduğu için bu salâ- hiyetini istimal etmiş, karar tasdik ve der- hal infaz edilmiştir. Osman aşağı meydan- da, Hasan jandarma kumandanlığı önün- de idam edilmişlerdir. Baştarafı | inci sayfada) İzzetle Fatma uzun zamandanberi Be- şiktaşta Nalband sokağında 7 numaralı e- vin üst katında bir odada oturmaktadırlar. Komşularının anlattıklarına göre — Fatma aile ahlâkına ve namusuna hürmetkâr, eli yüzü kapalı, o mahalleye geldi geleli fena bir hareketi görülmemiş, hattâ — kocasının bile — cinayet gecesine kadar — şüphe- sini uyandıracak bir barekette bulunma- mıştır. Bu mahalle komşuları içinde Fat- ma için: — Anamdan şüphe etmek aklıma gelir- di de Fatmadan şüphelenmezdim diyenler vardır. Yedi yıllık evlilik hayatında ne Fatma İzzete, ne de İzzet Fatmaya birbirlerini in- İsitebilecek tek kelime bile söylememişler- Yunus Yunus da tramvay şirketi otobüs — 40- förlerindendir. İzzetin çok samimi arkada- şıdır. Şebin karahi: r. İzzet ehine, bo- yuna tam erkek genç irisi bir deli- kanlıdır. Yunus ise bir ayağı topal, kısa boylu, çirkin bir adamdır, İzzetle Yunus arasında siki fki — bir dostluk vardır. Biraz müsrifçe olan Yunu- sun ara sıra parası bitmekte, yardım san- dığından da muavenet göremiyecek — bir hale gelmekte, © zaman İzzet kendi para- sını alarak Yunusa yardım - etmektedir. Yunus, İzzetin evine bir kardeş gibi davet edilmekte, beraber yemek yenilmekte ve İzzet bu samimt arkadaşına büyük bir say- gı göstermektedir. Yunus bekârdır. Bunun için İzzetle ka- rısı Yunusa mukabil ziyaretler yapmamak« ta, hattâ nerede oturduğunu da bilmemek- tedirler. Müşterek İçki Alemleri İzzetin karıstı Fatmadan bir doğumda iki çocuğu olmuş, çocuklarına karşı — pek büyük bir sevgi hissetmesine rağmen bu i- kizler yaşamamışlar, ölmüşler, İzzzt de bundan tecasüre kapılmış ve kendini içkiye vermiştir. Maamafih her akşam değil, fır- sat buldukça içmektedir. Cinayetten bir gece evvel de Yunus İz- zeti davet etmiş, beraberce içki — içmişler, dereden, tepeden — konuşmuşlar, — dertleş- mişler ve sonra da her biri kendi evlerina dönmüşlerdir. Fatma Evde Yok Vak'a gecesi İzzet işini bitirince muta- dı vechile evine dönmüş, fakat karısını ev> de bulamamıştır. Ayni evde oturan diğer kiracılar İzzete: — Fatma Üsküdara annesinin — evine gitti, bu gece orada kalacakmış, demişler- dir. İzzet de bütün bir geceyi evde yapa- yalnız geçirmektense Üzsküdara — gitmeği ve bu vesile ile kaynanasını da ziyaret et- meği muvafık bulmuş, Beşiktaş iskelesin. den vapura atlayarak Üsküdara — geçmiş, fakat kaynanasının evine gittiği zaman Fatmanın oraya gitmediğini öğrenmiştir. Buna İzzetin canı sıkılmıştır. Fakat ye- di senelik karısından yine şüphelenmemiş- ancak kendisine haber vermeden — ve izin sıkıntısı hem bir iki kadeh atmayı, hem de dertleş- meyi, karısına nasıl bir ceza tertip etmek muvafık olacağını sormayı kararlaştırmış- tır. Yunusun Odası Fakat işin garibi İzzet Yunusun oturdu- ğu yeri bilmemekte, sadece Tepebaşı civa- dında oturduğu hakkında silik bir bilgiye sahip bulanmaktadır. Bunun için Tepeba- şına gitmiş, orada Şebin karahisarlıların o- turduğu kahveyi bulmuş, Yunusun nerede oturduğunu hemşerilerinden sormuş. — Cemal Bey apartımanında 2 numa- rTada oturuyor cevabini alınca apartımana gitmiştir. Apartımanın 2 numarası oda oda kira- ya verilmektedir. Bu odaların birisinde Kâzım adlı birisi, diğerinde Hatice adlı bir kadın, üçüncüsünde de Yunus oturmakta- dır. Çıplak Kadın Hayali İzzet iki numaralı apartımanın kapısı- ni çalınca kapıyı kiracılardan Kâzım — aç- mış, İzzet de: — Yunus burada mi diye sormüş ve i- geri girmiştir. Bulunduğu yer Yunusun o- dasının tam kapısının karşısdır. Kâzım: — Yunus, seni arıyorlar diye seslenince Yunus çırçıplak vücudunu bir entari — ile örtmeye çalışarak kapıyı açmıştır, kapı a- ralıktır. Fakat odada elektrik yanmakta- dir. İzzetin bulunduğu yer karanlıktır, İz- zet kapının aralığından karyolada — yatan ve tek kolunun üstünde yükselerek kapıya bakmağa çalışan çırıl çıplak bir kadın ha- yali seçmiş ve bu kadının hayalinde karı- sının çizgilerini görür gibi olmuştur. Bu Ne Hal Yunus, Hovardalık mı? Yunus biraz titrek, biraz endişeli bir sesle: — O İzzet sen misin? Hayrola... Der- ken İzzet de: — Bu ne hal Yunus, maşallah bovarda- hk mı, kim bu diye sormuş ve odaya doğ- ru bir iki adım yürümüştür. Yunus bu bir iki adımı İzzetin odaya girişi şeklinde telâkki ederek onu göğüs- lemek, — Vazgeç canım, arkadaşın odasında otururuz, içeride misafir var diyerek İzze- tin odaya girmesine mani olmak — İstemiş, fakat kapıdan ayrılır ayrılmaz kapı kendi kendine ardına kadar açılmış ve işte o za man İzzet karyolada çırçıplak yatan kade nin kendi karısı olduğunu ve bu kadının Yunusun: — Aman.. İzzetl deyişini işiterek —ör- tünme, saklanma teşebbüslerinde bulundu- Bunu farketmiştir. Ne, Benim Karım mı Bu? Ve işte o zaman çılgına dönmlüş, bir hamlode tabancasını çıkarıp Yunusun ka- fasına patlatmış ve kendini odadan — içeri atmıştır. Fatma neye uğradığını bilememiş, ana- dan doğma bir halde kendini karyolanın altına atmış, fakat İzzet onu bacaklarından dışarı çekmiş, karnına üç el kurşan sıka- rak öldürmüştür. Fatma tek lâkırdı söy- leyememiştir, yalnız bir ketet — Ayyy... diye bağırmıştır. Yunusa gelince alnına kurşunu yer ye- mez kendini apartımanının sokak kapısına doğru atmış, fakat kapının önünde yüzü koyun yere serilip kalmıştır. Lütfen Polis Çağırın! İzzet karısının ayakları altında cansız kıvrıldığını görünce karyolanın — kenarına oturmuş, tabancasını sağ tarafına — birak. mış, bir sigara yakmış, apartımanda korku ve telâş içinde koşuşanlara seslenerek: — Lütfen bir polis çağırınız demiştir. Zaten tabanca sesi üzerine herkes im- dat, imdet diye bağrışmağa başladığı için hemen polis gelmiş, İzzeti alıp — karakola götürmüş, henüz ölmemiş olan Yunus da hastaneye nakledilmiştir. Oda da müddei umuminin gelmesine intizaren olduğu gibi muhafaza altına alınmıştır. Yunus Çok Ağır Nöbetçi müddelumumi! muavini vak'a yerine dün sabah gitmiştir ve oda açıldığı zaman bütün facia henüz işlenmiş gibi bü- tün âsâriyle meydanda bulunmuştur. Hattâ çıplak kadınım günahını gösteren delillerin de kaybolmadığı — görülmüştür. İzzet zabıtaya verdiği ilk ifadede hâdi- seyi tıpkı anlattığımız şekilde — anlatmış, ve bu sözler o ifade sırasında yanında bu- lunan ve kendisine tevkifhanede yatması için yatak gönderen arkadaşından dinlen- miştir. Yunusun sıhhi vaziyeti M ağırdır.- Doktorlar kendisiyle görüşmek isteyenlere müsaade etmemişlerdir. Her esat ölmesi beklenmektedir.. ' Beykozlu Hakkı eroinle zehirlenmi; Baştarafı | iınimı.w) Eve gelince parmağını boğazına sokarak kusmuş ve eroini çıkarmış - tır. Bu sayede de zehirlenmekten kur - tulmuştur. İkinci defa zehirlendiği gün Hakkı gene polisler tarafından yaka - lanmış ve gene erocin yutmuştur. Fa- kat bu sefer eve avdetinde ercini mi- desinden çıkarmıya muvaffak olama- mıştır. Bunun üzerine l:gndı de öleceğinden çuphelenerdı arkadaşlarına (artık ben ne fenalık gelmiş ve hemen en yakın eczaneye müracaat edilmiştir. Kendi- sine ne olduğu hakkında sorulan su- allere hiç bir cevap vermemiş, sade, «zehirlendim» demiştir. Derdini etraf- hca anlatmadığı için bir çare buluna - mamış ve Hakkı eroinle zehirlenerek ölmüştür. y .